wild child | myg

By jisakura

100K 9K 2.2K

Eski BTS üyesi Min Yoon Gi, Kanada'nın ıssız bir tayga ormanında kaybolursa ne olur? Ya anormalliklerle dolu... More

einleitung ✿
eins ✿ welcome to the jungle
zwei ✿ turtle meat
drei ✿ who are you?
vier ✿ wolves
fünf ✿ deal
sechs ✿ fishing
sieben ✿ bangtan
acht ✿ army ants
neun ✿ waterfall
zehn ✿ should i go?
elf ✿ let's hunt
zwölf ✿ inspiration
dreizehn ✿ farm in love
vierzehn ✿ illusion
fünfzehn ✿ i'm with you
siebzehn ✿ chaos in dorm
achtzehn ✿ culpable ones
neunzehn ✿ break apart
zwanzig ✿ final
epilog ✿
photo album

sechzehn ✿ hurtful truths

2.5K 317 76
By jisakura

YOONGI

Şaşkınlığım uzuvlarıma yansımış gibiydi.

Bacaklarım her adım atışımda daha da kasılıyor bedenim kendini ucu bucağı bilinmez bir titreyişe teslim ediyordu sanki. Nereye gittiğini bilmediğim bu arabayı öylece bulmak, durup dururken küçük bir işaretmişçesine onunla karşılaşmak kafamı allak bullak etmişti. Bozulduğunu hatırlıyordum, o halde nasıl buraya sürüklenmişti?

Bilmiyordum, anlayamıyordum. Fakat bu konuda bir fikri olan birini tanıyordum. Ortada esrarengiz bir oyun varmış gibiydi ve ben sanki bu oyunun tek yemiydim.

Tekrar ormanın içine dalıp koştuğum güzergahı hatırlamaya çalışırken beynim bunun için gereken eforu içimde dolup taşan merak ve şüphe duygularıyla gayet güzel temin ediyordu. Buradan dördüncü geçişim olmasından olsa gerek hafızama çizdiğim kabataslak krokiden ve işaretlediğim küçük detaylardan ağaç evi bulmam fazla zor olmadı. Ancak epey yürüdüğüm ve ara sıra yanlış yola saptığım da olmuştu.

Merdivenleri gıcırdatmamaya özen göstererek yukarı çıktım ve aralık olan kapının önünde, tek odadan oluşan bu eve girmek üzereyken duyduğum sesle durdum. Alex konuşuyordu, ama kiminle...

"Ya öğrenirse? Ne tepki vereceğini bilmiyorum."

Neyi öğrenirsem? Neyden bahsediyorsun Alex?

"Korkuyorum. Bana kızmasından, yüz çevirip küs ayrılmasından çok korkuyorum."

Kiminle konuşuyorsun? Neyden korkuyorsun? Söyle.

"Ah, Felix, işler sandığın gibi yürümüyor işte. Ben bir suç işledim ve bedelini ödemekten korkmam beni masum yapmaz."

İçeride ne hakkında konuştuğunu, neden böyle şeyler söylediğini bilmiyordum ve içimde büyüyen endişe hissiyatı kat kat artıyordu. Alex ona güvenmememle alakalı şeyler söylerken haklı olamazdı, her neyden bahsediyorsa mutlaka yanılıyordu. Ah, hayır bu imkansızdı.

"Ona ormanda mahsur kalmasının sebebinin ben olduğumu söyleyemem."

"Ne?!"

Daha fazla duramamıştım kapı ardında. Aniden içeri girdiğimde çömelip kızıl tilkinin tüylerini sevdiği yerden hızla kalktı ve irileşmiş gözleriyle dehşet içinde kalakaldı.

"Yoongi. Sen ne zamandan beri-"

"Çıkış yolunu biliyordun. En başından beri buradan nasıl kurtulacağımı biliyordun!"

Ruhum bedenimin içinde fırtınalarla boğuşurken beynim kulaklarımın şahitliğine inanmamakta diretiyordu. Buraya ilk düştüğüm andan itibaren savunmasızdım ve başka birisi çıkış yolumu bildiği halde bana el uzatmamıştı. Hatta uzatılan elleri kesmişti.

Fakat bu bilgi beni neden böylesine yaralamıştı bilmiyordum. Sonuçta burada mutluydum, onu seviyordum, ancak neden böylesine üzülüp sinirleniyordum? Kandırıldığım içindi belki, ya da güvenme dediği halde güvendiğim için.

Karamel saçlarına ikindi güneşi düşmüş Alex'in gözleri dolu doluydu şimdi. Ses tonu depremzedeydi, titriyordu hala. "Böyle olsun istememiştim. Ben sadece-"

"Arabayı da sen sakladın, değil mi? Hah, inanamıyorum."

