KİMLİKSİZ | Texting ✔

Od bbhikayeleri

9.9M 536K 210K

On sekizinci yaş gününde tanımadığı numaradan gelen mesaja cevap veren bir garip genç kızın hikayesi. Mesajı... Více

açılış
bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz
kırk
kırk bir
kırk iki
kırk üç
kırk dört
kırk beş
kırk altı
kırk yedi
kırk sekiz
kırk dokuz
elli
elli bir
elli iki
elli üç
elli dört
elli beş
elli altı
elli yedi
elli sekiz
elli dokuz
altmış
altmış bir
altmış iki
altmış üç
altmış dört
altmış beş
altmış altı
altmış yedi
altmış dokuz
kapanış
son söz / duyuru
Masal&Mert
Yağmur&Ali
özel bölüm ilk
özel bölüm iki
özel bölüm üç
özel bölüm son

altmış sekiz

109K 5.6K 2K
Od bbhikayeleri

[Sancak - Darmaduman]

Medya: Yıfrılarım♥

Bu bölüm heyecan_perisi_48 ninjama ithafendir.❤

💬

"Uzuncum ben diyorum ki," diye söze başladığım da sözümü kesti. "Ulvi." Omuz silktim. "Aman ha Uzun ha Ulvi ne fark eder? Ben diyorum ki biz bu Huysuz'u bir doktora götürelim. Sinirlerini falan aldırması lazım yani olmaz böyle. Şuna baksana," deyip karşı oda da Asaf'ın ifadesini alan Huysuz'u gösterdim. "Kaşlarını çatmaktan 4. Boğaz Köprüsü'nü inşa edecek. Hem benim annemle babam doktor, yaparlar bir kıyak."

Uzun komiserciğim bilgisayar başında işini yaparken bana kaşlarını çatarak baktı. "Kizum bilaman sus da."

Evet geldiğimizden beri konuşarak başını şişirmiş olabilirdim.

"Aa Uzun Bey Komiserciğim sen de mi karadenizlisin? Neresindensin? Kimlerdensin? De bakayım bana."

"Rizeliyim," dedikten sonra tekrar bilgisayarıyla ilgilenmeye başladı. Aman bu da pek bir konuşkandı. Karakola gelmiştik ve Asaf'la sözleştiğimiz gibi sonuna kadar inkar edecektik. Olmadı Asaf babasını arayacaktı. Ben bizimkileri arayamazdım, valla Ordu'dan buraya bana uçarlardı. Huysuz ilk önce Asaf'ın ifadesini almak istemişti. Birazdan beni çağıracaktı. Ulvi'den öğrendiğime göre onun adı da Hulusiymiş. Ben diyorum bunlar tam anlamıyla Uzun ve Huysuz diye.

Asaf odadan çıktığın da ben girdim. İfademizi sorgu odasında değil de normal bir oda da alıyordu. Sonuçta cinayet işlemedik ya, gayette masumuz. İçeri girip Huysuz'un karşına oturduğum da pişmiş kelle gibi sırıttım. "Görüşmeyeli nasılsın Huysuz Bey amcacığım?"

Çatık kaşlarıyla bana baktıktan sonra, "Hulusi Başkomserim," diye düzeltti. İkisi de aynı şey değil mi ama?

İfadeyi verdikten sonra dışarı da bekleyen Asaf'ın yanına gittim. Huysuz bize ders olsun diye bir geceliğine bizi 'misafir' edecekti. Asaf babasını arayıp bizi almasını söyleyecekti ama engel olmuştum. Önder amcayla babam sürekli konuşuyordu, onun kulağına gitmesini istemiyordum. Hem bir gece nezarethane de kalma fikri o kadar da korkunç gelmiyordu. Tamam belki biraz ama yanımda Asaf vardı. Bir şey olmazdı.

Nezarethanelerin olduğu kısma indiğimiz de polis Asaf'ı içeri koyup kapıyı kilitledi. Kaşlarımı çattım. "E ben girmedim içeri?"

Polis karşıdaki nezarethanenin kapısını açıp, "Siz buraya Küçük Hanım," dedi.

"Neden yav? Zaten keyfinizden tutuyorsunuz bir de ayrı yerlere mi koyacaksınız? Aşk olsun."

