cipa | larry ✓

By winterflowerkth

188K 17.2K 30.8K

"o giderse ölürüm baba! onu götürme..." hıçkırıklarının arasında babasının önünde çökerek yalvardı. bu hali k... More

red lips
i'm a man
anything could happen
battlefield
too close
counting stars
breakaway
so cold
never been hurt
blood on my name
eyes on fire
bloodstream
let her go
give me love
madhouse
don't let me go
glory and gore
king and the lionheart
make everything louder
lego house
explosions
burning desire
buzzcut season
everybody wants the rule
another love
yellow flicker beat
stop crying your heart out
recovery
love death birth
centuries
your love
beating heart
harry
without a world
the monster
west coast
haunted
seven nation army
tennis court
wait for a minute
love me like you do
wrong
story of my life
i put a spell on you
you and i
bad things
here comes the rain again
something's gotta give
misty mountain
ordinary world
kiss me slowly
final
özel bölüm

holy ground

2.6K 264 291
By winterflowerkth

Aniden gazetecilerin arasında, onları güç bela aşıp yanımıza ulaşan Bayan Anne ve korumaları Harry'i durdurdu.

"Oğlum bu konuda açıklama yapmayacak."

Harry'nin kaşları çatıldı ve yeniden konuşmaya başlayacağı sırada kadının korumaları tarafından tutuldu.

"Araba ileride Bay Styles."

"Aslında bu konuda benim de söyleyeceklerim var!"

Kollarını çekip adamlardan kurtulduktan sonra bir adım öne çıkıp işaret parmağıyla Bayan Anne'i gösterdi.
Ben'den destek alarak ayakta duruyordum. Ona doğru eğilip fısıldadım.

"Bir şeyler yap. Onu durdur."

"Sevgili anneciğim. Lütfen yanıma gel. Bir hikayemiz var, değil mi? Hadi onlara anlatalım."

"Söylerse çok kötü şeyler olur. Onu rahat bırakmazlar. Onu yeniden kilitlemelerine izin veremem Ben."

Telaşla fısıldamaya devam ettim.
Bayan Anne, Harry'e yaklaşıp başını salladı.

"Konuşmak zorunda değilsin. Evimize gidelim. Erkek arkadaşın epey yorgun görünüyor."

"Birleşik Krallık! Oh Tanrı İngiltere'yi korusun! Tanrı bizi, İngiltere'yi yöneten bu sistemin başındakilerden korusun!"

Kollarını iki yana açıp karşısındaki kameralara seslenirken Bayan Anne'in yüzünde dehşet dolu bir ifade vardı.

"Bir şeyler yap Ben."

Tekrar yalvardım. Beni bırakıp hızla Harry'nin yanına gitti.

"Kuzen. Hadi artık gidelim. Bu gece çok fazla içtin. Ayıldığında pişman olacağın şeyler görmek istemezsin."

Onu sertçe kolundan yakaladı ve çekiştirmeye başladı. Harry'nin ona attığı ters bakışla kulağına eğilerek bir şeyler söyledi ve sonra ikisinin de bakışları bende buluştu.

Harry yanıma gelip elini belime sardığında hala bizi soru yağmuruna tutan gazetecilerin arasından zorlukla çıkarak arabanın önüne geldik. Bayan Anne'in arabası bizimkinin önüne park edilmişti. Kadının kapısı açıldığında binmeden önce son kez Harry'e baktı. Tanrım. Bu cidden korkutucu bir bakıştı.
Arabaya binip hastanenin bahçesinden çıkarken hala flaşlar patlıyordu.

Ben, arabayı kullanıyordu. Harry ile birlikte arka koltuklarda oturuyorduk ve ikisinden de ses çıkmıyordu. Başımı eğip birbirine doladığım parmaklarıma baktım. Sonra onun parmakları benimkileri tuttu.

"Neden yaptın Harry?"

"Yapmadım."

Gözlerimi ona çevirdim. Oldukça soğukkanlı duruyordu. Oysa ki ben yaşayacaklarımızdan korkuyordum.

"Yapmış olmaya teşebbüs ettin ve bu annen için bir savaştı. Ya sana zarar..."

"Kimse bir şey yapamaz Louis."

Umutsuzca başımı sallayarak cama çevirdim. İçimde kalbimi sıkıştıran kötü bir his vardı. Yapmamalıydı. Oraya çıkıp annesinin gözlerine bakarak onu düşürmeye kalkışmamalıydı.

