5 NUMARA

De Wolfian_SS

4M 198K 93.9K

Lise 3'e giden Mira, kızların gözdesi Poyraz tarafından sevilir ama onun gönlü kendisinden haberi bile olmaya... Mais

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
5N Özel-Kız İsteme
5N Özel-Düğün
5N Özel-Balayı
5N Özel-İkinci Düğün
5N Özel-Oruç
5N Özel-Doğum
YENİ KİTAP

5.Bölüm

89.5K 4.6K 4.3K
De Wolfian_SS

Poyraz'la konuşmuyordum. Baran'la ders çalışmamız da yarım kalmıştı. Okulda böyle sorunlar olacağı için Baran "Hem ailem de görmüş olur." deyip hafta sonu evine davet etmişti. Annemden izin almam pek kolay olmamıştı tabi. Baran'ın annesinin telefon numarasını istemiş, kadınla uzun uzun konuştuktan sonra anca izin vermişti.

Cumartesi günü akşama yakın bir saatte evin önüne gelip kapıyı çaldım. İçerde neyle karşılaşacağımı bilmediğim için biraz gergindim.

Kapıyı annesi olduğundan emin olduğum kadın açmıştı. Beni görünce gülümsedi. "Mira, değil mi?"

Kafamla onaylayınca beni içeri davet etti. Ceketimi çıkarırken Baran merdivenlerden iniyordu.

Evleri merkezi konumdaydı. Onlar da bizim gibi bir apartmanda oturuyorlardı ama ev iki katlıydı ve oldukça genişti. Ayrıca salondaki kuyruklu piyano çok güzeldi.

"Selam Mira."

"Selam."

"Hadi siz ikiniz yukarı çıkın da başlayın çalışmaya." dedi annesi. Sonra Baran'a bakarak "Kapı açık kalsın." deyince utandığımı hissettim.

Merdivenleri çıkarken Baran gülüp "Merak etme, seninle alakalı değil. Annem normalde de kapıyı kapatmamdan hiç hoşlanmaz." dediğinde ona gergin bir gülümseme gönderdim.

Odası gri ağrılıklıydı ve dikkatimi çeken ilk şey çift kişilik yatağı olmuştu.

Baran perdeleri açarken "Yatağımı beğendin galiba." dedi. Sesi keyifli geliyordu.

"Hayır, evet, yani şey...Çift kişilik olması güzel."

Birden dediğim şeyin fazlasıyla yanlış anlaşılabileceğini fark ettim. Baran'ın tek kaşı havaya kalkınca "Yani öyle demek istemedim. Ben hep çift kişilik yatağım olsun istemiştim." diye açıklama yaptım.

"Şimdi anladım." deyince deminden beri tuttuğum nefesimi dışarı bıraktım.

Kenardan siyah çerçeveli gözlüğünü alıp gözüne takınca ağzım açık kalmıştı. Gözlük taktığını yeni öğreniyordum ve böyle daha da çekici görünüyordu.

Bakışlarımı fark edince bana döndü ve gülerek "Sakın ağzını açma." dedi. Sanırım komik göründüğünü söyleceğimi sanmıştı.

"Normalde lens mi takıyorsun?" diye sormadan edemedim.

"Hayır, normalde gözlük takmam gerekmiyor. Bu sadece gözlerimi dinlendirmek için."

Anladığımı belirtmek için kafamı salladım.

Yaklaşık 1 saatin sonunda kendimi daha zeki hissediyordum. Sanırım Baran'ın zekası bulaşıcıydı.

Derin bir nefes alarak yüzümü ovuşturdum, gözlerim ağrımıştı. "Ben bir lavaboyu kullanabilir miyim?" diye sordum ayağa kalkarken.

"Tabi." deyip odasının içindeki tuvaleti gösterdi. "Çıkınca aşağı gel."

"Tamam." diyerek tuvalete girdim ve aynada kendime bakarak yaşadığım şeyleri sindirmeye çalıştım. Daha 3 hafta öncesine kadar varlığımdan bile haberi olmayan Baran'ın odasındaydım ve her ne kadar yaptığımız tek şey ders çalışmak olsa da onunla vakit geçirme şansı bulabiliyordum. Bir sipariş almam resmen hayatımı derinden etkilemişti.

Merdivenden aşağı indiğimde Baran'ın annesinin sofrayı kurduğunu, Baran'ın da ona yardım ettiğini gördüm. Şaşırmam için bir sebep daha vardı artık.

