♣BU KIZ MAFYA♣ (ARA VERİLDİ)

By otekidunyali12

170K 7.1K 1.2K

Sekiz yaşında toz pembe hayalleri olan çocuktum ben. Sekiz yaşında hayallerim gibi dünyamda karardı. Yalnızdı... More

♣️NEFESİN HAYATI♣️
♣️DİLSİZ♣
♣️SAÇMA♣️
♣️ECRİN KRİZİ♣️
♣️KUZEN ALARMI♣️
♣️İĞRENÇSİNİZ♣️
♣️ACI VE ÖFKE♣️
♣️AKSi PRENSESİM♣️
♣️YENİ BİR NEFES♣️
♣️ERESE İNAT♣️
♣️AL SANA ŞAKA♣️
♣️KAÇIRILMA♣️
♣️ÖLÜM YAKIŞMAZ♣️
♣️EVET♣️
♣️SUÇU NE♣️
♣️SİYAH♣️
♣️ACISIZ İŞKENCE♣️
♣️GÜNAHLARIN ŞEHRİ♣️
♣️İZİN VEREMEM♣️
♣️HAYDAR SELFİE♣️
♦️ANKET♦️
♣️YÜREĞİM KÖRMÜŞ♣️
♣️BEN SENİNDİM♣️
♣️ÖLÜMDEN BETER♣️
♣️KÖTÜ KURTARICI♣️
♣️SENSİN EŞŞEK♣️
♣️BENİM KARIM♣️
♣️UNUTAMAM♣️
♣️İMZA♣️
♣️AYNI DEĞİL♣️
♣️TUTSAK♣️
♣️TÜKENDİK♣️
♣UMUT♣
♣ŞANS♣
♣UĞUR♣
♣YENİ BAŞLANGIÇLAR♣
♣İSTENMEYEN♣
♣VAZGEÇİLMEYEN♣
♣VEDA♣
♣ŞÜPHE♣
♣SIR♣

♣️VAHŞİ KEDİ♣️

1.6K 82 85
By otekidunyali12

Gözlerimi açtığımda yine ayak ucumda uykuya dalmış Batın'ı görmemle gözlerimi devirdim.
Ayaklarımla yüzünü okşamaya başladım. Amacım uyandırmak ama uyanmıyor. Dahada sırnaşıyor pezevenk!

"KALK GARİİ!"
İçimdeki egeli kızı uyandırdın Batın. Bağırmamla birden geriye doğru kalkınca sandalyeden düştü mal. Kahkahalarla ona gülerken başını okşuya okşuya ayağa kalktı.

"Ben buz bulup geliyorum."
Der demez odadan çıktı. Gülmeyi kesip nefes almak için oksijen maskesini taktım. İtin yaptığı sıcak, soğuk eziyeti yüzünden astım hastalığım ayağa kalktı. Attığı kurşunların biri sol çiğerimde hasar yapmıştı. Nefes alışım düzelince maskeyi çıkarıp başucuma koydum.

Başında buz torbasıyla içeriye giren Batın bana göz kırparak koltuğa oturdu.

"Evet! Öğle yemeğini mi beklersin, taburcu olmak mı istersin? Karar senin."
Dediğinde

"Deli misin. Tabiikide buradan kurtulmak istiyorum."
Der demez yataktan kalkmaya çalışınca Batın beni omuzlarımdan iktirip yatağa geri yatırdı.

"Acele etme."
Demesiyle kaşlarımı çatıp omuzlarımı oynatarak ellerini iktirdim.

"Bana emir vermeyi kes artık!"
Diye çemkirdiğimde odaya hemşire girdi. Serumu çıkardıktan sonra şırıngayı sarı sıvıyla doldurup kolumu eline aldı.

"Bu ne bu."
Dediğimde Batın

"Önlem diyelim."
Dediğinde anlamayan bakışlarımla ona bakıyordum. Taaki vücudumun birden yatağa düşmesiyle. Ağzımı açıp birşeyler söylemek istesemde yapamıyordum.

Sadece gözlerimi oynatabiliyordum. ALLAH aşkına bu ne böyle. Felç olmuştum sanki. Batın yüzüme doğru eğilip dudağımı öptüğünde hiçbir tepki veremedim. Ama lanet dudağının soğukluğu tüm bedenimi kaplamıştı. Hissedebiliyorum... Fakat tepki veremiyorum.

