BIRAKAMAM!

By Elenuray

75.6K 3.3K 471

Bu adam az önce resmen ayaklarını yerden kesmişti ve Defne bunu bir kez daha yaşamayı çok istiyordu. Bu yüzde... More

1.bölüm~~Başlangıç
2.bölüm~~Sana emanet!
3.bölüm~~Senin babanım!
4.bölüm~~Son Nefesim
5.bölüm~~Yağmursuzluğa Gitmek!
6.bölüm~~ Yağmur Olmadan
7.bölüm~~Unutulmak
8.bölümden alıntı!
9.bölüm~~ Hep Birlikte Yaşamak!
10.bölüm~~Avuç içindeki kalp!
11.bölüm~~ Her şey seninle güzel!
12.bölüm ~~ Ben Severim Seni!
13.bölüm~~ Gülüşü güzel olanın...
14. Bölüm~~Seni Seviyorum der gibi...
15.bölüm-- Bana Aşık Ol İstiyorum...

8.bölüm~~ Hissetmek

5.2K 219 19
By Elenuray

Bir soluk kadar yakın, yıldızlar kadar uzak derler sevgi için..
Uzanırsın yetişemezsin, yetişirsin dokunamazsın, dokunursun vazgeçemezsin...

Yeni bölüm geldi umarım beğenirsiniz!

İyi okumalar!

8.bölüm

"Endişelenmenize gerek yok Aras bey! Tebrik ederim eşiniz hamile!"

Sıçrayarak gözlerini açtı Aras. Ardından elini kalbine götürdü. Kalbi inanılmaz derecede hızlı atıyordu. Bunun nedeni muhtemelen az önce gördüğü rüyaydı. Neden böyle bir rüya görmüştü anlamadı ama uyandıktan sonra bile hala o kalp çarpıntısı devam ediyordu.

"Aras bey doktor çıkıyor efendim!"

Aras kendisine seslenen adamıyla sersemlemiş beynini umursamadan ayağa kalktı ve o saçma rüyayı aklının karanlık köşelerinden birisine gönderdi. Çünkü ona göre böyle saçma bir rüya hatırlanmaya değer değildi. Gelecekte rüyasını gönderdiği o karanlık taraf yaşananlarla parıl parıl parlayacak ve gerçeği tüm şeffaflığıyla çıkaracaktı ortaya.

"Ne oldu doktor bey, nesi varmış Defnenin? Şimdi iyi mi?" Aras doktorun yanına ulaşmış ve yöneltmişti sorusunu. Ve bir süre yaşadığı *dejavu hissiyle baş etmeye çalışmıştı. Kalp atışları daha yeni yeni düzene girmeye başlamışken dejavu hissi pek iyi gelmemişti Arasa.

"Tahminlerimize göre birkaç gündür yüksek ateşi varmış. Yetersiz beslenmeyle birlikte hastalık dahada ilerlemiş ve bağışıklık sistemini çökertmiş. Bayılmasına sebep muhtemelen yüksek ateş ve açlık! Biz gerekli müdehaleyi yaptık ama bir süre çok iyi bakılması gerekiyor. Dinlenmesi için odaya aldık uyanmasını bekliyoruz. İsterseniz yanına girebilirsiniz. İzninizle!"

Hızlıca konuşan doktor yine aynı hızla terketmişti koridoru. Arasta koridorda beklemektense odada beklemeyi tercih etti ve odaya doğru ilerledi. Peşine takılan adamını farkedince ona dönen Aras kaşlarını çatarak "Sen eve git ben beklerim burda. Benden haber bekle! Çıkarken seni çağırırım" dedi. Adam sözünü ikiletmeden onu onaylayıp hızlı adımlarla hastahanenin çıkış kapısına yöneldi. Arasta hemşireden Defnenin odasının yerini öğrenip oraya ilerlemeye başladı.

Odadan içeri girdiğinde yatağın üzerinde uyuyan Defneyi buldu gözleri ilk önce. Kapıyı kapatarak yatağın yanına geldi ve hemen yan tarafta bulunan koltuğa oturdu. Ardından bakışlarını Defnenin yüzüne çevirdi. Onu bulduğu halinden biraz daha iyiydi. En azından yüzünün rengi yerine gelmişti. Sonra fırsatı varken biraz incelemek istedi Defneyi.

Deli gibi merak ediyordu aslında. Nasıl bir insan olduğunu her geçen gün daha çok merak ediyordu. İlk karşılaşmalarından itibaren ona iyi davranmamıştı ama onun nasıl büyük bir fedakarlık gösterip kızını sahiplendiğini yeni yeni idrak ediyordu. Kızına ancak, gerçek bir annenin verebileceği bir sevgi vermişti. O haklıydı, sadece doğurarak anne olunmuyordu. Onunla ilgilenen, seven, koruyan, hastalandığında başında bekleyendi gerçek annesi. Elbette biliyordu Serpil eğer yaşasaydı en az Defne kadar iyi annelik yapardı Yağmura. Ama olmamıştı işte. Daldığı düşüncelerinden çıkarak Defnenin yüzüne odaklandı tekrar.

