5 NUMARA

By Wolfian_SS

4M 198K 93.9K

Lise 3'e giden Mira, kızların gözdesi Poyraz tarafından sevilir ama onun gönlü kendisinden haberi bile olmaya... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
5N Özel-Kız İsteme
5N Özel-Düğün
5N Özel-Balayı
5N Özel-İkinci Düğün
5N Özel-Oruç
5N Özel-Doğum
YENİ KİTAP

9.Bölüm

78.8K 4.1K 2.5K
By Wolfian_SS

Çarşamba günü kulüp dersi için dans salonundaydım, burada en yakın olduğum kişi Pelin'di. Soyunma odasında beraber üstümüzü değiştirirken "Umarım yine geçen haftaki gibi bir şey olur, basketbol takımındakileri görmek istiyorum." dediğinde ona hak verdim çünkü Baran'ı görmek güzeldi.

"Kızlar, giyinince spor salonuna geçin." Hocamızın verdiği haberle Pelin fazlasıyla sevindiğinde onun bu haline güldüm ve saniyeler sonra ikimiz de hazır olunca odadan beraber çıkıp spor salonuna ilerledik.

Erkekler içeri girdiğinde Pelin hepsini sırayla süzmeye başlamıştı, benimse gözlerim direkt olarak Baran'a kaymıştı. Diğer kızlar arasından benim suratımı bulunca gülümsemişti.

•••

Yine onların önünde dans etmek zorunda kaldıktan sonra dans odasına gitmek için kenara yürüdük. Koç "Bu kızlar çok iyi amigoluk yapar aslında." deyince gözlerim pörtledi. Bir de pon pon kız mı olacaktık?

Hocamız "Ah, aslında çok güzel bir fikir." deyince Baran yanıma geldi. "Pon pon kızlık yakışırdı bence sana."

"Ne açıdan?" diye sordum.

"Kıyafetler, danslar..."

"Beni pon pon kız kıyafetinde düşündüğünü söyleme sakın." dedim yalvararak.

"Yalan söylememi istiyorsan..." deyince ona kötü kötü baktım.

"Ben şu amigoluk işini biraz düşüneceğim, koç. Hadi kızlar, gidiyoruz. Size de iyi antrenmanlar."

Odadan dışarı çıktığımızda üstümden büyük bir yük kalkmış gibi hissettim. Baran'ın üstümdeki etkisi kesinlikle çok fazlaydı.

•••

Okul çıkışında bahçede yürürken arkamdan Baran seslenmişti, yanıma yetiştikten sonra birlikte kafeye yürümeye başlamıştık. Bugünkü notu kimin yazdığını öğrenmek için iyi bir fırsattı.

"Baran? Hani beni seven biri var ya?" Yere bakıyordum. "Seni de gizliden gizliye seven biri var mıdır?" Melek'ten bahsetmeme rağmen sanki kendimden bahsediyor gibiydim.

"Bilmem ki. Kimseyle ilgilenmiyorum. İlgilensem fark ederdim." Bunu demesi beni endişelendirmişti. İstese beni de fark edebilir miydi yani?

Yanımda yürüyen çocuk çok zekiydi ve istese tabi ki ilgimi fark ederdi. Kesinlikle daha dikkatli davranmalıydım.

"Melek falan?"

"Dediğim gibi, farkında değilim."

Konuyu kapatmamı istediği belliydi. Ama başka bir konu açmıştı. "Bu arada, bu cumartesi daha erken gelsen olur mu?"

"Bir işin mi var?"

"Akşam maça gideceğim." Fenerbahçeliydi.

"Tamam, erken gelirim." dedim gözlerimi devirerek. Fanatik bir Galatasaraylı olarak tabi ki de bu durumdan memnun olmamıştım.

Kafeye vardığımızda Poyraz'ın çoktan bir masada oturuyor olduğunu görmüştüm, Baran ona kısa bir bakış attıktan sonra başka bir masaya oturduğunda hızla çantamı kenara bırakıp önlüğümü giydim ve beni bekleyen Poyraz'ın yanına gittim. "Siparişini alabilir miyim?"

Beni görünce sırıtıp "Seni sipariş vermek istiyorum." deyince ona yüzümü buruşturarak baktım. "İğrençsin."

"Tamam, kızma. Türk kahvesi istiyorum."

"Geliyor hemen." deyip tezgaha koştum. Baran'ın siparişini Hale alıyordu.

