5 NUMARA

Por Wolfian_SS

4M 198K 93.9K

Lise 3'e giden Mira, kızların gözdesi Poyraz tarafından sevilir ama onun gönlü kendisinden haberi bile olmaya... Más

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
5N Özel-Kız İsteme
5N Özel-Düğün
5N Özel-Balayı
5N Özel-İkinci Düğün
5N Özel-Oruç
5N Özel-Doğum
YENİ KİTAP

40.Bölüm

61.3K 2.8K 731
Por Wolfian_SS

Pazar sabahı gözlerimi açma sebebim, çalan telefonumdu. Sessize almadığım için kendime küfür ederken telefonu elime aldım. "Umarım önemli bir şeydir."

"Umarım hazırlanmaya başlamışsındır." Baran'ın sesini duyunca biraz da olsa kendime gelmiştim. "Tabi ki hazırlanıyorum, hatta giyindim bile." dediğimde henüz sadece üstümdeki örtüyü üstümden atmıştım.

"Giyindin demek." dedikten birkaç saniye sonra odanın kapısı açılınca annemin dırdırını çekmemek için hemen yüz üstü döndüm ve telefonu altıma sakladım. Ayak sesleri yanıma yaklaştığında hareket etmemeye özen gösterdim ama yatağıma oturmuştu. Neden ses çıkarmıyordu bu kadın?

"Şort giymen ve poponun bana dönük olması hoşuma gitti ama artık kalkman gerekiyor." Baran'ın sesini duyduğum gibi adeta zıplayarak doğrulmuştum. "Ne yapıyorsun sen burada?"

"Annene sana sürpriz yapmak için geldiğimi söyleyince hâlâ uyuduğunu ve istersem seni uyandırabileceğimi söyledi."

"Sen de hemen bu fırsatı odama girebilmek için kullandın." deyip gözlerimi devirdiğimde kafasını sallayarak sırıttı, bir anda bana yaklaşmaya başladığında gözlerimi irice açıp "Ne yapıyorsun? Annem gelecek şimdi." diye fısıldadım.

Ondan hızla kurtulup ayağa kalktıktan sonra gardrobumun önüne geçmiştim, bugün Melek ve Emre'yle buluşma günüydü.

Dizlerimin birkaç parmak üstünde bir elbise seçtikten sonra Baran'a döndüm. "İçeri git de giyineyim."

"Burada durmayı tercih ederdim diyecektim ama ağzıma edecekmiş gibi bakıyorsun, en iyisi gideyim ben." dedi ve odadan çıktı. Arkasından güldükten sonra lavabodaki işlerimi halledip elbisemi giydim ve saçımı at kuyruğu yaptım. Havalar artık iyice ısınmıştı.

Salona girdiğimde güzel bir kahvaltı masası beni bekliyordu ve Baran annemlerle sohbet ediyordu. Acaba sevgilim olduğunu öğrendikten sonra da böyle davranacaklar mıydı?

Hepsiyle günaydınlaştıktan sonra Baran'ın yanındaki yerime oturdum. Annem sırıtarak "Seni uyandırması için odana Baran'ı göndererek iyi yaptım, değil mi? Ben gelsem asla uyanmazdın." deyince gülümsemeye çalışıp "Doğru." dedim.

Hızlı bir şekilde kahvaltı yapıp evden çıktıktan sonra arabaya geçmiştik, Baran arabayı çalıştırıp yola çıkmamızı sağlarken kollarımı göğsümde kavuşturup camdan bakmaya başlamıştım. Pazar günümü Melek'le geçirmek zorunda kaldığıma inanamıyordum. "Baran, gelmeyi kabul ettiğim için bana minnettar olmalısın."

"Şimdiden sinirliysen onu görünce nasıl sakin kalacaksın?" diye sordu kırmızı ışıkta dururken.

"Kalamayacağım." diye itiraf ettim.