Belkide ilk defa böyle bakıyordu Defneye. Hiç o gözle bakmamıştı ve şimdi gördükleriyle yutkunmadan edemedi. Defne gerçekten çok güzeldi. Küçük burnu insanda öpme isteği uyandırıyordu. Düzgün kaşları vardı. Zayıfladığından dahada belirginleşen elmacık kemikleri onda daha bir ayrı duruyordu. Çenesi sanki tam olması gerektiği gibiydi, ne çok büyük ne çok küçük.

Ardından gözlerini dudaklarına çıkardı. Oldukça dolgun dudakları vardı ama muhtemelen yüksek ateşten dolayı yüzeyi kurumuş ve çatlamıştı. Aras istemsizce kedi dudaklarını yaladı. Defnenin kuru dudaklarına birşeyler yapmak istedi o anda. Yatağın diğer tarafınki komidinin üzerinde gördüğü peçeteyle hızla ayağa kalkıp oraya yöneldi ve içinden bir kaç peçete alarak odada bulunan banyoya ilerledi.

Lavaboda biraz ıslattığı peçeteyle tekrar odaya dönen Aras yatağa yaklaşıp elindeki peçeteyle Defnenin dudaklarına uzandı. Ardından dudaklarını ıslak peçeteyle ıslatarak kurumuş derilerin daha iyi bir görünüme sahip olmasını sağladı. Defnenin dudaklarında kalan peçete parçalarını eliyle almaya çalışırken eli dudaklarına dokunda ve Aras bir anda dondu. Defnenin dolgun dudaklarında yavaşça parmağını dolaştırırken buldu kendini biranda. Ne kadarda öpülesiydi! Girdiği düşüncelerden anında sıyrılırken kendine ufak bir küfür savurmuştu. Defneyi öpmekten nerden çıkmıştı. Hızla koltuğa oturarak kafasını koltuğa yasladı ve tavana bakıp düşünmemeye çalıştı.

Aradan biraz zaman geçmişti ama Aras hala aynı pozisyondaydı. Yataktan gelen kıpırtıyla hızla doğrulup bakışlarını yatağa çevirdi ama gördükleriyle yutkundu hafifçe. Defne uykusunda pozisyon değiştirerek yüzü Arastan tarafa gelecek şekilde yan yatmaya başlamıştı. Bunda sorun yoktu elbette! Sorun dönerken açılan hastahane elbisesinin yakasıydı. Sıyrılarak Defnenin sol göğsünün biraz üstünden yukarısını açıkta bırakmıştı ve bembeyaz pürüzsüz teni seyirlik bir manzara gibi serilmişti Arasın önüne.

Belirgin köprücük kemikleri vardı Defnenin ve bu yüzden boynu ile köprücük kemiklerinin arasında küçük bir çukur oluşuyordu. Yüzünü görmese bile sırf bu manzarayı saatlerce izleyebilirmiş gibi gelmişti Arasa.

Daha fazla kendini tutamayan Aras Defnenin sol yanağına düşmüş olan bir saç tutamını elini uzatarak çekmişti. Elinin yanağına değmesiyle ufak kıvılcımlar çıkmıştı sanki. Bu hissi sevmişti Aras ve merak etmişti. Daha önce hiç böyle birşey hissetmediğine yemin edebilirdi. Zaten daha önce hiç bir kadını uyurken izlememiş ve de dokunmamıştı.

Elinin parmak uçlarıyla Defnenin yanağına dokundu usulca ardından elini hareket ettirerek yavaşça aşağılara doğru inmeye başladı. Gözleride ellerini takip ediyordu. Çenesine ulaşan elleriyle birlikte aklında ufak bir çelişki yaşamıştı. Bu yaptığına anlam veremeyen tarafıyla, bu hissi daha fazla hissetmek isteyen, tenine daha fazla dokunmasını isteyen tarafı kavga halindeydi.

En sonundan uyuduğunu ve birşey hissetmeyeceğini düşündüğü Defnenin boynuna doğru kaydırdı elini. Şimdi pürüzsüz teni tamda elinin altındaydı. Elini boynunun aşağısına kaydırmaya devam ederken bir yerde durdu. Tam nabzının üstünde! Elinin altında hissettiği kalp atışları onu heyecanlandırmıştı! Elini bir süre orada tutup düzenli bir şekilde atan kalp atışlarını hissetti.

