20.000 OKUMA 1000 TANE DE OYUMUZ VAR EVET SÜPER. NEYSE BEN UZATMADAN BÖLÜME GEÇEYİM.
*İYİ OKUMALAR*
Kalbim, gümbür gümbür. Peki ya neden? O yanımda yok ki. Peki ya neden be Buse? Ortam karanlık, kalp atışlarım ve ter damlalarımla baş başayım. Oturmuşum ve sırtımı soğuk duvara yaslamışım.
“Buse?” diye seslendi karanlığın içinde bir ses. Yankılanarak kulağımı doldurdu.
“Kalk hadi be kızdırma beni.” Diye rüyamın içine bokunu bıraktı resmen. Ya ben ne güzel –her ne kadar rüya güzel olmasa da- uyuyorum. Bu Buğra mı?
“Ihh pff yhh” gibi sesler çıkartarak göz kapaklarıma dirensem de gözlerimi açmayı başardım. İlk başta güneş ışıklarından bir şey göremesem de
“Aaaaaaaaaaaaaaa”
Bu de ne? Cırtlak bir sesim olduğunu bir kere daha kanıtladım.
Onun, yanımda, ne, işi, var?
“Yankı?” dedim fısıltıyla. Yankı ise gözlerini yeni açmış bana bakıyordu. Her tarafından uyku akıyordu zavallı çocuğun.
“Sayın Buse hazretleri, kulağımı siktiğiniz için size minnettarım” dedi dalga ile karışık erkeksi ve uykulu sesiyle.
“Asıl sizin burada ne işiniz var Yankı han zade” dedim ve yatakta gerindim.
“Sizi bıraktıktan sonra sizinle sevişmemi istemiştiniz unuttunuz mu?” ne? Şuan bildiğiniz saçmalıyordu.
“Ne saçmalıyorsun sen be ben öyle bir şey istemedim. Saçmalama ben dün olanları gayet iyi hatırlıyorum” dedim ve ayağa kalktım.
“Tüh be yemedi.” Dedi ce gülümsedi. Ben de sürüne sürüne banyoya gitmeden önce içerden ses duyuldu.
“Buse yeter ya kalk ya da kapıyı kırayım” efendim? Ne Yankı burada ama? Kesin yanlış anlayacak.
Hemen yatağa gidip onu zorla ayağa kaldırdım ve pencereye yönelttim.
“Madem gece yanımda kaldın sabahı da planlaman gerekiyordu ahmak şey” dedim ve onu resmen pencereden itmeye çalıştım. O ise kollarımdan tuttu ve sakince tepemde birleştirdi.
“Sakin ol canım. Birinci olarak, benim burada kalmamı sen istedin yani teknik olarak çıkışı senin planlaman gerekiyordu, ikinci olarak ise bu kadar yakışıklı birini pencereden atmayı düşünmüyorsun herhâlde.”
“Kapa çeneni ve atla” diyerek onu ittirmeye başladım.
Allah’ım ne kadar da ağır.
“Atamazsın ki” diye itiraz ettiğinde abimin sesi daha da yaklaştı. Kesin yanlış anlayacak.
“Kapa çeneni” diye azını kapattım. Kapı tıkladı.
“Buse açayım mı?”
“Çıplağımmm” diye bağırdım can havliyle. Bir kıkırdama sesinden sonra
“Peki, o zaman bekliyorum acele et.” Diye bağırdı. Merdivenden inme sesleri gelince rahatlayarak elimi Yankı’nın ağzından çektim.
“Ne güzel çıplaksın sen öyle” diyerek vücudumu süzdü. Kafasına vurup
“İstersen Yankı çıplak deseydim” dedim ve son noktayı koydum.
BİRİ KAPAĞINI ÇEVİRSİN YANKII GAZIN KAÇMASIN
“Pislik” dedi ve ben eğilip bacağının tekini camdan sarkıtmaya çalıştım. O da sarkıttı ve dışarı doğru rahatça oturdu. Buradan aşağısı pek de yüksek değildi ama yine de sakat işti.
“Beni buradan itemeyeceğini iliyorsun değil mi?” diyerek ellerini yanlara sabitledi. İstesem de atamazdım ki. Plan yap Buse. Plan yap düşün, düşün.
“Zaten senin götün yemez ki buradan atlamaya” hadi gaza getir şunu hadi hadi.
