CAN AĞA bir deli rüzgâr ...(b...

By cemretrkmn3

931K 59.2K 29.3K

BiTTi! "Allah güney rüzgarına arap atını yaratmasını buyurmuş,öyle olsun demiş rüzgar.. ardından bir rüzga... More

tanıtım
1.Bölüm;" KAN ÇiÇeKLeRi"
2.Bölüm;" karlı kayın"
3."bölüm; saçları bahtından daha karaydı!"
4.bölüm "Aslan yatağına tilki giremez."
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9."bölüm"
10"BÖLÜM"
11.bölüm
12. bölüm
13. bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17 bölüm
18.bölüm
19.bölüm
20. bölüm
21.bölüm
22.BÖLÜM
23.bölüm
24.bölüm
25.bölüm
27. bölüm "nabız!"
28. bölüm
Bölüm 29
30.bölüm
31.bölüm"kendine iyi bak,"
32.bölüm
Bölüm 33 "zülfikar"
34.bölüm
Bölüm 35
36. bölüm
37bölüm
38.blm"küheylan"
39bölüm
40. Bölüm
41 kere maşallah
42.bölüm +180000
43.blm"O gecenin Sabahı..."
44.bölüğğğğmmm🏋️‍♂️🏌🏿‍♀️🏂
45. Bölüm
46.bölüm
47! "Aşk iradeni zorlamalı.."
48|Can'ın Can'ı|
49!
50!"Ibret"
51!
52! "El gibi "
53!
54;"yüreğin bilmez yüreğimi!"
55.bölüm
56. Bölüm "doğum günü!"
57."bölüm;hint kumaşı!"
58"
59"
60"
61"
62"
63"
64" Felek!
65" sığmazam!
FİNAL
Hasan&Elçin
Ismarlama aşk!
Özel bölüm
Özel Bölüm 2

26. bölüm

11.1K 767 213
By cemretrkmn3

 


keyifli  okumalar

bu bölüm up uzun yorum yapan @@Hulya  ya gelsin o istese dün yazacaktım....


   Can'ın sesisin de ki boğukluk ve gözlerin de ki şaşkınlığı fark eden Ibrın  gözünü  kısarak Can'ı tuttuğunun aksine yavaşça bırakarak,"bilmiyordun,"dedi.

Can sıkıntı ile verdiği nefese ekledi,"bilmediğim başka ne var?" Ibrin gözlerini kaçırarak "ben nereden bilebilirim ..."diyerek çalan telefonuna nefretle baktı.

Can ,"biri mi   rahatsız ediyor?"dediğinde  İbrin  şimşek gibi  çakan gözleriyle baktı.

"ben gitsem iyi olacak ,siz de kendinizle ilgilenin  biraz." diyerek ahırın aralık  olan kapısına yöneldi  etrafı kolaçan ederek çıkan ıbrın mutfak kapısına doğru  yöneldi mutfağın arka bahçeye açılan kapısından gelmişti buraya kızlar çöpleri  falan bırakır  böylece adamlar içeri  girmeden işlerini  hallederdi.

Ibrın  yavaş yavaş başına gelen aklıyla iyice sinirlenirken  kendine bir bardak su  doldurup  mutfakta ki sedire oturdu. Bu adamla ne diye konuşmuştu ki ! ilk gördüğü an çıkıp  gitmeliydi  ya Asaf veya diğerleri görseydi olacakları Zirav  sultan bile engelleyemezdi  Utanç hissin  hisseden İbrin kendine kızarak bir de yetmezmiş gibi adama sakat kalabileceğini  söylemişti, nereden bilebilirdi ki sakladıklarını ?

Ya adamlarına ya da doktora hesap sorduğunda benden öğrendiğini söylerse diye korkuya kapıldı  bu sefer de ıbrın. Her dakika başı  kendine duyduğu  öfke artarken avludan sesler gelmeye başladı  yüksek  sesler değildi  ama  mutfağın avluya bakan penceresinden sesler Ibrın'e gelmeye yetmişti.

