Rapunzel'in Dip Boyası Geldi

By alerjik

312K 39.8K 19.8K

"Sonra... Sen geldin. Her şey değişti." 🌹 Bu kitap, gerçek hayatta boşluğa düşmenizi sağlayabilir. Not:Etra... More

Palavra Nedir? Niçin Atılır?
Korkunçlu Fotoğraf
Kutsal Yazar Notu
İsimsiz Bölüm
Güneşe Kurşun Sıkmak
Kronik Depresyon Ve Çikolatalı Süt
Çarıksız Prenses
Beyaz Prensli At
Market Fantezisi Ve Papatyalar
Üç Kağıtçı Burç Yorumcusu
Adını Bal Koydum
Yıldönümü Hediyesi
Önemli Olan Lys Ya
Otobüs Fantezisi Vs Sakız Tanrıçası
Pandalar Ve Sigara Külleri
Panda Ata Binmiş Ya Nasip Demiş
Duygusuzca Bölüm
Sürtükler Savaşı Ve Masum Prens
Panda İle Mecnun
Muzlu Hasta Ziyareti
Pandanın Elli Tonu
Çay Tiryakisi Panda
Pandalar Da Sever
Bal'ın Kırk Dokuz Tonu
Bazı Ballı Meseleler
Solo Vs Selpak
Sadece Vatsap
Canım Bal Diyeti
Dabbe Vs Platonik Aşıklar Derneği
Kutsal Yazar Notu *Çok Önemli*
Biber Gazını Sevin
Cevapsız Çınlama
Mandalina Krallığı
Sürtük Bacılar Ve Kıskançlık Sorunları
Yeni Okul Klasik Yağmur
Kutsal Yazar Yardım Kampanyası
Lütfen Okuyun
Lahmacunlar, Filler Ve Huzur
Seni Sevmiyorum
Aşk Bir Sudur İç İç Kudur
Rüşvetin Tatlı Yüzü
Deneme Bir İki Bir İki
Neden Rapunzel?
yeni bölümü görmeyenler için
Duygusal Mutant Stalker
Gözlerinde Galaksi Yaşatan Küçük Kız
Çılgın Mafya Anasının Hazin Sonu
Utku'nun Eli: Çıt
Ama Ben Sana Küsüm
Bal Gözlü Çocuk
rapunzelin dip boyası gelmiyor
son kararım: final

Hak Yersen Hack Yersin

5.2K 672 637
By alerjik

3.2

Hak Yersen Hack Yersin

"Bu nasıl bir hadsizlik aklım almıyor yahu!"

Evet, günümün özeti üstteki cümleydi.

Müdürün ifadesiz bakışlarım karşısında kravatını gevşetmesini izlerken oldukça sakindim. Bu sakinlik beni bile ürkütüyordu. "Kızım sende hiç utanma yok mu? Okulun ortasında başkasına saldırmak ne demek oluyor?"diye devam etti sayın müdürümüz.

Sessiz kaldım.

Dün ablamın kopuk arkadaşlarından birisinin yardımıyla fotoğrafımızı paylaşan sayfanın sahibini ve fotoğrafı yollayanı öğrenmiştim. Ayrıca o sayfa şu an bana aitti. Evet, evet. Adını bilmediğim kopuk abi hesabı hacklemişti ve şu an hesapla istediğimi yapabilirdim.

Artık dünyaya hükmetme vaktim geldi!

Tamam, abartmanın lüzumu yok. Konumuza dönelim.

Bal'ın öğrendiğinde tıpkı benim gibi sinirden deliye döndüğü olayın sorumlusu Büşra adında 11.sınıflardan bir kızdı. Kızı tanımıyordum bile ama o bizi çok tanıyormuş gibi rahatça fotoğrafımızı çekmişti. Ablam kızı çıkışta kıstırmamızı söylese de bir anlık cinnet haliyle kızın sınıfını basmıştım. Sonra hocalar da bizi basmıştı. Sonra da müdürün yanına gelmiştik.

Yalnız, kızı iyi benzettim.

Aferin bana, değil mi?

