'BİRAZ AŞK LAZIM' veya sizin bildiğiniz şekilde B.A.L'ı okuyan, yorumlayan ve vote'layan herkeeeseee çoooook teşekkür ederim. Sizler gerçekten harikasınız, Deniz'den bile :)) Multimedia'da Alara var! iyi okumalaaaar^^^
Bölüm 19'Kuzen!"
"Alaaaaraaaa Alaraaaaaaaa!! Benim tatlı yariiiim Alaraaaaaa!"
Ders Dil ve Anlatım. Evet bilmem kaçıncı defa Sıfat ve Zarfları işliyoruz. 11 olduk hala kurtulamadık şunlarda amk! Kafamı sırama koymuş Alara adlı son single'ımı söylüyorum.
"Alaaraaa Alaraaaa esmer bombaaaa, çekik gözlü koniçivaaaaa!"
"Deniz Çökelek?!!"
Meral hocanın bağırmasıyla kafamı sıradan kaldırıyorum ki gerizekalı Emir'in açtığı Pencereye kafayı geçiriyorum.
"Laa göt ne diye pencereyi açıyon?!"
Emir ukala bir şekilde bana döndürüyor.
"Dikkat et de kan falan yapma şu pencereleri, babamın paralarıyla alındı da"
"Senin ağzını burnunu dağıtırsam o zaman kanı görürsün sen"
Meral hoca sıramın yanına gelip kafama bir tane geçiriyor.
"Tahtadaki cümledeki sıfat türünü söyle bakalım, uyuduğuna göre konularıda biliyorsun demektir"
Klasik öğretmen cümlesi. Gerçi benim validemde öğretmen ama. Oflaya poflaya sıramdan kalkıyorum. Tahtada yazan cümleyi okuyorum.
"Berkenin ki geldi, benim ki nerede kaldı?"
Meral hocaya dönüyorum. Sonra sınıfa bakıyorum. Manyak mısınız la? Gülmemek için kendimi zor tutuyorum.
"Yavrum hadi açıklasana"
"Hocam şimdi ayıp olur ya sınıfta arkadaşlar falan"
Meral hocaya peki siz bilirsiniz dercesine sırıtıyorum.
"Hocam şimdi bu deliğanlılar böyle ıptıs cıktıs'lı bir mekana gitmişler, gız avlıyorlar diyor ki Berke'nin hatun geldi benim-"
kısa sarı saçlı ingliz kraliyet ailesinden prens william'ın yengesi gibi olan Meral hoca, birden çıldırıp sınıf defteriyle üstüme yürümeye başladı.
"Hocam noluyor yaa AYY HOCAM ORAYA VURMAYIIIN AYYYY'"
***
"Sen ne tür bir sapık ne tür bir hayvan ne tür bir magandasın be oğlum?!"
Evet tabii ki yine ben yine Metin hocanın odasındaki götümü terleten deri koltuk, harekette etmeye korkuyorum bu koltukta pırt sesi çıkıyor, sonra koltuktan çıktığını belli etmek için tekrar tepiniyorum. Neyse ben en iyisi put gibi durayım. Zaten tapılacak kadar harikayım.Şu tipime bir bak.
"Ama Meral hoca bana dedi ki cümleyi açıkla dedi bende açıkladım hocam eğer burda bir cenabet arıyorsanız o, bu cümleyi yazandır!"
Metin hocanın masasındaki kalemlerden tekini kafama yiyorum.
"Kes sesini terbiyesiz!Bıktım artık senden devamlı müşterim oldun lan haftada 3 gün ben seni bu odada görmek zorunda mıyım?!"
"Başka bir yerde görüşelim hocam bildiğim güzel yerler var eheheeheh"
ikinci kalemide kafama yedim evet. sonra bu okulda tükenmez kalem kalmıyor. sonra bizim paralarımızla tamam belki Emir'in babasının parasıylada olsa kalem alınıyor! Az insaf be! kafama değil kaleme acıyorum ben!
***
IRMAK
Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir Emir
"Irmak bu soruyu sen cevapla"
Coğrafya öğretmeni Kadir hocanın sesiyle kendime geliyorum.
"Hı? Hangi soruyu hocam?"
Kadir hoca her zaman ki gibi sinirli bir şekilde elindeki coğrafya kitabını masaya fırlatıyor.
