KİMLİKSİZ | Texting ✔

Bởi bbhikayeleri

9.9M 536K 210K

On sekizinci yaş gününde tanımadığı numaradan gelen mesaja cevap veren bir garip genç kızın hikayesi. Mesajı... Xem Thêm

açılış
bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz
kırk
kırk bir
kırk iki
kırk üç
kırk dört
kırk beş
kırk altı
kırk yedi
kırk sekiz
kırk dokuz
elli
elli bir
elli iki
elli üç
elli dört
elli beş
elli altı
elli yedi
elli sekiz
elli dokuz
altmış
altmış bir
altmış iki
altmış üç
altmış dört
altmış beş
altmış altı
altmış yedi
altmış sekiz
kapanış
son söz / duyuru
Masal&Mert
Yağmur&Ali
özel bölüm ilk
özel bölüm iki
özel bölüm üç
özel bölüm son

altmış dokuz

109K 5.6K 2.7K
Bởi bbhikayeleri

[Akın - Seni Çok Seviyorum]

Medya:AnlamsızŞeylerVol53

Bu bölüm 535353su ninjama ithafendir.❤

💬

"Delikanlı!"

Karakoldan çıkacağımız sırada duyduğumuz sesle duraksadık. Seslenen Huysuzdu. İkimiz de tekrar ona döndüğümüz de Asaf, "Buyurun?" diye yanıtladı. Kibar çocuk vesselam.

Huysuz'un yüzünde tebessüm mü görüyorum yoksa bana mı öyle geliyor? Baya baya bıyık altından gülüyor bu, başımıza taş yağacak benden söylemesi.

Gülümseyerek bize baktıktan sonra Asaf'a hitaben konuştu. "Yanındaki deli kız sana emanet."

Asaf gülerek elimi tuttu. "Biliyorum."

Huysuz yeniden ciddi ifadesini takınarak bize kızdı. "Şimdi gidin, bir daha gözüm sizi buralar da görmesin, hergeleler."

"Görüşmemek üzere Huysuzcuğum," dedim gülerek ve Asaf'la el ele karakoldan çıktık.

Dışarı çıktığımız da yağmur yağdığını gördük. Nisan ayında olmamıza rağmen yağan yağmura koca bir alkış. Ben yağmur sevmezdim, daha çok kış insanı olduğum için kar severdim. Hazırlıksız yakalanmıştık. İkimizin üstünde de ince hırkalardan başka bir şey yoktu. Eve gidene kadar sucuk olurduk. Yada taksi çevirene kadar.

Ben Asaf'a bakarken Asaf gülümseyerek beni elimden çekti ve yağmurun ortasına kalakaldık. "Asaf! Napıyorsun? Islanacağız."

"Yağmur yağıyor Irmak, tabiki ıslanacağız. Yaz yağmuru bu, bir şey olmaz."

Yağmur damlaları yüzüme vuruyordu ve sürekli gözlerimi kırpıştırmak zorunda kalıyordum. "Taksi çağırıp gidelim."

Başını iki yana salladı. Değneğini kaldırıma bırakıp toparlayarak bana ilerlediğin de kaşlarımı çattım. "Düşeceksin."

"Tutarsan düşmem."

Ellerini tutup benden destek almasını sağladım. Yavaş yavaş ıslanmaya başlamıştık. Yağmur çok sert yağmıyordu ama biz biraz daha böyle dikilmeye devam edersek sırılsıklam olacaktık.

Asaf tebessüm ederek bana bakıyordu. "Ne? Ne öyle bakıyorsun?"

"Sevgilim değil misin? İstediğim gibi bakarım."

"Aman iyi bak."

Ellerini yüzümün iki yanına yerleştirip mırıldandı. "Irmak..."

Yutkundum. "Efendim?"

"Biliyor musun? Ben yağmurdan nefret ederim."

Çatık kaşlarımın altından ona baktım. "Öyleyse niye yağmurun altında dikiliyoruz?"

"Çünkü seninle olunca nefret ettiğim şeyler varlığını yitiriyor. Sen hepsini unutturuyorsun."

Gülümsedim. "Ben neymişim be?"

"Kızım bir dur, iki dakika şurada romantik oluyoruz."

Gülüşümü bastırıp kafamı salladım. "Tamam, devam et."

Islanan saçlarımla oynarken, "Sana neden mesaj attım biliyor musun?" diye sordu.

"Beni sevdiğin için?"