Can, içeri çağırdığı Cabbar'a doğru  elinde tuttuğu bastonu fırlatarak;"bana neden sakat kaldığımı söylemedin?"

"Canın yeterince sıkkındı,"

"canım çıksaydı da herkes rahatlasaydı!"

"öyle deme ağam hem kesin değil-"

"sus Cabbar bu açıklamayı yapmak için yeterince geç kaldın!"

"sana kim dedi ağam Osman ağa mı?"

bir süre geçen sessizlik Ibrın'In de nefesini bedeninden ayırmıştı korku   kaynar bir su olmuş  ensesinden sırtına doğru akarken yutkunamadığını  bile zor fark etti.,

"ne fark eder senden öğrenmedikten sonra "diyerek merdivenlere doğru hamle yaptı öyle kızmıştı ki  alçılı bacağını neredeyse sürüklüyordu.

Can'ın onunla ilgili  bir şey söylemediğini  bir süre sonra idrak eden Ibrın korkudan buz keşmiş ellerini  yüzüne bastırarak rahat bir nefes aldı.

Merdivenleri çıkmak için hamle yapan Can'a destek olmak için  dokunan Cabbar'a öyle  bir baktı ki   gecenin karanlığına mayın düştü  sandı Cabbar.

Her gün biraz daha eksildiğini  hissetti, eksiliyordu! halbuki evlenip  çocuklarının olmasını arzuladığını söylemişti  ona son nefesin de peki   Dilay teyzesi, bir görse çok üzülürdü Can'ın bu hallerine. Cemre ye ve   Can'a  hayatını feda ederek sahip  çıkmamış  mıydı?

Can uzun zamandır yapmadığı bir şey yaptı o gece küçük bir çocuk gibi  bütün gece annesinin eksikliğini hissederek  "anne " diyerek ağladı....

o gecenin sabahı yeni  bir Can uyandı için de, hiç bir şey olmamış   gibi  uyanarak Cabbar'ın odanın kenarına bıraktığı valizi açtı içinden  siyah eşofman paketini ve  siyah bir t-shirt  alarak  rtiketlerini  kopararak giydi, kapıyı açarak kapı da bekleyen Cabbar'ı içeri  baş işareti ile sokarak "geç otur "dedi

Can'ın hareketlerinden tedirgin olan Cabbar,"yüzüme bakmayacak mısın?"dedi.

Can için de biriktirdiği  nefesi  bırakarak;

"işimize bakalım Cabbar çok  bile oyalandık, babam ile konuştun mu ?"

"senden telefon bekliyor ağam !"

"tamam çıkabilirsin şimdi,"

Can, tuşladığı telefonu kulağına götürüp  pencerenin pervazına yaslandı,

"can!"diyen yaşlı ağanın titrek sesi telefon da yankı yapmıştı,"can, iyi misin oğlum"diyede devam etti  cevap gelmeyince de,

"iyiyim baba, bu sefer de beceremedi oğlun !"diyerek sitem etti  babasına,

"yapma oğlum çekip vuramıyorum."

"ben yapacağım merak etme !"

"sen de benim oğlumsun o da benim oğlum ama ben hanginize yanlış yaptım bilmiyorum." dedi yaşlı adam.

"yüz yüze konuşmamız gerek,"

"sen gelemezsin daha bacağın iyileşmedi ben ne zaman istersen gelirim."

"o zaman  bir kaç güne burada ol,Cemre'ye de söyle merak etmesin beni" Ali ağa, oğluna acı  bir tebessüm  ,ile cevap verdi;"Cemre'nin seni aradığını nasıl da biliyorsun? sen kaza geçirdiğinden beri  ortalığı  yıkıyor, çocukları küçük olmasa şimdiye oradaydı,  sürekli arayıp talimat veriyor!"dedi.

Can"biliyorum "derken  oğlunun derin nefesini  duydu Ali ağaya "seni  bekliyorum ."diyerek cevap vermeden telefonu kapattı.

Can babası ile konuştuktan sonra Osman ağanın yanına indi alçılı bacağına gün  geçtikçe daha da alışıyor, sanki sakat lafını hiç duymamış  gibi  soğuk kanlı  davranıyordu.

