"Yani şimdi Sehun mutasyona uğramış insan gibi birşey ama hala insana dönüşmesi için umut var diyorsunuz?"
Chen saatine baktı.
"3 saat. Lay, anlama konusunda kendi rekorunu kırdın. Aferin sana dostum. "
Suho uyuz uyuz baktı.
"Saf ve masum diye aptal muamelesi yapma. "
Chen kıkırdadı.
"Bakıyorum birileri senin küçük unicorn'a laf atınca huylandın hayırdır sana?"
"Yah! Kim demiş o benim unicornum diye? O sadece saf ve korunmalı. "
"Hadi canım sen onu benim külahıma anlat. Koruma maksadıyla en büyük zarar senden gelecek ona haberi yok."
'Sen kaşındın.'
"Kyungsoo! "
"Wae?"
"Şu Chen'e birşey de. Yalnızlık ve işsizlikten Lay'e bulaşıyor. "
Kyungsoo tehditkar gözlerle Chen'i süzdü.
Dolaptan kereviz çıkardı ve Chen'e doğrulltu.
"Bir hafta boyunca sebz-"
"HOOOUUV HOOOUV Ağır ol adamım kimse zarar görsün istemeyiz. Şimdi o elindeki kerevizi yavaşça tezgaha bırak ve et pişir. Lay'i rahatsız etmiyeceğim. Tamam."
Kyungsoo şüpheyle onu süzdü.
"Öyle yapsan iyi edersin."
******
"Sehun."
"Dwe?"
"Kyungsoo'nun dediğine göre iyi yemek yapıyor ve hızlı öğreniyormuşsun."
"Bu da insanüstü özelliklerimden biri. Hızlı öğrenme."
"Başka ne var?"
"Bildiğin gibi, ikna edebilme ve hızlı
öğrenme, ayrıca fiziksel açıdan da bir insana göre güçlü ve dayanıklıyım."
"Ama hislerin var... Yani hissedebiliyorsun?"
"Açıkçası o günden beri hislerim hiç olmadı." 'Ta ki sana tekrar rastlayıncaya kadar. '
Luhan başını eğdi.
"P-peki ya şimdi?"
"Sanırım geri kazanıyorum."
"Böyle kalmak ister misin? Yoks-"
"Hayır. Ben normal olmak istiyorum. Tekrar yemek yemek, yorulmak ve uyumak istiyorum. Beni bu hale getirenleri bulmak istiyorum. Bu yüzden onları pek sevmiyorum. "
"Ben de bilim insanlarını sevmem."
"Neden?"
"Onlarda aile kavramı ve manevi değerler yoktur. Sadece olgu ve kanıtlar. Somut. Deneysel. "
Sehun ona anlamsızca baktı.
Normalde insanlar
'Evet bu konuda yaran varmış gibi görünüyor. Anlatıp rahatlamak ister misin?'
Tarzında hoş cümleler kurar.
Pfff hadi ama Sehun bu.
Malum olaydan önce bile odun olan Sehun.
Yine yüzü biraz üzülmüş gibiydi ve Luhan buna bile şükretti.
Madem Sehun istiyordu, onu tekrar insan yapacaktı.
*****
"Kris! O koça kıçını kaldır ve cüzdanınla beraber buraya gel!"
"Tanrım Tao... Daha 4 gün önce alışveriş yaptık. Ben daha donumu değiştirmeden yeni giysi alıyosun. Okuldaki noonalardan daha betersin."
Tao surat astı.
"Öyle mi? Tamam o zaman. Sana noonalarla mutluluklar dilerim. "
Kris gözlerini devirdi.
'Bir Gucci çanta sonra öyle demeyeceksin ama.'
*AVM'de*
"Kriiis bana bunu al!"
"Kris bak bu çok iyi!"
"Kris bu bende iyi duruyor sanki."
'Tanrım save me.'
Tao Kris'e kaçamak bir bakış attı. Kris'in sıkıldığını gördü.
'İş başa düştü Tao.'
Kris'e arkadan sarıldı ve en şirin gülümsemesini takındı. Kris onun bunu alışveriş için yaptığının farkındaydı ama Tao'ya karşı koyamıyordu.
Ama belki de bunu fırsata çevirmeliydi?
Hızla Tao'nun dudağına öpücük kondurdu , Tao kıpkırmızı bir halde geri çekildi ve koşarak mağazadan çıktı.
Kris gülümsedi.
'Yine silahını kullanamadın Tao.'
Aynı anda hem Tao 'yu mağazadan çıkarmıştı, hem de onu öpmüştü.
Amma da ballıydı.
****
Kyungsoo yine mutfakta yemek yapıyor, Kai de onun ne yemek yaptığını(dolgun kalçalarını) izliyordu.
Kesinlikle Kyungsoo için hisleri vardı.
Bunu evde Lay ve Kai'nin bok kafalı beyni dışında herkes biliyordu.
