After Decisions (GAY)

By alwayshogwartsx

151K 5.7K 1.7K

Cole kısa bir süre önce kızlara o kadar ilgi duymadığını fark eder. Hoşlandığı asıl çocuk da onu hayal kırıkl... More

After Decisions
1. Bölüm.
2. Bölüm.
3. Bölüm.
4. Bölüm.
5.Bölüm.
6. Bölüm.
7.Bölüm (The Smoke)
8. Bölüm.
9.Bölüm.
10.Bölüm - PART 2
11.Bölüm.
12.Bölüm.
13.Bölüm.
14.Bölüm (Answer)
15.Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm

10.Bölüm - PART 1

4.9K 244 70
By alwayshogwartsx

Merhaba, yazdığım bölüm 10 sayfayı geçtiği için iki parta böldüm yoksa sıkıntıdan patlardınız. Gerçi bu sefer de bu part sıkabilir ama... her neyse, gerekli. Diğer partı yarın bitirir bitirmez ekleyeceğim, o yüzden lütfen bölüm sonunda ona göre küfredin ya da diğer bölüm için sabırlı olun rgnkjrgm

AUGUST

Etraftaki duman görüşümü, içtiğim içkiler beynimi bulandırıyordu ama umurumda değildi. Böylesi çok daha kolaydı ve alıştığım bir düzendi, son bir buçuk ayın aksine. Tabii sürekli de böyle değildim, arada bir uğrardım ama son bir buçuk aydır bir kulübe bile gitmemiştim. İçten içe temiz kalmaya çalışıyordum sanırım, yani yaptıklarımın dışında ne kadar kalabiliyorsam işte. Hah. Ama ne uğruna?

En son unutmak için içtiğim zamanlar aklıma geliyordu. Onun ardından. Kalbimin kırıldığını kendime hatırlatmak zorunda kaldığım zamanlar. Ama bir süre sonra onu sevdiğim için değil de, ihanetinin acısı yüzünden kalbimin kırıldığını kabullenmek zorunda kalmıştım. Yine de onunla artık ilgilenmediğimi düşünmek ödümü koparıyordu.

Jennifer’ı da ilgilendiren ufak bir “iş” toplantısından eve içimde bastırmaya çalışmaya çalıştığım heyecanla döndüğüm akşamı hatırladım, ona vereceğim harika haberleri hayal ettiğim. Jennifer “bir arkadaşına uğrayacağı için” görüşmeye katılamamıştı çünkü “acil”di. Ona bu haberi ufak çaplı kirli bir sokağın köşesindeki evimizde verecektim ve bunu kutlamak için olan muhteşem bir seksten sonra ona olan ilgi ve sevgimin azalmadığını görecektim. Uzun süredir bunu yapmıyorduk, ben tuhaf bir şekilde bundan uzak durmuştum  ama artık istediğimden emindim. Eve yüzümde bir gülümsemeyle girdiğimde duyduğum inlemelerle bütün sevincimin çekip alındığını hissettiğimi hatırladıkça iğreniyordum. Daha sonra hızla yukarı çıkıp onu patronumuzun baş yardımcısının altında gördüğüm anı hatırladığımdaysa ağzıma gelen midemi içkilerle bastırmaya çalışıyordum. O da toplantıda değildi ve kimse nedenini bilmiyordu. Önce o herifi, sonra onu kovduktan sonra içmeye gittim. Her gün. Her saat. Aldatılan birinin hem mutsuz hem sinirli olması beklenir. Ama ben yalnızca sinirliydim. Ve sinirimi atmanın yollarını ararken daha da pis işlere bulaştım. Daha çok oyalanıyordum, sinirimi hatırlamıyordum. Ona olan ilgimin giderek azaldığını fark ederken, son birkaç haftadır zaten kendimi kandırdığımı fark etmiştim.

Daha da pis işlere bulaştığımda etrafımda hiç kadın yoktu ve etrafımdakileri inceliyordum. Bunun farkına vardığımda uzak durmaya çalışmıştım. Belki de psikolojimin bozulmasıyla hissettiğim bir… ihtiyaçtı?