Herkes benim durduk yere kıza saldırdığımı sanıyordu çünkü fotoğraflardan bahsedemezdim. Büşra denen yer elması da bahsedemezdi. Bu konunun bahsi dahi açılamazdı. Ben Büşra'yı şikayet etsem ailelerimiz de o çok ayıplı fotoğraflarımızı görürdü. Ve bunun altından kalkamazdım. Bence Canım Bal'ın bana sarılması kimseyi ilgilendirmiyordu fakat yine de bilmesinlerdi. Müdür görse kıskanır, nazar değdirirdi.

Nisan ile Murat'ın yer elmasını köşede sıkıştırıp fotoğraf konusunda tehdit ettiğini ve tanıklık yapabilecek herkesi susturduğunu bildiğimden içim rahattı, konuşmama hakkımı kullanabilirdim. Tabi müdür denen sıfatsız herif biraz daha beni eleştirirse ağzımı açabilirim.

"Cevap versene kızım! Ne sebeple bu kıza saldırdın?"

Cevap vermedim.

"Sen söyle."diyerek sinsi aşüfteye yöneldi.

Kız bir bana baktı, bir müdüre. Hele o ağzını aç, bak nasıl söküyorum o dişlerini. "Şey... Ben... Yağmur'u kışkırttım hocam."dedi titrek, itici sesiyle. Ulan madem götün yemiyor, neden sinsilik yapıyorsun amele yanığı?

Müdür sabır çekti."Senin ne işin vardı başka sınıfta?"dedi bana. Düşün, Yağmur. Aha, buldum. Çok çabuk oldu bu sefer bulmam. İyi, iyi. "Şeyma Hoca'ya bakmak için girmiştim."

İkimize şüpheyle baktı."Ee?"

Büşra, yorgan ipiyle dikilesi ağzını açmaya yeltenince ondan önce davrandım. "Sınıfa yabancıların girmesini istemediğini söyledi. Ben de sinirliydim zaten, ona hakaret ettim. Sonra o da bana karşılık verdi. Sonrası da işte saldırdım buna."dedim aynı sakinliğimle.

Müdür külyutmaz ifadesinden ödün vermeden yüzümü inceledi. Kıvıramayacağım bir soru soracağından emindim; ağzını açtığında kapı tıklatıldı, içeriye annemle babam ve bir adam girdi. Sanırım kızın babasıydı. Babamın gözlerindeki soğukluk beni ürkütüyordu. O an durumun vahametini kavradım.

Sıçmıştım. Kesinlikle sıçmıştım.

Müdür 'velilerimizle' konuşmak için ikimizi kibarca kovduğunda canım babamın yüzüne bakmadan odadan çıktım. Bana neler olduğunu anlamıyordum. Herkese karşı çok nefret doluydum. Ben, kavgasını okul sınırlarında yapacak birisi değildim. Ben öfkesini kontrol edemeyen birisi değildim. Ben bu değildim.

"Ne oldu?"dedi Nisan merakla yanıma gelirken. Omuz silktim. "Sanırım uzaklaştırma alacağım."

Böyle konuştuğum için kendime hayret ediyordum. Nisan da hayretle bakıyordu zaten."Annenler kim bilir ne diyecek sana."diye yakındığında ona dümdüz baktım. Annemler ağzıma sıçacaktı. Başka bir ihtimal var mıydı ki? Duvara yaslanmış Murat'ın bana sövmesini sessizce dinlerken aklımdan geçen tek şey annemlerin fotoğrafları bir şekilde görmesiydi. Düşüncesi bile ürkütücüydü. Babama maddi olarak bağımlı olduğum için, onun çatısı altında yaşarken asla istediğim gibi hareket edemezdim. Bal'ı öğrenmeleri benim için korkunç olurdu.

Aradan ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum; bir süre sonra babamlar müdürün yanından çıkmışlardı. Babam başımı utançla eğmemi isterdi, o yüzden dimdik durdum. Yüzünde tanıdık bir hayalkırıklığı vardı. Onun kuklası olmamak için var olan sistemimi de bozmuştum. Daima onun hayalkırıklığı olarak kalacaktım.

"Sayemde ceza almadın."dedi soğukça. Rahat bir nefes aldım. "Ama kaydını bu okuldan aldırdık. Bundan sonra Dolunay Koleji'nde okuyacaksın. Kayıt işlemlerini bugün halledeceğim."

Aldığım her nefes bir taraflarıma batmak zorunda mıydı?

"Ne?"

