5 NUMARA

By Wolfian_SS

4M 198K 94.2K

Lise 3'e giden Mira, kızların gözdesi Poyraz tarafından sevilir ama onun gönlü kendisinden haberi bile olmaya... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
5N Özel-Kız İsteme
5N Özel-Düğün
5N Özel-Balayı
5N Özel-İkinci Düğün
5N Özel-Oruç
5N Özel-Doğum
YENİ KİTAP

11.Bölüm

80.4K 3.9K 2.9K
By Wolfian_SS

Sınıfa girmeden önce matematik defterimi almak üzere dolabımı açtığımda birinin yine dolabıma not bıraktığını gördüm.

"Seninle zorla takıldığının farkında değil misin? Sırf seni üzmemek için yanındayken eğleniyormuş gibi davranıyor."

Notu sinirle buruşturup dolabımı sertçe kapattım. Artık notları yazan kişiyi bulmazsam kafayı yiyecektim

Öğle teneffüsünde elimde tostum ve ayranımla ilerlerken yanıma Melek gelmişti. "Mira, biraz konuşabilir miyiz?"

İstemiyor olsam da kabul ettim.

"Şey, ben cumartesi günü için özür dilerim. Fazla ileri gittim ve haksızdım. Umarım affedebilirsin beni."

Ben daha bir şey diyemeden bileğimden tutup "Biz şu masada oturuyoruz, sen de gel." dediğinde kendimi Baran'ın da bulunduğu masaya doğru ilerlerken buldum.

Dün gece maçın bitiminde kazanan Fenerbahçe olmuştu ve babamla Baran coşkuyla sevinirken ben gözlerimi devirmekle yetinmiştim. Yine de gülümsemeden edememiştim.

"Gençler, bu alt dönemden Mira."

Bir çocuk "Tanıtmana gerek yoktu." dediğinde Poyraz yüzünden beni tanıdıklarını düşündüm.

"Aynı zamanda Baran'ın da arkadaşı."

"Baran'ın Melek'ten başka kız arkadaşı da varmış beyler!" Herkes gülerken Baran bunu söyleyen çocuğun ensesine şaplatmıştı, çocuk acıyla gülmeye devam ederken de bana bakıp gülümsemişti Baran. Sanırım benimle arkadaş olmaktan gerçekten memnundu.

•••

Kafeye giderken Poyraz'ı düşünmeden edemedim çünkü bugün okulda onu hiç görmemiştim. Melek'e sormak da aklıma gelmemişti.

Kapıdan içeri girerken telefonumu çıkardım ve Poyraz'a mesaj yazmaya başladım.

Ben: Okula gelmedin mi bugün?

Poyraz: Fark ettin demek :)

Ben: Fark etmemek mümkün mü? Neden gelmedin?

Poyraz: Biraz hastaydım.

Ben: Şimdi iyi misin?

Poyraz: Evet. Yarına kadar iyileşirim.

Ben: Sevindim. Bu arada Melek'e benden özür dilemesini sen mi söyledin?

Poyraz: Senden özür mü diledi?

Ben: Evet. Fazlasıyla garipti.

Poyraz: Ben söylemedim, yaptığının yanlış olduğunu fark edebildi herhalde.

Montumu kenara astıktan sonra koşarak Hale'nin yanına gittim. "Mira! Dün gece olanları bana anlatmalısın."

"İşte Baran dün bize geldi, gitar çalıştık. Kitaplarıma bakıyordu, onu düşen kitaplardan korumak için kendime çektiğimde kafalarımız tokuştu, belinden gıdıklandığını öğrendim, annem odamın kapısıyla kolumun ırzına geçtiğinde Baran güldü, sofrada ailemle sohbet etti ve akşam babamla maç izledi."

Hale yüksek sesle "Ne?" diye sorduğunda insanların bize bakıp bakmadığını kontrol etmek için etrafa göz attım. Baranların kapıdan girdiğini ve şaşkınlıkla bize baktıklarını görünce gergin bir gülüşle onlara bakıp tekrar Hale'ye döndüm. "Sessiz ol!"

"Herhangi bir yakınlaşma oldu mu? Lütfen olmuş olsun!"

