Özel Bölüm-2

3.9K 247 30
                                    

Different
Speyşıl olmaya çalışan bölüm part 2

Sulli, babalarıyla beraber evi topluyordu. Chen ve Xiuminle. Evi. Temizlemek. 
Tamam, % 90ını Sulli yapıyordu, ama sonuçta işin ucundan diğer ikisi tutuyordu. 
Kesinlikle örnek bir ebebeyiiin takımıydı.
'Oyuncaklar. Bana şimdiden oyuncak mı almışlar? Aing!~'
Üzerinde 'toys' yazan büyük beyaz kutuyu kaldırdı. Oldukça ağırdı. 
" Babaa!"
" Lii?"
" Bana oyuncak almışsınız?"
Chen kaşlarını çattı. 
" Hayır hen- OH DEMEK BURDAYMIŞ?!" 'Fuck! Onu açmamalı.'
" Ben bunu açı-"
" Hayır hayır Hayır!"
Sulli ani hareketle korktu ve kutuyu yerine koydu. Başını eğdi ve gözleri dolmaya başladı. Yetimhanedede bazen oyuncak almak istediğinde bu oluyordu. Tabii onların 'oyuncak' anlayışı oldukça farklıydı.
" Ben Özür dilerim. Benim olmayan şeylere dokunmayacağım."
'İyi halt yedin Chen. Şimdi şu kıza nasıl açıklayacaksın Shoptan aldığın 'oyuncakları'.?'
"Hayır Sulli öyle değil canım. Bu oyuncaklar... kirli ve eski. Ayrıca kız oyuncakları da değil. Biz sana yeni ve güzel olanlarından almak istiyoruz."
Sulli gözyaşlarının düşmesine izin verdi ve Chen'e sarıldı. 
" Teşekkür ederim Baba. Hiç gerek yoktu."
" Ah Hayır gerek var canım benim. Hadi babanı da alıp oyuncak mağazasına gidelim tamam mı? Ben de şu eski olanları çöpe atayım."
" Hayır atma!"
" Neden?"
" Ona ihtiyacı olanlar olabilir."
'Baekhyun ve Chanyeol'un % 100 ihtiyacı vardır ama kullanılmış. Işte bu yüzden onlara bağışlamalıyım.'
"Ama bunlar kırık Sulli."
" Peki, yetimhanedeki arkadaşlarım için yeni oyuncak alabilir miyiz?"
Chen gülümsedi ve Sulli'yi kucağına aldı. 
" Tabii ki de Li!"

* * * * * * * *

Evet, anormal kapılların anormal çocukları çember yapmış, önemli devlet meseleleri hakkında konuşuyorlardı. Anormal çocuk demişken, bu Sulli'yi kapsamıyordu.

TaoRis gerindi.
" Bu kıjı ben tavlarım. Sonuçta ben şok yakısıklıyım."
BaekYeol gözlerini devirdi. 
" Sen git babanın Wushu sopasıni tavla önje. Şu gözlerimi görmüyor musunuz? Kıjın dibi düşecek."
KaiSoo omuz silkti.
" Kızı tavlayamasam da kalçalarını tavlarım. Babam babamın önce kalçalarını tavlamış."
HunHan onun kafasına bi tane çaktı.
" Yah! Az teybiyeli olun. Ya da benim gibi yapın, Lulu babamı öynek alın. Şok sevimli göyünüyoy ama içinde yatak canavayı vay."
SuLay başını iki yana salladı ve okuduğu ansiklopediden başını kaldırdı.
" Gerçekten henüz tam olarak olgun bile olmayan bir dişiden konuşuyorsunuz, gerçekten babalarınız gibi cinsel organlarınız ve birleşme isteklerinizin kölesi olmuşsunuz. (Here comes Sheldon 2)"
" Yah! Sen git o kitaplarla cam şişelerle evlen!"
" Biz ona basitçe beher diyoruz."
" Biz de sana basitçe inek diyoruz. İ-neeek!"
" Zeki olmadığınız için aşağılık kompleksiniz var anlıyorum sonuçta ben çok mükemmelim."
HunHan BaekYeol'e yanaştı. 
" Acaba Kris amcanın Sulayi doğurup, sonra yetimhaneye bırakıp sonra onu Lay amcaların almış olması ihtimali var mı?"
" Ben de düşünmedim değil."
Kapı çaldı ve çocuklar kapıya döndü. 
Sulli gelmişti. 
*HunHan, BaekYeol ve TaoRis in gözünde*
Sulli , etrafında beyaz ve pembe ışıklar saçarak, ağır çekimde geliyor. Saçları uçuşuyor ve güldüğünde dişlerindeki inciler görünüyor. Sonra eteği uçuşuyor ve Marilyn Monroe tarzı eteğini tutup gülümsüyor. Ve de tatlıca göz kırpıyor. YEHET