Ardından tekrar elini hareketlendirerek köprücük kemiğiyle boyun girintisindeki o çukura getirdi parmaklarını. Çukurdan tırmandırdığı parmakları köprücük kemiklerini takip ederek omzuna ulaştı. Omzundan aşağılara, göğüs kafesine iniş yaptı. Elini hareket ettirirken hafifçe yükselmeye başlayan eliyle heyecanlanmıştı çünkü Defnenin yan yatmasıyla birlikte daha dolgun bir hale gelen sol göğsünün başlangıcında dolaştıyordu parmaklarını. Parmakları sağ göğsünden tarafa hareketini oldukça yavaş bir şekilde sürdürdü ve ardından hızla bir düşüş yaşadı.

Şuan parmak uçları Defnenin iki göğsünün ortasındaki oluktaydı. Ama artık Defnenin  vücuduna sadece parmak uçaları dokunmuyordu. Parmak uçlarının göğüs oluğuna düşmesiyle birlikte parmaklarının üstü ikinci eklem yerine kadar Defnenin sol göğsüne dokunuyordu.

Bu farkındalık Arasın nefesinin kesilmesini sağladı. Öyleki elini hareket dahi ettirememişti. Çünkü parmaklarının üstünde hissettiği dolgunluk onu başka alemlere sürüklemişti. Farkında olmadan parmaklarını oynatıp teninde tekrar gezdirmişti ve hemen ardından ne yaptığını farkederek hızla kendini frenlemiş ve elini Defneden çekerek hızla banyoya ilerlemişti.

Az önce dahada aşağılara inerek hastahane kıyafetini biraz daha sıyırmaya çalışırken kendini son anda durdurmuştu. Sözde sadece tenine dokunup nasıl bir his olduğunu anlayacaktı ama kendini kaybetmiş ve hiç dokunmaması gereken yerlere dokunmuştu. Defnenin göğsüne geçiş yaptığı an kendini kaybetmiş onu arzulamıştı. Bu ona kendisini berbat hissettirdi. Savunmasız bir kızı uykusunda bir nevi taciz etmişti çünkü kızın izni olmadan onun vücuduna dokunmuştu. Bunu nasıl yaptığını, kendini nasıl böylesine kaptırdığını bir türlü anlayamamıştı.

Yüzüne çarptığı yaklaşık onuncu suyla anca kendine gelebilmişti. Unutmaması gereken şeyleri hatırlatmıştı tekrar kendisine! Defne hayatımızda sadece Yağmurun onu annesi olarak bilmesinden dolayı var. O senin hiç bir şeyin! Üstelik o kız senden oldukça küçük! Onu aklından dahi geçirme!

Yaklaşık yarım saatini banyoda geçiren Aras en sonunda odaya dönmüştü. Defne hala aynı pozisyonda uyumaya devam ediyordu. Aras ona bakmamaya çalışarak üstündeki örtüyü çekti ve boynuna kadar örttü. Böylece hastahane elbisesinin açıldığı yeri kapatmış oldu. Böylesi ikisi içinde en iyisiydi. Ardından tekrar koltuğa oturarak kafasını koltuğun başlığına yasladı ve gözlerini kapattı. Saat gece yarısını çoktan geçmişti ve Aras bu gün fazlasıyla yorulmuştu. Uyuması bir hayli zor olmuştu yinede. Çünkü aklında hala Defne vardı ve nedensizce ona sarılarak uyumak istiyordu. Düşünceleri kafasından kovmaya çalışarak kendini uykunun kollarına atması uzun sürmüştü haliyle.

🌑🌘🌗🌖🌕🌝

Aras üzerinde bir ağırlık hissediyordu. Ve bir el yüzünde dolaşıyordu. Kendi iradesiyle hareket edebilseydi gözlerini açıp bu kişinin kim olduğunu öğrenmek istiyordu. Ama gözlerini açamıyordu, üstelik bu dokunuşlar ona hem tanıdık geliyor hemde hoşuna gidiyordu. İçinde oluşan sevgiyi hissettiğinde nefesi kesilecek sandı Aras. Şüphesiz yüzüne dokunan kişinin kim olduğunu çok iyi biliyor ve ona çok büyük bir sevgi besliyordu. Öyle yoğun bir sevgiydiki bu Aras nefes alamayacağını düşündü!

Kollarının arasında bir kıpırdanma hissetti ve o an birşeyi daha farketti. Birisine sıkı sıkı sarılmıştı. Hareket etmesiyle birlikte kolları biraz gevşemişti ve bedeni yine kendi isteği dışında kollarını sıkılaştırarak onu kendine çekti. Ardından kafasını bir yere gömerek derin bir nefes aldı ve burnuna o müthiş koku doldu. Aras biliyordu bu kokuyu, iliklerine kadar hemde ama hatırlayamıyordu kime ait olduğunu. Kısa bir süre sonra hayatında duyduğu en güzel ses olduğunu düşündüğü bir ses yankılandı kulaklarında.

