Atlantis'in Beş Kurucusu (Düz...

Av whysoserious46

1.1M 56.6K 6.4K

--En yüksek: Bilim Kurgu #1, Fantastik #1, Aksiyon #3 -- Claire hafızasını kaybetmiş bir biçimde kendisini y... Mer

Atlantis'in Beş Kurucusu
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4.5
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 9.5
Bölüm 10
Bölüm 0 (Claire'in uyanmasından önce)
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm Değil Yazar Soruyor
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Karakter Panosu
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 48 - Part 2
Bölüm 48 - Part 3
Bölüm 49
Bölüm 49 - Part 2
Bölüm 49 - Part 3
Bölüm 49 - Part 4
Bölüm 50
Bölüm 50 - Part 2
Bölüm 50 - Part 3
Bölüm 50 - Part 4
Çok özür dilerim
Bölüm 50 (Final)
Hikaye Adı
Ikinci kitap

Bölüm 4

29.5K 1.6K 100
Av whysoserious46

Kalbim güm güm atarken Ethan'ın bakışlarını üzerimde hissettim. Gözlerimi kapatmıştım ama bakışlarının beni delip geçmesi...

Tam olarak ne hissettiğimi açıklamak zordu, parmak uçlarımdan elektrik akımı geçiyor demek belki de en kolay ve en mantıklı açıklama olabilirdi. Yine de yaptığım şeyden emin olmamak beni korkutuyordu. Ya ona zarar verirsem? O zaman ne olacaktı? Ethan'ın ilk önce yanağındaki morarmaya başlamış kısımlar iyileşmeye başlamıştı. Sonrasında yavaş yavaş gözündeki morluklar da iyileşmeye başlamıştı.

Claire, çek elini.

Bu yeterli.

Beynimde yankılanan ses bana nefes almayı es geçtiğimi fark ettirmişti. Onu görmezlikten geldim. Gerçek değildi. Hafıza kaybım beynime her ne yaptıysa bu sesi de getirmişti. Ethan'ın duyup duyamadığını bilmiyordum ama duymadığını ummaktan başka şansım yoktu.

Claire.

Ses geri dönmüştü, aniden elimi çektim aramızdaki köprüden geçen çok daha farklı bir şey hissedince. Kafamdaki ses Ethan'ın sesi değildi. Birkaç adım geri çekildim, etrafımda başka kimse var mı anlamaya çalıştım. Tanrım, deliriyordum. Kesinlikle. Artık başka bir açıklaması yoktu bu durumumun. Teresa bana baktı, baktı, baktı. Uzun süre kimse bir şey ne söyledi ne de yaptı. Ne oluyor bilmiyordum. İki arkadaşın arasındaki bakışmalar kalbimin hızlanmasına neden olmuştu. Teresa sonra tekrar bakışlarını bana çevirdi. Bakışlarını bir türlü anlamlandıramıyordum. Gözleri kocaman açılmıştı ama yine de tuhaf bir yumuşaklık vardı bakışlarında.

" Claire dışarı çıkıp beni bekle. " diye emretti Ethan. Sırf kelimeleri kullanış biçiminden ötürü inadına orada kalasım vardı ancak bu ortamdan çıkmayı da çok istiyordum. Bu yüzden Ethan'ın dediğine uyup dışarı çıktım, Teresa'nın öldürücü bakışları altında.

Koridorda kimse yoktu, o kadar sessizdi ki kalp atışlarımı duyabiliyordum neredeyse. İlk önce içeride ne konuştuklarını duyamıyordum ancak sonrasında Teresa'nın sesi yükseldi. Resmen çığlık çığlığaydı.

" Onu burada istemiyorum! Ethan- Onun gibi olan en son kişiye ne olmuştu hatırlamıyor musun? Ethan, gönder onu buradan! "

" Teresa, sakin ol. " dedi Ethan onun da sesinin şiddeti yükselmişti.

" Burada kalamaz!"

" Hey, hey, sakinleş. " şimdi Ethan'ın sesi daha yumuşak çıkıyordu. " Güçlerini tam anlamıyla bilmiyoruz. " Acaba bağırdıklarının farkındalar mıydı? Ya da benim dışarı kovulmuş olsam da onları duyabildiğimin?

" Hayır, hayır, onu sen görmedin. Sana dokunduğunda onu sen görmedin! Ondan daha güçlü! " Ethan'ın bütün odağı bende olmuştu nasıl beni görememiş olabilirdi ki?

" Teresa, onu koruyacağım tamam mı? Lütfen-" sesi alçalmıştı artık onu duyamıyordum. Tanrım, beni göndereceklerdi. Beni göndereceklerdi. Birkaç dakika sonra kapı açıldı Ethan dışarı çıktı. Kollarımı kavuşturmuş ona bakıyordum. Bir şey söylemedi o da bana bakmaya başladı. Sonra derin bir şekilde iç çekti.

" Hadi seni odana götüreyim. " dedi sakince. Başımla onayladım. Nabzım sanki beynimde atıyordu beynim patlamak üzereydi. Asansöre kadar hiçbir şey konuşmadan yürümüştük. Ona bir şey sormaktan korkuyordum. Ne cevap vereceğini, nasıl cevap vereceğini tahmin edemiyordum.