"Biz Emre'yle kolayca aramızı düzelttik, siz de böyle yapsanız olmaz mı?"

"İki düşman erkek, istediklerinde kolayca barışabilir ama iki düşman kızın barışması çok zordur, bunu bilmiyor musun sen?"

"Pardon, saçma bulduğum şeyleri aklıma kazımıyorum." deyip dalga geçtiğinde "Gül sen, orada olay çıkarsa da gülebilecek misin çok merak ediyorum." dedim.

"Mira, eğer olay çıkaracaksan hiç gitmeyelim." dediğinde gözlerim parladı. "Evet, olay çıkaracağım. O yüzden gitmemize gerek yok bence!"

Onu kandırmaya çalıştığımı anladığında bir parmağını havaya kaldırdı. İlk başta orta parmak olduğunu sanıp şaşırsam da sonradan aslında yüzük parmağını kaldırdığını fark etmiştim. "Bir an gerçekten el hareketi çektin sandım."

"Sana olan saygımdan çekmedim ama kaldırdığım parmağın orta parmak olduğunu varsayabilirsin." dediğinde koluna vurmak istedim ama direksiyon tutuyordu.

"Bana laf atmadığı sürece olay çıkarmam." dedim ve radyoyu açtım. Arabesk şarkılar çalan bir istasyonda durduğumda Baran bana değişik bir bakış atmıştı. "Neden bunu dinliyoruz? Arabesk hiç sevmem."

"Çünkü canım seni cezalandırmak istiyor. Ben Melek'le aynı masada oturmaya tahammül edeceksem sen de bu arabesk şarkıya edeceksin."

Baran saniyeliğine yukarı doğru bakıp ağzını oynatıca kaşlarımı çatıp "Ne yapıyorsun sen? Allah'a beni şikayet mi ediyorsun?" diye sordum.

"Yok canım, şükrediyordum." deyip şirince gülümsedi. "Senin gibi mükemmel bir sevgilim olduğu için."

Yalan söylediğini bildiğim için "Durdur arabayı, ineceğim!" diye çıkıştım bir anda.

"Durdurayım da kaçıp git, değil mi? Kaçamayacaksın Mira."

Bir süre sonra arabayı park ettiğinde "Tam bir fizik problemi gibisin." diye mırıldandım. Hem zorluyordu, hem sevimsizlik yapıyordu.

"Ne dedin sen?" diye sorup bana baktığında dediğim şeyi duyduğunu anlamıştım. Şirince gülümseyip "Bir şey demedim." dediğimde üzerime doğru eğildi. "Beni fizik problemine benzettin ve sen fizik problemlerinden nefret edersin."

Bakışları ve üstüme gelişi beni korkuturken "O anlamda dememiştim!" diye bağırdım ama suratı artık dibimdeydi. Beni öpeceğini düşündüğüm sıralarda tebessüm edip geri çekilince şaşkınlıkla ona baktım.

"Bu da arabeskin cezasıydı."

İçimde onu sonsuza kadar dövme isteği uyanırken sinirle arabadan indim. Sırf onun inadına Melek'le kavga edesim vardı.

Büyük adımlarla ilerlerken arkamdan gelen ses beni durdurmuştu. "O taraftan değil yalnız."

Sinirle arkamı dönüp Baran'a doğru yürümeye başladığımda yine kendini gülmemek için zor tutuyordu.

İçeri girdiğimizde gözlerim Melekleri arıyordu, Baran beni çekiştirmeye başladığında hangi
masada oturduklarını tespit edebilmiştim. Melek her zamanki gibi abartı giyinmişti, Emre de gevşek gevşek sırıtıyordu.

Emre ve Baran selamlaşırken biz de Melek'le birbirimize ters bakışlar atmakla yetinmiştik. Sandığımdan da zor olacaktı bu iş.