Seni seviyorum!..

Aras ne olduğunu anlamadan hızla gözlerini açtı. Kalbi deli gibi atıyordu. Etrafına baktı hızla. Nerde olduğunu kavrayamamıştı. Bir rüya görüyordu ama ne olduğunu hatırlayamıyordu. Hatırlamıyordu hatırlamasına ama neden böyle gümbürdüyordu kalbi! Uyuyan Defneyi uyandırmamak için sessizce banyoya ilerledi ve elini yüzünü yıkayarak biraz olsun kendisine gelemeye çalıştı! Acaba ne görmüştü rüyasında! Kabus görmüştü muhtemelen yoksa kalbi böyle atmazdı!

Yeniden odaya döndüğünde sakinleşmişti. Defneye baktı. Yatakta sırt üstü yatmıştı ve kolunda bir serum takılıydı. Anlaşılan Aras banyodayken takılmıştı serum. Hem Defnenin durumunu öğrenmek hemde iyice kendine gelebilmek için odadan ayrılarak doktorla konuşmaya gitti.

Doktorun odasını bulduğunda hiç vakit kaybetmeden kapıyı çalarak içeri girdi. Doktor kafasını gömdüğü muhtemelen başka bir hastaya ait olan dosyayı incelemeyi bırakarak gözlüğünün üstünden Arasa baktı ve onu tanıdığını belli ederek masanın önündeki koltuğu gösterdi oturması için. Aras kendisine gösterilen yere oturarak doktora sorusunu yöneltti.

"Defnenin durumu nasıl? Ne zaman uyanacak?" Doktorun cevabı gecikmemişti.

"Bakın Aras bey. Size dün akşamda bir açıklama yapmıştım bu konuda ve şimdi tekrar yapmak durumunda kaldım. Defne hanımın bağışıklık sistemi düşündüğümüzden daha fazla hasar almış. Normalde sabaha kendiliğinden uyanması gerekiyordu ama uyanmadı. Bizde tekrar testler yaptık ve gördüklerimiz hiç hoşumuza gitmedi. Muhtemelen yemek yemeyle ilgili ciddi sorunlar yaşıyor çünkü testlere göre Defne hanım yaklaşık beş gündür doğru düzgün birşey yemiyormuş. Üstelik çok fena üşütmüş muhtemelen ve kendine hiç bakmamış. Yüksek ateşinin bir kaç gündür devam ettiğini biliyoruz ama herhangi bir hastahane kaydı yok."

Doktorun yaptığı uzun açıklamadan sonra duraksayıp bir şeyi söyleyip söylememekteki kararsızlığı Arası telaşlandırmıştı. Defne neden birşey yiyemiyordu? Nerde üşütmüşte bu kadar hastalanmıştı. Doktor yaklaşık beş gün Dediğine göre Yağmur kendisinde kalmaya başladığı günden beri doğru düzgün bir şey yememişti. Doktorun boğazını temizlemesiyle birlikte bakışlarını ona çevirdi, daldığı düşüncelerden sıyrılarak.

"Acaba Defne hanımın son zamanlarda canını sıkan yada üzülmesine neden olan bir şeyler oldu mu?"

Aras böyle bir soru beklemiyordu. Ani gelen soruyla istemsiz başını salladı. "Evet sevdiği birinden ayrılması gerekti."

Doktor anlayışla başını salladı. Durum şimdi anlaşılmıştı. Derin bir nefes alarak tekrar konuşmaya başladı. "Şimdi durum anlaşıldı. Muhtemelen ayrıldığı kişi her kim ise ona fazlasıyla değer veriyormuş. Vücudunun böyle bir tepki vermesinin sebebi muhtemelen bu ayrılık. Bu sıkça karşılaştığımız bir durum. Hastalar çok sevdikleri birinden ayrıldıkları zaman uyumak, yemek yemek gibi şeylerde sıkıntı yaşıyorlar çoğunlukla. Bu durumu atlatmasında onun yanında olarak yardımcı olabilirsiniz. Bakın, belki bu anlattıklarım size saçma gelebilir. Bir doktorun böyle konuşması tuhaf kaçabilir ama duygular insanları hayata bağlar ve hayattan koparabilirde aynı zamanda."

Aras oldukça ilgili bir şekilde doktoru dinliyordu. Anlattıklarının doğruluğunu elbette biliyordu. Bir insan çok sevdiği birisini kaybettiği zaman hayat ona anlamsız gelmeye başlardı. Ama Defne Yağmuru kaybetmemiştiki. Sadece ayrı yaşamaya başlamışlardı o kadar! Üstelik o istediği zaman görebilecekti Yağmuru!