Sehun bile öğrenmişti.
Lay'in verdiği cevap ise "Kendisi söylemediyse nereden biliyorsunuz?" Olmuştu.
(Oh Lay, deseler bile bilmiyorsun ki)
Güya mutfağa ders çalışmak ve anlamadığı kısım olduğunda Kyungsoo'ya sormak için gelmişti. Oysa Kyungsoo'nun arka manzarasını izlerken farketmeden kalemini kemiriyordu.
Tch tch.
En az Chen kadar yoklukta olmalıydı.
Kyungsoo da arada bir ona dönüyor ve dersi soruyordu.
Oysa Kai, hangi kitabı getirdiğinden bile habersizdi.
Masadan rastgele kitap ve kalem almıştı.
Bu gidişle sınıfta kalacak.
Allahtan zeki.
Peki Kyungsoo'nun ona karşı hisleri?
404 not found.
Kimse bilmiyor, kapalı kutu gibi. Ama eğilim var gibi,kim bilir?
"Ee anlamadığın bir yer var mı? "
"Oo-oo hayır, yok."
"Tamam."
Ve o anda, Kai'nin gelmesini istediği en son 2 kişi geldi.
Baekyeol!
"Vaay Kai. Ne çalışıyorsun? Gördüğüm gibi yine canlı örnek üzerinde insan anatomisine yoğunlaşmışsın. Özellikle de arka yüzeye."
"Kyungsoo -hyung sana yemek yapmıyor mu? Yedin bitirdin kalemi. "
Kyungsoo ikisine döndü.
"Bırakın çocuğu da çalışsın."
Baekhyun masayı işaret etti.
"Porno dergisine mi?"
"Ne?"
Kai şaşırdı.
'Ne diyor bu? Ne po-'
Masaya baktı.
HSSKTROLOJI
Masadan ders kitabı zannederek aldığı şey, Chen'in porno dergilerinden biriydi.
Baekhyun güldü.
"Bu gidişle harika bi doktor olacaksın. üstelik TM sınıfındasın!"
Kyungsoo masaya yaklaştı ve Kai hemen dergiyi alıp rulo yaptı ve tişörtünün içine soktu.
"Yok canım ne porno dergisi? Tövbe yarabbim böyle müstehcen ve caiz olmayan şeylerle beni bozuyolar."
"Madem sapık birsey degil ver de bakayım. "
"O-olmaz!veremem!"
"Neden?"
"Çünkü bu ııh şey, sadece dansçıların okuduğu türden bir dergi."
"Hala okumamam için bir sebep göremiyorum. "
"Vermeyeceğim işte."
"Ver şunu."
"Hayır."
"Yah!"
"Andwee!"
Kai rulo yaptığı dergiyi iyice kendine bastırdı.
Kyungsoo ani bir hareketle Kai'nin üstüne çıktı ve tişörtünü kaldırarak ruloyu almaya çalıştı.
"Oooooo Luhan 1 Kyungsoo 2. Evrenin.düzeni değişiyor git gide. "
"Kyungsoo hyung. Aramıza hoşgeldin. "
Tam o sırada Lay ve Suho mutfağa girdi ve Suho anında Lay'in gözlerini eliyle kapattı.
"Yine ne oldu ya?"
"Sus Lay çıkıyoruz buradan. Evdekilerin üreme dönemi gelmiş."
Kyungsoo işte o an yaptığı şeyin farkına vardı ve donuna varana kadar kızardı.
Kai'nin de durumu çok farklı değildi hani.
Kyungsoo'nun gözleri kocaman oldu ve hemen elini çekti. Kai'nin üzerinden kalktı.
"Bir daha adam gibi kitaplar getir."
BaekYeol ölümüne gülüyordu.
Kyungsoo eline kepçe aldı ve ikisini de kepçeyle dövmeye başladı.
"YAAAH! ACIYOR!"
"HYUUNG JEBHAL!"
"SALLAJUSEYO!"
"HELP!"
"SOS!"
"Gavurun tohumları. Geberin."
Kai olduğu yerden kalktı.
"Yapma Kyungsoo Hyung. Hani kadına şiddete karşıydın?"
Kyungsoo durdu.
Baekhyun bağırdı.
"Yah! Biz erkeğiz tamam mı? Dibine kadar hem de neden durdun?"
Kai gozlerini devirdi.
'Tabii ya eyeliner süren erkek. Ne maço ama.'
"O zaman devam.ediyor-"
"Tamam tamam biz iyiyiz böyle. Bu arada Kai. Son dualarını et. Cunku dönüşüm muhteşem olacak."
"Erkeğe mi?"
"Aishh. Yürü Chanyeol."
Kai sırıttı.
Kyungsoo'ya baktı ve hemen gözlerini yere dikti.
AWKWARD.
"Ahem. Aağm şey, ben gidip matematik çalışsam iyi olur. K-kolay gelsin Hyung."
"S-sana da Kai."
