CAN AĞA bir deli rüzgâr ...(b...

By cemretrkmn3

931K 59.2K 29.3K

BiTTi! "Allah güney rüzgarına arap atını yaratmasını buyurmuş,öyle olsun demiş rüzgar.. ardından bir rüzga... More

tanıtım
1.Bölüm;" KAN ÇiÇeKLeRi"
2.Bölüm;" karlı kayın"
3."bölüm; saçları bahtından daha karaydı!"
4.bölüm "Aslan yatağına tilki giremez."
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9."bölüm"
10"BÖLÜM"
11.bölüm
12. bölüm
13. bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17 bölüm
18.bölüm
19.bölüm
20. bölüm
21.bölüm
22.BÖLÜM
23.bölüm
24.bölüm
25.bölüm
26. bölüm
28. bölüm
Bölüm 29
30.bölüm
31.bölüm"kendine iyi bak,"
32.bölüm
Bölüm 33 "zülfikar"
34.bölüm
Bölüm 35
36. bölüm
37bölüm
38.blm"küheylan"
39bölüm
40. Bölüm
41 kere maşallah
42.bölüm +180000
43.blm"O gecenin Sabahı..."
44.bölüğğğğmmm🏋️‍♂️🏌🏿‍♀️🏂
45. Bölüm
46.bölüm
47! "Aşk iradeni zorlamalı.."
48|Can'ın Can'ı|
49!
50!"Ibret"
51!
52! "El gibi "
53!
54;"yüreğin bilmez yüreğimi!"
55.bölüm
56. Bölüm "doğum günü!"
57."bölüm;hint kumaşı!"
58"
59"
60"
61"
62"
63"
64" Felek!
65" sığmazam!
FİNAL
Hasan&Elçin
Ismarlama aşk!
Özel bölüm
Özel Bölüm 2

27. bölüm "nabız!"

11.6K 763 85
By cemretrkmn3




keyifli  okumalar ...











"yine ağlayacak mısın ?"

sinirle soluyan İbrin, " sanane be adam !"

"Can!"

"Ne?"

"adım, Can!"

"Bana ne , ayrıca sorduğumu da hatırlamıyorum."

"Ne kadar  da kabasın ağa  kızı ama bunu küçük yaşına veriyorum aksi takdir de sana yardım eden birine teşekkür etmelisin..."

"hah!" diyerek kollarını  göğsünde bağladı Pekmez,"sizde çok cüretlisiniz aksi halde  evin de kaldığınız kızın telefonunu kıracak kadar  ve onunla hiç  bir münasebetiniz  olmadığı halde    onun ailesi önündeki durumunu hiçe sayarak şekilde konuşabiliyorsunuz."

" çok uzun cümleler kuruyorsun ağa kızı zaten başım şişti bana bir kahve yapar mısın?"

Sinirlenen İbrin,  bu adama sürekli laf yetiştirirken buluyordu kendini sıkıntı ile karşısın da ki adamın rahatlığı da bir  o kadar çıldırtıcıydı ki  Ibrin kayıtsız  kalamıyordu.  "başka emriniz var mı efendim,"

" şekersiz olursa,"

ıbrın hayretler içerisin de bakıyordu adama bir de şekersiz olsun diyordu, yerde ki  kırılmış telefonunu alarak "  kırdığınız telefonun üstüne bir bardak su içip yatacağım siz de yapmadığım kahveyi  ona sayarsınız "artık diyerek koşarak indi merdivenleri  Can'ın odasının altın da olan odasına girerek kapıyı kapatan Ibrin  kurduğu  her cümle için çoktan pişman olmuştu  bile ne diye hakim olamıyordu  ki kendine bir kelime fazla söyleyeceğim diye neden  telaşa giriyordu ki....
merdivenleri  inen ibrin "hadsiz" diyerek dudaklarını dişlerken ellerini  sıktı.

hadsizdi işte hadsizdi...

Nabzını  sinirden hızlı hızlı attıracak kadar hadsiz..

Can için kum saati ters dönmüştü  artık  şimdi  onun sırasıydı ve bunu çok iyi değerlendirecek  ve Davut'un başlattığı şeyin için de kaybolup gidişini  büyük bir keyif ile izleyecekti. Can yalnız değildi ama hala Davut'a  karşı  zayıf olduğu noktaları vardı,  bunları tamamlayarak çıkacaktı karşısına belki istemediği şeyler yaptıracaklardı ama bundan sonrası  bin hiç bir şeyin garantisi  yoktu, Can'ın yapacaklarının hiç garantisi  yoktu aklına  koyduğunu alırken kullanacağı maşalar kalesini güçlendirirken  ördüğü  duvarlara dikeceği  şövalyeleri  olacaktı.  Son yaşadıkları bazı şeylerin çözülmesine sebep olurken bazı  şeylerin de sonsuz bir düğümle içine kilitlemişti.