"Sizi bırakıp taksiyle eve geçerim. Lanet araba ormanda kaldı. Birini yollamam gerek."

Ben konuşurken Harry gözlerini devirdi. Ben'in ayrıntıları pek ilgisini çekmiyor olsa gerek.

Sonunda evimize gelmiştik. Apartmanın önünde durup arabadan indiğimizde Ben anahtarı Harry'e uzattı.

"Al bakalım. Uzun bir gün oldu, değil mi kardeşim? Sonra görüşürüz. Kendinize iyi bakın. Kurt kapanlarına falan dikkat edin."

Kısa süren kahkahası yerini kocaman sırıtmasına bıraktı.

"Siktir git hayatımızdan!" dedi Harry ona daha çok yaklaşarak.

"Seni bir daha etrafımızda görürsem, Tanrı şahidim olsun ki seni öldürürüm."

Sokak lambasının altında parlayan yüzündeki durgunluk belli oluyordu. Yutkundu ve bakışlarını birkaç saniyeliğine Harry'den ayırıp yaşadığımız apartmana göz gezdirdi.

"Biz kardeşiz." dedi sonra ona dönerek.

Harry daha da öfkelendi ve bağırmaya başladı.

"Sen benim kardeşim değilsin! Sakın o kelimeyi kullanma!"

Ben elini Harry'nin ensesine yerleştirip onu kendine çekti. Alnını onunkine yasladığında Harry bir an afallamıştı.

"Babam anneni düzdü. Karısı hamileyken kardeşinin karısını da hamile bıraktı. Ve biz kardeşiz. Sen kabullensen de kabullenmesen de bu gerçek."

Ayrıldıklarında Ben geriye doğru birkaç adım attı. Elimi Harry'nin eline sarıp ona sokuldum.

"Baloncuğunuza geri dönebilirsiniz. Bugün için ikinizden de özür dilerim. İyi geceler." dedi mekanik bir sesle.

Bunu prova etmiş gibi düz ve hızlıca söyleyip arkasını döndü. O, sokakta yürüyerek uzaklaşırken Harry hala arkasından onu izliyordu.

"Annem madem amcalarımdan biriyle düzüşmek istiyordu, en azından bu Gregory amcam olsaydı. Onun oğullarını bundan daha çok seviyorum."

Yanıma yaklaşıp hiç beklemediğim bir anda beni kucağına aldı. Kollarımı boynuna dolayıp duruşumu sabitlerken gülümsedim.

"Ve sen Louis Tomlinson..." diye başladığında azar sırasının bende olduğunu anladım.

Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp yüzümdeki tebessümü silmeye çalıştım.

"O mankafalı gerzek seninle konuşmaya, görüşmeye yada herhangi bir etkileşime girmeye kalkışırsa..."

"Sana haber veriyorum." diye tamamladım.

"Aynen öyle bebek. Bugün seninle bir bağ kurduğunu falan zannetmiş olabilir. Ama..."

"Tabiki öyle bir şey yok."

Cümlesini ikinci kez tamamladığımda gülümsedi ve eğilip dudaklarını benimkine bastırdı. Kısa bir öpücükten sonra ayrıldığında öne doğru büzülmüş dudaklarımı sarkıttım.
Kıkırdadı ve apartman kapısının önündeki basamakları çıktı.

****

Başım Harry'nin yavaşça inip kalkan göğsündeydi. Kollarımı ona sarmış huzurlu bir gece geçirmiştim.

"Günaydın sevgilim." diye mırıldandı sabah sesiyle.

Gözlerimi aralayıp parmaklarımı çıplak karnında gezdirdim. Kelebekten yukarı doğru çıkıp kanatları okşadım. Dövmelerini seviyordum. Ona daha çok sokuldum ve o saçlarımın kokusunu içine çekip hafifçe okşarken beynimdeki karıncalanmayı hissettim.

"Kötü bir rüya gördüm Louis."

Derin bir nefes aldı.

"Seni bulamıyordum. Her yerde seni arıyordum ama yoktun."

Başımı kaldırıp dudağına hızlı bir öpücük bırakarak geri çekildim.

"Bu sadece bir rüyaydı Harry. Ben hep seninle olacağım."

Dudaklarımız yeniden birleşti. Vücutlarımız istekle birbirine sarıldı ve Harry sırtımı yavaşça yatağa yatırdı. Ayağıma dikkat ederek bacaklarımı araladığında dudakları boynuma inmiş aşk ısırıkları bırakmaya başlamıştı.

