KİMLİKSİZ | Texting ✔

By bbhikayeleri

9.9M 536K 210K

On sekizinci yaş gününde tanımadığı numaradan gelen mesaja cevap veren bir garip genç kızın hikayesi. Mesajı... More

açılış
bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi
yirmi bir
yirmi iki
yirmi üç
yirmi dört
yirmi beş
yirmi altı
yirmi yedi
yirmi sekiz
yirmi dokuz
otuz
otuz bir
otuz iki
otuz üç
otuz dört
otuz beş
otuz altı
otuz yedi
otuz sekiz
otuz dokuz
kırk
kırk bir
kırk iki
kırk üç
kırk dört
kırk altı
kırk yedi
kırk sekiz
kırk dokuz
elli
elli bir
elli iki
elli üç
elli dört
elli beş
elli altı
elli yedi
elli sekiz
elli dokuz
altmış
altmış bir
altmış iki
altmış üç
altmış dört
altmış beş
altmış altı
altmış yedi
altmış sekiz
altmış dokuz
kapanış
son söz / duyuru
Masal&Mert
Yağmur&Ali
özel bölüm ilk
özel bölüm iki
özel bölüm üç
özel bölüm son

kırk beş

115K 6.7K 1.8K
By bbhikayeleri

[Send It On]
*dinleyerek okuyun*

Medya: Irmak

Bu bölüm aysemmert123 ninjama ithafendir.❤

💬

Irmak: Dershaneden atıldım.

Kimliksiz: Ne?!

Irmak: Şaka.

Kimliksiz: Kızım bende kalp var, engeli kaldırıp biranda böyle şeyler yazma.

Irmak: Ama uzaklaştırma aldım. Kıçı kırık dershanenin yaptığı muameleye bak! Sanırsın beni onlar mezun edecek😒

Kimliksiz: Oo atarlıyız.

Kimliksiz: Onlara sinirlendin ve gidip Asaf'a yazayım mı dedin?

Irmak: Evet, sen benim her halimi çekiyorsun çünkü.

Kimliksiz: Daima.

Irmak: Biliyor musun? Ailem bile senin kadar değer vermiyor bana.

Kimliksiz: Saçmalama, Mika. Onlar senin ailen elbette değer veriyorlar.

Irmak: Vermiyorlar!

Irmak: Verselerdi beni sorgusuz sualsiz Ordu'ya gönderiyor olmazlardı!

Kimliksiz: Ne Ordu'su? Irmak nolur bana düşündüğüm şey olmadığını söyle!

Irmak: Ne düşündüğünü bilmiyorum ki.

Kimliksiz: Ordu'ya mı gideceksin?!

Irmak: Evet.

Kimliksiz arıyor...

Sinirden titreyen ellerimle tuttuğum telefonun ekranına baktım. Dershane de kavga ettikten sonra olay Koordinatörümüz Ferdi Hocanın kulağına gitmişti ve ikimize de bir hafta uzaklaştırma vermişti, bir daha aynı şey tekrarlanırsa dershaneden atılacağımızı da ilave etmişti. Eve gelip bunu bizimkilere söylediğimde tartışmaya tutuşmuştuk.

Son karar; yine beni dinlememişlerdi ve biletimi kesmişlerdi.

Şu saatten sonra umurumda değildi. Ne olacaksa olacaktı ama şuan için düşündüğüm tek kişi vardı.

O da şuan beni arıyordu.

Derin bir nefes alıp aramayı cevapladım. Hiçbir şey söylemedim, o da derin bir nefes alıp benim gibi sessiz kaldı. Ne kadar konuşmadık bilmiyorum ama sonunda sessizliği bozan yine o oldu.

"Neden?"

Öyle bir demişti ki...Başından beri sesinin tokluğuna hayran olduğum çocuğun sesi şuan kulağıma zor ulaşıyordu. Öyle bitik bir halde sormuştu ki yutkunmadan edemedim.