"Bakın doktor bey, evet Defne çok sevdiği birinden ayrıldı ama istediği zaman görebilecek kızını. Sizin söylediğiniz ve düşündüğünüz gibi değil yani!"

Doktor bu kez dahada şaşırmıştı ve hemen konuşmaya başladı. "Defne hanım kızından mı ayrıldı? Ben sevgilisinden ayrıldı diye düşünmüştüm. Kayıtlarda bekar olduğu görünüyordu ve bir kızı olabileceğini düşünememiştim. O zaman durum biraz daha kötü çünkü bir anne evladından ayrılırsa bu onun ruh sağlığı açısından hiç iyi sonuçlar doğurmaz. Annelik bağı tahmin ettiğinizden çok daha güçlü bir bağdır. Evladını kaybetme korkusu bir anne için ölümden farksızdır!"

Aras anlıyorum dercesine başını sallamıştı. Bu doktora daha fazla özellerini açmak istemiyordu. Zaten Defnenin bekar olması onu neden ilgilendirmişti bu kadar anlam veremiyordu. Kızı olduğunu öğrenincede sanki yüzü düşmüştü. Çalan telefonuyla delici bakışlarını doktordan çekip telefonuna baktı. Evden arıyorlardı. Telefonu açtı ve kulağına götürdü.

"Babacığım!"

Telefonu kulağına götürür götürmez Yağmurun ince sesini duymuştu. Yüzüne oturan gülümsemeyle cevapladı kızını.

"Efendim güzel kızım!" Kızım kısmını bastırarak söylemesi doktorun dikkatini çekmişti ama çokta üzerinde durmadı.

"Neredesin baba? Annemi aradım ama yine açmadı! Ben anneme gitmek istiyorum!" Yağmurun üzgünce söyledikleriyle Aras duraksadı kısaca. Ardından gözlerini doktora çevirerek cevap verdi Yağmura.

"Ben şu an annenin yanındayım kızım merak etme annen çok iyi. Uyuyor bu yüzden duymuyor telefonu."

"Ben annemi görmek istiyorum baba!" Yağmurun kırgın sesi ağlamak üzere olduğunun göstergesiydi. Aras daha fazla direnemedi kızına.

"Tamam küçük hanım. Bir abi seni bizim yanımıza getiricek, hazırlan ve gel!" Yağmurun sevinçler yerinde zıpladığını tahmin edebiliyordu. Telefonu görevlilerden birisi devraldığında Aras kısaca Yağmuru hastahaneye getirmelerini söylemiş ve kapatmıştı. Ardından doktora dönerek konuştu.

"Kusura bakmayın önemliydi! Şimdi siz kızından ayrı kalmamasını mı öneriyorsunuz?"

"En azından ona kızını kaybetmeyeceğine inandırmanız gerekiyor! Ayrı kalsalar bile onu kaybetmediğini ona göstermelisiniz! İsterseniz bu süreçte Defne hanıma yardımcı olabilirim!"

Aras doktorun söyledikleriyle yumruklarını sıkmıştı hafifçe! Biliyordu işte! Bu doktor Defneyle fazla ilgileniyordu. Sinirlerini geri yollayarak konuşmaya başladı sakince. Yüzünde sinsi bir gülümseme oluşmuştu. Söyleyeceklerine doktorun vereceği tepkiyi merak ediyordu.

"Teklifiniz için teşekkürler ama gerek yok! Kızımın annesi eğer kızımdan ayrılmak istemiyorsa elbette bizimle birlikte yaşayabilir! Sonuçta o kızımın annesi!"

Doktorun bozulan suratı iyice keyiflenmesini sağlamıştı. Ama o an ortaya attığı şeyin Defnenin onlarla birlikte yaşaması olduğunu anladığı an kalbi teklemişti. Çünkü daha düne kadar asla böyle bir düşünceye sahip değildi! Buda nerden çıkmıştı şimdi!

"İlla birlikte yaşamanız gerekmiyor Aras bey! Söylediğim gibi eğer benim gibi bir doktordan yardım alırsa bu süreci daha kolay bir şekilde atlatır!"

"Ben birlikte yaşamanın ailemiz için daha iyi olacağını düşünüyorum doktor bey! Şimdi eğer başka bir tavsiyeniz yoksa Defnenin yanına dönmek istiyorum! Kızımız birazdan burada olur!"

Aras kızımız kelimesine oldukça baskı yaparak bir şeyleri doktora kabul ettirmeye çalışmıştı. Doktorun kafasını sallamasıyla birlikte odadan ayrılmıştı. Doktorun bozguna uğramış suratı oldukça hoşuna gitmişti.