Aniden alt kattan kapının gürültüyle açılan sesiyle yerimden sıçradım. Harry üstümden kalkıp elini bana doğru uzatarak durmamı işaret etti.

"Burada kal."

Merdivenleri koşar adımlarla indiğinde bende yataktan kalkıp korkuluklardan aşağı baktım.

Beş... Hayır altı iri yarı adam evimizin kapısını kırmış salonda dikiliyordu. Bayan Anne arkalarında olmasaydı da bunların Styles'lar ile ilgisi olduğunu anlardım.

Harry aşağı indiği an adamlar üstüne saldırmıştı.

"Aman Tanrım Harry!"

Çığlıklarla merdivenlere ulaştım.
Üç kişi bir tarafında üç kişi diğer tarafında onu sıkıca tutmuş yere çökmesini sağlamışlardı. Bayan Anne karşısında dururken sendeleyerek yanlarına gittim.

"Bırakın onu... Ne yapıyorsunuz?"

"Yukarı çık Louis."

"Merak etme. Bu kez onun için gelmedik." dedi Bayan Anne.

Harry sinirle kıpırdandı ancak onu tutan adamlar hiç de kibar olmayan bir hareketle omuzlarından iterek yere daha çok eğdiler.

"Altı kişi mi? Bunu iltifat olarak kabul ediyorum anneciğim."

Kadının yüzünde, gözlerine ulaşmayan sahte bir tebessüm belirdi.

"Götürün onu." dedi bana doğru bir adım atarak.

"Hayır hayır... Onu nereye götürüyorsunuz?"

Harry kurtulmaya çalışarak sürüklenirken peşinden gitmek için attığım bir adım Bayan Anne'in kolumu sertçe tutmasıyla son buldu.

"O artık benim için bir tehlike unsur tatlım. Ait olması gereken yere götürülüyor. Tedavisi için bu daha iyi."

Başımı hızla sağa sola sallarken görüşümü bulanıklaştıran gözyaşlarını elimin tersiyle sildim.

"Bunu yapmayın. Söz veriyorum. Size söz veriyorum yeniden denemeyecek."

Yüzüme yaklaştı ve bana bakan küçümseyici ifadesini daha yakından görmemi sağladı.

"Sen kimsin? Onun adına söz verebilme hakkını kendinde görecek kadar aptal mısın?"

Sıkıca tuttuğu kolumu sarsarak bana olan öfkesini gösterdi.

"Sen bizden değilsin. Bizim kadememizde değilsin. Sen, bizim için bir hiçsin. Hatta onun için de... Onun için, düşündüğün kadar değerli değilsin."

Beni ondan uzaklaştırmaya çalışırken inandırıcı olmaktan uzaklaşmıştı.

"Sakın onun yanına gitmeye kalkışma. Onu görmek yada konuşmak için uğraşma. Bize yaşattıklarından sonra seni sınır dışı etmediğime dua et ve çeneni kapalı tut."

Harry'nin apartman boşluğunda yankılanan sesi benim adımı haykırıyordu. Bayan Anne arkasını dönüp giderken bende peşinden gitmek istedim. Tüm o iri yarı adamlara karşı onu kurtarabileceğimi düşündüm. Ayağımın üstüne tam olarak ağırlığımı bile veremiyorken bunu nasıl yapacaktım ki?

Merdivenleri kadının arkasından zorlukla inip dışarı çıktığımda arka arkaya park edilmiş iki arabadan birine kadının, diğerine Harry'nin bindirildiğini gördüm.

"Harry!" diye haykırdım o tarafa doğru topallayarak koşarken.

"Louis!"

Sesi kalbimi acıtıyordu.

"Onu götürmeyin... Onu götürmeyin lütfen!"

Arabaya ulaştığımda hareket etmişti. Hızla uzaklaşırken peşinden koşmak istedim ama yapamadım.

Olduğum yere çökerek hıçkıra hıçkıra ağladım. Etraftaki meraklı gözleri yada asfaltın ıslak olmasını umursamadan ağladım.

Yapabilecek hiçbir şeyim yoktu. Onu kurtaramadım... Onları durduramadım. Baronun beni daha önce Harry'nin yanından almasını hatırladım. Arabanın peşinden koşarkenki görüntüsü hala gözlerimin önündeydi. Yine yaptılar. Bu kez onu benden aldılar...

