5 NUMARA

By Wolfian_SS

4M 197K 93.9K

Lise 3'e giden Mira, kızların gözdesi Poyraz tarafından sevilir ama onun gönlü kendisinden haberi bile olmaya... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
5N Özel-Kız İsteme
5N Özel-Düğün
5N Özel-Balayı
5N Özel-İkinci Düğün
5N Özel-Oruç
5N Özel-Doğum
YENİ KİTAP

15.Bölüm

75.8K 4K 1.2K
By Wolfian_SS

"Tamamız, hareket edebiliriz."

Servis okulun bahçesinden çıktığında yanımda oturan Pelin'e döndüm. "Sen karşı takımla ilgili bir şeyler biliyor musun? Baran bana pek bir şey söylemedi."

"Çok iyi olduklarını biliyorum. Tribünleri de fazlasıyla kalabalık ve coşkulu oluyormuş."

"Kavga çıkarırlar mı yani?"

"Tribünler arasında çıkacağını sanmam ama oyuncular arasında çıkabilir, sevmedikleri okullara karşı çok sert oynuyorlarmış."

"Ve bizi sevmiyorlar." diye mırıldandım.

"Ayrıca amigo kız takımları var ve onlar da çok iyiler. Kısacası bu işi fazla ciddiye alıyorlar."

Dakikalar sonra servisimiz rakip okulun bahçesine girince gözlerimi binadan alamamıştım. Bizim okuldan çok daha büyük bir binası vardı.

Erkekler koçla birlikte 13, biz de hocamızla beraber 17 kişi servisten inince toplam 30 kişi okulun içine doğru ilerledik.

Soyunma odalarının bulunduğu kata indiğimizde bizim gibi kalabalık bir grup çıkmıştı karşımıza. Kızlı erkekli küme oluşturmuşlardı, muhtemelen rakip takımın oyuncuları ve dansçılarıydı. Bir süre bize baktıktan sonra soyunma odalarına ilerlemişlerdi.

Biz de bize ayrılan soyunma odalarına girerken Baran sessizce "Yanağına yine numaramı yazacak mısın?" diye sordu.

"Yazayım mı?"

"Geçen sefer maçın en skorer oyuncusu olmuştum. Bence yazmalısın." dediğinde sırıttım ve kafamı salladım.

Kızlarla bir yandan giyiniyor, bir yandan konuşuyorduk. Çantamdaki tarağımla saçımı düzgün ve yüksek bir at kuyruğu yaptıktan sonra göz kalemimle yanağıma tekrar 5 yazdım. "Kızlar, isteyen yanağına numara yazabilir. Biliyorsunuz, ne kadar gaza gelirlerse o kadar iyi."

Kızlarla yavaş yavaş hem giyinmiş hem de bolca sohbet etmiştik. Boğazımın kuruduğunu hissettiğimde dışardaki su sebilinin yanına gittim, plastik bardak alacakken biri benden önce davranmıştı. Rakip takımdan olduğunu görünce muhattap olmamak için geri dönecekken "Hey! Su içmeyecek misin?" diye sordu.

"Vazgeçtim."

"Benden kaçmıyorsun yani?"

Kaşlarımı çattım. "Senden niye kaçacakmışım?"

"Bilmem, sen söyle."

"Rakip takımdan birine nasıl davranmamı bekliyorsun?"

Sorumu duymazdan gelip "Demek Baran'ınki sensin." dedi.

"Baran'ınki derken?"

"Yanağında numarası yazıyor."

"Baran'ın numarasını ezbere mi biliyorsun?" dediğimde güldü. Gülüşünde bir anlam vardı ama ne olduğunu bilmiyordum ama Baran'ı tanıdığından şüpheleniyordum.

O sırada Baran hissetmişçesine soyunma odasından çıkınca su içiyor gibi yapmak için elime hızla bir bardak aldım.

Çocuk her şeyden habersiz "Kıyafet yakışmış. Sahada güzel bacaklara ihtiyacımız var." dediğinde Baran sinirli yüz ifadesiyle çocuğun arkasından yaklaştı ve dişlerini birbirine bastırarak "Seninkiler gibi, Emre." dedi.

Adının Emre olduğunu öğrendiğim çocuk irkilip arkasını dönünce "Ooo!" diye bağırdı. Birbirlerini tanıdıklarını kesin olarak anlamıştım. "Baran Beyler de teşrif etmiş. Amigonla sohbet ediyordum ben de."

Ona ters ters bakarak "Sohbet anlayışın bu mu senin?" dediğimde Baran bana şirince gülümseyerek "Mira, sen soyunma odasına dönsene." demişti. Çocukla sadece konuşacağını bildiğim için kafamı sallayarak dediğini yapmıştım.

•••

Sahaya çıktığımızda rakip takımın tribünü bizi yuhalamaya başlamıştı. Bizim okuldan da bir miktar insan vardı, aralarından Poyraz ve Melek'i kolayca seçebilmiştim.

Bizim takımın geldiğini görünce kızlarla karşılıklı iki sıra oluşturduk ve kollarımızı kaldırıp bir köprü oluşturduk. Tabi bunu yaparken parmak ucuna kalkmak zorunda kalmıştık çünkü boyları bizden uzundu.

