BIRAKAMAM!

Oleh Elenuray

75.6K 3.3K 471

Bu adam az önce resmen ayaklarını yerden kesmişti ve Defne bunu bir kez daha yaşamayı çok istiyordu. Bu yüzde... Lebih Banyak

1.bölüm~~Başlangıç
2.bölüm~~Sana emanet!
3.bölüm~~Senin babanım!
4.bölüm~~Son Nefesim
5.bölüm~~Yağmursuzluğa Gitmek!
6.bölüm~~ Yağmur Olmadan
7.bölüm~~Unutulmak
8.bölümden alıntı!
8.bölüm~~ Hissetmek
9.bölüm~~ Hep Birlikte Yaşamak!
11.bölüm~~ Her şey seninle güzel!
12.bölüm ~~ Ben Severim Seni!
13.bölüm~~ Gülüşü güzel olanın...
14. Bölüm~~Seni Seviyorum der gibi...
15.bölüm-- Bana Aşık Ol İstiyorum...

10.bölüm~~Avuç içindeki kalp!

6.4K 299 80
Oleh Elenuray

Herkese merhaba! Geç kaldım biliyorum ve bunun için çok özür diliyorum!

Yeni bölüm geldi umarım beğenirsiniz!

Multimedyada havuz sahnesinin bir benzeri var. İlham kaynağım diyebilirim, çok güzel bir sahneydi 😅

İyi okumalar!

10.bölüm

Aras Defneye uzun uzun bakmıştı dalgın bir şekilde. Hala inanamıyordu o kızın Defne olduğuna. Ama müptelası olduğu bu böreklerin tadını unutması mümkün değildi. Tam altı ay boyunca her hafta sonu bu böreklerden yemişti, nasıl unutabilirdi? Defneyi gördüğü günü düşünmüştü tekrar. Onun yanından ayrılırken aldığı karar hayatının dönüm noktası olmuştu.

6 yıl önce...

Genç adam zorluklada olsa eve ulaşabilmişti. Uyuşturucu krizini nasıl atlattığı hakkında en ufak bir fikri yoktu. Her ne kadar uyuşturucu krizi olmasada yediği dayak yüzünden yürümekte zorlanmıştı. Ulaştığı evinin kapısını görevlilerden birisi açınca sarsak adımlarla salona doğru ilerlemişti.

Salonda kendisini endişeyle karşılayan annesine belkide uzun zaman sonra umutla bakmıştı. Ardından annesinin mutluluk göz yaşları akıtmasını sağlayan o cümleyi kurmuştu.

"Anne ben tedavi olmak istiyorum!"

Kadın duyduğu cümleyle birlikte mutluluk gözyaşları dökerken, bir yandanda oğluna sarılıyordu sıkı sıkı.

"Allahım çok şükür! Çok şükür! Canım oğlum benim sen yeterki iste! Hemen sana en iyi tedavi merkezini bulacağım hiç merak etme! Kurtulacaksın bu zehirden!"

Annesinin sevinçle söylediklerini duymuyordu bile! İçi umut doluydu! Huzur doluydu! Aklına gelen sevdiğiyle hemen telefonuna davrandı ama telefonu yoktu. Ardından uyuşturucu krizi tuttuğu için sataştığı serseriler geldi aklına. Muhtemelen orda düşürmüştü telefonunu. Daha fazla çamurlu ıslak kıyafetleriyle kalmak istemediği için kendisini üst kattaki odasına attı. Hızlı bir duşun ardından yatağına uzandı ve uzun zaman sonra ilk defa hissettiği huzurun keyfini çıkararak gözlerini kapattı.

Aradan bir hafta geçmişti ve Aras tedavi merkezine yatmıştı. Zorlu bir tedavi süreci onu beklesede onun sıkıca tutunduğu bir umudu vardı.

Odanın kapısının açılmasıyla birlikte babası görüş alanına girmişti. Ona hayatının her alanında destek olan, onu her zaman koruyup kollayan insan, babası. Bu kez elleride boş gelmemişti. Elinde oğlunun istediği börekler vardı. O küçük kızı bulmuş ve oğlu için börek almıştı. Orta yaşlı adam börekleri oğluna uzatırken aklına küçük kız gelmişti istemsiz. Duymuştu oğlundan hikayesini, oğlunu böylesine etkileyen ve onu tedaviye ikna eden kızı kendiside tanımıştı bugün. Verdiği fazladan parayı kendisinin bir dilenci olmadığını söyleyerek reddetmişti. Böyle bir davranışı beklemeyen adam şaşırsada genç kızın istediği olmuş ve yalnızca böreklerin ettiği kadar para verebilmişti.

