Atlantis'in Beş Kurucusu (Düz...

By whysoserious46

1.1M 56.6K 6.4K

--En yüksek: Bilim Kurgu #1, Fantastik #1, Aksiyon #3 -- Claire hafızasını kaybetmiş bir biçimde kendisini y... More

Atlantis'in Beş Kurucusu
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 4.5
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 9.5
Bölüm 10
Bölüm 0 (Claire'in uyanmasından önce)
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm Değil Yazar Soruyor
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Karakter Panosu
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48 - Part 2
Bölüm 48 - Part 3
Bölüm 49
Bölüm 49 - Part 2
Bölüm 49 - Part 3
Bölüm 49 - Part 4
Bölüm 50
Bölüm 50 - Part 2
Bölüm 50 - Part 3
Bölüm 50 - Part 4
Çok özür dilerim
Bölüm 50 (Final)
Hikaye Adı
Ikinci kitap

Bölüm 48

9.7K 669 38
By whysoserious46

Ethan

Kadehin içindeki buzları çevirirken Tom'un elini omzumda hissettim. " Buraya bayağıdır gelmiyordun." dedi barmene bir round daha işaret ederken. " Ne oldu?"

" Kafam çok dolu." dedim viskiyi tepeme dikip boğazımı yakmasına izin verirken. "Claire de kendine gelmeye başlayınca kendime Cam Bina'dan ayrılmaya izin verdim. Sen neden buradasın? Gördüğün gibi dağıtmıyorum."

" Zaten dağılmıştın da ondan. Tess, serada olduğunu söylemişti. Orada bulamayınca seni -"

" Claire'in çiçekleri oradayken dayanamadım. Tabloları sakladım, eskizleri bir şeylerin arasına sıkıştırdım ama çiçeklerden kurtulacak bir yer bulamadım." diye açıkladım bir kadehi daha elime alırken. Tom yanıma oturdu. Bana nutuk çekmesini bekleyerek kasıldım.

" Ah. " dedi sadece.

" Acıma bana. " dedim kadehi de tepeme dikerken. Kafamın içi bana lazımdı. Sarhoş olmam gerekiyordu.

" Acınacak bir şeyin yok." dedi omzuma vururken. Hislerini bildiğimi bilse de yalan söyledi. "Hayatta. 21 kişinin aksine. Claire kolaylıkla onlardan biri olabilirdi." Çok kolaylıkla. Fazla kolaylıkla.

" Bazen kalbinin kolumun altında atmayı bıraktığı an rüyalarıma giriyor."

" Kimse senin de etkilenemeyeceğini söylemedi ki. Ben de içindeki o boşluğu hatırladıkça bayılacak gibi oluyorum."

" Hayatta olmamalı."

" Şunu söylemeyi kes."

" Hayatta olması mantıklı değil."

" Kes."

" Nasıl hayatta kaldı ki?"

" Ethan bunu sorgulamayı bırakır mısın? Gerçekten başka bir şey söylemezsen seni-"

" Bugün ağladı." dedim bir tane daha işaret ederken.

" Ne?"

" Boynuma kendini fırlatıp ağladı."

" Ağrıları -"

" Rüyaları... Güçsüz düşünce zihnini kontrol edemiyor. Dostum, rüyaları çok kötü."

" Aiden'dan sonra -"

Başımı iki yana salladım. " Biri zihnini parçalamış."

" O ne demek?"

"John - Aiden bana öğretmişti. Nasıl anlatırım bilemiyorum." Küfrettim boş kadehi tezgaha çarparken. Cam parçaları etrafa patladı. "Bu işte. Biri bunu Claire'in anılarına yapmış." Sadece anılarına değildi. Tüm zihniydi. Ama bu sadece bir tahmin, bir iç güdü idi. Aiden daha fazlasını öğretmeyi reddetmişti. Eğer anılarıma güvenecek olursam.

