5 NUMARA

By Wolfian_SS

4M 198K 93.9K

Lise 3'e giden Mira, kızların gözdesi Poyraz tarafından sevilir ama onun gönlü kendisinden haberi bile olmaya... More

2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
5N Özel-Kız İsteme
5N Özel-Düğün
5N Özel-Balayı
5N Özel-İkinci Düğün
5N Özel-Oruç
5N Özel-Doğum
YENİ KİTAP

1.Bölüm

191K 6.5K 3K
By Wolfian_SS

Selam! Uzun bir aradan sonra yepyeni bir kitapla karşınızdayım! İlk kitabımı okumayanlar için söylüyorum: Bu benim ikinci kitabım. Diğer kitabıma 1,5 yıl önce final yapmıştım. İlk kitabımı-Okuldaki Meteor-12 yaşımda yazmaya başlamıştım ve fazlasıyla acemiydim. Şimdi ise 16 oldum ve daha düzgün yazacağımı umuyorum.

Ne kadar okunur, ne kadar sevilir bilmiyorum ama ne olursa olsun severek yazdığım bir kitap oluyor. Umarım beğenirsiniz.

Bi Öyle Bi Böyle kitabıma da bakarsanız çok sevinirim❤️

Okuldan çıktıktan sonra hızlı adımlarla çalıştığım kafeye ilerledim. Dersin sonunda sınıf arkadaşıma anlamadığı matematik problemini anlattığım için geç kalmıştım.

Paldır küldür içeri girdiğimde müşterilerin gözünün bana döndüğünü hissettim. Daha düzgün hareket ederek çantamı ve montumu askılığa astım.

Tezgahın arkasına geçip önlüğümü takarken Hale yanıma gelip "Melike abla birkaç saattir burada olmadığı için şanslısın. Geç kaldığını görseydi sinirlenirdi çünkü bugün aşırı kalabalığız." deyince derin bir nefes aldım.

Melike abla buranın sahibiydi ve genellikle başımızda dururdu. Burada çalışanlar sabahtan belli bir saate kadar okulunu bitirmiş insanlardan, o belli saatten akşama kadar da lise ve üniversite öğrencilerinden oluşuyordu.

"Doğru ya, son sınıfların sınavları başladı." diye hatırlattım kendi kendime. Kafe okulun bir alt sokağındaydı ve burada genelde bizim okulun öğrencileri olurdu. Özellikle son sınıflar, ertesi gün sınavları varsa hep buraya gelirlerdi.

"Dırdır yapmayın da işinizin başına geçin. Millet aç aç bekliyor orada." Üniversite ikinci sınıfa giden huysuz abimiz Doğukan vardı bir de.

"Tamam Doğukan abi, kızma." dedikten sonra not defterimle birlikte tezgahın arkasından çıktım ve havaya kalkan bir el görmeye çalıştım. Birden fazla görüyordum.

Kitaplardan başlarını bile kaldıramayan son sınıflar, genellikle sadece içecek söylüyordu. Belki de yanında küçük bir pasta dilimi.

Siparişleri içeri söyledikten sonra birinin bir ihtiyacı var mı diye etrafa bakındım ama herkes işiyle ilgileniyordu. Parmaklarımla oynarken Hale yanıma gelip "Seninki geldi nihayet." deyince elimde olmadan kapıya baktım. Arkadaşlarıyla birlikte gülüşerek içeri giriyordu ve fazlasıyla rahattı. Okul kıyafetinin üstüne kırmızı bir sweatshirt giymişti ve o an ona en çok yakışan rengin kırmızı olduğunu anlamıştım.

Kendime gelince bakışlarımı Hale'ye çevirdim ve "Seninki deme şuna. Benim falan değil o." dedim.

"Henüz senin farkında bile olmadığı için olabilir mi acaba? Bir kere de sen alsan şu masanın siparişini?" O masanın siparişini sürekli Hale'ye aldırıyordum çünkü ben almaya kalkışsam kesinlikle bir şey yapıp rezil olurdum.

"Olmaz. Seninle bir anlaşmamız var." dediğimde homurdanarak onların bulunduğu masaya gitti. 4 erkekten oluşuyorlardı. Bazen de yanlarında bir kız oluyordu. Onun içlerinden bir çocuğun sevgilisi olduğunu biliyordum çünkü genelde sarmaş dolaş oluyorlardı.

Baran, nam-ı diğer benimki, sıcaklayıp sweatshirtünü çıkardı ve çantasından kitapları çıkarırken aynı zamanda sipariş vermeye çalışıyordu. Kafası bir çantasına, bir de Hale'ye dönüyordu. Kendi kendime güldüm.

Doğukan abi yanımdan geçerken "Deli olduğun konusunda kanıtlarım var artık." dese de umursamadım. Sadece Baran'ı izliyordum.

Hale siparişleri aldıktan sonra yanıma doğru yürüdü ama benim de sipariş almam gerektiği için başka masaya ilerledim.