Öpmeyi kesip yanağımı okşayarak

"Üzgünüm Kraliçem. Evimizin yolunu görmeden ve huzursusluk çıkarmadan gitmek istiyorum."
Der demez cebinden çıkardığı siyah bandajla gözlerimi karanlığa hapsetti.

Yataktan kalktığımı hissedince Batın'ın beni kuçakladığını anladım. Pis kokusunu alabiliyordum.
10-15 dakika sonra bedenim yumuşak bir yere bırakılmıştı. Bandajın açık kalan alt kısmıyla nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum fakat görüş mesafem kısıtlı. Ama Batın'ın ben yatar pozisyondaki hâlimdeyken kemerleri bağlamasıyla arabada olduğumu anladım.

Eğerki ben arabada yatar pozisyonda kalmaya devam edersem kusabilirim. Ve bu gerçekten iğrenç. Kıpırdayamıyorum, yüzüme kusmak istemiyorum.

***

Göz kapaklarım yavaşça kendiliğinden açıldı. Odanın aydınlığı gözlerimi tekrar yummama neden oldu. Gözlerimi aydınlığa alıştıra alıştıra araladım...

Bileğimde hissettiğim baskıyla başımı sağ tarafa- Aha! Hareket edebiliyorum! Yedim seni Batın!

Hızla yattığım yerden kalkmaya çalışınca sağ bileğim beni geri çekti. Hayvana bak! Bileğimi zincire vurmuş. Ben bu sahneyi bir yerden hatırlıyorum... Her neyse.

Zinciri kendime doğru asılmaya başladım. Kendimi okadar çok sıktım ki dikişlerim sızladı. Ulan piç kurusu, ulan pezevenk. Köpekmiyim lan ben önüne gelen beni zincire bağlıyor.

"KODUMUN PUŞTU BATIN! GEL LAN BURAYA PUUŞT!"
Avazım çıktığı kadar bağırdığımda kapı açıldı.

"Uyandın mı sevgilim."

"Tipe bak tipe. Huna bak huna, ağza bak ağza. Bana bak! Senin o ağzını yırtarım!"
Dediğimde gülmeye başladı. Komik mi?

"LAAAN! SİNİR KÜPÜ GEREKSİZ PUŞT! SENİN A- Koyardımda..."
Dediğimde yere oturup mal mal bana bakmaya başladı.

"Gerizekalı."
Der demez başımı sağ tarafa çevirdim. Yan gözle hâla bakıyor mu diye baktığımda tekmemi savurdum.

"Bakmasana lan!"
Dediğimde, hâla tekmelerimi savurduğum sol ayak bileğimden tutarak kendine doğru çekti.
Bileğimi öpüp

"Birazdan gelirim."
Der demez ayağa kalkıp odadan defoldu. Yerden yatağa tırmanıp birdaha çıkarmayı denedim. Tâki gözüm kilitteki küçük anahtara takılana dek. Kilidi çevirmemle zincir çözüldü.

Bu çoçuk gerçekten mal. Anahtarı alıp bileğimdeki kilidide açtıktan sonra odaya elinde kahvaltı tepsisiyle Batın girdi.

"Kurtulmuşsun."
Dediğinde pis sırıtışımla yavaşca yatağın üstünde ayağa kalktım. Zinciri sıkıca kavrayınca Batın yutkunarak

"Sıçtım."
Der demez elindeki tepsiyi yere düşürdü. Bende bağırarak üstüne doğru atladığımda yuvarlanarak diğer tarafa geçti. Elimdeki zinciri hızla ona doğru savurunca sıyırıp vazoyu kırdım.

"BENİM VAHŞİ KEDİM!"
Diye bağırdığında

"Göstercem ben sana vahşiyi kediyi."
Der demez zinciri bir kez daha savurdum. Yine ıska!

"Nefes sakin ol!"
Dediğinde bir kez daha zinciri savurdum ve tam isabet... Popo?

"Ah! Ahh! Nefes yaaahh! Ah!"
Diye bağırmaya başladı.

"Oh olsun. Bok mu var bağladın puşt!"

"Tam iğleşmeden kaçmandan korktum."
Dediğinde zinciri bırakıp yatağa oturdum.