“Beni gaza getirmeye çalış ama başarabilecek misin acaba” hadi çok pis laf koydu düşün düşün düşün.
“Sen de anca ben uyurken öp beni” dedim birden bire. Bu açıkçası planladığım bir şey değildi. Birden suratını 180 derece bana döndü ve ben de bu şaşkınlığını fırsat bilerek onu aşağıya ittim. Biliyorum bu çok canice ama ne yapayım abim gelecek.
Aşağıya baktığım zaman Yankı’yı hiç beklemediğim bir pozisyonda buldum, dim dik ayakta. Bana göz kırpıp arkasını dönüp yürümeye başladı.
Ne yani?
Bu kadar mı?
Ama neden?
Hiçbir şey demeden mi?
Bi görüşürüz bile mi?
Aman be koy göte halaya gel.
Abim damat oluyoo sırada bana geliyooo,
Abim damat oluyoo sırada bana geliyooo.
Gel bana güzel kız,
Kalbimi çalan hırsız…
“Buseee, ne tepiniyorsun” diye bağırma sesi geldiği zaman halayıma bir son verdim. Uf be Buğra bir halay çektirtmedin be.
“Geliyorum” dedim ve ışık hızıyla giyinip aşağıya indim. Masada fix mönü olarak çikolata ve şişede günlük süt duruyordu.
“Gudmornin gayss” diyerek abimi öptüm. Evet, iğrenç sulu bir öpücüktü. Hatta Buğra çaktırmadan suratını silmeye çalıştı. Tabi Buse gibi bir zekâdan kaçar mı bu?
“Günaydın asqw” evet tam olarak böyle dedi hatta ‘askıv’ diye telaffuz etti bakın o kadar.
“Erqen” dediğimde bana en ağır hakareti etti.
“Qezo” evet şuan Buğra iğrençleşmeye başladı.
“Qamil” dedim ona inat olsun diye
“Zaa xd” dedi ve tutmayın beni. Hayır, bunu yapmış olmazsın Buğra sen de mi?
“Buğra ya qes sesini” diye erqenceye son noktayı koydum. Yeter be midem bulandı.
“Sabah sabah çok şıksınız madam” dedi ve elimi öptü
“Siz de çok yakışıklısınız mösyö” dedim aksan yaparak. Evet, erqenceden kibarizime geçiş yapmıştık.
“Sizi mektebinize bırakmaktan onur duyarım lakin acele etmezseniz ilk dersinizi kaçıracaksınız” dedi. Bu konuşma tarzı bana şeyi hatırlattı, neydi lan o dizinin adı ya Burçak da o kadar zorla seyrettirmişti. Kuşlu bir şeydi.
Deve kuşu?
Yok, lan ne deve kuşu su be abartma. Uff neydi ya,
Yalı kuşu?
Yok, lan sanki daha değişikti uff be hatırlayamadım. Şeyle çok karizma bıyıkları vardı adamın ama ya içimde kaldı bulamadım ya. Haa Burak Özçivit evet bu adamdı ama dizinin adını hatırlayamadım aman be neyse.
“Acele etmenizi arz ederim bayım lakin ben çoktan beridir hazırım.” Dedim ve onun uzatmış olduğu koluna girerek kapıya ilerledik. Dün okul çıkışı fırlattığım çantamı omzuma asıp yola koyulduk. Yine mi motor? Artık Yankı bir Buğra iki beni Harley Davidson’dan soğuttunuz be.
Arkaya yerleşince her zamanki gibi son sürat okula vardık. Dersliğime girdiğim zaman telefonum çaldı.
YALV
Evet Uluç arıyordu. Çok zekiyim Uluç’u Yalv diye kaydetmiştim. Neden mi? Uluç beni aradığında;
YALV ARIYOR
VE ŞİMDİ DE BİRLEŞTİR ONLARI.
YALVARIYOR.
AAA NE İYİ AKIL ETTİN DE BULDUN. NE ZEKİSİN LAN SEN (!)
“Ne var”
“Buse neden bana trip atıyorsun ki?”
“Neden mi, neden mi? Ciddi misin sen ya? Beni artık sevmiyorsun sen” dedim yerime otururken.
“Ne alakası var teallam ya”
“Ne mi alakası var beni artık günde 8 defa arıyorsun” dedim ve suratımı büzdüm.
“Ha 8 ha 10 ne farkeder”
“Ah be Uluç artık buluşamıyoruz da” dedim ve kafamı sıraya gömdüm.
