Atlantis'in Beş Kurucusu (Düz...

By whysoserious46

1.1M 56.6K 6.4K

--En yüksek: Bilim Kurgu #1, Fantastik #1, Aksiyon #3 -- Claire hafızasını kaybetmiş bir biçimde kendisini y... More

Atlantis'in Beş Kurucusu
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 4.5
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 9.5
Bölüm 10
Bölüm 0 (Claire'in uyanmasından önce)
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm Değil Yazar Soruyor
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Karakter Panosu
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 48 - Part 2
Bölüm 48 - Part 3
Bölüm 49
Bölüm 49 - Part 2
Bölüm 49 - Part 3
Bölüm 49 - Part 4
Bölüm 50
Bölüm 50 - Part 2
Bölüm 50 - Part 3
Bölüm 50 - Part 4
Çok özür dilerim
Bölüm 50 (Final)
Hikaye Adı
Ikinci kitap

Bölüm 33

12.4K 704 49
By whysoserious46

Teresa

"Senin suçun yok." dedim Claire'e belki yüzüncü kez. Ona çaktırmadan Ethan'a mesaj atmaya çalışıyordum. "Ethan'ın bazen şerefsizliği tutuyor."

"Bakışını görmedin." diye karşılık verdi Claire de belki yüzüncü kez.

"Si- Boşver onu. " dedim Ethan'a son otuz saniye içindeki onuncu mesajımı gönderirken. Ellerinin titrediğini belli etmemek için dizlerine bastırdı. "Claire. Bir şey yapmamışsın ki. Niye bu kadar gerginsin?"

"Bilmiyorum. " dedi parmaklarını birbirine geçirirken. " Gerçekten bilmiyorum. Ama Teresa- " sesi titreyince duraksadı. Yutkundu. "Nasıl baktığını görmeliydin. Gözleriyle hepimizi yakacak gibiydi. Yemin ederim neden bu kadar sıcak tuğlada kedi gibi davranıyorum bilmiyorum. "

Oh- Belki de onun duyguları değildi çünkü. Dişlerim alt dudağımdaki yerlerini buldu. Bir elimi Claire'in parmaklarını birbirine kenetlediği ellerinin üzerine koyarken diğer elim telefonumu buldu.

Tom ikinci çalışta sakin bir sesle açtı. "Evet?"

Sesimi onunki gibi sabit tutmaya çalıştım. "Ethan nerede biliyor musun? "

"Ben nasıl bilebilirim? Ben Christina'nın yanındayım." Arkadan Christina'nın sesi duyulsa da kelimeleri seçemedim. Dudağımı ısırdım. Sakince nefes verdim. " Tess? Bir sorun mu var?"

"Hayır, hayır. Claire'in yanına geldim ve Ethan burada olmayınca-"

"Ah, ufak bir sürtüşme yaşandı. " dedi boğazını temizledikten sonra. Claire'in yanından kalktım.

"Ufak bir sürtüşme mi?" dedim fısıldayarak. "Tom- "

"Teresa Claire'i savunmayı bırakır mısın? Senin çıkarının da tehlikede olduğunu biliyorum ama-"

"Kapa çeneni. Benimle alakalı değil. Claire'in halini görmen gerekiyor. Hissettiklerinin hepsinin kendine ait olduğunu sanmıyorum. " dedim Claire'e bakış atarak. Tom'un diğer uçta nefesini tuttuğunu duydum. Christina'nın sesi yeniden arkada belli belirsiz yükseldi.

"Tess- Bir şeyi yoktur. En fazla bir yerlerde sızmış olarak buluruz. En iyi ihtimalle bir çukurda en kötü ihtimalle başka bir kızla. " Telefonu yüzüne kapattım. Claire dizlerini kendine çekmiş oturduğu yerden meraklı gözlerle bana bakıyordu.

"O da nerede olduğunu bilmiyor değil mi?"

"Ethan ilk defa ortadan kaybolmuyor. "

"Gerçekten mi? " dedi bu bilgiyi ilk defa edinmişçesine. Ancak hemen düzeldi. "Hah, ama Aiden ortalıktayken-"

"Bir şey olmaaaz. " dedim ama benim de içim içimi yemiyor değildi. Bir yerlerde sızmış olması için dua ettim. Claire de inanmışa benzemiyordu.

Biraz sonra Tom elinde iki kutu pizzayla içeri girdi. Christina yanında yoktu. Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. "Onu Claire'in eski odasına götürdüm. " diye açıkladı kutuları ortadaki sehpaya bırakırken. "Eşyalarını yerleştiriyor."