"Niye öptün! Orospu!"
Dediğimde

"Hissettin mi?"
Dediğinde yastık alıp sertçe fırlattım.

"Yok! Götümden uyduruyorum."
Der demez sırtımı ona dönüp geceliği sıyırıp karnıma baktım. Kanamıyordu fakat bastırınca acıyordu. Karnımı kapatıp yatağa yattım.

"Krem falan var mı. Acıyor burası."
Dediğimde ayağa kalkıp karşıdaki kapıyı açıp ilaç dolabından birşeyler alıp yanıma geldi.

"Aç karnınıda pansuman yapayım."
Dediğinde nah işareti yapıp.

"Altımda don yok. Açamam sana oramı buramı."
Dediğimde

"Beş dakkikalık işim var. Açsan ne olacak."
Dediğinde

"Don bul bana. Şort olur eşorfman olur. Bul işte bir şeyler."
Dediğimde sitemle

"Nerden bulayım ben sana donu şimdi."
Dedi. Bir iki dakika susup düşünmeye başladım. Ve gözümle Batının eşorfmanına bakınca Batın

"Sen ciddi olmazsın..."
Dediğinde iki kaşımı aşağı yukarı kaldırarak

"Çıkar! Çabuk!"
Dediğimde ayağa kalkıp tam çıkaracakken elimle durdurup

"Dur lan napıyon!"
Dememle

"E çıkar demedin mi?"

"Dedimde, gözümün önüde demedim. Gir banyoda çıkar, beline havlu sar gel."
Dememle banyoya girip 5 dakika sonra karşıma dikledi.

"Oha! Bune lan!"
Der demez gülmeye başladım. Havlu dizinin beş karış üstünde. Sanırsın mini etek giymiş.

"Komik mi?"
Der demez eşorfmanını suratıma fırlattı. Gülmekten karnım acısada durduramıyordum kendimi. Zorla eşorfmanı giyip yatağa uzandım. Gülmem kıkırdamaya dönüştüğünde Batın karnımı açıp bandajı nazikçe kaldırdı. Pansumanı yapıp tekrar bandajı yapıştırdı.

"Yarın dikişlerini aldıralım."
Der demez ayağa kalktı. Eşorfmanı çıkarıp üstüne fırlatıp

"Giy şunu. Pisikoloji diye bir şey kalmadı bende."
Dediğim de pis bir sırıtış atarak odadan çıktı.

Ağrımın biraz hafiflemesiyle başımı yastığa koydum. Boş gözlerle tavana bakarken yaşadıklarım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. Ama hep bir yerde takılıyordu. Eres.

Eres ve sürtükleri. Adam beni aldadtı. Gerçi aldadacak kadar çift olabilmişmiydik. Yakınmıydık ki birbirimize. Özlüyor muyum...

O aramızdaki gönül bağları kök tutamadan kopmuşlardı işte. Olamazdık. Biz diye birşey artık olamazdı. Yanağımın ıslandığını hissedince elimle gözlerimi sildim.

Ben ne ara bu kadar sevdim bu aptalı! Niye bu kalbim bu kadar kıvranıyor. Sığmıyordu koca yere. Sevipde kavuşamamak, özleyipde barışamamak...

Çaresizlik içinde yapayanlız ben. Yine ben. Daralmıştım yine. Yatktan kalkıp kapıyı açtım. Karanlıktı. Elimi duvarada gezdirirken umduğumu bulup düğmeye bastım. Burası bir tür sığınak gibi bir yer. Merdivenlere doğru yürümeye başladım. Başım dönmeye başlamıştı. Yavaş yavaş basamaklarda yükselirken daha fazla tutunamadım ve olduğum yere çöktüm. Ah başım! Lanet ağrı yine baş gösterdi. Ellerimle başımı tutup sağa sola sallıyordum ama ağrım geçmek bilmiyordu. Çınlıyordu. Daha fazla dayanamayıp çığlık atmaya saçlarımı yolmaya başladım. ALLAHIM bu nasıl bir acı. Beynime bıçak saplıyorlardı sanki. Çığlıklarım şiddetini arttırmıştı. Ayağa kalkmayı denediğimde dengemi kaybedip, çıktığım dördüncü basamaktan aşağıya yuvarlandım. Düşmek bile canımı yakmıyordu. Acı gittikce şiddetini arttırmışken üstümdeki kıyafetimi yırtmaya, yırtılan kıyafetimdem sonra derimi yırtmaya başlamışdım.

