CAN AĞA bir deli rüzgâr ...(b...

By cemretrkmn3

936K 59.3K 29.3K

BiTTi! "Allah güney rüzgarına arap atını yaratmasını buyurmuş,öyle olsun demiş rüzgar.. ardından bir rüzga... More

tanıtım
1.Bölüm;" KAN ÇiÇeKLeRi"
2.Bölüm;" karlı kayın"
3."bölüm; saçları bahtından daha karaydı!"
4.bölüm "Aslan yatağına tilki giremez."
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9."bölüm"
10"BÖLÜM"
11.bölüm
12. bölüm
13. bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17 bölüm
18.bölüm
19.bölüm
20. bölüm
22.BÖLÜM
23.bölüm
24.bölüm
25.bölüm
26. bölüm
27. bölüm "nabız!"
28. bölüm
Bölüm 29
30.bölüm
31.bölüm"kendine iyi bak,"
32.bölüm
Bölüm 33 "zülfikar"
34.bölüm
Bölüm 35
36. bölüm
37bölüm
38.blm"küheylan"
39bölüm
40. Bölüm
41 kere maşallah
42.bölüm +180000
43.blm"O gecenin Sabahı..."
44.bölüğğğğmmm🏋️‍♂️🏌🏿‍♀️🏂
45. Bölüm
46.bölüm
47! "Aşk iradeni zorlamalı.."
48|Can'ın Can'ı|
49!
50!"Ibret"
51!
52! "El gibi "
53!
54;"yüreğin bilmez yüreğimi!"
55.bölüm
56. Bölüm "doğum günü!"
57."bölüm;hint kumaşı!"
58"
59"
60"
61"
62"
63"
64" Felek!
65" sığmazam!
FİNAL
Hasan&Elçin
Ismarlama aşk!
Özel bölüm
Özel Bölüm 2

21.bölüm

11.4K 922 104
By cemretrkmn3















KEYİFLİ OKUMALAR...


"Asaf ." diyerek titreyen  elleriyle yere eğilirken kırdığı  bardakları toplamaya başladı. utanmıştı kardeşinin şahit olduğu durumdan.  kendine olan kızgınlığı  taninde ki yanığın önüne geçiyordu.

    "ben , ben kapıyı açamadım." diyordu ama sesi  titriyordu.

      "bırak Allah aşkına , yandın mı sen?" derken ablasının ıslak üstüne bakıyordu.

      "yok."derken gözlerini kapattı. 

Kapı açılıp  içeriden babasının  çıkmasıyla iyice tedirgin oldu. "kusura bakmayın "derken yerden doğrularak yerden doğrulurken aldığı tepsiyi elleri arasında sıkı sıkı tutuyordu. bir kaç  gündür gereğinden fazla duygusal ve tedirgindi  sebebini  kendi  bile bilmiyordu.

       kaçarak uzaklaştı arkasından şaşkınca bakan babası ve kardeşi Asaf'ı bırakarak. Asaf, 21  yaşında  uzun boylu, geniş yapılı esmer bir delikanlıydı. Osman ağanın ilk oğlu,eli  koluydu.Asaf,babasının omzuna attığı el ile içeri  girerken. İbrin hızlıca merdivenleri inerek  mutfağa kaçtı.

mutfağa  girer  girmez girdiğine pişman oldu,

Mahi" ne oldu ?" diyerek tepeden bir bakış attı, "ağır mı geldi ?" derken beğenmez bakışlar sergiliyordu.

İbrin, sinirle bakarken Ela araya girdi,"yandın mı ? ay gel çabuk çıkaralım. Üstünün başının  haline bak"

ıbrın Mahi'ye bakıyordu ama Ela ile konuşuyordu," başımın çaresine bakarım sen çay götür Asaf'da geldi."  diyerek elin de ki tepsiyi sertçe mutfak mermerine çarptı. Mahi'de duracağı yeri biliyordu.  Mahi'nin  sokmazdı yılan dili çatal olsa da her ete batmazdı.

Cabbar donmuş kalmıştı.  "Ben- ben bunu Can'a nasıl derim?" Derken gözlerine kan oturmuştu. Odada derin ve kasvetli bir sessizlik hakimdi.

