5 NUMARA

By Wolfian_SS

4M 198K 94.2K

Lise 3'e giden Mira, kızların gözdesi Poyraz tarafından sevilir ama onun gönlü kendisinden haberi bile olmaya... More

1.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
5N Özel-Kız İsteme
5N Özel-Düğün
5N Özel-Balayı
5N Özel-İkinci Düğün
5N Özel-Oruç
5N Özel-Doğum
YENİ KİTAP

2.Bölüm

103K 5.2K 2.7K
By Wolfian_SS

İlk teneffüste tek yapabildiğim şey kafamı masaya koyup uyumaya çalışmak olmuştu çünkü sürekli Baran'ın dediklerini düşünüp duruyordum. İlk konuşmamızın böyle olacağını hiç tahmin etmezdim.

Ege yanıma eğilip "İyi misin sen?" diye sorunca "Evet, yorgunum sadece." dedim.

"Artık nasıl bir yorgunluksa, tipin kaymış resmen."

"Ege, yürü git yoksa şu kitabı kafana geçiririm."

Alayla "Tabi, kesin geçirirsin." deyince gerçekten geçirdim. Acıyla inleyerek "Beyin hücrelerim öldü senin yüzünden!" dedi.

"Var mıydı sende ya?" deyip sırıttığımda "Herkesi kendin sanma." dedi. Surat ifademi gördüğünde başka darbe almamak için benden uzaklaştı.

"Teneffüs bitti neredeyse, sen hâlâ gideceğin yere gidemedin Ege. Rahat bırak artık beni." Alınmış gibi durmuyordu. Hatta sırıtarak "Kantine gidiyorum." dedi.

"En sevdiğim çikolatadan alır mısın?" diye sordum anında kibarlaşarak. Cevabını el hareketi çekerek verdiğinde gözlerimi kıstım ve sınıfın kapısına doğru yürürken elimdeki kitabı ona fırlattım. Kitabın Ege yerine sınıfımıza giren Baran'a çarpması ise hayattaki şansımın ne kadar berbat olduğunun göstergesiydi.

Baran şaşkınlıkla bir bana, bir de sınıftan koşarak çıkan Ege'ye baktıktan sonra yavaş adımlarla yanıma geldi. Açıklama yapma gereği duyup "Amacım Ege'ye atmaktı." dedim.

"O zaman berbat bir nişancısın." dediğinde "İyi misin?" diye sordum.

"Sanırım göğüs kafesim kırıldı ama iyiyim."

Yaptığı ironiye gözlerimi devirdiğimde olayı daha yeni kavramıştım: Baran sınıfıma gelmişti!

Gözlerimi kısarak "Beni nasıl buldun ve adımı nereden biliyorsun?" diye sordum sanki beni yakalamaya gelmiş gibi. Normal davranamıyordum çünkü hoşlandığım çocuk her gün sınıfıma gelmiyordu.

"Sakin ol, seni tutuklamayacağım." dedi gülerek. "11. sınıflardan birkaçına siyah saçlı, mavi gözlü bir kız sordum ve hepsi adının Mira olduğunu söyleyip bu sınıfı gösterdi." deyip bir önümdeki sıraya oturdu ve bana doğru döndü.

"Neden geldin?" Sorgulamak için değil de meraktan sormuştum.

"Söylediğim şeyler yanlıştı. Paraya ihtiyacın var ya da yok, bu beni ilgilendirmez sonuçta." Gözlerim irice açıldı. "O sırada modum da iyi değildi. Biliyorum, bu bir bahane değil ama...O gözlerin daha ne kadar açılacak?" deyip güldü en sonunda.

"O sözleri söyleyen birinin böyle bir konuşma yapabileceğini sanmıyordum, o yüzden şaşkınım."

"Öküz herifin teki değilim, tamam mı?" dedi. "Son zamanlarda o kafeden başka bir yere gitmiyoruz arkadaşlarım yüzünden, ben de artık bıkmıştım ama bu sana kabalık yapmam için haklı bir sebep değildi."