1 hafta sonra

Yatmaktan tüm kemiklerimin ağrıdığını hissediyordum. O gittiğinden beri yaptığım başka bir şey yoktu ki. Arada bir kalkıp tuvalete gidiyor ve sütlü gevrek yiyordum. Annemden gelen aramalara cevap vermediğim için telefondaki çağrı listesi bayağı kalabalıklaşmıştı. Bir hafta boyunca onu geri getirebilmenin yollarını düşünmüştüm ancak beynim durmuş gibiydi. Tüm fonksiyonlarım yavaşlamıştı sanki. En azından arada bir ayağa kalktığımda fark ettiğim kadarıyla bileğim artık acımıyordu ve ayağımın üstüne basabiliyordum.

Cenin pozisyonunda yatmaktan sıkılıp sırt üstü döndüğümde tavanı izledim.
Onu kurtarabilirdim. Burada aptal aptal yatmaktansa kalkıp bir şeyler yapabilirdim. Harry olsaydı böyle yapmazdı. Hemen vazgeçmezdi.

Hızlı bir duş aldım. Suyun altındayken kafamı toparlayabiliyordum.
Üstüme bir şeyler geçirdikten sonra küçük bir valizin içine birkaç parça kıyafet yerleştirdim.

Ben'den yardım almak istemiyordum. Üzgünüm Harry ancak başka çarem yok. Ona mecbur kalmanın verdiği sıkıntıyla numarayı tuşlayıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Selam Tomlinson. Beni özleyeceğini biliyordum."

Ah sorma Ben... Seni o kadar özledim ki ağlamaktan gözlerim şişti(!)

"Bayan Anne'in telefon numarasına ihtiyacım var."

"İyiyim, sen nasılsın?" dedi alayla.

Harry'nin daha normal kuzenleriyle iletişime geçmeliydim. Bir şeye ihtiyacım olduğunda onlardan yardım almayı tercih ederim.

"Acelem var. Bu benim için önemli Ben. O yüzden bana daha az acı çektirerek numarayı verirsen minnettar kalırım."

O telefonun ucunda benimle eğlenirken diğer yandan Harry'nin telefonunu bulabilme ümidiyle evi karış karış arıyordum. Muhtemelen ormanda düşürmüştü ve bunu umursamamış olsa gerek.

"Bileğin nasıl oldu? Daha iyi misin?"
Sanki beni görebilecekmiş gibi elimi sinirle kitaplığın yan tarafına geçirdim.

"Harry bir haftadır yok! Bayan Anne onu aldı götürdü. Yanına gitmem gerek Ben. Numarayı söyleyeceksen söyle artık."

******

"Ah merhaba Bayan Anne, ben Louis Tomlinson."

Karşı taraftan ses gelmeyince devam ettim.

"Oğlunuz Harry'nin erkek arkadaşıyım. Tanıdınız mı?"

"Kim olduğunuzu biliyorum Bay Tomlinson."

Kalbim hızla çarpıyordu. Ellerim titrerken nefesim düzensizleşti.

"Öyle mi? Oysa ki geçen gün bana sen kimsin diye bir soru yöneltmiştiniz."

"Nereye varacağınızı merak ediyorum." dedi sıkılgan sesi.

Gülümsedim.

"Sorunuza cevap vermek istedim. Ben, Harry ile görüşmezsem küçük aile sırrınızı tüm dünyaya açıklayacak olan kişiyim."

Kahretsin. Az önce bir milletvekiline şantaj yapmıştım ve bu çok ürkütücüydü.

Kadın kekeledi.

"Kimse sana inanmaz."

"Hadi deneyelim ve öğrenelim."

Continue Reading

You'll Also Like

38.7K 2.9K 23
Bu deli dünyada tek başınasın, herkese ve her şeye rağmen hayattasın. •Mafia!Park Jimin
18.9K 3K 44
"İyi günler," dedi Jeongguk. "Tanrı'nın ne söylediğini dinlemek için birkaç dakikanız var mı?" Önünde duran genç adam kollarını göğsünde kavuşturarak...
135K 14.9K 67
Yanaklarımda hissettiğim yoğun ısıya bir de midemdeki tuhaf kıpırtılar eklenince yerimde huzursuzca kıpırdandım. "Bambaşka bir hayat, bomboş insanlar...
21K 661 11
İki arkadaşın hoşlandığı kişi aynı kişidir ama o kişi nasıl biri? -sessiz -sevgi dolu... -hiçbiri -bilinemez•⚠️ CİNSEL İÇERİK BULUNUR RAHATSIZ OLAN...