5 NUMARA

By Wolfian_SS

4M 197K 93.9K

Lise 3'e giden Mira, kızların gözdesi Poyraz tarafından sevilir ama onun gönlü kendisinden haberi bile olmaya... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
5N Özel-Kız İsteme
5N Özel-Düğün
5N Özel-Balayı
5N Özel-İkinci Düğün
5N Özel-Oruç
5N Özel-Doğum
YENİ KİTAP

43.Bölüm

53.7K 2.7K 1K
By Wolfian_SS

Duyduğum anons sesleriyle gözlerimi aralarken kafası omzumda duran Baran'a döndü bakışlarım. İnişe geçiyorduk.

Camdan bakarken omzumda bir hareketlilik olmuştu. Kafamı çevirdiğimde Baran, uykudan yeni uyanmış gözleriyle bana bakıyordu. "İniyor muyuz?"

Kafamı aşağı yukarı sallayıp ellerimi saçlarında gezdirdim. "Böyle giderse tekrar uyuyacağım." diye mırıldandığında kıkırdayıp elimi çektim.

Uçaktan indikten sonra hızla amcamı aramıştım. "Geldiniz mi?"

"Çıkacağın kapının önünde bekliyoruz."

"Tamam, gelmek üzereyim." dediğimde Baran da babasıyla konuşuyordu.

Diğer insanlarla birlikte kapıdan çıktığımızda bir süre etrafıma bakındım, bana el sallayan amcamı görmem pek zor olmamıştı. "Benimkiler şurada."

"Babam da sağ tarafta. Bugün görüşür müyüz?"

"Belki gece olunca? Çünkü amcamlarla vakit geçirmem gerekiyor biraz."

"Tamam, nasıl olsa yarın beraberiz." dediğinde gülümseyip amcamların yanına gittim. Baran'ın babasına da uzaktan bir selam vermiştim.

Amcam, yengem ve küçük kuzenimin yanına doğru ilerlerken biraz gergindim. Onları uzun zamandır görmüyordum. Kuzenimin bir anda "Mira, o çocuk senin sevgilin mi? Baba! Mira'nın sevgilisi var!" diye bağırması da pek yardımcı olmamıştı.

Amcam mahçup bir ifadeyle "Kusura bakma kızım." deyince "Sorun değil." deyip gülümsedim. Kuzenimi dövmek istiyordum.

Hepsine teker teker sarıldıktan sonra anneme haber vermiştim. Araba yolculuğu boyunca Boğaç, başımın etini yemişti. Amcam ve yengem de arabada olduğu için onu tersleyemiyordum da.

Bir sürü bloktan oluşan siteye girip amcamların oturduğu bloğa girmiştik, eve girdiğimizde bana odamı gösteren yengem "Mira'cım, istersen havuza girip serinleyebilirsin." de demişti.

Hemen bikinilerimi giysem de havuza girmeyi düşünmüyordum, biraz güneşlenecektim.

Üstüme kıyafetlerimi giyip kapıya çıktığımda Boğaç'ın da mayoyla yanıma gelişi gözlerimi devirmemi sağlamıştı. "Ben de seninle geleceğim Mira!"

"Boğaç'ın da seninle gelmesinde bir sakınca var mı?" diye soran amcama "Tabi ki yok." demek zorunda kalmıştım ama aslında içimden küfür ediyordum.

Beraber aşağı indiğimizde havuz kenarında fazla insan yoktu. Yüzen 2 kişi, güneşlenen de 4 kişi vardı. Havlumu bir şezlonga serdiğimde Boğaç, "Ben havuza gireceğim!" diye bağırdı ve zaten takılı olan bonesiyle duş alıp suya atladı.

Ben müzik dinleyerek yatarken telefonum çalmaya başlamıştı, daha dakikalar önce beraber olsak da sesini bir an önce duyabilmek için hiç bekletmeden cevaplamıştım. "Selam, gittiniz mi eve?"

"Evet, siz?"

"Biz de geldik az önce, anında üstümü değiştirip havuza indim.

"Bikinili misin? Keşke ben de orada olsaydım!" dediğinde utançla gülümseyip "Sapıklık yapma!" dedim.

"Şaka bir yana, bakışlarıyla rahatsız eden biri yoktur umarım seni."