Babam da benim hayalkırıklığımdı.

Hani bazı babalar çocukları kötü bir şey yapsalar bile başkalarına karşı daima çocuklarını savunurlardı ya, nasıl da özenirdim. Keşke babam da benim arkamda dursaydı. Düştüğümde beni kaldıracağından emin olabilseydim belki düşmekten bu denli korkmazdım.

Sinirle güldü. "Ne sandın? Sorunlu, başarısız bir öğrencisin. Bizi sürekli rezil ediyorsun, daha fazla rezil olmamak için okulunu değiştiriyoruz. Şimdi git eşyalarını al, arabaya gel. "

Kanım donmuştu.

Ağzımı açamayacak haldeydim. Arkadaşlarımın yanında beni rezil etmekten çekinmiyordu. Sinir krizi geçirebilirdim. Her an çığlık çığlığa küfredebilirdim. "Son gününü okulda geçirsin, biz gidelim."diye araya girdi annem. Babam direnecek gibi olsa da annem onu kendisiyle beraber gitmeye zorladı ve yürüyüp gittiler. Arkalarından öylece bakarken hayatımı sorguladım.

Şu siktiğimin meteoru hemen dünyaya çarpmalıydı.

Gözlerim doldu ama yaşların dökülmesine izin vermedim. Eleştirdiğim insanlarla aynı ortamda mı okuyacaktım şimdi? Nisan'ın olmadığı, hatta Murat'ın olmadığı bir ortamda? Bir başkasının sürtüklüğünün bedelini ben mi ödeyecektim yani? Peki Canım Bal ile sabah otobüs buluşmalarımız ne olacaktı?

Harbiden sıçmıştım.

"İyi misin?"dedi Nisan usulca. O da şaşkındı, üzgün görünüyordu. Sahiden üzülmüş müydü? Gözlerim köşede bize bakan Büşra ve arkadaşlarına takıldı. "Şimdi ben," deyip duraksadım ve burnumu çektim. "Bu okulun öğrencisi değil miyim?"

"Öyle görünüyor."dedi Murat.

Psikopatça güldüm. "Şimdi sıçtım ağzına."dedim Büşra'ya bakarken.

Ve koşup kızın üstüne atladım.

Acımadan saçlarını yolarken birkaç kişi beni kızın üstünden almaya çalışıyordu ama hiçbir güç beni bu kızı öldürmekten alıkoyamazmış gibi öfkeliydim. Hakkımı savunduğum için siktiğimin kasıntı kolejine gidecektim. Kız çığlık atarken yüzüne okkalı bir tokat geçirdim. Oh, içimin yağları eridi.

"Neler oluyor burada?"

Sesin sahibi pezevenk müdürdü. Kızın üstünden kalkıp dağılan saçlarımı geriye attım ve müdüre baktım. Ve sağlam kafayla asla yapamayacağım o hareketi yaptım.

Müdüre orta parmağımı kaldırdım.

"Allah topunuzun belasını versin!"diye cırladım.

Bu parmak, dört yılın sikik idaresinin bize yaşattığı streslerin bedeliydi. Müdür arkamdan bağırdı, umursamadım. Kimseyi umursamadım. Sınıftan eşyalarımı alıp kimsenin yüzüne bakmadan çıkıp gittim. Kafam allak bullaktı. Üzülüyor, sinirleniyor, utanıyor ve seviniyordum.

Bir süre başı boş sokaklarda dolandıktan sonra bu soğukta nereye gidebileceğimi düşündüm. Eve gidemezdim. Evim yokmuş gibi hissediyordum. Sonra aklıma Canım Bal'ın hakiki ev sıcaklığına sahip balımsı gözleri geldi.

O kötüyken bana geliyorsa, ben de ona gidebilirdim değil mi?

Ona mesaj atmak için telefonumu açtığımda bir sürü mesajla karşılaşmıştım. Tabi müdüre hareket çekmek her yiğidin harcı değil.

Yalnız ne de havalıydım be.

Murathan: Şşş

Murathan: Helal kız sana

Murathan: Müdür mosmor oldu  aq

Murathan: Bu arada nereye gittin la

Cevap vermek yerine Nisan'ın mesajlarına geçtim.

