5 NUMARA

By Wolfian_SS

4M 198K 93.9K

Lise 3'e giden Mira, kızların gözdesi Poyraz tarafından sevilir ama onun gönlü kendisinden haberi bile olmaya... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
5N Özel-Kız İsteme
5N Özel-Düğün
5N Özel-Balayı
5N Özel-İkinci Düğün
5N Özel-Oruç
5N Özel-Doğum
YENİ KİTAP

24.Bölüm

71.3K 3.5K 1.3K
By Wolfian_SS

"Başka birini bekliyordun galiba." dedikten sonra içeri geçip kapıyı arkasından kapatınca ona şaşkınlıkla baktım. "Seni beklemediğim kesindi."

Çarşafın üstünde duran kıyafetlerimden dolayı hangi yatakta yattığımı anladı ve kendi yatağıymışçasına yayıldı. "Sürpriz yapayım dedim."

"Ne istiyorsun?" diye sordu umursamazca. Aklım hâlâ Mira ve Poyraz'ın aynı anda çevrimiçi olmasındaydı.

"Hadi ama, bu kıyafetlerle yatağında yatıyorum! Etkilenmemiş olman imkansız." dediğinde kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. "Beni etkilemek için mi giydin o kıyafetleri?"

"Evet." Bunu açık açık söylemesi yüzsüzlük müydü özgüven miydi bilmiyordum.

"Peki gerçekten etkileyebileceğini düşündün mü?" diye sorduğumda tereddüt etti. Benim böyle şeylerden etkilenmeyeceğimi biliyordu, sadece şansını denemek için geldiği belliydi.

"Neden etkilenmiyorsun, çıldıracağım!" diye söylenip yataktan kalktı ve tam karşımda durdu. "Çünkü ben birini, sırf orasını burasını gösterdi diye ilgi çekici bulmam. Mesela Mira'nın bacaklarını ilk kez maç günü dans ederken görmüştüm ve o güne kadar gayet de ilgimi çekmişti."

Bir süre suratıma baktıktan sonra "Ondan hoşlanmaya başlamışsın." diye mırıldandı.

"İlgimi çektiğini söyledim, hoşlandığımı değil." dedim ciddi surat ifademi koruyarak.

"Eskiden onun hakkında konuşurken gözlerin parlamazdı, şimdiyse parlıyor."

Buna verecek cevabım yoktu. Melek'in tespitleri genelde doğru çıkardı ve bu da onlardan biriydi. "Bu seni ilgilendirmez."

"Sevdiğim çocuğun başka bir kızı sevmesi beni tabi ki ilgilendirir." dediğinde neredeyse ona acıyacaktım ama tuttuğum kin kolayca yok olmuyordu. "Melek, artık gitsen iyi olur."

Onu kovduğum için suratı düşse de kapıya doğru ilerledi. Sonunda ondan kurtulacağımı düşündüğüm sırada bana dönüp "Eğer istediğim şeyi yapmazsan Mira'ya söylerim." dediğinde söylediği şeyi anlamam birkaç saniyemi almıştı. "Beni tehdit mi ediyorsun?"

"Sen beni düşünmüyor olabilirsin ama ben kendimi düşünmek zorundayım."

"Sence sana inanır mı?" deyip onu vazgeçirmeye çalıştım.

"Belki beni bir yalancı gibi görüyor olabilir ama seni sevmeme rağmen bunu gidip ona söylersem bana kesinlikle inanır."

"Ben de gidip bunun doğru olmadığını söylerim." Henüz sevdiğimi söylemeye hazır değildim.

"Şaka mı yapıyorsun Baran? Eğer bunun doğru olmadığını öğrenirse neler yaşayacağını hiç düşünmüyor musun? Önce bir kuş gibi gökyüzünde uçacak, gerçek olmadığını fark ettiğinde ise kanadı kırılacak ve yere çakılacak."

"Ne istiyorsun?" diye sordum bıkkınlıkla. "Eğer saçma sapan bir şeyse asla yapmam."

"Merak etme, gayet basit bir şey. Sadece bana iyi davranmanı istiyorum."