Baran ve Emre arasındaki küçük bakışmadan sonra Baran benim, Emre de Melek'in elini tuttu ve ellerimizi birleştirip tokalaşmamızı sağladılar. Emre ortamı yumuşatmaya çalışıp "Medeni insanlarız, öyle değil mi Melek?" diye sorduğunda Melek boşta kalan eliyle Emre'nin kolunu mıncıkladı. Kıkırdamadan edememiştim.

Sonunda masaya oturduğumuzda direkt olarak siparişlerimizi verdik. Ben sadece tatlı yiyecektim, daha yeni kahvaltı etmiş sayılırdım.

"Ee nasıl gidiyor?" diye soran Baran'a gözlerimi devirdim. Onu tek cevaplayan Emre olmuştu. "İyi kuzen, senin nasıl gidiyor?"

"İyi işte." Masada sadece ikisinin konuşması beni gülmeye itecekken Melek'in suratını gördüğümde yine ciddileşmiştim.

"Sohbetinize de doyum olmuyor hanımlar." dedi Emre. Baran da ona "En sevdiğiniz bronzer hakkında konuşmaya bile razıyım." diye arka çıkınca en uyuz halimle "Ben bronzer sürmem." dedim. Melek ilk defa tebessüm etmişti ama çok kısa sürmüştü.

"O zaman rujlar hakkında konuşun ya da ne bileyim, Kerem Bursin ve Serenay Sarıkaya'nın ilişkisi hakkında dedikodu yapın." diyen Baran'a ters bakışlar attım. "Onlar sevgili olduğundan beri gözüme uyku girmiyor."

Baran'ın suratı Kerem'i sevdiğimi anlayınca bambaşka bir hal almıştı. Emre keyiflenerek "Kavga var sanırım." dediğinde Baran söyleyeceği şeyi yutup "Çıkarmıyorum lan kavga falan." demişti. Bu sırada garson siparişlerimizi getirmişti.

"O zaman okulun bitmesine yaklaşık 2 ay kalmasını konuşabiliriz. Baran, Melek, sizin mezuniyet töreni yürüyüşleri ne zaman başlıyor?" diye soran Emre modumu düşürmüştü. Baran'la farklı okullara gidecek olmamız fazlasıyla moralimi bozuyordu. Ayrılmak zorunda değildik ama yurt dışında okumayı tercih ederse gerçekten zor olacaktı, yine de kararına saygı duyardım.

Baran cevap vermeyince Melek "Mayısta başlıyor." demişti. "Törene senin de gelmeni istiyorum. Hatta baloda kavalyem olmanı istiyorum."

Emre "Tabi ki olurum." dediğinde Baran'a baktım. Moralimin bozulduğunu anladığından mıydı bilmiyordum ama elini elimin üzerine getirmişti. Az önceki kızgınlığım uçup gitmişti sanki.

Birden tam karşımda oturan Melek'in içeceğinin bulunduğu bardak masaya düşünce tüm sıvı benim kucağıma doğru akmıştı. Tamamının gelmesini engellesem de bir kısmından kaçamamıştım, elbisemin etekleri meyve suyu olmuştu. "Ne yapıyorsun sen ya?"

"Pardon, gerçekten yanlışlıkla oldu."

Sinirden gözüm hiçbir şey görmezken "Tabi, kesin öyle olmuştur. Hatta şu ana kadar yaptığın şeyler de yanlışlıkla oldu, değil mi?" diye bağırdım. Bilerek yaptığından emindim.

Baran'ın içeceğini alıp bir kısmını üstüne boşalttığımda çığlık atarak geri çekilmişti. Emre ve Baran da bağırarak olaya karıştıklarında Emre, Melek'i; Baran da beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama ikimiz de birbirimize saldırmak için fırsat kolluyorduk.

Kafedeki insanlar da bağırışmaya başladığında-muhtemelen küfür ediyorlardı-garsonlar yanımıza gelip bizi kafenin çıkışına yönlendirmişlerdi. Baran beni zorla zapt edip arabaya götürdüğünde ağlamamak için zor duruyordum çünkü aşırı sinirlerim bozulmuştu.

