MAYIS GÜNEŞİ (tamamlandı)

By neonArch

1.4M 88.5K 9.7K

Tarihi Kurgu #1 Romantik #1 Mirasını alabilmek için tek çaresi evlenmek olan Leydi Daisy Walmond, üvey kız ka... More

-Tanıtım-
《BÖLÜM 1》
《BÖLÜM 2》
《BÖLÜM 3》
《BÖLÜM 4》
《BÖLÜM 5》
《BÖLÜM 6》
《BÖLÜM 7》
《BÖLÜM 8》
《BÖLÜM 9》
《BÖLÜM 10》
《BÖLÜM 11》
《BÖLÜM 12》
《BÖLÜM 13》
Teşekkür
《BÖLÜM 14》
《BÖLÜM 15》
《BÖLÜM 16》
《BÖLÜM 17》
《BÖLÜM 18》
《BÖLÜM 19》
YENİ KAPAĞIMIZ
《BÖLÜM 20》
《BÖLÜM 21》
《BÖLÜM 22》
《BÖLÜM 23/1》
《BÖLÜM 23/2》
《BÖLÜM 24》
《BÖLÜM 25》
Aşka Yolculuk / Yeni Kitap Duyurusu
《BÖLÜM 26》
《BÖLÜM 27》
《BÖLÜM 28/1》
《BÖLÜM 28/2》
《BÖLÜM 29》
《BÖLÜM 30》
《BÖLÜM 31》
《BÖLÜM 32》
《BÖLÜM 33》
《BÖLÜM 34》
《BÖLÜM 36》
DUYURU
《BÖLÜM 37》 YENİ
《BÖLÜM 38》YENİ
《BÖLÜM 39》
《BÖLÜM 40》
《BÖLÜM 41》
《BÖLÜM 42》
《BÖLÜM 43》
《BÖLÜM 44》
《BÖLÜM 45》
《BÖLÜM 46》
《BÖLÜM 47》
《BÖLÜM 48》
《BÖLÜM 49》
《BÖLÜM 50》
《BÖLÜM 51》
《BÖLÜM 52》
《BÖLÜM 53》
《BÖLÜM 54》
《BÖLÜM 55》
FİNAL / part:1
FİNAL / part:2
DUYURU

《BÖLÜM 35》

23.9K 1.4K 150
By neonArch

35.Bölüm

Ramsey Ailesinin armasını taşıyan ve gösterişli atların çektiği araba Leighton topraklarını gezerken Adrian ve Daisy yine aynı arabanın içerisindeydiler. Daisy iri bukleli saçlarını ensesinde toplamış, kıyafetiyle uyumlu fırfırlı bir şapka takmıştı bu sefer. Gül kurusu tonundaki elbisesinin dekoltesi cüretkar değildi ancak Adrian için daha fazlasını görme isteği uyandıracak nitelikteydi. Daisy şapkasının fırfırları arasından Adrian'a kaçamak bakışlar atıyordu ve Adrian'da bunun farkındaydı. Bu geziyi her ne kadar eğlenceli hale getirmek istese de ilgilenmesi gereken daha önemli şeyler vardı.

Toprakların neredeyse yarısı ekilmemişti bu yıl. Köylülerin biriken zararlarının karşılanacağı düşünüldüğünde gelecek olan kazanç çok az, hatta neredeyse hiç yok denecek kadardı. Adrian'a çok iş düşüyordu.

Köylülerin neredeyse hepsi köy meydanında toplanmış merak içerisinde yeni ev sahiplerini görmek için sabırsızlanıyorlardı.

"Ben daha önceden orduda görev yaptığını duydum," dedi içlerinden bir tanesi. Beyaz tenli, kırmızı yanaklı genç bir çocuktu bunu söyleyen.

"Umalım da Kontes Olivia gibi olmasın, yoksa vay halimize," diye söylendi yaşlı bir adam.

"Anne tarafından kuzenim Henfield'de yaşıyor ve Kontun çok ilgili bir adam olduğunu söyledi," dedi orta yaşlı bir kadın.