Gay barlara gitmeye başladım. Bana ne olduğundan emin olmalıydım. Oraya adım attığım anda daha fazla ürkmüştüm. Ortamdaki her şey beni kendine çekiyor gibiydi, ürküyordum ama kendimle yüzleşmek zorundaydım. İçimdeki bilinmezlikle boğulmaktansa kendimi içkiyle boğmayı tercih ederdim. Bu yüzden en iyi bildiğim şeyi yapıp içtim. Arada işten arakladığım otları da tüttürmüş olabilirdim ama hiçbir şey umurumda değildi. Ne gördüğüm bile.

O gece ilk kez bir erkekle öpüştüm.  Sonra bir tane daha. Bir tane daha. Nasıl göründüklerini bile umursamıyordum, sadece duyduğum ihtiyacı gidermek ve unutmak istiyordum. Bir tanesiyle tuvalete girdik ve ilk kez bir erkekle birlikte oldum. Tabii altta olan taraf olduğum için çoğunlukla acısını hissetmiştim, ama zevk de veriyordu. Ertesi sabah bilmediğim evde bilmediğim birinin yanında uyandığımda bir önceki gece neler olduğunun ancak farkına varabilmiştim. Başımı şöyle bir çevirip baktığımda kaslı yapılı esmer bir erkeği görmüştüm ve bağırmamak için yorganla ağzımı kapatmıştım. Hemen evi terk edip kafamdaki bütün sorularla sendeleyerek evime geri dönmeyi başarmıştım.

O geceden sonra bir daha ne gay bara gittim ne de bir erkekle birlikte oldum. Kafamda beni ürküten binlerce soru dolanıyordu ama bunlara cevap vermeye cesaretim yoktu. O geceyi tüm detaylarıyla olmasa da hatırlıyordum ve en korkulu anılarımdan biri haline gelmişti. Geceleri rüyama giriyordu, her seferinde hem zevk hem de korkuyla uyanıyordum. Bütün bunlar yüzünden dikkatimi eskisi gibi toparlayamamıştım ve okuldayken yurt odamda yapılan bir arama sonucu tütünler ortaya çıkmıştı, onları saklamayı becerememiştim. Yüklü miktarda. Neyse ki ot vb. herhangi bir şey çıkmamıştı, bu yüzden yasal işleme gerek kalmadı ancak okuldan atıldım.

Babamın yanına geldiğimde hayatımın cehenneme döneceğinden emindim. Bir iş bulsam bile babam tepemdeyken eskisi kadar rahat olamazdım, zaten olanlardan haberi vardı. Ancak bunları yalnızca zevk için yaptığımı sanıyordu, oysaki babamın gönderdiği para yetmiyordu ve bunun için yapabileceği bir şey yoktu. Tek işi o dükkandı. Kendi masraflarımı bir şekilde karşılamak zorundaydım ve bu en gelirli yoldu. Buraya geldiğimde de ona bağlı yaşamaya niyetli değildim, alışkın olduğum şeyi bırakmayaysa hiç niyetli değildim.  Bir iş bulmuştum da, tutunmayı şöyle böyle beceriyordum, başımdaki insanın tam bir gerizekalı piç olmasına rağmen hem de.

 Sonra devreye o girdi.

Neden dikkatimi çekmişti? İşim gereği insanları incelemek konusunda uzmanlaşmıştım ve onun da bir erkeğe ilgi duyduğunu görmem zor değildi. Bu konuda ürkek olduğunu fark etmem de zor olmamıştı. Onunla bu yüzden konuşmuştum, onunla ortak bir noktam olduğunu sezmiştim, yardımcı olma bahanesiyle yaklaşmıştım. Aslında onun bana yardım edeceğini umuyordum, ve gereğinden fazla yardımı dokunmuştu.