"Ya-"

"Kapıyı arkasından kilitledim. Birazdan gidip bakacağım."

"Kendi odası yok muydu?" diye sordu Claire. İkimiz de ona dönünce başını eğdi. "Eski odam olduğu için sormuyorum. Yemin ederim. Sadece daha önce de burada yaşadığını söylemiştiniz ya."

"O gidince Tess'in odasını onunkiyle birleştirerek genişlettik. " diye açıkladı Tom.

"Kızın bu kadar sinirli olmasına şaşmamalı. " dedi Claire sessizce. Tom kaşları çatılmış halde bir bana bir de Claire'e baktı. Elimi koluna koydum. Bugün daha fazla tartışma duymak istemiyordum.

"Açım." dedim Tom'u da ardımdan sürükleyerek.

"Aç olmadığın bir zaman var mı?"

"Yemekten beş ila on saniye sonraki zaman penceresinde." dedi Tom kutuları açarken. Claire hafifçe güldü. "Siz yemeye başlayın ben de gidip Christina'yı getireyim. Umarım geri dönebilirim. "

Tom kendini teleportladıktan sonra Claire bana döndü. " Christina gerçekten böyle bir şey yapar mı? Tüm agresifliği laflarındaymış gibi duruyor."

"Sanmıyorum. " dedim elimdeki dilimden kocaman bir ısırık alırken. Mideme uzun zamandır bir şey girmiyordu sanırım. "Yine de emin olmamak lazım. Chris'in de böyle bir şey yapabileceği aklımın ucundan geçmezdi." dedim pizzayı tutan elimle onu işaret ederken. Bacaklarını uzatırken yüzü buruştu. " Sahi, nasıl hissediyorsun? Canının yandığını tahmin edebiliyorum ama-" Yapabileceğimiz bir şeyin olmadığını hatırlayınca sustum. Sandra, Claire'in üzerinde işe yarayan bir ağrı kesici bulamamıştı. Claire de bunu bildiğinden olsa gerek pek şikayetlenmiyordu. Başını kolunun üzerinde sabitleyip bana baktı.

"Sorun yok. İyiyim. " dedi gözleri arkamdaki bir noktaya kayarken. "Yaraları alırkenkinden daha beter değil. "

Aiden'ın ellerini onun üzerinde hayal ettiğimde midem bulandı. Bunların başına gelmemesi gerekirdi. Burada güvenli olması-

Benim Aiden hakkındaki gerçeği fark etmem gerekirdi. Benim ağabeyimdi. Bilmem gerekirdi. Dibimize kadar gelmişti ama ben ağabeyimin varlığını bile fark etmemiştim.

"Senin suçun değil. " dedi Claire hafifçe. "Kimsenin değil. O saatte ortalıkta dolaşmamalıydım. Kendimi kurtarmam gerekirdi, Ethan'ın öğrettiği onca şey aklımdan uçup gitti."

"Claire- "

"Benim hatam olmadığını söyleyeceksen seni durdurmam gerek. "

"Hayır. Benim bir suçum olmadığını söylüyorsan senin de hiçbir suçunun olmadığını bilmen gerekir. Bunu sana yapan Aiden'dı. Olabilecek tek suçlu o. " dedim oturduğum yerden kalkıp Claire'e doğru yürürken.

Oldukça kırılmış görünen Claire'e başka bir şey söyleyemeden Christina ve Tom içeri girdi. Kapıyı kullanmışlardı. Anlaşılan Christina, Tom'a bu konuda boyun eğdirebilmişti.

"En azından pizzanız var. " dedi Christina bize doğru ilerleyerek kendisine bir dilim alırken. Arkasından gelen Tom da aynısını yaparak sehpanın önünde yere oturdu. Claire bir şey söylemeden kalkıp yatağına doğru yürümeye başladı. Peşinden gidecekken Tom bacağını önüme uzatarak beni durdurdu.

"Biraz kendi haline bırak." dedi bana oturmamı işaret ederken.

"İyi ama bir ona bakar mısın? Yürüyen ölü gibi."

"Bir şeyi yok, Teresa. "

Ertesi sabah Claire'in boş yatağının görüntüsüne uyandım. Üzerimdeki tüm uyku halini atmam birkaç saniye sürdükten sonra banyoda olması için dua ederek banyoya doğru yürüdüm. İçerisi boştu. Göğsüme bir şey saplanır gibi oldu. Telefonumu bulmak için tüm odayı dolaşmaya başladım. Koltuğun üzerinde neredeyse şarjı bitmek üzereyken buldum. Hızla Claire'i arasam da telefonu odanın içerisinden çalıyordu. Telefonu tekrar bir kenara fırlatıp üzerimi giyinmek için tekrar dolabıma doğru yürüdüğüm sırada kapı açıldı. Claire gözlerini ovalayarak içeri girdi.