"Ya sizde bu mallık genetik mi yavrum, abinden çektiğimiz yetmedi kardeşi de onun gibi çıktı? Yeter artık!"
Şu Deniz yüzünden yemediğim laf kalmadı. Ben kafamı eğmiş aşağı bakarken Zeynep koluyla beni dürtüp sınıf kapısının camını gösteriyor. Camın önünden bana bakan Emir'i farkediyorum. Kadir hoca'nın farketmeyeceği bir şekilde ona gülümsemeye çalışıyorum. Emirse dudaklarını ısırmış bir şekilde bana gülümsüyor. Bu arada kadir hoca sustu mu? Tabii ki hayır. Bense kadir hocayı dinliyormuş gibi kafamı sallıyorum. Aniden sınıfın kapısı çaldı ve içeri Emir geldi.
"Dersinizi böldüğüm için çok özür dilerim Hocam acaba 936 numaralı öğrenciyi alabilir miyim?"
Bir dakika ya 936 numaralı öğrenci bendim! Ama bunu nerden biliyordu?! Yarı şaşkın yarı mutlu bir şekilde sırandan kalkıp Emir'in yanına yani kapıya doğru yürümeye başladım. Sınıftan çıktık ve Emir kapıyı kapatıp beni sınıfın yanındaki koridor boşluğuna çekti.
"Harika zamanlamaydı değil mi?"
Gülerek Emir'in kolunu tuttum.
"Hemde nasıl, şimdi 1 saat susmazdı"
Yarı şaka yarı ciddi bir şekilde
dayanamayıp sordum.
"Hem sen benim okul numaramı nerden biliyorsun?"
Benim bunu sormamla Emir'in yüzünde küçük yaramaz oğlan çocuklarındaki gibi sevimli bir gülümseme oldu.
"Bilmem, belkide senin hakkında bildiğim tek şey bu değildir?"
Aaa hayır ama! Bu kadar sevimli gülmek zorunda mısın? Korksam mı yoksa sevinsem mi bilemedim. Biz birbirimize aptal aptal sırıtırken Zil çaldı ve zilin çalmasıyla Emir'i itmem bir oldu.
***
Metin hocanın odasından çıkıp sınıfa gidiyorum. Sınıfta oturan Ege'nin yanına gidiyorum.
"Napıyorsun olm sınıfta gitsene sevgilinin yanına?"
Ege sinirle elindeki telefonu sırasına atıyor. Bu da neyin tribindeyse.
"Çisemsu benim sevgilim falan de-"
"AŞKOOOOOOOOM!"
Egoş oflarak kafasını sıraya koyuyor. Çünkü sevdiceği Çisemsu geldi, bana da gençleri yanlız bırakmak düşer tabii eheheh. Egenin omzunu sıvazlıyorum.
"Hadi kolay gelsin pileyboy"
Çisemsu'nun yanağından makas alıyorum.
"Sende hoşgeldin yenge, rahatsız olmayıın ben gidiyom sınıftan rahat rahat takılın hadi bakalım ehehe"
Sınıftan çıkıyorum. 11. Sınıfların katında dolanıyorum. Sınıfların içine teker teker bakıyorum. Ve sonunda onu buluyorum. Alara.
Heyecanlandığımı çok belli etmeden sınıfına giriyorum. Hani bi arkadaşıma bakıyormuşumda onu görmüşüm gibi anlarsınız ya :))
"Aaaa sen bu sınıfta mıydın?"
Alara beni görünce sırasından kalkıp üzgün bir şekilde yanıma geliyor. Yerim lan, kim üzdü bu kızı?!
"Neyin var canın sıkkın gibi?"
Yemin ederim hemen uysallaştım ya.
"Kuzenimle aynı sınıfta olmayı planlıyorduk ama bu sınıfa yerleştirmişler beni offf"
"Kuzenin hangi sınıftaki?"
Ben Alara ile konuşurken arkamdan o tanıdık iğrenç yavşak ses geliyor.
"HALLETTİM KUZEN ARTIK AYNI SINIFTAYIZ!"
Arkamı istemeyerekte olsa dönüyorum ve tabii ki doğru tahmindi. Alara'nın kuzeni Emir'di!