cipa | larry ✓

By winterflowerkth

188K 17.2K 30.8K

"o giderse ölürüm baba! onu götürme..." hıçkırıklarının arasında babasının önünde çökerek yalvardı. bu hali k... More

red lips
i'm a man
anything could happen
battlefield
too close
counting stars
breakaway
so cold
never been hurt
blood on my name
eyes on fire
bloodstream
let her go
give me love
madhouse
don't let me go
glory and gore
king and the lionheart
make everything louder
lego house
explosions
burning desire
buzzcut season
everybody wants the rule
another love
yellow flicker beat
stop crying your heart out
recovery
love death birth
centuries
your love
beating heart
harry
without a world
the monster
west coast
haunted
seven nation army
wait for a minute
love me like you do
wrong
holy ground
story of my life
i put a spell on you
you and i
bad things
here comes the rain again
something's gotta give
misty mountain
ordinary world
kiss me slowly
final
özel bölüm

tennis court

2.8K 280 322
By winterflowerkth

Bavulun kapağını kapatıp fermuarını çektim. Kıyafetlerimi toparlamıştım. Şimdi sıra diğer şeylerdeydi. Buraya ilk geldiğimde, iznim dışında oradan oraya sürüklenen kutularımı çıkardım. Kitaplar, kalemler, özel eşyalar, ayakkabılar... Senenin başında buraya getirdiğim her şey şimdi yeniden kutulanıyordu. Odanın kapısı açıldığında o tarafa dönmeden yaptığım işe devam ettim. Kitapları özenle kutuya yerleştiriyordum.

"Kampüs başkanıyla görüştüm." dedi.

Yanımda durdu ve ellerini kitaplarımda gezdirdi. İkimizde nedense birbirimize bakmıyorduk.

"Tepkisi ne oldu?"

Sadece iki saniye bana ukala bir gülümseme yolladı.

"Neden iki hafta daha bekleyip, gelecek yıl bir eve yerleşmediğimizi sordu."

Aynı soruyu bende kendi kendime sormuştum. Kitaplarla işim bittiğinde kutunun kapağını kapatıp ona döndüm.

"Bende ona, ailemden nefret ettiğimi ve onların iplerinin bağlı olduğu bir yurtta kalmak istemediğimi söyledim."

Tek kaşım havaya kalktı ve ben üstünde düşünmeden Harry'nin o anki ifadesi gözlerimin önünde beliriverdi.

"Pekala." diyebildim sadece.

Bir başka kutu almak için hareketlendiğimde hafifçe kolumdan tuttu. Sonra elini çıplak tenimde ki dövmelerde gezdirerek parmaklarıma indirdi. Ayakları benimkinin ucuna değecek şekilde yaklaşıp alnını alnıma yasladı. Kaşları çatık, gözleri kapalıydı. Ve o ellerimi tutarken baş parmağını avcumun içine gıdıklayacak derecede minik dokunuşlarla sürüyordu.

"Sorun ne sevgili Louis?"

Sesi kulaklarımın yakınında, tüm gözeneklerimden sert bir rüzgar giriyormuş gibi fazla mistik, fazla ürperticiydi. Bu soruyu sorarken, bir sorun olmamasını emrediyormuş gibi.

"Sadece... Bu odayı seviyordum." diye mırıldandım.

Gözlerini araladı ve şimdi çıplak ayaklarımla yemyeşil çimenlerde koşuyordum. Gülümsedi.

"Evimizi daha çok seveceksin."

Evimiz. Bu tuhaftı.

"Gözlerini devirdin." dedi alnını kırıştararak.

Bir adım geri gittim.

"Louis. Sevgilim."

Yaklaştı ve ellerini yanaklarıma yerleştirip bana güven veren bir gülümsemeyle baktı.

"Seni bu odaya getirdiğim ilk günü hatırlıyor musun?"

Aksi mümkün mü, diye geçirdim içimden. Başımı sallarken dudaklarım yukarı kıvrıldı.

"Korkak cesur Louis..." dedi ve kıkırdadı.

Ellerini indirip belime sararken beni daha çok kendine çekti. Şimdi bende ellerimi onun ensesinde birleştirmiştim.

"Eşyalarını yerleştirmemek için bana kafa tutuyordun. Oysa şimdi bakıyorum da ölümcül bir yavaşlıkta toparlanıyorsun."