"Aynen oldu Hale, annemlerden gizli tuvalette kırıştırdık."

Bir anda inanıp çığlık tarzı bir ses çıkarınca ağzını kapattım. "Susar mısın?"

"Ne yapayım? Heyecanlandırdın beni."

"Artık siparişlerini almalıyım." deyip Baranların masasına ilerledim. Baran'la gözlerimiz buluşunca "Az önce önemli bir şey olmadı, değil mi?" diye sordu.

"Çığlığı mı diyorsun? Yok, önemli bir şey değildi."

Hakan gülüp "Ne anlattıysan artık kıza." deyince aklımdan 'bilmek istemezsin' diye geçirdim.

Kapıdaki çanı duyunca gelen kişiye baktım. Melek'ti. Baranların masasına oturacağını düşünmüştüm ama onun yerine "Sipariş aldıysan benim masama gelir misin Mira?" demişti.

Kafe boş olduğu için masaya oturabilmiştim. Montunu çıkarıp sandalyesinin arkasına astıktan sonra "Seninle önemli bir şey konuşmak istiyorum." dedi.

"Ne hakkında?"

"Kim hakkında desen daha doğru olur. Bu kafedeki biri hakkında."

Aklım direkt Baran'a kaymıştı. Gözlerim de ona kayınca Melek, tahminimi doğrulayan bir bakış attı bana.

"Şey, ben Baran'dan hoşlanıyorum."

Bunu zaten içten içe biliyordum ama ağzından duymak kötü hissettirmişti. "Öyle mi?" dedim şaşırmış gibi yaparak.

"Evet, o gün Baran'da kalmamın ve kardeşime yalan söylememin sebebi de buydu. Sana o gün kötü davranmamın sebebi de seni kıskanmamdı çünkü Baran seninle daha fazla vakit geçiriyor."

"Beni kıskanmana gerek yok. Baran bana ders veriyor olmasaydı bu kadar yakın olmazdık." dedim masada duran ellerime bakarak. Bencillik yapamazdım. "Peki bunu neden bana söylüyorsun?"

"Çünkü Poyraz ve sen, ben ve Baran gibisiniz. Poyraz neler yapsa ondan hoşlanma ihtimalinin artacağını öğrenmek için geldim."

"Onu sevmemin bir şeyler yapmasıyla ilgisi yok. Kalp bu, istediğini seviyor."

"Peki, o zaman Baran'la neler yapabilirim onu söyle."

"Futbol veya basketbol maçına gitmeyi teklif edebilirsin." dedim omzumu silkerek. "Aynı zamanda çok kitap okuduğunu biliyorum." Kitaplığı dev gibiydi.

"Çok teşekkürler Mira!"

Gülümsemeye çalışıp siparişini aldıktan sonra arkamı döndüm ve Baran'la göz göze geldim. Belki de Melek'le arasından çekilmeliydim.

•••

Ertesi gün okula fazlasıyla erken gelip dolabıma o notları koyanın kim olduğunu öğrenmek için bir yere saklandım. Bir süre sonra Melek'i elinde bir şeyle dolabımın önünde durduğunu görünce gözlerim kocaman açıldı. Elindeki şeyi içeri gönderdikten sonra geldiği yöne doğru yürümeye başladı. Kalbim küt küt atıyordu.

Gözden kaybolunca dolabımı hızla açtım ve hem bir beyaz zarf, hem de pembe bir not kağıdı gördüm. Beyaz zarfı Melek'in getirdiğinden emindim çünkü elinde tuttuğu şeyin beyaz olduğunu görmüştüm. Pembe notu onun atmadığına emindim.

Hızla beyaz zarfı açtım. İçinden bir şenlik bileti çıkmıştı ve bir de not vardı.

"Bu haftasonu işin yoktur umarım. Baran'a ve kendime alırken sana ve Poyraz'a da almak istedim. Umarım gelirsin. :))"

Pembe notu da okudum.

"Kim olduğumu öğrenmek istiyorsan öğle teneffüsünde spor salonuna gel. Artık yüz yüze konuşmanın vakti geldi."

Yazılar aynı değildi.