*KaiSoo*
Kalçalarına bakma kalçalarına bakma kalçalarına bakma Hayır bakma sakin bakma kalçalarına bakma sakin ol

*SuLay*
Acaba sporlu üremede- aa bakın Sulli gelmiş. Yaşasın onunla geldiği yetimhane hakkında sohbet edebilirim böylece tezim tamamlanmış olur.
*gerçekte*

Sulli hoplaya zıplaya grubun yanına geldi ve el salladı. 
" Merhaba!"
Ve Halktan Sesler korosu.
" MERHABAAĞ!"
"İhihi, oyun oynayalım mı?"
" TABİİ Kİ!"
" Benimle kuaforcülük oynar mısınız?"
*SuLay haricinde*
" NE İSTERSEN?"
KaiSoo ağzı açık konuştu. 
" Ne isterlerse yaparım."
Sulli merakla baktı. 
"'Lerse'?"
KaiSoo baktığı yerden hızla başını kaldırdı. 
" Y-yani ne istersen. Hhehehe."
Sulli omuz silkti. 

*1 saat sonra*

Sulli, kendine bugün ne giysem ekibi kurmuştu. SuLay haricinde hepsi elbise giymiş, Sulli'nin yapmaya çalıştığı makyaj sonrasında palyaçoya dönmüş, yeni nesil 'Boys Generation' kurmuşlardı.
Sulay onlara baktı ve kafasını iki yana salladı. 
" Vücudunuza fazladan östrojen(kadınlık hormonu gibi bişey) mu var ne?" 
" Kes sesini. Sulli yle biz oynuyoruz işte."
Sulli heyecanla el çırptı. 
" Ve SuLay, sen de erkek model olacaksın! Hadi!"
BaekYeol şaşırdı. 
" Bi dakka ne? Sen erkek kılığına göreceksin saniyorduk?"
" Hayır. Sulay girecek. Ben de resmini Çekicem. YEHET!"
HunHan kalp krizi geçirdi. 
" Benim lafımı kullandı. Kesin bana yazıyo.Kesin beni seviyo. AY benimle evlenecek. Ay allahım sana geliyorum! En az 10 çocuk isterim HIAAAAAAĞ!"

" Kes sesini bee!"
"Hıh kıskanın."

* * * * * * * **
Kyungsoo yemekleri hazırlamıştı ve çocukları yemeğe çağırmaya indi. Gördüğü manzarayla ağzı açık kaldı ve olduğu yerde bayıldı. 
* * * * * * *
Luhan ve Sehun, odalarında tartışıyorlardı.
" Hayatım, Yehet demeyi sevdiğini biliyorum, AMA ŞUNU YAPARKEN SÖYLEMESEN? HELE SON ANDA SÒYLEDİĞİN OHORAT TÜM ROMANTİZME SIÇIYOR!"
Sehun dudak büktü. 
" Ama heyecandan oluyor o. Biliyorsun heyecanlanırsam hep yehet ve Ohorat diyorum elimde değil. Ayrıca sen de bana pek hoş şeyler söylemiyosun. Yok krem şantili çilek-"
" Tamam tamam sus pek de hoş olmadı bu."
" İstersen demem ama. Ağzımı kapatırım. Ya da sen kap-"
Kyungsoo, bembeyaz kesilmiş bir halde odaya girdi.
"Çok bilimsel konuşmanızı böldüğüm için bağışlayın ama bunu görmeniz gerekiyor."
" Ne oldu Hyung? Sulliden daha beyaz olmuşsun?"
" Sanırım çocuklar travesti olmuş."
". .."
" Yanlış anlamayın, kimseyi yargılamıyorum , sonuç da biz de gayiz ama biraz erken sank-"
" HunHan bittin sen. Bu yaşta böyle şeyler yok dedim ben o çocuğa. Yürü Sehun."