Osman ağanın her zaman oturduğu  odaya giren Can baş selamı vererek  kapıyı kapattı . Can'ı beklemeyen Osman ağa "şeref verdiniz ağam siz buralara gelir miydiniz?"dedi ama dünkü  merhamet olan gözlerde bugün karanlık bir hüzün vardı.

"estağfurullah Osman  ağa "diyerek Osman ağanın eli  ile gösterdiği yere oturdu.

"ben sizinle konuşmak için geldim."

"buyur konuş "

"ben bir konak kiralamak istiyorum."

"seni rahat ettiremedik mi Can ağa!"dediğinde gerilmişti  Osman ağa zira elinden kaçırıyormuş  hissine kapılmıştı.

" yok ondan değil,  bir kaç güne babam gelecek ve bundan  sonra tatsız şeyler olacak sizin de huzurunuz kaçsın istemem."dedi.

"olmaz öyle şey, benim de bir itibarım var koskoca Haşimoğlu Can ağamızı misafir edemedi mi dedirteceksin." diyerek itiraz etti.

"sizde biliyorsunuz sizin misafirperverliğiniz ile  ile bir alakası  yok !"

"o halde duymamış olayım hem baban benim   büyüğümdür buyursun gelsin, hem-" derken   elinde ki tesbihi, bakarak bir süre çekti."seninle ilgili  çok şey duydum aşiretten Can, aşiret seni sevip sayıyor,"

"hiç bir şey  için bunu yapmak zorun da değilsiniz,"

"benim de oğullarım var Can, korkularım  var bırak senden feyiz alsınlar bırak da ben bir mert nasıl yetişmiş göreyim."

"bu laflara gerek yok, bundan sonra kan akacak çocuklarınız sebebi olmadıkları kanın akışına neden şahit olsunlar?"

"kendi  kanları akmasın diye!"

ortamı bıçak gibi  kelimeler yan yana dizilmiş büyük harfler kan kelimesinin korkulu duruşundan  etkilenmiş boynunu bükmüştü.

"sen Can, her babanın istediği evlat her aşiretin istediği Ağasın,"

"peki ya siz  Osman ağa, her evladın istediği baba, her aşiretin istediği ağa mısınız?"dediğinde Osman ağa ayağa kalkarak seninle karşılıklı içmenin vakti geldi." diyerek Can'ı odada bırakarak dışarı çıktı.

Terastan kendi adamı Muzaffer'e  seslendi.

"Muzo sofrayı kur !"diye seslendi Can içeriden sesleri  duyuyordu.

Muzo tepede seğiren güneşe bakarak "erken değil mi ağam çarpmasın!"

"Sana sofrayı kur dedim  Muzo, uzatma ! arka bahçede ki  söğüdün oraya"dedi ve tekrar Can'ın yanına geldi, "buyur bakalım Can  ağa kimin kanı daha şerefsiz bakalım."

Can, Osman ağanın meydan okumasına karşı  çıkmadı ama buna mana da veremedi  tuhaf  hareketleri vardı ama  içki masası da nereden çıkmıştı.

"bakalım , ba-kalım !"diyerek oturduğu yerden kalktı,

Can , zorlansa da yabancılık duymadığı  arka bahçenin  hafif sararmış  çimlerinin üstünden  büyük söğüdün gölgesine yapılmış büyük çardağına çıktılar, Cabbar ve diğer adamların da geldiği bahçe de soğuk hava eserken Mahi, Elayı da kolundan sürükleyerek terasa  çıkarmıştı,

Ela "ya abla yapma  baban yada abim yakalarsa valla vurur hele Emir yaklarsa bana on yıl çoraplarını yıkatır!"diyerek ablasına terasa gitmemek için yalvarıyordu,

"salak mısın kızım on sene burada oturmayı mı düşünüyorsun valla ben evlenip gitmeyi  düşünüyorum mümkünse bir kaç aya "diyerek kıkırdadı,

Ela  safa yatarak "hadi  ya ne zaman istemeye geliyorlar!"