"Kimse bana bakmıyor." dediğimde Boğaç'ın "Ben bakıyorum!" diyen sesi gelmişti. Bakışlarımı ona çevirdiğimde havuzun kenarındaki taşa kollarını koymuş, bana bakıyordu.

"Kim lan o bakan?" Baran'ın sorusuyla kıkırdayıp "Kuzenim." dedim.

"Hoparlöre al."

Dediğini yaptığımda konuşmaya başladı. "Bana bak, kuzeni de olsan Mira'ya bakmanı yasaklıyorum."

"Sana mı soracağım koçum?" Boğaç'ın, henüz kalınlaşmamış sesiyle böyle bir cümle kurması beni kahkaha atmaya zorlarken Baran'dan "Kuzeninin erkek olduğuna emin misin?" sorusu geldi. "Sesi seninkinden bile ince."

"10 yaşında, ne bekliyordun?"

"Dalga geçemezsiniz benimle!" diye bağıran Boğaç üstüme su sıçratmaya başlamıştı. Aniden ayağa kalkıp uzaklaşırken telefonu da kapatmak zorunda kalmıştım. "Seni amcama söyleyeceğim!" diye bağırdıktan sonra tekrar şezlonguma yaklaşıp havlumla üstümdeki su damlalarını sildim.

"Babama hiçbir şey söylemeyeceksin!" diye bağırdığında sinirle havuzun kenarına yaklaştım. "Başka isteğin?"

"Senin havuza düşmeni istiyorum." dediği an elleriyle ayak bileklerimden tutup beni suya çekince çığlığı basmıştım.

Başım suyun yüzeyine çıktığında "Seni çok kötü yapacağım Boğaç!" diye bağırdım. Etraftaki insanlar bize garip bakışlar atıyordu, kimisi de gülüyordu.

Birkaç saniye sonra tanımadığım bir erkek "Yalnız havuza bonesiz girmek yasak." dediğinde bakışlarımı ona çevirdim. Benden birkaç yaş büyük olduğu anlaşılıyordu ve hafif uzun olan saçlarını arkasında toplamıştı.

"Zaten ben girmedim, şu salak beni çekti." dedim.

"Sensin salak!" diye bağıran Boğaç'ı umursamadan "Ayrıca sen neden yönetici kesildin başıma?" diye sordum çocuğa. Tebessüm etmişti. "Yöneticinin oğlu olduğum için olabilir."

Gözlerim irice açılırken bir şey diyemeden merdivenlere yöneldim ve şezlonguma koşup havlumu bedenime sardım. Bu sırada çocuk da yanıma gelmişti. "Çıktım işte havuzdan, daha ne istiyorsun?"

"Yenisin sen. Boğaç'la tanıştığına göre Mehmet amcaların misafirisin."

"Yeğeniyim." dedim kısaca. "Hâlâ neden burada dikildiğini anlayamadım."

"Yabancı biri olmadığını tespit etmek istedim. Burada kalmayıp havuza girmeye çalışan çok insan oluyor."

"Anladım." dediğimde yanımıza bir kız yaklaşıp çocuğun yanında durmuştu, "Sevgilim, neler oluyor?" dediğinde açıklama yapmakla uğraşmamak için çocuğun yanında ayrılarak Boğaç'a doğru yönelmiştim.

"Boğaç, çık artık havuzdan. Gidiyorum ben." dediğim an Boğaç isyan etmişti, biraz daha ısrar ettiğimde ise avazı çıktığı kadar ağlamaya başlamıştı. Etraftaki insanların rahatsız olduğunu fark ettiğimde ise Boğaç'ı susturmak için biraz daha kalıp güneşlenmiştim.

•••

Sabah gözlerimi açtığımda istemsizce gülümsemiştim çünkü sonunda Baran'la buluşabilecektik. Dün gece yemekten sonra amcamdan izin almaya çalışmıştım ama emanet olduğumu söyleyip gece dışarı çıkmama izin vermemiş, ertesi gün istediğim kadar dışarda kalabileceğimi söylemişti. Zaten uçağımız 19.45'teydi, saat 6'ya kadar vakit geçirebilirdik.

