CAN AĞA bir deli rüzgâr ...(b...

By cemretrkmn3

936K 59.3K 29.3K

BiTTi! "Allah güney rüzgarına arap atını yaratmasını buyurmuş,öyle olsun demiş rüzgar.. ardından bir rüzga... More

tanıtım
1.Bölüm;" KAN ÇiÇeKLeRi"
2.Bölüm;" karlı kayın"
3."bölüm; saçları bahtından daha karaydı!"
4.bölüm "Aslan yatağına tilki giremez."
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9."bölüm"
10"BÖLÜM"
11.bölüm
12. bölüm
13. bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17 bölüm
18.bölüm
19.bölüm
20. bölüm
21.bölüm
22.BÖLÜM
24.bölüm
25.bölüm
26. bölüm
27. bölüm "nabız!"
28. bölüm
Bölüm 29
30.bölüm
31.bölüm"kendine iyi bak,"
32.bölüm
Bölüm 33 "zülfikar"
34.bölüm
Bölüm 35
36. bölüm
37bölüm
38.blm"küheylan"
39bölüm
40. Bölüm
41 kere maşallah
42.bölüm +180000
43.blm"O gecenin Sabahı..."
44.bölüğğğğmmm🏋️‍♂️🏌🏿‍♀️🏂
45. Bölüm
46.bölüm
47! "Aşk iradeni zorlamalı.."
48|Can'ın Can'ı|
49!
50!"Ibret"
51!
52! "El gibi "
53!
54;"yüreğin bilmez yüreğimi!"
55.bölüm
56. Bölüm "doğum günü!"
57."bölüm;hint kumaşı!"
58"
59"
60"
61"
62"
63"
64" Felek!
65" sığmazam!
FİNAL
Hasan&Elçin
Ismarlama aşk!
Özel bölüm
Özel Bölüm 2

23.bölüm

10.9K 785 143
By cemretrkmn3







keyifli  okumalar...

Bölüm günleri salı olmakla birlikte yeni bölümün erkenden göndereyim dedim... ♥♥



  Bakışlarını  birbirlerin de iki saniyeden fazla birbiri üzerinde   durmazken  ilk bakışını kaçıran İbrin oldu.

     Can üstüne  düştüğü  koltuk değneğini  sıkıntı  ile  sıkarken   İbrin titreyen parmaklarını Can'ın  koluna doladı.  Can beklemediği yardım karşısında şaşkınlık ile tekrar Ibrin'e dönünce   ıbrin  başı  ile onaylayarak ona  destek oldu. Sağlam ayağının  üzerinde koltuk değneğinden de destek alarak  doğruldu. 

"Birşey mi istediniz yaralı haliniz de neden kalktınız?" Titreyen göz  bebeklerini  telaşlı nefesiyle iyice ortaya çıkaran Ibrin'e bakan Can , " ben - ben sadece hava almak istedim."dedi.

senin sesinin peşine düştüm. Yerimde duramadım. Avcının ala geyiğinin izine  düştüğü gibi  bende senin sesine düştüm. dudaklara dökülmeyen kelimeler dilde dişlere mahkum olurken İbrin  güzel gözlerini kısarak karanlığın içinde ki  bildiği haneleri taradı ve nefes vererek konuştu.

"Güzeldir Diyarbakır'ın  havası."  dedi geri çekilirken ve ekledi  "Şey neyse ben gitsem  iyi olacak ."dediğinde Can da tedirgin oldu. Ne hakla dur gitme kal diyebilirdi ki o sesini bir kez daha duyayım duyup unutayim...
Ibrin merdivenlerden inerken Can sessizce arkasindan bakti. Can sessiz kalandı iki  cümle kuramadan kız yanından  gitmişti,  davranışlarında ki tuhaflıkları kendi de fark ediyordu ama kendine dur diyemiyordu. belki de  kaderi sahneye çıkmıştı.

O bir yabancıydı.

öyle kalmalı, öyle davranmalıydı...

İbrin merdivenlerden indiğinde merdivenlerin yanında duran koltuk değneğini gördü eline aldı ve geri döndü, tam  merdivene  adım atmıştı ki durdu ve düşündü bunun yanlış olduğuna karar verdi. İki elinde sıktığı koltuk değneğini Can'ın odasının kapısının önüne bırakarak kendi odasına giderken daha hızlı davrandı elini kalbine koydu nefesini alıp verdi üzerine değiştirip geceliklerini giymek üzere dolabına yöneldi eline aldığı kıyafetler Yatağın üzerine düşerken Ibrin'in tek düşündüğü babasının onu kiminle evlendirecek  olduğuydu başka hiçbir şey düşünmüyordu az önce başka bir adamla terasta yalnızdı o adamla  orada olmaktan rahatsızlık duyardı normalde ama  kafasındaki sorular onu hayattan ve kaçındığı yanlışlardan  koparıyordu.