Önce sevdiğim çocuğa, sonra beni seven çocuğa baktım. İkisi de birbirinden o kadar farklıydı ki...Baran çok zekiydi, Poyraz ise aptal değildi ama kesinlikle tembeldi. Poyraz genelde sadece koyu renkli giyinirken, Baran daha renkli giyinirdi. Baran'ın saçları kahverengi ve hafif kıvırcık, Poyraz'ınkiler ise sarı ve dalgalıydı. Poyraz futbol, Baran basketbol oynuyordu. Poyraz her saat kızlarla takılırken, Baran onlarla neredeyse hiç konuşmazdı. Sanırım tek ortak noktaları Fenerbahçeli olmalarıydı.

Hale'nin beni dürtmesiyle tepsiyi elime aldım ve Poyraz'ın masasına gittim.

Tepsiyi bırakıp başka masaya gidecekken bir adam bağırışı yankılandı kafede. "Yine sözümü dinlemedin, yine!"

Herkesin gözü aynı yere dönmüştü. 30'lu yaşlarında diyebileceğim bir adam, karşısında oturan kadına bağırıyordu.

Önce herkes anlık bir şey olduğunu düşünüp işinin başına geri dönmüştü ama devam ediyordu. "Ben ne dersem onu yapacaksın demedim mi ben sana!"

Kadın adamı sakinleştirmeye çalıştı ama adam fazla sinirlenmişti. Kadın adamın elini tutmaya çalıştı ama adam elini hızla çekip kadının eline vurdu. Kadın ağladı ağlayacaktı.

Hızlı adımlarla yanlarına gidip adama "Bir sorun mu var beyefendi?" diye sordum.

"Varsa var. Sana ne?"

"Diğer müşterileri rahatsız ediyorsunuz ve bir kadına bağırıp vuruyorsunuz. Bu kesinlikle beni ilgilendiriyor."

Hale de yanıma gelip bana destek olmuştu. İnsanlar bizi meraklı gözlerle izlerken Poyraz ve Baran'ın birlikte yanımıza geldiklerini gördüm. İkisi de birkaç adım arkamızda, kollarını göğüslerinde kavuşturarak duruyordu. Sanki adamın en ufak bir yanlışını bekliyor gibilerdi.

"Karımla aramda olan hiçbir şey sizi ilgilendirmez. Alın şu parayı da." deyip Hale'yle bana baktı. "Zaten her sabah bir erkeğin evinden para alarak çıkan tiplere benziyorsunuz." deyip üstüne bir de geçmek için bizi itince kıyamet kopmuştu.

Hazırda bekleyen Poyraz ve Baran aynı anda adamın üstüne atlayınca kadınlar kaçışmışlardı. Başından beri o adamın iğrenç davranışlarını izleyen adamlar da Baranlara destek verince adam kapı dışarı edilmişti.

•••

Cumartesiye kadar Baran'la bulduğumuz her fırsatta müzik yarışması için çalacağımız parçayı çalışmıştık. Selim hocanın tavsiyesiyle Imagine Dragons-Demons'u seçmiştik.

Hatta cumartesi günü Baran'ın evine sırtımda gitar taşıyarak gitmiştim. Baran'ın sınıfını en iyi şekilde temsil etmesi için elimden geleni yapıyordum.

Kapıyı açıldığında karşımda duran kişi Baran'dı, sırtımdaki gitarı görünce gülümsedi ve çıkarmama yardım etti. Ben de o sırada montumu ve beremi çıkardım.

Salondan müzik sesleri duyunca merak edip baktım ve karşılaşabileceğim en garip şeyle karşılaştım. Sema teyze yoga yapıyordu.

Beni görünce gülümseyip "Hoşgeldin Mira'cım! Kusura bakma, öpemiyorum seni. Bu pozisyona gelebilmek için çok çaba harcadım." deyince kıkırdayıp Baran'a baktım. Annesinin durumunda pek memnun değil gibiydi. "Biz odama geçelim o zaman."

"Tamam, akşamki konser için sabırsızlanıyorum!" Sema teyze, Baran'la piyano ve gitar çalacak olmamızdan bahsediyordu.

Baran'ın odasına çıktığımızda bakışlarımı etrafta gezdirmiştim, bu sefer her zamankinden daha dağınıktı. Kıyafetleri tüm odaya saçılmıştı resmen.

Benim bakışlarımı görüp "Şunlara bir el atsan hiç fena olmazdı." dediğinde ona döndüm. "Orada öylece oturup beni izleyemezsin. Sen de yardım edeceksin." dediğimde sıkıntıyla ayağa kalkıp yanıma geldi.