"Nasıl yani?"

"Mesela gördüğünde selam vereceksin, seninle konuşmaya çalıştığımda beni terslemeyeceksin. En azından kamp bitene kadar."

"Senden daha şeytani fikirler beklerdim." dedim şaşırdığımı belli ederek.

"Baran, benim asıl olayım sensin, Mira değil. Bana da ona gösterdiğin gibi ilgi göstermeni istiyorum. Normalde daha farklı şeyler isterdim ama bugün onu sevdiğini gözlerinde gördüm. Onu severken benimle daha ilerisine gitmeyeceğini biliyorum. Gerçi onu sevmeseydin de benimle daha ilerisine gitmezdin." deyip kendi kendine güldü.

Pişman olup olmayacağımı bilmeden "Tamam, kabul." dedim.

Memnun olmuşçasına gülümsedikten sonra kapıyı açtı ve dışarı adımını attı. "Ben yine de derim ki, sen bu Mira'ya pek güvenme."

Kaşlarımı çattım. "Yine ne saçmalıyorsun? Kabul ettiğime pişman mı edeceksin beni?"

"Ben sadece diyorum ki, Mira'dan bir şeyler çıkabilir." deyip koridorda ilerleyecekken kolundan tutup onu durdurdum. "Bir şey mi biliyorsun?"

Sırıtarak "Benim tek lafımla sevdiğin kızdan mı şüpheleniyorsun?" diye sorduğunda dudaklarımı birbirine bastırdım. Hayır, ben Mira'dan şüphelenmiyordum, ona güveniyordum.

Mira'dan

Baran'sız geçen 5.günde otobüsten inip okula yürürken aynı zamanda da düşünüyordum. Onunla bir kere bile konuşmamıştık. Beni hiç mi merak etmiyordu? Gerçi ben onu deliler gibi merak ediyordum ama yine de aramıyordum.

Park edilmiş arabaların arasından geçip bahçeye girecekken kapının önünde dikilen Meral'i görünce gözlerimi devirdim ve yanına yürümeye başladım.

"Neden buradasın?" diye sorarak yanına yaklaştım.

Beni görünce yüzüne aşağılayıcı bir ifade takındı. "Sence?"

Sinirlensem de belli etmemeye çalışarak "Baran'ı boşuna arama, okulda değil." dedim.

Morali bozulmuş gibiydi. "Neden?"

"O kadarı seni ilgilendirmez bence."

"Sevgilini yemeyeceğim, merak etme. Zaten bugün sevgililer günü, okuldan sonra onunla bol bol görüşeceksinizdir." dediğinde kaşlarım çatıldı çünkü resital günü bizim sevgili olmadığımızı düşünüyordu. Aklıma bana tuvalette söylediği şeyler gelince "O gün Baran'ın bana, benim ona baktığım gibi bakmadığını ve bu yüzden sevgili olduğumuza inanmadığını söylemiştin? Şimdi ne değişti?" diye sordum.

Gözlerini devirip "Onu sadece seni denemek için söyledim. Verdiğin tepkiye göre yalan söyleyip söylemediğinizi anlayacaktım. O cümleyi kurduktan sonra beni şüphelendiren bir hareketin olmamıştı." dediğinde kalp atışlarım hızlandı. "Yani beni test etmek için Baran'ın bana o şekilde bakmadığı yalanını mı uydurdun?" diye sordum.

"Evet, uydurmak zorunda kaldım çünkü Baran da sana, senin ona baktığın gibi bakıyordu." dediğinde suratımda geniş bir gülümseme belirmişti. Direkt Meral'e güvenip Baran'ın beni sevdiğinden emin olamazdım ama en azından artık böyle bir ihtimal olduğunu biliyordum.

Birdenbire bir özgüven gelmişti. "Neyse, sonuç olarak sevgilim okulda değil, o yüzden artık gidebilirsin." Yanından geçip gittiğimde dudaklarımda bir gülümseme belirmişti.

Okulun içine girip sınıfa çıktığımda Pelin koşarak yanıma gelmişti. "Ben de seni bekliyordum Mira!"