"Evet ama neden mesaj? Sana kendimi tanıtabileceğim zilyon tane yol vardı. Dershanene kayıt yaptırabilirdim, otobüste sana yer vererek gözüne girebilirdim, Özgür'ü almaya gittiğim de seninle rahatlıkla tanışabilirdim ama ben bunların hiçbirini yapmadım. Hayatına sadece bir mesajla girdim. Beni görmeden sevmeni istedim. Etrafımdaki sahte insanlar gibi ol istemedim. Beni dış görünüşüm yüzünden kabullen istemedim. Öyle biri olmadığını biliyorum ama yine de istemedim. Bu yüzden böyle bir yola başvurdum ve başardım. Beni görmeden önce benden hoşlandın. Hoşlandın dimi? Ben kendi kendime gelin güvey olmuyorum?"

Son cümlesiyle ciddiyetimi kaybedip gülümsedim. "Evet hoşlanmıştım. Çünkü her ne kadar inkar etmek istesem de seninle yazışırken mutlu oluyordum. Beni gülümsetiyordun ve ben bu duruma şaşırıyordum. Beni yüz yüzeyken bile güldürebilen insan sayısı azken sen bunu mesajla yapıyordun. Tuhaftın, hala öylesin. İyi ki de öylesin."

"Şimdi o sevdiğim gözlerini kapat." Sorgulamadan kapattım. Nefesi yüzüme vuruyordu. "Ağlarken," derken yağmurun yanağımdan kayıp giden yolunu parmağıyla takip etti. "Öperken," derken parmağı dudağımı teğet geçti. "Dilek tutarken neden gözlerimizi kapatırız?"

Dudaklarımı büzdüm. "Bilmem."

"Çünkü en güzel şeyler gözle görülen değil, kalpte hissedilendir."

Gözlerimi açıp ona baktım. Yüzü yine çok yakınımdaydı. Yağmur damlaları ikimizin yüzünü de teğet geçerken tipimin kayıp kaymadığını düşünüyordum. Asaf hala kusursuz gözüküyordu. Avuçlarını yanaklarıma yaslayıp beni kendine çekti. Aha şimdi engel olacak bir annem de yoktu. Bu sefer kesin gitti öpücük.

Stresle gözlerimi yumduğum da dudaklarım da bir baskı bekliyordum ama beklediğim gibi olmadı. Asaf burnumun ucunu öpüp geri çekilmişti. Gözlerimi açıp şaşkınlıkla ona baktığım da gülümsedi. "Seni istemediğin hiçbir şeye zorlamam, güzelim."

Yağmur yüzünden çenem titrerken ne diyeceğimi bilememiştim. Normalde ağzı hunharca laf yapan bir kızdım ama söz konusu Asaf olduğun da kendimi konuşma özürlüsü gibi hissediyordum.

"Ohoo biz bunlar mapuslara düştü diye üzülelim, onlar aşna fişne yapsın."

Duyduğum sesle sıçrayarak geri çekildim. Sol tarafımıza döndüğüm de bizimkilerin geldiğini gördüm. Masal, Mert, Ali, Yağmur. Tam kadro gelmişlerdi. Konuşan tabiki Ali'ydi. Masal bana neden ibnece sırıtarak bakıyordu? Sektir! Az önce Asaf'la burun burunayken yakalanmıştık.

"Kes lan boş yapmayı," diyerek Ali'ye çıkıştıktan sonra yere bıraktığı değneğini aldı. Boşta kalan eliyle elimi tuttu. "Gidelim."

İki araba gelmişlerdi. Biri Mert'in, diğeri Ali'nin arabasıydı. Asaf yol boyunca Ali'nin laflarını dinlememek için Mert'in arabasına binmeyi kabul etmişti. Kıyamet alameti.

Bizim eve geldiğimiz de herkesi bize davet etmiştim. Annemler yarın gelecekti, onlar gelmeden eve erkek atabilirdim. Yağmur'un gelmesine şaşırmıştım. Sonuçta bizi tanımayan, Ali'den de pek haz etmeyen birisiydi. Bu yüzden Masal'a sormuştum. Kendini suçlu hissettiği için gelmiş. Onun yüzünden karakolda kaldığımızı düşünmüş ama bilmiyor ki hepsi o Hulusi denen Huysuz yüzünden.

Hep birlikte bizim eve girdiğimiz de onları salona oturttum. "Etraf dağınık olabilir. Görürseniz, görmezden gelin."

Asaf'a döndüm. İkimizin üstü de ıslaktı. "Asaf sen benimle gel."

"Neden? Bizim böldüğümüz işi mi tamamlayacaksınız?"

Ali'nin sesiyle koltuktan bir yastık alıp sertçe suratının ortasına çarptım. "Asaf'a bırakmam ben gebertirim seni!"

Yastığı yüzünden indirdi. "Tamam yenge sakin ol. Şaka yaptım."

"Şakasına soktuğum." Asaf homurdanarak peşimden gelirken beraber yukarı çıktık. Benim odama girdiğimiz de Asaf'a, "Sen burada bekle ben geliyorum," diyerek çıktım. Annemlerin odasına girip babamın eşofman takımlarından birini alıp geri döndüm.