Tribünlerden hem yuhalama hem alkış sesleri gelirken erkekler aramızdan geçmeye başladılar. Baran'ın gözleri beni buldu ve tam önümden geçecekken parmağıyla yanağını işaret etti. Bu sefer şaşırmadan yanağına bir öpücük kondurdum. Sanırım uğurlu geldiğini düşünüyordu.

Hepsi aramızdan geçince arkalarından coşkuyla alkışladık. Biz kenardaki yerlerimizi alırken onlar ısınmak için ellerine top alıyorlardı.

Isınmaları bitince takımlar son kez koçların yanına gittiler, sonra da sahadaki yerlerini aldılar.

İlk yarı skor dengeli gidiyordu. Sadece 3 sayı önümüzdelerdi. Ayrıca ilk çeyrek bitince rakip takımın amigoları dans etmişti ve tahminlerimiz doğru çıkmıştı, çok iyi dans ediyorlardı.

Devre arası sona ermek üzereyken sahaya yine takımdan önce çıktık ve onlar geldiğinde coşkuyla alkışladık.

Koç daha sahaya çıkmamıştı ve üçüncü çeyreğin başlamasına 4 dakika vardı. Baran bağcıklarını bağlarken yanına oturdum. "Nasılsın LeBron James?" diye sorunca güldü ve "Gayet iyiyim, sen?" diye sordu.

"Ben de iyiyim. Rakip takımın amigoları hakkında ne düşünüyorsun?" Saçma bir soru olduğunu çok sonradan fark etmiştim.

"Fenalar. Hem fizikleri güzel hem de çok iyi dans ediyorlar." dediğinde surat ifadesi ciddiydi.

Sinirlenip "Basketbolcuları da çok iyi yalnız. Sizden daha kaslılar ve çok iyi oynuyorlar." dedim.

Baran "Başlarım şimdi kaslı basketbolcularına." diye homurdandığında kıskanmış mıydı yoksa sadece onları sevmediği için sinirlenmiş miydi anlayamamıştım.

Moralinin bozulmasını istemediğim için "Baran, şaka yapıyordum." dedim.

Rahatlamış gibi görünüyordu. "Güzel çünkü ben de şaka yapıyordum."

"Yani fiziklerini güzel bulmuyor musun?"

"Belki biraz bulu-" Cümlesini tamamlamasına izin vermeden "Sus, daha fazla konuşma." dedim ve kızların yanına gittim. Başka kızların fizikleri hakkında düşüncelerini duymak istemiyordum.

•••

Üçüncü çeyreğin ilk dakikalarında Baran topla koşarken Emre ona faul yapmıştı ve canını yakmak için yaptığından emindim.

Baran yere düştüğünde içim sızlamıştı. Herkes bu anı bekliyormuşçasına birbirine girince kendimi sahaya girmemek için zor tutuyordum.

Hareketlendiğimde Pelin ne yapacağımı anladı ve "Mira, sakın gitme. Baksana hayvan gibiler. Sana da bir şey olacak." dedi.

"Baran yerde Pelin!" dediğimde Giray, Baran'a el attı ve Baran ayağa kalktı. İyi olduğunu görünce derin bir nefes aldım.

Baran, Emre'ye herhangi bir müdahalede bulunmamıştı. Hatta kavgaya karışmamıştı bile. Kendi arkadaşlarını yatıştırmaya çalışıyordu. Hakem de araya girince ortalık sakinleşmişti.

Üçüncü çeyreğin bitmesine 1 dakika kala 57-52 öndeydik. Baran, elinde topla koşarken Emre birden önüne çıktı ve karnına dirseğini geçirdi.

Baran tekrar yere düşünce yüzümü acıyla buruşturdum. Bu sefer ciddi anlamda sinirlenmiştim.

Bizimkiler de müdahalenin kasıtlı olduğunun farkına varıp rakip takıma saldırınca ortalık yine karışmıştı. Baran ayağa kalkmıyordu, hatta neredeyse hareket etmiyordu.

Kalbim korkudan hızlı hızlı atarken koşmaya başladım, bizimkiler karşı takıma girişirken Baran'ın yanına eğildim ve elini tuttum. "Baran, konuş benimle!" diye bağırdım ama ağzını açmadı. Gözleri açıktı ama sanki bilinci yerinde değildi.

Giray ve bir çocuk daha yanımızdaydı ve Baran'ı konuşturmaya çalışıyorlardı.

Darbeyi karnına aldığını hatırlayınca "Nefes almakta zorluk mu çekiyorsun? Cevap evetse elimi sık." dedim. Elimi sıkınca telaşla "Nefes alamıyor!" diye bağırdım.

Sağlık görevlileri koşarak Baran'ın yanına geldiğinde hala elini tutuyordum. "Darbe diyaframına gelmiş olmalı."

"Bir şeyler yapın!" diye bağırdım. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Diyaframa gelen darbenin, nefesi kestiği için ölümcül olabileceğini biliyordum ve ödüm kopuyordu.