İkimizde gülmeye başladık. O günleri kahkahalarla hatırlayacağım aklımın ucundan geçmezdi. Yine de bunu kullanmak istedim.

"Bana zorbalık yapıyordun Harry. Bu hiç komik değil." dedim ciddi bir ifade takınarak.

Beni bulunduğum yerden sürükleyip sırtımı yatakla buluşturduğunda o da üstümdeydi.

"Seni deli gibi öpmek istiyordum."

Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp sırıttım.

"Neden yapmadın?"

"Senin de istemeni istedim."

Birden ifadesi durgunlaştı.

"Şimdi de canını yakmaktan korktuğum için yapamıyorum."

Uzanıp dudaklarımızı birleştirdim. Dilini dudaklarımın arasına alıp emdikten sonra alt dudağını dişlerimin arasında sıkıştırarak tadını hiç unutmamak için uzunca öptüm. Geri çekildiğimde gözleri kapalıydı.

"Canım yanmadı."

Yüzünü çocuksu bir gülümseme sardı. İki işaret parmağımı, dudaklarının kenarlarındaki iki çukura değdirdim. Gamzeleri onu çok masum gösteriyordu. Daha sık ortaya çıkmalılardı.

"Bu Harry'i seviyorum. Kolumdan tutup beni bir odaya sürükleyen ve adını söylemem için emirler verip duran Harry'i değil."

"Adımı söylemeni seviyorum." diye mırıldandığında gülümseyerek gözlerimi devirdim.

"Biliyorum. Ve bende bana zorbalık yapan o sorunlu tipi değil, kalbini bana veren..." dedim elimi göğsünün ortasına yerleştirerek.

"Beni gülümseten duygusal Harry'i seviyorum."

"Beni sevdiğini söylemeni seviyorum."

O küçük bir çocuk gibi bazen sevgiye aç, bazen fazlasıyla kırılgan, bazen de sevimli ve şımarık olabiliyordu. Ve tüm bu ruh hallerini, sinirlendiğinde dönüştüğü şeye tercih ederim.

****

Okulun birkaç sokak ilerisinde, Buckingham'ın merkezinde bir apartman dairesinin en üst katındaki eve gelmiştik. Ailem okul hayatımın düzenli olmasını istedikleri için bir yurtta kalmamı önermişti. Ancak yurttayken de yaşadığım olaylar sebebiyle zaten okulumu uzatmıştım. Haftada bir kez onları arayıp her şeyin yolunda olduğunu söylerken okulu bayağı bir boşladığımdan bahsetmemeye özen gösteriyordum. İki adam kutularımızı taşırken eve göz attım. Stüdyo daireler her zaman ilgimi çekmiştir. Burası yurttaki odamızdan kesinlikle daha güzeldi. Sadece çok gri, çok siyah ve çok büyüktü. Karşımızda devasa bir balkona açılan kapının olduğu yer boydan boya camla kaplı olduğundan evin içi fazlasıyla aydınlıktı.

"Ne düşünüyorsun?"

Sesin geldiği yöne dönüp Harry'e gülümsedim.

"Burası çok güzel Harry."

Yüzünde memnun bir ifade belirirken bana yaklaştı.

"Beğenmene sevindim Louis. Bu benim için çok önemliydi."

Uzak bir telefon sesi duyduğumda telefonumun olduğu kanepeye koşar adımlarla yaklaştım. Bilinmeyen numara ekranda açmamı beklerken bir anlığına Harry'e gergin bir bakış attım. Yeşil telefon simgesini sağa sürükledikten sonra kulağıma tuttum.

"Bunu ödeyeceksin Louis Tomlinson. Bu kez çok ileri gittin ve bunun sonuçları senin için çok ağır olacak!"

"Bayan Anne?" dedim sesin sahibini tanımaya çalışarak.

Tehditler savuran öfke dolu sesi kesilip telefon kapandığında şaşkınca Harry'e baktım.

"Neler oluyor Louis?"

Hızla yanıma gelip telefonu elimden çekerken hala şoktan çıkamamıştım.
"B-bayan Anne... Sanırım oydu. Sonuçlarını ağır ödeyeceğim bir şey yapmışım?"

Konuşmamın sonuna doğru sesimde oluşan alaycılığa engel olamamıştım.
Harry'nin kasılan çenesi dikkatimi çektiğinde daha fazla sinirlenmesine sebep olmayıp susmayı tercih ettim.
Kendi telefonunu cebinden çıkarıp bir arama yaptı.