Asaf'ın elinde günlüğüm vardı. Gözlerimi kocaman açarak yanına uçtum. "Ver onu bana!"

Elini yukarı kaldırarak sırıttı. "Al."

Tabiki de mal mal zıplamayacaktım. Ben 1.65'tim, o 1.80'di. Aramızda 15 santim olması sarılırken iyi oluyordu da şu gibi durumlar da berbattı.

"Günlüğü veriyor musun yoksa ben alayım mı?"

Kaşlarını kaldırıp indirdi. "Al diyorum gülüw."

Ayağımla şeyine tekme atıp iki büklüm olmasını sağladıktan sonra elinden günlüğümü alıp giysi dolabımın üstüne fırlattım.

Asaf inledi. "Vicdansızın kızı oraya vurulur mu?"

"İbnelik yaparsan vurulur." Elimdeki giysileri ona uzattım. "Şimdi git banyo da üstünü değiştir." Asaf giysileri alıp bana sinirli bir bakış attığın da gülümsedim. "Sevgilim."

"Hiç öyle sevgilim diyerek şirinlik yapma. Çocuklarımızın geleceğiyle oynuyorsun kadın!"

Odadan çıktığın da arkasından güldüm. Üstüme hızlıca bir badi, bir pantolon geçirerek aşağı indim. Asaf da babamın lacivert eşofman takımını giyip aşağı inmişti. Haliyle ona bol gelmişti ama ıslak durmasından iyiydi.

Odamdan getirdiğim test kitaplarını sertçe orta sehpaya bırakıp bana bakmalarını sağladım. "Arkadaşlarım beni can kulağıyla dinleyin. Çünkü bugün burada çok ulvi bir görevi yerine getirmek için toplandık. Yoldaşlarım size inanıyorum! Özellikle Masal ve Mert, size daha çok inanıyorum. Çünkü o gün aynı lanetle üçümüz de karşılaşacağız."

"Irmak ne diyorsun?"

Masal'ın sorusuyla tüm ciddiyetim gitmişti. "Al ,kırdın kırdın. Ne güzel gaza gelmiş konuşuyordum. Niye bölüyorsun?"

Koltukta geri gidip sırtını Mert'e yasladı. "Tamam bir şey demedim farz et." Asaf boğazına fil kaçmış gibi öksürdüğün de Masal mesajı alıp Mert'ten uzaklaştı.

"Neyse konumuza dönelim. 2 ay sonra gireceğimiz -daha doğrusu onun bize gireceği- bir sınav var. Bu yüzden beyin fırtınası yapıp test çözeceğiz."

"Bu durum da Ali bize katılamayacak," diyen Asaf'a göz devirdim. Çocuğa laf sokmasa içi rahat etmiyordu.

"Aa niye öyle diyorsun Ömercim Ninjacım? Ben çok güzel fırtına estiririm." Yağmur'a döndü. "Değil mi pembe panterim?"

Yağmur kollarını göğsün de toplamış 'hepinizden tiksiniyorum' modunda takılıyordu. "Maalesef. Fotoğraf stüdyosuna geldiği ilk gün neredeyse stüdyoyu başımıza yıkıyordu da ondan bahsediyor. Ayrıca ben sizden özür dilemek için gelmiştim. Graffiti fikri benden çıkmıştı, sizi bırakıp gittiğim için özür dilerim. Tamamsak ben gideyim?"

Ayaklandığında elimle omzuna vurarak yeniden oturmasını sağladım. "Hayır kimse bir yere gitmeyecek. Bu testler çözülecek! Belki senin bildiğin konular vardır."

"Ben ilk okul terkim. Bildiğim tek şey; Ali aka bak."

"Ata," diyerek Masal onu düzelttiğin de omuz silkti. "Bak onu bile bilmiyormuşum."

"Benden kötüleri de varmış diyerek kendimi motive etmeme yardım edeceksin anlaştık mı?"

Zorla kabul etti.

Kitabı açıp gözüme çarpan ilk soruyu okudum. "Sin2a bölü bir eksi cos2a ifadesinin sadeleştirilmiş hali hangisidir?"

Şıkları okumadan Mert atladı. "Sin a."

"Hangi Sina? İbn-i Sina." Ali kendi esprisine kendi gülerken elimdeki kalemi kafasına fırlattım. "Ortamı sulandırma Alihandro."

"Bak şimdi içimden o şarkıyı söylüyorum. Mutlu musun yenge?"

"Enerji enerji birazda ergence şarkısından iyidir," dedikten sonra Mert'e döndüm. "Yanlış."

Bu sefer Asaf yanıtladı. "Cot a."

"Kota mı? İnternet kotası." Bu espriden sonra herkes kucağındaki yastığı ona fırlattığın da sustu.