Gitmeli miydim bilmiyordum. Salak bir şakadan ibaret de olabilirdi ama şansımı denemek istiyordum.

Pembe notu buruşturup cebime attım. Beyaz zarfı elimde tutarken yanıma Poyraz geldi.

"Sen de buldun demek." deyip zarfı işaret etti. "Gelecek misin?"

"Gelmeli miyim?"

"Kesinlikle gelmelisin. Bu yakışıklıyla dans etme fırsatını kaçıramazsın."

Gülüp "Tamam, o zaman geleceğim." dedim. Belki de Poyraz'ı sevmeye çalışmalıydım.

•••

Öğlen teneffüsünde herkes kantine giderken ben spor salonuna girdim. Kenarda oturan Baran'ı görünce gözlerim irice açıldı. Bir dakika...Çok saçmaydı. Baran neden kendisinden uzak durmamı isterdi ki? Aslında mantıklıydı. Benden uzak durmak istiyordu, benimle zorla takılıyordu ve bunu direkt olarak söylemek yerine başkasıymış gibi yazıyordu. Ben hiçbir uyarısını takmadığım için de artık yüz yüze konuşmaya karar vermişti.

O da beni görünce hızlı adımlarla yanına gittim. "Senden uzak durmamı istiyorsan bunu suratıma söylemelisin."

"Ne?" diye sordu şaşkınlıkla. "Benden uzak durmanı falan istemiyorum ama...Sana umut veriyor gibi gözükmek de istemiyorum."

Şimdi şaşırma sırası bendeydi. "Ne umudu?"

"Bak Mira, seninle vakit geçirmeyi ve arkadaşım olmanı seviyorum ama bu kadar. Daha fazlası yok. Yanlış anlaşılma olmasın diye söylüyorum."

Kalbim ağzımda atıyordu. "Neden bahsettiğini baştan anlatır mısın?"

"Bana yazdığın notlardan bahsediyorum."

Gözlerim irice açıldı. "Ben sana not falan yazmadım! Asıl senin yazdığın notlara ne demeli?"

Onun da gözleri irice açıldı. "Ben de not falan yazmadım!"

"Bu ne o zaman?" deyip cebimdeki pembe notu çıkardım.

O da cebinden bir not çıkarıp benimkinin yanına koydu. Yazılar aynıydı.

İkimiz de birbirimize şaşkınlıkla baktık.

"Sana neler yazıyordu?" diye sordu Baran.

"Senden uzak durmam gerektiğini, senin aslında beni sevmediğini, beni üzmemek için benimle takıldığını."

"Bana da durmadan çok tatlı göründüğümü, bana ne kadar aşık olduğunu yazıyordu. Ben de herhangi bir kızdır diye düşündüm. Bugün bana da spor salonunda olacağını söyledi ve sonra karşımda seni görünce..."

"Seni sevdiğimi düşündün." dedim kısık sesle. Sakladığım şeyin bir anda yüzüme karşı söylenmesi beni fena germişti. Ayrıca beni sevmediği de kanıtlanmıştı.

"Evet, çok özür dilerim."

"Sorun değil. Asıl sorun, bu notları yazan kişi."

•••

Akşam Ege benimle birlikte eve gelmişti. Baran'la konuşmaya başladığımızdan beri onunla fazla vakit geçiremiyordum.

Çantasını kenara fırlatıp kendisini yatağıma atınca gülüp "Taş mı taşıdın bütün gün?" diye sordum.

"Matematik sınavı bize girdi, bence bu taş taşımaktan daha beter."

Dolabımdan pijamalarımı çıkarırken "Hatırlatmasana. Altmış üstü alırsam iyi." dedim. Ardından tuvalete girdim ve üstümü değiştirdikten sonra tekrar odaya girdim.

Saçımı topuz yaparken "Mira, birinden hoşlandığını nasıl anlarsın?" diye sordu. Tokamı saçıma sabitleyip birkaç saniye düşündüm. Ben Baran'dan hoşlandığımı nasıl anlamıştım?

"Sanırım anlamazsın. Yani, bir anda gelişir. Önce sıradan bir insanken, birden seni kontrol etmeye başlar. Birinden mi hoşlanıyorsun?"