"Gemma. Neler oluyor? Annemin sorunu ne?"

Karşı tarafı dinlerken yüzü afallamış bir ifadeyle beni izliyordu.

Telefonu kapattıktan sonra ekranda bir şeylerle uğraştı.

"Ne söyledi?" dediğimde bana cevap vermeden telefonunu izliyordu.

Eğilip baktığı şeye dikkatimi verdim.

Bir haber sayfasıydı. Başında büyük harflerle 'Styles'ların Büyük Sırrı' yazıyordu.

"Aman Tanrım."

Düşündüğüm sır olmaması için Tanrı'ya dua ederken yazının devamını okumaya çalıştım.

Milletvekili Anne Styles eşi Birleşik Krallık Baronu Christopher Styles ile olan evliliğinden dünyaya getirdiği 1 şubat 1994 doğumlu oğlu Harry Styles'ın ailesiyle ilgili büyük sırrı gizli kaynaklarımız dolayısıyla ortaya çıktı. Harry Styles'ın aslında amcası olan....

Daha fazla okuyamadan Harry sayfayı kapatıp derin bir nefes aldı.

"Bunu nereden öğrenmişler?"

Soruyu sorduğum an Bayan Anne'in bana söyledikleri aklıma geldi.

"Bir dadika... Benim söylediğimi mi düşünüyorlar?"

Ellerini saçlarının arasına geçirip sinirle kükredi. Bir adım geri gitme gereği hissettim.

Ondan uzaklaşınca başını kaldırıp öfkeden parlayan gözlerini bana dikti.

"Yemin ediyorum. Ben söylemedim Harry."

Ellerimi kaldırıp onu sakinleştirmeye çalışırken sesim titremişti. Bana yaklaşmak için ileri doğru attığı bir adımla ellerimi başımın etrafına sarıp kendimi korumak istedim.

"Louis... S-sana zarar vermeyeceğim."

Bakışlarımı kaldırdığımda az önceki öfkeli gözlerinin içinde şimdi kırgınlık olduğunu gördüm.

"Tabiki sen söylemedin. Buna inanacağımı nasıl düşünürsün?"

Yaklaştı ve kollarımı kibarca tutup indirdikten sonra beni kendine çekip sıkıca sarıldı.

"Benden neden korkuyorsun?"

Sesi ağlamaklıydı.

"Asla canını yakmam Louis... Lütfen benden korkma... kaçma."

Kollarımı sırtına dolayıp başımı gömleğinin üst düğmelerinin açık bıraktığı çıplak göğsüne yasladım.

"Bayan Anne benim yaptığımı düşünüyor."

"Hepsinin canı cehenneme!"

Harry'nin telefonu çalmaya başladığında benden ayrılıp arayan kişiye baktı.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" diyerek açtı telefonu kontrollü bir sesle.

"Asıl sevgilin olacak o sürtük ne yapmaya çalışıyor?"

Kadının telefonun diğer ucundan gelen tiz sesi o kadar yüksekti ki duymamama imkan yoktu. Harry'nin gözleri dehşetle büyüdü ve o da annesi gibi bağırmaya başladı.

"Sürtük olan sensin! Sende kocanla birlikte geber!"

Telefonu hızla elinden çekip kapattım.

"Harry, sakin ol..."

Derin nefesler alarak kükredi. Sinirden deliye dönmüştü. Telefonu elimden alıp cebine sıkıştırdı ve kapıya doğru yürümeye başladı. Bende onun peşine takılmıştım.

"Nereye? Nereye gidiyorsun Harry?"

Elimi tutup kapıyı açtı.

"Sende geliyorsun."

Dışarıya bir adım attığında olduğum yerde durdum.

"Onların yanına mı?"

"Bu meseleyi çözmem gerek Louis."

Başımı sağa sola sallayarak elini bıraktım.

"Ben gelemem. Benim yaptığımı düşünüyorlar."

"Seni koruyabilmem için yanımda olman gerek. Ben yanındayken kimse sana zarar veremez. Burada tek başına kalırsan yalnızlığından faydalanmak isteyecekler Louis."