"Asaf doğruyu söyle mesajlaştığımız zamanlar da Ali mi yazdırıyordu sana o mesajları?"

Asaf utana sıkıla mırıldandı. "En büyük hatam; 'Ömer'im bu yolu dene, kızlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanır' dediğin de onu dinlememdi."

Hepimiz onun bu tavrına gülerken Ali alınmış gibi söze girdi. "Taktiğim işe yaramış ama Ömer'im niye öyle diyorsun? Bak şuan sevgilisiniz."

"Senin yüzünden 35 kere engel yedim beyinsiz!"

Ali, bilir bir kişi edasıyla kendini savundu. "35 engel 'sana aşığım' anlamına, 70 engel 'seninle evlenmek istiyorum' anlamına gelir Ömer'im. Sen geriye kalan 35 engeli yemeye bak." Elini karnına attı. "Bu arada ben acıktım. Yemek var mı yenge?"

Mutfağı gösterdim. "Mutfak senindir, istediğini yiyebilirsin."

"Eyvallah gönlü bol yengem."

Güldüm. "Ne o geçen gün 'sinsirella yengem' diyordun?"

Mutfağın kapısından kafasını uzattı. "Kim demiş? Ben demedim. Demedim ben. Ben asla dememek sinsirella. No father no yani. Panterim demiştir."

"Panter kadar başına koltuk düşsün Ali!"

Yağmur'un ona bağırmasıyla gülümsedi. "Duydunuz mu bana Ali dedi? O da bana aşık ama belli etmiyor."

Yağmur sinirle peşinden gittiğin de Ali mutfağa kaçtı. Onların bu haline gülümserken üstümde gezinin bir çift göze rastladım. Asaf oturduğu yerden beni izliyordu. Yanını işaret ettiğin de test işinin yine yalan olduğunu anlayarak kitabı kapattım ve yanına gittim.

"Bu arada verdiğin cevap doğruydu."

Güldü. Güldüm.

Bir mesaj hayatınızı değiştirebilir mi?

Benim değiştirdi.

Benim hayatım o mesajdan önce ve sonra olarak ikiye ayrıldı. O mesajla hayatıma giren kişi şuan hayatımın merkezinde olan kişiydi. Şuan bana gözlerinin içi parlayarak bakan kişiydi. O bana yeniden arkadaşlığı tattırdı, birini nasıl sevebileceğimi gösterdi. Bana hayal kurmasını öğretti. Bana gerçek mutluluğu hissettirdi. Bu yüzdendir ki çok şanslıydım.

Ben Elif Irmak Ersay, ona sahip olduğum için gezegenin en şanslı kızıydım.

Kapı çaldığın da kalkıp kapıyı açmaya gittim. Hüsamettin amcadan sipariş vermediğime göre kim gelmişti ki? Kapıyı açtığım da sorumun yanıtını almıştım ama almamış olmayı dilerdim.

"Anne? Baba? Küçük cimcime?"

Ben şaşkınlıkla onlara bakarken annem bu halimi yadırgadı. "Kızım ne öyle sudan çıkmış balık gibi bakıyorsun? Çekil de içeri girelim, yol yorgunuyuz."

Annem içeri girmeye yeltendiğin de bağırarak kollarımı iki yana açtım. "Olmaz!" Zaman kazanmaya çalışarak sordum. "Siz yarın gelmeyecek miydiniz?"

"Annen daha fazla yalnız kalmana dayanamadı, erken dönmek istedi. İyi yapmamış mıyız?"

Babamın sorusuna zorla gülümsedim. "Çok iyi yapmışsınız. Bundan daha iyi yapamazdınız."

Lafımı geri alıyorum.

Ben bu gezegenin en şansız evladıyım.

💬

Vee bölüm sonu.

Vee 'anlamsızşeyler' serisi 53 son.
Vee bir dahaki bölüm final...

Sevgilerimle,
Ninjalarını seven ponçik yazarınız♥

Instagram: bbhikayeleri

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

672K 39.2K 52
"Bir şey fark ettim de." dedi ve jelibon dolu kaseyi kendi önüne çekti. 'Ne fark ettin' demek istesemde gözlerim çektiği kase de takılı kalmıştı. Onl...
1.2M 57.1K 53
Numara sallayıp, komutana denk getirmek mi? 07.12.2022 #beyza etiketinde 1.sıra 29.06.2023 #avukat etiketinde 1.sıra 18.01.2023 #hakim etiketinde 1...
377K 25.2K 34
Sokak dövüşü isimli kitabın devam kitabıdır.
2.1M 160K 88
@Afraheratansel : Bana çikolatalı pizza alır mısın? @Vuralhancı : onun yerine karışık alayım @Afraheratansel : ben çikolatalı istiyorum @Afraheratan...