BIRAKAMAM!

By Elenuray

75.6K 3.3K 471

Bu adam az önce resmen ayaklarını yerden kesmişti ve Defne bunu bir kez daha yaşamayı çok istiyordu. Bu yüzde... More

1.bölüm~~Başlangıç
2.bölüm~~Sana emanet!
3.bölüm~~Senin babanım!
4.bölüm~~Son Nefesim
6.bölüm~~ Yağmur Olmadan
7.bölüm~~Unutulmak
8.bölümden alıntı!
8.bölüm~~ Hissetmek
9.bölüm~~ Hep Birlikte Yaşamak!
10.bölüm~~Avuç içindeki kalp!
11.bölüm~~ Her şey seninle güzel!
12.bölüm ~~ Ben Severim Seni!
13.bölüm~~ Gülüşü güzel olanın...
14. Bölüm~~Seni Seviyorum der gibi...
15.bölüm-- Bana Aşık Ol İstiyorum...

5.bölüm~~Yağmursuzluğa Gitmek!

5.4K 246 24
By Elenuray

"Ey yalnızlık! Herkesin koynuna girip çıkarsın da, bir tek benimle mi düzenli bir ilişkin var?"

Ece Ayhan

Multimedyadaki anne-kıza bayıldım ve kullanmak istedim ☺️

Bu bölüm yalnızlıkla düzenli ilişkisi olanlara gelsin 😂

İyi okumalar!

Defne sabah çalan kapının sesiyle uyandı. Önce ne olduğunu anlamaya çalıştı ama pek başarılı olamadı. Ardından usulca Yağmuru uyandırmamaya çalışarak yataktan kalktı ve odadan çıktı. Başı acayip ağrıyordu ve kapı durmadan çalarak işini hiçte kolaylaştırmıyordu. En sonunda başını tutarak kapıyı açtı ve karşısında bir adet sinirli Aras buldu.

"Neden geç açtın kapıyı? Kızımı benden kaçırmaya mı çalışacaktın yoksa?" Aras sinirle bağırmıştı Defneye. Defne başta biraz afallasada ardından sinirlendi ve Arasa öldürücü bakışlar yollamaya başladı.

"Ben bu zamana kadar kızımı üzecek birşey yapmadım. Seni bilmem ama ben onu çok sevdiği babasından ayırmak gibi bir düşünceye sahip değilim. Şimdi sakinleşir misin lütfen! Yağmuru uyandırmak istemiyorum. En azından kahvaltı hazır olmadan önce."

"O zaman neden geç açıyorsun kapıyı da beni bu kadar endişelendiriyorsun?!" Aras kapı aralığından içeri girerken yine öfkeyle çıkışmıştı Defneye ama bu kez sesi daha kısıktı. Oda Defne gibi uyandırmak istememişti Yağmuru. Defne derin bir nefes alarak sakinleşmeye ve başının ağrısını geçirmeye çalıştı ama başarılı olamadı.

"Uyuyordum gördüğün gibi yeni uyandım. Kapının sesini duyuncada açmak için geldim zaten. Şimdi rica ediyorum sakinleş, başım yeterince sorun yaratıyor zaten birde seni çekemeyeceğim."

Konuşmasını bitirip mutfağa doğru ilerledi. Acilen ağrı kesici alması gerekiyordu, şuan birde baş ağrısıyla uğraşacak modda değildi. Aras ise hala siniri geçmemiş bir şekilde Defnenin peşinden mutfağa girdi. Yarım saattir kapıyı çalıyordu nerdeyse ve hanım efendi ancak uyanabilmişti. Bide üstelik sanki kendisi paranoya yapıyormuş gibi davranıyordu. Ona nasıl kayıtsız şartsız güvenebilirdi ki? Tanımıyordu bile! Kızını alıp kaçmayacağının garantisini kim verebilirdi?