"Bir şey mi oldu?" diye sordum telaşla.

"Evet, oldu! Bugün kesinlikle dışarı çıkıp eğlenmemiz gerek." dediğinde suratına boş boş baktım.

"Sevgililer gününde sevgilisi olmayanların eğlenmesi sence de biraz saçma değil mi?" diye sordum çantamı sırama koyarken. Ege daha gelmemişti.

"Zaten sevgilimiz olmadığı için eğlenmemiz gerekiyor, anladın mı? Sevgililer birbirleriyle romantik şeyler yapacak, biz de dans edip eğleneceğiz."

"Ben istesem bile annem asla izin vermez, şu an sevgili bulmak için uğraşan birçok insan vardır dışarda."

"O zaman başka bir şey yapalım. Bize yatıya gelebilir misin?"

"Bu çok daha olanaklı." dedim kıkırdayarak. "Ailen izin verir mi?"

"Zaten dışarda yemek yiyecekler. Gece yarısından önce de dönmezler."

"Ben eve gidince anneme sorup sana haber veririm. Sadece ikimiz mi olacağız?"

"Hani senin Baran'ı kıskandırma planını yapan bir arkadaşın vardı ya, neydi adı?"

"Hale mi?"

"Evet, o! Onunla kesinlikle tanışmalıyım. Çağırsak gelir mi?"

"Bir sorayım, haberleşiriz."

Coşkuyla "Tamam, görüşürüz!" diye bağırdıktan sonra sınıftan çıktı.

Zilin çalmasına daha vakit olduğunu fark edince pencerenin önüne ilerleyip camdan bakmaya başladım. Baran'ın ne yaptığını düşünmeden edemiyordum. Acaba Melek yine yapışmış mıydı?

Sınıftakilerden gülüşme sesleri gelince ne olduğunu merak etsem de arkamı dönemeyecek kadar durgundum. Birkaç saniye sonra omzumda bir el hissedince mecburen arkamı dönmek zorunda kalmıştım ve gördüğüm şeyle birlikte ben de kıkırdamıştım. Poyraz, ağzında taşıdığı gülle aşırı tatlı görünüyordu. "Sevgili olmadığımızı biliyorum ama dayanamadım."

Yüzümdeki geniş gülümsemeyle ağzındaki gülü elime aldığımda, beni birkaç dakikalığına da olsa mutlu ettiği için ona minnettardım. "Poyraz, teşekkür ederim."

"Okuldan sonra kafeye gitmek zorunda mısın?"

"Evet, bu aralar fazla aksattım. Üstelik bugün daha da kalabalık olacak." dedim mahçup bir ifadeyle ona bakarak.

"Olsun, sorun değil."

Zil çaldığında Poyraz gülümseyerek bana havadan bir öpücük attı ve sınıftan çıktı ama içimden bir ses pes etmeyeceğini söylüyordu.

•••

Tuvalete girdiğim için okuldan biraz geç çıkmak zorunda kalmıştım. Benim gibi geç çıkan az sayıda insanla okuldan çıktıktan sonra kafeye doğru yol aldım. Etrafta sevgililer ve baloncular fazla sayıdaydı. Kırmızı kalpli helyum balonları görünce adımlarımı yavaşlattım. O balonları küçüklüğümden beri çok severdim. Annem, beş yaşımdayken onlara sarılarak uyuduğumu söylerdi. Tabi sabah kalktığımda tavana çıkmış olurlardı.

Kafeye girip Hale'nin yanına gittiğimde yaptığım ilk iş ona pijama partisi işini sormak olmuştu. O da Pelin'le tanışmak istediği için kabul etmesi kolay olmuştu.

Önlüğümü taktıktan sonra kapıdaki zille beraber bakışlarım oraya döndü. Poyraz, elindeki kalpli balonla içeri girmiş, insanların bakışlarını umursamadan bana doğru geliyordu.

Balonu sevinçle elime alırken "Sevdiğimi biliyor muydun?" diye sordum.

"Birkaç dakika önce balonlara baktığını gördüm." dedi omuz silkerek.