Beni odama bırakıp çıktı, tüm öğleden sonrayı bu beyaz odada tek başıma geçirmek istemiyordum. Ama sanırım buna mecburdum. Etrafıma bakındım zaman geçirmek için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Yatağın üzerine oturdum, boş beyaz duvara bakıyordum sadece. Sonra pencereye döndüm. Dışarı baktım. Uzunca bir süre. Sonra gri bir bina gözüme çarptı. Daha iyi görmek için ayağa kalkıp pencerenin yanına gittim. Oturduğum yerden göremediğim hiçbir detaya sahip değildi yine de bir şekilde o kadar tanıdık geliyordu ki. Anılarım parmaklarımın ucuna sürtünüyordu ama bir türlü kavrayıp onları geri alamıyordum. Bir anda kapı açılınca yerimden sıçradım.

"Ah, kusura bakmayın sizi korkutmak istememiştik. " dedi kızıl saçlı çok güzel bir kız yanında ilk uyandığımda başımda dikilen çocukla birlikte. İnsanlar uyurken başlarında durmanın korkutucu olmadığını düşünüyorlardı anlaşılamaz bir şekilde. Kuruculardan biriydi, ismini bilmem gerekiyorsa bile bilmiyordum, kapıyı açmak için burada olmalıydı. Kızıl saçlı kız daha geniş gülümsedi, beni rahatlatmak için yapıyor olduğundan şüphelenmiştim. Koyu renkli kalın kaşlarına karışıyor gibiydi altın gözlerini çerçeveleyen uzun kirpikleri. Belki de gerçekten işe yarıyordu gülümsemesi ondan başkasına odaklanamıyordum.

Yanlarında bir başka beyaz önlüklü biri daha vardı. İki kulağında da oldukça fazla küpe parlıyordu. Kapıyı sonuna kadar açıp içeri girdikleri sırada arkada daha fazla insan olduğunu gördüm. Merak ediyor olmalılardı. Kendimi fazla göz önünde hissetmiştim.  "İzniniz olursa iyi olduğunuzdan emin olmak için birkaç test yapmak istiyoruz size. " Başımı sallayarak onayladığımda içeri bir kız daha girdi. Yeşil scrublarıyla uyumlu bir başörtüsü vardı saçlarını kapatan. Değişikti. 

"İşin bittiğinde ara. " dedi siyahi çocuk. Kurucu çocuk yeşil saçlı erkeği, yeşil örtülü ve kızıl saçlı kızı geride bırakarak çıktı.  

Sabah öğrendiğim şeylere bakılırsa iyi olmamam için hiçbir ihtimal yoktu. Hiçbir şey bulamayacaklardı. Vücudumda tek bir yara izi bile bulamayınca ne yapacaklardı acaba. Kızıl saçlı kız tabletine bir şeyler yazdıktan sonra başını kaldırdı. "Claire'di değil mi?" Başımla onayladım. "Doktor Azra yaralarınıza bakacak ama ondan önce izin verirseniz birkaç tüp kanınızı almak istiyorum. " Cebinden malzemeleri çıkarmadan önce onaylamamı bekledi. Sonra yatakta yanıma oturdu, sağ kolumu dizlerinin üzerine koyarken. İğne vücuduma girer girmez iyileşecek miydi? Nasıl olacaktı? Ethan bunu saklamamı söylemişti ama-

Ethan hissetmiş gibi içeri girdi. 

" Ne yapıyorsun burada? " diye sordum başımı kaldırıp Ethan'la göz göze gelince. Elinde pizza kutusu tutuyordu. 

"Selam. " dedi kanımı almakta olan doktora.

"Selam. " diye cevapladı gülümseyerek. Yeşil saçlı doktor stetoskopunu kulaklarına geçirdi, üzerimdeki gri sweatshirtü kaldırmak için izin aldıktan sonra. Tereddüt ettim, o kadar insanın arasında. Kızıl saçlı doktor Ethan'ın elindeki pizza kutusunu aldı. "Kıza bunları mı yedireceksin? Daha yeni kendine geldi, sağlıklı beslenmesi gerekiyor. Gidip düzgün yemek getir. " dedi sırtından iterek. Ethan çıktıktan sonra iki arkadaşına döndü. "Bize pizza kazandım. " 

"İstiyorsanız kadın doktor çağırabilirim. " dedi yeşil saçlı doktorum. 

"Sorun değil. " dedim sweatshirtü başımın üzerinden geçirip bir kenara koyarken. 

Kalbimi, nefes alışverişimi dinledi bir süre, diğer doktor eşofman altımı da çıkarmamı istemeden önce. Bacaklarımı, kollarımı, düştüğümde yaralandığım yerleri inceledi dikkatlice bir yandan tabletinden de eski yaraların yerlerini kontrol ederek. "Mükemmel bir iyileşmeyle karşılaşmamıştım daha önce. Tek bir iz yok. "  dedi göz bebeklerimi kontrol ederken. "Aldığınız yaralardan sonra yaşamanıza bile mucize derdim, ama bu daha büyük bir mucize. "

"Hiç olmamış gibi. " dedi yeşil saçlı olan. 