"Bak seni tanımıyorum tamam mı? Kızımı alıp kaçmayacağın konusunda nasıl emin olabilirim? Belkide ruh hastası kaçığın tekisin ve onu kendi çocuğun sanıyorsun?! Onu almak istediğim için kaçırmak isteyebilirsin, yada ne bileyim belki benim zengin birisi olduğumu öğrendin ve kızımı kaçırarak bende parada isteyebilirsin! Herşey mümkün sonuçta insanlar güvenilmez varlıklardır!"

Defne elindeki su bardağını sertçe tezgahın üzerine bıraktı ve sinirle Arasa döndü. "Ben zaten onun annesiyim! Biyolojik olarak olmayabilir ama ben onun gerçek annesiyim. Serpil abla onu bana bıraktığında sadece birkaç dakika önce doğmuştu! Doğduğu zamandan itibaren ben baktım ona, ben büyüttüm, ben karnını doyurdum. Bütün bunlar bir anne olmak için yeterli değilse senin gözünde, bu tamamen senin sorunun. Psikopat yada kaçık değilim eğer öyle olsaydım muhtemelen Yağmuru asla bulamazdın! Ayrıca paran gram umrumda değil. Senin hakkında bildiğim tek şey adın ve inan para zerre umrumda değil. Önemsediğim tek şey kızım ve bende sana güvenmiyorum ama serpil ablaya olan saygımdan ve yağmur için sana katlanıyorum. Yağmuru benden öyle kolay alabileceğinide sanma! Önce benim güvenimi kazanmak zorundasın! Kızımı nasıl bir adama emanet edeceğimi bilmem gerek!"

"Evet ona bakmışsın bunun için sana minnettarım zaten ama sen onun annesi değilsin. Ayrıca ben kızımı senden alacağım ve bunu ne kadar kolay yaptığımı gördüğünde şaşıran taraf sen olacaksın!"

"Bunu yapamazsın! Kızımı benden almana izin vermeyeceğim!"

"Aaah! Sen olayı yanlış anladın sanırım! Kızımı senden almak için izin falan almama gerek yok ki almıyorumda zaten! Benim tek yaptığım seni olacaklar hakkında bilgilendirmek!"

"Böyle birşey olamayacak. Ben kızımı bırakmam! Bırakamam.. O benim bu hayattaki tek varlığım! Ben onsuz nasıl yaşanır bilmiyorum ki! O benim hayatım, canım, herşeyim.." Defnenin gözlerinden birer damla yaş düştü ardı ardına. Göz yaşları ortaya bomba gibi düşmüştü sanki ve en çok hasarı Defne almıştı. Aras susmayı seçmişti. Defnenin üzerine çok gittiğini farketmişti. Ama kızını bulmuşken ondan bir an bile ayrı kalmak istemiyordu!

Ölüm sessizliği etrafa hüküm sürerken Defne sessiz gözyaşlarını döküyordu. Bir kapının açılma sesi duyuldu önce ardından Yağmurun sesi doldurdu tüm evi. "Anne! Nerdesin?" Muhtemelen ağladığı için boğuk gelen sesini duyan Defne hızla mutfaktan çıktı, Arasta peşinden tabi. Yağmur mutfaktan çıkan annesini görünce hemen ağlayarak yanına koştu ve bacaklarına sarıldı. Defne hemen eğilerek kızını kucağına aldı ve Yağmur vakit kaybetmeden bu kez kollarını annesinin boynuna doladı ve yüzünü annesinin saçlarına gömerek ağlamaya devam etti.