Osman Ağa derin bir nefes vererek .Dr Ahmet'e baktı ;"%100 Topal mı kalacak?"

Dr Ahmet;" bilmiyorum! Sadece varsayımlardan bahsediyorum ama daha fazla oyalanmamalıyız bir an önce  ameliyatı yapıp  tedaviye başlamalıyız."

Cabbar;" onu bu evden çıkardığımız an Davut'un kuşları, itleri ne kadar hayvanı varsa hepsi peşine düşecektir. Can'ın  hayatı tehlikede bunu anlamıyor musun doktor?"

     "İyi o zaman bırakalım bacağı kangren olsun ve ölsün sorumluluğu Sen alıyor musun? ya da sen Osman Ağa! Buna  vicdanın el veriyor mu?"

O da hiç olmadığı kadar büyük ve keskin sessizlikleri  şahit oluyordu.  karar vermek zordu, Osmanağa gözlerini kapatarak;" sorumluluğu ben alıyorum Can tedavi olacak."dedi  ve ayağa  kalkarak ellerini arkasında bağladı  devam etti sözlerine "ne  kadar adamın varsa hepsi Onu koruyacak,"

Dr Ahmet başını sallayarak;" hastanede bekliyor olacağım." dedi ve baş selamı vererek odayı terk etti cabbar yumruklarını sıkıyordu ve daha fazla sessiz kalamadı. Osman ağaya," bu kadar ileri gitmek zorunda değilsin, Ali ağa Yakında burada olacak ve her şey daha farklı olacak Sadece biraz daha zamana ihtiyacım var ."dedi .

Osman Ağa;" benim de oğlum var, Gencecik yaşta sakat kalması Onun için ölümden daha zor bırakalım da daha kötü mü olsun? Ne Olacağı varsa olur buradayız Davut gelirse bizi de bulur Can'ıda bizi görmeden  göremez şimdi sende bu ürkek halleri bırak ve kendine gel bu halde nasıl korumaya düşünüyorsun onu şimdi  onu hazırla , hastaneye götür ,her şey olup bitene kadar da bacağı hakkında konuşma Ne olacağını Allah bilir belki Topal falan kalmaz !"

Cabbarın beyni uyuşmuştu  kelimeler Çıngıraklı bir yılanın kuyruğunda ki çıngırak  gibi beyninde çınlıyor ama bir türlü diline ses olup  dökülmüyordu Onun için Osman Ağanın dediğine uydu Can'ı hastaneye götürmek üzere yanına birkaç adam olarak Can'ın odasına çıktı.

Ibrin  kendisini ufak talaşlı  marangozhanesi ne zor attı. Evdeki en küçük olan odaydı  ama verdiği huzuru hiç kimse veremiyordu.  Annesi Kader; üniversiteye gidip bir meslek sahibi olması gerektiği konusunda zorlandığında Babası da ona çalışması için izin vermeyeceğini ona göre bir meslek seçmesi gerektiğini kibarca söylediğinde ibrin kendisine çıkar yol  olarak görmüştü güzel sanatlara gidip nakış, dikiş işleyip hem üniversite mezunu olacak hem de evden çıkmamanın bir yolunu bulacaktı ama seçmeler için gittiğinde Naht sanatı ile tanıştı öyle ilgisini çekmişti ki o kara kuru bir ağacın girdiği şekiller insan elinde  eğilip bükülmesi  sessiz ızdırabına şahit  olacak gibi hissetti.  tahtanın üzerinden kayıp giden ispartulanın tahtanın üzerinden  kayıp giderken Tatdadan kopup götürdüklerini  bir çok  şey anımsattı.
tahtaya verdikleri şekilleri hayranlıkla izlemişti o gün karar verdi O da ne yapılması  gerekiyorsa yapacak ve Naht sanatçısı olacaktı.  annesi çok kızsa da babası ona destek olmuştu Çünkü ibrin bütün olumsuzluklara rağmen çok iyi bir evlattır 