Bu sabah gelen haber  Can'ın sahne sırasının geldiğini  bildirmişti  Can'a . bu saatten sonra geri  düşmek, vazgeçmek Can'ın kitabın da yoktu. Cabbar ,  Ali ağanın yola çıktığını yanında  abisi  Rıza'nın da ona eşlik  ettiğini   söylemişti Can sıkıntı ile nefes verirken avluda oturmuş Mircan'ın kardeşi Nurdan'a matematik çalıştırmasını  izliyordu, ayağında alçı kaşıntı yaptığı  için  sıkıntılı nefesler vererek kırma isteğini  sürekli geri  itiyordu. Bir de babasının bir kaç saate kalmadan yanın da olacak olması ayların tedirginliği ile birleşince hop  oturup  hop  kalkıyordu.

Mircan,"abi bir sıkıntı  mı var kırmızı görmüş boğa gibisin ?"

"şu alçı beni deli ediyor hem ağır hemde kaşındırıyor namussuz.."Mircan kıkırdayarak,"iyileşiyormuş da ondanmış Zirav dapir öyle söyledi."

"zaten iki  güne çıkıyor,"diyerek geri arkasına yaslandı.

"yine yanlış işlem yaptın sana kaç kez diyeceğim çarpmada  sıfır yutan eleman diye" diyerek kardeşine döndü  Mircan.

Can'ın aklına kardeşi geldi . Cemre ders  çalışırken  hiç konuşmaz sürekli aynı yerde ders çalışır önünde şuan Nurdan'ın olduğu gibi  dilim dilim meyveleri olmazdı. Can gözlerini  kısarak baktığı  taş zemine bakarak içinden 'kendim için olmasa bile Cemre'den çaldıkların  için burnun dan fitil fitil getireceğim bunu yaparken de öyle zevk alacağım ki  kuduruk it gibi  dalaşacak yer  arayacaksın, işte o zaman kendi boynunu koparttıracağım sana ...

Yanına gelen Cabbar ile dağıldı Can'ın dikkati  "ağam, Ali ağa  on dakikaya   burada olacak,"

Can başını sallayarak ,Cabbar'ı geçiştirdi.

Sonun  da beklenen buluşma yaşanmış , Ali ağanın  duygusal olduğu anlar yaşanmıştı oğlunun  yüzünde iyileşmiş yara  izleri bacağın da bir alçı  sağ  elinin üzerinden başlayan yanık izi vardı. En acısı da  bunu  yapan kendi oğluydu istediği  gibi  bir intikam  alamıyordu, yine onun Can'ı yanıyordu ama Davut'u canının içinden çıkaralı çok olmuştu daha doğrusu Davut yaptıklarıyla kendi çekip  gitmişti...

  Akşam yemeğinden sonra  çekildikleri koltuklarda oturan erkekler evin yardımcılarının getirdiği kahveleri içerken  ciddi şeyleri  konuşmanın vakti geldiğini   hatırlatan sıkıntılı  nefesler alıp   veriyorlardı.

Ali ağa söze girerek," sağ ol Osman, sana büyük  gönül borcum var oğluma kapını açtın..."

"o ne demek  Ali  ağa sen benim büyüğümsün ayrıca Can benim de oğlum sayılır, bböyle şeyler söyleyip de beni  mahcup etme."

"her şey orta mahcup  biri  varsa o da benim  baksana halime bir oğlum bir oğluma düşman üstelik  Can onun şerefini  kurtarmışken,"

Can bu muhabbetin gittiği yeri beğenmedi,

"seni  buraya Davut'un dedikodusunu yap diye çağırmadım." dedi babasına bakarak Ali ağa bir kaya gibi  sertleşmiş   oğlunun yüzüne bakarak sıkıntılı  bir nefes verdi.

"orası belli." diyerek bitirdiği kahvenin  fincanını önün de duran sehpanın üzerine bıraktı.

"şimdi,"diyerek bakışlarını babasına  çevirdi," Bana karışmayacak ve engellemeyeceksin  bu saatten sonra durursam öldürürüm."