Genç adam babasının uzattığı börekleri heyecanla alırken kutuyu açmış ve hızla birini alıp yemişti. Yediği börekler onun yeniden umutla dolmasını sağlıyordu. Tam altı ay boyunca her hafta sonu babası kendisini ziyarete geldiğinde getirecekti bu böreklerden ve Aras bıkmadan usanmadan yiyecekti o börekleri.

Altıncı ayın sonunda büyük ölçüde kurtulduğu uyuşturucudan tam anlamıyla kurtulmak için amerikada özel bir tedavi uygulayan kliniğe gitmesi gerekiyordu. Bu altı ay boyunca kendisini hiç yalnız bırakmayan sevgilisini son kez görmek için uçak biletini hastaneden çıkışından iki gün sonraya almış ve sevdiği kızla iki gün boyunca doyasıya vakit geçirmişti. Yaklaşık altı ay sürecek olan tedavi süresince göremeyeceği sevgilisini doyasıya görmüştü. Uçak saatinin gelmesine yakın zorlukla ayrılmıştı sevdiğinden. Bilmiyordu döndüğünde bulamayacağını sevdiğini. Sana kavuşmak için günleri sayacağım diyerek ayrıldı sevdiğinden. Saydıda... Ama hesaplarda yapılan küçük bir hata sonucu Türkiyeye bir gün geç gelmesi kaybettirdi sevdiği kadını. Onu son kez göremeden de ölüm haberini aldı.

"Baba böreği sevdin mi?"

Yağmurun sorusuyla daldığı düşüncelerden sıyrıldı hızla. Böreklere baktı önce ardından kızına baktı tekrar ve en son Defnede durdu gözleri. Merakla kendisine bakan gözler ona ilk defa bu kadar güzel gelmişti belkide. Melek dedi içinden Defneye. Arasın hayatında mucizelere sebep olan bir melek. Yağmurun doğumuna yetişmese belkide kızı ölecekti. Yada yetimhaneye bıraksa kızını hiç bulamayacaktı. Kızına kavuşmasına vesile olmuştu. Uyuşturucuyu bırakması içinde dolaylı olarakta olsa onu ikna edende oydu. Meleğiydi o Arasın.

"Çok güzel!" Defnenin gözlerine bakarak söylemişti bunları. "İnsanda hayranlık uyandıracak kadar güzel! Hiç bıkmadan, yorulmadan aylarca.." sözlerinin gittiği yeri farkedince hızla gözlerini Defnenin gözlerinde çekti ve Yağmura getirerek bakışlarını, tamamladı cümlesini. "..yiyebilirim!"

"Ben yiyebilirim baba, gerçekten! Annem her gün yapsa her gün yerim! Hiç bıkmam!"

Defne Arasın böreklerini bu kadar sevmesine hem çok sevinmişti hemde biraz utanmıştı. Gözlerine bakarak çok güzel dediğinde biran böreklere değilde kendine dediğini sanmış ve kalbi teklemişti. Daha önce hiç bir erkek onun gözlerine böylesine derinden bakmamıştı. Hafif kızaran yanaklarını saklamaya çalışarak heyecanla konuşan kızının konuşmalarına dahil oldu.

"Böreklerimi sevmen çok hoşuma gidiyor Yağmurcuğum! Ama daha öncede söylediğim gibi sadece börek yiyemezsin! Başka güzel ve sağlıklı şeyleride yemelisin! Yoksa hasta olabilirsin!"

Annesinin söyledikleriyle yine yüzü asılmıştı Yağmurun! Ama yinede annesinin söylediklerini onayladı başıyla. Ardından aklına bişey gelmiş gibi kafasını kaldırıp annesine sevimlice bakarak konuştu hızla.

"Tamam anneciğim her gün yemeyeyim ama en azından her hafta bir kerecik yiyeyim olur mu? Nolur!" Ardından bakışlarını babasına çevirmiş ve kaş göz işareti yaparak babasınında yalvarmasını istemişti. Aras kızının bu sevimli haline hafif gülerek Defneye bakmış ve konuşmuştu.

"Evet Defne, Yağmur haklı! Bu muhteşem böreklerden bizi çok fazla mahrum bırakamazsın! Onun için haftanın bir gününü börek günü ilan ediyoruz! Bize börek yapacaksın bir gün!"