"kimi?"

"seni?"

"biri beni istemeye mi  geliyormuş?"

"yooo!"

"sen dedin ya kızım istemeye geliyorlar seni diye!"

"ay abla ya sen evlenip gideceğim diye kararlı konuşunca bende şey sandım."

"ne sandın yani inşallah diyecektim."

"ya inşallah "diyerek gözlerini  devirdi Mahi'ye.

"abla ne olursun yakalanmada gidelim bir şey de duyulmuyor babam o küçük ağayla içecek işte."

"küçük müçük ağa  kızım o!" diyerek kıkırdadı. "yakışıklı da bir şeye benziyor ha!"

"oha abla evde ki misafire göz mü  koydun valla zirav sultan duysun da saçını başını yolsun!"

"sus bi kızım ya ne göz koyacağım topal adama!  Allah yazdıysa bozsun"dediğinde   ikisinin    atışmasını izleyen Ibrin'in kalbine bir sancı  hüküm saldı.

"keç !"diyerek bütün  sinirini  gözlerine verdi, yüksek çıkan sesinden dolayı korkarak Ibrın'e dönen Mahi  ; "çi ye," ( ne var?)diye aynı şekilde ona kızdı.

"Diya te li her derê digerin ku hûn li vir çi dikin ?"  ( anneniz her yerde sizi arıyor siz burada ne yapıyorsunuz?"

"Ew ji we re temaşe dikir li ser we ketiye ?" (bizi gözlemekte sana mı düştü?)

"ez ê ji we re hesab bikim ?"   >( sana hesapmı vereceğim ?) sesler yükseldikçe  korkan Ela;

"were ba xwe !" ( kendize gelin) dedi ama nafileydi.

"Bi xwişka xwe re bêjim, ez ji te re kerema xwe dikim û dît ku we kir"   ( ablana söyle ben size iyilik yapıyorum bir fark etseler şu yaptığınızı)

"ne ji bo veguherîn!"( karışma uzakdur) "Ez difikirim ku hûn ji bîr nekir, lê ez jî xwişka min im." ( unuttun galiba ama ben senin de ablanım)

"em birayê birayê me !" (biz ha abla kardeş) histerik bir şekilde gülerken eliyle bir kendini birde İbrin'i göstererek ;"Em du dijmin jî ne !"(iki düşman bile değiliz.)

gördüğü muameleye daha fazla dayanamayan Ibrın sesini  kontrol etmeye çalışarak tısladı;"Min çi xerabî kir ku te kir ku hûn dijmin nikare ," ( düşmanın bile olamayacak kadar ne kötülük ettim sana ?)

"Diya min her dem ji ber ku hûn ji jinekî xemgîn bû." ( senin yüzünden benim annem hep mutsuz bir kadın oldu .)

"sedemên herî herî hişk ên ku ez dibihîz!" (e hah duyduğum en saçma sebep !)

Ela daha fazla dayanamayarak onları arayan annesi  yukarı çıkmasın ablalarını bu halde görmesin  diye koşarak aşağı indi ve Mahi , içinde ki zehiri  döktü ;

"Ji ber ku hûn ji dilsoziya te re dixe? " (senin yüzünden yediği dayaklar mı saçma!)

ıbrin sok olmuş şekilde öylece kaldı ,"be-ben bilmiyorum neden? " diyebildi ve  aniden duydukları ile yaşaran gözleri ile  Mahi'ye bakarak " ne yaptım ki? küçücük çocukken  buna nasıl sebep olmuş olabilirim!"

"onun için uzak dur ve bırak Ela benim kardeşim olarak kalsın onu da elimden alma sebep olduğun mutsuzluklardan haberin bile yok..." Diyerek indi.
Arkasın da bıraktığı enkazdan bir haber.

Osman ağanın  içip içip  eve her geldiğin de karşısın da kaderi değil de  Gülistan'ı gördüğü için attığı dayakları buna şahit olan mahi'ye  " ıbrın'e kızdım da babası da beni dövdü  !" diye yaptığı açıklamalardan kaynaklanıyordu.  Nereden bilsin Mahi, babasının aşk acısı yüzünden içip içip eski karısını  hayal edip  annesini dövdüğünü, o andan beri  düşmandı  Ibrın'e.