"NEFES! NEFES!"
Yanıma koşarak gelen Batın'ı görünce bir hışımla onun yüzüne tırnaklarımı geçirdim. Ellerimi tuttuğunda başımı yere vurmaya başladım. Acım dinmiyordu.

"NEFES KENDİNE GEL!"

"Ssu-so-soğ-uk suu"
Diyebilmiştim sadece.

"HANDE! SOĞUK SU HANDE!"
Batın'ın bağırmasıyla acım daha çok çoğaldı. Hande dediği kız elinde suyla yanımıza geldi. Batın başımı tutup içirmeye çalışırken, bardağı elinden alıp başıma döktüm.

Bardağı bir köşeye atıp yerde kıvranmaya başladım. Beş saniye sonra ağrım geçmişti. Ama o kadar yorgundum ki kıpırdayamıyordum. Yüz üstü yatarken Batın beni döndürüp kucağına aldı.
Ağlıyordu. Başımı göğsüne yaslatıp, başını başıma koydu. Yorgun bedenimin uykuya ihtiyacı vardı.

ERESİN AĞZINDAN

"Eres! Bırak şunu!"
Altay'a gülümseyip bir şişeyi daha boşalttım.

"Tamam tamam. Bu sondu."
Ağzımı yaya yaya konuşmam Altayın suratını buruşturmaya yetmişti.

"Hadi kalk annem bekliyor. Kadını üzmeye hakkın yok."
Dediğinde oturduğum yerden zorla kalktım. Daha bir adım atamadan düşüyordum ki Altay kolumdan tuttu.

"Şu hâline bak! Ayakta duracak hâlin yok!"

"Buraya beni azarlamaya geldiysen bırak beni."

"Bunu evde konuşuruz. Araban nerede."
Altay'ın bunu demesiyle sağ elimi zorla kaldırıp

"Orada."

"Gerizekalı! Orada araba yok!"
Dediğinde

"O zaman şurda. Hayır hayır burada. Belki az ileride."
Saçmalamaya devam ederken Altay ağzımı kapatıp bir taksiyi durdurup

"Uğur Sultan konağı."
Der demez taksi harekete geçti. Altay'ın omzuna yatacağım vakit sağ koluyla anlımı tutup

"Leş gibi içki kokuyorsun. Sırnaşma bana."
Demesiyle anlımı elinden kurtardım. Arabanın içi o kadar sıcaktı ki camı sonuna kadar açıp belime kadar dışa çıkıp

"NEFES! NEFES!"
Diye bağırmaya başladım. Taksi şoförü

"Aman yiğenim napıyon! Gir gözünü sevem! Polis molis görür gir içeri!"
Dedi. Altay boş durur mu.

"Aptal! Adam gibi içmesini öğretcem ben sana."
Der demez gömleğimiden asılıp içeriye soktu beni.
Pencereyi yine kapatınca sıcaklık beni boğmaya başlamıştı. Elim kola gittiğinde Altay elime vurup

"Dokunma!"

"Az aça-"

"Hayır!"

"Şu kadar"

"Amına koduğumun! Sus lan sus! Ben şimdi bir açıcam aklın hayalin uçucak! Gerçi daha ne kadar uçacaksa."

Pis pis sırıtıp
"Hadi açsana"
Dememle bana bakıp önüne döndü. İki elinin sert bölgesiyle anlına vurup birden bana tokat atmasıyla koltukla, şoför koltuğunun arasına düştüm. Gözlerim daha fazla dayanamayınca kendimi uykuya bıraktım.

•°•°•°•°•°•

Gözlerimi açtığımda başımın ağrısına bir küfür savurdum.

"Uyandın mı hödük."
Başımı sağ tarafa çevirdiğimde koltukta yatan Altay ı görmemle yattığım yerde oturur pozisyon aldım. Dur bi saniye. Üstümde bir bok yok. Oh baksırım var. Elimle başımı kaşıyınca fark ettim. Nemliydi.