"Yoongi, beni dinlemelisin. Bak, sana zarar verme niyetinde değildim. Sadece-"

"Sadece ne Alex? Sadece ne?!"

"Sadece sana ihtiyacım vardı. Yaşamak için."

Şimdi boğazıma atılmış tozlu bir düğüm vardı. Hem yutkunmamı engelliyor hem de beni hasta ediyordu. Sevdiğim kadın karşımda böyle konuştukça dizlerimin bağı çözülüyordu ve ben artık dayanamadım. Her gece onu izleyerek uykulara daldığım saman dolu yatağa oturup başımı öne eğdim. Buz kesen donuk gözlerine bakmak ürkütmeye başlamıştı sanki, tekrardan, ilk günkü gibi. Eğer beni tutmasaydı burada hayatım nasıl olacaktı, hiçbir zaman bilemeyecektim. Ben kaderin oyunu sanırken, Alex'in oyununa gelmiştim.

"Benim sana olduğu gibi mi?"

-


"Bunu iç, her şeyi anlatacağım."

Güneş batmış, çekirge sesleri kaplamıştı her yanı. Benim güneşim batalı çok olduğundan ruhsuz bir ceset gibiydim, duvara sırtımı verirken ondan bir farkım var mıydı bilemedim. Sorun, onunla kalmak değildi, ya da onunla geçirdiğim koca bir ay belki aydan da fazlası, değildi. Sorun, ona aşık olmuşken beni en başından aldatışıydı. Söyleyebilecekken söylemeyişi, yapabilecekken yapmayışı, düzeltebilecekken düzeltmeyişiydi. Sorun, yalandı.

Her gece yatmadan önce içinde sıcak süt içtiğimiz kahverengi ağaç bardağın içinde şimdi bilmediğim, buharından sıcak olduğunu anladığım bir içecek vardı. Uzattığı bardağı almadan önce tereddüt ettim. Gücenmiş bakışlarını aldırmadan tepkisizliğimi koruyunca "Çay" deyiverdi. "Rahatlamanı sağlayacak."

Gözlerine bakmamaya özen göstererek elinden aldım ve dudaklarıma götürmeden önce üfleyip soğumasını sağladım. Boğazımdan aşağıya süzülürken buruk ve mahoş bir tad bırakmıştı damağımda. Ne çayı olduğunu çözemedim fakat ilgilendiğim en son şey bu olduğundan sormadım da.

"Anlat. Beni nasıl kandırdığını ve tüm bu süreçte zorluk çekerken nasıl aptallığımı izlediğini anlat."

"Hiçbir zaman böyle düşünmedim ben. Zorlanmadığımı mı sanıyorsun? Defalarca seni göndermek istedim. Hayatına dönmeni, yarım kalmışlığı atlatmanı istedim. Fakat yapamadım işte. Bırakamadım."

Histerik bir kahkaha döküldü dudaklarımdan. Sabahki halimiz saniyeler önceydi sanki. Ona yalnızca aşk ve özlem dolu gözlerle bakarken birden nasıl yabancılaşmıştım, hayret ettim. Bağırıp çağırmak istiyor, özür dilese affedecek duruma gelmek istiyordum ama zordu. Ona en çok ihtiyaç duyduğum anda bana yardım etmemişti. İyileştirdiğini sanırken en büyük yarayı vermişti şimdi.

"Neden? Bundan ne kazanacaktın ki böyle bir şey istedin? Ne sebep oldu Alex?"

Okyanus gözleri dolup taştı bu defa, acı acı gülümsüyordu kiraz dudakları. Usulca yatağa oturdu ve ellerini kucağında birleştirerek gözlerini benden kaçırdı.

"Sana buraya ilk geldiğinde söylediklerimi hatırlıyor musun? Ormanın koruyucusu olduğumu söylemiştim hani."

Ondan korktuğum dönemlerden gelen bu anıyla kafamı salladım.Duyacağım şeyler için hazır mıydım bilmiyordum.

"Ben aslında dünyaya gönderilen sınırlı sayıdaki şifa meleklerinden biriymişim Yoongi. Sen gelene, bana hikayeni anlatana kadar bunu hissetmedim. O meleklerin tek amacının seçilen tek bir kişiye deva olmak olduğunu ve karşılığında bir bedel ödediklerini biliyordum fakat onlardan biri olacağımı tahmin etmedim. Başta sadece merak etmiştim, acaba onlardan biri olabilir miyim, gerçek amacım ne diye, fakat gün geçtikçe merakım gerçeğe dönüştü. Ben o meleklerden biriydim ve sen de mühürlendiğim insandın. Yan etkilerini her geçen gün öğrendiğim bu şeye ayak uyduramadım, bedelimin ne olacağını düşünmekten uyuyamadım. Benim yüzümden ormanın cezalandırılmasından korktum, yan etkilerinden biri olan bana aşık olmandan korktum."