Nisan: Niye gittin amk

Nisan: İnsan bi veda eder

Nisan: Vefasız mısın acb

Ona da cevap vermedim. Nisan benim dostum değildi, sadece yakın arkadaştık. Sayısız kere bilerek ya da bilmeyerek kalbimi kırmıştı. Ondan ayrıldığım için elbette üzülüyordum ama yokluğuna alışmak zor olmazdı. Aynı şekilde o da benim yokluğuma alışırdı, hatta gidişim onun işine geliyordu. Ders çalışmasını kötü etkileyen birisinden kurtuluyordu sonuçta.

Parmaklarım Bal'ın üstünde duraksadı. Sonra yazmaya başladım.

Ben: Okulda mısın?

Sabah otobüste olmadığı için böyle yazmıştım. Bugün hiç konuşmamıştık. Sahi, biz neden bugün konuşmamıştık?

Anında çevrimiçi oldu.

Bal: Tam ben mesaj atacaktım he

Bal: Harbiden kalp kalbe karşıymış skzşwşsş

Bal: Evdeyim.

Bal: Hazır annem yokken okulu asayım dedim. Yine çok çılgınım skzkwoalşqşzş

Bal: Sen mesaj atmazsın kolay kolay.

Bal: Hayırdır?

Canım Bal'ın evine gitmek için yürüdüğüm istikameti değiştirdim. Hayırlı bir iş için müsaitsen oturmaya geleceğim de Bal.

Ben: Sabah yoktun otobüste

Ben: Ondan şey ettim

Moralimin bozuk olduğunu belli etmemekte ustayımdır. Aslında içimden Canım Bal demek bile moralimi düzeltebiliyor. Canım, canım, canım Bal.

Bal: ;)

Ben: Ne

Ben: Ne var

Bal: Biliyordum

Ben: Neyi biliyordun

Karşıdan karşıya geçeceğim için telefonu kapatıp cebime koydum. Henüz ölmeye hazır değilim. En azından Bal'la sohbetim bitmeden ölmeyeyim.

Mahalleye geldiğimde kış gününün etkisiyle tek tük insanlar vardı sokaklarda. Zaten bu soğukta ancak gerizekalılar dışarı çıkardı. Ben hariç.

Bal: Sen de beni düşünüyorsun.

Bal: Bu demek oluyor ki

Bal: Beni seviyorsun.

Bal: Biliyordum.

Bal: Ne zaman evleniyoruz?

Bal: Karı istiyom gel beni al Yamuuuur lsşxlekmxkej

Kıkırdadım. Gerizekalı bu çocuk. Gerizekalıysa neden gülüyorum ki? Çünkü sen de gerizekalısın, dediyseniz doğru yerdesiniz.

Ben: Bak ya

Ben: Nasıl da çarpıttın konuyu

Ben: Bundan sonra soru da sormam tamam

Ben: Ayrıca

Ben: Meb seni kayırıyor mu

Ben: Bitmeyen devamsızlığın var maşallah

Konu nasıl değiştirilir, sizden öğrenecek değiliz.

Bal: Kaç sen kaç.

Bal: Ben kovalarım.

Gülümsedim. Sen böyle konuşursan ben nasıl sorgularım hayatımı, Canım Bal? Bırak biraz kederleneyim.

Ben: Harbiden sen neden bu kadar rahatsın?

Ben: Ygs stresi sıfır

Ben: Gelecek kaygısı sıffffır

Ben: Gevşeklikte dünya markasısın

Alt dudağımı heyecanla ısırdım. Doğukan'a hakaret etmekten hoşlanıyordum. Evet, manyak olduğum doğrudur.

Bal: An itibariyle ruh halim


Gülmeyeceğim. Sakinim.

Ben:

Bal: Ulan kdşsşeızklalzlwşsş

Bal: Acaba hangimizin galerisi daha fantastik sjdkslşsşwşs

Bal: O değil de

Bal: Keşke yanımda olsaydın şimdi

Bal: Çok pis göresim geldi seni

Bal: Kokunu çekerdim içime

Kalp krizi geçirmem gereken bir konu var sayın seyirciler.

Durup karşımda duran Canım Bal'ın evine baktım. Soğuktan buz kesmiş olmam gülümsememe engel değildi. Bunu da Bal sayesinde öğrenmiştim.