Tom da nefesinin altından terbiyesiz bir şeylerin çıkmasına izin verdi. Barmene bakış atarken. "Ne kadar eminsin? Ne kadar kötü?" Kendisi hala tek kadehle uğraşıp duruyordu.

" Hiçbir fikrim yok. Bunca zaman fark edemedim bile. "

" Ama Claire'i toplu tutmayı başaran şey her neydiyse artık başarısız oluyor."

" Hiç böyle bir şey yaptın mı?" Kalbim durdu. Bu sorudan kaçıyordum işte tam olarak. Lanet olsun. Beynimi bir vızıltı esir aldı. Barın kırmızı ışıkları sönmeye başlıyordu. Elim bana yeni uzatılan kadehi sıktı. "Geri çevirebilir misin? "

" Hayır. " diye yalan söyledim kadehteki tek bir damlanın bile boşa gitmesine izin vermeyerek tükettim. " Ve, hayır. " İkinci sorusunu cevapladığımda Tom'un omuzları düştü.

Ama artık ben Tom'un yüzünü görmüyordum, içtiklerim sonunda beynime ulaşmayı başarmıştı. Sessizleşiyordu. Toksik bir huzura ulaşmama çok az kalmıştı. Ama kafamı kurcalayan tek bir şey vardı. İçimde bastırmaya çalıştığım canavarın kabullenmem için zorladığı bir şey. Ani seslerde ağlamaya hazır olan bir kıza bıçağın derisinde bıraktığı izi sevdiğimi nasıl söylerdim? Dokunduğumda kaçmaya hazırlanan kıza nefes borusu parmaklarımın arasında ezilirken bir sonraki nefes için kıvranırken yüzünde beliren şeyi sarhoş edici bulduğumu nasıl söylerdim?

Tess bunca zamandır benim denge tahtam, beni aklı selim tutan çapam olmuştu.

Tom, beni ileriye gitmekten Claire'i hazır olmadığı bir şeye itmeden durduran yegane şeydi.

Ben onların hepsine bir kadının zi-

Hayır. Hayır. İçimdeki canavar tırnaklarını onu hapsettiğim duvarlara sürmeye onları kazarak çıkmaya çalışa dursundu. Bu sırrı kendime bile sesli itiraf edemezdim.

Korktukları düşman Gölgelerdi, Aiden'ındı. Onlara bunca zamandır yanı başlarında olan canavarı nasıl anlatabilirdim.

Tess biraz daha çapam olmaya devam etmek zorunda kalabilirdi. Claire'in tenini işaretleyene kadar biraz daha canavarın pençeleri altında ezilen Teresa olmalıydı.

Sonuçta bunu kendisi istemişti.

Sadece biraz mental olarak itilmeye ihtiyaç duymuştu.

O gece yatağımın başı ile ucunu ayırt edemeyecek kadar sarhoş olsam da belki de uyuduğum en huzursuz uyku beni buldu. 


Teresa

" Miles nasıl?" dedim Ethan dün ağzını burnundan ayıramayacak kadar sarhoş ettiği için kendini Claire'in refakatçisi olma görevi yine bana düşmüştü. Bu odada biraz daha durursam kafayı yiyecektim. Lanet koltuğa kıvrılıp uyumaya çalışmaktan boynum ağrıyor, Claire'in yüzüne bakmaya kendimi zorladığım içim mental fasilitelerim artık isyan bayraklarını açıyordu.

" Öfkeli. " diye cevapladı Claire'e hastane önlüğünü uzatırken. Sonunda hareket kapasitesi kazandığından üzerine giyecek bir şeyi olmayı da hak etmişti Sandra'nın gözünde. " Onu suçlayamıyorum. " dedi yorgun bir sesle.