Ibrin: annesinin göz yaşlarının sebebi, yalancı, iki  yüzlü onun için  ama ablası değil idi...

ıbrın  taş zemin de duyduklarını sorgulamayı bırakıp sindirmeye çalıştığın da akşam olmuştu, sessizlik derin bir mızrak gibi  gecenin ortasına inerken ıbrın uyuşmuş ayaklarını elleri ile ovaladı.

Can ağanın uzun evlilik macerasını  dinleyen Can hafif çakır  keyif   olmuş içerken aklına gelen Ahu yüzünden içtiği içki  boğazına durmuş fazla içememişti.Ağır alçısını çekiştire  çekiştire çıktığı merdivenlerin sonun da kimi göreceğini bile bile çıktı.

Terasın en uç noktasında  rüzgar itse aşağı düşecekmiş gibi duran kızı uzun siyah saçlarından tanımıştı , saçları öyle uzun ve düzdü ki oturunca taş zemine düşmüştü.

  sigarasını yakarak dudaklarının arasına alarak ilerlediğin de hala kendini fark etmeyen kıza,"  orada burada sümüğünü çeke çeke ağlayacak kadar ne büyük derdin  var ağa kızı yoksa kardeşin canına mı kast etti?"

ıbrın"  hiç uğraşamayacağım ne olur git ağa çocuğu !"

"hım sevdiğine mi vermiyorlar ?"

"bu ne cürret!"

aldığı cevaba erkeksi bir homurtu ile ses çıkaran Can,"sadece soruyorum, seninle konuşmak için padişah fermanına mı ihtiyacım var?"

"of bir de içmişsin  sendeleyip  duruyorsun bu sefer  tutmayacağım!"

"düşerim,"

Pekmez'in duyduğu kelime kalbini sızlattı. Babaannesine demişti düşersem tutmaz mısın diye  oda düşme canın acır demişti, kalbi sıkıştı ama bir şey diyemedi ayağa  kalkarken çalan telefonunun kapatma düğmesine  basarken gözünden bir damla yaş aktı.

Elini hiç düşünmeden Ibrın'ın elinde ki telefona götüren Can güçlü parmakları ile çekip alırken ayağının altına alarak  alçılı ayağını üstüne attı;"bu da bir işe yaradı!" diyerek  ıbrın'e  bakarak gülümsedi  gülecek hali falan yoktu ama aldığı alkolün etkisiyle hafif çakır keyif olmuştu işte.

  ıbrın ılk şoku atlatınca " ne yapıyorsun ?"

"seni ağlatan şeyden  kurtarıyorum"

"saf mısın sen be adam telefonu kırınca kurtulamam!"

"o zaman bana söyle ben kurtarırım"derken öyle bir bakıyor du ki Can , ona  bakan ıbrın'ın gözleri doldu. 

"yine ağlayacak mısın?"diye geceye fısıldadı.

devam ediyoreee,,,,

1834 kelime...

bölüm yorumları buraya.....

yani aslın da bir can ve ıbrın bulamadım  karakter olarak aklınızda olsun..

Continue Reading

You'll Also Like

3.4M 168K 67
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
40.4K 1.7K 12
Kuzen aşkı.. Mardinde yaşayan berfin sevdiği çocuk berzanla buluşunca olanlar olmuştu azad kuzeni onu görür eve kapatır onunla evlenmesi söyler berfi...
6.4K 2.7K 34
Her insan kalbinin esiridir. Bir kere kalbe sevda ateşi düşmüşse, kendi ateşinde kavrulur insan. Görmeden dokunmadan sevmek... O kadar zor ki, sevdi...
136K 4.6K 43
06/02/2019 - 21/12/2019 Dipsiz bir kuyunun içine düşmek nasıl bir durum? Çırpınarak kurtulmaya çalışmak nasıl bir durum sizce? Kurtulmaya çalışırken...