Defne Arasın söyledikleriyle oldukça şaşırmıştı. Ondan böyle birşey beklemiyordu. Anlaşılan küçük kızı babasını çoktan kontrolü altına almıştı. Defne pes ederek kabul etmişti haftada bir gün börek yapmayı. Eski günleri gelmişti aklına. Sürekli börek yapıp sattığı günler!

••••

Bir kaç saat daha oturduktan sonra Yağmurun uykusu gelmişti ve bu onlar için bir uyarı olmuştu. Aras gizli gizli Defneye bakıyor hala onun o küçük kız olmasına inanamıyordu. O zaman gördüğü zayıf, küçük, ıslak ve titreyen kız, şu an görüyor olduğu Defneye çok uzaktı sanki. Sahi o zamanki Defne nasıl görünmüştü gözüne!

Kendisine yeni telefon almak isteyen bir ergen? Evet onu ilk gördüğünde düşündüğü buydu. Daha sonra onu Yağmurla birlikte ilk kez gördüğünde, çocuğuna oldukça düşkün bir anne olduğunu düşünmüştü. Arasın gözünde Defne, telefon peşinde koşan bir ergenden, çocuğundan başka birşey düşünemeyen bir anneye dönüşmüştü.

Elbette Defne ilk zamanlarda bile telefon peşinde koşan bir ergen değildi. Ama Arasın ilk izlenimi o yöndeydi. Defnenin o zamanlar bile kocaman bir yüreği vardı şüphesiz. Aras tanıyordu artık Defneyi! Biliyordu onun kalbinin kocamanlığını! Onun kalbi koca bir dünyayı sığdıracak kadar geniş, aynı zamanda küçük bir kızın avuç içine sığacak kadar küçüktü. Defneyi hastahaneye götürürken anlamıştı onun asıl hastalığını. Onu Yağmursuzluk getirmişti o hale! Defnenin kalbi kızının avuçlarında atıyordu. Bunu bu kadar geç farketmiş olması kendisine kızması için oldukça iyi bir sebepti.

"Anne bana masal anlatıcaksın değil mi?"

"Tabiki anlatacağım bebeğim, sen yeterki iste!"

Yağmur istesindi yeterki Defne herşeyi yapardı. Aras anlamıştı işte bunu! Böylesine sevmek! Çok zordu belkide.. Böylesine sevilmek! Kesinlikle çok güzel olmalıydı! O an farketti Aras bunu istediğini! Böylesine sevilmeyi istiyordu oda! O kalp onunda avuçlarında atsın istiyordu. Defnenin kalbini istiyordu Aras! Kızı gibi sevilmek istiyordu.

Neydi bunun adı? Aşk mı? Kesinlikle değil! Bu sevgiye açlıktı! Bu bir arzuydu belkide. Bir insanın kalbinin ellerinde olmasının verdiği hazzı hissetmek istiyordu Aras! Bu haz uğruna kendi kalbinin savunmasızca Defnenin ellerine gideceğinden habersizdi...

•••••

"Anne bana Defne ve Yağmurun hikayesini anlatır mısın? Ben o hikayeyi çok seviyorum!"

Yağmurun odasına çıkmışlardı ve Defne Yağmura anlatacağı hikayeyi kafasında tasarlarken Yağmurdan gelen istek üzerine rahat bir nefes vermişti. Her seferinde Yağmura yeni bir hikaye uyduruyordu ve bu oldukça zahmetli oluyordu.

"Tamam küçük hanım, istediğin gibi olsun!"

Yatağın yanındaki küçük koltuğa oturarak ellerini kızının saçlarına atmış ve kızının saçlarını okşarken hikayeyi anlatmaya başlamıştı. Bu arada kapı aralığından onları izleyen Arastan bi haberdi!

"Bir varmış bir yokmuş. Çok eski bir zamanda bir krallıkta güzeller güzeli bir prenses yaşarmış. Bu prenses herkes tarafından çok sevilirmiş. Çok güzel olduğu içinde ona aşık bir çok erkek varmış. Ama prenses bir türlü kimseyle evlenmeyi kabul etmiyormuş. Çünkü gerçek aşka inanıyormuş ve bir gün aşık olacağı adamın onu bulacağını düşünüyormuş.

Prenses bitkilerle ilgilenmeyi ve hayvanlara bakmayı çok severmiş ve bunun için sarayının arka bahçesine kocaman bir bahçe yaptırmış. Ve içine yeryüzündeki tüm ağaçlardan diktirmiş. Aynı zamanda içini hayvanlarla doldurmuş. Ayrıca bu sıradan bir bahçe değilmiş. Bu bahçe sihirli bir bahçeymiş. Her kimki bu bahçeden birşeyi kopartsın yada bir hayvana zarar versin orman perileri tarafından cezalandırılacakmış. Prenses artık her gün o bahçeye gidiyor, ağaçların altında gölgeleniyor ve hayvanları seviyormuş.