Bahçeye indiler ve bahçede onlara inme indi.
Şimdi de Podyum yürüyüşü yapıyorlardı, Sulli ise elbiselere yorum yapıyordu. Arada en normali SuLaydi sanırsam. 
Luhan ellerini beline koydu. 
" BaekYeol? KaiSoo? Şirkette gördüğünüz kızlardan sonra içinizde mi kaldı?"
Sulli onlara döndü ve tatlı tatlı bunları ben yaptım. Oyun oynuyoruz da."
" Peki onları ikna etmeyi nasıl başardın?"
Sehun Luhan'ın kolunu dürttü ve kulağına fısıldadı. 
" Bizimkiler yollu."
Luhan olayı çaktı ve burun kemerini sıktı. 
" Sizin yaşınızdaki çocuklar gider de taso oynar, araba oynar, çift kale maç yap- oh her neyse, yemek hazır."
" Suratınızı yıkayın ve elbiselerinizi değiştirin."

* * * * * * * * *
" Kris, yardım eder misin?"
" Ne oldu Tao?"
" Gucci Çantamı indiricem ama boyum yetişmiyor ve çok ağır."
Tao, çantaya ulaşmak için hafifçe parmak ucunda uzanmıştı ve almaya çalışıyordu.
Kris ona baktı ve sırıttı. 
" Olduğun yerde kal."
" He?"
Tao daha ne olduğunu anlamadan Kris onun belinden tutmuş, diğer eliyle de çantaya uzanıyordu.
Dudağını Tao'nun yanağına sürttü, Tao gözlerini kapat-
DANKK
"Aah! Gözüm! Acıyo! ACI BENIM TARZIM DEĞ- AAAH!"
Ağır çanta Kris'in kafasına düşmüştü ve de gözü mosmor olmuştu.
Kris aynaya baktı. 
" LANET OLSUN! HALA ÇOK YAKIŞIKLIYIM!"
"İyi misin baba?"
" RisRis? Bişey yok hayatım, benim yüzümden babanın gözü böyle oldu."
TaoRis başını salladı ve odasına geri gitti.
Tao'nun gözleri dolmuştu.
" Heyy bebeğim senin suçun değildi. Aslında senin suçundu. Bu kadar çekici olmak zorunda mısın? "
" Aptal! Her zaman beraberiz zaten indirmeyi beklese ölür müydün?"
" Şş sorun yok bebeğim, sorun yok."
Kris, morarmış gözüyle , Tao'nun yüzünü avuçları arasına aldı ve dudaklarını hafifçe öptü. 
" Pabo."

* * * * * * * *
"Kris! İşim var biraz meşgulüm, Soğanları sen doğrar mısın? E postama bakıp geliyorum."
" Pekiii."
Kris'in gözü hala mordu. Buz koymuşlardı ve ancak şişlik inmişti. 
Soğanları doğramaya başladı ve gözlerinden gelen yaşlara engel olamadı.
" Baba neden ağlıyorsun?"
" Ağlamıyorum. Ben ağlamam."
" Ama-"
" Sorun yok. Üstün soğan kokacak istersen mutfaktan çık ha?"
" Tamam baba."
Taoris, omuzları düşmüş bir şekilde mutfaktan çıktı. 