"Tamam, seni affettim. Şimdi gidebilirsin istersen." dedim şirince sırıtarak.

"Beni başından mı savıyorsun?"

"Hayır, sadece..." Senden çok hoşlanıyorum ve burada olman beni heyecanlandırıyor.

"Mükemmel bir arkadaş olduğum için her şeye rağmen sana çikolata aldım Mira!" diyerek içeri giren Ege'ye döndük ikimiz de. Ege, Baran'ı yanımda görünce şaşırdı. Sanırım benimle konuşmasını beklemiyordu.

"Neyse, ben gideyim." dedikten sonra sınıftan çıktı Baran. Tuttuğum nefesimi dışarı bıraktım.

"Hoşlandığın herif bu mu yoksa?" diye sorarak yanıma geldi Ege.

"Saçmalama. Sadece konuştuk."

"Ne gibi mesela?"

"Şey, koridorda koşarken bana çarpmıştı. Acelesi olduğu için özür dileyememiş. Şimdi geldi ve özür diledi." Özür dileme kısmı doğruydu sonuçta.

"Keşke o sırada ben de orada olsaydım da onu duvara çarpsaydım." dedi çikolatamı masama koyarken.

"Saçmalama." deyip güldüm ve çikolata aldığı için ona biraz yalakalık yaptım.

Ertesi gün sınavları olmamasına rağmen Baranlar bugün de gelmişti kafeye.

Hale'ye olan biteni anlattığımda kız şoka girmişti. İlk başta Baran'ın acımasızca davrandığını söylemesine rağmen, sonradan onun dikkatini çekmeyi başardığımı söylemişti.

Daha fazla aksiyon ve herhangi bir rezillik istemediğim için siparişi alması için masalarına Hale'yi yolladım.

Birden Hale sırıtarak yanıma gelince soran gözlerle ona baktım. Baranların masayı işaret ederek "Senin sipariş almanı istiyorlar." dediğinde kafamı bana bakan 4 erkeğe çevirdim.

"Manyak mı bunlar?" diye söylenip mecbur yanlarına ilerledim.

"Dün Baran'ı gömüşünden sonra bizim garsonumuz olmanı istiyoruz. Bunu herkes başaramaz." dedi Baran'ın bir arkadaşı.

"Garsonunuz olmayı mı?" diye saf saf sorduğumda "Hayır, Baran'ı gömmeyi." diye cevaplayınca gülmeden edemedim. Belki de onlarla arkadaş olmaya çalışabilirdim.

"Özür diledin mi lan kızdan?" dedi bir tanesi Baran'ın ensesine vurarak.

Gülerek "Diledi." dedim.

"O zaman siparişleri verelim."

Siparişleri alıp Hale'nin yanına giderken suratımdaki gülümsemeyi silemiyordum. Sevdiğim kişi tarafından fark edilmenin bu kadar güzel hissettireceğini bilmiyordum.

"Sana siparişlerini almaya daha önceden başlaman gerektiğini söylemiştim." dedi gülerek.

"Eğer dün sen gelmiş olsaydın almamış olurdum ve..."

"O zaman iyi ki hasta olmuşum." deyip göz kırptı.

Siparişlerini masalarına bırakırken adının Hakan olduğunu öğrendiğim çocuk "Mira, eğer derslerle ilgili herhangi bir sorun varsa kesinlikle Baran'a sormalısın. Çocuk bir dahi." dedi.

"Dahi falan değilim." diye homurdandı Baran. Masadakiler ona tip tip bakınca omuz silkerek "Tamam, belki biraz zeki olabilirim. Sorun olursa sorabilirsin." dedi

Aklıma fizik dersinde anlamadığım soru gelince "Aslında bir tane var ama şu an soramam." dedim kalabalığı göstererek.

Hakan "O zaman yarın okulda sorarsın." deyince Baran "Yarın sınavları var." diye araya girdi.

"Nereden biliyorsun?" diye sorarken buldum kendimi.