~~

Defnenin odasında koltuğa oturmuş ve dirseklerini dizlerine dayayarak kafasını elleri arasına almıştı. Kendisine kızıyordu. Defneyle aynı evde birlikte yaşamakta nerden çıkmıştı. Doktorun yardım istediğini kabul etmesi gerekirdi. Defneyi kendi evine götürmek Arası oldukça zorlardı. Kızı yine sürekli onunla vakit geçirir ve böylece yakınlaşmaları zorlaşırdı. Ama tüm bu düşüncelere rağmen hala Defnenin o doktordan yardım almasını istemiyordu bir tarafı!

"Baba annem neden burada uyuyor? Burası neresi?"

Yağmurun sesini duyan Aras hızla kaldırdı kafasını ellerinin arasından. Yağmur çoktan yatağın yanına gelmiş ve Defnenin elini tutmuştu. Odanın kapısının açılma sesini dahi duymamıştı boğuştu düşüncelerden dolayı. Yağmurun ondan bir cevap beklediğini farkedince gülümseyerek baktı kızına ve cevapladı sorusunu.

"Annen birazcık hastalanmış kızım onun için bizde onu doktora getirdik ki çabucak iyileşsin ve senin yanına gelebilsin."

Yağmur yatağın kenarına basıp yukarı tırmandı annesinin yanına. Defnenin serumu bittiği için almışlardı ama hala damar yolu açıktı. Yağmurun o kolunun üstüne yatacağını anlayan Aras hızla kızını kaldırarak Defnenin diğer tarafına koydu. Yağmurda hiç itirazsız daha geniş olan diğer tarafa annesinin koluna sarılarak yattı.

"Annem ben hastalandığım zaman hep böyle yanıma yatar ve bana sarılırdı baba. Bende hemencecik iyileşirdim! Annemde hemencecik iyileşsin!"

Aras Yağmura tebessüm etmiş ve gözlerini Defneye kaydırmıştı. Kızı için yaptığı şeyler o kadar fazlaydıki hangisi için teşekkür edeceğini bilemiyordu. Yağmur ellerini Defnenin yüzüne koyup okşadığında aklına dün gece gelmişti. Defneye dokunduğu zaman teninde oluşan karıncalanma hala parmak uçlarındaydı sanki. Tekrar dokunmak istiyordu ama bir kez daha Defneden izinsiz onun vücudunun her hangi bir yerine dokunmayacaktı!

Defneye daha fazla bakmak istemeyerek kafasını çevirdi ve odada gezdirdi gözlerini ancak gördüğü şey karşısında sinerlenmeden edemedi. Yağmuru getiren adamı gözlerini dikmiş Defneye bakıyordu. Uyuyan savunmasız bir kadına bu şekilde bakmak çok yanlıştı ve tacize girerdi. Sanki dün gece kendi yaptığı çok farklıymış gibi adama sinirlenmişti. Daha fazla kendini tutamayarak konuştu çünkü adam nerdeyse gözlerini kırpmadan Defneye bakıyordu.

"Kadir hemen çek gözlerini kızın üstünden yoksa ben seni bir daha kimseye bakamayacak hale getireceğim!"

Arasın sert sesini duyan adam hızla kafasını eğmiş ve gözlerini yere dikmişti. Arasın kızını ararken etkin görev alanlardan biriside Kadirdi ve Arasın Defneyle herhangi bir alakası olmadığını biliyordu. Bunun için bu güzelliğe bakmakta sorun görmemişti ama Arasın verdiği tepki yanlış bir şey yaptığını söylüyordu ona.

"Kusura bakmayın Aras bey!"

Saygıyla konuşan ve mahçup görünen adamına daha fazla bir şey demek istemedi ama çok geçmeden ona arabada beklemesini söyleyerek odadan göndermişti.

"Baba hadi sende yat annemin yanınada daha çabuk iyileşsin!"

"Yok kızım şimdi sığamayız yatağa anneni rahatsız etmeyelim sen yat işte yeter annene!"

"Tamam ama en azından sende elini tut baba! Annem yanında olduğumuzu anlarsa daha çabuk iyileşir!"

Aras Yağmurun vaz geçmeyeceğini anlayınca derin bir nefes alıp seslice verdikten sonra koltuğu yatağa iyice yaklaştırdı ve Defnenin küçük elini aldı elinin içine. Elleride tıpkı kendisi gibi küçük ve narindi. Sanki dokunsan kırılacak gibi. Aras sanki elinde çok değerli bir vazoyu tutar gibi tutuyordu Defnenin elini.

Gece saat başı kontrole gelen hemşirelerden dolayı uyuyamamıştı doğru düzgün ve çok fazla uykusu vardı. Kolunu yatağa yaslayarak Defnenin elini bırakmadan kafasınıda kolunun üstüne koydu. Rahat edemeyince diğer elinide başıyla kolu arasına koyarak azda olsa rahatladı ve uykunun huzurlu kollarına bıraktı kendini.