"Beni sen mi yıkadın."
Altay tam cevap verecekken annem odaya girip

"Ben yıkadım."
Deyince bendeki şarteller koptu.

"Anne ya sen niye yıkıyon! Altay niye yıkamadı!"
Dediğimde terliği anlımın çatısına fırlattı.

"Seni dava edeceğim Emine Sultan(!)"
Gülerek dememe karşı annem

"Siktir lan salak."
Der demez elindeiki ilacı bana verdi. Annem az önce küfür mü etti.

"Ağzımı bozdurdun eşek sıpası!"

"Anne. Pikaçuyla sen konuş. Beni dinlemiyor kendileri."
Altayın bana pikaçu demesiyle yastığı sert bir şekilde ona fırlattım.
Oysa mırmır edip odadan çıktı.

Annem yanıma oturup elimi tuttu. Gözleri gözlerimi kilitlenmişti. Yaşlı gözleriyle, şevkatle bakıyordu. Sol eliyle yanağımı okşayınca, gözlerinden damlalar süzüldü. Elini tutup avuç içini öptüm.

"Annem! Niye ağlarsın. Niye üzersin kendini."
Dediğimde göz yaşlarını elinin tersiyle silip

"Yaşlılık işte. Sulanıp duruyorlar."
Dediğinde iki elinide sıkıca tutup

"Anlat bakalım validem. Nedir seni bu kadar sıkıntıya sokan."

"Senin bu hâlin oğlum. Her gece ağladığını da, odanda her gün haddinden fazla içtiğinide... ve... ve her gece o kızı sayıklamanıda biliyorum. Seninle bende kahroluyorum oğlum."
Dediğinde ağlamaya başladı.

"Ne yapabilirim ki anne. Unutamıyorum. Kabullenemiyorum."

"Oğlum. Sana iyi analık ya-"
Sözünü

"Sen benim ikinci baharımsın. Sen analık görevini iyi yaptın yapıyorsunda. Ama ben evlatlık görevimi yapamadım. Seni üzen bir evladım sadece"
Diyerek kestim.

"Yavrum. Birazcık hatrım varsa doktara git. Benim için."
Dediğinde sadece yüzüne baktım. Sustum. Bu kadını üzmeye hakkım yok.

"Peki. Ama bu da diğerleri gibi çıkarsa nolur beni zorlama anne."
Dediğimde sevinçten dört köşe olmuştu.

"Hadi giyin. Kahvaltıya geç kalma."

•°•°•°•°•°•

Ayaklarımı uçurumdan aşağıya sarkıtmış etrafıma bakınıyordum. Sağ tarafımda duyduğum kıkırdaşma sesleriyle yan gözle o tarafa baktım. Dörtlü kız grubu bana bakıp kıkırdaşıyorlardı. Kapşonumu başıma geçirip, güneş gözlüğümü taktım. Hâlâ devam etmeye başladıklarında ayağa kalkıp hastaneye doğru yürümeye başladım. Taa ki kızın biri önümü keserek.

"Selam."
Dediğinde sadece sustum.

"Biraz önce çok güzel bakışdığımızı anladım. Telefon numaranı bana ver seni mutlu edeyim."
Dediğinde elindeki kağıt ve kalemi bana uzattı. Sağ tarafından geçip gidecekken bir adım atıp önümü kesti.

"Lütfen."
Anlaşıldı kurtuluş yoktu. Kalem ve kağıdı alıp kağıda kocaman 'TOZ OL' yazıp ona verdim. Önümden çekilince yoluma devam ettim.

"HEEY! BU HİÇ KOMİK DEĞİL!"
Diye bağıran sürtüğe sadece el kaldırdım.

Yürüyerek sonunda hastaneye geldiğimde asansöre doğru yürüdüm ve bindim. 4. Kata basmış ve kapı kapanıyorken kadının biri

"Tutun tutun!"
Diye bağırıyordu fakat kılımı kıpırdatmaya hâlim yoktu.
Bir el asansör ve asansör kapı aralığından içeriye uzandı.

"Zahmet oldu(!)"
Dalga geçerek söylediği bu söze karşı tek kaşımı kaldırıp ona bakıyordum.
Oda bunu fark etmiş olacak ki

"Ne bakıyorsun be! Önüne bak önüne. Kaba herif."

