5 NUMARA

By Wolfian_SS

4M 198K 93.9K

Lise 3'e giden Mira, kızların gözdesi Poyraz tarafından sevilir ama onun gönlü kendisinden haberi bile olmaya... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
5N Özel-Kız İsteme
5N Özel-Düğün
5N Özel-Balayı
5N Özel-İkinci Düğün
5N Özel-Oruç
5N Özel-Doğum
YENİ KİTAP

25.Bölüm

69.3K 3.5K 1.5K
By Wolfian_SS

Zaten hızlı atan kalbim daha da hızlanırken telefonu açıp açmamak arasında kaldım. Kızlar durumunu görüp yanıma geldikten sonra arayanı gördüklerinde çığlık atmışlardı. "Açsana kızım!"

"Ne diyeceğim?" diye sorup telefonu aldığımda Hale "Alo diyebilirsin mesela!" diye bağırdı. Yanlarında rahat konuşamayacağımı bildiğim için mutfağa girdim ve telefonu kulağıma götürdüm. "Alo?"

Bir süre sessizlik olduğunda tekrar konuşmayı düşünmüştüm ama çok geçmeden cevap vermişti. "Neden nefes nefesesin? Bir şey mi oldu?"

"Yok, şey, yetişmek için koşmam gerekti."

"Ne yapıyorsun? Evde misin?"

"Pelinlerdeyim. Bu gece burada kalacağım. Sen ne yapıyorsun? Kamp nasıl?"

"Fena değil. Test çözmediğimiz zamanlar dışında her şey güzel."

"Çözüyorsun, değil mi? Eğer bir soru bile çözmeden gelirsen seni çok kötü yaparım." Zeki olduğunu biliyordum ama yine de çalışması gerektiğini düşünüyordum.

"Çözüyorum, merak etme. Soru çözmek aklımı bazı düşüncelerden uzaklaştırmamı sağlıyor."

"Neden aradın?" diye sordum pat diye.

"Aramamalı mıydım?"

"O yüzden değil, bir sebebi var mı merak ettim."

"Sadece sesini duymak istedim."

Gülümseme isteğimi bastırıp ciddi bir şekilde "Benim gitmem gerekiyor, Pelin çağırıyor." dedim.

"O zaman iyi geceler."

"Sana da." deyip telefonu kapattıktan sonra saçma sapan dans hareketleri yapmaya başladım. Konuşmamın bittiğini fark eden Hale ve Pelin mutfağa girince bana garip bakışlar atmışlardı. Aralarından geçip salona ilerlerken gülümsüyordum. "Sesimi duymak istemiş."

•••

Giray'dan

Pazar günü, yani gitme günü geldiğinde odada ilk kalkan kişi bendim. Henüz kahvaltıya inmemize ve yola çıkmamıza vakit vardı, bu yüzden kendime gelmek için balkondaki koltukta telefonuma bakıyordum.

Uyanma sebebim yanımda uyuyan Hakan'ın beni tekmelemesiydi. Bu da yetmiyormuş gibi kolunu karnıma atarak bana sarılmaya çalışmıştı. Onu sertçe ittirsem de uyanmamıştı, ben de daha fazla dayanamayıp balkona çıkmıştım.

Baran dün gece odaya geç gelmişti. Sanırım o sırada Hakan uyuyordu, ben de dalmak üzereydim ama Baran'ın odaya girişini ve gülümseyerek yaptığı saçma sapan hareketleri kısık gözlerimle görebilmiştim. Mutluluğunun sebebini uyandığında sormayı planlıyordum.

Giyinip saçlarımı düzelttikten sonra kız arkadaşımın mesajıyla birlikte odadan çıkmak zorunda kaldım. İnsanlar yavaş yavaş kahvaltıya gelmeye başlamıştı.

Zeynep'le karşılıklı oturduktan sonra bana "Maçınız hangi gündü?" diye sordu.

"Salı. Gelecek misin?"

"Sanırım gelemeyeceğim, o gün doktor randevum var."

Telaşla "Ne doktoru?" diye sorduğumda kıkırdayıp "Merak etme, ölmüyorum." diye yanıtladı.

Yanımdaki sandalye çekilince ve masaya bir tabak konunca Baran ve Hakan'ın geldiğini gördüm. Hakan anlayışla "Rahatsız ediyorsak başka masaya gidebiliriz." dediğinde Baran sadece gülümsüyordu ama kesinlikle bize değil, başka bir şeye gülümsüyordu.