🌕🌔🌓🌒🌑🌚

Bir kaç gün önce..

Defne yatakta titreyerek uyandı. Donuyordu resmen. Yorganı boğazına kadar çekmiş olmasına rağmen kendini üşümekten alı koyamıyordu. Kafasını cama çevirdiğinde dışarısının oldukça güneşli olduğunu farketti ama o çok fazla üşüyordu. Ardından dün gece ıslak kıyafetlerle yattığı aklına gelince hızla kıyafetlerini kontrol etti. Kıyafetleri hala nemli bir şekilde üstündeydi. Kendini yataktan kalkıp başka bir şeyler giymeye zorladı. Ona yardım edebilecek kimsesi yoktu ve hastalığıylada kendisi baş etmek zorundaydı. Biran önce iyileşmeliydi yoksa kızınada bulaşırdı.

Bir anda giyinmeyi bıraktı altına bir tayt giymişti ve üzerinede bir tişört. Tam bir ceket giyecekken aklına gelenle durdu. Beş yıldır kızına bulaşmasın diye hastalığını anında tedavi ederdi hastalanmamak için üstün bir çaba harcardı ama artık buna gerek yoktu. O zamanlar kızına bakabilecek kimsesi yoktu ve kızının kendisine ihtiyacı vardı ama şimdi kızının ona ihtiyacı yoktu. Babası vardı, dadısı vardı, herşeyine koşan, yemeğini yapan elbiselerini yıkayan, banyo yapmasına yardım eden, onunla oyunlar oynayabilecek bir sürü insan vardı. Artık Yağmurun hayatı ve çevresi oldukça kalabalıktı. Öyle kalabalıktıki Defne Yağmura ulaşamıyordu artık. Doyasıya dokunamıyor, sarılamıyor, öpüp koklayamıyordu.

Herşeye rağmen kızı en azından o olmadan uyuyamıyordu. En azından uyurken kızına ulaşabiliyordu. Olsun buda yeterdi Defneye yeterki kızına ulaşabilsin! Midesinden sesler gelmeye başlamıştı açlıktan. Mutfağa ilerledi yorgun adımlarla. Bir şeyler yiyip ilaç içmeliydi yoksa o kısacık zamanda bile kızının yanında olamazdı.

Mutfağa giden Defne dolabı açtı ve yiyebileceği birşeyler aradı. Pazara gidip alışveriş yapmamıştı bu hafta ve dolap nerdeyse bomboştu. Gördüğü yeşil elmaya uzandı ve eline alarak dolabı kapattı. Zaten canı birşey yemek istemiyordu en azından elma onu tok tutardı. Musluğu açarak elmayı yıkadı ve sarsak adımlarla masaya oturdu.

Elmadan bir kaç ısırık alarak bitirmişti zorda olsa. Dolapları karıştırarak önce ateş ölçeri eline aldı ve kolunun altına alarak ateşini ölçmesi için orda bıraktı. Ardında bir bardak su doldurarak ilaçların bulunduğu dolaba yöneldi. Bu sırada ateş ölçerden ses gelmişti ölçtüğüne dair. Eline alarak baktığında gördüğü rakam onu şaşırtmamıştı. Otuz sekiz buçuk..

Ateş düşürücü bir ilaç aldı ve salona giderek koltuğa kıvrıldı. Televizyonu açarak izlemeye başladı. Sadece televizyona bakıyordu aslında izlemiyordu. Gözleri her ne kadar televizyonda olsada aklı başka alemlerdeydi. Yağmurla olan anılarını hatırlıyordu bir bir. Nasılda bağlanmıştı küçüğüne böyle. Şimdi daha iyi anlıyordu Yağmurun hayatındaki yerini. Onu yanındaykende çok seviyordu ama şimdi daha bir seviyordu. En azından pişman değildi çünkü yeteri kadar gösterebilmişti sevgisini.

O gün akşama kadar uzanmıştı o koltukta. Yağmuru uyutmuştu ve kendiside düşmeyen ateşine çözüm olarak banyo yapmıştı. Biraz düşen ateşiyle rahatlayarak yatağa girmiş ve uyumuştu. Diğer günlerde rutini devam etmiş ve bir elma yemiş bir ilaç içmiş koltuğa uzanmıştı, ateşi biraz düşüyor sonra tekrar yükseliyordu. Öyleki akşam Yağmurla konuşurken sesi çok zayıf çıkmıştı ve telefonu aceleyle kapatmak zorunda kalmıştı. Kızının hasta olduğunu öğrenmesini istememişti. Üzülürdü belki bunun için kıyamamıştı kızına.