"Bu sabah senden özür dilemeye gelirken koridordaki herkes bundan bahsediyordu." dedi içeceğinden bir yudum alırken.

"O zaman kafe boşalınca anlatır, anlatırsın değil mi Baran?"

"Anlatırım." Fazla istekli olmadığını hissettim. Büyük ihtimal anlattığında anlayamayacağımdan korkuyordu, belki de sıkılacağını düşünüyordu.

"Merak etme. Aptal falan değilim. İlk anlatışta anlayamadığım şeyleri ikinci anlatışta kesinlikle anlıyorum."

"Aptal olduğunu söylemedim."

Fazla emin olmamama rağmen "Ama düşündün." dedim.

Baran "Bu kızın hisleri kuvvetli." deyince haklı çıktığımı anlayıp ona ters bakışlar attım.

Kafede çok az insan kalınca Melike abladan izin alarak Baran'ın yanına gittim ve başka bir masaya geçtik.

Defterimi açıp soruyu gösterdim. Okuduktan sonra alayla "Nece bu?" diye sordu. "Farsça falan mı?"

Kollarımı göğsümde birleştirip "Tamam, güzel yazamıyor olabilirim ama bence gayet de anlaşılıyor." diyerek cevap verdim.

Soruyu tekrar okudu ve önce kendi kendine bir şeyler karaladı. Sanırım cevabı buluyordu. Birkaç işlemden sonra karalamaları sildi ve "Bak şimdi..." diye söze başladı. Sadece onu izlemek istiyordum ama soruyu anlamam gerekiyordu. Bu yüzden yazdığı şeylere odaklandım.

Hocanın anlattığı o karmaşık işlemler şimdi çok mantıklı geliyordu gözüme. Bana konuyla ilgili bir soru çözdürünce kolayca çözebilmiştim ve bu kesinlikle beklemediğim bir şeydi.

Anlayabildiğim için gülümseyerek "Bu kadar iyi anlatmanı beklemiyordum." dedim.

"Ben de bu kadar iyi anlamanı beklemiyordum."

Ne diyeceğimi bilemediğim için defteri kapatıp ayağa kalktım. İşimizin bittiğini anlayan Hakanlar da ayaklandı ve hesabı ödeyip gittiler.

•••

Okula girdiğimde endişeliydim çünkü dün gece sınava çalışırken bir tane daha çözemediğim soru çıkmıştı.

Çantamı sınıfa bıraktıktan sonra Baran'ın gelip gelmediğini kontrol etmek üzere sınıftan çıktığımda okulumuzun çapkını Poyraz'la çarpıştım. "Dikkat et güzelim." dedi sırıtarak. Artık bu hareketlerine alışmıştım çünkü uzun süredir peşimdeydi.

"Sen dikkat et asıl." deyip yanından geçecektim ki kolumdan tutup "Nereye?" diye sordu. Ters cevap vereceğim sırada suratındaki ifadenin sorgulayıcı değil de meraklı olduğunu görünce "Tuvalete." dedim. Peşimden gelmesini önlemem gerekiyordu.

"Bugün okuldan sonra benimle bir yere gelir misin?"

"Nereye?" diye sordum şaşkınlıkla.

"Melek'in doğum günü haftaya cumartesi. 18'ine girdiği için annemler daha özel bir şey olmasını istedi. Bir parti gibi. Kendi arkadaşlarını çağıracağız ama ben senin de gelmeni istiyorum."

Melek, Poyraz'ın son sınıfa giden ablasıydı. Baran'la da arkadaş olduklarını biliyordum çünkü kantinde ara sıra birlikte oturuyorlardı.

"Bizim dönemden de mi gelen olacak?" diye sordum beni çağırdığının farkına varınca.

"Bizim çocuklar ve sen."

"Peki bunun okuldan sonrayla ne alakası var?" diye sorduğumda yeni hatırlamış gibi yüzü aydınlandı.

"Benimle hediye almaya gelmeni istiyorum."