"Bebeğim! Ne oldu? Neden ağlıyorsun? Kabus mu gördün yoksa yine?" Derne endişeyle bir eliyle Yağmurun saçlarını okşarken diğer eliyle o kucağına çekip sıkıca sarılıyordu. Yağmurun kafasını sallamasıyla kabus gördüğünü anlayanDefne her kabus gördüğü zamanda yaptığı gibi önce kızına sıkı sıkı sarıldı ve onun yavaşça sakinleşmesini bekledi. Yağmur sakinleşince onu yavaşça kendinden uzaklaştırdı ve muzipçe gülerek Yağmura bakmaya başladı. Yağmur "hazır mısın anne?" diye coşkulu bir sesle sorunca Defnede aynı coşkulu sesle cevap verdi "Hazırım!" Aynı anda Defne Yağmuru yere koydu ve ikisi birlikte hızla koşarak salona ulaştılar. İkiside ellerine birer yastık alarak birbirlerine vurmaya başladılar. Tabiki Defne çok hafifçe dokunduruyordu yastığı ama Yağmur tüm gücünü kullanarak vuruyordu annesine! Aras ise salonun girişinde yastık savaşı yapan ikiliyi izliyordu şaşkınlıkla.

"Defolun sizi kötü kabuslar, rahat bırakın kızımı!"

"Defolun sizi kötü kabuşlar, rahat bırakın beni!"

İkiside hem birbirine vuruyor hemde bağırarak aynı şeyleri söylüyordu. Defne artık yağmurun yorulduğunu farkedince kendini yere attı. "Ahh çok yoruldum, ben pes ediyorum!" dedi. Yağmurda annesi gibi yere uzanarak nefes nefes "Yine ben kazandım anne, en çok kabuşu ben kovaladım!" dedi sevinçle. Bir alkış sesi duyunca Yağmur biran için korktu ve annesine yaklaştı ama görüş alanına babası girince hızla yerinden kalktı ve Arasa doğru koştu. Aras kızını yarı yolda karşıladı ve kollarının altından tutarak havaya kaldırıp döndürmeye başladı. "Aferin benim kızıma!" demeyide ihmal etmemişti.

Yağmurun attığı kahkaha salonda yankılanırken Defnede yavaşça yerden kalktı. Biran için Arası unutmuştu ama o acı bir gerçek gibi çarptı yüzüne! Ondan nefret etmiyordu belki ama kızını elinden almak isteyen bir adama sempati duyamayacak kadar çok seviyordu kızını.

Yağmur... Yıllarca Defneye yaşamak, hayata devam etmek için bir sebep olmuştu Yağmur. Yetiştirme yurdundan ayrıldığı zaman bocalamıştı Defne. Bundan sonraki hayatında ne yapacağına bir türlü karar verememişti. Öncelikle bir iş bulup karnını doyurmuş ve kalacak bir yere sahip olmuştu. Ama yemeklerini tek başına yiyip evde tek başına olmak ona çok zor gelmişti. Yalnızlık... Neden yalnızdı Defne bu hayatta? Cevabını bilmediği bir soruydu bu. Daha sonra Serpil ablasıyla tanışmıştı Defne. Onunla ilgilenmek, vakit geçirmek iyi gelmişti. Bastırmıştı yalnızlığını. Ardından Yağmur gelmişti. Şüphesiz Defne için bu dünyadaki en değerli hediyeydi Yağmur. Defne yıllarca Yağmurla yaşamıştı, Yağmur için yaşamıştı. Onsuz nasıl yaşanır bilmiyordu Defne.

"Anne ben acıktım!" Daldığı düşüncelerden Yağmurun sesiyle ayrılan Defne kızına kocaman gülümsedi ve "Hemen kahvaltı hazırlamalıyım o zaman!" dedi ve kızına göz kırparak mutfağa doğru ilerledi. Yağmur kocaman gülümsemesiyle babasıyla konuşmaya devam etti.

"Baba gördün değil mi? Kabuşları kovaladık annemle!" Aras Yağmurun kabuş demelerine kahkahalarla gülmek istesede kızını kırmak istemediği için sessiz kaldı ve kafasını sallayarak onu onaylamakla yetindi. Ardında Yağmura bakarak konuştu. "Kahvaltı hazır olana kadar ne yapmak istersiniz küçük hanım?" Yağmur elini ağzına götürerek kıkırdadı ve kocaman gülümsemesiyle babasına bakarak cevap verdi.