Baran saniyeler sonra öksürmeye başlayıp nefes alınca aşırı rahatlamıştım. "İyi misin? Rahat nefes alabiliyor musun?" diye sordum elini sıkarak. Kafasını sallayınca onu yavaşça ayağa kaldırdık.

Baran ayağa kalktıktan sonra biraz da olsa sakinleşmiş olan oyuncuları, Emre'yi sertçe iterek tekrar gaza getirdi. "Yazık oldu! Öldüremedin beni!"

O an aklıma gelen ilk şeyi yaptım ama yapmamam gerektiğini çok sonradan fark ettim.

İkisini ayırmaya çalıştım.

Başka bir çocuk Emre'yi çekerken ben de Baran'ı çekmeye çalışıyordum ve o sırada Emre'ye vurmaya çalışırken dirseği başıma çarpmıştı.

"Ah!" deyip onu bıraktığımda bakışları anında bana döndü ve yaptığı şeyin farkına vardı.

"Mira! Senin hala ne işin var burada? Bir şey olacak şimdi."

"Oldu olacağı kadar." dediğimde biraz da olsun sakinleşti ve "Gerçekten özür dilerim ama şimdi lütfen kızların yanına dön." dedi.

Ben Baran'ın dediğini yaparken hakem ve antrenörler kavgayı sonlandırmıştı.

Üçüncü çeyreğin sonundaki 1 dakikalık kısa dansımızdan sonra hakemin düdüğü çaldı ve son pozumuzu verdik, rakip takımın dansçılarından daha çok alkış almıştık.

Kenara geçerken bizim takımın da bizi alkışladığını gördüm ve o an Baran'ın beni izlediğini yeni fark etmiştim.

Yanından geçerken "İyi oynasan iyi edersin yoksa kafama vurduğun için seni affetmem." dedim. Tabi ki şaka yapıyordum.

"O dansını ve taklalarını gördükten sonra kötü oynayabileceğimi sanmıyorum." deyip yanımdan hemen ayrılınca şekilden şekile giren suratımı görmediği için arkasından rahat rahat baktım.

Baran, hatta bütün takım dördüncü çeyrekte gerçekten iyiydi. Tabi ki bunun dansımız sayesinde olmadığını biliyordum, koç iyi bir konuşma yapmış olmalıydı.

Rakip takım bir ara farkı kapatmıştı ama tekrar açmayı başarmıştık ve maçı kazanmıştık.

Kızlarla çığlıklar içersinde erkeklerin yanına koştuk. Hiç düşünmeden Baran'a sarıldığımda o da kollarını bana sardı ve kulağıma "Şimdi affettin mi?" diye sordu. Başım göğsüne yaslıyken başımı aşağı yukarı salladım.

•••

Kızlarla giyindikten sonra odadan çıkarken tam karşıda duvara yaslanarak bekleyen Baran'ı gördüm. Beni görünce sırtını duvardan çekti ve "Bu sefer kutlamaya geliyorsun, değil mi?" diye sordu.

"Geliyorum sanırım." deyip kafamı sağa döndürdüğümde koridorun başında bizi izleyen Poyraz'ı görmüştüm, benimle konuşmak istediğini bildiğim için Baran'a "Hemen gelirim." dedim ve yanından ayrıldım.

Poyraz'ın yanına ulaştığımda "Bu kadar iyi dans ettiğini bilmiyordum." dedi.

"Teşekkürler."

"Çıkışta bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm." deyince Baran'a baktım. Olduğu yerde bizi izliyordu.

"Galibiyet kutlamasına gideceğime söz verdim. Başka zaman olsa?" Onu üzmek istemiyordum ama önce Baran'a söz vermiştim.

Moralinin bozulduğunu fark ettim ama bozuntuya vermedi. "Olur, başka zaman yaparız."

Poyraz yanımdan uzaklaşınca Baran yanıma geldi ve "Hadi, bahçeye çıkalım." dedi. Yemeğin nasıl geçeceğini gerçekten merak ediyordum.

Sizce Baran, Mira'yı sevmeye başladığı için mi ona yakın davranıyor yoksa sadece Mira'nın ilgisinden mi yararlanıyor?

Vee oy verip yorum yaparsanız gerçekten çok sevinirim :)

Continue Reading

You'll Also Like

2.3M 130K 123
Ahenk; gittiği yeni kolejde yaşadığı olaylar yüzünden, "Acaba bu koleje gelmekle hata mı yaptım?" diye düşünse de bu düşüncesini, "İyi ki bu koleje d...
234K 12.7K 54
Hikayemi okursanız eminim beğenirsiniz:) Bence bir şans verin:) Günümüzde internet fenomenleri büyük rabet görmeye başladı. Peki hiç bir gizli bir i...
3.4K 766 28
"Birisini sevmek yalnız güçlü bir duyguya kapılmak değildir; bir karardır, bir yargıdır, bir söz vermedir. Sevgi yalnızca duygudan oluşsaydı birbirin...
77.5K 5.8K 14
Öz güvenin vücut bulmuş hali, bedeninden beklenin aksine gerektiğinde sevgilisi için adam bile dövebilen Egenaz'ın hayatı Türk gençlerinin senelerdir...