"Neredeydin? " dedim sinirli duyulmamaya çalışarak.

"Be- Ethan'ın odasına bakmaya gittim." dedi bana doğru yürürken. "Geri dönüp dönmediğini görmek için."

"Ah, Claire. Ethan arada öyle dramatik şekilde çekip gitmeyi sever. Bir yerlerde sızmış kalmıştır büyük ihtimalle. " Claire'in omuzları düştü. "Birbirinize çok benziyorsunuz. " diye ekledim yüzünün biraz da olsa aydınlamasını sağlamak için. Hem gerçekten de doğru bir tespitti. İkisi de zora geldiklerinde kaçıp gidiyorlardı. "Öğleye doğru bir yerlerden çıkar."

"Gerçekten mi?" dedi hala inanmışa benzemiyordu gerçi. Ben bile inanmıyordum ki. En azından odasında olacağını ummuştum. İç çektim.

"Kahvaltıdan sonra onu bulması için Tom'u göndeririz. Tamam mı?" Başını aşağı yukarı salladı.

Ethan


"Ethan? Neredesin? Claire bir şeyler saçmalıyor. Odada tek başına mı bıraktınız?"

"Şu telefona cevap verir misin? Kıza tam olarak ne dedin?"

"Artık korkmaya başladım. Ethan her neredeysen- " Teresa'nın önceki geceye ait sesli mesajlarından birine daha yüreğimin dayanmayacağına karar verip kapattım. Ama bir başkası onun ardından başladı.

"Biliyor musun nerede olduğunu zerre umurumda değil. Sadece telefonuma cevap verir misin? Ölmediğinden emin olmak istiyorum." Ne kadar da düşünceliydi.

Bir sonraki uzunca küfür dolu bir prologa sahipti. Ardından bir şeyi tekmelemiş ya da yumruklamıştı. "Umarım bir çukurda ölmüşsündür de seni başka bir yerden toplamak zorunda kalmam. "

Anlaşılan bana sinirlenmişlerdi. Herhangi bir hakları varmış gibi. Telefonu sürücü koltuğuna fırlattığımda Cam Bina uzakta belirmeye başlamıştı. Telefonum tekrar çaldı. Tom'un ismini gördüğümde açıp açmamak konusunda bir an tereddütte kalsam da Teresa'nın gazabının boyutunu öğrenmem için açmanın daha iyi olduğuna karar verdim.

"Açıkçası bunu açmamanı umuyordum. " dedi Tom diğer taraftan oldukça kısık bir sesle. Tess yakınlarda olmalıydı.

"Evet, biraz önce Tess'in ölmüş olmayı dileyeceğim konulu mesajını dinledim. "

"Arabada mısın? Yol sesi mi? "

"Yol sesi mi? Dostum, arabadayım işte."

"Peki hangi cehennemdeydin? "

"Şimdi geliyorum. "

"Ethan-" Telefonu kapattım.

Yaklaşık bir saat sonra üzerimi giyinirken Teresa içeri daldı. Adımları geniş yüzü asıktı. Elimde temiz tişörtle ona bakakaldım. Bu kadar kızgın olması gereken bir durumda değildik. "Neredeydin?" dedi düz bir sesle.

"Duşta. Senden bir ton laf yemeden önce sıcak bir duşa ihtiyacım olduğuna karar verdim. " dedim tişörtü başımın üzerinden geçirirken.

"Neredeydin? Daha doğrusu kiminleydin? " Ah, şimdi anlaşılmıştı. Hah, derdi çekip gitmiş olmam değildi.

"Teresa, şu içinde bulunduğumuz durumda sadakatsizliğim konusunda nutuk çekemezsin. Özellikle de sen. " Bakışları bir anlığına yumuşadı. Damarına basmıştım. Haklıydım konu buydu.

"Tess!" Tom'un sesi dışarıdan duyuldu. " Alkol mü benzin mi? Karbon ayak izi fazla dersen her zaman Tiara'nın yeme- Oh, bekle hala hayattasın!" dedi içeri girince.

"Ha. Ha. Komik değil. Teresa'nın niye sinirli olduğunu sordun mu hiç? Kendisi diğer kadınken başka-" Teresa'nın dizi karnımla buluştuğunda nefessiz kalarak iki büklüm oldum. İşte bunu beklemiyordum. Dolabın açıktaki raflarından birinden tutunup ciğerlerimin tekrar şişebilecek hale gelmesini bekledim. Ben nefesimi toplamaya çalışırken elinin tek hareketiyle kapıyı çarptı. Nefesim ciğerlerimi terk etmeyi reddetti.