"Resim çizelim baba lütfen! Hem biliyor musun annem bana bir sürü boya kalemi aldı! Hadi gel baba odama gidelimde sana göstereyim!" Aras Yağmuru onaylayarak yere bıraktı ve elinden tutup onu yönlendirmesine izin verdi. Yağmur babasının elinden tutarak onu odasına götürdü ve yatağına oturttuktan sonra koşarak boya kalemi çantasını ve çizim defterini alarak babasının yanına geldi. Heyecanlı heyecanlı babasına boyalarını gösteriyor bir yandanda öğrendiği kadarıyla renklerini sayıyordu. Arasta büyük bir hayranlıkla ve hiçbir hareketini kaçırmak istemez gibi dikkatle kızını izliyordu. Konuşması, hareketleri o kadar sevimliydiki insanı kendine hayran bırakıyordu. Büyük bir keyifle kızının resimlerini göstermesinden sonra önüne bırakılan boş sayfayla hafifçe kaşlarını kaldırarak Yağmura baktı. Yağmurda tüm neşesiyle konuştu.

"Hadi baba birlikte resim yapalım, nolur!" dedi sevimli sevimli bakarak ve ellerini çenesinin altında birleştirerek. Böyle yaptığı zaman annesi onu hiç kırmıyor istediği şeyi yapıyordu. Aras onun yavru kedi bakışlarına bakarak ufak bir kahkaha attı. Onun bu bakışlarıyla ilk kez karşılaşmıştı ve bu hayatında gördüğü en sevimli manzaraydı. Önce dayanamayarak Yağmuru kollarıyla kendine çekip sıkıcı sarılarak kafasının üstünü öptü ardındanda konuşarak onayladı kızını. "Tamam minik kedi yapalım, sen yeter ki iste!" dedi. Yağmurun az önceki halini çizmeli kediye benzetmişti. Baba kız birlikte resim yapmaya başladılar.

Bu arada Defnede mutfakta çayı koymuş ve patates soymaya başlamıştı. Kahvaltı için patates kızartması, sebzeli ve kaşarlı omlet ve tereyağlı sosis kızartması yapmayı planlıyordu. Patatesleri soyduktan sonra ince bir şekilde doğradı ve önceden ısınması için ocağın üstüne koyduğu tavadaki yağın içine attı patatesleri. Onlar kızarırken dolaptan aldığı sebzeleri doğramaya başladı. Sebzelerlede işi bitince onları bir tavada hafifçe pişirdi. Ardından dolaptan çıkardığı yumurtaları bir kapta güzelce çırptı ve hafif pişmiş olan sebzelerle karıştırarak orta boy bir tavaya döktü.

Defne kahvaltı hazırlamaya devam ederken Aras ve Yağmurda odada resim yapıyordu. Yağmur resmini tamamlayınca hızla ayağa kalktı ve resmi alarak heyecanla babasının yanına gitti. "Baba bak bizi çizdim!" dedi neşeyle. Aras kızının çizdiği resmi incelemeye başlarken Yağmur hızla anlatmaya başladı çizdiği resmini. "Bak baba bu uzun olan sensin ortadakide benim. Burdaki güzel kızda benim bi'tanecik annem!" Aras dalgın gözlerle bakıyordu resme Yağmur anlatırken. Yağmur el ele tutuşmuş üç kişi çizmişti bir evin yanında. Muhtemelen bundan sonra birlikte yaşayacaklarını düşünüyordu. Aras onu bi'tanecik dediği annesinden nasıl ayıracağını düşünüyordu kara kara. Derin bir nefes alarak konuşmaya başladığında Defnenin sesi bölmüştü konuşmasını.

"Yağmur kızım aslında-"

"Kahvaltı hazır!"