Baranların masasının tam yanındaydım. Elimde olmadan onlara baktığımda Baran'ın arkadaşlarından biriyle göz göze geldim. Hızla kafamı çevirip kızdan siparişini tekrar etmesini söyledim çünkü dikkatim dağılmıştı.

Siparişi alıp tezgaha gidecekken az önce göz göze geldiğim çocuğun masadakilere "Şu kız bizim okuldan değil mi?" dediğini duydum.

Kalp atışlarım hızlanmıştı çünkü birazdan Baran'ın da bana bakacağını biliyordum.

"Öyle mi?" dedi başka bir çocuk. Zaten son sınıfların beni tanımasını beklemiyordum.

"Ben daha önce hiç görmedim." Baran'ın bunu söylemesi beni şaşırtmamıştı çünkü şu ana kadar bir kere bile göz göze gelmemiştik. Bunda benim kaçma tekniklerim de etkiliydi tabi.

Duymamış gibi yapıp tezgaha geçtim. Hale onların siparişini masalarına götürürken tekrar Baran'a baktım. Arkası dönük olduğu için rahatça bakabiliyordum. Saçlarını kestirmişti.

O da son sınıf olmasına rağmen herkesten rahattı çünkü fazla zekiydi. Normal bir zekanın üstündeydi. Fazla çalışmasına gerek kalmadan yüksek not alabildiğini biliyordum. Onunla tanışmasam da iyi bir gözlemciydim. Arkadaşlarının bir türlü çözemeyip de onun ilk bakışında çözebildiği sorular olduğunu biliyordum.

Hava kararmadan önce kafenin büyük çoğunluğu kalkmıştı. Baranlar da.

Kafe erken kapandığı için şanslıydım. Eve gidip ödev yapacak ve ders çalışacak kadar vaktim kalıyordu.

Önlüğü çıkardıktan sonra Hale'yle otobüs durağına yürüdük. Aynı otobüse biniyorduk ama farklı duraklarda iniyorduk.

"Hiçbir şey yapmayacak mısın?" diye sordu bana.

"Ne hakkında?"

"Bilmezden gelme. Seni fark etmesi için önce dikkatini çekmen gerekiyor."

"Dikkatini çeksem ne olacak? O bir son sınıf, sınavdan başka bir şeyle ilgilenmiyor."

"Saçmalama. Çalışmıyor bile neredeyse. Onu bütün gün izleyen sensin. Önüne açtığı kitabın kaç sayfasını okuyor acaba? Yarım mı, 1 mi?"

"Nasıl dikkatini çekebilirim ki?"

"Siparişini alarak."

Gözlerimi devirerek "Unut o işi." dedim.

•••

"Kızım, kalk!"

Dün geceki ödevlerim fazla olduğu için gece geç yatmak zorunda kalmıştım ve bu kalkmamı daha da zor hale getirmişti.

"Tamam, kalktım." dedim ama tekrar yattım.

En sonunda annem beni sürükleyerek yataktan çıkarınca başka seçeneğim olmadığını anlayarak lavaboya gittim. Saçlarım kuş yuvası gibiydi. Normalde sadece tarayıp çıkardım ama bugün düzleştirmeye karar vermiştim.

Buna biraz fazla zaman harcayıp diğer işlerimi de halledip evden çıktım. Otobüs durağına ilerlerken geç kaldığımın farkındaydım ama yapabileceğim bir şey yoktu.

Otobüsten indikten sonra kısa bir yürüyüşün ardından okula vardım. İnsanlar derse girmişti bile. Bahçe bomboştu.

Dışımdan söylenerek merdivenleri çıktım. Kendi sınıfıma gitmek için Baran'ın sınıfının önünden geçmen gerekiyordu. Kapı açıktı ve gözetmen öğretmen sınav kağıtlarını dağıtıyordu. "Kağıtlar dağıtıldıktan sonra çıt çıkmayacak."

Baran ikinci sırada oturduğu için onu görmem kolay olmuştu. Gayet rahat bir şekilde kağıdı bekliyordu. Kendi kendime "İyi şanslar." diye mırıldandım, duymayacak olsa da.

Okuldaki en yakın arkadaşım Ege'ydi. İnsanlar sürekli beraber gezdiğimiz için çıktığımızı sanardı ama biz bebeklikten beri arkadaştık.

Onun yanına oturduğumda anında saçlarımdaki değişikliği fark etti. "Birine güzel mi görünmeye çalışıyorsun yoksa?"

Baran'dan hoşlandığımı bilmiyordu. Ona söylememiştim çünkü okuldan birinin bilmesini istemiyordum. Kafede sadece Hale biliyordu zaten. Ona da ben söylememiştim, bakışlarımdan anlamıştı.

"İlla birine güzel mi görünmem gerekiyor? Saçlarım iğrençti ve ben de böyle yaptım."

"Merak ettim sadece. Böyle de güzel olmuşsun."