"Bana bir daha o şekilde seslenirsen seni gerçekten öldürürüm. " dedi gözlerinden alev saçarken. Ciddi olabilirdi. Bilemiyorum. Zihnini okuyamazken tahmin etmek çok zordu. "Belli uzuvlarının kimin neresinde olduğu zerre umurumda değil şu an. " diye devam etti dişlerinin arasından. Benim gözlerim hala kapalı olan kapıya kaydı. Tom kapıya doğru bir hamle yaptı. "Ama kimin umurunda biliyor musun? Ağabeyimle aynı güçleri taşıyan kızın. Cam Bina'nın içindeki herkesi sen bir sonraki nefesini bile alamadan öldürürse-" Teresa tekrar bir elini kaldırıp arkaya uzattı.

"Hadi ama o kadar da güçlü değil." dedi Tom kapıyı açmaya çalışırken. "Tess-"

Teresa hala kapıyı güçle kapalı tutuyordu. "Bundan emin misin? Gerçekten mecbur kaldığında ne yapacağını biliyor muyuz?"

Zaten kapıdan ve giyinme odasının aslında ne kadar dar olduğundan başka bir şeye odaklanamayan diğer tüm düşüncelerin küçük kıvılcımlar halinde gidip geldiği aklımda Aiden'la olan karşılamamızda yaptıkları şimşek gibi çaktı. Diğerlerinin yere yığılması gerçekten ne kadar sürmüştü? Aklımdakiler vücudumdan bir akım gibi geçti, bunu nasıl fark etmemiştim şimdiye kadar?

"O yüzden beni dinle. Ethan! Yüzüme bak." Sesindeki tiz öfke dediklerine uymama neden oldu. Gözlerimi onunkilere kilitledim. Elimle tişörtümün bir anda oldukça daralmış yakasını genişletmeye çalıştım. "Her ne halt yiyorsan ye, yakalanma!"

Tom sadece orada durmakla yetiniyordu. Teresa başka bir şey söylemediyse de orada biraz durdu. Göğsü belli belirsiz hızlı hızlı inip kalkıyordu. İkisinin arasında bir bakışma yaşandıysa da eyleme geçirilen herhangi bir şey olmadı. Teresa birkaç saniye daha içeride oyalandıktan sonra kapıyı açıp çıktı. Kendimi yere attım. Askıdaki gömleklerin arasındaki başımı kaldırıp burun kemerini ovmakta olan Tom'a baktım.

"Ne desem bilemiyorum. " dedi omuz silkerek. Sonra elini bana uzattı. "Kafanı toplamalısın. Claire geldiğinden beri kendinde değilsin. Tess de öyle. " Elini tutup ayağa kalktım. Islak saçlarımı elimle düzeltmeye çalıştım.

"Claire nerede?" diye sordum Tom bana yargılayıcı bakışlar atmaya devam ederken.

"Odasında? Çıkmayı reddediyor. Kız sonunda kafayı yemiş olabilir. "

"Eh. Aiden tarafından neredeyse öldürülmek insanın üzerinde birkaç iz bırakıyor." Tom'a başka bir şey söylemesi için fırsat bırakmayarak odadan çıktığımda Christina koridor duvarına yaslanmış bana bakıyordu.

Kendini duvardan itti. " Kimler yolu hatırlayabilmiş- Bekle," dedi etrafımdaki havayı koklarken. "İnsan gibi kokuyorsun. Yürüyen bir yangın tehlikesi gibi değil."

"Ha. Ha." yürümeye devam ettiysem de peşimden geldi. Merdivenlere açılan kapıya geldiğimizde önüme hoplayarak gözlerini bana dikti. " Neredeydin? Hadi Ethannn." işveli bir şekilde.

"Hesap vereceğim en son kişi olduğunun farkında mısın?" dedim etrafından dolaşıp kapıyı açarken.

"Dünkü gösterişli çıkışının ardından mı? Hafiften tahmin etmiştim. Ama görüyorsun ya utanmam yok. "

"Seninle uğraşamam rahatsız edeceğin başka birileri yok mu? Ya da yapacak başka işin? Mesela hain ikizini aklamaya çalışmak gibi?" Dişlerini gösterdi. Ardından arkasını dönüp gitti.