    Sabah olup yine koşuşturma başladığından Konak'ta tatlı bir telaş oluyordu sofralar kuruluyor;çaylar demleniyor ,sıcak ekmekler pişiriliyordu. Sütün ,meyve-sebzenin en  tazesi peynirin en iyisi her şeyin en iyisi güzeli  özellikle Can için hazırlanıyordu.

   Pekmez'in  babaannesi köşesinde oturmuş gelinlerinin koşuşturmalarını ve birbirlerine olan kıskanç bakışlarını izliyordu .

Henüz on yaşında olan  en küçük gelininin en küçük kızı  Nurdan'i   yanına  almış sofranın  kurulmasını beklerken biraz ilerde  Mahi'in Ela'yı sıkıştırmasını kızgın bir ifade ile izliyordu Mahi,her zamanki gibi işten kaçmak isterken Elayı ortaya sürüyordu. Ela da bir itiraz etse bir mecbur kalıyordu.

Mahi sonunda dayanamayıp,"pekmaz  Ablam nerede Gelmedi mi daha  annesinin konağından?"  dediğinde Zirav hanım bu işin  uzamasına  dayanamayarak Mahi'in annesi Gülistan'a kaş göz yaptı Gülistan hemen anlayıp Mahi'yi kolundan  yakaladı;" öbür odada işimiz vardı çarşafları değiştirdiniz mi?" Diyerek  ikisini de götürdü. 

Odaya soktuğu kızlarını karşısına aldı,

" aklınızı başınıza alın siz kardeşsiniz kardeş! birbirimizi koruyup kollayacağınıza daha laf veriyorsunuz millete Peyker ve Ayşe ye karşı beni küçük düşürüyorsunuz daha çocukların idare edemiyor, evi Nasıl idare edecek ?diye laf söylüyorlar arkamdan ,"diyerek uyardı kızlarını Ela başını önüne  eymiş annesinden yediği azarın sonlanmasını beklerken Mahi de ;" Aman Anne nasıl olsa Asaf Abim  ağa olacak Sen de anası olacaksın senin  sözün  geçecek her türlü bu konuda   Kendini çok yoruyorsun gerek yoook!" diyerek keyifle bilmiş bilmiş  kıkırdadı .

Gülistan;" Ya sabır  !  sen bu akılla çok yaşamazsın,kendinize gelin bir an önce aklınızı başınıza devşirin yoksa ben sizi eşek sudan gelinceye kadar bir güzel benzeteceğim." diyerek kapıyı çarparak çıktı. Ela bu yaşında annesinden yediği azarla bozulup sıkılırken Mahi'nin dünya umurunda değildi. Şimdi de son kozunu Ela'ya oynayacaktı.

        Ela'nın üzerine yürüyerek;

"hep senin yüzünden oluyor bunlar ne var dediğimi yapsan ben senin ablanım"

" ablamsın diye bütün her şeyini özellikle ayak işlerini  bana yaptırmak zorunda değilsin Ben senin istediklerini yapmak zorunda değilim."diyerek kollarını  önünde bağladı.

" ne demek zorunda değilsin  sana bunları hep o evde kalmış kız kurusu söyletiyor değil mi? bak doğru konuş benim hakkım da konuşuyor hep  değil mi beni kıskanıyor." derken kısa saçlarını eşarbının altından havalandırdı. 

"abla  sen evlen ben de çeyizimi vereceğim  Allah aşkına rahat bırak artık şu  Pekmez ablamı."

"pekmezmiş kıçımın pekmezi, keçi boynuzu!"

  Ela sinirle kapının  kolunu kavradı ve odadan çıkarken  kapıyı öyle bir çarptı ki  kapının önünde  kavga eden Vakkas ve Canfeda aniden sustu. "sizde okula geç kalacaksınız birbirizle uğraşmayın özellikle sen vakkas karışma canfedanın eteğine gayet uzun işte." diye sinirle söylenerek merdivenlere yöneldi.   canfeda vakkas'a dönerek ;"okul ne zaman açıldı ?" diye sordu.