Ben: Hoşt

Ben: Kokumdan sanane ayol

Ben: Lanet olası sapkın ruhlu psikopat seni

Bal romantikleşince dalgaya vurmak tik oldu. Yarın öbür gün evlenme teklifi etse "Ehehehe, hebele hübele."demekten korkuyorum.

Bal: Alim mi seni yavru

Bal: Gecelere akarız sjxlwlşslwıxkwlw

Bal: Sanırım lanet olası bir psikopatım xkslzowlşsşwl

Bal: Aklımdan çıkmıyorsun.

Bal: Sabah göremeyince özlediysem demek.

Bal: Açaydım kollarımı gel diyeydim

Apartmana girerken onu görünce düzgün davranacağıma dair nöronlarıma söz verdim. Sapıtmak yok, Yağmur. Bal insanüstü bir varlık değil.

Ben: Geldim.

Cevabını beklerken mideme sayısız kramplar giriyordu. Bugün kendimden beklemediğim onlarca şey yapmıştım. Vallahi normal değilim. Olamıyorum. Bünyem kaldırmıyor.

Bal: Derken?

Ne kadar da sürprizlerle dolu bir Yağmur canlısı.

Apartmana girip asansöre bindiğimde tek dileğim Canım Bal'ın karşısında abuk subuk konuşup rezil olmamaktı. Çok pis utanırdım. Zaten moralim bozuk diye yola çıkmıştım, gelene kadar gülüp durmuştum. Ne anlamı kaldı onca kavganın, mutsuzluğun?

Bu senaryonun böyle olmaması gerekiyordu.

Asansörden çıkıp kapısının önünde durunca telefonumu çıkarıp Bal'a yazmaya başladım. Hep sen mi şaşırtacaksın bizi, Bal? Biraz da ben şaşırtayım.

Ben: Kapıyı aç diyorum.

Düşünsenize Bal'ı yabancı uyruklu sarışın bir hatunla basıyormuşum. Kulağa komik geliyor, değil mi? Gülmeyin, başınıza gelir. Hayatın acı gerçekleri bunlar sevgili okurlar. Her an her ihtimalin gerçekleşebileceğini unutmayın.

Canım Bal kapıyı açtığında şaşkındı ama ben ondan da şaşkındım. Altında gri bir eşofman vardı ve bu normaldi. Normal olmayan kısım, çocuğun üstünde hiçbir şey yoktu ulan! Baklavalarını kamuya açman ne kadar etik bilemedim, Bal. Evin içinde üstsüz dolaşman falan... Biraz şov bence.

O değil de kaslı erkek sahnesi tamam. Birazdan arkada sarışın hatun görünürse cidden sikik bir senaryonun parçası olduğuma emin olabilirim.

"Yağmur? Sen?"dedi heyecanla.

Evet, ben Yağmur baklava bey. Aman, Bal Bey diyecektim.

Hayatımda hiç erkek görmemiş gibi davranmamak için gözlerimi gözlerine çıkarıp yutkundum. Yanaklarımı bastı mı acaba ateş? Yok, evin sıcaklığı vurdu yüzüme canım. Ne utanması."Şey... Ben- Benim gidecek yerim yoktu da... Aklıma sen geldin. "dedim salak gibi.

Battım. Hatta magmaya az kaldı.

Bana şaşkınca bakıyordu. Hala."Ee... İçeri almayacak mısın beni?"dedim zoraki gülümsememle.

Bozuntuya verme, Yağmur. Doğukan bir insan. Kaslı olması yamyam gibi bakmamı gerektirmiyor. Biz medeni insanlarız. Nöronlarım durup bana baktılar.

Ne alaka lan?

Her neyse.

Kapıyı sonuna kadar açıp elini ensesine götürdü ve tatlı tatlı gülümsedi. Hala çıplak. Sakın hayal etmeyin. "Ah, tabi gel gel. Senin şu an okulda olman gerekiyordu. Gerçi siktir et okulu, şu an yanımdasın. Bayağı karşımdasın lan."derken cümlelerini toparlayamıyordu.

Ona bakılırsa senin de çıplak olmaman gerekiyor ama gıkımızı çıkarttık mı Bal? Kapıyı açtığında ağlayarak boynuna atlayabilirdim ama çıplaksın! Kasların falan var! Böyle bir şey olabilir mi yahu?

Ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim, kapıyı örttü. Elini sırtıma koyup beni salona yönlendirirken durdum ve yüzüne saf saf baktım. "Üşümüyor musun böyle?" diye soruverdim. Vallahi sordum lan. Yüzüme tükürmek serbest.

Kaşları muzipçe havalandı. Aha şimdi domatese çevirecek beni. Rezil Yağmur. "Yoo. Ev çok sıcak. Bir sorun mu var?"derken gülmemek için kendini tutuyormuş gibi görünse de ben gayet görüyordum yani. Tamam bana saygın yok, bari kendine saygın olsun, Bal. Aynada kendini görünce yanakların kızarmıyor mu? Terbiyesiz yemin ediyorum.

Sertçe yutkundum. "Yok da... Bizim ev de sıcak ama biz böyle gezmiyoruz yani. O yüzden şey ettim."

İç sesim sürtükçe kahkaha attı. Evet, senin gibi gezmiyoruz çünkü bizim kaslarımız yok. Burada gülmelisiniz. Güldünüz mü? Gülün. Çok komikti.

Bal iç sesimi duymuş gibi kıkırdadı. Hem de çok sevimli bir şekilde. Kıyafet yokluğu mu çekiyorsun zalımın oğlu? "Sen mesaj atmadan iki dakika öncesine kadar uyuyordum. Ev sıcak olduğundan böyle yatıyorum da. Sen geç otur, tişört giyip geleyim."

Ya sen nasıl ince düşünceli bir çocuksun? Tamam, çok ince düşünceli değil hatta yaptığı şey zaten olması gereken ama ben onu öyle görmek istiyorum. Kurcalamayın. Şimdi hem utanmış görünmek istemiyordum hem de sanki çocuğu çıplak görmekten haz alıyormuşum gibi davranmak istemiyordum. Yardım et bana Güzin Abla. Seda Sayan ablamız da yardım edebilir.

"Nasıl rahat ediyorsan öyle dolaş yani sonuçta senin evin."dedim umursamaz havası yaratmaya çalışarak. Aniden yüzüme eğildi. Ne yapıyorsunuz Doğukan Bey? "Emin misin?"dedi boğuk sesiyle. Nefes. Nefes al.

"Hı?"

Güldü."Hadi geç sen. Geliyorum ben."

O koridorda kaybolurken ben de mal gibi dikilmek yerine salondaki koltuklardan birisine çöktüm. Bal gelmeden montumu falan da çıkarttım. Hafiften ateş bastı da.

İçeri girdiğinde üstünde siyah tişört vardı. Çok şükür. "Bir şey oldu, değil mi? Ben istedim diye gelmedin herhalde? "dedi yanıma oturduğunda. O beni herkesten daha çok tanıyordu, bir şey olduğunu elbette anlardı."Evde kimse yok değil mi?"dedim çekinerek.

Başta sormam gereken soruyu hep sonra soruyordum."Kimse yok. Ne olduğunu anlat."

Derin bir nefes aldım."O kızla kavga ettim, bizim fotoğrafları çekenle. Daha doğrusu kızı dövdüm. Disipline gittik. Babam kaydımı Dolunay Koleji'ne aldırdı."dedim tek seferde.

"Ne? Sana bir zarar gelmedi, değil mi?"

Ha? Zarar mı gelmemiş miymiş bana?

"Ha?"

Yanıma kaykılıp sıcacık elleriyle yüzümü kavradı. "Kavgada bir yerine bir şey oldu mu?"sesinde içimi ısıtan bir şefkat vardı. Şaşkınlıkla "Hayır."diyebildim. "Ağzını burnunu yamulttum kızın. Karşılık veremedi bana."diye devam ettim safça.

Belki de salaklık demeliydim buna. Sanki kalbim ne zaman sakinleşse Doğukan onu sıcacık avuçlarıyla kavrayıp yerinden söküyor ve tekrar takıyordu. Bu döngüde giderek aptallaştığımı hissediyordum.

Sırıttı."İyi, iyi. Benim sevgilime de bu yakışır."

Zeka seviyesi yerlerde olan bir kızı suça teşvik etmekten tutuklusunuz Bal Bey. Muz Muhafızlar! Götürün şu manyağı.

Yüzümdeki ellerinin üstüne ellerimi koydum. "Sevgilin mi? O da kim?"