Evinde de hasta bakıcıyı oynadığını anlatmıştı Tom. Miles'ın hareket yeteneği kısıtlanan kolu daima ıstıraplı bir ağrıya mahkum etmişti onu. Miles da zaten en başında çok sevilesi bir insan olmadığı için şimdi bir timsah olmuştu. Sandra'nın omuzları hem kocasına bakmakla -Tom bir süre kolunu kesip çıkarmaları için yalvardığını da öğrenmişti, kendini yemekten mahrum bırakmaya çalıştığını da- hem de günlerdir Claire'in bu sırrını saklamakla kamburlaşmıştı. Çökmüştü, kızıl saçları cansızlaşmış üzerinde hep olan parlaklık solmuştu. Bir haftadır aynı scrubsın içinde olduğuna yemin edebilirdim.

Yine de. Yine de ona sonsuza dek minnettardık. Hepimiz. Claire'i kendi himayesi altına almıştı, Cam Bina'ya getirilmesi için olay yerindeki ambulans görevlileriyle bile kavga etmişti. Kocasını hastanede bırakıp Claire'i deşen şeyi çıkarmak için buraya gelmişti. Başka bir amacının olduğunu düşünmeden edemiyordum.

" Üzgünüm. " dedim onca ölü insanı düşünürken. Tom beni dışarı zamanında çıkarmayı başarmıştı. " Düğün gününde böyle bir şeyi yaşamak zorunda kalman...çok büyük bir felaket. "

" Yüzüme bakmıyor. " dedi Claire'in karnına dokunup onun yerinden sıçramasına sebep olurken. " Bana dokunmuyor bile bunların sorumlusunu bulmadan-" Bir sonraki dokunuşunda Claire'den ufak bir bağırış kazanmıştı. Miles bir cadı avına çıkmıştı. Sorumlunun bir şekilde Ethan olduğuna kendini inandırmıştı ama bu sefer sadece ona değil düğünden sağ çıkan herkese kuduz köpek gibi saldırmaya başlamıştı. Claire'in durumu hakkında defalarca yalan söylemek, Ethan ise güçlerini birden fazla kez kullanmak zorunda kalmıştı.

" Öfkeli olması yine de iyi. " dedim ne kadar berbat bir insan olsa da sonuçta onun kocasıydı. " Kendini kapatıp, açlıktan öldürmeye çalışmasından yine de iyi. " Gözlerimi Claire'den kaçırmak zorunda kaldım. Onun da yapmaya çalıştığı şey kendi farkında olmasa bile buydu.

" Sanırım öyle. Daha iyisini istemek belki de yüzsüzlük."

" Senin patlamadan sonra yanımıza geldiğini hayal meyal hatırlıyorum. Miles'ı- Miles'ı gördüğümü hatırlamıyorum ama... adını bağırıyordun." dedi Claire başını hafifçe yana çevirse de hala ağrıdan nefes nefeseydi.

" Onu arıyordum. Seni o halde görünce yanınıza gelmeden edemedim." Gözleri suçlulukla doldu. " Onu daha hızlı bulabilseydim belki de kolu daha iyi durumda olabilirdi. "

" Şimdi kendini suçluyorsun. " dedi Claire yumuşakça. " Bu duyguya geçit vermemeni tavsiye edebilecek kadar aşinayım. Sen sadece yardım ediyordun. Başkaları için de durdun, değil mi?" Sandra'nın Clare'i inceleyen elleri titredi. Hemen arkasını serumun akış hızını değiştirmek bahanesiyle dönse de aslında hıçkırıklarını bastırmaya çalıştığını duyabiliyordum. Claire ona doğru uzandı, üzerinde daha önce görmediğim bir şefkatle. " Miles'ı bulana kadar, bencil bir hareket sonucu ona geç kalmadın. Kaç kişiyi kurtardın kim bilir. "

" Bencil olmalıydım. " dedi Sandra kısık sesle. " Benden nefret ediyor olmazdı. "

" Senden nefret ettiğini sanmıyorum. " dedim ikisinin arasındaki o anı bozmaktan tereddüt etsem de Claire'in gözlerinde parlamakta olan şeyin hayra alamet olmadığını biliyordum. " Benden büyük ihtimalle. Ethan'ından kesinlikle. Senden asla. "

" Bu kadar emin olmazdım. " dedi dudağını ısırarak.