Yağmur ellerini çırparak yerinde zıpladı ve babasının elinden tutarak mutfağa doğru sürüklemeye başladı. "Hadi baba acele edelim! Ben kocaman acıktım!" Hızla mutfağa girdiklerinde yağmur elini bırakarak koştu ve masaya oturdu. Defne o sırada Yağmurun tabağına hazırladıklarından koyuyordu. Aras kapıda durmuş öylece beklerken yağmur onu farketti ve seslendi. "Hadi baba gelsene!" Aras yavaş adımlarla geldi ve oturdu masaya. Yağmur neşeyle çatalına batırdığı sosisi yerken bir yandanda annesine babasıyla birlikte resim yaptıklarını anlatıyordu. Defnede büyük bir dikkatle dinliyordu kızını. Yağmurun neşeli konuşmaları eşliğinde ettikleri kahvaltıdan sonra salona geçmişlerdi. Saat nerdeyse 12ydi ve kızgın güneşin ışıkları tüm ihtişamıyla camdan içeriye giriyor salonu fazlasıyla aydınlatıyordu.

Aras Defneyle birlikte salonda oturmuştu. Aras, Yağmuru yeni bir resim bahanesiyle odasına göndermişti. Aras derin bir nefes alarak sakin bir şekilde konuşmaya başladı. Biliyordu ki kızını kendisiyle gitmeye ikna edebilecek tek insan Defneydi.

"Defne! Biliyorum Yağmuru kendi kızın gibi görüyor ve onu çok seviyorsun. Ama beni biraz anlamaya çalışamaz mısın? Benim ondan yıllar sonra haberim oldu. Kızımla çok fazla kayıp zamanımız var! Ondan daha fazla ayrı kalmak istemiyorum. Benimle yaşamasını istiyorum."

Defne derin bir nefes aldı ve konuşmaya oda dahil oldu. "Evet bunların farkındayım ama bende kızımdan ayrılmak istemiyorum. Bak onu istediğin zaman görebilirsin bunu sende biliyorsun. Ama beni kızımdan ayırma lütfen. Ben onsuz yapamam!" Aras tane tane açıklamaya karar verdi herşeyi Defnenin ona inanıp güvenmesi için.

"Benim yanımda daha iyi bir hayata sahip olacak, daha iyi bir eğitim alacak daha kaliteli bir hayat yaşayacak. Otobüslerde sürünmeyecek, istediği her oyuncağı alacak, istediği her kıyafeti giyebilecek, istediği her yiyeceği yiyebilecek.. Ve daha binlercesi. Biliyorum sen onu şimdiye kadar çok iyi yetiştirmeyi başardın ama artık o büyüyor ve onunla birlikte istekleride büyüyecek. Ve sen bunları karşılayamayacaksın. Tüm bunlar olmasa bile kızımın bir babaya ihtiyacı var. İlk konuşmamızda söylediklerini hatırlıyorsun değil mi? 'Benimde artık bir babam var, tıpkı arkadaşlarımın ki gibi!' demişti. Bunca yıl baba hasretiyle büyüdü benim kızım artık daha fazla böyle olmasına izin vermeyeceğim. Bundan sonra hayatım boyunca kızımın yanında ayrılmaya niyetim yok! Bak istesem tek bir DNA testiyle onun annesi olmadığını kanıtlar ve Yağmuru alırım senden ama bu durumda yıpranan kişi yağmur olacak. Bunun için böyle bir yol denemeyeceğim ama mecbur kalırsam bu yola başvurmaktan çekinmeyeceğimden emin olabilirsin."

Defne tüm bunların farkındaydı elbette. Ama kızından vazgeçmek hiç kolay değildi onun için. Düşündü.. Acaba bencillik mi yapıyordu? Kızının daha iyi bir hayatı olacaktı ve o sırf kendi bencilliği yüzünden kızının hayatını mahvedecekti. Yağmur babasınıda sevmişti zaten. Kendisini çabucak unutabilirdi. Belki Arasın eşi vardı ve o Yağmura Defneden daha iyi annelik yapabilirdi. Kendisi kızını uzaktan sevsede olurdu. Yeterki kızı iyi olsundu. Bırakmazdı kızını Defne, bırakamazdı.. Ama uzaktan izlemeklede yetinirdi, kızının iyiliği için hayatı boyunca onu bir köşeden gizlice izlemeye razı olabilirdi.

