Lay ağlayarak mutfağa girdi ve arkasını döndü cama.Hafifçe hıçkırıyordu.
Suho Baekhyun'a beddualar okuyarak Lay'in peşinden gitti ve mutfağa gelince durdu.
Lay ... neden ağlıyordu?
'Sanırım beni sevmiyor. .. Beni o şekilde görmüyor ve üzüldü. Lanet olsun. '
" Lay sorun ne?"
" G-git buradan. "
" Lay?"
"Git!"
" Gerçekten gitmemi mi istiyorsun?"
"...."
"Lay cevap ver! Sorun ne bana açıkla! Seni öpmek üzere olmamdan mı hoşlanmadın? "
" B-ben..."
"Evet Lay ? Eğer beni istemiyorsan
anla-"
"Anlamıyorsun."
'Lay anlıyor ve ben anlamıyorum ha? Bu gidişle fakir bile olabilirim. '
" Bana izlettikleri şeyden sonra ben bi romantik film izledim. O-orada adam sevdiği kadına serenat falan yapıyordu. Ama sevmediği oynadığı kızları öylesine öpüyordu. Sen de beni öyle öpüyordun ve ben-"
"Ve sen? "
" Ve ben beni sevdiğin için öpmeni tercih ederdim. Ayrıca. .."
"Ayrıca? "
" I-ilk..."
"Ilk?"
"Öpücük. "
Lay başını daha da eğdi. Hem kıpkırmızı olmuştu, hem de yanaklarından yaşlar süzülüyordu.
Suho ona baktı ve gülümsedi.
'Şapşal. '
Elini onun çenesine koydu ve yüzünü kendine çevirdi. Lay burnunu çekiyordu ve hala yere bakıyordu.
Suho tek kaşını kaldırdı.
"Lay?"
"Wae?"
"Bana bak."
Lay Hayır anlamında başını salladı.
" Lay... Böyle yaparsan gamzelerini nasıl göreceğim ama?"
"Neden görecekmişsin ki?"
"Çünkü gamzelerini seviyorum. "
"Gamzelerim olmasa ben önemli değil miyim yani?"
'Birilerinin Tao'yla dolaşmayı kesmesi gerekiyor. '
"Hayır. Ben seni... Her halinle ve her şeyinle seviyorum Yixing. Gamzelerin sadece senin bir parçan. Benim sana aşık olmama yardımcı olan bir etken diyelim. "
Lay şaşkın gözlerle Suho'ya bakıyordu.
" Aa... anlamadım? "
'Ahh Lay..'
"Seninle oynamıyordum Lay, seni seviyorum. "
"B-beni seviyor musun? "
" Evet. Anlamadıysan sana anlayana kadar söylerim. Hatta anlasan bile seni bıktıracak kadar çok söylerim. Şimdi beni anlıyor musun? "
Beklenilenin aksine Lay'in suratında ufak ama anlamlı bir tebessüm oluşmuştu ve evet anlamında başını salladı.
" Anlıyorum. "
Gülümsemesi genişledi ve Belediye çukurları açıldı.
Suho yüzünü ona yaklaştırdı ve Lay yine heyecanlandı.
Gözlerini sımsıkı kapattı ve bekledi. Titriyordu.
Suho ona baktı ve gözlerini devirdi.
' Aptal. Beni seviyorsun ama böyle şeylerde yenisin anlıyorum. '
Kafasını yana eğdi ve Lay'in gamzesine dudaklarını değdirdi ve uzun uzun öptü.
Lay gözlerini açtı.
Gamzelerinin hemen üstüne inen kızarıklıği elleriyle kapadı.
Suho onun bu halini görünce güldü.
" Ne oldu? Neden gülüyosun?"
"Hiç. Sana gülüyorum."
"Neden bana gülüyosun? Komik miyim ?"
Suho kafasını iki yana salladı. "Sadece çok şekersin ve ben dayanamıyorum . Aşırı şeker. "
Lay surat astı.
" O zaman hemen daha az şeker olayım ben."
"Gerek yok. İstesen de daha az tatlı olamazsın. "
Suho ona sarıldı.
Evet normalde bu durumda biraz Suho'nun uzun olması ve onu alıp göğsüne bastırması gerekirdi ama malum fiziksel koşullar elverişli değil.
İkisi de başlarını birbirlerinin boynuna gömdüler.
Suho Lay'in yumuşacık cildine dokunmayı seviyordu. Ona sorarsanız Lay pofuduktu. (He amk pelüs ayı o)
Lay ise Suho'nun kokusunu içine çekti.
Teninin kokusunu seviyordu. Ve biraz da şey kokuyordu... ıh pahalı parfüm ve para.
" Hadi . Onların yanına dönelim. "
Ele ele bahçeye çıktılar.
"OOOOOOOO!"
"aaaa siz... Omg Hyung!"
Chen kafasını gömdüğü etten başını kaldırdı.
" Ama nasıl? Önce ona biyoloji dersi verecektik biz."
Suho gözlerini devirdi.
" Her neyse. Biz birbirimizi seviyoruz. Ve o benim. Bu böyle bilinsin."