Elime ilk gelen şeyin boxer olduğunu fark edince Baran görmeden elimden bırakmak istedim ama çoktan görmüştü, hatta gülüyordu.

Bakışlarımı görünce "Merak etme, o kadar da pis değil." dedi.

"O kadar da pis değil derken?" dedim fazla değmeden katlamaya çalışırken.

"Birazcık pis yani." dediğinde elimdekini adeta başka bir tarafa fırlattım.

Yaptığım şeye kahkaha attıktan sonra gidip boxerı eline aldı ve kirli sepetine doğru yürüdü.

Kıyafetlerle işimiz bittikten sonra 1 saat boyunca ders çalışmıştık, ödevimi de onunla birlikte yapmıştım.

Sema teyze odanın önüne gelip "Evet, artık konser başlayabilir!" diye neşeyle bağırdığında dakikaları saydığını anlamıştım.

Baran'la gülüp aşağı indik. Ben gitarımı kılıfından çıkarırken Baran da piyanonun başına oturuyordu. Onun hemen yanında duran koltuğa oturup akordları kontrol etmeye başladım. Bu işlemi yaparken suratıma baktığını hissetmek beni yanlış şeyler yapmaya zorluyordu ama neyseki başarmıştım.

Göz göze gelince "Başlayalım o zaman." dedim ve tekrar gitarıma odaklandım.

Baran'ın çaldığı ilk notalardan sonra ben de gitarımla ona eşlik etmeye başladım. Bu parçayı piyanoda çalmak zor muydu bilmiyordum ama o bunu çok basit bir şeymiş gibi yapıyordu.

"Bakmadan çalabilir misin?" diye sordu Baran kafasını bana çevirerek. Ben de kafamı yavaşça kaldırdığımda göz göze geldik. Çalmaya devam etmem bir mucizeydi.

Hata yapmamak için bir taraflarımı yırtıyordum. O ela gözler gözlerime bakarken nasıl hata yapmayabilirdim?

Kendimi iyice zorlarken bir telefon sesi duyuldu. Bunun üzerine daha fazla dayanamayarak yanlış tele bastım. Dudaklarımı birbirine bastırdığımda Baran "Fena değildi." dedi yüzüme bakmadan.

Sema teyze telefonu neşeyle açıp birkaç saniye sonra telaşla kapatınca kaşlarımı çatmıştım.

"Baran koş! Arabanın anahtarları nerede?"

"Ne oldu anne?" deyip hızla ayağa kalkınca ben de gitarımı bir kenara bıraktım.

"Leyla doğuruyormuş!" Leyla'nın kim olduğunu anlayamadan kendimi ayakkabılarımı giyerken bulmuştum.

"Mira ne olacak?" diye sordu Baran.

"Ben kendim giderim." dedim ama bir yandan da onlarla gitmek istiyordum. Yeni doğan bebeklere bayılırdım.

"Tek başına dönmesini istemiyorum. Önce beni hastaneye bırak, sonra onu eve bırakırsın."

Baran annesini bıraktıktan sonra beni bırakacaktı, sonra tekrar hastaneye gidecekti ve bunu yapmasını istemediğim için ben de hastaneye gitmek istediğimi söylemiştim.

•••

Koridorda tanımadığım birkaç kişi daha vardı. Baran tek kalmamam için hep yanımda duruyordu.

Baran'ın kuzeni olduğunu öğrendiğim kadın ameliyata alınmıştı. Ne kadar kalınacağını bilmiyordum ama eğer uzun sürerse Baran beni eve bırakacağını söylemişti.

Hastane için yola çıkmışken Melek'in Baran'ı araması tam göz devirmelik bir olaydı. Baran ona olanları anlatmıştı ama Melek hastanenin adına kadar öğrenmişti ve bunun tek bir sebebi olabilirdi: Buraya gelecekti.

"Cinsiyeti ne olacak?" diye sordum Baran'a kafamı dağıtmak için.

"Kız. Adını Derin koymayı düşünüyorlar."

"Benim de adımı ilk başta Derin koyacaklarmış. Sence Derin mi olmalıymış, yoksa Mira güzel mi?"

"Bence sana Mira gayet yakışıyor. Ayrıca tanıdığım tek Mira'sın."