Ders bitince koridora çıkıp Baran'ı aradım. Her sınavdan sonra kaloriferin orada toplanıp arkadaşlarıyla sınav muhabbeti yapardı ve her zaman yüzü gülerdi.

Yine oradaydı ve yüz ifadesinden sınavının güzel geçtiğini anladım.

•••

Ertesi gün kafeye geldiğimde yine kalabalıklaşmaya başlamıştı etraf. Hale'yi göremeyince kaşlarını çattım. O hep benden önce gelirdi.

"Melike abla, Hale yok mu?"

"Hale bugün için benden izin aldı."

İşte bu kötü olmuştu. Bu yoğunluğu Hale'nin arkadaşlığıyla atlatabilirdim ancak.

Somurtarak kapıdan giren Baran ve arkadaşlarına baktım. Bir dakika...Eğer Hale yoksa onların siparişini kim alacaktı?

En iyisi başkalarının siparişleriyle meşgul olmaktı.

Tek sipariş vermek isteyen masanın onların masası olduğunu fark ettiğimde kalbim küt küt atmaya başladı. Ne yapacaktım? Görmemiş gibi davranmak en iyisiydi.

"Mira, neden şu masanın siparişlerini almıyorsun? Deminden beri el kaldırıyorlar."

"Aa öyle mi? Dalmışım. Doğukan abi falan yok mu?" dedim kurtulmak amacıyla.

"Bir sorun mu var? Sen hiç böyle yapmazdın."

"Yok, hiçbir sorun yok."

"O zaman git ve şu masanın siparişini al."

Melike abla katı biri olduğundan dolayı bu işi yapmak zorundaydım. En fazla ne kadar zor olabilirdi ki?

Defterimle masalarına ilerledim. "Karar verebildiniz mi?" Dördünün gözü de bana dönünce sakin olmam gerektiğini kendime hatırlattım.

Hepsi isteklerini söyledikten sonra geçen gün göz göze geldiğim çocuk "Sen bizim okuldasın, değil mi?" diye sordu.

"Evet."

"Alt dönem misin?" diye sordu başka bir çocuk.

"11. sınıfım."

"Peki neden burada çalışıyorsun? Arkadaşlarım geliyor olmasa hayatta gelmem buraya. Paraya falan mı ihtiyacın var yoksa?" Bunu söyleyen kişinin Baran olması beni afallatmıştı. İlk defa benimle konuşuyordu ve alayla söylediği şeyler onun hakkındaki iyi düşüncelerimi bir anda yok etmişti.

Benim ailemin durumu gayet iyiydi. Zengin değildik belki ama her isteğimi karşılayabilecek gücümüz vardı. Ama ben küçükken durumumuz gerçekten kötüydü ve ben bu yüzden bu konuda fazla hassastım. Zaten sırf bu yüzden çalışıyordum. Annem ve babam beni iyi şartlarda yetiştirebilmek için fazla çalışmak zorunda kalmışlardı. Ben de şimdi kendi çapımda onlara geri ödüyordum.

Boğazımdaki yumruyla "Siparişleriniz hemen geliyor." dedim ve hızla oradan ayrıldım. Hale burada olsa ne yapmamı söylerdi?

"Git ve ona haddini bildir."

Siparişleri tepsiye koyup masalarına gittim. Bardakları önlerine bıraktıktan sonra "Paraya ihtiyacım olduğu için değil, kendi paramı kazanabilmek için çalışıyorum. Gerektiğinde kendi ayaklarımın üzerinde durabilmek için. İnsanları çalıştığı yerlere göre yargılamaktan çok daha işe yarar bir şey. Tavsiye ederim." dedikten sonra tezgaha geri döndüm. Başka sipariş verecek var mı diye etrafa bakınırken Baran'ın bana baktığını gördüm. Bu konuşmadan sonra da bakmasaydı başka hiçbir zaman bakmazdı zaten.

Baran'ın diğer insanları küçümseyen bir çocuk olduğunu düşünmüyordum ama her şeyde mantıklı bir sebep arıyor gibiydi. Bu yüzden asla aşık olamayacağını düşünüyordum çünkü aşkın mantıklı bir sebebi olmazdı.

Continue Reading

You'll Also Like

28.4K 1.2K 34
15 yaşındaydım bir abim olduğunu öğrendiğimde. Bu bilgiyi kabullenmem için beş kere okumam gerekmişti annemin günlüğünü. Sonunda kabullendiğimde ani...
2M 74.6K 60
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
1K 205 9
Gerçeklerin er yada geç gün yüzüne çıkma gibi bir huyu vardır. Sonrasını düşünmeden en olmadık yerde en olmadık zamanda ortaya çıkarlar, sonucunda fe...
846 170 17
Sonsuz olduğu düşünülen bir okyanusa şeytanın son parçası düşmüş derler, bunun sonucunda o parçanın suya değdiği an yok olduğunu anlatırlar. Bundan ç...