Annesi beni görünce "Mira, yemeğe kalır mısın?" diye sordu. Tabi ki isterdim ama kibarlıktan reddetmem gerekiyordu.

"Teşekkür ederim ama gitsem daha iyi olur."

"Eğer sorun ailense arayıp konuşabilirim. Oğlumun ders verdiği kızı yakından tanımak isterim." Aramızda bir şeyler varmış gibi konuşması beni tedirgin ederken Baran da "Annemin makarnası çok güzel olur. Kaçırmak istemezsin." deyince kalmaktan başka çarem kalmamıştı.

Anneme mesaj atıp "Başka götürülecek bir şey var mı sofraya?" diye sordum Baran'ın annesine.

"Sen otur canım, hallettik biz."

Gülümseyip oturduktan birkaç saniye sonra onlar da yerleşmişlerdi masaya.

"Bu arada ben kendimi tanıtmadım hiç. Sema ben. Ee siz ikiniz nasıl tanıştınız, anlatın bakalım."

Baran'la göz göze geldiğimizde aramızda yaşanan gerginliği anlatmamı istemediğini anlamıştım.

"Ben okulumuzun yakınında bir kafede çalışıyorum. Baranlar da sınavlara çalışmak için okuldan sonra genelde oraya geliyor. Siparişlerini almak için gittiğimde arkadaşı Hakan beni tanıdı. O şekilde tanıştık."

"Anlamadığı soruları soruyordu bana ilk başta, anlattığımda da hemen anlıyordu. Böyle olunca da Hakan ders verme işini çıkardı ortaya."

"Kız arkadaşlar da ediniyor olman güzel, Baran."

"Sanki hiç yokmuş gibi konuşuyorsun." dedi Baran gözlerini devirerek.

"Melek'ten başka var mı acaba? Hem ben Mira'yı daha çok sevdim."

Utançtan büyük ihtimal kırmızı olan suratımı saklamaya çalışarak "Şey, teşekkürler." diyebildim.

Baran alayla "Poyraz gibi mi olmamı isterdin?" diye sordu.

"O kadar da değil." dedi Sema teyze.

"Poyraz'ı tanıyor musunuz?" diye sordum merakıma yenik düşerek.

"Melek'i tanıdığım için Poyraz hakkında da bir şeyler biliyorum. Sen tanıyor musun? Gerçi aynı dönemde olduğunuz için tanımaman imkansız ama konuşmuşluğunuz var mı?"

"Evet, var. Arkadaşız gibi bir şey." Sema teyze şaşırmış gibiydi.

Baran "Merak etme anne. Mira, Poyraz'ın peşinde koşan bir kız değil. Hatta tam tersi, Poyraz onun peşinden koşuyor." dediğinde sesinde alay vardı.

Ona sus dercesine baktım. Annesinin bu kadar detayı bilmesine gerek var mıydı?

Sema teyze daha da şaşırmıştı. "Eğer öyle bir çocuk bir kızın peşinden koşuyorsa ondan hoşlanıyordur."

"Hayır, benden hoşlanmıyor." dedim, konunun kapanmasını istiyordum.

Baran da huzursuz olduğumu hissetmiş gibi "Neyse, kapatalım bu konuyu." dediğinde rahat bir nefes almıştım.

•••

"Ben artık gideyim." deyip çantamı elime aldım. Sema teyze biraz daha kalmamı istese de saatin geç olduğunu bahane etmiştim.

Kapının önüne gelmişken Sema teyze "Baran, Mira'yı sen bırak. Hava kararmış." dedi ve telefonu çalmaya başladı. Bana kısaca veda edip telefona koşturunca Baran'la baş başa kalmıştık.

"Kendim giderim, boşuna yorulma sen."

"Boşuna yorulmayacağım zaten." deyip göz kırpınca kalbim tekledi.

Arabasına binince tüm cesaretimi toplayıp "Neden annenin yanında bu konuyu açtın?" diye sordum.

Gözü yoldayken cevap verdi. "Konu zaten açılmıştı. Yanlış anlamaması için açıkladım."

"Annenin Poyraz'ın benden hoşlandığını sanmasını istemiyorum. Hatta kimsenin öyle sanmasını istemiyorum çünkü öyle bir şey yok."

"Olmasını istemez miydin?"

Yüzüne baktım. Saniyeliğine bana bakıp tekrar yola dönünce "İstemezdim. Çünkü onu sevmiyorum." dedim sessizce.