Teresa

"Senin suçun yok." dedim Claire'e belki yüzüncü kez. Ona çaktırmadan Ethan'a mesaj atmaya çalışıyordum. "Ethan'ın bazen şerefsizliği tutuyor."

"Bakışını görmedin." diye karşılık verdi Claire de belki yüzüncü kez.

"Si- Boşver onu. " dedim Ethan'a son otuz saniye içindeki onuncu mesajımı gönderirken. Ellerinin titrediğini belli etmemek için dizlerine bastırdı. "Claire. Bir şey yapmamışsın ki. Niye bu kadar gerginsin?"

"Bilmiyorum. " dedi parmaklarını birbirine geçirirken. " Gerçekten bilmiyorum. Ama Teresa- " sesi titreyince duraksadı. Yutkundu. "Nasıl baktığını görmeliydin. Gözleriyle hepimizi yakacak gibiydi. Yemin ederim neden bu kadar sıcak tuğlada kedi gibi davranıyorum bilmiyorum. "

Oh- Belki de onun duyguları değildi çünkü. Dişlerim alt dudağımdaki yerlerini buldu. Bir elimi Claire'in parmaklarını birbirine kenetlediği ellerinin üzerine koyarken diğer elim telefonumu buldu.

Tom ikinci çalışta sakin bir sesle açtı. "Evet?"

Sesimi onunki gibi sabit tutmaya çalıştım. "Ethan nerede biliyor musun? "

"Ben nasıl bilebilirim? Ben Christina'nın yanındayım." Arkadan Christina'nın sesi duyulsa da kelimeleri seçemedim. Dudağımı ısırdım. Sakince nefes verdim. " Tess? Bir sorun mu var?"

"Hayır, hayır. Claire'in yanına geldim ve Ethan burada olmayınca-"

"Ah, ufak bir sürtüşme yaşandı. " dedi boğazını temizledikten sonra. Claire'in yanından kalktım.

"Ufak bir sürtüşme mi?" dedim fısıldayarak. "Tom- "

"Teresa Claire'i savunmayı bırakır mısın? Senin çıkarının da tehlikede olduğunu biliyorum ama-"

"Kapa çeneni. Benimle alakalı değil. Claire'in halini görmen gerekiyor. Hissettiklerinin hepsinin kendine ait olduğunu sanmıyorum. " dedim Claire'e bakış atarak. Tom'un diğer uçta nefesini tuttuğunu duydum. Christina'nın sesi yeniden arkada belli belirsiz yükseldi.

"Tess- Bir şeyi yoktur. En fazla bir yerlerde sızmış olarak buluruz. En iyi ihtimalle bir çukurda en kötü ihtimalle başka bir kızla. " Telefonu yüzüne kapattım. Claire dizlerini kendine çekmiş oturduğu yerden meraklı gözlerle bana bakıyordu.

"O da nerede olduğunu bilmiyor değil mi?"

"Ethan ilk defa ortadan kaybolmuyor. "

"Gerçekten mi? " dedi bu bilgiyi ilk defa edinmişçesine. Ancak hemen düzeldi. "Hah, ama Aiden ortalıktayken-"

"Bir şey olmaaaz. " dedim ama benim de içim içimi yemiyor değildi. Bir yerlerde sızmış olması için dua ettim. Claire de inanmışa benzemiyordu.

Biraz sonra Tom elinde iki kutu pizzayla içeri girdi. Christina yanında yoktu. Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. "Onu Claire'in eski odasına götürdüm. " diye açıkladı kutuları ortadaki sehpaya bırakırken. "Eşyalarını yerleştiriyor."

"Ya-"

"Kapıyı arkasından kilitledim. Birazdan gidip bakacağım."

"Kendi odası yok muydu?" diye sordu Claire. İkimiz de ona dönünce başını eğdi. "Eski odam olduğu için sormuyorum. Yemin ederim. Sadece daha önce de burada yaşadığını söylemiştiniz ya."

"O gidince Tess'in odasını onunkiyle birleştirerek genişlettik. " diye açıkladı Tom.

"Kızın bu kadar sinirli olmasına şaşmamalı. " dedi Claire sessizce. Tom kaşları çatılmış halde bir bana bir de Claire'e baktı. Elimi koluna koydum. Bugün daha fazla tartışma duymak istemiyordum.

"Açım." dedim Tom'u da ardımdan sürükleyerek.

"Aç olmadığın bir zaman var mı?"

"Yemekten beş ila on saniye sonraki zaman penceresinde." dedi Tom kutuları açarken. Claire hafifçe güldü. "Siz yemeye başlayın ben de gidip Christina'yı getireyim. Umarım geri dönebilirim. "

Tom kendini teleportladıktan sonra Claire bana döndü. " Christina gerçekten böyle bir şey yapar mı? Tüm agresifliği laflarındaymış gibi duruyor."