*****

Konu güvenlik olduğunda, benim en güvenli yerim; Harry'nin sağ tarafına yapışabildiğim, kolunu omzumun üstünde hissedebildiğim her yer.
Etrafımızda kaç tane saldırgan Styles olduğu önemli değil. Ki şu an tüm aile bireylerinin toplanmasını beklerken odada Harry dışında iki Styles vardı. Bayan Anne'in alev saçan gözleri tam olarak benimkine odaklıyken yaptığım tek şey ona meydan okurcasına bakarak düellosuna dahil olmak. Harry'nin bedeni benimkinden ayrılıp annesi ve ablasının bulunduğu tarafa yürürken vücudum onun boşluğuyla ürperdi.

"Sevgilimi suçlamak yerine bunu kimin yapabileceğini düşünmeye kafa yormanızı tavsiye ederim."

"Ailemizden başka hiç kimse bilmiyordu."

Gemma ve Harry aralarında bir konuşmaya girdikleri sırada Bayan Anne bana yaklaştı. Onu daha önce hiç bu derece dağılmış halde görmemiştim.

"Sen küçük kıçının peşine taktıkların tarafından dokunulmazlığı olduğunu düşünen bir fahişesin Louis Tomlinson."

Harry'nin duymaması için yalnızca benim işitebileceğim kadar kısık bir sesle söyledi. Kollarımı tıpkı onun gibi karnımda birleştirip kaşlarımı kaldırdım ve yüzüme alaylı bir tebessüm yerleştirdim.

"Dedi, kocasını onun kardeşiyle aldatıp çocuk yapan kadın."

Gözleri dehşetle büyüdü. Asla beklemeyeceği bir karşılıktı. İçinde bulunduğumuz odada Harry olamasaydı tüm asaletini ayak altına almaktan çekinmeyip bana bir kedi gibi tırnaklarını geçirirdi.

Bu durumdan faydalanarak bana daha önce çok sert bir tokat attığını da varsayarak onu tahrik etmeye devam ettim.

"Ve yasak ilişkisinden dünyaya gelen çocuğa da, suçlu olan oymuş gibi nefret saçtığını unutmayalım."

Kızarmış gözlerini bir an olsun bile kırpmadan beni izliyordu. Gülümsedim.

"Belki de birine fahişe demeden önce kendi anı defterinizi incelemelisiniz Bayan Anne."

"Konuşacak zamanı bil; krallara öğüt vermek tehlikelerin en büyüğüdür. Bu sizin için yazılmış bir söz olsa gerek."

Beni alenen tehdit ederken ona sakince karşılık verdim.

"Herrick'in bu sözleri söylerken beni düşündüğünü sanmıyorum."

Ünlü düşünürleri bilmediğimi sanması komikti. Üniversitedeyim. Ve felsefe notlarım oldukça iyidir. Bakışlarımı kadının arkasındaki Harry'e kaldırdım. Konuşmamızı dinliyordu. Yüzünde memnun bir gülümseme belirdi.

"Sırrınızı açığa çıkaran ben değilim Bayan Anne." diye başladım noktayı koymak için.

Harry'nin yanına giderek elimi tutmasına izin verdim.

"Bunun sevgilime zarar vereceğini biliyorum. Asla onu incitmem. Ama yine de aklınızda bulunsun. Koca selleri meydana getirenler, küçük dereciklerdir."

Bana yapmacık bir ilgiyle baktı.

"Shakespeare." dedi kısaca.

Aramızda küçük bir atasözleri yarışması yapıyor gibiydik. Ve nedense söylediğim şey gözümün önüne benden başka küçük bir derecik daha getirmişti.
Herkesle eğlenmeyi seven, sırların açığa çıkmasını umursamayan ve acı çekmeyen başka bir Styles.

Continue Reading

You'll Also Like

59.9K 1.1K 180
The best ❤️‍🔥 (M) Top//Jk Bottom//Jm
18.9K 3K 44
"İyi günler," dedi Jeongguk. "Tanrı'nın ne söylediğini dinlemek için birkaç dakikanız var mı?" Önünde duran genç adam kollarını göğsünde kavuşturarak...
93.2K 6.3K 43
Kim Namjoon çok sevmişti, Min Yoongi'de sevmişti. Kim Namjoon çok değer vermişti, Min Yoongi'de değer vermişti. Kim Namjoon çok sadık kalmıştı, Min...
21K 661 11
İki arkadaşın hoşlandığı kişi aynı kişidir ama o kişi nasıl biri? -sessiz -sevgi dolu... -hiçbiri -bilinemez•⚠️ CİNSEL İÇERİK BULUNUR RAHATSIZ OLAN...