Araba durup Billy arabacının yanından inip kapıyı açarken herkes dikkat kesilmişti. Önce Adrian ardından ise Daisy arabadan indiler ve Adrian Daisy'e kolunu uzatarak tam yanında durmasını sağladı.

"Bayanlar Baylar, Karşınızda Henfield Kontu Lord Adrian Ramsey ve karısı Kontes Daisy Ramsey!" diye tanıttı Billy. Kalabalıktan hiç ses çıkmadı. Ne bir alkış, ne de bir tezerrühat... Adrian yerinde başka bir soylu olsa belki öyle silik bir karşılamaya tepki gösterirdi ancak Adrian umursamadı.

"Sevgili Leighton sakinleri, hepiniz hoş geldiniz!" diyerek nezaketle hafifçe eğilerek selamladı Adrian. Bu hareketi kalabalık arasında hafif mırıltıların başlamasına neden olmuştu. Köylüler soylu sınıfından en ufak saygı içeren bir hareket görmeye alışık değillerdi tabi.

"Hepinizin işleri olduğunu, meşgul olduğunuzu biliyorum ve zamanınızı almak istemiyorum ancak bugün hepimizi ilgilendiren bazı konular konuşacağız," diye söze başladı Adrian.

"Bildiğiniz üzere kısa süre önce Leydi Daisy ile evlendik ve ben de bu sayede Leighton topraklarına çeyiz yolu ile sahip olmuş bulunuyorum. Sevgili karım yasal hakkı olan bu toprakların yıllardır süregelen idaresinden hiç hoşnut değildi ve yaptığım bazı incelemeler sonucunda kendisine hak verdim. Kötü yönetimden kaynaklı oldukça zarara uğramış ve zor durumda kalmışsınız. Başta karım Leydi Ramsey olmak üzere bu konuda ne kadar üzgün olduğumuzu ve telafi etmek için bazı kararlar aldığımızı belirtmeliyim."

Daisy Adrian'a takdirle bakarken kendisini de konu dışında tutmadığı, hatta en başta onu ileri sürdüğü için Adrian'a minnet duyuyordu. Bir başkası olsa tüm takdiri kendi üzerine toplamak için uğraşırdı hiç şüphesiz.
Çevrelerini saran topluluğun mırıltıları artınca Adrian elini kaldırarak gürültüyü azaltmak için işaret verdi.

"Salgında telef olan hayvanlarınız telafi edilecek, en kısa sürede yerine yenileri getirtilecek. Bunun için sizden her hangi bir ücret istenmeyecek," diye devam etti Adrian. Bu söz üzerine bir alkış kopmuş ve en baştan beri meraklı ifadelerle Adrian'a bakan yüzlerde bir sevinç belirmişti.

"Vergileri iki yıl önceki fiyata geri çekiyorum. Ayrıca ödeme tek seferde yüklü miktarda yapılmak yerine yıl içine yayılarak en fazla üç seferde yapılabilecek." Bu sözler kalabalığı iyice kaynatmış, alkış seslerine tezerruhatlar eklenmişti.

"Bunun karşılığında istediğim tek şey ekilmeyen arazinin kalmaması," dedi Adrian. "Bu durum beni olduğu kadar sizi de zora sokacak, biliyorsunuz. Toprağı verimli hale getirmek için elimizden geleni yapacağız. Tek çeşit değil birden fazla ürün ekeceğiz. Ben teknik olarak her türlü imkanı sağlarken sizin de elinizden geleni yapacağınıza inanıyorum!"

Köylülerin sevinç nidaları ve alkışları eşliğinde meydana şenlik havası hakim olmuştu. Daisy bu insanların uzun zamandır imkansızlıklar içerisinde bir şeyleri başarmaya çalıştığını bildiğinden onlar adına oldukça mutluydu.

Kalabalığın arasından sıyrılan orta yaşlı biraz kambur bir adam Adrian'ın karşısına geldi.

"Lordum, benim ismim Agnus. İzninizle bir maruzatımız vardı," dedi.

"Dinliyorum Agnus."