"Oturabilirsiniz, biz de tam salı günkü maçtan bahsediyorduk." dediğimde bile Baran'ın suratındaki gülümseme silinmemişti. Oysa Emrelerle yapacağımız maçlar onu hep sinirlendirirdi.

"Baran, Emrelerle maç yapacağız, farkındasın değil mi?" diye sorduğumda "Yaparız canım, ne olacak?" dedi umursamazca. Bu çocuğa kesinlikle bir şey olmuş olmalıydı ama Zeynep'in önünde sebebini sormak istememiştim.

Çantalarımız zaten resepsiyonda duruyordu, tekrar odaya çıkmamız gerekmiyordu. Baran'la baş başa kalınca "Ne bu hâl?" diye sordum.

"Ne varmış hâlimde?"

"Sabahtan beri pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun. Dün gece odaya gelişini de gördüm. Beni geçiştiremezsin."

"Mira'ya söyleyeceğim." dediğinde ağzım aralandı. "Sevdiğini mi?"

"Evet, dün geceki konuşmamızdan sonra artık eminim."

"Vay, kardeşim benim be!" diye bağırıp sırtına bir tane geçirdiğimde öne doğru sendelemek zorunda kaldı. "Eğer maça çıkamazsam sorumlusu sensin."

"Tamam, pardon." deyip etrafa bakındım. Sonunda böyle bir şeye karar vermesi sevindirmişti.

Hakan yanımıza gelip "Ne kaynatıyorsunuz bakalım?" diye sorduğunda "Seninki ilan-ı aşk etmeye karar vermiş." diye yanıtladım. Şaşkınlıkla Baran'a baktıktan sonra "Koçum benim be! Tüm Hilal Koleji bu kararı almanı bekliyordu!" diye bağırıp bu kez de o Baran'ın sırtına vurdu.

Baran tahminimce küfür mırıldanıp bizden uzaklaşmaya başladığında güldüm. Bir daha ona temas etmemizi istemiyor gibiydi.

Servislere binince Zeynep'le, Baran ve Hakan'ın arkasına oturmuştuk. Yolun yarısındayken Zeynep kafasını omzuma koymuş uyuyordu. Ben de müzik dinleyerek camdan bakarken Baran koltuğunda yan dönerek benimle rahatça göz göze geldi. Suratındaki ifadeyi görünce kafam fazlasıyla karışmıştı çünkü daha birkaç dakika önce mutluluktan uçan adam şimdi hem çaresiz hem fazla sinirli görünüyordu.

Çenesi kasılırken elindeki telefonu sertçe bana uzattı. Bilinmeyen bir numaradan bir mesaj ve fotoğraf gönderilmişti. Fotoğrafa şaşkınlıkla bakarken Baran'dan duyabildiğim tek cümle "Belki de kararımı tekrar gözden geçirmeliyim." olmuştu.

Mira'dan

Bahçeye girdiğimde ilk işim Baranların tören sırasına bakmak olmuştu. Gece bir sürü mesaj bırakıp onu aramıştım ama hiçbirine geri dönmemişti. Hatta Whatsapp'a girmesine rağmen mesajıma bakmamıştı. Bu hareketi en son ben ona yaptığımda fazlasıyla sinirliydim çünkü Melek'le öpüştüğünü sanıyordum. O da bana mı sinirlenmişti?

Bir çocukla gülüştüğünü görünce hayal kırıklığıyla onu izledim. Hissetmişçesine bakışlarını etrafta gezdirirken benimle göz göze geldi ve gülüşü anında soldu. Kaşları çatılıp çenesi kasılınca bana sinirli olduğunu anladım ama cuma günü konuşurken her şey normaldi. İki günde ne değişmiş olabilirdi ki?

Törenden sonra sınıflara çıktığımızda sınıfının önünde Hakan'la dikiliyordu. Ne olduğunu sormak için yanına ilerlerken beni gördü ve hızla sınıfa girdi. Kaçıyor muydu cidden?

Hayatımın belki de en şaşırtıcı olayını yaşarken kendi sınıfıma girdim ve sakin olmaya çalıştım. Ege koşarak peşimden gelip yanıma oturunca "Suratın bembeyaz, ne oldu?" diye sordu.

"Baran bana sebebini bilmediğim bir şekilde sinirli."

"Sebebini sormayı denedin mi?"

"Az önce denedim ama benden kaçıyor."

"Yüzleşmek yerine kaçtığına göre korkuyor. Sanırım öyle bir şey yapmışsın ki sebebini öğrenmek istemeyecek kadar korkmuş."