"tercih  senin buraya gelirken pek çok  şeyi arkam da bıraktım  ben ve Rıza arkandayız diyerek Can'ın  yanın da oturan abisi Rıza'yı  işaret etti.

Can, Rıza'nın dizine vurarak "karışmayacaksınız,"dedi

"bu dediğin imkansız,"

"bu bizim  oyunumuz abi araya giren dışlanır, suçlanır!"

"ah elimde kanıt olsa elimi bile sürmeden kanını çekeceğim onun ama babam senin kaybolduğunu üstüne saldırıya uğradığını öğrendiğin de ilk onun  kapısına yaslandı ama Davut oyunu iyi kurmuş  aşiretten adam bulmuş yanına kanıt !  kanıt! diyip  duruyorlar."dedi.

Can gülerek geri yaslandı , Asaf, Mircan ve Emir arkasına  yaslanmış pür dikkat  Can'ın hareketlerini  izliyor, ağzından çıkacak olan her kelimeyi  cımbızla çekerek  hafızalarına  kazıyorlardı. Çünkü;Can oturduğu yerden bir kaç  günde bütün işlerini  toparlamış , bir kaç telefon görüşmesiyle kendilerinin aylarca uğraştığı  benzer işleri  halletmiş herkesin dikkatini  üzerine çekmişti.

"Aşiret demek ,"derken  başını biraz yana yatırarak gözlerini  kıstı.

"o zaman ilk oradan başlıyoruz,"

"nasıl yani oğlum?" diyerek söze girdi Ali ağa,

Can  karşısındaki meraklı adamlara bakarak;" bundan sonrasını kaldıramayacak yada bana ayak bağı olacak  biri varsa  şimdi  çıkabilir, aksi halde sorumlu sayarım ve bana yapılan her iyiliği yok sayarım"diyerek intikam    silahın  şarjörüne  ilk kurşunu koymuş oldu.

Osman ağa, "ben seninle içki masasına oturdum delikanlı!"dedi.

"abisinden  kurşun yemiş  biri için  ne önemi olabilir ki ?"

"haklısın ama ben senin yanındayım yanlış yapana kadar bana güvenmek zorundasın,"

"farz edelim ki    öyle ama dedim ya artık yanlışa tahammülüm yok kendine güvenmeyen,"diyerek bir süre sustu odada oturan kimse yerinden kıpırdamasa  da konuşmadı.

" Aşiretin istediğini vereceğim, aşiret ağası  olacağım."dedi.

Asaf'ın gözleri heyecanla irileşir iken,

Rıza,"işte buna Davut delirecek."

Ali ağa,şüpheli bakışlarını oğlun da gezdirerek,"intikam oyunun için ağacılık mı oynayacaksın  yoksa gerçek  bir ağa mı olacaksın ?"

"ağa olmak silah tutan elden gözü kara bir yürek ister demiştin ya bana artık  yüreğim karadı!"dedi. Can babasının kendisininkine benzeyen gözlerine kırpmadan bakarak"peki, ya sonra!"

"şimdi," diyerek arkasına yaslandı.

"iki  güne alçım çıkıyor sen ağaları toplayacak ve ağalık toplantısı yapacağını söyleyeceksin herkesi  toplayıp  sofralar kuracaksın bende  Davut'un oyuncağını sonsuza dek elinden alacağım."

" o oyuncak hiç onun olmamıştı." diye söze atıldı Rıza,

"bu dediklerin için Urfa'ya dönmek şart,"dedi Ali ağa,

"ben burada konak kiralamak istedim ama izin vermedi" diyerek Osman ağayı işaret  etti.

Osman ağa beklediği fırsat gelmişcesine  söze atıldı böyle bir şeyi  kaçırıp  kendini  görünmez kahramam ilan edemezdi, o  kadar iyi  bir adam değildi.

" Ağırıma gidiyor artık ayıp oluyor Can ağa"

"kasıtlı  değil  Osman ağa, seni sever sayarım bunu konuşmuştuk."

"benim bir fikrim var, Diyarbakır ağalarının da olduğu  bir yemek düzenleyelim Urfa ağaları da  gelsin Can daha güçlü  çıkar , Ben sizden yanayım biliyorsun "diyerek tesbihini hızlıca iki tur çevirmiş öyle  bakmıştı Ali ağanın yüzüne.

Ali ağa, Can'a dönerek "artık ağa sensin sen  karar ver dedi."