"Benim gerizekalılığım..."

"Bir yanlışlık oldu galiba. Senin bana 'gerizekalı' demen gerekiyordu," dediğinde ikimiz de güldük. İşte ona yazma sebebim buydu. Moralim bozukken düzeltebilen tek insandı.

"Yok bu sefer senden bana bulaşmış."

"Öyle diyorsan...Naptın yine?"

"Yelloz Yeliz'le kavga ettik. Bu sefer kavgaydı. Çünkü salağın tek gelmeye cesareti olmadığı için yanına iki tane süslü alıp gelmişti. Sonra tabi biz saç baş birbirimize girdik..." derken sözümü sinirle kesti. "Irmak!"

"Birgün de rahat dur. Birgün de 'şu kıza bir şey oldu mu' derken bulmayayım kendimi. Bir şeyin var mı?"

Gülümsedim. Gülümserken dudağımın yanındaki yara sızlamıştı. Göz devirdim. Yellozun yanındaki cadılardan biri tırnağını yüzüme geçirmişti o sırada dudağımın kenarı gazi olmuştu.

Aynadan yolunan saçlarıma bakarken, "Tabi ki de yok. Sen bir de onları gör," dedim. Yalan. Dördümüzde yamulmuştuk.

"Küçücük kızsın kurduğun cümleye bak. Mahalle kavgasına karışan Mahmut abi gibi."

"Gerizekalı," derken gülümsüyordum.

Keyifle konuştu. "Heh şimdi oldu."

Derin bir nefes aldım. Yatağıma oturup Pandacık'ı kucağıma çektim. Peluş pandanın adını Asaf'ın tabiriyle çok 'yaratıcı' bir şey koymuştum. Neyse.

Pandanın boynundaki kalple oynarken, "Asaf?" dedim. Neredeyse ismini tam söylemeden yanıtladı. "Güzelim?"

Şu aptal kelime sesli söyleyince o kadar anlamlı oluyordu ki hızlanan kalbime hak verdim.

"Ben gidiyorum," dedim içim içimi yerken. "Ee sonra noldu? Yeliz'in saçlarını yolup eline mi verdin?" diyerek konuyu şakaya vurmaya çalıştı.

Gitmemi konuşmayı istemiyordu biliyordum. Bu yüzden bende ona ayak uydurarak devamını anlattım. "Yoldum tabi. Kaçar mı benden? Sonra işte lavaboya kızlar gelince basıldık. Sinsirellalar da hemen gidip yetiştirmişler, azar yiyip uzaklaştırma aldık. Hayır sen bana uzaklaştırma versen nolur? Senin verdiğin uzaklaştırma benim hayatıma renk katar."

"Belli, baya renk katmış."

"Dalga geçme be," diye çirkinleştiğimde gülüp, "Tamam tamam devam et," dedi.

"Ve sıkıcı son. Uzaklaştırma aldığımı duyan ebeveyinlerim büyük çaplı kalp krizleri geçirdi ve annem sonunda emeline ulaşarak babama uçak biletimi aldırttı. Anlayacağın yolcudur abbas bağlasan durmaz. Şimdiden Ordu'nun Dereleri türküsünü indirdim telefonuma, yolda dinleyeceğim."

Bu sefer gülen bendim, susansa oydu. Dudağımı ısırıp ne diyeceğini merakla beklemeye başladım. Ses vermediğinde kapattı mı diye düşünüp ekrana baktım. Yoo hala açıktı. "Kimliksiz?"

"Ne zaman?"

Kimliksiz demem onu kendine getirmiş gibi kısık sesle sordu. Ne zaman gideceğimi sorduğunu biliyordum, alacağı cevaptan memnun olmayacağını bildiğim gibi.

"İki gün sonra."

Cümlemi tamamlar tamamlamaz, "İki gün sonra mı?!" dedi hiddetle. Biran da celallenmesini anlayamamıştım. "Evet de sen niye cellallendin?"

