Egoist -4-

17.3K 677 40
                                    

“Çok, ımm sürtük gibi olmuşsun. Büyük ihtimalle bu bilmediğin bir şey” derin bir nefes alıp arkamı döndüm. Acı Tekrardan. Ben suratımı ona döndürünce biraz afalladı ama o kadar az bir afallamaydı ki bunu yaptığından bile emin değildim. Acıyor. Acıyor. Kahretsin yakarak donduran bir acı bu.

“Senin burada ne işin var” dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. Tabi bu soru şöyle bir ele alındığında çok saçma olabiliyor. Sonuçta benim canım kardeşim(!) o zengin piçleriyle aynı okula gidiyor.

“Asıl senin burada ne için var pis paçoz” efendim! Paçoz mu? İçimdeki Buse bana kaşlarını kaldırdı ve şuana kadar hiç demediği bir şey dedi

“Hadi şunu yerin dibine sokalım” şuan bunu demesine mi şaşırmalıydım yoksa ona sözlerini yedirmeyi mi seçmeliydim.

“Ahh birincisi burası benim evim ve ikincisi de ben paçoz değilim sadece senin götün yer çekimine meydan okuyor.” Kaşlarını çatıp o gri gözlerini iyice kıstı. Yankı’ya şöyle bir baktığımda siyah bir tişört ve siyah bir pantolon giymiş ve saçlarını dağınık bir şekilde bırakarak bugüne kadar gördüğüm en seksi adam kategorisinde –kusura bakma ama- Uluç’u solluyor. Bu işler böyle ama. Göz var izan var yani şimdi.

“Hayırdır. Beni süzme işlemin bitti mi?” dedi ve başparmaklarını kemerinin deliklerine soktu ve bana alaycı bir bakış attı.

“Haa onu diyorsun. Seni daha önce çıplak gördüğümüz için ee insan şaşırıyor doğal olarak.” Sinirlendiğini hissedebiliyordum. O sırada Gizem’in cırtlak sesi bütün kulağımı patlatmaya yetti.

“Ay Yankı sen ne ara geldin bebeğim. Iııııı demek Buse’yle tanıştınız.” Benim adımı ve onun adını bir cümlede beraber duymak içimdeki ateşi biraz daha körüklemişti. Ben buna bir tanı koyacağım ama şimdilik nefret diyelim biz ona.

“Ya bak Yankı bu benim üvey kardeşim Buse. Bu da bir arkadaşım Yankı.” Bizi birbirimizle tanıştırıyordu fakat ikimiz de birbirimize ölümcül bakışlar atmakla meşguldük. Allah’ım inşallah bu gece olaysız biter.

“Demek Buse üvey kardeşin. Pek sorunlu bir üvey kardeşin var. Sana acıyorum” dedi Yankı piçi. Bu çocuk kendini ne sanıyor. Ama adım ağzına o kadar yakıştı ki. Bir insan Buse kelimesini bu kadar mı iyi telaffuz eder ya.

“Ben acınacak bir durumda değilim Yankı. Bu durumda olan sensin, bütün okul seni konuşuyor” dedi ve arkasını dönüp gitti. Gözlerim on metre açılmıştı ve şaşkınlığımı bir türlü atamıyordum. Tamam, belki bunu beni savunmak için değil de kendini savunmak için söyledi ama burada önemli olan acınacak kişinin Yankı olduğunu söylemesi.

“Acınası bir haldesin Yankı. Yanlış kişilere bulaştın” dedim ve yeniden şaşkınlıkla beni izleyen grup arkadaşlarıma döndüm. Birkaçı gerginlikten kaskatı kesilmişken Uluç arkasına yaslanmış gayet rahat bir şekilde beni izliyordu. Bunun sebebi ben biriyle eğer laf dalaşına girdiysem karışılmasından nefret ederim. Sonra unutuyorum nerede kaldığımı. Konsantrasyonum bozuluyor falan yani.

“Sen kiminle dans ettiğini bilmiyorsun. Pişman olacaksın” dediğinde yeniden ona döndüm. Kendimden emin piç sırıtmamı yaptım ve ona bir adım yaklaştım. Burun burunaydık ve ben terlemeye bile başlamıştım. O da boncuk, boncuk terlemişti.

“Kiminle dans ettiğimi bilmiyorum ama seninle dans etmediğimi biliyorum” dememle bileğimden tutup piste doğru sürüklemeye başladı. Ayaklanmış olan Uluç’a sakin olmasını söyleyen bir bakış yolladım. O da beni sorgulamadan tekrar yerine oturdu. Bileğime temas eden eli bedenimi yakıyordu. O kadar da sıkı tutmuyordu fakat kaçmamı da engelliyordu. Bu topuklularla yürümek ne kadar zor sen biliyor musun? Gizem’in evde pist yaptığı yerinen ortasına geldiğimizde elimi bıraktı ve belimi sıkıca kavradı. Bu çılgınca müzikte bu şekil duran bir insan bile göremezsiniz. Yankı tam bir dengesizdi.

Egoist ♕Where stories live. Discover now