Gülümseyip "Sen de tanıdığım tek Baran'sın." dediğimde o da gülümsedi ve birkaç saniye göz göze kaldık, ne yapacağımı bilemediğim sıralarda Melek'in sesi duyulmuştu. "Baran?"

Kafamı çevirdiğimde Melek'le birlikte Poyraz'ın da karşımda dikilmesi beklediğim son şeydi.

Melek beni görünce rahatsız olmuş gibiydi ama bunu saklamak için yüzüne bir gülümseme yerleştirmişti. Poyraz ise şaşkın görünüyordu.

Yanımıza yaklaştıklarında Poyraz benden bir açıklama ister gibiydi. Ayağa kalkıp onu kolundan tutup sessiz bir kenara çekiştirdim. Melek de benim boşalttığım sandalyeye oturup Baran'a sarılmıştı.

"Dinliyorum."

Kaşlarımı çatıp "Öncelikle sana hesap vermek zorundaymışım gibi davranmayı kes." dedim.

"Hesap vermek zorunda değilsin ama vermeni istiyorum. Sevdiğim kızı başka heriflerin etrafında görmek pek hoş bir şey değil çünkü."

Elimde olmadan yumuşayıp "Şey, ben Baran'dan fizik dersi alıyorum. Hafta sonu evlerine gidiyorum." dedim. Poyraz'ın suratı 180 derece dönmüştü.

"Sadece ders çalışıyoruz ve gerçekten işime yarıyor. Hem Melek sana söylemedi mi?"

"O nereden biliyor?"

"Geçen hafta Baranlarda kalırken beni görmüştü."

"Bir dakika, Melek geçen hafta Baranlarda mı kaldı?"

"Evet, hatta ailenizin evde olmadığını ve sen de bir arkadaşına kalmaya gittiğin için yalnız kalmak istemediğini, bu yüzden geldiğini söyledi." Poyraz'ın suratını gördüğüm an bir pot kırdığımı anlamıştım.

Burnundan soluyarak "Evet, ailemiz evde değildi ama ben evdeydim ve bana bir 'kız' arkadaşının evinde kalacağını söyledi!" deyip Meleklerin yanına gidecekken onu durdurdum.

"Poyraz, hastanedeyiz ve bu insanlar bir bebek bekliyor. Kavga edeceksen başka yerde et. Mümkünse benim olmadığım bir yerde."

"Eğer gerçeği söylediğin için suçlu olduğunu düşünüyorsan Mira, hayır değilsin." Saçıma dokunduğunda bakışlarım direkt olarak koridordaki insanlara dönmüştü, Baran'la göz göze geldiğimde geri çekilip Poyraz'ın elinden kurtulmuştum.

Meleklerin yanına ilerlerken Poyraz sakin gibi görünüyordu ama içinde fırtınalar koptuğunu biliyordum. Ne de olsa kardeşi ona yalan söylemişti, hem de kendisinin sevmediği bir erkeğin evinde kalmak için.

Melek, Baran'ı konuşturmaya çalışırken ben de Poyraz'a yeni aklıma gelmiş gibi "Sen neden buradasın?" diye sordum.

"Melek ısrar etti gideceğim diye. Ben de bu saatte yalnız bırakmak istemedim. Ben onu düşüneyim, o anca yalan söylesin." Dişlerinin arasından söylediği şeyi sadece ben duymuştum. Sakinleşsin diye elimi koluna yerleştirdim, bakışlarının bana döndüğünün farkındaydım ama ona bakmadım. O an tek istediğim şey sakinleşmesi ve hastanenin ortasında kavga çıkarmamasıydı.

Büyük ihtimal 10.bölümden sonra bölümler biraz daha aralıklı gelecek çünkü her gün yayınlayınca yeterince düzgün yazamıyorum. Ayrıca okulum da eski temposuna döndü ve yazmak gerçekten zor oluyor. 2-3 günde bir yayınlamaya çalışacağım. Umarım beni anlarsınız ve umarım bölümü beğenmişsinizdir :) Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :*

Continue Reading

You'll Also Like

685 225 6
Efsanelere inanır mısınız? Kurt adamlar, vampirler gibi peri masallarından söz etmiyorum. Gerçek denge ve uyumdan söz eden efsanelerden bahsediyorum...
2M 73.5K 60
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
931K 64.9K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
1K 205 9
Gerçeklerin er yada geç gün yüzüne çıkma gibi bir huyu vardır. Sonrasını düşünmeden en olmadık yerde en olmadık zamanda ortaya çıkarlar, sonucunda fe...