"Daha emin değilim. Biraz zamana ihtiyacım var sanırım." dediğinde ben de yatağa çıkıp yanına kıvrıldım.

"Egecik birinden mi hoşlanmaya başlamış?" deyip yanağını sıkınca bana kötü bakışlar atmaya çalıştı ama başarılı olamadı.

"Bir daha yanağımı sıkarsan telefonumdaki ifşalarını sosyal medyada paylaşırım." dediğinde güldüm. "Kaç yıldır aynı tehdit! Sıkılmadın mı artık?" diye sorduğumda o da güldü.

"Sanırım artık yeni bir tehdit bulmalıyım. Eskiden hep kanardın."

Kıkırdayıp doğruldum ve "Ödev vakti!" diye bağırdım.

Ege ağlamaklı ses tonuyla "İstemiyorum!" diye bağırsa da onu kaldırdım ve masanın başına oturttum.

•••

Konser günü geldiğinde oraya gitmek istediğimden pek emin değildim. Büyük ihtimal Melek, ben ve kardeşiyle takılmak yerine Baran'la takılacaktı. Tek korkum ise Baran'ın bir anda ona karşı bir şeyler hissedebilme ihtimaliydi.

Poyraz'dan gelen mesajla aşağı indim. Apartman kapısının hemen önünde duruyordu. Beni görünce gülümsedi ve girmem için kolunu uzattı. Ben de gülümseyip koluna girdim ve apartmandan çıktık. "Uber çağırdım, 2 dakikaya geliyor."

Araca bindikten sonra montlarımızı çıkardık ve adeta koltuklara yayıldık.

"Reşit olmamaktan nefret ediyorum." dedi Poyraz. "Artık araba kullanmak istiyorum."

"Araban olduğunda bindirdiğin ilk kişi ben olabilir miyim?" deyip güldüm.

"Tabi ki. Arabam olduğu zaman ilk yapacağım şey evine gelmek olacak."

Bir süre sessizlikten sonra konuştum. "Ablanla aran nasıl?"

"Senden özür dilediğini öğrendiğimde ona daha iyi davranmaya başladım ama bana yalan söylemesini hala sindiremiyorum."

"Senden korkmuş işte. Tamam, yaptığı doğru değil ama belki de bu konuda onun üzerine fazla gitmemelisin. Eğer Baran konusunda bu kadar katı olmasaydın sana yalan söylemezdi. Hem...Baran düzgün biri bence." Evet, Baran'ı unutmaya çalışıyordun.

"Düzgün derken?"

"Çapkın değil mesela."

Tek kaşı havaya kalktı. "Ben düzgün değilim yani?"

"Beni sevdiğini söyleyene kadar değildin, kabul etmek zorundasın."

"Tamam, ediyorum. Ve bazen soruyorum kendime, bunu neden daha önce yapmamışım diye. Sadece seninle takılmak bir sürü kızla takılmaktan çok daha iyi hissettiriyor."

Ne söyleyeceğimi bilemedim. Mahcubiyetle "Teşekkürler?" dediğimde kahkaha atıp yanağımdan makas aldı.

•••

Araçtan indiğimizde büyük bir kalabalıkla karşılaştık. Herkes bağırıp çağırıyordu ve Baranları nasıl bulacağımızı bilmiyordum.

Baran'ı aradım ve onların da bu kalabalığın içinde olduğunu öğrendim. "Yanımızda bir ağaç var!" diye bağırdım. Baran'ın gözlerini devirdiğini hissedebiliyordum. "Her yerde ağaç var Mira!"

"Kolumu havaya kaldırıyorum. Tırnaklarımda bordo oje var."

"Melek, tırnaklarında bordo oje olan bir el görüyor musun?" diye sordu Baran yanındaki Melek'e. Birkaç saniye sonra "Göremiyoruz!" deyince nefesimi seslice dışarı bıraktım.

Poyraz bir sonuca varamadığımızı anlayınca birden eğildi ve "Omzuma çık." dedi. Hızla dediğini yaptım ve her şeyi tepeden görmeye başladım. "Artık görmemen imkansız!" diye bağırdım telefona.