Bir gün ilerde ağaçları sulamakta olan bir adam görmüş. Başta umursamamış ama daha sonra adamın ağaca çok fazla su verdiğini görmüş ve adamı uyarmak istemiş. Seslenmiş ama adam tepki vermemiş. Eğer biraz daha su verirse periler ağaca zarar verdiğini düşünebilir diye hızla adamın yanına gitmiş ve suyu elinden almış. Adam o an kendine gelmiş ve prensesi görmesiyle dizlerinin üstüne çöküp af dilemeye baklamış. Prenses adamı affetmiş ve daha dikkatli olmasını aksi taktirde orman perileri tarafından cezalandırılacağını söylemiş ve gitmiş.

Adamsa uzun uzun bakmış prensesin arkasından. O kadar güzelmişki adam gözlerini alamıyormuş bir türlü. Ondan sonraki günlerini gizli gizli prensesi izleyerek geçirmiş. Prenseste o adamın kendisini izlediğini biliyormuş ve bu oldukça hoşuna gidiyormuş. Günler ayları kovalamış ama adam gizlice prensesi izlemekten vazgeçmemiş. Prenses adamın yanına asla gelmeyeceğini anlayınca kendisi gitmeye karar vermiş ve adamın yanına gitmiş. Ona onu sevdiğini söylediğinde adam mutluluktan deliye dönmüş ve ağlamaya başlamış.

Prenses ve adam gizlice uzun zaman boyunca görüşmüşler. Yine birgün görüşmeye karar vermişler ama prenses beklemesine rağmen adam bir türlü gelmemiş. Prenses nedenini merak etsede daha fazla bekleyemeden saraya dönmek zorundaymış. Arkasına bakarak giderken duyduğu çıt sesiyle önüne dönmüş ama maalesef çok geçmiş. Çünkü yanlışlıkla bir güle basmış ve onu kırmış. Panikle etrafına bakarken uzaktan sevdiği adamı görmüş. Hızla ona doğru geliyormuş ama ondan daha hızlı olan şeyler ise orman perileriymiş.

Ormana zarar verdiği için prensesi anında öldürmüşler. Adam prensesin öldüğünü görünce ne yapacağını şaşırmış. Ama hemen yan tarafında gördüğü Defne ağacıyla hemen harekete geçmiş. Yerde bulduğu baltayla hızla defne ağacını kesmiş ve içinde bulununan öz suyunu prensese içirmiş. Çünkü defne ağacının öz suyu hayat verirmiş. Ormanda birşeylere zarar vermenin ölüm olduğunu bile bile sevdiği için kendini feda eden bu adama periler üzülsede bu bahçenin can damarı sayılan bir ağacı kestiği için çok büyük bir ceza vermişler.

Adamı göğe göndermişler ve bir bulut yapmışlar. Prensesi ise öz suyunu içtiği defne ağacı yapmışlar. Defne ağacı sadece yağmur suyuyla beslenirmiş ve yaşamak için sevdiği adamın göz yaşı dökmesi gerekirmiş. Böylece yüzyıllar boyu adam sırf sevdiği yaşasın diye bıkmadan usanmadan ağlamış. Prenses ise sevdiği adam tükenmesin diye ona sürekli sihirli enerjisinden yollamış. Böylece gerçek anlamda kavuşamasalar bile hiç birbirlerinden kopmamış ve vazgeçmemişler."

———

Hikayenin sonuna geldiğinde Yağmurun çoktan uyuduğunu farketti Defne! Bu hikayeyi ona yetimhanede kaldığı zamanlar dadısı anlatırdı. Oda bir gün kızına anlatmıştı ve kızı masalda ikisininde ismi geçtiği için çok sevmişti.

Koltuktan ayağa kalkıp kızına yaklaştı ve saçlarına kokulu bir öpücük kondurup üzerindeki örtüyü kontrol ettikten sonra odadan çıkmak için kapıya yöneldi. Ama kapıda kendisini izleyen Arası görünce oldukça şaşırdı. Aras kapıya omzunu dayamış ellerini ceplerine sokmuş öylece Defneye bakıyordu. Genç kız adamın bakışlarından biraz çekinmişti açıkcası. Kendisine çok dikkatli bir şekilde bakıyordu ve bu Defnenin tuhafına gitmişti.