"Ne yapmış olabilirim ki?" diye isyan edip başımı masaya gömdüm. Bugün bu işi halletmem gerekiyordu.

•••

Baran'ı öğle teneffüsünde Giray ve Hakan'la koridorda yürürken yakalamıştım. Peşinden koşup kolundan tutarak onu kendime çevirdiğimde üçünün de bakışları bana dönerken kendimi baskı altında hissettim çünkü üçü de sinirliydi. Anlaşılan Hakan ve Giray da olaydan haberdardı. Ne yaptığımı bilmeyen tek kişi ben miydim?

Baran kolunu sertçe çekip "Ne var?" diye sorduğunda çekip gitmek istedim ama sabretmeliydim. "Bana neden sinirli olduğunu söylemek zorundasın. Söyleyene kadar peşinden ayrılmayacağım."

"O zaman peşimde dolanmaya devam et." dedikten sonra yürümek için hareketlendi ama onu tekrar durdurdum. "Baran, seni seven biri en azından bir açıklamayı hak ediyor bence."

Ağzından bir kahkaha kaçtı. "Beni seven biri olduğuna emin misin Mira?"

Hakan ve Giray bizi baş başa bırakırken Baran'a şaşkınlıkla baktım. "Tabi ki eminim. Bunca zamandır boşuna mı peşinde koşuyorum ben?"

"Belki de sorun 'bunca zamandır' peşimde koşmandadır. Artık benden sıkılmış olabilir misin?"

"Baran sen ne dediğinin farkında mısın? Burada benden bahsediyoruz. Benim öyle biri olduğumu mu düşünüyorsun?"

"Düne kadar düşünmüyordum."

"Peki kararını değiştiren ne?" diye sorduğumda hiçbir şey demeden telefonunu çıkardı ve birkaç kere ekrana dokunduktan sonra bana gösterdi.

Umrunda olup olmadığını bilmiyorum ama belki görmek istersin diye düşündüm.

Altında da bir fotoğraf vardı. Emre ve benim konuşmaya gittiğimiz gün çekilmişti. Emre'nin eli yanağımdaydı ve ben yere bakarak gülüyordum. Bu anı ancak seri çekimle çeken biri yakalayabilirdi çünkü bu saliselik bir andı.

"Baran, lütfen bana böyle bir şey olduğuna inanmadığını söyle."

"Fotoğraf gayet açık ve net."

"Ben onun yaptığı harekete gülümsemedim. Hatta o elini koyduktan hemen sonra geri çekildim."

"Karnıma bilerek dirsek atıp beni nefessiz bırakan kuzenimle ben gider gitmez gizlice buluşup çay bahçesine gitmeniz bile başlı başına bir sorun." derken hayal kırıklığına uğramış gibiydi.

"Seninle ilgili konuşacağını söylemişti. Akıllandığını düşünmüştüm."

Bakışlarını tekrar telefondaki fotoğrafta gezdirdikten sonra sevinçten yoksun bir şekilde güldü. "Melek'in söylediğinin doğru olmadığını düşünmüştüm ama sanırım haklıymış."

Neden bahsettiğini tam olarak bilmiyordum ama aklıma ilk gelen şey Melek'in orospu olduğumu söylemesiydi. Sanırım artık Baran da beni o fotoğraftan sonra öyle görüyordu. Melek'i haklı buluyordu.

Yanımdan ayrılırken gözyaşlarıma hakim olamamıştım. Sevdiğim çocuk bile beni öyle bir kız olarak görüyorsa yapabileceğim bir şey kalmamıştı. Emre'nin ağzını burnunu kırmak istiyordum. Zaten ertesi gün maç vardı, bunu rahatlıkla yapabilirdim ama Emre gerçeği itiraf etse-ki asla yapmazdı-ve Baran bana inansa bile artık çok geçti. Baran'ı affedebileceğimi sanmıyordum.

Son kez peşinden koştum ve onunla göz göze geldim. Yanaklarımdan akan yaşları umursamadan "Bir gün tüm gerçekler ortaya çıkacak ve sen bu gözyaşlarının sebebi olduğun için pişmanlıktan kıvranacaksın." dediğimde yüz ifadesi değişmişti ama hızlı adınlarla yanından ayrılmıştım.