"Aynaya baktınmı hiç?"
Dediğimde yüzünü buruşturarak bana bakmaya başladı.

"Hasta mısın kardeşim!"
Dediğinde güldüm.

"Sağlam insanın hastanede ne işi olur."
Dediğimde son darbeyi koymuş olmalıyım ki homurdana homurdana bir köşeye çekildi.
Nasıl bozuk bir piskolojiye sahipse...

Asansör dördüncü katta durduğunda tam o çıkacakken ondan önce davranıp ben çıktım.

"Bayanlara yol verilir. Hâni biraz medeni ve kibar olursak."
Dediğini duymazlıktan gelip doktorun odasına doğru yürümeye başladım. Sekreteri, 5 dakika sonra geleceği için odasında beklememde bir sakınca olmadığını söyledi.

Önümdeki broşürlere bakarken bir şey dikkatimi çekti. Gözlüğü çıkarıp tekrar baktım. Tam o sırada kapı açıldı.

"Üzgünüm bayım biraz geç kaldım."
Bu ses. Yüzüme bakmadan masasına oturdu ve elindeki dosyalara bakarak

"Eveet... Eres UĞUR."
Hâlâ yüzüme bakmayıp kağıtta yazanları bana okuyordu.

"Hastaları kağıda bakarak mı tedavi ediyorsunuz?"
Dediğimde sustu, dondu ve kağıdı yavaşça indirdi.

"Yok artık! Şaka. Bu bir şaka."
Dediğinde kapşonumuda çıkarıp

"Ben kamera göremiyorum."
Dediğimde durdu ve büyük bir nefes alıp verdi. Gülümseyerek elini uzattı.

"Merhaba ben uzman pisikolog Sedef ATLAS."
Dedi.


"Kadınlarla tokalaşmayı sevmem."
Dediğimde havada kalan elini yumup geri çekti ve koltuğuna oturdu.

"Problem nedir Eres Bey?"

"Doktor olan sensin. Problemi sen bulacaksın."
Gözlerini pörtletip dişlerini sıkmaya başladı.

"Peki. İlk görüşümle problem. Kaba, sert, duygusuz ve kadın düşmanı olmanız."
Dediğinde güldüm.

"İlk turda fena değildin. Başka hakaret kaldı mı?"

"Afedersiniz. Problem hakkında biraz ipucu alabilir miyim."

"Nefes."
Dediğim de devam etmem için bana bakıyordu. Devam etmediğimi görünce

"Bu mu. Bakın bana derdinizi anlatmassanız size yardımcı olamayacağım."

"Uzman pisikolog Sedef ATLAS uzmanlığını göster. O kağıdı okudun, peki anladın mı?"
Dediğimde kağıda tekrar baktı ve fotoğrafı çıkarıp bakmaya başladı.

"Nefes bu hanımefendi mi? Çok güzel bir bayan. Terk mi etti sizi?"
Dediğinde sırıtmam söndü.

"Terk etmek zorunda kaldı."

"Anladım."

"Anlayamazsın."

"Onunla konuşmayı denedin mi?"
Resmiyeti bırakıp samimiyetle elindeki fotoğrafa bakıyordu.

"Konuşamam. Çünkü terk etti."
Dediğimde anlamayan bakışlarla bana bakıp.

"Şehri mi terk etti?"

"Hayır."

"Ülkeyi mi terk etti?"

"Hayır! O öldü! Öyle söylüyorlar."
Dediğimde yutkundu.

"Kabûllenmeme. Peki başka biriyle olmayı denedin mi?"

"Gözüm ve gönlüm onda kaldı. Artık ondan başkasını görmez oldum. Sol yanımda da koca bir taş var."
Dediğimde ayağa kalkıp beyaz gömleğini çıkarıp çeketini giydi.

"Hadi kalk gidiyoruz."
Dediğinde sadece ona bakıyordum. Elimden sıkıca tutup

"Hadi"
Dediğinde elimi kurtarmak için çektiğimde oda elimle beraber geldi. Burnumuz birbirine değerken sadece birbirimize bakıyorduk.