Telefonuma gelen mesajla aşağı inecekken Boğaç "Anne, ben de Mira'yla gitmek istiyorum!" diye bağırmıştı.

"Boğaç, Mira ablan genç bir kız. Onu biraz rahat bırak."

"Anne ama çok istiyorum! Eğer beni de göndermezsen durmadan bilgisayar oynarım!"

Yengem çaresizce bana bakarken ağlamak istiyordum. "Sorun yok, benimle gelebilir."

"Çok teşekkürler Mira." deyip bana sarılan yengem gerçekten mutlu olmuştu.

Somurtan suratımla ve yanımdaki Boğaç'la yürürken Baran'ın ne tepki vereceğini düşünüyordum. Baş başa vakit geçirmemiz gerekirken şimdi Boğaç yüzünden böyle bir şey yapamayacağımıza emindim.

Sitenin önünde bir taksinin yanında beni bekleyen Baran, yanımdaki Boğaç'ı görünce bana bakıp "Ciddi misin sen?" diye sordu. Dudağımı ısırarak "Boğaç ağlayıp zırlayınca yengem çaresiz kaldı, ben de onu kıramadım." dediğimde sabır dilenircesine gökyüzüne baktı ve "Geçin şu taksiye." dedi.

Boğaç, güle oynaya kapıyı açarken Baran'a özür dilercesine baktım ve Boğaç'ın yanındaki yerimi aldım. Baran da ön koltuğa oturmuştu ve yol boyunca konuşmamıştı.

Bir yerin önünde durunca Baran parayı ödedi, ben de Boğaç'la birlikte taksiden indim. "Baran, burası neresi?"

"Dua et, Boğaç'ın da eğlenebileceği bir yer." dediğinde biraz da olsa rahatlamıştım çünkü başımızın etini yemesini istemiyordum.

Buz pateni sahasına geldiğimizi görünce "Ben kaymayı bilmiyorum!" diye bağırmıştım.

"Ben de bilmiyorum."

Boğaç, Baran'a bakarak "Bilmiyorsan neden bizi buraya getirdin gerizekalı?" diye sorunca gözlerim irice açıldı. Baran'ın kaşları havaya kalkarken "Sen bana gerizekalı mı dedin?" diye sordu.

"Evet." diye yanıtladı Boğaç.

"Bana bak, kafanı şu buza gömerim senin. Hem zorla geliyor, hem beğenmiyor." diye söylenen Baran'a gülmemek için zor tuttum kendimi.

"İstemiyorsan kenarda otur Boğaç, biz Baran'la kayacağız." dedim ve gülümseyerek Baran'ın koluna girdim. Baran'ın biraz da olsa keyfi yerine gelmişti.

Boğaç da huysuzca kaymayı kabul edince patenleri giyip buz zemine çıktık. "Baran, düşeceğim galiba."

"Düşersen çok gülerim, şimdiden söyleyeyim."

Ters bakışlar atıp "Umarım sen de düşersin de ben de gülerim." dediğimde güldü ve kenarlara tutunarak ilerlemeye başladı. Şimdiden fazla komikti, düşünce ne olacaktı çok merak ediyordum.

Biz ağır ağır kenarda ilerlemeye çalışırken Boğaç'ın gayet rahat bir şekilde kaydığını gördüğümde gözlerim kocaman oldu. Resmen kaymayı öğreten hocalar gibi kayıyordu.

"Piçe bak sen." diye mırıldanan Baran beni güldürse de "Her ne kadar sevmiyor olsam da o benim kuzenim, doğru konuş." dedim.

"Doğru falan konuşamam. O çocuk günümüzü mahve-" Dengesini kaybedip düştüğünde tüm bakışları bize çevirecek bir kahkaha atmıştım. Boğaç da Baran'a "Salak!" diye bağırıp gülmeye başlayınca kahkahalarım daha da arttı ve ben de dengemi kaybedip yere düştüm. Artık tek gülen kişi Boğaç'tı.

Baran "Ne o? Gülüyordun az önce." dediğinde koluna vurdum. "Sus, popom acıyor zaten."

"Ben hemen iyileştiririm." deyip elini popoma uzatıyormuş gibi yapınca hızla kenara çekildim. Baran kahkahalarla gülerken hâlâ yerde yatıyordu. Bu kadar eğleneceğimizi asla düşünmemiştim.