Her şey üzerine gelsede o asla babasını arkasını dönmemişti annesine de dönemiyordu arada kalan  İbrin  annesi ve  babası kendi iktidar  savaşlarını giderken ayaklarının altında ezdikleri yavrularından bir Haberlerdi.  İbrin  derin bir nefes çekerek büyük tahtadan bir parça kesti Çalışma masasının üzerine oturdu , eldivenlerini parmakların arasından geçirdi gözünü tahtanın üzerinde gezdirdi ve gözüne düşen üveyik kuşunu hayalinde canlandırdığı cansız bedenini çizdi ince kalemle çizdiği kuşun kanatlarını parmaklarında  sanki hissediyordu yumuşak tüyleri  ıslak  kan kokusunun keskin kokusu!  gözlerini yumarak  kuşu  bir kez daha hayal etti.

Perşömen kağıdını çıkarırken  içeri Ela girdi;

"Kolay gelsin"

"Sağ ol Ela," başını eğerek İşini Yapmaya devam ederken  Ela anlatmaya başladı.


    "Yaralı adamı götürüyorlar, adı Can mıydı neydi ? adı işte ona babam  herkesi emrine amade etti beyzadenin önemli biri  herhalde!"

  "Sen de söyledin yaralı işte babamız da yardım etmeye çalışıyordur."

    "Osman Ağa Benim babamsa senin de baban sen de iyi tanırsın ki çıkarsız kimseye bir şey yapmaz evin önünde  ki köpeğe  suyu bile onu kollasın diye verir."

    "ya Allah!" diyerek uyardı ibrin  babası hakkında böyle konuşulması onu rahatsız ediyordu en çok zararı  ona  olmuşken ona kendisi bir şey demezken başkalarının bir şey demesini asla izin vermezdi . Ela'nın haklı olduğunu bilse de sustu.

   "iyi tamam laf söyletme! yine ne yapıyorsun Çok merak ediyorum neler yaptığını Nasıl yaptığını Neden bana da öğretmiyorsun?

   "Bilmem, Belki de öğretmeyi bilmiyorum dur."

     "iyi tamam zaten ellerim  kötü olur senin Sağ elin sol elinden daha sert."

ibrin  gözlerini kısarak  Karşısında bir tatlı kıza  baktı ne kadar aralarından farklı şeyler de olsa ne kadar annesi annesinin üstüne kuma da gelse bu kızı seviyordu En azından dürüst ve samimiydi. hiç büyümeyen çocuksu hali pat diye diline geleni  söylemesi de onun dayanılmaz özelliklerindendi.

   "Evet Senin o pamuk Ellerin nasır olsun istemeyiz sıcak sudan soğuk suya sokmamak gerek Pamuk Prenses."   diyerek kardeşine bakmaya devam etti.


   "Ay abla" diyerek  mutlulukla  şakıdı ona Pamuk Prenses denmesinden çok hoşlanıyordu.

    "Hadi şimdi beni yalnız bırak, biraz çalışayım  Dinlenmeye ihtiyacım var."

    "Nasıl dinlenmek ise boynunda  ağrımıyor buraya bir giriyorsun dünyayı unutuyorsun?" diyerek söyleniyordu Ela ablasıyla sohbet etmek onun tek eğlencesiydi  Mahi ablası da onunla hiç ilgilenmiyordu  ki.

"Sana da kolay gelsin kardeşim," dediğinde Ela ayağa kalkarak;

  "Tamam tamam" diyerek odadan çıktı.

Ela odadan çıkarken  Asaf'ı babasını odasına girerken gördü. Ordu'dan büyük olup bir geri geldiğinde büyük olaylar olur evde büyük kararlar verebilir de yine kaybolup yine geri dönmüştü Bakalım evde ne olaylar olacaktı.