Defnenin düşüncelere daldığını görünce Aras onu rahatlatmak istedi. Böylece daha kolay ikna olabilirdi. "Eğer anlaşırsak Yağmur için daha iyi olacak. Ayrıca istediğin zaman görebilirsin Yağmuru. Zaten onunda senden pek fazla ayrı kalmak isteyeceğini sanmıyorum. Zaten birbirimize yeterince alışıncaya kadar sana oldukça ihtiyacım olacak bundan eminim." Defne duyduklarıyla hızla başını kaldırdı ve dolu dolu gözlerle Arasa bakmaya başladı. Duydukları gerçek miydi? Gerçekten istediği zaman kızını görebilecek, ona sarılıp öpebilecek miydi?

"Gerçekten onu istediğim zaman görebilecek miyim?" diye sordu şaşkın ve umut dolu bir ses tonuyla. Arasın onu bir daha kızıyla görüştürmeyeceğini düşünmüştü. "Tabiki görüşeceksiniz. Kızımı onun deyimiyle kocaman sevdiği annesinden ayıracak kötü bir baba değilim ben!" Söyledikleri Defneyi güldürmüştü hafifçe. Gülerkende göz yaşları akıyordu yanaklarından. "Teşekkür ederim!" diyebildi sadece. Daha fazla konuşamamıştı. Ardından kafasını yere eğdi ve olacakları düşünmeye devam etti. Aras dikkatle Defneye bakmaya devam ediyordu. Az önceki yaşlardan dolayı parlayan gözleri nasılda umutla ve minnetle dolmuştu. Muhtemelen kızını bir daha göremeyeceğini falan düşünmüştü. Aras kafasından Defnenin gözlerini atmak için hafifçe başını salladı ve "Artık Yağmurla konuşmalıyız!" dedi. Defnede başıyla onayladıktan sonra Yağmura gelmesi için seslendi.

~~

Aras ve Defne üçlü koltukta Yağmuru ortalarına oturtmuş birbirlerine bakıyordu ve ilk kim konuşacak ona karar vermeye çalışıyorlardı. Sonunda Aras derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. "Yağmur, güzel kızım! Bundan sonra benimle yaşamak ister misin?" Yağmur kendisine söylenenlerle başını kaldırıp babasına baktı ve neşeyle konuştu. "Tabiki yaşarım babacığım hem ben senide kocaman sevdim tıpkı annemi sevdiğim gibi!" Aras Yağmurun söylediklerini duyunca istemsizce gülümsemişti. Kızı onuda kocaman seviyordu artık.

"Peki o zaman biran önce eşyalarını toplayalım ve seni yeni evimize götüreyim." dedi Aras neşeyle. Kızının bu kadar çabuk kabul etmesini beklemiyordu açıkcası. Yağmur kaşlarını çattı ve babasına bakarak konuşmaya başladı. "Baba yanlış söyledin! Sizi yeni evimize götüreyim diyecektin!" dedi bilmiş bilmiş. Babasının yanlış konuştuğunu düşünmüştü. Arasta böylece kızının neden bu kadar çabuk kabul ettiğini anlamış oldu. Kızı annesininde onlarla birlikte geleceğini sanmıştı.

"Yağmur, annen bizimle gelmiyor kızım!" dedi Yağmura durumu açıklamak için.

"Ama neden?" Yağmur kaşlarını çatmış merakla bir annesine bir babasına bakıyordu.

"Hani sen bir sürü benimle yaşamıştın ya bu yüzden baban kıskanmış. Bana dediki bana ne bende kızımla bir sürü yaşayacağım, yoksa hiç adil olmaz..." Defne Aras hiç birşey söylemeyince müdehale etmişti duruma ve Yağmuru ikna etmek için böyle bir yola başvurmuştu. "Sende biliyorsun ki adil olmalıyız Yağmurcuğum. Babanlada biraz yaşaman gerekiyorki adaletli olsun! İyi bir insan hep adaletli davranmalıdır öyle değil mi?" Yağmur usulca kafasını salladı. Ama hemen kabullenmeye niyeti yoktu.