"Yaklaşık iki ay kadar önce değirmenimize yıldırım düştü. Çarkı kırıldı ve değirmenin önemli bir kısmı yıkıldı efendim. Tamir edebilme imkanımız yok. Leydi Olivia Walmond'u haberdar etmiştik ancak ilgilenmedi."

"Nasıl ilgilenmez?" diye soran Adrian sinirlenmişti. Bu kadının ilgilendiği tek bir mesele olmuş muydu acaba?

"Ne zaman vergileri toplarsak değirmeni o zaman tamir ettireceğini söyledi. Ancak vergilerin tamamını ödeyecek gücümüz yoktu çünkü satacak ürünümüzü öğütemiyorduk. Elimizden bir şey gelmedi. O zamandan beri hasadımız ambarlarda öğütülmeyi bekliyor ve yavaş yavaş çürümeye başladılar."

"Billy, dönüşte değirmene uğrayalım ve zarar ne durumda, ne gibi eksikler var bir bakalım. Bu işi bir an önce halletmemiz gerek." Dedi Adrian uşağa.

"Tesekkürler Lordum," dedi Agnus sevinçle. "Size minnettarız."

Günün kalan kısmında Billy ve Adrian arazi işleriyle ilgili köylülerle daha detaylı konuşup notlar alırken Daisy ise kadınların arasına karıştı. Zaten çoğunu tanıyordu. Olivia onlara arabasının içinde perde arkasından bakarken içlerine girip sıkıntılarını gidermeye çalışan kendisi olmuştu.
Adrian bir yandan köylüleri dinleyip Billy'e notlar aldırırken diğer yandan da dikkati Daisy'deydi. Onun köylü kadınlar arasına karışıp sohbet etmesini, üstü bası kir içinde olan ufak bir yumurcağı sevmesini izlerken halinden hiç şikayeti olmadığını fark etti. Hayatında tanıdığı hiçbir soylu kadın böle köylü sınıfının arasına karışmaz, onlarla sohbet etmezdi. Pek çok soylunun yaptığı gibi... Daha öncesinde kendisinin de çok farklı olmadığını biliyordu ama geçen zaman ve yaşadıkları Adrian'a insanları önemsemeyi ve statüsüne göre değer biçmemeyi öğretmişti. Herkes soylu olarak doğma şansına sahip değildi ne yazık ki ve bu insanlar üzücü bir şekilde sürekli olarak sözde 'soylu' diye adlandırılan üst tabakanın altında ezilmenin kaderleri olduğunu düşünüyorlardı.

"Şapkan nerede?" diye sordu kolunda çiçek sepetiyle yanına dönen ve yüzünden mutlu olduğu anlaşılan karısına.

"Benden daha çok yakışacağını düşündüğüm birinde." diyen Daisy birkaç metre ötede onlu yaşlarında ve kafasında yeni süslü şapkasıyla ona el sallayan sevimli kıza el sallayarak ve gülümseyerek karşılık verdi.

"Şapkanı ufak bir çocuğa mı verdin?"

"Çok beğenmişti ve annesine kendisi için öyle güzel şapka dikip diyemeyeceğini sorduğunu duydum. Annesi o kadar güzel kumaşlara ve dantellere verecek parasının olmadığını söylediğinde küçük kızın yüz ifadesini görmeliydin. Gözleri doldu ama hiç itiraz ya da şımarıklık etmeden başını eğip kabullendi. Bunun üzerine bende şapkamın ona daha çok yakışacağını, bu yüzden alması gerektiğini söyleyerek ona verdim." dedi Daisy.

"Sanırım aldığı en güzel hediye," diyen Adrian bir yandan tek eliyle şapkasını tutup diğer yandan neşeyle kendi etrafında dönen sarı saçlı ufak kıza bakıyordu. Bir çocuğu mutlu edebilmek bu kadar kolaydı işte.

"Bazen tekrar çocuk olabilmek istiyorum," dedi Adrian. "Dünyanın ne kadar acımasız ve karanlık olduğunu unutmak istiyorum."