Vakkas 13 yaşın da olmasına rağmen uzun boyu geniş  yapısıyla dikkat çekiyordu. "ne bileyim kızım okula sen gidiyorsun ben sana bakan erkeleri  dövmek  için gidiyorum."dedi

   Canfeda" Allah'ım seni bana imtihan diye verdi  ikizler bile aynı sınıfta değil  şu devirde benim çektiğime bak"  dedi arkasını dönerken. Vakkas ;kuma Ayşe'nin oğluydu, Canfeda da  kuma Peyker'in kızıydı ikisi aynı yaşta olunca aynı sınıfta olmaları kaçınılmazdı aralarında kıskançlık olsa da kan çekiyordu işte!

  Ela, merdivenleri hızlı hızlı inerken İbrin  ile karşılaştı.

İbrin,"  Hayırlı sabahlar Ela hanım yine huzuru şerefinizle aranızı  kim açtı?"

Ela, gözlerini devirerek;" kim olacak tabii ki de bu abla ablam, iyice delirdi. yemin ediyorum Asaf abimin sıktığı  mermilerden biri kafasına yanlışlıkla gelse   iki  gün beynini arar."

  İbrin , Ela ve Mahi'nin tartışmalarına  alışıktı ama ilk defa Elayı bu kadar çıldırmış görüyordu.

"biraz sessiz ol duyarsa  görürsün." dedi gülmesini tutmaya çalışarak.

Ela ,"Vallahi yılan olarak doğacakmıştı da deri  yetmemiş."

"Ela yeter artık  daha fazla ileri  gitme  duyarsa kıyameti  koparır , duymasın  ikimizi de paralar ."

   "O biraz zor onun gücü bir tek bana yeter." 

   "İlahi Ela sabah sabah güldürdün beni oysa  güleceğim yoktu Sen beni güldürdün Allah'ta seni güldürsün ."

"Amin" diyerek iç geçiren Ela " sonunda ablalarımdan biri bana hayır duası etmeyi aklına getirdi.Allah razı olsun, Allah Gül cemalinizi güldürsün Pekmez Hanım." diyerek o da aynı şekilde kardeşin de cevap verdi.

Pekmez ve Ela konuşa gülüşe  aşağı indiklerinde  Gülistan ,"Pekmez kızım misafirin tepsisini yukarı çıkarıver kızlar sofrayı  kuruyor  Mahi'de azıttı gitti yine,  geç  kaldık Osman ağa  çıkıp  gidecek şimdi. "diyerek bir yandan da koşturuyordu. Ibrın  önce babaannesine baktı babaannesi gözlerin ile  onaylayınca ikiletmeden tepsiyi aldı ve yukarı doğru 

çıkınca  da kapının önünde nasıl olsa adamları vardır veririm birine  diye düşünse de  kendi  gitmeyi  göze alamadı .Ela'ya benimle gelir misin? Kapıyı açarsın!" diye seslendi.dün geceden sonra yalnız gitmek istememişti. Herhangi  bir yanlış anlaşılmayla uğraşmak şu an  kaldıramayacağı bir şeydi.

Pekmezin lafını ikiletmeden peşine takıldı .myfaktan çıkarken de  sofra bezini ve kasnağı  da elini aldı. 

Birlikte Can'ın  odasının bulunduğu  terasa çıktıklarında  kapının önünde tek bir adam vardı.

Ela,"kahvaltı getirmiştik." dediğin de adamın telefonuda aynı anda çalmaya   başladı.

" siz içeri koyuverin bacılar bir zahmet bu telefonu açmak zorundayım." Diyerek telaşlı telaşlı merdivenlere yöneld. Ela  omzunu silkerken," aman hasta adam birşey olmaz."  diyerek  odasının kapısını açtığında ibrin'e itiraz hakkı bile vermemişti.

  kapıyı açan Ela'nın  peşinden  dikkalice eşikten atlayarak odaya girdi.  sofrayı ibrinin yere koyduğu  kasnağın üzerine bıkakırken  biraz oyalandı kayan tabakları  düzelti ,  bakışlarını özellikle yataktan tarafa çevirmiyordu.

Ela ,"Pekmez abla ben çıkıyorum size afiyet şifa olsun ." diyerek tuvalete doğtu  koşmaya başladı  yoksa ablasını yalnız bırakmazdı. Can tepkisiz  şekilde bakmaya devam edererken   kızın  adının Pekmez olamayacağını   bir an yanlış anladığını düşündü ve bir tepki veremedi.

" teşekkür ederim ,elinize sağlık "dedi   yatağında uzanıyordu. Ibrın  tepsiyi koyarken  merak  ettiği bu adamın yer sofrasında nasıl oturacağıydı  aman  karışma  diyerek kendi kendine iinden  konuşuyordu.Ona neydi ki?    Bunları düşünürken odada bir hayli oyalandığının farkın da bile değildi.  