"Sanmıyorum. " dedim elimdeki dilimden kocaman bir ısırık alırken. Mideme uzun zamandır bir şey girmiyordu sanırım. "Yine de emin olmamak lazım. Chris'in de böyle bir şey yapabileceği aklımın ucundan geçmezdi." dedim pizzayı tutan elimle onu işaret ederken. Bacaklarını uzatırken yüzü buruştu. " Sahi, nasıl hissediyorsun? Canının yandığını tahmin edebiliyorum ama-" Yapabileceğimiz bir şeyin olmadığını hatırlayınca sustum. Sandra, Claire'in üzerinde işe yarayan bir ağrı kesici bulamamıştı. Claire de bunu bildiğinden olsa gerek pek şikayetlenmiyordu. Başını kolunun üzerinde sabitleyip bana baktı.

"Sorun yok. İyiyim. " dedi gözleri arkamdaki bir noktaya kayarken. "Yaraları alırkenkinden daha beter değil. "

Aiden'ın ellerini onun üzerinde hayal ettiğimde midem bulandı. Bunların başına gelmemesi gerekirdi. Burada güvenli olması-

Benim Aiden hakkındaki gerçeği fark etmem gerekirdi. Benim ağabeyimdi. Bilmem gerekirdi. Dibimize kadar gelmişti ama ben ağabeyimin varlığını bile fark etmemiştim.

"Senin suçun değil. " dedi Claire hafifçe. "Kimsenin değil. O saatte ortalıkta dolaşmamalıydım. Kendimi kurtarmam gerekirdi, Ethan'ın öğrettiği onca şey aklımdan uçup gitti."

"Claire- "

"Benim hatam olmadığını söyleyeceksen seni durdurmam gerek. "

"Hayır. Benim bir suçum olmadığını söylüyorsan senin de hiçbir suçunun olmadığını bilmen gerekir. Bunu sana yapan Aiden'dı. Olabilecek tek suçlu o. " dedim oturduğum yerden kalkıp Claire'e doğru yürürken.

Oldukça kırılmış görünen Claire'e başka bir şey söyleyemeden Christina ve Tom içeri girdi. Kapıyı kullanmışlardı. Anlaşılan Christina, Tom'a bu konuda boyun eğdirebilmişti.

"En azından pizzanız var. " dedi Christina bize doğru ilerleyerek kendisine bir dilim alırken. Arkasından gelen Tom da aynısını yaparak sehpanın önünde yere oturdu. Claire bir şey söylemeden kalkıp yatağına doğru yürümeye başladı. Peşinden gidecekken Tom bacağını önüme uzatarak beni durdurdu.

"Biraz kendi haline bırak." dedi bana oturmamı işaret ederken.

"İyi ama bir ona bakar mısın? Yürüyen ölü gibi."

"Bir şeyi yok, Teresa. "

Ertesi sabah Claire'in boş yatağının görüntüsüne uyandım. Üzerimdeki tüm uyku halini atmam birkaç saniye sürdükten sonra banyoda olması için dua ederek banyoya doğru yürüdüm. İçerisi boştu. Göğsüme bir şey saplanır gibi oldu. Telefonumu bulmak için tüm odayı dolaşmaya başladım. Koltuğun üzerinde neredeyse şarjı bitmek üzereyken buldum. Hızla Claire'i arasam da telefonu odanın içerisinden çalıyordu. Telefonu tekrar bir kenara fırlatıp üzerimi giyinmek için tekrar dolabıma doğru yürüdüğüm sırada kapı açıldı. Claire gözlerini ovalayarak içeri girdi.

"Neredeydin? " dedim sinirli duyulmamaya çalışarak.

"Be- Ethan'ın odasına bakmaya gittim." dedi bana doğru yürürken. "Geri dönüp dönmediğini görmek için."

"Ah, Claire. Ethan arada öyle dramatik şekilde çekip gitmeyi sever. Bir yerlerde sızmış kalmıştır büyük ihtimalle. " Claire'in omuzları düştü. "Birbirinize çok benziyorsunuz. " diye ekledim yüzünün biraz da olsa aydınlamasını sağlamak için. Hem gerçekten de doğru bir tespitti. İkisi de zora geldiklerinde kaçıp gidiyorlardı. "Öğleye doğru bir yerlerden çıkar."

"Gerçekten mi?" dedi hala inanmışa benzemiyordu gerçi. Ben bile inanmıyordum ki. En azından odasında olacağını ummuştum. İç çektim.