Bir daha konuşmadan evime vardığımızda "Teşekkürler. İyi geceler." deyip arabadan inmiştim.

•••

İlk iki ders bedendi ve okula erken geldiğim için sınıfta boş boş oturmak yerine spor salonuna inip basketbol oynamaya karar vermiştim. Düzenli olarak oynamıyordum ama oynamayı biliyordum.

Spor salonuna adım atacakken içerden sesler duyduğum için olduğum yerde kaldım. Poyraz ve bizim sınıftan bir çocuk sohbet ediyordu. İlk başlarda gayet normal konulardan konuşuyorlardı ve ben içeri girip girmeme konusunda kararsız kalıyordum ama bir anda açılan konu onları dikkatle dinlememi sağlamıştı.

"Oğlum ne kadar şanslısın lan. Bütün kızlar etrafında pervane." Bizim sınıfın en çok konuşan tipi olduğu için sesini kolaylıkla ayırt edebilmiştim.

"Mira dışında." Poyraz'ın sesini ayırt edememem zaten imkansızdı.

"Bazıları cidden Mira'dan hoşlandığını düşünüyor. Ben de dahil. Sürekli onun peşindesin. Ve senin peşinden koşmayan nadir kızlardan."

"Olay da bu zaten Mert, peşimden koşmaması. Zor kızı oynuyor ama ben onun diğer kızlar gibi etrafımda pervane olmasını istiyorum. Bu yüzden peşindeyim."

"Elde edemediğin için daha cezbedici geliyor yani?"

"Aynen öyle. Elde ettiğim zaman benim için bir anlamı kalmayacak, diğer kızlar gibi olacak.

Gözlerimin dolduğunu o saniyeye kadar anlayamamıştım. Beni gerçekten önemsediğini düşündüğüm kişinin aslında böylesine iğrenç biri olması gerçekten hayal kırıklığıydı.

Ben bunu neden daha önce düşünememiştim ki? Poyraz gibi birinin bir kızdan hoşlanması fazlasıyla komik bir durumdu. Etrafında kızlar varken asla tek bir kıza bağlı kalamazdı. Ben kesinlikle salaktım.

Gözümden akan yaşı silip soyunma odasına girdiğimde hızla yüzümü yıkadım ve aynadaki yansımama baktım. Beni asla elde edemeyecekti.

•••

Ders çıkışı üstümü değiştirip kantine yöneldiğimde karşıma Ege çıkmıştı. "Mira, sizin kafede doğum günü partisi yapılıyor muydu?"

"Seninkine daha çok yok mu ya?" diye sordum boş bulunup.

"Kendim için sormuyorum tabi ki. Bu yaşta kafede doğum günü partisi mi vereceğim?" dedikten sonra devam etti. "Kardeşim için soruyorum."

"Bildiğim kadarıyla yapılıyor. Bugün Melike ablaya sorayım."

"Tamam, eğer uygunsa bu cumartesi."

"Cumartesi Baran'la dersim var." diye kendi kendime mırıldandım ama duymuştu.

"Sen Baran'dan ders mi alıyorsun?"

"Söylemedim mi sana? Evet, fizik dersi."

"Nerede yapıyorsunuz peki?"

"Şey, evinde."

"Ciddi misin?" diye sorarken kaşları havaya kalkmıştı.

"Abartma, bir öğrencinin özel ders almak için hocasının evine gitmesi gibi bir şey bu." dedim olayın büyümemesi için.

"Genelde hocalar öğrencilerinden sadece bir yaş büyük olmuyor ama."

"Aramızda bir şey olacağını falan mı düşünüyorsun?" diye sordum.

"Bilmiyorum. Olursa beni ilgilendirmez tabi ama daha şimdiden beni unutmuşsun gibi hissediyorum."

"Saçmalama Ege. Sen şu dünyada unutabileceğim son kişi falansın." deyip sarıldım.

Onunla uzun zamandır dertleşemediğimi hatırlayınca "Bu arada...Bugün Poyraz'ın neden peşimden koştuğunu öğrendim." dedim sessizce.

"Senden hoşlandığını mı öğrendin?" diye sorunca homurdandım.

"Neden herkes böyle olduğunu söylüyor? Hayır, tam tersine, benden hoşlanmıyormuş. Beni ulaşılmaz gördüğü için peşimden koşuyormuş."