Bu sözler sanki bir nevi itiraf gibiydi ancak Daisy deşmek istemedi. Adrian üzerine düştüğü an kabuğuna geri kapanacak bir adam gibi görünüyordu ve bu hiç istediği bir şey değildi Daisy'nin. Evet, kocası olan bu adamı daha yakından tanımak, sevdiği ve sevmediği şeyleri öğrenmek, korkularını bilmek istiyordu ancak bunu onun üzerine gitmeden, kendisinin çözülmesini bekleyerek yapacaktı.

***

Öğleden sonra eve döndüklerinde Daisy nihayet dün göz atmaya fırsat bulamadığı kış bahçesine kavuşmuştu. Bahçe tahmin ettiğinin aksine bıraktığından çok çok daha iyiydi ve bu bahçıvanları Benjamin'in sayesindeydi.

"Tanrım Benji, burası harika gözüküyor!" diyen Daisy sevinçle yerinde zıpladı bahçeye girerken. Benjamin yıllardır Leighton'da çalışıyordu ve Daisy kendini bildi bileli ona 'Benji' diye hitap ederdi.

"Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım Leydim," dedi kırklı yaşlardaki Benjamin.

"Sen harkasın. Burası tam da istediğim gibi olmuş!"

Daisy mini bir botanik bahçesi haline gelmiş olan bu yerde hayran hayran gezinmeye başladı. Yoğunluk olarak Daisy'nin en çok sevdiği çiçeklerden olan rengarenk güller ve çeşit çeşit papatyalar vardı. Şekil verilerek özenle budanmış ve bitkilerin arasına yerleştirilmiş şimşirler çok hoş gözüküyordu. Daisy'nin geçen kış diktiği limon ağaçları ise bu bahar sonunda meyve vermeye niyetlenmişti.

Diğer yandan Benji bahçenin zeminindeki ufak çakıl taşlarını kaldırtıp yerine geniş taşlar döşemiş, daha önceden depoda atıl durumda olan iki adet ferforje sandalyeyi ise beyaza boyayarak yenilemiş, ufak bir sehpa da ekleyerek kış bahçesinin içinde hoş bir oturma köşesi oluşturmuştu.

Daisy Londra'dayken zaman zaman bahçesinin ne durumda olduğunu düşünerek boşuna endişelenmişti.

"Teşekkür ederim Benji," dedi. "Benim yokluğumda burayı kimsenin umursamayacağını düşünmüştüm."

"Neden öyle düşündün?"

Daisy irkilerek arkasını döndü çünkü sesin sahibi Benji değil Adrian'dı. Elinde bir çift kadeh ve bir şişe şarapla bahçenin camdan olan giriş kapısının önünde duruyordu.

"Tanrım! Beni korkuttun. Benji nerede?" diye sordu gözleriyle etrafı tarayarak.

"Bunları göründe romantik anlar yaşayacağımızı düşünerek ortadan kayboldu." dedi Adrian elindekileri göstererek. Daisy ise kaşlarını çattı ve kollarını göğsüne bağladı.

"Romantik anlar falan yaşamayacağız." dedi sert bir sesle. Adrian ise çoktan sandalyenin birine yerleşip kadehleri doldurmaya başlamıştı bile.

"Hemen aksilik etme. Sadece birazcık rahatlayıp sohbet edelim istedim ve üvey annenle kız kardeşinden en uzak nokta burası. Üstelik oldukça güzel."

Daisy ona hak vererek hemen yandaki sandalyeye oturdu. Olivia'ya yakın olmayı o da istemiyordu.

"Benjamin dün burayı bana gösterirken yaptıklarıyla ilgili senin ne düşüneceğin hakkında oldukça heyecanlıydı. Evin hanımı olarak seni sevdiği çok belli. Diğer tüm çalışanlar da öyle. Belki fark etmiyorsun ama daha şimdiden gözüne girmek için uğraşıyorlar." diyen Adrian'ın sesinde takdir eden bir ton vardı.