"Kahvaltıdan sonra onu bulması için Tom'u göndeririz. Tamam mı?" Başını aşağı yukarı salladı.

Ethan

"Ethan? Neredesin? Claire bir şeyler saçmalıyor. Odada tek başına mı bıraktınız?"

"Şu telefona cevap verir misin? Kıza tam olarak ne dedin?"

"Artık korkmaya başladım. Ethan her neredeysen- " Teresa'nın önceki geceye ait sesli mesajlarından birine daha yüreğimin dayanmayacağına karar verip kapattım. Ama bir başkası onun ardından başladı.

"Biliyor musun nerede olduğunu zerre umurumda değil. Sadece telefonuma cevap verir misin? Ölmediğinden emin olmak istiyorum." Ne kadar da düşünceliydi.

Bir sonraki uzunca küfür dolu bir prologa sahipti. Ardından bir şeyi tekmelemiş ya da yumruklamıştı. "Umarım bir çukurda ölmüşsündür de seni başka bir yerden toplamak zorunda kalmam. "

Anlaşılan bana sinirlenmişlerdi. Herhangi bir hakları varmış gibi. Telefonu sürücü koltuğuna fırlattığımda Cam Bina uzakta belirmeye başlamıştı. Telefonum tekrar çaldı. Tom'un ismini gördüğümde açıp açmamak konusunda bir an tereddütte kalsam da Teresa'nın gazabının boyutunu öğrenmem için açmanın daha iyi olduğuna karar verdim.

"Açıkçası bunu açmamanı umuyordum. " dedi Tom diğer taraftan oldukça kısık bir sesle. Tess yakınlarda olmalıydı.

"Evet, biraz önce Tess'in ölmüş olmayı dileyeceğim konulu mesajını dinledim. "

"Arabada mısın? Yol sesi mi? "

"Yol sesi mi? Dostum, arabadayım işte."

"Peki hangi cehennemdeydin? "

"Şimdi geliyorum. "

"Ethan-" Telefonu kapattım.

Yaklaşık bir saat sonra üzerimi giyinirken Teresa içeri daldı. Adımları geniş yüzü asıktı. Elimde temiz tişörtle ona bakakaldım. Bu kadar kızgın olması gereken bir durumda değildik. "Neredeydin?" dedi düz bir sesle.

"Duşta. Senden bir ton laf yemeden önce sıcak bir duşa ihtiyacım olduğuna karar verdim. " dedim tişörtü başımın üzerinden geçirirken.

"Neredeydin? Daha doğrusu kiminleydin? " Ah, şimdi anlaşılmıştı. Hah, derdi çekip gitmiş olmam değildi.

"Teresa, şu içinde bulunduğumuz durumda sadakatsizliğim konusunda nutuk çekemezsin. Özellikle de sen. " Bakışları bir anlığına yumuşadı. Damarına basmıştım. Haklıydım konu buydu.

"Tess!" Tom'un sesi dışarıdan duyuldu. " Alkol mü benzin mi? Karbon ayak izi fazla dersen her zaman Tiara'nın yeme- Oh, bekle hala hayattasın!" dedi içeri girince.

"Ha. Ha. Komik değil. Teresa'nın niye sinirli olduğunu sordun mu hiç? Kendisi diğer kadınken başka-" Teresa'nın dizi karnımla buluştuğunda nefessiz kalarak iki büklüm oldum. İşte bunu beklemiyordum. Dolabın açıktaki raflarından birinden tutunup ciğerlerimin tekrar şişebilecek hale gelmesini bekledim. Ben nefesimi toplamaya çalışırken elinin tek hareketiyle kapıyı çarptı. Nefesim ciğerlerimi terk etmeyi reddetti.

"Bana bir daha o şekilde seslenirsen seni gerçekten öldürürüm. " dedi gözlerinden alev saçarken. Ciddi olabilirdi. Bilemiyorum. Zihnini okuyamazken tahmin etmek çok zordu. "Belli uzuvlarının kimin neresinde olduğu zerre umurumda değil şu an. " diye devam etti dişlerinin arasından. Benim gözlerim hala kapalı olan kapıya kaydı. Tom kapıya doğru bir hamle yaptı. "Ama kimin umurunda biliyor musun? Ağabeyimle aynı güçleri taşıyan kızın. Cam Bina'nın içindeki herkesi sen bir sonraki nefesini bile alamadan öldürürse-" Teresa tekrar bir elini kaldırıp arkaya uzattı.