"Irmak iki gün sonra ne var?!"

Kaşlarımı çattım. Şuan bir şey düşünecek durumda değildim. "Ne var Asaf? Dolandırmadan söylesene."

"Konser!"

Yerine gelen tok sesiyle vurgulu ve sinirli bir şekilde söylediği tek kelimelik söz beni duraksatmaya yetmişti. Telefonu indirip ekrana baktım. Kahretsin! Ben bunu nasıl unutmuştum? İple çektiğim günü unutmuştum, Asaf sinirlenmekte haklıydı.

İki gün sonra Mor ve Ötesi grubunun konseri vardı.

Şu beraber gideceğimiz konser!

"Asaf ben...Üzgünüm ama elimden bir şey gelmez. Konsere seninle gelemeyeceğim o gün uçağım var."

"Ne yani beni görmeden çekip gidecek misin?"

Yumuşatmaya çalıştım. "Sadece seni değil grubu da göremeyeceğim, dur ben oturup ağlayayım."

"Sikmişim grubunu! Seni görmeme fırsat tanımadan gideceksin Irmak! Seni gönül rahatlığıyla görmenin keyfini bana yaşatmadan gideceksin! Ben yıllarca bu anı bekledim lan! Yaklaşık üç senedir ben bu anı düşünerek yaşadım. Şimdi bu kadar yaklaşmışken olmaz! Gidemezsin Irmak! Duydun mu? İzin vermiyorum, gidemezsin. Bir daha olmaz. Daha önce ben senden gitmek zorunda kaldım ama bu sefer sen benden gitmek zorunda kalmayacaksın."

Karşı taraftan duyduğum isyankar,kırgın ve hırçın ses beni zorluyordu. Ağlamamak için...Ama elimde değildi.

"Üzgünüm..."

"Olma. Mika'm üzgün olma, yanımda ol. Gitme...Lütfen."

Allah'ım! Onu üzüyordum, bana benden daha çok değer veren onu üzüyordum!

"Yine gelirim ha? Asaf bu bir son değil ki...Gitsem bile gelirim, senin için. Kimliksiz'imi görmek için gelirim."

"Yalan söyleme! Gelmeyeceksin! Zaten hiçbir zaman umurunda olmadım, şimdi bir de şehir değiştireceksin hiç olmayacağım. Unutacaksın beni. Unut,git,hayatını yaşa!"

"Saçmalama Asaf, bir di..." derken telefonu kapattığını fark etmemle sustum.

Bu ikinci telefonu yüzüme kapatışıydı. Gerizekalı!

Sinirle mesaj kısmına girdim ve mesaj attım ama o an hiç ummadığım bir şeyle karşılaştım.

Irmak: Bu iki etti! Seni öldüreceğim!
(Mesajınız iletilmedi.)

Kimliksiz adlı kişi sizi engelledi.

💬

Vee bölüm sonu.

Mizah kitabında depresyona sokan yazar yapmışlar olmamış ahsgahahhs

Sonunda beklediğiniz o bölüm gelecek ama hangi gün?😎

Sevgilerimle,
Ninjalarını seven ponçik yazarınız♥

Continue Reading

You'll Also Like

377K 25.2K 34
Sokak dövüşü isimli kitabın devam kitabıdır.
288K 15.6K 34
Gençlerin kendini denediği, ünlendiği ya da dibe gömüldüğü yerdi Karaduman Çeteleri... Herkesin hayali ise ya Yıldırım Çetesi'nde ya da Kara Çete'de...
2.5K 544 36
Babasının katı kurallarıyla büyümüş fakat buna rağmen savaşçı bir ruha sahip olan Derin Atacan arkadaşlarını ziyaret etmek için karakola gider ve ora...
84.1K 9.5K 44
Utangaç birisi olarak görülen ve insanlardan sürekli çekinen Lila'nın ruhunu özgür bıraktığı tek şey dans etmektir. Ama bir adım ileri atlarken sürek...