Kapıya doğru yürümeye başladığında yerinden hareket etmeyen Aras yüzünden ne yapacağını şaşırmıştı Defne. Kapıya geldiğinde Arasın gözlerine bakmıştı genç kız bir an. Ama anında pişman olmuştu. Çünkü Aras gözlerini ayırmadan Defneye bakıyordu ve kız ilk defa onunla böylesine yakın göz teması kurmuştu.

Aras Defnenin gözlerini kaçırmasıyla birlikte hafif oluşan gülümsemesini gizlemeyi çok iyi başardı. Eğer genç kız gözlerini kaçırmadan ona bakmış olsaydı Aras için bir umut yok demekti ama Defne gözlerini kaçırmıştı. Buda demekti ki kız kendisinden etkilenmeye müsaitti.

"Bakma bana öyle! Ben kimsenin gözüne öyle uzun uzun bakamam!"

Defnenin söyledikleri Arasın saklamaya çalıştığı gülümsemesini ortaya çıkarmıştı. Bu kız düşündüğündende masumdu anlaşılan!

Defne daha fazla bu göz hapsinde kalmak istemedi ve kurtulmak için hamle yaptı. Arasın kapı pervazıyla arasında ufak bir boşluk vardı ve ordan geçmeyi planlıyordu. Ama işler istediği gibi gitmemişti çünkü Aras gitmesini engellemek için kapıya koluna koymuştu. Tabi gitmesini engellemek için yaptığı bu hareket aynı zamanda oldukça yakınlaşmalarını sağlamıştı. Öyleki Defne Arasın pahalı parfüm kokusunu çok rahat bir şekildi koklayabiliyordu. Koklamak istediğinden değildi elbette! Burnuna doluyordu koku her nefes aldığında.

Aras sadece Defnenin gitmesini engellemek istemişti ama bir anda onunla çok yakın bir halde bulmuştu kendisini. Bu kasıtlı olarak yaptığı bir şey değildi elbette! Biranda olmuştu herşey! Şaşkınca bulundukları duruma bakan Aras, Defnenin kendisine dönmesiyle birlikte derince yutkunmuştu. Defnenin gözleri neden bu kadar güzeldiki! İnsanın baktıkça bakası geliyordu! Defne bir kez daha yaptığı hatanın farkına varıp hızla çekti gözlerini Arastan. Buna tepki olarak biranda ortaya düşen soru ikisininde şaşkına dönmesini sağlamıştı.

"Neden!"

Aras verdiği tepkiden dolayı şaşırırken, Defne Arasın neyi sorduğunu anlamadığı için şaşkındı. Titrek sesiyle Arasın gözlerine bakmamaya çalışarak sordu sorusunu.

"Ne, neden?"

Aras derin bir nefes verdi. Karşısındaki kız hiç birşeyin farkında değildi. Titreyen seside onun heyecanlandığının belirtisiydi. Elbette korktuğu içinde titremiş olabilirdi sesi ama Aras işine geldiği gibi algılamak istemişti durumu.

"Neden kaçırıyorsun gözlerini? Çok güzeller oysaki!"

Defne utançtan yanaklarının kızardığını hissediyordu. Yanaklarını saklamak için başını biraz daha aşağıya eğdi. Bunu farkeden Arassa boşta duran sağ elini uzatarak Defnenin çenesinden yakaladı ve kafasını yukarı kaldırmasını sapladı. Ama Defne göz teması kurmamakta kararlıydı anlaşılan. Kafası yukarı kalkmış olsada bakışları Arasın gözlerinde değildi hala! Aras Defnenin gözlerinin hizasına geldiğinde kızın gözlerinin şaşkınlıkla büyüdüğünü gördü. Ardında göğsünde hissettiği ellerle geriye doğru itildi!

O an nasıl bir pozisyonda olduklarını kavramıştı nihayet! Kızı kapı ile kendisi arasında bırakmış üstüne üstlük kızın çenesinde tutup kafasını yukarı kaldırmış kendi kafasınıda aşağı indirmişti! Sanki kızı öpmek ister gibi görünmüştü! Onu öpmek istiyordu elbette ama şuanki amacı sadece göz göze gelmekti! Onu ne zamandan beri öpmek istiyordu? Bu itirafta nerden gelmişti şimdi!

Kendi düşünceleriyle boğuşurken hala Defneyi bırakmadığını ve kızın hala kurtulmak için çırpındığını farketti! Biraz bozulsada sesine yansıtmadan konuşmaya başladı.