"Orada birçok balon vardı."

"Hello Kitty'li olanı istemeyecek kadar olgun olduğunu düşündüm." dediğinde kıkırdadım. "Oturacak mısın?"

"O kadar gelmişim, oturmadan gider miyim?" dedikten sonra boş bir masaya oturdu. Ben de balonu bir yere bağladıktan sonra Poyraz'ın arkasından sipariş almaya gittim. "Siparişinizi alabilir miyim?"

Kibarlığıma sırıttıktan sonra "Ben bir sıcak çikolata alayım." deyince gülümseyip yerime geri döndüm.

Hale anında kolumu dürtüklemişti. "Kızım, bu çocuk mükemmel! Aşırı şanslısın." İçimden biliyorum diye geçirip siparişi Poyraz'a götürdüm. "Afiyet olsun."

Hesabı ödedikten sonra montunu giyip yanıma geldi ve ellerimi tuttu. "Bunu zaten bildiğini biliyorum ama yine de söylemek istiyorum. Mira, seni seviyorum."

Cevap vermeme fırsat bırakmadan kapıdan çıkıp gidince arkasından bakakalmıştım.

•••

"Siz filmi başlatın, ben abur cuburları koyup geliyorum." diyen Pelin'in ne demek istediğini algılayamamıştım çünkü aklım Baran'daydı. Yanımda olmadığı yetmiyormuş gibi bir de Melek'in yanındaydı. Yanımdayken aramız iyi olmasa bile en azından daha rahat hissediyordum ama şu an çıldırmak üzereydim.

"Ayağa kalkmayı düşünüyor musun Mira?" Hale'nin sorusuna bile cevap verememiştim. "Anlaşıldı, bu gece film izlenmiyor." deyip yanıma oturduğunda suratına baktım. Derdimin ne olduğunu anlamış gibiydi.

Pelin kâselerle içeri girip "Daha başlatmamışsınız." dedikten sonra bizi gördü ve hızlı adımlarla yanımıza geldi. "Bir sorun mu var?"

"Yaklaşık 70 kilometre ötede olan bir sorun." diye yanıtladı Hale.

Pelin "Baran mı?" diye sorunca Hale'ye bakıp "Gittikleri yerin buraya kaç km uzaklıkta olduğunu biliyor musun cidden?" diye sordum. Omuz silkmekle yetindi.

"Hiç aramadı mı?" diye sordu Pelin.

"Hayır. Aslında haklı, neden arasın ki? Ona benden uzak durması gerektiğini söylemiştim."

"Öyle söylemen, dediğini harfiyen yerine gerektiği anlamına gelmez."

"Aramalıydı mı diyorsun?" diye sordum Hale'ye.

"Evet, öyle diyorum. En azından bir mesaj atabilirdi."

"Mesaj atmıyor, sevdiğini de söylemiyor." diye mırıldandım. "Sanırım gerçekten beni sevmiyor."

Baran'dan

Saat 20.30'da biten son test çözme saatinden sonra odadan bıktığım için havuz kenarına gitmeyi tercih ettim. Şezlonglardan birine uzandıktan sonra gökyüzünü izlemeye başladım. Şehrin içindeyken gözükmeyen yıldızlar buradan rahatça görülüyordu.

"Baran! Neredesin oğlum ya? Deminden beri seni arıyorum." Gelen Hakan'dı.

"Neden beni arıyorsun?"

"En son dalgın görünüyordun, merak ettim."

"Neden dalgın olduğumu biliyor olman gerekiyor."

"Hayır, bilmiyorum." dediğinde ona ters ters baktım. Sırf benim ağzımdan duymak istediği için bilmemezlikten geliyordu. "Mira yüzünden dalgınım, oldu mu?"

Memnun olmuşçasına gülümseyip "Oldu." dedikten sonra o da şezlonga yattı. "Oğlum kızı seviyorsun işte, boşuna olayları geciktiriyorsun."

"Benim hislerimi benden daha iyi mi bileceksin? Sen önce gidip kendi kız meselelerini çöz."

"Benim kız meselem yok kardeşim. Ben kızları mesele haline getirmeyi gereksiz buluyorum." dediğinde gözlerimi devirdim. "Ben de bu zamana kadar senin gibiydim ama halimi görüyorsun işte."

"Bak, sen de farkındasın Mira yüzünden fena halde olduğunun. Bir erkek, sıradan bir kız için böyle hallere düşmez."

"Mira zaten sıradan biri değil." dediğimde şezlongda doğruldu. "Baran, seni havuza atmak istiyorum. Kabullen artık sevdiğini!" dedikten sonra sinirle etrafa bakındı.

Telefonu çalmaya başlayınca suratıma bakmamaya özen göstererek elini cebine attı. Ekrana birkaç saniye bakıp "İyi insan lafının üstüne ararmış." dediğinde adeta sıçrayarak doğrulmuştum. Kalbim yerinden çıkacak gibi olurken telaşla "Mira mı arıyor? Neden arıyor? Açsana! Ya da dur, ben mi açsam? Ne diyeceğim ki?" diye bağırdım.

Hakan "Gerizekalı." diye mırıldandıktan sonra telefonu kulağına götürdü. "Efendim anne?" Sırıtarak yanımdan uzaklaşırken beni kandırdığını yeni algılamıştım ve böylece Mira'nın sesini duymaya ne kadar ihtiyacım olduğunun farkına varmıştım.

Mira'dan

"Neyse, artık benden konuşmayalım. Siz anlatım bakalım."

Pelin gözlerini devirerek "Benimkini parti günü görmüştün zaten. Tam bir şapşal." deyince "Şans vermeyi düşünmüyor musun?" diye sordum. "Tatlı çocuk ama henüz bir şeyler hissetmiyorum, o yüzden şans vermek doğru gelmiyor."

"Sende var mı bir şeyler Hale?" diye sorduğumda yere bakmaya başladı. Gözlerim irice açılırken "İnanmıyorum! Var ve bana söylemiyorsun!" diye bağırdım. Kafasına bir yastık geçirmiştim.

"Hoşuna gitmeyeceğini düşünmüştüm." derken o da kafama bir yastık geçirmişti. "Neden hoşuma gitmeyecekmiş?"

"Çünkü konuştuğum kişi bebeklik arkadaşın." dediğinde ağzım aralandı. "Ege'yle mi konuşuyorsunuz?"

"Evet. Kızdın mı?"

"İkinizi de seviyorum, tabi ki kızmadım! Bunu bana daha önce söylemeliydin." deyip tekrar yastıkla vurdum.

"Galiba siz yastık savaşı istiyorsunuz." Hale ve ben, sanki Pelin'in bunu demesini beklermiş gibi yastıklarla birbirimize saldırınca Pelin de bize katılmıştı. Yastık savaşını hiçbir zaman eğlenceli bulmamıştım ama en azından kafa dağıtmama yardımcı oluyordu.

Adeta tepinerek birbirimize yastıklar savururken telefonum çalmaya başladı. Açmak istemiyordum ama büyük ihtimal annemdi ve aramalarına cevap vermezsem beni bir daha yatıya göndermemekle tehdit ediyordu.

Nefes nefese, saçlarım dağılmış bir şekilde telefonun başına gittiğimde ekranda gördüğüm isim gözlerimin irice açılmasına sebep oldu. Baran.

Baran Hakan sayesinde akıllandı sanki :D

Sizce Melek Mira'dan bir şeyler çıkabilir derken neyi kastediyordu?

Poyraz hakkında düşünceleriniz?

Continue Reading

You'll Also Like

210K 17.4K 21
Irmak Arya Altun, kleptomani hastasıdır ve bir polisten çalmaması gereken bir dosya çalar. O dosyanın başına açacaklarından da habersizdir.
936K 65K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
846 170 17
Sonsuz olduğu düşünülen bir okyanusa şeytanın son parçası düşmüş derler, bunun sonucunda o parçanın suya değdiği an yok olduğunu anlatırlar. Bundan ç...
1.3M 90.6K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...