Osman ağanı derdi Can'a kötülük yapmak değildi, ama kendi sırtını da kalınlaştırmak fırsatı eline geçmişti, Can  daha fazla

Can "aslın da sana da bir teşekkür borcum var  Osman ağa  haklısın ağalarına kimin yardım ettiğini bilmek isteyeceklerdir..."dedi. Osman ağaya dikkatle bakıyordu, Can baştan kartlarını açık oynuyordu  ki sonra  saçma minnet   oyununa gelmek istemediğini  belli ediyordu.

"Ne zaman veriyoruz ziyafeti?"  diyerek  ortamı yumuşatan Mircan olmuştu.

" iki  gün sonra alçım çıkıyor, cuma gecesi benim için uygun Ağalara haber verme işi sende Rıza benimle kalsın işlerimiz olacak

"bizim için de uygun "diyerek başını sallayarak onay verdi Osman ağa''da.

  Can bakışlarını  babasın da sabitleyerek "Davut abimin de geldiğinden emin ol," dediğinde abimi!  deyişi öyle tiksinti  doluydu  ki kelimeler kurşunla hizaya sokulmuş gibi  gergin ve zoraki tutunuyordu  birbirine. Nefesini vererek kısılan sesiyle ekledi," Rıza abim, Ferhat abimi çağırır ." diyerek  ayaklandı.

"kaç kardeşsiniz diyen  Mircan'a  " cevap veren  Rızaydı.

"5,"

" azmış "

parmak hesabı ile "Davut, Rıza,Ferhat ,Can"derken boşta kalan serçe parmağını kaldırarak etrafın da göz gezdirdi  ve şaşırtıcı  cevap Asaf dan geldi." Murat Dinar'ın karısı. Cemre !"dediğinde Can'ın keskin bakışları odanın için de kırbacın şaklamasına sebep  olmuştu. tuhaf bir cevap verdiğini fark eden babasının kızgın  bakışları altın da  Asaf'da kaçamak bir bakış atarak,"Cabbar, ilk geldiğin gün anlatmıştı. tek kız olduğu  için aklım da kalmış."

"kalmasın ," diyerek öne doğru  adımladı oturan Asaf'ın önün de durarak "kalmasın onun için yapacaklarımın sınırı  olmadığı  kimi insafı da yok  onun adının geçtiği   cümleleri  yanlış anlarım, müsemma göstermem."

"sakin ol, ne art niyetim olabilir ama haklısın benim de bacılarımdan herhangi  birinin adını senin ağzından duysam aynı tepkiyi gösterirdim."dediğinde  bir kırbaç daha şakladı.

"göstermelisin," derken aklına düşen sahnelerle yutkundu.

Karanlık sokağın aydınlattığı ağaç direkli sokak lambasının yeşil  gövdesinde ki  çivi  izleri  İbrin'in durduğu odadan görünüyordu, nedense hayatında ki  herkesi  çivi  gibi  hissederken   kendini o direk kadar ruhsuz hissetti.

Annesinin yanına gidip,biran önce bazı karalarını kesinleştirmesi gerekiyordu. Kırılan telefonu  işini bozmuştu dışarı  çıkarak Zirav sultanın odasına gidecek ve annesine haber vermesini  isteyecekti ama merdivenlerden inerken  aklına Zirav dapir haber verdiği takdirde yarın onu almaya kesin  Serhat'ı yollardı. Ibrın bunu kesinlikle istemiyordu.

Onun için adımlarını babasının odasına doğru  çevirdi,  Ibrın daha odanın önüne gelmemişti  ki  kapı açıldı, içeriden Asaf'ın çıktığını  fark  eden  Ibrın, adımlarını sıklaştırıp," Asaf, yarın anneme gideceğim beni götürür müsün ?" diye soruverdi  kapıdan çıkanları  çok daha sonra fark etmişti.

Can hemen bakışlarını çevirerek  kızdan çekti bakışlarını, az önce yüzüne vurulmuştu  gerçekler kendi  bacısının adını bile duymaya tahammül edememişti   şimdi  Can'a yakışır mıydı  evin de kaldığı   adamın kızının bakışlarını kaçırmasını izlemek... Ama duymuştu demek o gün de annesinden geliyordu diye düşündü  lastiğinin patladığı  gün  nasıl gelmişti  sahi eve ... niye merak ediyorum ki  diye düşündü ister istemez kendine kızarken kurduğu  cümleler kısık sesli ve çelimsizdi usulen kızıyor gibiydi ,bu evde  bilmediği şeyler hiç adeti olmadığı  şekilde  ilgini çekiyor ve merakını körüklüyordu.