“Bugün okul çıkışı seni ben alacağım anlaşıldı mı?” dedi kıkırdayarak.
“Kapa telefonu Uluç.” Derken başımı kaldırdım.
“Neden ya iyilik de yaramıyor.”
“Sen beni almaya değil…” derken içeri Yankı bütün havasıyla girdi. Rahatımı hiç bozmadan ve konuşmayı kesmeden devam ettim “ sevgilini görmeye geleceksin biliyorum ben seni erkek milleti değil misiniz hepiniz aynısınız” son cümleyi üstüne basa basa söylemiştim. Yankı duyunca gülümsedi.
Yanıma oturduğunda eş zamanlı Uluç savunmalarını sıralıyordu.
“Ya canım busem ne alakası var ya ilk olarak…” derken Yankı telefonu elimden aldı ve kulağına koydu.
Ona ‘wat ar yu duing” bakışlarımı atarken sadece gülüsedi.
“Şimdi canım kardeşim telefonu kapatıyorum çünkü Buse ile önemli bir konuşmamız var. Şimdilik görüşürüz” dedi ve görüşmeyi sonlandırdı.
“Beni aşağıya itmek ha?
“Beni gece öpmek ha?” suratıma baktı ve dudağımdaki patlağa elini koydu. Sabah uyandığımda ağzımdaki ve burnumdaki bütün kanlar temizlenmişti sadece dudağımda bir patlak çenemde de bir morluk vardı.
“Abin bunu neden sormadı biliyor musun?” dedi ve gülümsedi. Cidden abim sormamıştı.
“Neden?” diye cevapladım sorusunu.
“Çünkü dünkü kavgadan haberi var. Ve de seni üzmek istemedi. Dün baya kötü olduğunu söyledim o da anlayışla karşılamadı tabi ki ama yine de hayatını bana borçlusun” dediğinde ona maronca bakıp.
“Yani?” dedim
“Ne yanisi?” dedi maronca bakan suratıma maronca bakarak
“Beni niye öptüğünü açıklamıyor bu?” dedim ve sırıttım.
“Canım istedi”
“Bu yeterli bir açıklama değil canısı” dedim sırıtarak.
“Yeterli bence” dedi gülerek
“Hayır değil ben mahallenin orospusu değilim tamam mı? Beni öyle her isteyen öpemez.” Dedim hafif çemkirerek.
“Her isteyen öpmüyor zaten canım isterse öpüyor” dedi ve sırıttı.
“Seni abime söylerim” dedim sinirle
“Ben de benimle sevişmek istediğini söylerim” dedi ve sırıttı. Suratım kıpkırmızı oldu. Tamam patavatsızım ama bu kadar değil.
“Ne? Bu külliyen yalan” dedim bağırarak. Boynuma eğilerek,
“Kanıtla, yatağın ben kokuyor.” dedi ve burnunu sürttü. Bütün sınıf bize bakıyordu. Bu çok hoş olsa da buna bir son vermeliydim.
“Sen ne yapıyorsun puşt herif” diyerek onu ittirdim. Yankı cidden sınırımı bozmaya başlamıştı.
“Bana güvenebilirsin, seni asla incitmem” dedi. Her ne kadar içinde bulunduğumuz durumla çelişse bile bu cümleyi kurmuştu.
“Defol Yankı. Sana ömrüm boyunca güvenmeyeceğim” dedim ve ayağa kalkarak hızla kızlar tuvaletine yürüdüm. Hemen etrafımı koklamaya başladım. Şuan eminim ki kuyruğunu koklayan bir köpekten daha rezil bir durumdayımdır fakat doğru söylüyor.
O kokuyordum.
∞ ∞ ∞ ∞ BİRKAÇ ∞ ∞ ∞ ∞ SAAT∞ ∞ ∞ ∞ SONRA ∞ ∞ ∞ ∞
“Buğra ne olur beni bununla gönderme yalvarıyorum” dedim ama nafile. İlla beni Yankı’yla gönderecek it herif.
“Sen git zaten herkes sevgilisine gitsin. Uluç da gezsin sevgilisiyle sen de gez ben de bu asalak Yankı’ya kaldım zaten ben kimim ki yani” atar yapıyordum ama zeki abim beni takmıyordu. Ee normal.
Ben olsam ben de beni takmazdım.
“Hadi gidelim Buse hazretleri” dedi Yankı arabanın kapısını açarak” çok sinir bozucu bir durum ya.