Yolcu koltuğuna oturmadan önce Baran elbisemin uç kısmını avcuna alınca refleks olarak gözlerimi irice açmıştım ama aslında koltuğa değmemesi için böyle bir şey yaptığını sonradan fark etmiştim. Beni oturttuktan sonra tek kelime etmeden ıslak mendili eline aldı ve eteğimi silmeye başladı.

"Konuşmayacak mısın?" diye sordum suratını incelerken.

"Ne diyeyim? Tebrik mi edeyim seni?"

"Bilerek yaptı Baran, durup dururken olay çıkarmadım ben."

"Öfkeni kontrol edemiyorsun. Onu havuza iterken de aynı şeyi yapmıştın, düşünmeden hareket ediyorsun."

"Melek'le hiçbir zaman iyi anlaşamayacağım Baran. Eğer sen de düşünebiliyor olsaydın böyle bir şey olacağını bilirdin." dediğimde derin bir nefes aldı ve ovalamaya devam etti.

Sonunda arabayı hareket ettirdiğinde beni eve götürmek yerine sahile getirdiğinde ona minnet duymuştum çünkü annemin dırdırını çekecek halde değildim.

"Haklısın, fazla baskıcı davrandım. Aranızın düzeleceğine inanmam hataydı zaten. Bir nevi kendim kaşındım." dediğinde ona şaşkınlıkla baktım.

"Ciddi misin sen?"

"Evet ama yine de senin yaptığını doğru bulmuyorum. İçeceğimi üzerine dökmek de neyin nesiydi?"

"Kabul et, komikti." dediğimde bir süre ciddi kalmaya çalışsa da sonunda gülmüştü. "Aşırı komikti. Birbirinize saldırmaya çalışmanız, çığlıklarınız...Sanırım ölene kadar düşman kalacaksınız."

"Sanırım." dedim denize bakarken. "En son buraya geldiğimizde sevgili değildik."

Bir süre gözlerime bakarak gülümsedikten sonra elimi tutmuştu ve yürümeye başlamıştık. Hava güzel olduğu için etraf fazla kalabalıktı ve insanlar köpeklerini de yanlarında getirmişti. Bir köpek aşığı olarak hepsini ısırasım gelmişti.

Yanımıza küçük bir top düşünce bize doğru gelen köpeği fark ettim. Topu yakalayıp sahibine götürecekti ama bir sorun vardı. Baran ani bir hareketle arkama geçmişti.

Kahkahalarımın arasından "Köpeklerden mi korkuyorsun?" diye sorduğumda "Sus Mira, komik değil." demişti ama tipi aşırı komikti.

Köpeğin peşinden gidip sahibine "Biraz sevebilir miyim?" diye sorduğumda kabul etmişti. Ben köpeğin kafasını okşarken Baran'a gel işareti yaptım ama uzakta duruyordu. "Baran, gel şuraya. Beni ısırmıyorsa seni de ısırmaz."

İsteksizce yanıma yaklaştıktan sonra benim gibi yere çöktü ve köpeğe baktı. "Çok mu korkuyorsun?" diye sordum.

"Yanımda durmasından o kadar çok korkmam ama sevmeye cesaret edemem."

"O zaman bugün edeceksin." deyip elinden tuttuğumda "Mira, yapamam." dedi ama onu dinlemedim. "Eğer aşırı korkarsan elini çekersin."

Elini köpeğe yaklaştırırken korkup geri çekileceğini düşünmüştüm ama sonuna kadar dayanmıştı. Hatta bir süre köpeği sevmişti bile. "Aslında çok güzel hissettiriyor." dediğinde gülümsedim. Köpek korkusunu biraz da olsa yenmiştik sanırım.

•••

Evimin önünde durduğunda dönüp ona baktım, bir şey söyleyeceğimi fark ettiğinde gözlerime beklentiyle bakmıştı.