Polis abi bana cevap vermeden içeri itti ve kapıyı üstüme kilitledi. Yere otururken giden polisin ardından homurdandım. "Biraz daha kaba ol ya bu çok hafif kaldı." Göz devirdim. "Panda yavrusu."

"Panda yavrusu mu? O nasıl hakaret etme şekli gülüw?"

Omuz silktim. "Polislere karşı hakaret etmem. Edeni de döverim ki pandalar çok tatliş hayvanlar. Yani hakaret etmekten çok iltifat ettim."

Başını sola yatırıp bana baktı ve güldü. Bu hali gözüme çok şirin gelmişti. Aramızda iki düzine parmaklık vardı ama olsundu. En azından aynı havayı soluyorduk. "Aferin benim akıllı bıdığıma."

İçim ürperdi. "Ay öyle dedin de aklıma evindeki tüy yumağı geldi."

"Çok tatlı dimi?" diye sordu gülerek. Göz devirdim. "Ya çok."

Kaşlarımı çatarak işaret parmağımı ona doğrulttum. "Bana bak o Bıdık evden çıkmadan bir daha sana gelmem ona göre."

Düşünür gibi yaptı. "Hım bir düşüneyim. Bıdık mı Gülüw mü?" Gülerek bana döndü. "Düşündüm. Bıdık."

Gözlerimi kısarak ona baktım. "İyi o zaman git Bıdık öpsün seni."

"O öpmekten çok yalıyor da sende hiç icraat göremedik."

Yüzümü buruşturdum. "Allah belanı versin! Şuan senden ayrılıyorum."

"Hop hop o eli bırakmamak üzere tuttun sen ne ayrılması?"

Kaşlarını çattığın da ciddiye aldığını anlayarak göz devirdim. "Şaka yaptım be ne ayrılması?"

"Komik değildi."

"Senin esprilerin gibi mi?"

Ellerini yukarı kaldırdı. "Tamam sen haklısın."

Güldüm. "Ne kadar ponçik bir sevgilisin sen."

Bana tip tip bakmaya başladı. "Aman iyi ponçik olma."

Oflayarak etrafıma bakmaya başladım. Hiçbir şey yoktu. Normal olarak. Benim olduğum kısım da kimse yoktu. Of naled olsun çok masumuz. Asaf'ın olduğu kısımda ise bir adam vardı. Oturaklardan birine uzanmış uyuyordu. Saat akşamı bulmuştu zaten ama adam buraya alışmış gibiydi, rahattı. Üstünde battaniyesi, içinde eskimiş giysileri vardı. Asaf'ı gece uykusun da boğmadığı sürece orada bulunabilirdi, benim için sıkıntı yoktu.

"Acıktın mı?"

Asaf'ın sesiyle düşüncelerime ara vererek ona döndüm. "Biraz."

Elini kapşonlusunun cebine atıp bir şey çıkardı. Ben ne olduğuna bakmaya çalışırken o parmaklıklara yanaştı. "Yaklaş."

Dediğini yapıp bende parmaklıklara yanaştığımda elindeki şeyi yerden bana fırlattı. Mesafe kısa olduğu için çabucak ulaşmıştı. Elime alıp içeri çektim. Çikolataydı. Hemde Milka çikolatasıydı.

"Boyaları alırken Ali salağına aldırtmıştım, vermeyi unutmuşum. Karnını doyurmaz ama en azından açlığını bastırır."

Paketi açarken gülümsedim. "Teşekkür ederim ama sen aç kaldın. Sana da bir parça vereyim."

"Gerek yok, ye sen."

"Sen bilirsin," deyip omuz silktikten sonra çikolatamı yemeye başladım. "Markası çok manidar yalnız."

Güldü. "Tabiki. Mika'ma Milka çikolatası yakışır."

Gülerek çikolatamı yemeye devam ettim. Bu sıra da o da bana bakıyordu. Beni lahmacun yerken görmüştü, çikolata yerken görmesi çokta sorun teşkil etmiyordu. Çikolatayı bitirdiğim de yerden kalkıp oturağa oturdum.

Ayaklarımı birbirine vururken Asaf'a baktım. "Napacağız?"

"Halay çekelim istersen."

"Ha ha ha çok komik."

Ben onun taklitini yaparken o bu halime gülüyordu.

"Bık bık bık bir susmadınız be, bizde ki de kafa."