"Kalkın, salaklar." deyip başımızda dikilen Boğaç'ı üstüme doğru çekince tiz bir çığlık atmıştı. Düştüğünde onu gıdıklamaya başlayarak "Ödeştik!" diye bağırdım.

•••

Buz pateninden sonra bir restorana gelmiştik. Aşırı lüks bir yer değildi ama çocuklar için oyun odası vardı. Yemekler gelene kadar Boğaç'ı orada oynaması için ikna etmiştik.

"İçimden bir ses, Boğaç'tan kurtulmak için oyun odası olan bir restorana geldiğimizi söylüyor." dediğimde itiraz edeceğini düşünmüştüm ama direkt "O yüzden geldik zaten. Başka türlü yalnız kalamazdık." demişti.

"Buz pateni eğlenceliydi. Boğaç olmasaydı daha güzel olabilirdi tabi."

"Boğaç'tan nefret ediyorum." diye mırıldandığında kıkırdadım.

Boğaç yanımıza geldikten birkaç saniye sonra yemekler de gelmişti.

"Sen kaç yaşındasın?" diye sordu Boğaç, Baran'a.

"18."

"Hayır, sen 9 yaşındasın." diyen Boğaç beni öksürük krizine sokmak üzereydi.

Baran bana bakıp "Artık gerçekten elimden bir kaza çıkacak." dediğinde Boğaç'ı susturmaya çalıştım. "Annenleri ararım."

"Ben de seninkileri arayıp sevgilin olduğunu söylerim."

"Biliyorlar zaten." deyip omuz silktiğimde Baran öksürmeye başlamıştı. "Baban da mı biliyor?"

"Evet, söylemeyi unuttum." dediğimde Baran endişeli görünüyordu. "Kızdı mı?"

"Birazcık."

"Benim de sevgilim var." diye araya girdi Boğaç.

"Boğaç, bu yaşta ne sevgilisi?"

"9 yaşındaki Baran'ın sevgili oluyor da benim neden olamıyor?" dediğinde elimle alnıma vurdum. "Baran 9 yaşında değil!"

"Biliyor musun Baran? Ben bir keresinde Mira'nın eteğinin altına bakmıştım."

Bakışlarım hızla Boğaç'a dönerken saçını çektim. Bunu söylemesi gereken en son kişi Baran'dı.

Baran'a baktığımda, elindeki çatalı sıktığını ve gözlerini kapatıp derin nefesler aldığını görmüştüm. Boğaç artık gerçekten Baran'ı sinirlendirmişti.

"Artık yengemi arıyorum." deyip telefonumu çıkardım. Boğaç huysuzlansa da en doğrusu bu olacaktı. "Yengeme diyeceğim ki Boğaç sıkılmış, o yüzden dönmek istiyor. Eğer huysuzluk yaparsan gerçek nedenini söylerim." Bir anda susmuştu.

Baran'ın gerçekten sinirleri bozulmuştu, bu yüzden dışarı hava almaya çıkmıştı. Hem benimle düzgün vakit geçirememişti hem de Boğaç'tan nefret ediyordu. Amcam da Boğaç'ı almaya geliyordu.

Boğaç'ı amcama teslim ettikten sonra Baran'ın yanına yürüdüm. "Gerçekten özür dilerim."

Baran birden kahkaha atmaya başladığında kaşlarımı çattım. Sanırım Boğaç onu sonunda delirtmişti. "Ne yapıyorsun Baran?"

"İşe yaradı!" diye bağırdığında az önceki sinirlenişinin bir oyun olduğunu fark etmiştim. "Senin yüzünden kendimi gerçekten çok kötü hissettim!"

"Üzgünüm ama o çocuk başka türlü yanımızdan ayrılmayacaktı." dediğinde ona hak vermiştim.

"Sanırım 5 numaralı masa kaçtı, hesabı ödememişler ve masada kimse yok. Kamera kayıtlarına bakın." Dışarı çıkan bir garsonun dediklerini algılamamla "5 numara biziz ve kesinlikle kaçmadık!" diye bağırmam bir oldu.

Bizi tutuklayacaklarmış gibi hissetmiştim birden.