“Buğra bak bu son şansın.”
“Kızım bak etrafta hele ki dünkü olaydan sonra Ayaz diye bir psikopat var. Yani yanında birinin olması şart.”
“Uf be Buğra sen git zaten sevgiline git. Zaten senin kardeşin kim ki bunca senedir yoktu zaten bundan sonra olsa kaç yazar” dediğim zaman azımda bir acı hissettim. Ama hafif bir acı bu.
“Sus bakıyım nasıl konuşuyorsun sen abinle öyle” dedi ve son kaz yanağımdan öptü.
“Her şey senin güvenliğin için, Yankı’ya güvenebilirsin” dedi ve bu sefer de anlımdan öptü. Ayaklarımı sürte sürte arabaya bindim. Yankı kapıyı kapattı ve sürücü koltuğuna yerleşti. O arabayı çalıştırırken ben de emniyet kemerimi taktım.
“Beni eve götür” dedim hüzünlüce. Yankı radyoyu açtığında selfie şarkısı çalıyordu. Yanı güldü.
“Benim seninle hiç selfiem yok değil mi?” dedi ve bana baktı.
“Evet, olması da gerekmiyor” dedim o tarafa bakmayarak. Bugün sabah yaptığı çok aşağılayıcıydı. Kendimi kenar mahalle orospusu gibi hissettim.
“Yapalım mı peki” dedi ve sırıtmasını sürdürdü.
“Yankı benimle muhatap olma.” Dediğim zaman arabayı sağa çekip durdurdu ve aşağıya indi. Ben daha ne olduğunu anlamadan benim kapımı da açıp kemerimin düğmesine bastı. Kolumdan çekerek aşağıya indirdi ve kapıyı çarpıp arabayı kilitledi.
“Ne yapıyorsun be sen” dedim ama cevap yoktu. Ben de daha fazla sesimi yormak istemediğim için kendimi ona bıraktım ve peşinden kolaylıkla sürüklendim. Yeşillikli bir yerdi burası. Hatta daha önce hiç gelmediğim tarzda. Denize bakan bir mini orman gibi, pek insan yoktu burada.
“Amacın ne Buse?” dedi ve şaşkınca suratıma baktı.
KOCAMAN BİR EFENDİM?
Bakın kocaman okuyun diye kocaman yazdım.
“Anlamadım?” dedim şaşkınca.
“Amacın diyorum hani, ne?” dedi sanki karşısında beyin özürlü varmış da 100.000’inci kere bir şey anlatmaya çalışıyormuş gibi. Histerik bir kahkaha attım.
“Çok komiksin Yankı.” Dedim gülerek. Sinirlendiğimde gülerdim ben. Doğru ben de ayrı bir psikopatım.
“Buse dalga geçme, iyi değilsin sen” dedi ve kolumdan tuttu.
“Bana dokunma Yankı.” Diyerek geri çektim kendimi.
“Buse!”
“Ne?”
“Ne oluyor ya” diye bağırdı.
“Hatırlatayım Yankı Bey, bugün sabah yaptıkların hiç hoş değildi. Ya da başka bir değişle kendimi orospu gibi hissetmemi sağladı.” Dediğim zaman arkamdan bir ses geldi.
“Sen kendini ne sanıyordun ki?” diye. Yankı hemen beni arkasına çekti fakat arkadan da iki tane adam çıkıp beni tuttu.
“Yankı?” diye bağırdığım zaman Yankı beni görmek için arkasını döndü ama iki tane adam onu tutamaya çalıştı.
“Bırak onu orospu çocukları. Bırakın onu” resmen ses tellerini yırtarcasına haykırmıştı. Adamlardan birine yumruk diğerine de tekme atarak yere serdi ve yanıma koşmaya çalıştı. Ama anında 3 adam birden tuttu Yankı’yı
“Bırak onu” diye öyle bir bağırdı ki kulaklarım çınlamaya başladı.
“Hadi ya” dedi Ayaz ve Yankı’ya bir yumruk geçirdi. Eş zamanlı bir tokat yedim suratıma. Sayıları 7-8 rahat vardı.
“Ona dokunma. İstediğin benim.” Diye bağırmakla meşgul olan Yankı bir yumruk yedi fakat hala aynı gürlükteki sesiyle haykırdı.
“Bırak lan onu” dediğinde Ayaz onu bırakıp yanıma yürüdü. Elini suratıma atıp çenemden sıkıca tuttu.