"Ama anne sen bana söz vermiştin beni hiç bırakmayacaktın! Şimdi ben seni bir sürü göremeyecek miyim? Hem ben seni bırakmak istemiyorum ki!" Yağmurun titreyen sesi ağlayacağını gösteriyordu. Defnenin ise gözleri çoktan dolmuştu ve akmamaları için Defne büyük bir uğraş veriyordu. Aras Defnenin çok zorlandığını anlayınca hemen konuşmaya başladı ve Yağmurun kendisine dönmesini sağladı. Böylece Defnede akmak için direnen gözyaşlarını kurutmak için çabalamaya başladı. Yağmur onu ağlarken görürse biliyordu ki asla gitmezdi.

"Olur mu öyle şey kızım! Sende annende istediğiniz zaman görebilirsiniz birbirinizi. Sadece ben seninle baş başa vakit geçirmek seni daha iyi tanımak istiyorum."

"Ama baba seninle istediğin zaman yine baş başa zaman geçiririz. Ben annemi çok özlerim hem." Ardından gözlerini yeni kurutmuş olan Defneye dönerek hızla sarıldı ve konuşmaya başladı. "Anneciğim nolur bırakma beni! Ben sensiz çok korkarım ki!" Defne gözleri dolu dolu Arasa baktı. Şüphesiz acısı gözlerinden okunuyordu. Önce Yağmura sıkıca sarıldı ardından gözyaşlarını geri yollayarak kendinden ayırdı Yağmuru yavaşça.

"Bi'tanem benim! Sen ne zaman istersen yanında olacağım ben. Korkarsan hemen beni ararsın ben gelirim yanına. Hem sen orda yalnız olmayacaksın ki babanda yanında olacak. Korkarsan ona sarılırsın olmaz mı?" Yağmur yaşlı gözlerle annesine bakmaya devam etti ve dudaklarını bükerek konuşmaya başladı.

"Anne sen beni artık sevmiyor musun! Beni bırakmayacağını söylemiştin! Şimdi neden beni göndermeye çalışıyorsun? Söz veriyorum bir daha hiç yaramazlık yapmayacağım anneciğim. Nolur beni bırakma!"

Defne kızını hızla kendine çekerek kocaman sarıldı ve oda kızıyla birlikte ağlamaya başladı. Dayanamamıştı işte daha fazla. "Yağmurum, bebeğim benim. Nasıl söylersin seni sevmediğimi? Sen benim herşeyimsin, biliyorsun bunu. Sen benim bu hayatta sevdiğim tek kişisin. Sen benim canımsın. Nolur yapma böyle. Sana söz veriyorum ne zaman istersen geleceğim yanına. Babanla yaşayacaksın diye beni görmeyecek değilsin ki?"

"Ama seninle yalnız yaşarken babamı hiç görememiştim!"

"Çünkü baban bizden çok uzaktaydı kızım. Kaybolmuştu ve bizi bir türlü bulamıyordu, onun için yanımızda değildi. Ama ben hiç kaybolmayacağım kızım, seni hiç bırakmayacağım. Söz veriyorum sana. Biliyorsun ben sözlerimi hep tutarım tıpkı senin gibi. Şimdi sende bana söz ver! Babanı üzmeyeceksin ve uslu bir kız olacaksın her zamanki gibi. Ne zaman beni görmek istersen beni arayacaksın ve ben hemen yanına geleceğim. Anlaştık mı?"

"Tamam anne anlaştık! Ama sözünü multaka tut tamam mı?"

Defne kızın söyleyemediği mutlaka sözüne gülerken onayladı kızını. "Multaka tutacağım sözümü kızım sen merak etme. Seni asla bırakmam ben!"