Onunla konuştuğum anda yeni olduğunun farkına varmıştım. En azından o buna bir isim verebiliyordu, bense kaçmıştım. Zamanla bana yol göstermişti, içimde iyi olma isteği uyandırıyor, geçmişimi unutturuyordu. Onun sorunlarını dinlemeyi seviyordum, o hoşuma gitmediğini düşünüyordu. Ama ona değer verdiğimin farkına varamamıştım.

Sonuç? Onu korumak adına başımdaki insanın ağzını burnunu kırmıştım, tek tutunduğum işi de yok etmiştim. Ama şu an burada oturup içme nedenim bunlar değildi. Kendi güvenliği için onu kendimden uzaklaştırmıştım ve artık kabul etmeliydim ki… boşluğunu içkilerle doldurmaya çalışıyordum ve en ufak bir şekilde işe yaramıyordu. Bunun nedeniyse yine kaçtığım bir avuç sorudan ibaret etti. Belki de o Jason denen köpek bakışlıyı hak ediyordu ha? En azından tehlikeden uzak kalmış olurdu?

Bununla beraber onları birlikte gördüğüm geceyi ve diğer günleri hatırladığımda bir bardağın parçalanma sesinden sonra elime saplanan ve giderek artan acıyı fark ettim. Gözlerimi elime çevirdiğimde üzerinde ve çevresinde cam kırıkları vardı, elimden kanlar damlıyordu. Çevremdeki pek çok insan bana bakmaya başlamıştı. Onlara elimle sorun yok işareti yaptım ve bir kısmı önüne dönerken birkaçının bakışları hala üzerimdeydi. Diğer tarafıma döndüğümdeyse ilk yardım çantasıyla dikilen birkaç barmen gördüm. Onları şöyle bir süzdükten sonra ilk yardım çantasını ellerinden çekip aldım.

“Ben hallederim.” Hala boş gözlerle bana ve elime bakıyorlardı. Hadi ama, kimse buraya sinirden elindeki bardağı kırma ihtimalini yok sayarak gelmiyordu değil mi?

“Huuu? Duymadınız mı? Ben hallederim dedim.” Onlara da ellerimle gitmelerini işaret ettiğimde beni dinlediler ve yüzlerinde şaşkın ifadelerle işlerine geri döndüler. Elimdeki çantaya şöyle bir göz atıp öylece elimden bıraktım. Bununla daha sonra uğraşabilirdim. Sağlam olan elimle barmene bir tane daha istediğimi belirterek parmağımı kaldırdım. Şöyle bir gözlerini kırpıştırdıktan sonra içkiyi hazırlamaya döndü. Elime şöyle bir baktıktan sonra büyük olan cam parçacıklarını yavaşça çekip çıkardım. Tabii ki acı veriyordu, ama şu an yaşadığım ve geçmişte yaşadıklarımdan daha büyük olamazdı değil mi?

Evet. Evet, az önce o bardak Jason denen köpek bakışlı, ne olduğunun farkında olmayan ergen yüzünden kırılmıştı. Cole onun sadece ne istediğini arayan bir kişiliksiz olduğunu niye göremiyordu? Yani benden uzak durmasını istiyordum ama yanında olacak kişi… Jason mı? O çocuk ne istediğini keşfettiği anda Cole’u yine bırakırdı. Tabii istediğinin Cole olduğu gibi bir yanılgıya kapılmazsa. Bunu yapmazdı değil mi? Bu kadar da gerzek olmasına gerek yoktu.En azından şu Lily denen kızıl kafalı çenesi düşük kız iyi bir arkadaştı. Ömür boyu onunla falan takılsa olmuyor muydu?

Sen çok farklısın değil mi Bay “ne olduğunu bilmezlere”  laf eden. Sen ne istediğini biliyor musun?

Kafamın içindeki sesi kulağımdan çıkarmak umuduyla kafamı iki yana hızla salladım ama bir etkisi yoktu. Ne istediğimi tabii ki de biliyordum. Şu an için sadece içmek istiyordum.