"Baran, bugün çocuk gibi davrandığım için özür dilerim. Günümüzü de mahvettim."

"Sorun değil, ben fazlasıyla eğlendim." dediğinde güldüm ve "Biliyor musun? Bugün şunu fark ettim, ben daha önce hiç sana direkt olarak seni sevdiğimi söylemedim. Yani ima ettiğim olmuştur ama o iki kelimeyi gözlerinin içine bakarak söylemedim." dedim.

"Ben biliyorum zaten." deyip yüzüne içimi ısıtan bir gülümseme yerleştirdi.

"Yine de şimdi söylemek istiyorum." dediğimde benim kadar onun da heyecanlandığını hissetmiştim, tüm cesaretimi toplayıp gözlerinin içine bakıp "Seni seviyorum." dediğimde gözlerini birkaç kere kırpıştırmıştı.

Bir anda bana yavaş yavaş yaklaşmaya başlamıştı, dudaklarımız temas ettiği anda kendimi geri çektiğimde şaşkınlıkla bakmıştı bana. "Evin önündeyiz, biri görecek şimdi. Gitmem lazım." deyip arabadan inmiştim, elimle öpücük atıp kapıyı arkamdan kapattığında suratının aldığı ifadeye gülmemek için zor durmuştum ama babamın eve gelme saati yaklaşmıştı, ona yakalanmayı göze alamazdım.

Odama girip üstümü değiştirdikten sonra yatağıma oturmuştum, elime telefonumu alacakken odaya annem girmişti. "Bir şey mi oldu anne?"

"Bana söylemek istediğin bir şey var mı diye soracaktım."

"Ne gibi?" dedim tedirginleşerek.

"Özel hayatınla ilgili mesela."

"Ne gibi?"

"Mira, sevgilin var mı yok mu diye soruyorum." Kadın salağa yatmama dayanamamıştı.

"Olsa kızar mıydın?" diye sordum iyice gerilerek.

"Kim olduğuna bağlı."

"Neden bir şeyler biliyor gibisin?

"Çünkü biliyorum. Baran'ın sana attığı mesajları gördüm."

"Anne! Neden mesajlarıma bakıyorsun?"

"Bakmadım, gördüm. Ayrıca ben senin annenim, bakarım."

"Kızdın mı peki?" diye sorum endişeyle. "Sana söyleyecektim ama nasıl tepki vereceğini bilemedim."

"Ben şimdi komşuya gidiyorum, gün var. Bunu gelince konuşuruz."

Arkasından çaresizce bakarken biraz da olsa suçlu hissediyordum. 3 haftalık ilişkimizi ondan saklamam onun açısından pek hoş değildi. Çok kızmış gibi değildi ama çok mutlu da değildi. Sanırım gelene kadar beklemekten başka çarem yoktu.

Sizce Mira'nın annesinin tepkisi ne olacak?

Mira ve Melek kavgasını nasıl buldunuz? :D

Seguir leyendo

También te gustarán

3.8K 1.8K 27
**"Kodlarda Gizli Sen "**, bilgisayarın soğuk dünyasında doğan sıcak bir aşkı anlatan bir masal. Naz, kodların dilini çözerken Mehmet'in kalbinin kod...
210K 17.4K 21
Irmak Arya Altun, kleptomani hastasıdır ve bir polisten çalmaması gereken bir dosya çalar. O dosyanın başına açacaklarından da habersizdir.
695 263 16
Efsanelere inanır mısınız? Kurt adamlar, vampirler gibi peri masallarından söz etmiyorum. Gerçek denge ve uyumdan söz eden efsanelerden bahsediyorum...
846 170 17
Sonsuz olduğu düşünülen bir okyanusa şeytanın son parçası düşmüş derler, bunun sonucunda o parçanın suya değdiği an yok olduğunu anlatırlar. Bundan ç...