"Söylemek istediğiniz herhangi bir şey var mı? Yoksa bu tüpleri laboratuvara götüreyim. "

"Teşekkür ederim. " dedim yalnızca.  

Ethan onlar gittikten kısa bir süre sonra tekrar geldi. Uzun bacaklarıyla birkaç adımda yanıma geldi ve yine tepemden bakmaya başladı. " Konuşmamız gerek. " dedi başıyla oturmamı işaret ederken.

" Böyle de konuşabiliyoruz. " dedim kollarımı göğsümde birleştirerek

" Claire, otur. " dedi boş bir ses tonuyla. Birkaç saniye içinde sanki tüm karar mekanizmalarım iflas etmişçesine onun dediğini yapıp yatağın üzerine oturmuştum. Tuhaf.

" Söyle. "

" Bana emir verme." dedi sert bir şekilde. Tepemde dikilirken. Bana yukarıdan bakmasından nefret etmiştim. Ayaktayken bu kadar rahatsız edici olmuyordu. 

"Sen bana vermeye devam ettiğin sürece ben de sana verebilirim. Bu arada beni dışarı çıkarmanız hiçbir işe yaramadı. " dedim sinirle ne söylediğime engel olamayarak.

" Biliyorum. " dedi kafasını işaret ederek. " Seni göndermeyeceğiz. " dedi yumuşak bir sesle. 

" Benim gitmek istediğimin farkındasın değil mi?" dedim kendime hakim olamayarak. Beni gerçekten kovmasına ramak kalmış gibi baktı.

" Orada da seni göndereceğimizden korkmuştun ama yanlış hatırlamıyorsam. " dedi kibirli bir sırıtış eşliğinde. Zihnimden onu nasıl uzak tutabilirdim? " Senden tek isteğimiz bundan kimseye bahsetmemen Claire. Kimsenin seni böyle bir şey yaparken görmemesi gerekiyor. " diye devam etti. Sadece başımı sallayabildim. Güçlerinizin olmasının burada normal karşılandığını sanıyordum. Öğlen Teresa'nın bağırışlarını hatırlayıp irkildim. Ethan yanıma oturdu. " Korkuyor musun? " diye sordu bir anda. Başımı hayır anlamında salladım. Henüz korkmam gereken bir durum olmamıştı.

" Teresa beni burada istemiyor değil mi? " diye sordum o pizza kutusunu ortamıza koyarken. Başını salladı.

" Ona kalsa kimse burada yaşayamaz. Birazdan gidip onunla tekrar konuşacağım. Ama ilk önce sen bir şeyler yiyeceksin. " dedi bana getirdiği yemek kutusunu uzatırken. " Bir şeyler yemen gerek. " dedi. Kapağını açıp ananas ve brokolili yemeğe baktım.

" Canım istemiyor. " dedim. Derin bir nefes aldıktan sonra ısrar etmedi.

" Ben gideyim en iyisi. " dedi sonra ayağa kalkarken. Gitme. Kelime dudaklarımın ucuna kadar geldi ama yine de kalmasını isteyememiştim.

" Peki. " dedim sadece. Yapacak hiçbir şeyim olmadığı için yatağa uzandım. Gözlerimi tavana diktim.

Aptal kız.

Kafamın içindeki ses geri dönmüştü. Burada kalmamam gerektiğini biliyordum. Buraya ait değildim. Beni istemiyorlardı. Neden Ethan'ın dediğini kabul etmiştim ki? Onun yanında mantıklı davranamıyordum.

Şansın varken kaç.

Başımı salladım sesten kurtulmak umuduyla. Buradan çıkamazdım. Kapıyı bile açamıyordum ki. Başımı yastığa gömdüm. Belki birkaç beyin hücremi öldürürsem sesten kurtulabilirdim.

Bir süre sonra gözlerim kapanmaya başlamıştı.

Fortsett å les

You'll Also Like

777K 28.9K 43
"Tüm gökyüzünü gözlerine taşımışsın. O maviliği bazen kara bulutlar örtmüş, bazen sağanak almış; hiç utanmadan akmış gözlerinden bir bir..." "Sana h...
2.1K 620 4
Ruhsuzca sırıttı ve dilini damağına vurarak cıkladı. "Sen bugünden sonra Akrep'in zehrini taşıyan bir Zehre'sin." Beni düzeltirken, elanın mahkûmu ol...
YANSIMA Av Gizme

Science Fiction

5.7K 477 29
İKİ AYRI YAŞAM AMA TEK BİR NOKTA : RUH Amelia kendini hiç bilmediği bir dünyada bulmuştu. Bir anda 19. yüzyıl İngiltere'sine gitmişti. Bu bir rüya m...
169K 8.2K 61
İNSANIN RASTGELE SALLADIĞI NUMARA HAYAT DEĞİŞTİRİR Mİ Kİ BENİMKİ DEĞİŞTİ...