Komik olma. Başta ona yaklaşma sebebini bildiğin halde bile kendini kandırıyorsun. Senin aradığın şey o haline geldi.

“KES SESİNİ!” Birkaç bakış yine bana çevrilse de azınlıktaydı. Nasıl olsa burası bir bardı ve insanlar birbirlerinin sarhoşluğunu kabullenmek zorundaydı.

Benim… kimseyi aradığım yok. Sadece kafamdaki sorulara cevap vermeyi erteledim.

Buna hiç gerek olmadığını biliyorsun, cevap karşında duruyor. Şey, teknik olarak başka bir cevap arayanın yanında—

Önüme yeni gelen içkiyi son hızla kafama dikerek yalnızca boğazımdan geçerken çıkan sese ve yakıcı etkisine odaklanarak iç sesi bastırmaya çalıştım. Zaten tüm bu saçmalıkları unutmak için içiyordum, iç ses ne diye araya giriyordu ki?

Beni istediğin kadar bastırabilirsin. İçkinin sende bıraktığı his onun sende bıraktığı hisle aynı olduğun içiyorsun, ama o sendeki boşluğu dolduruyordu, içkiyse yalnızca midendeki boşlukta çalkalanıp orayı da terk ediyor. Söyle, daha ne kadar devam edeceksin?

Bardağı sertçe bıraktım. Ne kadar karşı çıkarsam ses o kadar yüksek çıkacaktı, bu yüzden öylece kaldım. Belki de son kısma hak vermeliydim, boşluğumla daha ne kadar yaşayabilir, nereye kadar onu içkilerle doldurmaya çalışabilirdim bilmiyordum,  çünküsistemimi terk etmeyecek şeye ihtiyacım vardı.

**

COLE

O gece August’u görmenin şokunu hala tam olarak atlatamamıştım. O kadar uzun süredir görmüyordum ki, üzerimde büyük bir etki yaratmıştı. Annem benim için giderek daha fazla endişeleniyordu, her sabah karşısına içten bir gülümsemeyle çıkarak elimden geleni yapıyordum. Babamın bizi içinde bıraktığı pislikte bir de benimle uğraşmasını istemiyordum.

Bunun dışında hayatımda fazla bir değişiklik yoktu. Onun yokluğunu yine çekiyordum, yanımdaki insanlar da yine aynıydı. Jason yanımdayken August’un onu gördüğündeki ifadesi yüzünden ilk birkaç gün Jason’a tuhaf bir mesafeyle yaklaşmıştım. Çünkü o gün okulda gördüğümün de o olduğunu, yani bizi ilk görüşü olmadığını düşünüyordum. Beni tam bir ezik olarak görüyor olmalıydı. Hani şu hoşlandığı çocuktan ilgi gördüğünde onun çevresinde pervane gibi dönenlerden. Ama aslında durumumun bununla pek alakası yoktu.

Neyse ki bunu kısa bir süre sonra atlatmıştım ve Jason’la eskisi gibi konuşabiliyordum. Daisy’i neredeyse hiç görmüyorduk ama Jason’ı her gördüğünde ona acılı bir gülümseme gönderiyordu. “Her şey yolunda, mutluyum, sen de ol” der gibi. Yani… bütün kızlar Sarah kadar sürtük olmak zorunda değildi demek ki.

Lily tabii ki de başımın etini yemeye devam ediyordu. Sürekli Jason’layken bana kaş göz yapıyordu, o kadar çok oluyordu ki Jason’ın fark etmesinden korkuyordum. August da ortalıkta değilken onu unuttuğumu falan sanıyor olmalıydı, gerçekten dışarıdan böyle görünebiliyor muydum? Çünkü içimde bir yerler sürekli onun yokluğunu hatırlatıyordu. Öte yandan Jason’la da herhangi bir yakınlık kurmaya hazır olduğumu sanmıyordum, aslında hazır olduğum bir zamanın gelip gelmeyeceğinden emin değildim. Daha önce de kendime hatırlattığım gibi, şu anki iletişimimiz gayet rahat durumdaydı, Jason’ın yanında daha önce hiç bu kadar rahat olmamıştım.