"Bu çocuktan her şey beklenirdi zaten. Ama cidden senden hoşlandığını düşünmüştüm." diye mırıldandığında "Neyse, daha fazla bu konuyu konuşmanın bir anlamı yok. Ben kantine gidiyorum." dedim ve o sınıfa ilerlerken ben de kantinden içeri girdim.

Etrafıma bakınırken Poyraz ve arkadaşlarını görmüştüm, oturdukları masanın tam yanında durduğumda hepsinin gözü bana dönmüştü.

Şirince gülümseyerek "Poyraz, azıcık gelebilir misin?" diye sorduğumda Poyraz'ın gözleri parlamıştı, ilk defa ben onun yanına gelmiştim ve buna fazlasıyla şaşırmıştı.

Sırıtarak ayağa kalkarak "Sen istersin de gelmez miyim?" deyip hevesle yanımdan geldiğinde koluna girerek onu kantinin boş bir köşesine çektim ve bana beklentiyle bakan gözlerine bakarak yüzümdeki gülüşü sildim, onun da bir anda yüz ifadesi değişmişti. "Ne oldu?"

"Asıl sana ne oldu? Az önce beni elde ettiğini sanıp mutlu mu oldun yoksa?" diye dalga geçtiğimde ağzı aralanmıştı ama konuşamamıştı. "Ben senin peşinden asla koşmayacağım Poyraz, bunu o küçük aklına sok ve imkansızı kovalamayı bırak."

Poyraz sessizce "Sen..." diye başladı ama devamını ben getirdim. "Evet, sabahki konuşmayı duydum. İyi ki de duymuşum. Sabah erken kalkmamı ve okula erken gelmemi sağlayan anneme bir teşekkür borçluyum."

"Mira..." diye fısıldadı ama sözünü yarıda kestim, gözlerim dolmaya başlamıştı.

"Bir daha sakın yanıma yaklaşma!" deyip yanından geçip gittiğimde sesimin biraz yüksek çıktığının farkındaydım ama elimde değildi.

Tüm kantin birden sessizliğe bürünürken bana yol açan insanlar arasından geçip bahçeye çıktım. Sinirlendiğimde ağlama gibi bir özelliğim olduğu için bir köşede ağlamaktan başka çarem yoktu.

"Ağlama..." Sesin sahibini görmesem de kim olduğunu çok iyi biliyordum. Bu daha fazla ağlamama neden olmuştu.

Yanıma oturup beni omuzlarımdan tutarak kendine çekince başımı omzuna koyup ağlamaya devam ettim.

"Sen haklıydın." diye başladım söze. "Benden hoşlandığı konusunda değil tabi ki, onun iyi biri olmadığı konusunda. Onunla arkadaş olmaya çalışmam salaklıktı."

"Olan oldu, sakın kendini suçlama. Asıl onun kendini suçlaması gerekiyor. Senin gibi bir kızı üzmemeliydi."

"Benim gibi bir kız?" diye sordum merakla.

"Senin gibi...İyi bir kızı üzmemeliydi. Bak Mira, benim çevremde az insan vardır. Seninle yeni tanışmamıza rağmen şimdiden nasıl diyeyim...Seni bir kardeş gibi görüyorum. Bu yüzden de seni korumam gerektiğini hissediyorum."

O günün ikinci darbesini almıştım.

Biliyorum bu bölüm biraz sıkıcıydı ama farkındaysanız her gün yeni bölüm atmaya çalışıyorum. Bir sonraki bölümün daha güzel olacağına emin olabilirsiniz :)

Continue lendo

Você também vai gostar

11.7K 408 4
>Tesettüre dair yanlış bilinenler >Günümüzdeki tesettür >Olması gereken tesettür >Topuzsuz başörtüsü yapabilmek için
494K 38.8K 17
Çimlerin kralı, Fenerbahçe'nin göz bebeği Kuzey Karahanlı. Hayatını kariyerine adamış, tek amacı daha da başarılı olmak olan bir adam. Buz patenine...
KARANLIKTAKİ IŞIK De GECE

Ficção Adolescente

1.1K 111 25
''Beş yaşında mahalle maçı yaparken, birbirimizi böyle seveceğimizi hiç düşünmemiştim.'' Kumsal, mantığıyla hareket eden depresif genç kız. Alp, Kums...
43.8K 2.8K 19
Oruç başıma vurmuştu galiba günah olduğunu bildiğim halde gözlerimi alamiyordum karşımdaki yeni imamdan bana bakmıyordu ama benim bütün odağım oydu...