Ondan nefret ettiğini söylemiş. dedi Claire zihnimde. Claire'in gözlerindeki bakışın sebebi bu olmalıydı. Bu sözler onu da birkaç defa yaralamıştı. Haykırmış desem daha iyi olur.

Claire-

Kendime engel olamıyorum hem kendimi iyileştirip hem beynimin tasmasını tutamıyorum.

Ölümün yüzüne bakıp tükürdün kimse seni kontrolünü kaybetmekle suçlamaz.

" Üzgünüm. " dedim Sandra'ya kocasının kendine bu kelimeleri haykırdığını bildiğimi açığa vermeden başka bir şey söylemeye cesaret edemedim. Miles gerçekten berbat bir insandı. Hala ama hala kendisiyle evlenmeyi nasıl kabul ettiğini anlamış değildim.

" Sorun değil. " dedi Sandra iç çekerek. " Ben zaten alıştım. "

Claire olduğu ürperdi. Ağızından bir şeyler kaçıracağını düşünüp korktum.

Sessizlik sündü gitti. Nefeslerimi bile sayıyla alır oldum. Ama sonunda Sandra üzerindeki kırılmışlığı attı. Bir silkinmesiyle biraz önce balayından dönmüş gibi bir dış görünüşe kavuştu. Bu hareketi çok iyi biliyordum. Bu onun da ilk defa bir şeyler saklaması değildi.

" Sana-" diye başladım soruma gelecek cevaptan delice korkarak.

Ama Sandra benden hızlı davrandı. " Sorumsuzca şeyler yapmamaya söz verirsen seni bugün odana geri gönderebilirim. " dedi Claire. Claire'in gözleri bana döndü, sanki onu odaya geri kabul edip etmeyeceğimi soruyordu.

" Claire'e bağlı ama tüm bu makineler olmadan-"

" Birkaç tetkik yapacağım. Her şeyin çalışması gerektiği gibi çalışıp çalışmadığından emin olmak için. " Claire korku dolu gözlerle ona baktı. " Merak etme, bir çoğunun seni rahatsız edeceğini sanmıyorum. "

" Bu daracık yerden çıkmak için yapmayacağım çok az şey var."


Ok, hepinizin Ethan'ından nefret ettiğini biliyorum. Kısmi olarak bu crediti kendime alıyorum.  Demek ki inandırıcı bir karakter yazmışım diye bir ego patlamasının içine gömüyorum kendimi. Ama size daha mantıksız bir sorum var: En sevdiğiniz karakteri öğrenebilir miyim? Dünya saçması bir soru olabilir, özellikle de en sevdiği renk bile olmayan benden gelince ama gerçekten karakterlerim hakkında ne düşündüğünüzü de genel olarak merak ediyorum. Yorumlar genellikle Ethan nefreti ve Claire'in saflığına kızmak konusunda olduğu için diğer konular hakkında ne düşündüğünüzü de belirtirseniz sevinirim. 

Continue Reading

You'll Also Like

YASAK DENEY By 👑

Science Fiction

166K 15.9K 34
Tarih boyunca sadece birkaç kez cesaret edilen ve eşine az rastlanan, insanlık dışı bir yöntemle yapılan dil yoksunluğu deneylerine bundan yirmi iki...
201K 11.7K 59
Tamamlandı;) Her şey Eski sevgilisi diye yazdığı adam Yüzbaşı çıkınca başladı 🤭
1.2K 153 13
Birbirlerinden nefret eden iki gryffindor genci. Öğretmenlerin artık ikisinin kavgalarından usanması sonucunda artık yapabilecekleri bir şey yoktu. T...
ZAMAN SARNICI By A.SENA

Science Fiction

14.2K 1.1K 21
21.yy'da İstanbul Emniyetinde görev yapan komiser Gonca Kandemir, bir sabah gelen bir cinayet ihbarıyla Yerebatan Sarnıcı'na gider. Gün boyu davayla...