"Sakin ol Defne sadece seninle göz göze gelmeye çalışıyordum!"

Defne duyduklarıyla debelenmeyi bırakmıştı ve ağzından istemsizce dökülen sözlere engel olamamıştı. "Haa! Bende şey yapıcaksın sanmıştın!"

Aras duyduklarıyla sırıtırken Defnenin gözlerine bakmaya çalışarak sordu. "Ne yapacağım sandın?"

Arastan gelen soru üzerine iyice utanan Defne adeta kırmızı bir domatese döndüğünün farkındaydı. Yüzü alev alev yanıyordu. Lanet olasını çenesini tutamamıştı iki dakika! "Şey sandım-"

Arasın aniden ona yaklaşmasıyla hızla kafasını geri çekmeye çalıştı ama başarılı olamadı çünkü kafası kapı pervazına dayanmıştı çokta. Gözlerini kırpıştırarak Arasa bakan Defne Arasın ne yapacağını merak ediyordu.

"Seni öpeceğimi mi sandın?"

Arasın sorusuyla gözleri kocaman açılmıştı Defnenin. O an doğrudan Arasın gözlerine baktığından haberi yoktu Defnenin.

"Seni öpmemi mi isterdin yoksa!"

Arasın konuşmasıyla birlikte gözlerini kırpmadan Arasa bakan genç kız bu kez bir kaç kez gözlerini kırpmıştı ve bakmaya devam etmişti. Küçük çaplı bir şok yaşıyordu ve kalbi deli gibi atarak ona hiç yardımcı olmuyordu. Arasın kendisine yaklaşmasıyla birlikte ne yapacağını şaşıran Defne öylece Arasın gözlerini takip ediyordu. Arasta göz temasını hiç kesmeden Defnenin dudaklarını yaklaştı ve arada bir kaç santim boşluk bırakarak durdu. Defne hala göz temasını kesmeden doğrudan Arasın gözlerine bakıyordu. Aras her ne kadar çok yakınında olan dudakları öpmek istesede rotasını değiştirip Defnenin boynuna yöneldi ve genç kızın kulağına fısıldayarak konuştu.

"Bak! İsteyince sende uzun süre birisinin gözlerine bakabiliyormuşsun!"

Ardından hızla kızdan uzaklaşarak kapıdan uzaklaşmaya başladı. Arkasında şok geçiren Defneden elbetteki haberdardı. Bu yüzdendi yüzündeki sırıtış! Genç kızın o hali aklına geldikçe sırıtışı gülümsemeye dönüşüyordu! Böylesine masum biriyle karşılaşmayalı uzun zaman olmuştu! Serpili ilk öptüğü zamanı hatırladığında hüzünle doldu içi! Farklı farklı düşüncelerle girdiği odasında hiç bir şey düşünmek istemeyerek yatağa bıraktı kendisini. Gözlerini kapattığında ise önüne gelen görüntü çok güzeldi. Kocaman gözlerle ve kırmızı bir yanakla kendisine bakan Defne..

Defne ise oldukça vahim bir durumdaydı. Sinirlenmek istiyordu yapamıyordu, kalbi ise deli gibi çarpmayı bir türlü bırakmıyordu! Bir süre daha şaşkın şakın Arasın bıraktığı boşluğa baktıktan sonra sarsak adımlarla alt kata inmeye başladı. Zihninde az önce yaşadıkları sahneler dönüp duruyordu.

⏳⌛️

Sabah yatağında zıplayan ve uyanmasını söyleyen Yağmurla gözlerini açtı Defne. Tüm gece Arasın yaptıklarını düşünmüş ve anlamlandırmaya çalışmıştı ama pek başarılı olduğu söylenemezdi. Neden o şekilde davrandığına dair mantıklı tek bir açıklama bile yapamamıştı kafasında. Bu durumda sinirlerinin bozulmasına neden olmuş ve tüm gece uyutmamıştı onu.

"Anne hadi uyan artık ya!"

Kızını kolundan tutup yatağa çekerek sarıldı ve muzur ses tonuyla Yağmuru taklit ederek konuştu. "Anneciğim birazcık daha uyuyacağım sonra hemen uyanacağım, söz!"

Yağmur annesinin kendi taklidini yapmasından çok hoşlanırdı bunun için gülmeye başladı. "Anne! Ben öyle söylemiyorum bi kere!"

"Aynen öyle söylüyorsun küçük hanım!"