•••

Salı günü, öğleden sonraki derslere girmeden soyunma odasına giderken kendimi haklı çıkartmanın yollarını düşünmeyi bırakmıştım. İstesem Emre'yi bulup, yaptıracağım itirafı gizlice ses kaydına alırdım ama Baran'a kendimi kanıtlamak zorunda kalmak istemiyordum.

Pelin suratımın halini görünce "Hey! Şu an sadece edeceğimiz dansa ve yarı finale odaklanmalıyız." dedi. Tabi ki ona her şeyi anlatmıştım ve tabi ki bana inanmıştı. "Biliyorum, zaten şu anlık Baran meselesini kapattım."

Takımlar ısınmaya çıktığında biz de kızlarla sahadaydık. Baran'ın yokluğu anında gözüme çarparken Emre'nin de olmadığını saniyeler içinde fark etmiştim. İki takımın koçu da hakemle konuşuyordu, sahada olmayan oyuncuların farkında değillerdi.

Tuvalete gitme bahanesiyle kızların yanından ayrıldıktan sonra erkeklerin soyunma odalarına yaklaştım. Bir tanesinden bağrışma sesleri geliyordu. "İntikam mı almak istiyorsun? Her şeyini elinden aldım diye sen de Mira'yı mı benden almaya çalışıyorsun?"

"Benim her şeyime karşılık, senin Mira'n. O kadar değerli mi bu kız?"

"Sanane lan? Değerli olsun ya da olmasın, senin ona dokunan parmaklarını tek tek kırarım."

"Kırsana lan, gel bekliyorum." Baran'ın, Emre'nin üzerine yürüdüğünü düşündüğüm için hızla kapıyı açtığımda haklı olduğumu gördüm. "Baran, çekil şuradan!"

Alayla "Çok mu üzüldün Emreciğine bir şey olacak diye?" sorduğunda "Diskalifiye mi olmak istiyorsun, gerizekalı!" diye bağırdım. Onu düşündüğümü anlayınca geri çekildi ve gözlerime baktı.

Yapmacık bir üzüntüyle "Burada kavga etmek yerine gidin ısının, sonra sakatlanırsınız falan, çok üzülürüm." dedikten sonra tekrar sahaya çıktım.

•••

Maç boyunca oyundan çok Baran ve Emre itişmelerini izlemiştik. Ama bu sefer Baran, Emre'yi sakatlamaya çalışıyordu. Ayrıca gerçekten kötü oynamıştı ve bunu fark eden koç Baran'ı ikinci yarının başında oyundan almıştı.

Sonuç olarak maçı biz yenince yarı finale yükseldiğimiz için tüm okul zaferle bağırıp çağırdık. Zaten kötü oynayan ve morali bozuk olan Baran kutlamalara katılmadan sahadan çıkınca kendimi biraz da olsa kötü hissetmiştim. O senin orospu olduğunu ima ederken kötü hissetmemişti ama.

Emre sinirden duvarları yumruklarken arkadaşları onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Sırıtarak yanına ilerledikten sonra "Yaptığın şeyin bedelini ödüyorsun." dedim. Daha da sinirlenip bana vuramayacağı için tekrar duvarlara vurmaya başlayınca Emre'nin arkadaşları beni uzaklaşmam için ittiler. Benim itildiğimi gören bizim okulun basketbolcuları bize doğru ilerlerken tekrar kavga çıkacağını anlayıp oradan uzaklaştım ve bizimkilere "Sorun yok." deyip koşarak sahadan çıktım.

•••

Akşam odamda dizi izlerken telefonum titreyince diziyi durdurdum. Bilinmeyen numaradan gelmesi beni biraz tedirgin etse de bakmadan duramamıştım.

Eğer buraya gelmezsen yarışacağım.

Ardından atılan fotoğrafta Emre, arabasının içindeydi, gözleri kıpkırmızıydı ve aptal aptal sırıtıyordu. Sarhoş olduğundan emin olmak için mesaj atılan numarayı aradım. Telefonu "Naber Mira?" diyerek açmıştı ve ağzını yayarak konuşuyordu.

"Sarhoş musun sen?"

"İçtim biraz ama sarhoş değilim." dediğinde gözlerimi devirdim. "Tabi, kesin öyledir."

"Gelecek misin? Yoksa araba yarışı yapmamı mı tercih edersin?"

"Araba yarışı yapmanı tercih ederim." desem de aslında öyle düşünmüyordum. Ne olursa olsun ölme riskini göze alamazdım.

"O zaman kapat, birazdan başlayacak yarış."