“Bırak onu piç” diye bağıran Yankı’ya aldırış bile etmedi.
“Aaa Yankı hiç öyle şey olur mu? Daha kızının hünerlerini göreceğiz” dedi ve elini boynuma doğru yavaş hareketlerle indirmeye başladı.
“Yapma” diye bağırdı Yankı. Ben ise ağlamaya başlamıştım. Bu benim hayatımın sonu olabilirdi. Bu benim hayatımın kararmasına yol açabilirdi. Ama olmayacaktı. Hayır, buna izin veremem.
Aklıma o anda çantamdaki biber gazı geldi. Annem ne olur ne olmaz diye taşıttırıyordu. Ellerim arkada olduğu için debelenerek tek omzumdan sarkan çantanın fermuarını açarak elimi içine attım. Ayaz’ın eli git gide göğsüme doğru iniyordu. Bu Yankı’nın bağrışlarını arttırırken yediği yumruk sayısı da artıyordu.
Üniformamdan 2 düğme açtıktan sonra elime geçen gazı ilk Ayaz’a sonra da beni tutan iki adama sıktım.
Koşarak yanlarından uzaklaşırken dikkati dağılan adamlar Yankı’yı gevşetmiş olacak ki var gücüye ikisini de paketledi Yankı.
“Koş Buse koş” diye bağıran Yankı’ya umursamadan gözüyle uğraşan Ayaz’a saldırmaya başladım. Bir çeşit sinir krizi geçiriyordum. Biber gazını çılgınca Ayaz’ın suratına boşaltırken Yankı beni tuttu ve elimden biber gazını alıp bana sıkıca sarıldı.
“Buse! Kendine gel sakin ol” demesi kolay ama olamıyorum. Bu nasıl olabilir birkaç saniye gecikseydim… Düşünmek bile istemiyordum. Yankı’dan kurtulup yerde can çekişen Ayaz’a deli gibi tekme atıyordum. Diğer adamlardan eser kalmıştı hepsi kaçmıştı.
“Buse!” Yankı’nın bağırışına aldırmadan onu tekmelemeye devam ettim.
“BUSE DUR!” öyle bir bağırdı ki istemsiz olarak durdum.
“Özür dilerim Yankı özür dilerim” dediğim sırada hızlıca beni kollarının arasına aldı. Ayağımı iyi hissetmediğimi o zaman anladım ve yere düşer gibi oldum. Yankı beni kucağına aldı ve Ayaz’a son bir kez daha tekme atıp koşarak arabaya geçti. Arabanın arka kapısını açtı ve oturdu. Ben de kucağında ona sımsıkı sarılmış bir şekilde özürlerimi sıralıyordum.
“Şhh özür dileme benim suçum, benim suçum. Özür dilerim Buse. Özür dilerim.” Dedi ve çenesini kafama koydu. Deli gibi ağlıyordum. Bir şey olacak diye deli gibi korkmuştum.
“Çok korktum Yankı, bana bir şey yapacaklar diye çok korktum” dedim ve daha çok sardım onu. Sanki mümkünmüş gibi o da beni daha çok sardı.
“Çok korktum Buse, sana bir şey olacak diye çok korktum” dedi ve kafamı öptü. Ağzı burnu kan içindeydi ama umurumda değildi.
“Sana ömrüm boyunca her saniye güveneceğim Yankı. Yalan söyledim. Bugün sana yalan söyledim. Sana her zaman güveneceğim.”
“Biliyorum Buse. Şimdi sakin ol yalvarırım sakin ol” dedi hüzünlü bir sesle. Ağlamalarım hızlı nefeslere dönüşene kadar ikimiz de konuşmadık.
“Daha iyi misin?” bu soru ondan gelmişti.
“Ayağım acıyor” dedim sessizce. Gözlerini kapattı ve kafamdan öptü.
“Sorun değil. İyi olacaksın, iyi olacaksın, iyi olacaksın…” sesi gittikçe kısılarak bunu bi 9-10 def söyledi ve sonra uykuya daldı. Hayır, hayır uyuma Yankı. Neler oluyor.
“Yankı uyuma”
“Yankı UYUMA”
BÖLÜM SONU :D
PİSLİK YAZARINIZ YİNE PİS BİR BÖLÜM İLE YANINIZDA HADİ EYV.
HAAHAHAHHAAHAHH NEYSE HADİ BB