"Pekmez!"

diye bir ses geldi,  yatakta yatan  yaralı adamdan .

Pekmez gözlerini kapatarak bir an yanlış  duyduğunu düşünsede adamın  ona baktığını gördüğünde doğru duydugunu anladı ve   yabancı adama haddini  bildirmeye karar verdi.

Dönerek ,"ne cüretle adımı ağzınıza alırsınız?"

" Pardon ne adı?"

"Benim adımı?"

  "Neydi ki, adınız?" Can  bunu neden yaptığını bilmiyordu,  tek bildiği bundan acayip keyif aldığıydı.

"Pekmez!"

"Pekmez," diye tekrarlayarak , başını şağa sola çevirdi daha çok gülüşünü  kaçırır gibiydi.

ıbrın sınırle ılk  defa adamın yüzüne dikkatle baktı. sinirle bakıyordu ama her mimiğini inceliyordu.

  " ben sadece Pekmezi alabilir misiniz   diyecektim." dedi. Sofrada ki pekmezi  eli ile gösterirken.

Can durur muydu ? koz eline geçmişti.

"Çok önemli  biri olmalısınız adınızı alelade bir şekilde alelade bir adam ulu orta söyleyemediğine göre." dedi.

ıbrın bu adama neden cevap verme isteğiyle yanıp tutuştuğunu bilmiyordu. tek bildiği şuan yaralı falan demeden onunla alay eden adamın  suratının  ortasına yumruk patlatıp, bütün hırsını yenmekti.

"ağa kızıyım ben, ayrıca adımı  söyleyecek kadar bana yakın olduğunuzu düşünmüyorum."

"demek mesele yakın olmak ."

ıbrın hiç yapmadığı  bir şey yaparak ağa kızıyım ben demişti. Ama yaralı adam bunu allayıp pullayıp kendine çevirmişti,

"ne münasebet!" derken ibrin'in gözleri iyice irileşmişti. Şaşkınlıkla bu anlamsız muhabbeti  bitirmek istedi.

"ne diyorsunuz siz Allah aşkına?"

"Sadece diyorum ki; pekmezi  alabilir misiniz?"

  Pekmez tek kesede olan pekmezi eline aldı ve Can'a kötü kötü bakarken odadan  çıktı.

"Zıkkım ye İnşallah Allah'ın bana neler de söylediya yemessen yeme köşede dursun ."

Diye  kendi kendine söylene söylene   merdivenlerden  inmeye başladı, kızarmıştı da.

Can, İbrin'e neden  böyle davrandığını bilmiyordu ama karşı da koyamıyordu.   Acıkan karnıyla bir kendine birde yere kurulmuş sofraya baktı.  oturup nasıl yemeğe giyeceğini düşünürken  kendini köşeye sıkışmış hissetti.

Can kendini zorlayarak  yataktan kaydı ve açık  kapıya  doğru," Cabbar!" diye seslendi ,ama gelen yoktu. Biraz daha bekledi ve " Cabbar" diye bir kez daha Seslendi gelen olmayınca sinirlendi ve   ayağa kalkmak istedi.   yatağın başında olan bastonuyla kalkıp   nasıl oturacağını planlamaya başladı.   Ayağa kalktı ve başının dönmesi ile  dengesi bozuldu ister istemez düştüğünde sofrada üstüne başına bulaşmış büyük bir gürültü kopmuştu.  herkes kahvaltıda olduğundan  gürültüyü  bir tek hala sinirini  yenemeyen  merdivende bekleyen   ibrin duymuştu.

Belki kırılan tabak çanak dı ama  ya Can, umutları ,gençliği , gururu , her şeyi kırılmıştı Bir de bacağının  Topal olma durumunu öğrendiğinde ne olacağını bir Allah biliyordu.

ıbrın hiç düşünmeden geldiği yöne doğru  koşmaya başladı. içine giren telaş sanki kendi canına bir şey olmuşcasına samimiydi.

  

devam ediyoreee...

1564  kelime 

yorumları alayımm

Continue Reading

You'll Also Like

71.8K 5.8K 23
Yıl 1983 İstanbul. Alevi dedesinin torunu Ali Kemal ve fakültenin reisi ülkücü Göktuğ. Talihsiz bir karşılaşma , talihsiz bir birliktelik. Pek çok çı...
12.6M 604K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
24.3M 1.4M 80
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
10.9M 358K 70
Karanlığın Aç Çocukları Serisi, Akılbaz (1.kitap) ve Canbaz (2.kitap) olmak üzere burada yayımlanmaktadır. ____ Parmak uçlarım geniş omuzlarına doku...