"Gerçek değil miydi yani, tüm duygularım...yan etki miydi?"

"Bunu tam anlamıyla bilemem. Kalpte hissedemediğim tek duygu aşk."

Boğazımın kuruduğunu hissedip elimdeki fincandan bir yudum daha alarak bu garip çayı yutarken her geçen saniye rahatladığımı hissediyordum. Duyduklarımın etkisi miydi yoksa tamamen çayın bahşettiği bir yanılsama mıydı bilmiyordum fakat açıkçası şu durumda umrumda bile değildi.

Garipseme duygusunu terk edeli çok oluyordu. Anlattığı şeyler doğrultusunda ona inanmamam için hiçbir sebep de yoktu. Fakat eksik bir şeyler var gibiydi ve ben nedense en çok o eksikliklerden korktum. Tek amacı bana iyi gelmek olan bu kıza haksızlık etmiş olma ihtimalim kaçtı? Duygularımı kalbimin en derininden hissederken aşkın sadece basit bir mührün yan etkisi olma ihtimali peki?

"Tüm bunları bana anlatsaydın gitmek isteyeceğimi biliyordun. Bu nedenle hazır fırsat eline geçmişken yolu bilmediğini söyledin ve bozuk arabayı da ne olur ne olmaz diye sakladın. Sonra zaman geçtikçe beni aktivitelere çıkmaya zorladın, derdimi anlattırdın, beni olgunlaştırdın ve kendine aşık ettin. Doğru mu?"

Alex kafasını yavaşça sallayıp buğulu gözleriyle bana bakarken bu yolun sonunda ne olacağını görememek beni bir kez daha deli etti.

"Peki ya bedel ne olabilir? Ayrılık acısı çekmemiz mi?"

"Bilmiyorum. Gerçekten."

Göz kapaklarım ağırlaşmaya başladıkça hüznüm alevleniyor, cayır cayır yakıyordu tüm evrenimi. Bedel uğruna beni iyi etmek için çabalayan bir meleğe beni kandırdığı için kızmış, sinirlenmiştim az önce. Rahat ve huzurlu bir hayat sürmek varken ben gelmiştim ayağına kadar, ondan bir şeyler koparabilmek için. Nasıl olurdu da yüzsüzce kızabilirdim şimdi? Her şeyi bir kenara fırlatıp günlerce bana katlanarak hayatıma güzellik ekleyen birine nasıl olurdu da beni zorla tuttu diyerek küsebilirdim, imkansızdı.

"Araba çalışıyor, tamir ettim." Benim çaldığım hazinelerin bile eksiltemediği umut dolu gözlerini hüzün perdesi çökmüş bir şekilde sıkıca yumdu. Kendini sıkışları gözlerinden damla damla yaşlar boşaldığında daha da şiddetlendi. Ona sıkıca sarılmak varken hareket edemiyordum şimdi. Bedenim kilitlenmiş gibiydi ve kolumu dahi kıpırdatamıyordum. Gözyaşlarımın onunkiler gibi yanağımdan süzüldüğünü hissettiğimde bir felçliydim artık.

"Sana veda etmeyeceğim çekik göz. Beni tüm günahlarıma rağmen affet."

Ona elimi uzatıp kıpkırmızı kesilmiş yanaklarına değdirmek, boncuk boncuk inen yaşlarını silmek istiyordum, yapamadım. Kolundan tutup hıçkırıklarıyla sarsılan bedenini kollarımın arasına almak istiyordum, yapamadım. Doyamadığım, tarifi olmayan dudaklarına buse hediye etmek istedim, kıpırdayamadım.

"Üzgünüm." dediğini duydum bilincimin son deminde. Ardından koca bir boşluğa düştüm hızla, farkına bile varamadan. Bedenen yanmıyordu canım, ruhum dört bir yanı alev almış kan ağlarken. Ondan alıştıra alıştıra değil hızlı ve keskin bir hareketle koparılmıştım sanki.

Sonra karanlık ve acı geçip gitti. Gözlerimi açtım.

Fakat bu sefer ne saman yataktaydım ne de Alex yanımdaydı.



Continue Reading

You'll Also Like

76.2K 6.7K 29
Mi Cha şunu fark etmişti; Jeongguk birisine eğer değer veriyorsa o kişinin canını kendine eş değer tutuyordu. Yani onun canı yanıyorsa kendisinin can...
16.7K 2K 7
kariyerinin zirvesinde olan ünlü müzisyen jennie kim, yıllar önce geride bıraktığı daegu'dan bir parçayla yüzleşmek zorunda kalır.
11.5K 929 16
Changbin ❤ Bana sessizce sakladığın gözyaşlarını gösterebilirsin. görüldü {Tamamlandı} Başlama: 05/02/2022 💕 Bitiş: 13/ 05 /2022 💕
804K 65.6K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...