"Neden beni bu partiye çağırıyorsun ve neden benimle ablana hediye almak istiyorsun?"

"Çünkü...Bilmiyorum. Sadece istiyorum. Olur mu?"

Olumsuz cevap verirsem peşimi bırakmayacağını bildiğim için "Tamam, çıkışta beklerim." dedim ve arkamı dönerek Baran'ın sınıfına doğru ilerledim.

Kapıdan içeri baktım ama sırasında yoktu. Arkamı dönüp sınıftan çıkacakken karşıma Baran çıktı. "Birine mi bakıyordun?"

"Anlamadığım bir soru daha çıktı." dedim. "Umarım anlatacak vaktin vardır çünkü şu an fazla stresliyim."

"Normalde teneffüsümü birine soru anlatarak geçirmem ama sen bir istisna olabilirsin." deyip sınıfa girince ben de peşinden girdim. Baran düşündüğümden daha soğuk davranıyordu. Gerçi beni tanıyalı daha birkaç gün olmuştu.

"Sonuçta ben de teneffüste soru çözmeye çok meraklı değilim ama sınavım var. Eğer istemiyorsan başkasına çözdürebilirim."

Dediğimi duymazdan gelip üstündeki hırkayı çıkardıktan sonra sırasına oturdu ve yanında oturan çocuğa "Murat, iki dakika izin verir misin bize?" diye sordu.

Murat'ın boşalttığı sıraya oturduktan sonra ona fotoğrafını çektiğim soruyu gösterdim. Yine önce kendisi aceleyle çözdükten sonra bana anlatmaya başladı. Dirseğimi sıranın üstüne koyup başıma yasladım ve onu dinlemeye başladım.

İşlemleri yazarken ve anlatırken kitaba bakıyordu ama ara sıra anlayıp anlamadığımı kontrol etmek için suratıma bakıyordu. O sıralar ne yapacağımı şaşırıyordum.

Anlamamı engelleyen şeyi daha kolay bir dille anlattığında ağzımdan "Hee!" diye bir ses çıktı. Baran verdiğim tepkiye dudaklarını kıvırınca benim de dudaklarım kıvrıldı.

"Teşekkürler Baran."

O sırada içeri Hakan girip "Ooo! Alt dönemimiz de buradaymış." deyince "Soru soruyordum." dedim.

"Sor sor. Bu herif başka türlü çalışmıyor. Dahi olduğunu söylediğimiz zaman da bize kızıyor. O zaman her sınavdan yüksek almayı nasıl başarıyor? Ya evde hayvan gibi çalışıyor-ki böyle olmadığına eminim-ya da fazla zeki. Ama ikisini de kabul etmiyor." deyip kulağıma doğru eğildi. "Uzaylı galiba"

"Hakan, boş konuşuyorsun." dedi Baran, sırasından kalkarken.

"Ben artık gideyim. Zil çalacak." deyip kapıya ilerlerken ikisi birden "İyi şanslar!" diye bağırdı. Ben de "Teşekkürler!" diye bağırıp sınıftan çıktım.

Continue Reading

You'll Also Like

506K 30.4K 32
ablasına yazacakken yanlışlıkla dünyaca ünlü boksöre yazan Ahu 💋💋 Herşey kurgu gerçek hayatla bağlantısı yoktur.
753K 12.7K 7
Yıllarca aile baskısı gören , aile sevgisinden mahrum kalan Peri. Babasına gelen telefon ile doğumda karıştırıldığını öğrenir. Peki bundan sonra ne o...
207K 8.8K 59
Köyde geçen bir aşk hikayesi... O bir inci tanesiydi; Dışı dillere destan bir güzel... Naîf kırılgan ve nârin... Köy kurgusu ve abimin arkadasşı konu...
6.6K 3.5K 32
Her kesin bir geçmisi vardır. Unutmak isteyip unutamadığı, çakılıp kaldığı. bilinmezlikler.. Boşluklar ve yok oluşlarla dolu... Belki yok olmuştu ad...