Boğaz temizleme sesinden sonra "Görüyorum. Sağ arka çaprazınızdayız." dedi. Söylediği tarafta el kol hareketleri yapan Melek'i görünce sevinçle gülümsedim.

Poyraz inmeme yardım ettikten sonra ellerimiz birbirine kenetli kaldı. Elimi çekecekken "Yanlarına ulaşana kadar bırakma." dedi.

Baranların yanına zar zor ulaşınca ikisinin gözü de kenetli ellerimize takıldı. Yavaşça elimi kendime çektim.

Melek aramızda bir şeyler olduğunu düşünmeye başladığı için neşeli gibiydi. Baran'ın suratı ise ifadesizdi.

"Hasta falan mısın?" diye sordum kısık sesle. Solgun görünüyordu.

Bir süre suratıma baktıktan sonra "Olmaya başladım sanırım." dedi.

Bizi içeri almaya başladıklarında kalabalık iyice çıldırdı ve içeri girebilmek için birbirini ittirmeye başladı. Baran ve Poyraz bizim ezilmememiz için arkamızda kalkan olmuştu. Arkadaki kalabalığı görmek için kafamı arkaya çevirdiğimde Baran'ın suratıyla karşı karşıya kaldım. Gözlerimi irice açıp kafamı tekrar önüme çevirdim ve "Pardon." dedim.

"Sorun değil." dediğinde sesi tam kulağımın dibinden geliyordu.

Sonunda içeri girebildiğimizde kendimize çimenlerin üstünde bir yer seçtik ve oturduk, yağmur yağmadığı için şanslıydık.

Poyraz tam yanıma oturmuştu. Melek de Baran'ın dibine girmişti ve ona telefonundan bir şeyler gösteriyordu.

"Dans edeceğiz, değil mi?" Poyraz'ın sorusuna sırıtıp "Tek derdin dans etmek mi?" diye sordum.

"Tek derdim seninle vakit geçirmek." Sanırım biraz yüksek sesle söylemişti çünkü Melek ve Baran bakışlarını telefondan kaldırıp bize çevirmişti.

Poyraz onları umursamayıp bana bakmaya devam edince ona ayak uydurmaya çalıştım. Sonuçta Baran'ı unutmaya ve Poyraz'ı sevmeye çalışıyordum.

Poyraz bu sefer daha alçak sesle "Yanımdan asla ayrılma. Her çeşit insan var burada." dedi.

"Tamam." dedim kafamı sallayarak. "Sen de benim yanımdan ayrılma."

Sırıtıp "Asla." dedi.

İlk şarkıcı sahneye çıktığında ortalık ayağa kalktı. İnsanlar dans etmeye başladığında Melek ve ben de dans ediyorduk.

Ona sessizce "Baran'la nasıl gidiyor?" diye sordum. Kendimi gavat gibi hissediyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu.

"İyi gibi. Hava kararıp herkes sevgilisiyle yakınlaşmaya başlayınca ben de deneyeceğim." dediğinde elimde olmadan zıplamayı kestim. "Öpecek misin?"

"Evet."

"Arkadaşlığınız bozulmaz mı?"

"Artık dayanamayacağım. Denemek istiyorum."

Peki Baran karşı mı koyacaktı yoksa karşılık mı verecekti?

Sizce Baran ne yapacak? Bu bölüm hangisi daha iyiydi? Baran mı, Poyraz mı?

Ege'yi sevenler de olmuş ama Mira'yla aralarında herhangi bir şey olmayacak. Yine de Ege severler kendini belli edebilir :D

Continue Reading

You'll Also Like

2.4K 1.2K 31
İnsanı belki bir silah, belki bir hastalık veya belki de aşk öldürürdü. Aşk, en büyük silah, en büyük hastalıktı..
1M 59.9K 42
Babasının Kızı adlı hikayenin devamı niteliğindedir.
1.1M 44.4K 64
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
1.9K 637 15
"Ne yani o üzülecek diye kimseyi sevemeyecek miyim? Rosé artık büyüdü, küçük bir kız değil ve ben de onun bebek bakıcısı değilim. Anlayın artık bunu...