  Can, arkada kalırken Asaf ve Ibrın konuşup uzaklaşırken Can dinlemek istemese de kulakları dinliyordu.

"senin araban nerede Ibrın arka garajda da yok?

"dönüş yolun da lastiği patladı,Serhat ne yaptı  bilmiyorum."

"Onunla geldin yani?

"mecbur kaldım."

"sen gelmezdin Ibrın seni  buna zorlamadı değil mi?"

"Sana diyorum koçum duymuyor musun beni!" diyen Rıza'nın sesine irkilen Can bu konuşmanın devamını duymak için çıldırıyordu ama  Rıza duracak gibi  değildi,"sadece şu  aşiret işini  düşünüyordum."

"yapacaksın ha ağalık!"

"yapacağım dan ziyade  ağa olacağım  ama merak ettiğim bir şey var  Davut dışın da kimse ağa olmak istemiyor sen Ferhat ebim neden?"

"çok basit aslın da !"

"bana niye öyle gelmiyor?"

"çünkü  bizim gözümüzden kendini  göremezsin ,  ben kendimi hep  bir şirketin patronu,  bir baba ne bileyim işte bir sürü  gençlik hayalim oldu  ama ağalık hiç birin de yoktu ağalık koltuğunda oturan hep sendin!"

"beni  hep ağa olarak mı hayal ettin ne saçma  ben burada bile yoktum!"

"Amerika' da  Cemre için yaptığın küçük Ufra'nın ağası sendin,"

"bir nevi  staj diyorsun yani!"

"arada böyle çıkışların olmasa en çok ben korkuyorum senden !"

Can homurdanarak " peki ya Ferhat abim?"

"biliyorsun o da Aşiretin istemediği  bir evlilik yaptı, İstanbul'da bir düzeni  çocukları  var onlar için istemez..."

" baştan beri  kurban bendim yani?"

" 10 yaşın da aldığın sorumluk ile sen rakip  bırakmadın kendine oğlum  istesen izini bile  sileceğin    kızı getirip  teslim ettin bu da aşiretin gözün de ki  yerini sağlamlaştırdı."

"Davut' a ne yaptım da bu kadar bilen di bilmiyorum ayağının altından bile çekildim."

"ona ağır geldin?"derken çıkardığı sigarayı yakarak bir tane de Can'a uzattı.

"nasıl?"

"onun hayatın da doğru  giden hiç bir  şey yok , Yaren'i kaçırdı iki  kızı oldu karısı rahatsızlandı çocuğu  olmayacak dendi sen gelene kadar bir sorunu yoktu  ama sana tutulan alkışlar  kıskançlığını  ortaya çıkardı  sonra ağa olman istenince  gururu yerle bir oldu ve bundan sonra yaptığı  yanlışlar  bu duruma kadar  gelmesine sebep  oldu."

"ya aldığı  kuma!?"

" o daha da beter, Davut'un işi zor Melek( davut'un büyük kızı)  kaç yaşına geldi  16'sı  bitti  kuması  yirmi  yaşında yok bile  birde oğlu oldu ortalık fena  Davut seninle uğraşarak kafasını dağıtıp evden kaçıyor gibi  geliyor bana !"derken hafiften kıkırdadı.

"peki  ya sen abi neden  benimlesin,"

"SENİNLE MİYİM?"

devan ediyoreee

1950 kelime

yorumlar sıcak sıcakkk...

Continue Reading

You'll Also Like

6.4K 2.7K 34
Her insan kalbinin esiridir. Bir kere kalbe sevda ateşi düşmüşse, kendi ateşinde kavrulur insan. Görmeden dokunmadan sevmek... O kadar zor ki, sevdi...
Zoraki Sevda By Y.

Teen Fiction

24.9K 678 29
Yazmaya başladığım tarih: 23.09.2017
279K 5.5K 83
~KÜÇÜK BİR DENİZ KIZI HİKAYESİ ~ Başını yana yatırıp kollarını açtı. Parmak uçlarında, kesimlerde, her bir zerresinde efil efil esen rüzgarın huzuru...
Kayıp Parça By Rabikce

General Fiction

101K 8K 15
Balım. Kalabalık bir ailenin en küçük üyesiydi. Babasının göz bebeği, abilerinin prensesi. Ancak annesinin hataları yüzünden hayatı bir anda değişti...