Ellerimi kavrayıp dudaklarına götürdü ve öptü. Yavaş, Bal. Eridik. "Hıı, sevgilim. Kendisi çelimsiz, boyu kadar saçları olan, yeşil gözlü bir güzellik. Tanısan çok seversin."dedi aynı boğuk sesiyle.

Kalp kalmadı. Bundan sonra kalbimin hızını betimleyemem çünkü bu şey dile gelmiyor.

Konu değişmeliyim. Canım Bal... Sence de Aşk-ı Memnu'da en zavallı kişi Bihter değil mi? Behlül ona önce umut verip sonra yarı yolda bıraktı. Zaten en başta kızın aklını çelen de oydu. Bu gece de Behlül'e sövsek olmaz mı?

"Bana boyun kısa mı dedin? Ne dedin sen ne kast ettin tam olarak?"diyerek konuya farklı bir bakış açısıyla yaklaştım.

Ellerimi bırakıp arkasına yaslandı ve yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle konuşmaya başladı. "Yok canım ne kısası. Sadece biraz... Minyonsun."

Yanaklarımın alev alması gereken bir şeyler söylememişti ama bakışları o kadar tuhaftı ki insan ister istemez kızarıyordu. Salonun duvarlarına göz gezdirdim.

"Baban çok kızdı, değil mi?"diyerek bu sefer o konu değişti. Tumblr'daki yazılarımı 3 ay boyunca okuduğunu söylemişti ve babamla sorun yaşadığımı ben söylemesem de o biliyordu.

"Gibi gibi."dedim alayla."Herkesin önünde beni rezil etti ama içi soğumamıştır. Akşam kıyamet kopar evde." dedim dürüstçe. Doğukan'a böyle şeyleri anlatırken çekinmiyordum. Düşünceli bir şekilde başını salladı. "Şimdi sen kafanda kurup kurup kendini üzeceksin, biliyorum."eli yüzüme uzandı ve elmacık kemiğimi hafifçe okşadı."Kimsenin seni üzmesine izin verme, tamam mı?"

Başımı uslu kız çocukları gibi salladım ama ağlamaya çok yakındım. Bazı şeyleri artık kaldıramıyordum."Bir de şey var... Okul çıkışına kadar buradayım. Yani beni kovmazsan."

Balımsı gözleri ışıldadı. "Kızım seni bulmuşum, bırakır mıyım lan? Kovmak diyorsun bir de."

Bu 'sevgin' beni ürkütmeye başladı Canım Bal.

"Başka neler oldu sormayacak mısın?"diyerek yine başka bir konuya el attım. Aslında konu aynıydı ama... Farklıydı. Anladınız siz onu.

Anlamayanlar çıksın kasıyor.

Omuz silkti."Sen zarar görmedikten sonra neler olduğu pek önemli değil. Ama sen yine de dökül bakalım."

Dudaklarımı dilimle ıslatırken başımı eğip ellerime baktım. "Şey... Müdüre hareket çektim."deyip gururla çenemi dikleştirdim. Bir kahkaha attı. "Sen ciddi misin?"derken hala gülüyordu. Onun gülüşü beni de heyecanlandırmıştı. Başımı salladım. "Nasıl? Ne yaptın tam olarak?"

Orta parmağımı kaldırdım. "Böyle yaptım."

Bir kahkaha daha.

Onu güldürürken elim ayağım birbirine girmişti. Bir insanın bu kadar güzel gülmesi normal miydi? Ben başkalarının kahkalarına, mutluluklarına tahammül edemezdim. Bal ile bu nasıl mümkün olabiliyordu? Heyecanla bedenini tamamen bana çevirdi. "Sen... Kızım nasıl bir şeysin sen ya? Haddinden fazla tatlısın. Yemin ediyorum seni kaburgalarımda saklayasım var."

Nefesim kesildi. Sadece yanaklarımın değil boynumun da alev almasından korkuyordum. İnanamıyormuş gibi başını iki yana salladı."Keşke orada olabilseydim. Baştan anlatsana şunu."

Az önce beni kaburgalarına saklamaktan bahsetmeseydin cümlelerimi toplayabilirdim, Canım Bal. Yapma şöyle, bir gün kalbim çok acıyacak.