* * * * * * ** 
" Sanırım babam , babamı dövüyor."
" Hangisi hangisini?"
"Panda olan, tarzsızı dövüyor."
" Emin misin RisRis?"
TaoRis iç çekti. 
" Evet. Geçen gün gözünü morarttı. Dün de babam mutfakta yemek yaparken ağlıyordu."
" İnanmıyoyum! Tao amcanın böyle olduğunu kim bilebiliydi ki?"
" Biliyorum. Hayal kırıklığına uğradım. Babamın üzerinde Wushu uyguluyor."
KaiSoo omuz silkti. 
" Bu o kadar anormal değil. Babam hep babamın kıçına vuruyo."
" Sen sus bi. Bu acil durum."
" Ona ders vermeliyiz."
" Nasıl? "
" Ben biliyorum."
* * * ** * ** * 
Tao su içmeye mutfağa girdi ve masadaki bardaktan su içti. Suyunu içince bardağın altındaki notu gördü. 
'SUYA TÜKÜYDÜK BITCH.HEHE.'
Tao'nun gözleri kocaman oldu ve banyoya gidip suyu çıkardı, ağzını çalkaladı.
" Òğğk!"
Tao sinirlendi ve çocukları bulmak için bahçeye indi. Kimse yokt-
Ayağı, kendi wushu sopasına takıldı ve düştü. Hayret, düştüğü yerde pasta vardı. 
Kafasını kaldırdı ve ona pis pis gülen çocukları gördü.
" Derdiniz ne sizin? Sopamı nerden aldınız? Ayrıca ne bu yaptığınız? Cezalısınız !! 1!"
" Hayır. Sen cezalısın!"
" Neden babamı dövdün?"
" Ne dövmesi? "
" Gözünü morarttın!"
" Yah! Ben morartmadım!"
" Hayır sen morarttın!"
Çocukla çocuk olunmaz ki.
" Morartmadım."
" Hayır yaptın."
" Nolyo burda?"
" Babaaa!"
" Tao? Neden yerde ve.. bu haldesin?"
" Baba, babam seni dövdü di mi?"
" Ne? Ne dövmesi? "
" Ne ne dövmesi? Gözün? "
" Çanta düştü."
"Ama.. ama.. ağladın!"
" Soğan doğradım. Ve ben ağlamam!"
Tao gözlerini devirdi .
" Tabii ya Miracle In Cell No 7 izlerken 2 kutu mendili ben bitirdim zaten."
" Tao! Kıçını kurtarıyorum sus!"
" Yani babam seni dövmedi mi?"
" Hayır. "
" Ama istesem dòverim."
SuLay iç çekti. 
" Aah ah ne kadar şiddete eğilimli bir toplumuz böyle."
" Dövemezsin!"
" Dòverim!"
" Hayır! "
" Evet!"
*çocuklar çaktırmadan topuklamaya başlarlar*
" Wushu biliyorum döverim!"
" Ben çok yakışıklıyım ben döverim! Dar deri pantolonlarımla hem de!"
" Demek bana el kaldırırsın?"
Tao ağlamaya başladı. 
" PİSLİK HERIF! NASIL BENİ DÖVECEĞİNİ SÖYLERSİN?!"
" T-tao ben sadece gaza geldim b-"
"Sus! Ben gidiyorum, şiddete maruz kalan kadınlar için açılmış onca yer var! Sana mı kaldım ben?"
" T-tao!"

Çocuklar sıvışmaya çalışırken önce HunHan'ın kafası, sonra teker teker diğerlerinin kafası çarptı. 
Ve neye çarptıklarına baktılar. 
O-o.
Elleri belinde, kızgın bir adet Suho.
" Bana söylemek istediğiniz bişey var mı çocuklar? "
" Ehheüheheh." 

* * * * * ** * 
Bütün çiftler, masaya oturmuş yemek yiyorlardı. Çocuklara ceza vermişlerdi. Hepsine kulaklık takmışlar, Suho'nun gençlik yıllarında yaptığı rapi son ses dinletiyorlardı.

Suho mızmızlandı.
" Bence onlara ödül vermiş gibi olduk."
Baekhyun kafasını iki yana salladı. 
" Ooo hiç sanmıyorum. Senin rapini iştime sorunu olan dedeme dinletmiştim ve işitme yetisini o zamana kaybetmişti."
" Yah! Senin rapinden iyidir!"
" Benim gözlerim güzel! "
" Ben zenginim."
*sessizlik*
Herkes kafa salladı. 
" Evet o zengin şimdi susun."
Keyifle yemeklerini yediler ve Baekhyun'un telefonu çaldı. 
" Alo! Halmonii (büyükanne) !"
Lay'in gözleri ışık saçmaya başladı. 
" Aha aha peki. Byee~ Lay!"
" Evet!"
" Büyük annem seni eve davet ediyor."

Arkadan çalan We Are The Champions müziği, hafifçe esen bir rüzgar ve tepede elini güneşe uzatan bir Lay. 
Tabii gerçekte olan şey ise masadayken ayağa kalkıp tavana bakması. 
" Baekhyun'un büyükannesinin evi! Ben geliyorum! "

(Ilk bölüm 147 olmuş HIAAAAAAĞ mıncıracam sizi *oha resmen yavsadm.s* mucks to yuu)

E.T

DifferentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin