5 NUMARA

By Wolfian_SS

4M 198K 93.9K

Lise 3'e giden Mira, kızların gözdesi Poyraz tarafından sevilir ama onun gönlü kendisinden haberi bile olmaya... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
5N Özel-Kız İsteme
5N Özel-Düğün
5N Özel-Balayı
5N Özel-İkinci Düğün
5N Özel-Oruç
5N Özel-Doğum
YENİ KİTAP

23.Bölüm

71.4K 3.4K 1.4K
By Wolfian_SS

"Ne arıyorsun burada?" diye sordum mesafemi korumaya çalışarak.

"Seninle konuşmak istedim." Baran'ın kampa gittiği gün karşıma çıkması beni biraz tedirgin etmişti. "Konuşacak bir şeyimiz yok bizim." deyip adımlarımı hızlandırdım ve uzaklaşmaya çalıştım ama tabi ki peşimi bırakmamıştı. "Mira, anlatacaklarım Baran'la da ilgili."

Baran'ın adını duyup arkamı döndüğümde birkaç adım atıp yanıma yaklaştı. "Maç günü Baran'ın sana değer verdiğini anlamıştım. Bu yüzden sana aramızın neden kötü olduğunu, psikolojik sorunlarım olduğunu anlattığını düşündüm ve senin ne düşündüğünü merak ettim."

"Doğru, anlattı."

"Lütfen benimle konuş. Benim bu durumumu akrabalarımdan başka bilen yok. Yakın olmadığım biriyle bu konuyu konuşmanın iyi gelebilir. Psikoloğa gitmek de istemiyorum. Hem seninle aynı yaştaymışız, birbirimizi daha iyi anlayabiliriz."

Yüzündeki acı çeken ifade ona acımamı sağlamıştı. Ufak bir konuşmadan zarar gelmeyeceğini düşünüp "Tamam ama en fazla 10 dakika." dedim.

"Teşekkür ederim." deyip arabasına yürüyünce "Şimdiden söyleyeyim, arabana binmem. Ya burada konuşalım ya da fazla uzaklaşmadan bir yere yürüyelim." dedim. Ona henüz güvenmiyordum. Kafeye de çağırmak istemiyordum çünkü çalıştığım yeri öğrenmesini istemiyordum.

"Tamam, biraz yürüyelim o zaman."

Çay bahçesi gibi bir yere girdikten sonra boş masalardan birine oturduk. İkimiz de çay söylemiştik. "Dinliyorum." dedim bir an önce bitmesi için.

"Ben o gün maçta yaptığım şey için çok pişmanım. Evet, Baran'ın canını yakmak istemiştim ama nefes alamayacağını hiç düşünmemiştim. O an onu öyle görünce içim gitti. Sonuçta o benim kuzenim, onu her ne kadar sevmesem de ona bir şey olmasını asla istemem." Dediklerinde samimi olduğunu düşündüğüm için gülümsedim. "Bunu anlaman gerçekten güzel. Onun yaptığı her şeyi yapabilmek zorunda değilsin. Sen de başka şeyler deneyip başarılı olabilirsin. Baran gerçekten senin iyiliğini düşünüyor."

"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?"

"Evet, herkesin farklı bir yeteneği vardır. Sen de kendininkini bulmalısın."

Çaylarımız bittikten sonra hesabı ödedik ve çay bahçesinden çıktık. Okula doğru yan yana yürürken birden beni durdurdu. Suratlarımız birbirine dönüktü ve ona ne yaptığını sorarcasına baktım.

"Gerçekten teşekkürler. Çok kısa sürdü ama ona rağmen güzeldi. Seninle konuşmak iyi geldi." Tedirginliğimi saklamak amacıyla yere bakarak gülümsediğimde bir elini yanağımda hissettim. Gülüşüm saniyeler içerisinde solarken "Ne yapıyorsun?" diye çıkıştım ve kendimi geri çektim.

"Özür dilerim, ben sanırım senden gerçekten etkilendim. Maçtan bu yana ilgimi çekiyorsun."

"Ben değil, bacaklarım ilgini çekmiştir." dedim o gün bana söylediği şeye göndermek yaparak.

"Biliyorum, haddimi aştım."

"Lütfen sadece yürüyelim." dedim ve adımlarımı büyüttüm. Bu işin içinden bir şey çıkacağını daha önceden tahmin etmeliydim.

Emre beni evime bırakmayı teklif etse de elbette kabul etmemiştim. Yanağımı ellediğinden beri içimde bir huzursuzluk vardı ve ne olduğunu çözemiyordum. Evet, rahatsız olmuştum ama huzursuzluğum bununla ilgili değildi.

Baran'dan (Birkaç saat önce)

Öğretmenler odaları ayarlarken ben de Hakan'la bir kenarda dikiliyordum. "Oğlum, bu hocalar bizi bilmem kaç bin soru çözdürüp süründürsünler diye mi para verdik?"

"Otelde beleşe kalmayı mı düşünüyordun Hakan?"

"Ben sadece evimde kalmak istiyorum kardeşim."

"Onu ben de istiyorum da..." derken aklıma Mira gelmişti. Eğer evimde kalıyor olsaydım Mira'yı da görebilirdim. Bu sabah okulun bahçesine girdiğinde onu görmüştüm ve 1 hafta boyunca göremeyeceğim için bol bol incelemiştim.

"Çocuklar, toplanın! Oda kartlarını vereceğiz!"

Herkes coşkuyla toplanırken insanların sabahın köründe nasıl bu kadar enerjik olabildiklerini sorguladım.

Her odada kalacak kişi sayısı 3'tü. Sırayla adlar okunduktan sonra sıra bize gelmişti. "Hakan, Baran, Giray."

Hocanın yanına gidip kartı aldıktan sonra bize tarif edilen yerden yukarı çıktık. Bizim gibi birçok öğrenci odasına girmeye çalışıyordu. Katlarımız kızlarla ayrıydı ve bu duruma en çok üzülen Hakan'dı. Giray'ın zaten sevgilisi vardı, benim de kalbim boş değildi.

Kendimizi içeri attıktan sonra odayı inceledik. Bir tane çift kişilik, bir tane de tek kişilik yatak vardı. Üçümüz de aynı anda birbirimize baktıktan sonra tek kişilik yatağa doğru yardırmaya başlamıştık. Aynı anda yatağa atlayınca adeta üst üste çıkmıştık.

"Ben kaptım burayı! Yürüyün gidin!" diye bağıran Hakan'a "Elime değen şey umarım düşündüğüm şey değildir!" diye karşılık verdim.

"Düşündüğün şeye göre cevabım değişebilir."

Giray "Şuradan kalksanız da yerleşsem." diye araya girdiğinde dirseğimi sırtına bastırmıştım, acıyla inlemişti.

En sonunda "En iyisi taş kağıt makas oynayalım." diye akıllıca bir fikir attı ortaya Hakan.

İlk olarak Hakan ve ben başlamıştık. İlkinde ikimiz de makas yapmıştık. İkincisinde o kağıt, ben taş yapmıştım. Sırıtarak "Bire sıfır." dedi.

Ben de hafifçe sırıtarak diğer hamlemi yaptım. O tekrar kağıt yapmıştı, bense bu sefer makas yapmıştım. Taktiğimin işe yaradığını görünce "Bire bir." dedim.

Makas yapacağını tahmin ettiğim için taş yaptığımda kazanmıştım. Hakan sızlanarak "Bu oyunda da zekasını kullandığına adım gibi eminim." dediğinde "Yatağı önceden verseydin yenilmene gerek kalmayacaktı." dedim.

Giray telefonuyla ilgilenmeyi bırakıp yanımıza geldiğinde onunla da oynamıştım ve tekrar kazanmıştım. Kahkaha atarak "Tek yastıkta kocayın." dediğimde ellerindeki çantaları üstüme fırlatmışlardı.

Servis yolculuğu yaklaşık 1,5 sürmüştü ve fazlasıyla yorgunduk. Saat 12'ye kadar dinlenme süremiz vardı, sonrasında yemek yiyecektik ve hemen test çözmeye başlayacaktık. 40 dakikalık ders süresinden sonra 10 dakikalık ara olacaktı ve birkaç dersten sonra da 1,5 saatlik bir ara olacaktı. Bu aralarda herkes serbest kalacaktı.

Saat 12'ye gelirken odadan çıktık. Çoğunluk restorana gelmiş, yemeğini yemeye başlamıştı bile. Biz de açık büfede ne varsa tabağımıza doldurup boş bir masaya geçtik. Boş kalan yerlerden birine Melek'in tabağını koyduğunu görünce içeceğim boğazımda kalıyordu. Ona daha bu sabah kızmıştım, nasıl bir yüzsüzlüktü bu?

Gülümseyerek "Afiyet olsun Baran!" diye bağırdıktan sonra sandalyesine oturdu. Gözlerimi devirdim.

Yanında da kız arkadaşlarını getirdiği için ona sövmek istiyordum ama benlik bir hareket değildi. Giray'ın kendini gülmemek için zor tuttuğunu görünce masanın altından ayağına vurdum. Yüzünü acıyla buruşturunca bu sefer ben kendimi gülmemek için zor tutuyordum.

"Kamp için heyecanlı mısınız?" Melek yine aşırı saçma bir soru sormuştu. "Alt tarafı test çözeceğiz, neden heyecanlı olalım?" diye karşılık verdi Hakan.

"Buraya kimse sadece test çözmek için gelmedi.  Akşam herkes şişe çevirmece oynamak istiyor."

"İyi, oynarsınız siz." diye mırıldanıp yemeğimi yemeye devam ettim. Bu oyundan nefret ediyordum çünkü her seferinde öpüşme istiyorlardı. Elbette bir oyun yüzünden gidip rastgele bir kızı öpmek istemiyordum. Ayrıca şu an Mira'dan başka birine yaklaşmak istemiyordum.

"Sen oynamayacak mısın?" diye sordu Melek dudaklarını bükerek.

"Benim ne zaman oynadığımı gördün?"

"Doğru. Neyse, istemiyorsan oynamazsın." dediğinde şaşırmıştım. Bu kadar kolay vazgeçmesini beklemiyordum.

Melekler masamızdan kalktıktan sonra Hakan ve Giray gülmeye başladı. "Ne gülüyorsunuz lan?"

"Melek'in hâlâ peşinde olmasına." diye yanıtladı Giray.

"Bu kız gerçekten salak mı yoksa salağa mı yatıyor anlamadım. Mira'dan önce de onunla ilgilenmiyordun, Mira'dan sonra da ilgilenmiyorsun ama kız anlamıyor."

"Mira'yla ne alakası var?" diye sorduğumda ikisi de bana fazlı imalı bakışlar attı. "Çok alakası var kardeşim. Mira'yı sevmeden önce Melek'le ilgilenmiyordun, artık Mira'yı sevdiğine göre Melek'in suratına bile bakmazsın."

Giray, her şey gayet normalmiş gibi Hakan'a dönüp "Mira'yı sevdiğini kendine itiraf etti mi sonunda?" diye sorunca "Elimdekinin nimet olduğuna şükret, yoksa suratına yerdin." dedim elimdeki ekmeği göstererek.

Hakan "Çocuk doğru söylüyor Baran." deyip Giray'a arka çıktığında haklı olduklarını biliyordum ama henüz böyle düşünmelerini istemiyordum.

"Neden artık Mira'ya itiraf etmediğini anlamıyorum. Zaten aranız da bu yüzden bozuk değil mi? Gidip söyle, kurtul. İkiniz de mutlu olun."

"O kadar kolay değil işte." diye başladım sözlerime. "Ona karşı boş olmadığımı biliyorum ama tamamen emin olmam gerekiyor. Eğer emin olmadan ona gidersem ve sonradan hislerimin gerçek olmadığını fark edersem sıçarım, anladınız mı?"

İkisi de bir anda haklı olduğuma karar vermişlerdi. Olayın içinde olmadıkları için her şey basitmiş gibi geliyordu ama değildi. Mira'yla eskisi gibi olmayı ben de deli gibi istiyordum ama her şeyin bir zamanı vardı.

•••

Normalde hiç soru çözmeyen ben, aklımı dağıtmak için deliler gibi soru çözüyordum. Teneffüs bile yapmak istemiyordum çünkü boş kaldığımda aklıma sürekli Mira geliyordu. Belki de Mira sayesinde iyi bir üniversite kazanacaktım.

Uzun araya girdiğimizde erkeklerin büyük bir kısmı futbol oynamak için çimenlik alana gitmişti. Kızlar da kendilerine voleybol oynamak için bir yer bulurken biz de birkaç erkek basketbol sahasına girmiştik.

Takımları ayarlarken tellerin arkasından gelen "Baran!" sesi içimden küfür etmemi sağladı. "Yine ne oldu Melek?"

"Sizi izlemeye geldik."

Sıkıntıyla nefesimi dışarı verdikten sonra "Bir siz eksiktiniz." diye mırıldandım ve onu ve arkadaşlarını görmezden gelmeye karar verdim.

Maç süresince Melek, attığım her basketten sonra bağırıp alkışlamıştı. Onun yerine ben utanmıştım.

•••

Akşam yemeğinden sonraki ders çıkışında artık tamamen serbesttik. İnsanlar çeşitli yerlere dağılırken ben odaya çıkmayı tercih etmiştim. Hiçbir şey yapmak istemiyordum ve bunun sebebinin Mira olması bana çok saçma geliyordu.

Giray ve Hakan odada olmadığı için önce rahatça bir duş aldım. Sonraysa balkondaki koltuklardan birine oturdum ve ayaklarımı korkuluğa uzattım. Kapüşonumu da kafama geçirdikten sonra gözlerimi kapattım ve sessizliği dinledim.

Ben asla duygusal bir adam olmamıştım. Hiçbir kıza duygusal yaklaşımda bulunmamıştım ve hiçbir kıza karşı böyle bir şey hissetmemiştim. Ben kimseyi sevmediğim zamanlarda halimden son derece memnundum çünkü bir kızı düşünmek yerine bir fizik probleminin cevabını düşünmek çok daha mantıklı geliyordu. Artık 'fizik' dediğimde bile aklıma Mira geliyordu.

Whatsapp'a girip son görülmesine baktım. Çevrimiçi olduğunu görünce heyecanlanıp hızla sohbetten çıktım. Yanlışlıkla aramak ya da bana mesaj attığında aniden mavi tik olmak istemiyordum. Gerçi bana mesaj atmayacağını hepimiz biliyorduk.

Kiminle konuştuğunu fazlasıyla merak etmiştim. Yakın arkadaşları olan Hale ve Pelin'in numarası bende yoktu ama Ege'ninki vardı. Belki onunla konuşuyordur umuduyla Ege'nin son görülmesine baktığımda en son 2 saat önce girdiğini gördüm. Suratım asılırken parmağımı korkarak Poyraz'ın adına getirdim. Saniyeler içerisinde çevrimiçi yazısını gördüğümde sinirle telefonu kapattım. Ellerim yine titremeye başlamıştı. Kendi kendime "Orospu çocuğu." diye söylendiğimde yan taraftaki balkondan "Ayıp oluyor kardeşim." diye bir ses geldi. Sınıfımdan bir çocuğum dalga geçmek için söylediğini duyunca sırıtarak "Pardon!" diye bağırdım.

Kapım tıklatılınca "Sinirlenirken bile rahat yok." diye homurdanıp rahat yerimden kalktım. Herhalde Hakan ve Giray aşağıda sıkılmıştı.

Kapıyı "Erkencisiniz." diyerek açtığımda karşımda görmeyi beklediğim kişi üstünde bir büstiyer, altında da kısacık bir şort olan Melek değildi.

Ah o Melek yok mu o Melek :D Sizce ne için Baran'ın yanına geldi?

Continue Reading

You'll Also Like

210K 17.4K 21
Irmak Arya Altun, kleptomani hastasıdır ve bir polisten çalmaması gereken bir dosya çalar. O dosyanın başına açacaklarından da habersizdir.
1.5M 111K 62
Okulun "playboyu" ve okulun tek kapalı kızı. Lise de başlayıp hayatlarının bir çok yerinde yollarının kesiştiği bu ikilinin yaşadığı maceraları ele...
5.3K 2.2K 21
"Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur"Ra'd 28. Ayet Ben kalbimdeki taşıdığım Allah aşkından ilham alıyorum
1.1K 111 25
''Beş yaşında mahalle maçı yaparken, birbirimizi böyle seveceğimizi hiç düşünmemiştim.'' Kumsal, mantığıyla hareket eden depresif genç kız. Alp, Kums...