Ibrin dudaklarının arasına sıkıştırdığı mırıltı ile iskarpelanın  kavradığı kabzasını  önündeki  ağacın sert  yüzeyinde kaydırırken içinden de bir şeylerin kopup gittiğini hissediyordu. Akşam olduğunda Saatlerdir  odasından  Ela'nın dediği gibi çıkmamıştı kimse de ibrin'ı hatırlamamış  hava karardığında  odasına çekilmişti  ibrin de  işini bitirmek üzereydi  gözlerini  kapatıp  başını arkasına yasladığında boynuna giren sancı ile birlikte  gözlerinin önüne  kafası gözü sarılığı yüzünde çizikler olan adam belirdi üzüldü  Gencecik bir insanı Topal kalma ihtimalinden üzüldü, Can için üzüldü  ibrin, onun hissettiği ilk   duygu bu olmuştu  acıma değildi  ölse belki  acırdı  ama ölmemişti  sağdı  nefes alıyordu  ailesi  onu dört gözle bekliyor olmalıydı . annesi ,babası  daha bilmediği kaç tane bekleyeni  vardı kim bilir? derin bir nefes  alıp gözlerini araladığında kafasından geçenleri  sesli dile getirmediği için şükür etti babası onu izliyordu,

"baba!" diyerek ayağa fırladı ibrin uyuşmuş ayaklarının üzerine zorlukla basarken önündeki masadan destek aldı.  Osman bey eli kızına dur diye işaret ederken ;

"Bu gece benimle oturur musun?" dedi  ibrin ile arasında diğer evlatlarıyla olandan farklı  bir bağ vardı. ona karşı nasıl davranacağını  bilemiyordu.

Başın olumlu anlamda önündeki kuşu elinde  bir düre izledi  yanındaki örtüyü  alarak  sessizce  üzerine örttü ve  udunu eline aldı babasına oturduğu yer göstererek;" Buyur ."dedi.


  


Değmen benim gamlı yaslı gönlüme

Ben bir selvi boylu yardan ayrıldım

Evvel bağban idim dostun bağında

Talan vurdu ayva nardan ayrıldım,

   Gökyüzünde turna gibi dönende

Baykuş gibi viran yurda konanda

Çok ağladım mecnun gibi çöllerde

Ferhat gibi şirin yardan ayrıldım

    Ud her zaman ki ezgileri  alışık olduğu  ritimleri  çalarken , İbrinin elleri titriyordu birini  sevmek bugüne kadar tatmadığı bir duyguydu. babasına soramadığı  sorular annesinden cevabını almaya korktuğu  sorulardı. oysa her kız annesinden  öğrenmez miydi aşık olanın nasıl bir duygu olduğunu...   


konuşamazdı da ibrin çok güzel susardı, tıpkı osman ağanın ona udu çalmayı bıraktığında söylediği  gibi, " artık zamanı geldi, seni evlendireceğim benden zaman istemiştin biliyorum ama!" sıkıntı ile verdiği derin nefesler ibrin'in kulağında uğulduyordu.

  "kiminle ?" diye sorabildi, yere sabitlediği gözleri ile  titreyen nefesinin izin verdiği kadar. Osman bey itiraz dolu  cümleler duymadığı için mutluydu.

"daha karar vermedim sadece sana  sormak istedim." dediğinde başı ile onayladı  ibrin gözünde akmamak için direnen göz yaşları vardı. Babası kararını bildirerek soruyordu , sanki itiraz etmeye hakkı varmış gibi.


     Siz beğenmiyorsunuz ama ben yazmaya devam ediyorum...

Continue Reading

You'll Also Like

MÂHÎ By AB

General Fiction

11.7M 446K 50
Beni sevebilir miydi gerçekten? Böylesi kötü bir adam, sevgi nedir bilir miydi? ▪▪▪
27.7M 1.3M 81
"Aklım almıyor," diye söylendi kendi kendine, beni aniden kavradığı elimden yeniden kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırdı. "Ben sana böyle...
6.2M 331K 57
Ben Zümra Akça... Bu dünyadaki bütün acıları tadan, ufacık kalbinde sarılacak bir yara bırakmayan kadınım. Bu dünyadaki en hissiz olduğum kadar en h...
5.1M 194K 45
Mezuniyet ile birlikte yeni bir hayata atılmayı beklerken, eline geçen o mektupla tepetaklak olmuştu Beyza. Öğrendikleri, yüzüne bir tokat misali çar...