"Önemli bir durum vardı, birazdan içeri girecektik." Baran soğukkanlılığını koruyunca garson da rahatlamıştı.

•••

"Bu sahil daha da güzelleşmiş sanki." diye mırıldandım. Son geldiğimden beri daha da canlanmış gibiydi.

"Çünkü biz varız." deyip elimi tuttuğunda Boğaç'ın gitmiş olmasına fazlasıyla seviniyordum.

"Biz...Hâlâ hayal gibi geliyor, biliyor musun?"

"1 ay oldu Mira. Seni seviyorum, sen de beni seviyorsun ve biz sevgiliyiz. Artık bu durumu yadırgamanı istemiyorum."

"Birkaç aya geçer herhalde." dediğimde yanlış bir şey söylediğimi düşündüm. "Tabi o kadar sürerse."

"Yine saçmalıyorsun."

"Kesin konuşmaktan korkuyorum."

"O kadar kız arasından bulmuşum seni, bu kadar kolay bırakır mıyım sence?" diye sorduğunda yere bakarak gülümsedim. "Bırakmazsın."

Yürümeye devam ederken "Balon alalım mı?" diye sordu. Balon zaafım olduğunu biliyor muydu bilmiyordum ama kurcalamadım. "Olur."

Balon satan adamın yanına gittiğimizde Baran, hangi renk balon istediğimi sordu. Mavi olanı seçtiğimde adama parayı verdi ve biraz daha yürüyüp büyük taşların üzerine yan yana oturduk.

Ben gülümseyerek balonu incelerken cebinden ne olduğunu göremediğim bir şey çıkardı, sonra ipi tutup balonu kucağıma doğru yaklaştırdı ve elinde tuttuğu şeyle-son anda iğne olduğunu görmüştüm-balonu patlattı. Balon parçaları etrafa sıçrarken, kucağıma 5 tane pembe renkli gerbera çiçeği düşmüştü.

Ağzım açık kalırken bir süre konuşamamıştım. Basit bir şey gibi görünüyordu ama benim için değildi, hem balonları çok seviyordum hem de kucağıma düşen çiçekler en sevdiklerimdi, her gördüğümde hayran kalırdım. "Baran...En sevdiğim çiçeği nereden bildin?"

"Bir keresinde Pelin'le seni bu konu hakkında konuşurken duymuştum."

"Hangi balonu seçeceğimi nereden bildin peki?"

"Senin baloncu sandığın kişi aslında benim bir tanıdığım. Onunla boş balon alıp çiçekleri içine soktuk, hangi balonu isteyeceğini kestiremediğim için hepsinin içine çiçek koyduk."

"Baran, bu mükemmel." dedim gözlerine bakarak. Küçük ve ince düşünülmüş sürprizler beni her zaman etkiliyordu.

Sürprizi beğendiğim için suratına o kadar tatlı bir gülümseme vardı ki, dayanamayıp yüzünü ellerimin arasına alıp dudaklarına küçük bir öpücük kondurmuştum. Geri çekileceğim sırada buna izin vermeyip daha istekli öpmeye başladığında gözlerimi kapatarak anın tadını çıkardım.

Boğaç hakkındaki düşünceleriniz neler?😂

Continue Reading

You'll Also Like

25.7K 9.7K 56
O gün hayatının en güzel anını yaşıyordu. Yolda ki çiçeklerin kokusu, rüzgarın sesi o kadar güzeldiki o anı yaşamaya doyamıyordu. Taki o ana kadar. B...
3.4K 766 28
"Birisini sevmek yalnız güçlü bir duyguya kapılmak değildir; bir karardır, bir yargıdır, bir söz vermedir. Sevgi yalnızca duygudan oluşsaydı birbirin...
3.6K 115 21
*Göçmen bir kızın İstanbulda ki hikayesi* İki yıldız ikisi de bir birinden farklı biri yerde olan diğeri gökte olan ikiside mavi gibi görünürler ama...
1.1K 734 13
Elimde tuttuğum şey yıllar önce tatil kasabasında kaybettiğim kolyemdi. Ama bu nasıl olurdu? Yoksa o ağaç evin sahibi Kaan mıydı? Nasıl ya şaka gibi...