"Neredeyse hepsini küçüklüğümden beri tanıyorum," dedi Daisy. "Olivia'ya rağmen beni hep kollamaya çalıştılar. Bende büyüyüp aklım ermeye başladıkça ve evin idaresini elime almak zorunda kalınca elimde geldiğince onlara karşı anlayışlı olmaya çalıştım. Olivia ve Vivian'ın tek yaptığı emir vermek ve onları azarlayıp durmaktı. Bu evden kaçıp gitmediklerine hala şaşırıyorum."

"Kolay bir çocukluk geçirmedin anladığım kadarıyla?" diye sordu Adrian.

"O iki cadı ile hiçbir şey kolay değildi," dedi Daisy eski günleri hatırlayarak. "Vivian beni her zaman yapamadığım ya da yapmadığım şeyler yüzünden küçümserdi ve Olivia asla buna ses çıkarmazdı. İster istemez Vivian'a yakın olmamak için günümün çoğunu dışarıda geçirirdim ve erkek çocukları gibi oynardım. Dizlerimden yaraların eksik olduğunu hatırlamam." diyen Daisy şarabından bir yudum aldı. Kendi hakkında bir şeyler anlatırsa belki Adrian'la daha yakın bir bağ kurabileceğini ďüşünüyordu.

"Ama bunlar yüzünden de yaramaz olmakla suçlanırdım." Diye devam etti. "Vivian usluydu. Bir leydinin yapması gerekenleri yapıyordu. Resim çiziyor, piano dersleri alıyor hatta nakış işlemeyi öğreniyordu. Ben bunları yapmak istemiyordum çünkü biliyordum ki ne kadar güzel piano çalsam bile Vivian kendiyle kıyaslayacaktı ve her zaman o daha iyi olacaktı. Her konuda böyleydi. Ben ise yarış halinde olmak istemiyordum ve bu yüzden kendime farklı ilgi alanları bulmuştum. Ağaçlara tırmanmak, köstebek ve karınca yuvalarını keşfetmek, ahırda samanların ya da odunları arasına gizlenmek, fare kapanları kurmak gibi."

Bu sözler Adrian'ı sesli bir şekilde güldürdü. Karşısında büyük bir zarafetle oturan ve çekici hatlara sahip olan bu kadının bir zamanlar erkek çocuğu gibi yaramazlıklar yaptığını hayal edemiyordu.

"Seni hiç o şekilde hayal edemiyorum," diye sesli bir şekilde düşüncelerini getirdi. Daisy ise şarabın da etkisi ile kıkırdayarak karşılık verdi.

"Aslında keyifli bir çocukluk geçirdiğin için şanslısın." Dedi Adrian. "Birçok kız çocuğu görgü kuralların uygun yetiştirilmeye çalışırken bunları yaşayamıyor."

"Haklısın," dedi Daisy buruk bir gülümsemeyle. "Ancak keyif aldığım her şey bana ceza olarak geri döndü. Ağaçtan düşüp kolumu kırdığımda hiç bir zaman kız gibi davranmadığımı söyleyerek babamı kışkırtan Olivia yüzünden üç gün odama kapanma cezası almıştım. Ahırda kedi yavrularıyla uyuyup pirelendiğimde ise Olivia'dan tokat yiyip yaka paça evden atılmıştım. Beni temizleyip pirelerden arındıran Emily olmuştu. Yani kısaca keyif aldığım her şeyin bir bedeli oldu."

Adrian artık Daisy'nin hayatı boyunca aile sevgisinden yoksun kaldığından emindi. Sabah kendisine sevgiye ihtiyaç duyan birisi olduğunu söylerken tam da isabetli bir tahmin yapmıştı. Ancak buna rağmen kendini çok güzel yetiştirdiğini düşünüyordu. Sevgisiz büyüyen insanlar çoğu zaman bunu başaramazdı.
Hafifçe eğilip Daisy'nin gözlerindeki kırgın ifadeyi silmek isterken uzanıp elini avuçları arasına aldı.

"Bu yaşadıkların seni şu an olduğun kişi yaptı Daisy," dedi. "Ve emin ol şu an karımın Vivian gibi yetişen bir kadın olmamasından oldukça memnunum."