"Maymuna benziyorsun."
Dediğimde üstümden kalktı. Bende ayağa kalktığımda sendeleyip düşüyorken onu karnından kavrayıp doğrulttum. Birbirimize yine o kadar yakındık ki bu sefer konuşan o oldu

"Öküze benziyorsun."
Dediğinde oturduğum koltuğu ayağımla geriye iktirip

"Bıraktığın iş yarım kalmasın."
Der demez onu yere iktirdim.

"Ağh! Öküz!"
O nasıl bağırmak. Böğürdü.

"Hadi kalk."
Dediğimde masaya tutunup ayağa kalktı. Üstünü silkip kısık gözleriyle bana bakıp odadan çıktı. Arkasından da ben. Asansöre bindiğimizde -1 e bastı. Asansör durduğunda hâla ne yapamaya çalıştığını anlamamıştım.

"Bekle arabamı çıkarıp geliyorum."
Dediğinde bir kolana yaslanıp onu beklemeye başladım. Bu ne be!

"Hadi atla."
Dediğinde ona bakıyordum.

"Bu külüstüre binmem."
Dediğimde ofladı ve kornaya basarak

"UYUZ MUSUN LAN SEN!"
Diye bağırmaya başlayınca otoparktakiler bize bakmaya başladı. Ön kapıyı açıp direk oturdum oda bağırmayı ve kornayı basmaya bırakıp gülümsedi.

"Piskolojisi bozuk olan sen misin ben mi?"
Dediğinde pis bir bakış atıp otoparktan çıktık.

***

Yarım saattir uçurumun kenarında oturmuş hiç bir şekilde de konuşmamıştık. Bunun sadece terapi olduğunu söyledi ve sustu. Güneşin sonunda batmasıyla kendini geriye atıp sırt üstü uzandı. Gözlerini kapatıp sağ elini sol göğsüne, sol elini de sağ elinin üzerine koydu.

"Bu ne şimdi."

"Şşşt! Gün battı ve bugün yaşanan iyi ve kötü olaylar geride kaldı. Ruhumu yarına hazırlıyorum."
Dediğinde tiksinerek ona bakıyordum. Ne değişik bir kız bu.

Gözlerini birden açıp başını bana doğru çevirdi.

"Hadi ama sende yap. İçindeki huzuru bul. Gözünün önüne iyi şeyler getir."
Dediğinde karşıya baktım. Güldüm. Başımı sağa ve sola sallayıp gökyüzüne oradanda deli doktoruma baktım. Hadi ama bu çok ciddi.

"Pekâla."
Der demez kendimi serbest bıraktım. Sırt üstü yatıp ellerimi kalbimin üstüne koydum. Gözlerimi kapayıp iyi şeyler düşünmeye çalıştım. Ama o sahne...
Abimin Nefesi öldürdüğü o sahne. Gözlerimden akan bir damla yaşla yumduğum gözlerimi açtım. Ve bana doğru eğilmiş Nefesi görmemle omuzlarından tutup sırt üstü onu yatırdım. Başıma giren ağrıyla gözümü kapatıp açtım.
Şuan ellerimin altında olan kadın. Nefes değildi.

"Çek ellerini üstümden!"
Doktorun bunu demesiyle ellerimi ondan uzaklaştırıp

"Afedersin doktor."

"Ben doktor değilim. Pisikolğum. Doktorlar gibi ilaç yazmam. Ben ancak mutluluğu bulmanızda yardımcı olabilirim."
Dediğinde gülümsedim. Oda gülümsedi...

SONUNDA YENİ BÖLÜM!
E ARTIK BİR VOTE BİR YORUM ESİRGEMEYİN BENDEN ^_^
EVET!
YENİ KARAKTERİMİZ SEDEF HAKKINDA Kİ DÜŞÜNCELERİNİZ NELER? YORUMLARI BEKLİYORUUM.
♥♥♥

Continue Reading

You'll Also Like

55.7K 2.4K 32
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
400K 33.8K 38
Pusat Ali Şahoğlu, en yakın dostunun kız kardeşi Gökbeyaz Çakır'ı kurtarırken istemeden katil olur. Onun için hapse girer, dört sene yatar, elinden b...
94K 5.4K 16
"ya siz kafayı mı yediniz çocuk daha o çocuk iki gün önce papucu yırtıldı diye ağlayan kızı gelmiş bana koynuna al diyorsunuz o yetmezmiş gibi bid...
935K 51.7K 40
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...