"Konum atsana." dediğimde telefonu hoparlöre aldı ve konumu gönderdi. Gerçekten izbe bir yerdeydi ve arkadan gelen sesleri de hesaba katarsak doğruyu söylüyordu. "Bir şartla gelirim, konumunu Baran'a da atıp yarış yapacağını söyleyeceksin."

"Tamam." dedikten birkaç saniye sonra "Yaptım." dedi. Mesajı Baran'a değil de bana attığını görünce gözlerimi devirerek "Bana atmayacaksın!" diye bağırdım.

"Kızma, yapıyorum." dediğinde gerçekten yaptığını umuyordum çünkü Baran'ın olaya karıştığımı bilmesini istemiyordum.

Yatağımda oturmaya devam ederken birden, Baran'a kendimi kantılamaya çalışmayı bıraktığımı hatırlattım ve giyinmeye başladım. Ben de gidecektim.

Baran'dan

Telefonuma Emre'den gelen mesajı açmak istemesem de attığı konumu merak etmiştim. Durup dururken böyle bir şey yapmazdı çünkü.

Altında yazan mesajı da görünce derin bir nefes aldım. İllegal işler yapmayı sevdiğini biliyordum ama araba yarışına anlam verememiştim.

Neden böyle bir şey yapıyorsun ve neden bana haber veriyorsun?

Cevap beklerken ses kaydetmeye başlamıştı. "Canım yarışmak istiyor ama neden sana haber verdiğimi unuttum." Konuşmasından sarhoş olduğu fazlasıyla belli olurken sebebini anlamak zor olmamıştı. Tekrar yenilmeyi kendine yedirememişti.

Her ne kadar ondan nefret etsem de arabamın anahtarlarını elime aldım. Kuzenimin ölüm riskini almasına izin veremezdim.

Uzun bir yolculuktan sonra arabadan indim ve kalabalığın içinde ilerleyerek yarışacak arabaların yanına gittim. Henüz sadece öylesine takılıyorlardı, yarışın başlamasına daha var gibiydi.

Emre'nin olduğu arabanın yanına gittikten sonra kapıyı açtım. Beni görünce "Aaa Baran!" diye bağırıp güldü. "Hayatımı mahveden Baran Alacalı."

"Ehliyetin bile yokken, üstelik bir de sarhoşken araba yarışı yapmak mantıklı mı sence?"

"Melek yüzünden Mira'nın yanına gitmem de mantıklı değildi." diye mırıldandığında algılarım sonuna kadar açıldı. "Ne dedin sen?"

"Melek beni ikna etti ve geçen hafta Mira'nın yanına gittim. Seninle ilgili konuşacağımı duyunca fazlasıyla merak etti ve oturup çay içtik. Ona teşekkür ettiğimde gülümsedi, ben de o sırada elimi yanağına götürdüm. Bu sırada bizim fotoğrafımızı çeken biri vardı. Sonra Mira geri çekildi ve bana kızdı."

"Ne?" diye sordum çaresizce.

"Onun tek suçu kendimi acındırdığımda bana merhametli davranmasıydı."

"Bunu Melek mi planladı?"

"Evet."

Mira'nın suçu olmamasına rağmen gerçekten aralarında bir şey olabileceğini düşündüğüm için kafamı duvarlara vurmak istiyordum. Melek'in haklı olduğunu bile düşünmüştüm çünkü bana kamptayken "Mira'ya o kadar güvenme." demişti. Ben ne ara bu işi onun planladığını anlamayacak kadar salak olmuştum? Mira kesinlikle aklımla oynuyordu.

Arkamdan gelen "Baran?" sesi gözlerimi irice açıp arkamı dönmemi sağlarken nefes nefese kalmış Mira'yla göz göze geldim. Ne bok yiyecektim?

Eveeet Baran ne bok yiyecek? :D

Melek'ten nefret edenler?

Continue Reading

You'll Also Like

1K 205 9
Gerçeklerin er yada geç gün yüzüne çıkma gibi bir huyu vardır. Sonrasını düşünmeden en olmadık yerde en olmadık zamanda ortaya çıkarlar, sonucunda fe...
43.8K 2.8K 19
Oruç başıma vurmuştu galiba günah olduğunu bildiğim halde gözlerimi alamiyordum karşımdaki yeni imamdan bana bakmıyordu ama benim bütün odağım oydu...
2M 73.9K 60
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
210K 17.4K 21
Irmak Arya Altun, kleptomani hastasıdır ve bir polisten çalmaması gereken bir dosya çalar. O dosyanın başına açacaklarından da habersizdir.