Uyuyan adam bağırarak yattığı yerde ters döndüğün de korkarak elimi ağzıma attım ve damağımı kaldırdım. İyice köşeye sindiğim de bu halim Asaf'ın gözünden kaçmamıştı.

Kaşlarını çatarak adama döndü. "Kafanı kullanıp buraya girmeseydin o zaman." Adam çoktan uykusuna dalmıştı bile. Onu duymadığını anlayan Asaf sinirle homurdandı. "Ayyaş."

Dizlerimi kendime çekip ellerimi etrafına doladım ve başımı dizime yasladım. Asaf'ta ayaklarını öne uzatıp sırtını duvara yasladı ve başını yukarı kaldırdı. "Korkuyor musun?"

Başımı iki yana salladım. "Hayır ama Huysuz dediğini yaparak çok güzel bir ders veriyor."

Hafifçe gülümsedi. "Çocuklarımıza mapuslara düşmedik demeyiz artık."

"Çocuklarımıza söyler miyim sanıyorsun? Anne babalarını kötü bilmesinler."

İçimden geldiği gibi konuşmuştum. Asaf bana döndüğünde biraz şaşırmış gibiydi. İçten bir tebessümle bana baktığın da gamzeleri yine kendini göstermişti. "Gamzelerini parmaklamak istiyorum."

Ne dediğimi sonradan fark edip kaşlarımı çattım. Lan beynim, ağzıma doğru komutlar ver.

Beynim: tm.

Dediğim şey tabiki Asaf'ın hoşuna gitmişti ki gülüyordu. "Bunu bu durumdayken söylemen ne kadar mantıklı gülüw? Buradan çıktığımız da söz sana gamzelerimi parmaklatacağım."

"Harika!" dedim abartılı bir sevinçle. Ardından tekrar somurtarak önüme döndüm.

"Hadi uyu artık."

Omuz silktim. "Uykum yok ki."

"Kalk ayağa," dediğin de anlamsızca ona baktım. Ayağa kalkıp parmaklıklara yaklaştı ve üstündeki mavi kapşonlusunu çıkardı. Bende kalkıp parmaklıklara yaklaştığım da kapşonluyu atıp, "Yakala," dedi. Elimi uzatıp kapşonluyu tuttuktan sonra ona baktım. "Neden bana verdin ki?"

"Uyurken üşürsün, üstüne al."

Eski yerlerimize geçtiğimiz de kapşonlusunu üstüme sermek yerine giydim. Sıcacıktı. Şapkasıyla kafamı kapatıp tekrar kabuğuma çekildim. "Ama sen üşüyeceksin." Üzerinde ince bir tişört vardı ve içerisi oldukça soğuktu.

Omuz silkti. "Salla. Benim kanım hızlı akar, ısınırım."

Güldüm. "Ne demiş ünlü düşünür filozof Nihat Doğan, akacak kan damarda durmaz."

"Sen saçmalamaya başladın, senin uyku vaktin gelmiş. Hadi uyu."

"Uykum yokken uyuyabilmek gibi özel güçlerim yok Asaf."

"Kapa gözlerini."

Bezmişcesine ona baktım. "Gözlerimi kapayınca bir anda vahiy inmeyecek ve ben yine uyuyamayacağım."

Aynı şekilde bana karşılık verdi. "Çemkirme hemen. Dediğimi yap, kapa gözlerini."

Gözlerimi yumdum. "Al kapadım."

"Güzel. Şimdi sana bir hikaye anlatacağım."

Gözlerimi açarak ona döndüm. "Oo Asaf Tekiner ile Dosta Doğru mu?"

Bana düz bir bakış attı. O bakış çok şey anlatıyordu, anladım ben. Yeniden önüme dönüp gözlerimi yumdum. "Tamam hadi anlat."

"Günlerden bir gün küçük bir kuş varmış. Bu kuş kışları çok sert geçen bir bölgede yaşıyormuş. Hava o kadar soğukmuş ki kuş soğuktan donakalmış. Donup olduğu yere mıhlanmış. Acılı ölümünü beklerken, beklemediği bir şey olmuş. Üzerinden bir sığır sürüsü geçmiş ve bu sığırlar kuşun üzerinden geçerken sıçmışlar. Kuş üstüne sıçtıkları için sığırlara kızarken aslında ona iyilik yaptıklarının farkında değilmiş. Sığırların boku sayesinde buzlarının çözüldüğünü sonradan fark etmiş. Bokları sıcak olduğu için kuşun buzunu eritmeyi başarmışlar. Kuş donmamanın etkisiyle sevinirken yanına bir kedi gelmiş. Kedi boku eşelediğin de kuş onu oradan kurtaracağı için sevinmiş ama umduğu gibi olmamış. Kedi, kuşu bulunduğu yerden çıkarttıktan sonra onu yemiş ve kuş ölmüş. Mutlu son."