Kai oradan hemen uzaklaştı.
'Lanetolasıcagiller. Adrenalinden kalbim çarpıyor. Porno dergisinden de olabilir. Ya da... '
Bir süre kendisine dokunan kalp dudaklı, göz akı zengini Hyungunu düşündü ama sonra kafasını iki yana salladı.
'Git ve ders çalış Kai.'
Kyungsoo, yanaklarına hücum eden sıcaklığı görmezden geldi ve işine devam etti.
'Bu ikisine tasma almalıyım. '
*****
"Dog goes woof, cat goes meow and mouse goes squ-"
"Hayır Suho, telaffuzun yanlış."
"Belki de bana Ingilizce öğretirken The Fox şarkısı yerine gramer ve fonetik kitabı falan kullanmalısın?"
"But if you meet a friendly horse, will you comminucate by mooooooors-"
"Kris ben ciddiyim! Hem sen ingilizce biliyor olabilirsin ama aksanın berbat."
"Belki yarı Kanadalı yarı Çinli olduğum içindir. Ne fark eder sonuç olarak ingilizcede senden iyiyim. Gerçi ingilizce bilmeyen biri bile ingilizcede senden iyi. Kendini geliştirmen lazım Suho."
"The Fox şarkısıyla mı? Sonra sokağa çıkıp What Does The Fox Say? Diyip dans etmeye başlayayıım. Herkes der zaten aa ne güzel ingilizcesi var kesin yurtdışında okudu."
"Herkes bu işe vat iz yor neymle başlar, neither I ile bitirir dostum. Sen bilirsin."
Suho derin bir iç çekti.
'Hayır param da var neden gidip bi kursa falan yazılmıyorum ki.
I hate my.life.
'Ingilizcem buna yetiyor. '
*****
"KAHVALTIAAAĞ!"
"Geliyoruuuaam."
"Hadi Chanyeol kaldır o kıçınıaaağ!"
"Sofra hazıaaağr!"
"Neden herkes Halil Sezai gibi bağırıyoooooağr?"
"Bilmiyoruuuaaağm!"
Kris hariç herkes sofradaydı.
"Tao?"
"Hayır.bunu.yapmayacağımm. küsüm onunla ben."
"Yine ne almak istedin de aç kalmamak için sana almadı?"
"Hıh."
"Her neyse taş kağıt makas oynuyoruz. Kaybeden gidiyor."
"KAYİ BAYİ BWO!"
"Yehey Luhan.kaybetti! "
"Ruhuna el fatiha."
"Oraya en son Krisi uyandırmaları için BaekYeolü yolladık, o günden beri böyleler..."
"Ha.ha.ha."
"Her neyse gidiyorum ben."
"Ben de seninle geleyim mi?"
Herkes şaşkınlıkla Sehun'a bakıyordu.
"Kendi ölümüne davetiye?"
"Unuttun mu benim insanüstü güçlerim.var."
"Kolay gelsin. "
"Tanrı yardımcın olsun."
Luhan kızardı.
'O şimdi benim koruyucu meleğim oldumsu gibimsi bişeysi. Ahhaiahajavsjajwugshsban.'
'Evet Sehun . Gidiyoruz. Her türlü tehlikeye karşı Luhan'ı koru.'
Mübarek sanki Savaşa gidiyorlardı.
Gerçi pek bir farkı yoktu.
*****
Knock knock.
Cevap.yok.
Knock knock knock
.
Luhan yutkundu ve Sehun'a baktı.
"Bence sen geri çekil Luhan."
"A-ama-"
"Hadi."
Luhan iç çekti. "Tamam."
Sehun tekrar kapıyı çaldı.
Knock knock knock.
"Kahvaltı hazır Hyung."
Tepki yok.
Sehun derin bir nefes aldı ve içeri girdi.
Girmesiyle kafasına terlik yemesi bir oldu.
"Mmppphh."
"Auch! Bu biraz acıttı."
"Sehunah kwenchana?"
"Oh. Dwe."
Kris yarı anlaşılan garip bir dilde konuştu.
"Değfoğluğn mmpph."
Sehun kafasını iki yana salladı.
"Bu böyle olmayacak. Su getiriyorum ."
"Andwe! Daha iyi bir yol biliyorum."
"Jinjjja?"
Luhan evil bakışını takındı.
"Belki bilmek istersin diye söyledim, Tao Gucciden yeni bir takım sipariş etmiş ve kapıda senin kredi kartınla ödü-"
"ANDWE! HUANGZITAO AŞAĞI GELIYORUM ELINDEKINI HEMEN BIRAK!!"
Haykırıp saliseler içinde tepki verdi ve alt kata koştu.
Luhan kahkahalar atıyordu,.gözleri gülmekten sulanmış, 32 dişi ortaya çıkmıştı.
Sehun onun gülüşünü ve güzel yüzünü izledi.
Bilim bunu nasıl açıklayacaktı?