Yutkundum. Akışına bırak, Yağmur. "Dedim madem okulun öğrencisi değilim, bari içimde kalmasın. Kıstım böyle gözlerimi," derken gözlerimi düşman görmüş gibi kıstım. "Sonra da böyle yaptım."deyip orta parmağımı kaldırdım. Bir kahkaha daha attı.

Bir kahkasıyla içim gülümsüyordu.

İki elimi yakalayıp dudağına götürdü ve parmak uçlarımı öptü. İçim sızladı."Yerim lan senin minik ellerini."dedi boğuk sesiyle.

Canım Bal... Annelik içgüdülerin mi gelişti acaba? Bebeği yürümeye başlayan analar gibi her hareketimle övünüyorsun da. Yoksa... Cidden çok mu seviyorsun beni? Çok sev beni. En çok beni sev.

Ellerimi aceleyle çektim. "O değil de o boşbeleş okula gideceğim. Hatırladıkça içimde bir karga gaklıyor resmen."dedim umutsuzca. Sanki bir karga gakladı o an."He, o kötü oldu tabi. Bir sürü gereksiz tip falan. Baban başka okul mu bulamamış da o boktan yeri tercih etti?"

Aslında okulun iyi olduğunu duymuştum. Sadece problemli öğrenci sayısı fazlaydı.

Aklıma gelen şeyle gözlerim sinsice kısıldı. "Bi' dakika ya... Sen maçta o okulun takımıyla kavga etmiştin, değil mi?" Kaşları çatıldı. "Öyle bir durum olmuştu tabi."

Harika. Kafamı yaran kazmanın da olduğu okula gidecektim. Pis vahşi köpekler. Hatırlayınca yaram sızladı be. "Hoş."dedim kısık sesle.

Aramızdaki tuhaf sessizlik Bal'ın ayağa kalkmasıyla son buldu. "Eh, madem bugün benimlesin, film izleyelim mi?"

"Olur."dedim çekimser ifademle.

Evet- Hayır demeyi unutturdun Bal. Helal olsun.

Gülümsedi."O zaman ben filmleri getireyim."deyip odadan çıkmak için hareket edecekken ben de ayaklandım."Şey... O zaman ben de mısır patlatayım?"

Ne? Kuru kuruya mı film izleyelim? Evet, ben dedim. Mısır patlatacağımı söyledim. Anormal bir durum yok bence.

Duraksayıp gözlerimin derinine bakarken yüzünde temiz bir tebessüm oluştu. "Olur."

Bundan bir ay önce birisi bana, beni takip eden bir çocuğun evine gideceğimi söylese ona nadide organımla gülerdim ama şimdi Doğukan'ın evine gelmiştim. Ona güveniyordum. Kalbimi sızlatan hisler vardı; adına sevgi denilebilir miydi, bilmiyordum. Tek bildiğim artık ona gözlerim kapalı güvenebildiğimdi.

O gün, Doğukan'ın yanında kimsenin yanında gülmediğim kadar gülmüştüm ve o, her güldüğümde bir dilek mumu yakmıştı gözlerinde.

O, gülümseyişimle gözleri parlayan tek insandı.

Şimdi küçük kulesine bir dünya sığdıran Rapunzel'dim. Ve bu dünyaya Prens'i de almak eskisi kadar zor değildi.

***

Merhabayın sıpaydiler.

Artık minik sıpaydi diyemeyeceğim çünkü aradan geçen zaman içinde bayağı büyüyüp yetişkin olduğunuzu düşünüyorum skxlellsnekslwş. *espri yaptım gülseneeeeğ*

Umarım arayı uzattığım için unutulmamışımdır.

Tam 3000 bilmem kaç kelimelik bölüm yazdım.

Herkes yorum atsın. Oy verirseniz de iyi olur tabi ehehehe

Umarım bayramda harçlık toplayamaz, beş kuruşsuz dolanırsınız da kankalarınız topladıkları paralarla hava atarken yutkunmakla yetinirsiniz inşallah.

Beddua da tamam.

Şimdi sıra sizde. Oy verin lan sjxklwşaşw

Kutsandınız.

Sevgiler.

Continue Reading

You'll Also Like

1.7M 62.5K 57
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
281K 10.3K 46
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
1M 63.8K 43
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim o...
95.4K 6K 22
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...