Gözlerimi açıp tuhaf tuhaf Asaf'a baktım. "Pardon da bu bol sıçmalı hikayeyi neden anlattın? Eğer uyumam içinse sen çok yanlış gelmişsin, şimdi hiç uyuyamayacağım."

Güldü. "Ne bileyim aklıma bu geldi. İlk okuldayken dayım anlatmıştı, aklımda kalan tek hikaye bu ama öyle içi boş bir hikaye değil. Ders çıkarılacak bir hikaye."

"Burdan ne ders çıkarmalıyım? Ortalık yerde sıçın falan mı?"

"Hayır. Çıkarman gereken ders şu; her üstüne sıçanı düşmanın, her seni kurtaranı dostun sanma."

Esnedim. "Harikateşem bir dersmiş gerçekten, sağol."

"Bir hikaye daha anlatayım, uykun geldi gibi."

Şiddetle başımı iki yana salladım. "Hayır! Sıçmalı bir hikaye daha kaldıramam. Rüyama girecekler." Yüzümü buruşturdum. "Çok çirkin."

Güldü. "Tamam hikaye yok. Daha iyi bir fikrim var. Yeniden kapat gözlerini."

"Umarım bu sefer işe yarar."

Gözlerimi yumup oturakta yatar pozisyona geçtim. Asaf'ın kapşonlusuna sıkıca sarıldığım da onun erkeksi kokusu burnuma dolmuştu. Hep aynı parfümü kullanıyordu ve çok güzel kokuyordu. Bir ara markasını almalıydım.

(şarkıyı açın, runn)

Sesini duyduğum da düşüncelerimi susturarak onu dinlemeye başladım.

"Güneşim doğ bana bu gece,
Bura darmaduman.
Ne bıraktığın yerdeyim bak,
Ne de başka bir hal kaldı bende."

Huzurlu bir tebessümün yüzümde yer edindiğini görmesem de biliyordum. Çünkü sesi huzurdu. Başkasına sadece güzel gelen sesi bana huzurlu geliyordu. Sevdiğim adamın, sevdiğim naif sesi...

"'Unutmaya çalış!' deme bana,
Sen unut o zaman.
Ki bıraktığın hayal değil,
Nefesin kaldı bende.
Ya gel herşeyim ol,
Bir elimde yüzün gidelim yolu bilmeden.
Ya da gel ölüm ol,
Gel yeter ki ve vur bu feryadımı dinlemeden.
Gördüm sevişini de,
Her gün gidişine.
Yalan yine bu dünya.
Öldür güneşimi de, söndür hevesimi de."

Yeniden aynı yerleri söyleyerek şarkıyı bitirdiğin de ben çoktan mayışmıştım. Uykuyla uyanıklık arasında gittiğim sıra da mırıldandım. "Gidelim yolu bilmeden..."

Tamamen uykuya dalmadan önce kulaklarım da son sesi kalan yine o oldu.

"İyi geceler, uzaktan üzerini örttüğüm."

💬

Vee bölüm sonu.

Biraz daha devam edersek hikaye mizahtan romantizme geçecek jahahjgsgsghshshs

O zaman sizi Bıdık'la tanıştırayım;

Sevgilerimle,
Ninjalarını seven ponçik yazarınız♥

Instagram: bbhikayeleri

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

1K 352 13
Başlama Tarihi: 18.06.2023 Yayınlanma Tarihi:27.06.2023
4.4K 374 26
Bir kuş gökyüzünde ne kadar özgürdür? Kullandığı on yedi isimden sonra kendine Gece ismini veren casus, İstanbul'daki görevini noktalama aşamasına ge...
1.4K 84 5
2.6K 212 13
Bu kitaba 2022 Ağustos ayında başlanmıştır. Bu yüzden ilk bölümleri hayatınızda görebileceğiniz en cringe bölümler. Yani okursanız lütfen ilk bölümle...