Daisy bir süre şaşkın bir şekilde baktı Adrian'a. Karısı olduğundan memnun olduğunu mu söylemişti yoksa yanlış mı işitmişti?

"Yani artık şu evlilik meselesinde sana oyun oymadığım için bana kızgın değil misin?" diye sordu bir yandan da alacağı cevaptan çekinerek.

"O farklı bir konu ve hala kızgınım!" dedi Adrian oturduğu yerde geri yaslanarak.

"Ama karın olmamdan memnun olduğunu söyledin," diye itiraz etti Daisy. Adrian'in derdi neydi yine?

"Demek istediğim eğer illa bir karım olacaksa bunun Vivian gibi bir süs bebeği olmasındansa senin gibi bir kadın olmasını tercih edeceğimdi." diye açıkladı Adrian. "Ama bu evli olmayı isteyeceğim ve sana hala kızgın olmadığım anlamına gelmez."

Bu sözler üzerine Daisy'nin yüzü düşünce Adrian kendini huzursuz hissetti. Her nedense bu kadını mutsuz görmek istemiyordu. Özellikle de kendi söylediği sözlerden dolayı.

"Ama anlıyorum," dedi sonrasında hemen. "İlk zamanlar bunu karlı bir evlilik olarak gördüğünü ve servetine sahip olmanın kısa yolu olduğunu düşündüğünü sanmıştım. Şimdi ise neden yaptığını, daha doğrusu böyle bir şeye neden mecbur kaldığını daha iyi anlıyorum."

Daisy kadehinde kalan son yudumu alırken 'hiç yoktan iyidir' diye düşündü. Yavaşta olsa en azından Adrian'ın düşünceleri iyi yönde bir arpa boyu yol alabilmişti.

Bölüm sonu.

Daisy'nin kış bahçesi 😊

***

Bölüm bayağı bir gecikti çok üzgünüm. Ancak bilgisayarım bozuldu hikayelerin güncel halini henüz telefonuma yedeklememiştim. Bilgisayarım tamirden geldiğinde de ne yazık ki tüm yüklü programlarımla birlikte hikayelerimin de gitmiş olduğunu gördüm 😭 Bu nasıl bir moral bozukluğudur anlatamam... Henüz yayınlamamış ve zaman zaman yazmakta olduğum kurgularım da gitti 😢
Sonuç olarak bu bölümün yarıdan fazlasını 2.kez yazmış oldum ve bu hiç hoşuma gitmeyen bir şey çünkü bir bölümü 2.kez yazınca ilki kadar iyi olmadığını düşünüyorum 😑

Her neyse, dediğim gibi bölümün gecikme sebebi buydu. Aşka Yolculuk bekleyenler için de söyleyeyim onun bölümü de baştan yazılıyor ve henüz bitmedi.

Siz siz olun dikkat edin. Her şeyin yedeğini alın mutlaka. Birkaç yıldan beri yazdığım emeklerim çöp oldu resmen. Yedekler var ama düzenlenmemiş ve baya eski hallerine ait. Nasıl mutsuzum anlatamam 😣

Continue Reading

You'll Also Like

AŞIK CİNİM By Gece....

Historical Fiction

75.4K 3.1K 33
Nefret ettiği bir insanoğluna aşık olmuş bir cin aşık bir cini olan kız Peki sizce bu aşka ne olacak başlamadan bitecekmi yoksa büyük bir yasak a...
Algon Orhol By serro45

Historical Fiction

23K 810 59
arkadaşlar hikaye tamamen benim kurgum ve benim fikrimi
187K 12.1K 48
Bir ritüele kurban edilmişti hayatım, Osmanlı'nın kaderini değiştirmek uğruna 1450'li yıllara itilmiş ve bilmediğim bir çağda yaşamaya mahkûm edilmiş...
2.2M 103K 44
On dokuz yaşında, hayatı yalanlarla süslü, güzel, zeki ve cesur bir genç kız. Ettiği intikam yemininin esiri, etrafına korku salan, güçlü ve sevgisiz...