~~

Defne ve Aras Yağmurla birlikte Yağmurun odasına gitmiş, Aras yatakta otururken Yağmur ve Defnede, Yağmurun eşyalarını hazırlamışlardı. Sonunda hazırlıkları bittiğinde Aras eşyaları dışarıya çıkarıp arabaya yerleştirmişti. Yağmur Defnenin kucağında annesine sıkıca sarılmıştı. Ondan ayrılmak istemiyordu. Defnede ondan farksız değildi oda Yağmura sarılıyordu sıkı sıkı.

Aras yavaşça sıkı sıkı sarılmış anne kızın yanına geldi ve ayrılık vaktinin geldiğini anlamalarını sağladı. Güneş yavaş yavaş çekiyordu ışıklarını yer yüzünden. Yerine gelecek olan karanlık ürkütüyordu Defneyi. Çünkü uzun zaman sonra ilk kez yalnız kalacaktı, bir başına ve yapayalnız.

Kızına tekrar sarıldı ve öptü saçlarında ve yüzünden defalarca. Yağmurda annesinin yanaklarından öpmüştü birkaç kez. Ardından Aras yavaşça aldı Yağmuru kucağından ve arabaya doğru ilerlemeye başladı. Yağmur babasının omzunun üstünden annesine bakarak bağırdı duyması için.

"Anneciğim sakın kaybolma tamam mı? Ben sensiz çok üzülürüm, hiç gülmem, hep ağlarım! Sakın sende babam gibi kaybolma!"

Söyledikleriyle Arasın vücudu kasılmıştı. Defne ise hızlıca salladı kafasını. Aras arabanın yolcu koltuğuna Yağmuru oturttuktan sonra kemerini taktı ve kapısını kapattı. Kendiside arabanın etrafında dolanarak kapıyı açtı ve sürücü koltuğuna oturdu. Ardından kemerini takarak arabayı çalıştırdı ve yavaşça çıktı sokaktan. Defne giden arabanın arkasından bakarken artık göz yaşlarını tutmuyordu. Yağmurun gitmesiyle kocaman bir boşluk oluşmuştu içinde. Doldurulması imkansız olan koca bir boşluk.

Güneş yavaş yavaş batmış yerini karanlığa bırakmıştı ama Defne olduğu yerden bir adım bile atamamıştı. Yüzüne vuran akşam meltemi saçlarını savurmuş ve yalnızlığını bir tokat gibi vurmuştu yüzüne. Etrafında koşturan bir kızı yoktu artık. Ne yapacaktı, nasıl alışacaktı onun onun yokluğuna..

Yavaş adımlarla evine gitti. Yalnızlığına.. Bir başılığına.. Yağmursuzluğuna gitti.. Yağmur.. Gitmişti..

Evet yeni bölüm geldi, umarım beğenerek okumuşsunuzdur. Bölümü İrem adlı okuyucumun (oldukça az okuyucum olduğunu söylemek isterim) isteğiyle diğer bölümlere göre daha uzun yazdım. Zaten olaylar ilerledikçe daha uzun bölümler yazacağım elimden geldiğince ve vakit buldukça. Okuyan herkese teşekkür ederim :)

Continue Reading

You'll Also Like

538K 26.7K 33
Bir gece birlikte olan bir hemşire ve bir askerin aylar sonra aynı karargahta karşılaşma serüveni... Arkanda, bir ölü bırakıp gittin ama katil deği...
5M 273K 94
Benim ruhum delik delikti. Biri benim anahtarımı bulup açsa ve o ruhu çıkarsa , ruhumun üzerindeki yanık izlerinden , hayal kırıklığı izlerinden , ac...
12.6K 288 34
Babası tarafından mafyaya satılan genç ve güzeller güzeli bir kız. Kızı satın alan yeraltının en güçlü mafyalarından biri bu genç ve güzel kıza aşık...
46.3K 2.7K 30
Aşiret Gerçek ailem serisi : İzem Güneş Ulukan 21 tanesi abisi olan izemin gerçek ailesi ortaya çıkarsa ne olur? Kaos tabi ki ! Neyseki izem kaos aş...