"Hadi ama o kadar da güçlü değil." dedi Tom kapıyı açmaya çalışırken. "Tess-"

Teresa hala kapıyı güçle kapalı tutuyordu. "Bundan emin misin? Gerçekten mecbur kaldığında ne yapacağını biliyor muyuz?"

Zaten kapıdan ve giyinme odasının aslında ne kadar dar olduğundan başka bir şeye odaklanamayan diğer tüm düşüncelerin küçük kıvılcımlar halinde gidip geldiği aklımda Aiden'la olan karşılamamızda yaptıkları şimşek gibi çaktı. Diğerlerinin yere yığılması gerçekten ne kadar sürmüştü? Aklımdakiler vücudumdan bir akım gibi geçti, bunu nasıl fark etmemiştim şimdiye kadar?

"O yüzden beni dinle. Ethan! Yüzüme bak." Sesindeki tiz öfke dediklerine uymama neden oldu. Gözlerimi onunkilere kilitledim. Elimle tişörtümün bir anda oldukça daralmış yakasını genişletmeye çalıştım. "Her ne halt yiyorsan ye, yakalanma!"

Tom sadece orada durmakla yetiniyordu. Teresa başka bir şey söylemediyse de orada biraz durdu. Göğsü belli belirsiz hızlı hızlı inip kalkıyordu. İkisinin arasında bir bakışma yaşandıysa da eyleme geçirilen herhangi bir şey olmadı. Teresa birkaç saniye daha içeride oyalandıktan sonra kapıyı açıp çıktı. Kendimi yere attım. Askıdaki gömleklerin arasındaki başımı kaldırıp burun kemerini ovmakta olan Tom'a baktım.

"Ne desem bilemiyorum. " dedi omuz silkerek. Sonra elini bana uzattı. "Kafanı toplamalısın. Claire geldiğinden beri kendinde değilsin. Tess de öyle. " Elini tutup ayağa kalktım. Islak saçlarımı elimle düzeltmeye çalıştım.

"Claire nerede?" diye sordum Tom bana yargılayıcı bakışlar atmaya devam ederken.

"Odasında? Çıkmayı reddediyor. Kız sonunda kafayı yemiş olabilir. "

"Eh. Aiden tarafından neredeyse öldürülmek insanın üzerinde birkaç iz bırakıyor." Tom'a başka bir şey söylemesi için fırsat bırakmayarak odadan çıktığımda Christina koridor duvarına yaslanmış bana bakıyordu.

Kendini duvardan itti. " Kimler yolu hatırlayabilmiş- Bekle," dedi etrafımdaki havayı koklarken. "İnsan gibi kokuyorsun. Yürüyen bir yangın tehlikesi gibi değil."

"Ha. Ha." yürümeye devam ettiysem de peşimden geldi. Merdivenlere açılan kapıya geldiğimizde önüme hoplayarak gözlerini bana dikti. " Neredeydin? Hadi Ethannn." işveli bir şekilde.

"Hesap vereceğim en son kişi olduğunun farkında mısın?" dedim etrafından dolaşıp kapıyı açarken.

"Dünkü gösterişli çıkışının ardından mı? Hafiften tahmin etmiştim. Ama görüyorsun ya utanmam yok. "

"Seninle uğraşamam rahatsız edeceğin başka birileri yok mu? Ya da yapacak başka işin? Mesela hain ikizini aklamaya çalışmak gibi?" Dişlerini gösterdi. Ardından arkasını dönüp gitti.

Sevgili okuyucularım (bu da bir tuhaf bir giriş oldu ama-) biriniz de yorumlar da uyarmıyor ki salak yazarcığım 33 ve 32 aynı bölüm. 

Şimdi düzeltilmiş bölümü size sunuyorum. İyi okumalar.

Continue Reading

You'll Also Like

platonik (ÇT) By ...

Science Fiction

173K 10K 108
Yeni başladığın okulda kimsenin konuşmaya cesaret edemediği sadece okulun zorbalarıyla takıldığı çocuğu ilk gördüğün an aşık olup yılarca plotonik ol...
43.9K 6.1K 107
TAMAMLANDI✓ Capital Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümü'nden dahi bir omega olan Xu Xinghe, mezuniyetinden bir yıl sonra yapay zeka dehası taraf...
37.3K 5.4K 100
TAMAMLANDI✓ -Son dakika haberi! İmparatorluk Amirali Lucas'ın dün gece oteldeki sevgilisini bulmaları için adamlarını gönderdiği bildirildi! Muhabir...
132K 557 12
Fantezi Hikayeleri (Bilimkurgu - Fantastik - Doğaüstü)