O akşam, annem ikinci işinde çalışırken, Jason bize matematik çalışmaya gelmişti, görünüşe göre o da kalmak üzereydi. Sahiden çevremde matematiği tek idare eder olan ben miyim?  Bir süre çalıştıktan sonra bize çay yaptım ve bağdaş kurarak oturup konuşmaya başladık. Şu an kızları andırdığımızı kafamdan uzaklaştırmaya çalıştım. Bir ara kısa bir sessizlik oldu ve ben önümdeki çayı karıştırırken Jason hafifçe boğazını temizledi.

“Cole bir şey merak ediyorum da… August muydu… onunla yakın mıydınız? Çünkü 3 haftadır okula gelmediği dikkat çekmiş. Babası durumu sürekli geçiştiriyormuş, bugün sınıf öğretmenimiz yakınıyordu. Öğrencilerin ne kadar sorumsuz olduğu falan…”

Bir an yutkunup ona baktım. Jason şu ana kadar hiç August konusunu açmadığı için adını duymamla vücudumdan geçen şok dalgasıyla kaldım. Bir süre öyle kalmış olmalıyım ki dönüp Jason’a baktığımda beklenti içinde gözlerle bana baktığını fark ettim. Boğazımı temizleyip konuşmaya çalıştım.

“B-ben… yani aynı dükkanda falan çalışıyorduk, biliyorsun Dave’in oğlu… Dolayısıyla konuşmuşluğumuz vardı ama niye gelmediğini veya nesi olduğunu bilmiyordum, yalnızca Dave çok iyi olmadığını söylemişti…” Önüme bakarak konuşuyordum ve Jason’ın konuşurken zorlanmamı fark etmesini istemiyordum, ama etmemiş olması imkansızdı. Anlamış olsa da çaktırmamaya çalıştı ve dudaklarını birbirine bastırarak kafasını öne eğip salladı.

“Onun için endişeleniyor musun?” Kafamı kaldırıp ona baktım. Bu da nereden çıkmıştı? August’un ne önemi vardı ki şu an? Yüzünde ciddi bir ifade olduğunu fark edince yine bir cevap beklediğini anladım.

“Şey, sonuç olarak hafta sonları birlikteydik ve 3 hafta boyunca bir insan ortadan kaybolursa kim olsa endişelenir.” Gergin bir şekilde gülümsedim. Jason yine anlayışlı bir şekilde kafasını sallayıp önüne eğdiğinde öylece kaldı. Kısa bir süre sonra başı önündeyken sesi kısık bir şekilde konuştu.

“Şey, Cole, Daisy’le ayrılığımız hakkında… ayrılık sebeplerini biraz atlamış olabilirim. Ve artık biriyle konuşmaya ihtiyacım var…” Oturduğum yerde sırtımı dikleştirdim ve gözlerimi ona odakladım. İlginç bir yöne doğru gidiyordu. “Daisy’den gerçekten hoşlanıyordum, gerçekten ve çıktığımızda çok mutlu olmuştum. Uzun süre de böyle devam etti ama bir süre sonra… başkalarından da hoşlanabileceğimi fark ettim….” Aman tanrım. Daisy’i aldatmış mıydı? İkilemde mi kalmıştı? İki kişiyi aynı anda mı yürütmüştü.? “…ve bu başkalarının kız olmak zorunda olmadığını.”

Ah. Tamam.

Bunu beklemiyordum.

Kısa bir süre şokta kalıp gözlerimi kırpıştırarak Jason’a bakarken kafasını kaldırıp bana baktı. Bir tepki bekliyordu, ama şu an tepki verebilecek bir durumda değildim.

“Y-yani… Sen…”

“Eşcinsel değilim.” Pardon… Ne? “Çünkü Daisy’den hala hoşlanıyorum, ama ona bunu daha fazla yapamazdım. Onu tam anlamıyla sevecek birini hak ediyor.” Ah… Anladım. Şok etkisiyle anlama kapasitem düşmüş olabilir tabii.