Yağmur kıkırdayarak annesinin kollarından kurtuldu ve şapşal bir yuvarlanmayla yataktan indi. Ellerini uzatıp annesinin elini tuttu ve çekerek konuşmaya başladı.

"Anne hadi ya kalk artık! Babamla yüzecekmişiz öyle söyledi! Hadi kalk biran önce kahvaltı edip yüzelim!"

"Tamam anneciğim kalkıyorum!"

Yağmura gerekli cevabı verdikten sonra yatağında doğruldu Defne ve kaslarını gerdirmeye başladı. Bunu gören Yağmur amacına ulaşmış bir şekilde koşarak odadan çıktı.

•••••

Kahvaltılarını ettikten sonra Yağmurun yoğun ısrarları sonucu havuzun başındalardı. Hava yaz aylarında oldukları için oldukça sıcaktı, birde öğlen vakitleri olunca çok daha fazla hissediliyordu sıcaklık. Defne ve Aras daha önce Yağmurun haftada en az bir gün yüzmesi için anlaşmışlardı. Defne yüzme bilmediği için  hafta sonları Aras evdeyken yüzmeye karar vermişlerdi.

Şimdi ise Defne şezlong üzerinde plaj elbisesiyle uzanırken Aras ve Yağmur havuzda yüzüyordu. Yağmur ve Aras daha öncede bir kaç kez yüzmüşlerdi ve Yağmur kolay bir şekilde yüzmeyi öğrenmişti. Ama her ihtimale karşı tek başına yüzmesine izin vermiyorlardı.

Defne uzandığı yerden baba kızın suyla oynayışını izliyordu. Yağmurun mutluğu yüzünden okunurken Defne ve Arasta  bu mutluluğa eşlik ediyordu. Bir süre daha suda oynamaya devam ettikten sonra Yağmur havuzdan çıkabilmek için merdivenlere yöneldi. Havuzdan çıkıp koşar adımlarla eve ilerleyen Yağmura telaşla seslendi Defne.

"Kızım ne oldu? Nereye gidiyorsun?"

Bu sırada ayağa kalkıp Yağmura doğru hareketlenmişti bile. Yağmur sabırsızca yerinde kıpırdanırken yanına gelen annesinin kulağına yaklaşarak sessizce konuştu.

"Annecik çişim geldi. Tuvalete gidiyorum!"

Ardından annesinin cevabını beklemeden koşarak eve girdi. Defne hafif kıkırdayıp arkasını döndü ve kalktığı yere oturmak için hareketlendi. Ama duyduğu acı seslenişle hızla kafasını Arasa çevirdi.

"Ahh!"

Koşar adım havuzun başına giden Defne endişeyle Arasa bakarken Arasta zorlanarak hareket ettiğini belli ederek havuzun kenarına doğru ilerliyordu.

"Aras ne oldu? İyi misin?"

"İyiyim sadece ayağıma kramp girdi! Yardım eder misin havuzdan çıkmam için?"

Aras kenara geldikten sonra elini Defneye uzatmıştı. Defne hiç tereddütsüz Arasın elini tutup yukarı çekmek isterken durum hiç beklediği gibi gerçekleşmemişti. Aras yüzüne yerleştirdiği sinsi gülümsemeyle birlikte elini tutan Defneyi hızla kendine doğru çekti. Neler olduğunu anlamayan Defne büyük bir çığlık eşliğinde suyun içine düştü.

Suya düşmesiyle birlikte büyük bir paniğe kapılan Defne hızla çırpınmaya ve tutunacak bir yer aramaya başladı ve bulduğu ilk şeye sıkı sıkı tutunarak yukarı çıkmaya çalıştı.

Aras Defne suya düştükten hemen sonra önünde belirmişti. Genç kız korkuyla suda çırpınıp hemen yanındaki Arasın boynuna sıkıca tutunup yukarı çıkmaya çabalayınca Arasta elini Defnenin beline dolayarak suyun yüzeyine çıkardı hızla.

Defne suyun yüzeyine çıkar çıkmaz tutunduğu şeye can simidi niyetine sarılarak öksürmeye başladı. Bu sırada elbetteki sarıldığı can sinidinin Aras olduğundan bir haberdi! Aras kendisine koala gibi yapışan Defneye bıyık altından gülerek bakıyordu. Halindende oldukça memnundu üstelik. Defnenin sakinleşmesi için elini sırtına götürüp sıvazlamaya başladı. Bu Defnenin bir anda irkilip gözlerini açmasına ve koala gibi Arasa yapıştığını farketmesini sağlamıştı.