Ertesi sabah ise gözlerini açmak çok zor gelmişti Defneye. Öyle halsizdi ki kolunu kaldıracak hali yoktu. Ama yinede kendini zorlayarak yataktan kalkmıştı. Kalkmıştı kalkmasına ama başı çok fena dönmüştü. Duvardan tutunarak zorlada olsa mutfağa ilerledi ve içeri girdi. Tezgahtan tutunmuştu ama ayakları daha fazla onu taşıyamamıştı. Gözleri karardı ve artık ayakları onu taşıyamaz hale geldi. Yere düşerken başınıda tezgaha çarpmıştı hafifte olsa.

Bilinci hala yerindeydi ama ayağa kalkacak enerjiyide bulamamıştı kendinde. Arada çalan telefonu duyuyordu ama salonda unutmuş olduğu için ona ulaşamıyordu. Ulaşsa yardım isteyebilirdi belki. Gerçi yardım isteyebileceği kimseside yoktu. İş arkadaşlarıyla çok yakın sayılmazdı. Tüm vaktini Yağmura ayırdığı için arkadaş edinme şansı olmamıştı. Zaten çok fazla arkadaşı hiç bir zaman olmamıştı. Yurtta kaldığı dönemlerde bile arkadaş bulmak konusunda sıkıntı yaşamıştı. Şimdi ise hayatında Yağmur olduğu için bir arkadaşa ayırabileceği zamanı olmamıştı.

Aradan saatler geçmişti ama bir kaç kez çalan telefondan başka birşey olmamıştı. Defne artık gözlerini açık tutamıyordu. Havanın kararmasıyla birlikte Defneninde gözleri kapanmıştı. Biraz daha zaman geçmişti. Bir ses vardı bir şeyler oluyordu ama algılayamıyordu Defne. Ardından birisi boynuna dokunmuştu hemen sonra bacaklarının altından ve sırtından birer kol geçmiş ve bedeni havalanmıştı. Bilincide yavaş yavaş kaybolmaya başlarken en son hatırladığı şey ciğerlerini yakan o muhteşem kokuydu..

🌑🌘🌗🌖🌕🌝

Yüzünde dolan bir el hissediyordu Defne. Belkide hayaldi ama sanki dokunmaktan korkar gibiydi dokunan kişi. Tüy gibiydi dokunuşları. Dokunuşlar biraz daha aşağıya kaymaya başlamıştı. Boynuna geçmişti bu kez. Boynundan omuzunu ordan göğsüne. Bütün bedeni sızlarken dokunuşlarla, Defne rahatsız olamıyordu nedensizce. Dokunuşların kime ait olduğunu bilmiyordu ama yinede bu dokunuşların amacı taciz etmek değildi, sadece dokunmak için dokunmuyordu. Hissetmek içindi dokunuşları ve Defne en küçük hücresine kadar hissediyordu. Karıncalanıyordu dokunduğu yerler.

Biranda kaybolan hisle neye uğradığını şaşırırdı Defne. Elinden gelse dokunmaya devam et diyecekti ama diyemedi, olmadı, yapamadı.. Ardından bilinci tekrar kapanmıştı zaten.

Koluna sarılan birisini hissettiğinde içi bir anda sevgiyle dolmuştu. Yağmurun sesini ve kokusunu duyumsuyordu. Belliki kızı yanındaydı. Nasılda özlemişti onu! Biraz zaman sonra diğer elinde tanıdık olan bir dokunuş hissetti. Biliyordu bu hissi, tanıdıktı artık! Gözlerini açmak istiyor bir türlü başaramıyordu. Zaten çok zaman geçmeden bilinci tekrar kapandı.

*dejavu: Dejavu, yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamışlık veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusudur. Kısacası bir ânı daha önceden yaşamışlık hâlidir.

Evet yeni bölümü umarım beğenmişsinizdir!

Okuduğunuz için teşekkür ederim ☺️

Yeni bölüm için bir tarih veremem ve erken gelir mi onuda bilmiyorum maalesef.

Okulum başlıyor pazartesi ve durumlar biraz karışık! Şimdiden anlayışınız için teşekkürler!

Continue Reading

You'll Also Like

140K 1.2K 10
Aile baskısı olan bir genç ne kadar cesaretli olabilir? Hayallerini yaşamak sadece rüya mı? Belki de elinden tutacak bir ele ihtiyacı vardır. O el s...
688K 42.4K 46
GERÇEK AİLE KURGUSU İlk kitabım olduğu için yazım yanlışları ve mantık hataları olabilir. *13.11.2023*
ASYA By Su

ChickLit

282K 15.6K 31
Abi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Bölümleri yazdıkça atacağım. "Onu istemiyorum." Nefret dolu bakışları bendeyken babamdan uzakla...
45.7K 1.7K 16
Mirzah Arslan 3 yıldır aşık olduğu kızı yanına almak isterse ne olur? Mirzah Arslan ❤️ Gizay Çetin Not: -Arkadaşlar bu kitap benim kendi yazdığım k...