“Yani… İki tarafa da oynuyorsun?” Bana tuhaf tuhaf baktı. Tanrım ne diyorum ben? Şu şok mudur nedir, her neyse çıkar beni şundan, düşünemiyorum. “Affedersin, ö-öyle demek istemedim sadece bir an şaşırdım… bu biraz uygunsuz oldu…” Jason bir süre daha öyle baktıktan sonra gergin bir şekilde güldü.

“Sorun değil, şoktasın sanırım. Sadece bundan sonra beni bir ucube gibi görmeni istemem, yani sonuç olarak hala Jason’ım.” Yine gergin bir şekilde gülümsedi. Şok etkisini kaybettikten sonra kafama binlerce düşünce ışınlanmaya başladı ve olanların farkına vardım.

Jason erkeklerden de hoşlanıyordu. Hani şu kahverengi saçlı, bal gözlü olan Jason. Hoşlandığım çocuk Jason. Uğruna ağladığım, kalbimin kırıldığı Jason. Yavru köpek bakışlı Jason.

Yavru köpek bakışlı mı dedim ben?!

Ne hissedeceğime gerçek anlamda karar veremiyordum. İçimde binlerce duygu dolanıyordu. Şaşkınlık. Mutluluk. Kafa karışıklığı. Rahatlama. Gerginlik. Ama bir tanesine karar veremiyordum.

“Cole?” Jason’ın sesini duyduğumda irkildim, düşüncelerimle uzun süredir boğuşuyor olmalıydım.

“Eh, benim seni ucube olarak görmem oldukça ironik olur, çünkü-“ Ah hayır. Devamını bu şekilde getirmeyecektim. Jason’ın gözlerinde tuhaf bir parıltı belirmişti.

Bu cümleyi bitirmenin başka bir yolu yoktu. Boğazımı temizledim. “Çünkü ben kızlardan da hoşlanmıyorum, yani artık. Sarah’dan da bu yüzden ayrıldım.” Cümleyi sesim titremeden söylemeyi başardım.

Jason’ın yüzünde demin benim yüzümde olanla aynı ifade vardı. Bir tepki beklercesine yüzüne baktım ama şoku henüz atlatmış gibi durmuyordu. Şokun geçmesini bekleyerek yüzüne bakmaya devam ederken Jason’ın kafasını öne doğru uzatmaya başladığını fark ettim. Daha neler olduğunu fark edemeden Jason’ın dudakları benimkilerin üzerindeydi. Öyle bir şoka girmiştim ki öylece kaldım. Kılımı kıpırdatamadım. Gözlerim açık Jason’a bakıyordum ki kendisini bir anda geri çekti. Ağzı açık yüzüme bakıyordu.

“B-ben ç-çok özür dilerim.” Saniyelerdir tuttuğum nefesi bıraktıktan sonra yarı aralık ağzımı kapattım. “B-ben n-ne yaptığımı bilmiyorum.” Şokun arasında kafamı yalnızca anlayışla sallayabildim.

“S-sorun değil.” Kafamı sallamaya devam ettim. “B-böyle şeyler oluyor.” İnanın, ne dediğimi ben de bilmiyorum, sadece konuşmaya çalışıyorum.

Jason bir anda ayağa kalkıp çantasını aldı ve ayakta dikilerek geri geri yürümeye başladı. “B-ben gitsem iyi olacak.” Hızla arkasını döndükten sonra kapıya yürüdü ve çarparak çıktı. Şokum, ben ve az önce Jason tarafından öpülmüş dudaklarım yalnız kaldık.

Continue Reading

You'll Also Like

350K 22.6K 23
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
187K 11.5K 26
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
7.1M 411K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...
142K 7.7K 50
Anneannesini görmek için gittiği şehirde üsteğmen Göktürk ile karşılaşan Efsun hiç beklemediği gerçeklerle de karşılaşır ___ " sen benim hayatımda h...