Defne ne yaptığını farkettiği anda hızla geri çekilmişti. Ama havuzun ortasında oldukları farketmesi uzun sürmemişti. Arası bırakır bırakmaz batmaya başlayınca aynı hızla tekrar tutunmuştu Arasa. Koala gibi yapışmamak için sadece omuzlarından tutunmuştu ama Arasın yeniden beline koyduğu eliyle onu kendine çekmesi sonucunda burun buruna gelmişlerdi.

Arasla bu kadar yakın olabileceğini tahmin etmeyen Defne küçük çaplı bir şok yaşamış ve hafif geri çekilmeye çabalamıştı. Ama Arasın onu bırakmaya hiç niyeti yoktu. Doğrudan Defnenin gözlerine bakıyordu ve ağzını açıp tek kelime konuşmuyordu.

Defne ise bulundukları yakınlıktan dolayı apansızca gümbürdeyen kalbini Arasın duymaması için dua ediyor bir yandanda Arasın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu. Aras bir süre daha Defnenin gözlerine baktıktan sonra hafifçe Defneye yaklaşmaya başladı. Defnenin kalp atışları şaha kalkarken Arasın yüzündeki gülümseme genişliyordu. Tıpkı dün gece yaptığı gibi Defnenin dudaklarına yaklaştı önce, Defnenin nefesini tuttuğunu o an fark etti. Ardından dudaklarını teğet geçerek kulağına yöneldi ve bir soru yöneltti Defneye.

"Tüm bu çırpınışlar benim için mi?"

"Hı?"

Arasın sorusu üzerine istemsizce dudaklarından çıkan ses Arasın kalbini sıcacık yapmıştı sanki. Biraz geri çekilerek tekrar Defnenin gözlerini görebileceği bir mesafeye geldi. Defne kocaman masum gözleriyle ona bakıyordu. Sol eliyle Defnenin belini tutarken sağ elini kaldırdı ve Defnenin kalbine koydu. Bu küçük dokunuş genç kızın irkilmesine neden olmuştu. Aras farketsede görmemezlikten gelerek konuştu tekrar.

"Kalbinin çırpınışlarını duyabiliyorum koca yürekli küçük kız! Bu çırpınışlar benim için mi?"

"Be-ben havuza düşünce korktum-"

Girdiği transtan çıkmaya çalışan Defne kendince mantıklı olduğunu düşündüğü açıklamasını yapmaya başlamışken Aras tarafından sözleri kesilmişti.

"Sakinleşmen için bekledim Defne! Ama kalbin sakinleşmek yerine haykırmayı seçti! Bu haykırışlar benim için değil mi?"

Defne söyleyecek bir söz bulamıyordu Arasın ışıl ışıl olan gözlerine bakarken. Gözlerinin içi gülüyordu sanki ve Defne bunu anlamlandıramıyordu.  Aras Defnenin kalbinin üzerinde duran elinin baş parmağıyla hafifçe okşadı genç kızın kalbini. Gözlerini elinin üzerinden çekip Defnenin gözlerine çıkardı ve Defnenin kalbini tekleten cümleyi kurdu.

"Kalbin benim avucumda atıyor küçük kız! Artık kurtuluşun yok benden!"

••••

Evet nasıl buldunuz yeni bölümü?

Biraz âni mi oldu bu yakınlaşmalar?

*Defne ve Aras arasında çok fazla olmasada bir yaş farkı var ve buna ilerleyen bölümlerde değineceğim ☺️ Küçük kız sözünü yadırgamamanız için yaptığım ufak bir açıklama olarak görebilisiniz bunu!

Umarım beğenerek okumuşsunuzdur ☺️

Bu arada üzülerek söylüyorum ki bölüm bir önceki bölümden daha kısa oldu. Normalde hep bir önceki bölümden daha uzun yazmaya çalışmıştım ama bu kez biraz kısa oldu. Özür dilerim bunun için!

Umarım bir sonraki bölümde telafi edebilirim bu eksiğimi!

Yeni bölümde görüşmek üzere 🙋🏼

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

660K 19.2K 26
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
127K 8K 30
Savcı ve asker hikayesidir aynı zamanda bir gerçek aile hikayesidir kitabıma bir şans verin lütfen
60.6K 1.1K 10
04052024
157K 1.4K 11
Aile baskısı olan bir genç ne kadar cesaretli olabilir? Hayallerini yaşamak sadece rüya mı? Belki de elinden tutacak bir ele ihtiyacı vardır. O el s...