Baek kıkırdadı.
" SuLay de tamam."
"SuLay? "
"Sizin isminiz. Ama KaiSoo dan hala haber yok."
" Onlar hala dönmedi mi?"
****
Kyungsoo sinirli bir halde odasına çıktı ve hışımla kapıyı kapattı(daha çok çarptı).
Yatağından yastık aldı, yere oturdu ve yastığı ısırarak ağladı , böylece sesini kimse duymayacaktı.
'Lanet olası Kim JongIn. Narsist pislik kalp hırsızı. Uyuz domuz dingil mal apt-'knock knock
" Kyungsoo hyung? "
Kyungsoo, Kai'nin hızlı nefes alıp verişini duyabiliyordu.
Belli ki onun peşinden koşmuştu.
'Benim için bu kadar zahmete girmesi yazık olmuş. '
" Kyungsoo hyung aç kapıyı. "
Cevap vermedi.
"Orada olduğunu biliyorum aç. "
" Git buradan. "
"Aç kapıyı hyung. "
"Sana git dedim! "
" Aç. Şu . Kapıyı. "
"Kai defol git . Ben duyacağımı duydum. "
" Sen sadece duymak istediğini duydun. Şimdi konuşmama izin ver ve aç kapıyı. "
Yine cevap yok.
" DO KYUNGSOO HEMEN ŞU KAPIYI AÇMAZSAN İÇERİ ZORLA GİRERİM!"
"DENE DE GÖRELİM!"
ÇATIRT!!!
"SANA KIRARIM DERSEM KIRARIM! "
" K-kai-"
"ŞİMDİ BENİ İYİ DİNLE TAMAM MI? LANET OLSUN Kİ HERKES DIŞ GÖRÜNTÜMDEN DOLAYI BENİ YANLIŞ ALGILIYOR -Kİ S*ÇARIM BEN ONLARIN ALGISINA! VE SEN DO KYUNGSOO, SENİN FARKLI OLDUĞUNU SANMIŞTIM! BE-"
"ASIL SEN ANLAMIYORSIN KİM JONGIN ! KONU SADECE SENİN GÖRÜNTÜN DEĞİL! ve..."
İkisi de biraz sakinleşti.
" Ve ne hyung? "
"Ben senin için fazla çirkinim. Ve bu yüzden sen beni öpmek istemedim. "
"Yanılıyorsun."
"Beni öpmemek için başka sebebin mi var?"
" Hayır. Yanılıyorsun, çünkü , çünkü seni deli gibi öpmek istiyorum. Ve kendine çirkin diyerek nereye varmaya çalışıyorsun? Şu dolgun kalp dudaklara bak? Ya şu kocaman gözlere? Peki pembemsi yanakların? Tanrım lanet olsun Kyungsoo hyung, özenle yaratılmışsın."
Kyungsoonun zaten büyük olan gözleri, olduğu halden 27 kat daha büyüdü.
Sindirmeye çalışıyordu.
Şimdi Kai onu öpmek istediğini söyledi 1, çirkin olmadığını söyledi 2. Ve sebep- aah, hala sebep yok.
Kyungsoo başını eğdi.
"Peki neden o zaman...?"
"Gerçek şu ki ben kimseyi öpmedim."
"Ve?"
"Ya anlasana işte, sonuçta sen benden mükemmel bir şey bekliyorsun ama ben bu beklentiyi karşılayamayabilirim."
"Şey, ben de daha önce öpüşmedim, ama sanırım nasıl olduğunu biliyorum. "
"N-nasıl? "
"İşte böyle. "
Kyungsoo Kai'nin üstüne resmen avına atlayan aslan gibi atladı.
Ellerini Kai'nin boynuna doladı ve dudaklarını birleştirdi.
Tamam... öyle pek frenç falan olduğu yoktu.
Ama Kai hemen ellerini onun beline doladı ve kendine daha da yaklaştırdı.
"Seni seviyorum Do Kyungsoo. Ve bir itiraf, yemek yaparken kalçaların çok güzel görünüyordu. "
Kyungsoo kıkırdadı.
" Ben de seni seviyorum Kim Jong In. Ve yemin ediyorum elinde bir daha porno dergisi görürsem sonuçlarına katlanırsın."
"Sabırsızlıkla bekliyorum. "
" O değilde. .. kapı. ..."
Kai kapıya baktı. Kyungsoo'yu kucağına gelin tarzı aldı ve BaekYeolun odasına girip kapıyı kapadı.
" Bu oda BaekYeol'e dayandıysa, bomba patlasa yıkılmaz."
" Ne yani biz şimdi? Ama iih şey ..."
Kai sırıttı .
" Hayır seni Şapşal. Tamam bu istemediğim anlamına falan gelmiyor. Sadece bizimkiler rahatsız etmesin diye geldim. "
Kyungsoo'yu yatağa yatırdı ve kendisi de yanına kıvrıldı.
" Iyi geceler Kai."
Snorrrr
"Öküz. "
Kai sırıttı ve Kyungsoo'yu öptü.
'Ah Tanrım, sanırım yarın Baekhyun'a Özür+teşekkür borçluyum. '