Sınav haftam yeni bitti ve ancak yazabildim. Yorum yapan ve vote'layan herkese şimdiden teşekkür ederim. Yazım hataları için özür dileriim. İyi okumalaaar :)
Bölüm 6 'Üzüm Suyu!'
Bugün oteldeki son günümüzdü. Yarın sabah erkende Ankara'ya dönecekmişiz. Deniz de bugünü sadece yemek yiyerek geçirmeyi planlıyor. Kahvaltımı yapmak içi açık büfeye gidip kendime krep almıştım ama Deni ise kendi deyişiyle 'Açık büfedeki son günü' olduğu için pankekten tutun mantıya her şeyi tabağına doldurmuş, şimdiyse hepsini birer birer ağzına tıkıyordu. Ege elinde yemek tesisiyle yanımıza geldi.
'Günaydııın! kanka seversin diye sana pide getirdim, fırından daha yeni çıkmış sıcaaaak sıcak'
Deniz gülümseyerek Ege nin onun için almış olduğu pideyi hemen ağzına atı. Ege ise plajda gördüğüm o cool'luktan eser kalmamış Deniz gibi yemek yeme manyağı,bok bok boğazlının teki olmuştu. Yakında Deniz gibi kıro kıro konuşursa şaşırmam. Deniz eliyle ağzına sildi.
'Yaaa olum ıspanaklıymış buu! kıymalısı yok muymuş? Bu ne böyle yosun gibi'
Deniz de iyi ki beğenmemiş pideyi, kıymalısı olsa tabakla birlikte yutardı sanırım. Deniz, telefonunu çıkarıp saate baktı.
'Egeee 1 sat 13 dakika kaldı sabret koçum'
Bu iki salak ne karıştırıyordu yine. Dayanamayıp sordum.
'Noldu ya nereye gidiyorsunuz?'
Deniz gülerek bana baktı, kolunu masanın üstüne koydu ve ukala bir şekilde parmaklarını birbirine geçirdi.
'Pizza saatine canım, saat 11 de snack barda çeşiiit çeşiiit pizzalaar olucak, bizde lööööööp löööööp yutucaz '
Ayy inanmıyorum ya inanmıyorum! Bugünümü sadece yemek yiyerek geçircem derken ciddiymiş! Yüzümü buruşturarak çayımı içmeye başlıyorum. Ege konuşmaya başlıyor.
'Veee saat 12.30 kumpir saati, saat 2 dondurma partisi yani en sevdiğim ve saat 4 wafle zamanı!'
Deniz bardağındaki çayı bitirip, konfleks yemeye başladı. Son bir haftada domuz gibi yemekten oluşan göbeğini kaşıyarak
'Harikaaa... Ahh bu oteli seviyorum! Ölene kadar burada kalbilirim'
****
Plaj çantamı ve havlumu bulduğum ilk boş şezlonga koydum. Çantamdan 2 aydır bitirmeye çalıştığım kitabı çıkardım. O sırada iğrenç bir aksanla ismimi söylemeye çalışan Christiaan ı gördüm.
'Heeeey IYIIIIRRRYYMAAAYK!!!!'
Yanımdaki şezlonga oturdu. Kumral saçları güneşte iyice sararmıştı. Yapılı ve oldukça yakışıklı çocuktu . Bir süre oturup konuştuktan sonra aktivite havuzuna gitmeye karar verdik.Hazvuzun yanına sambacılar gelmiş dans ediyorlardı.Bizde katılmaya karar verdik yani en azından enemeye. Christiaan elimi tuttu ve her ne kadar dışarda 'kutu kutu pense' oynuyormuş gibi görünsekte dans etmeye başladık.Christiaan beni döndüüp kendine doğru çekti ve PAT!! Christiaan ile yere kapaklandık.İşin gaip kısmı sırtımda soğuk birşeyler hissediyordum.Hışımla ayağa kalkıp hemen carlamaya başladım.
'Yaa önüne baksana ökü- , DENİİİZ?!'
Deniz ise ters ters Christiaan a bakıyordu.
'Hayırdır Irmak bu arkadaş kim?'
Ay şimdide başıma kıro abi olup çıkmıştı. Dizlerinin üstünde Christiaan a doğru çömeldi(TAM BİR KIRO GİBİ)
'Bak gardaşşşş, bacımda uzak duracan, görmeyeyim bir daha yoksa ayağımın altına alırım'
Christiaan ise kim bu manyak der gibi bakıyordu. Denizi kolundan çektim
'Offf maganda mısın sen? Kıro musun sen Deniz? Ne tür bir manyaksın sen? Hem o çocuk yabancı, Hollandalı. Adı da Christiaan, arkadaşım.'
Deniz yüzünü buruşturarak hatta iğrenerek Christiaan a baktı.
'Holandalılarla pek iyi anılarım yok biliyorsun, sende tikkat et aman ha '
Gözlerimi devirdim. Bir kerede insan modunda olsa ölür sanki.
'Eee sen nereye gidiyorsun, dondurmayı üstüme döktmüşşün'
Bir kaç peçete alıp üstümü temizlemeye başladım.
'Ayyy şuan üstüne dökülen tezgahtaki kalan son orman meyveli,cappucinolu,İtalyan karamelli dondurmaydı. Yani tanrının bir mucizesi ola manyak bir şeydi . Ben bunu alana kadar gaç turistle gavga ettim sen billiyon mu?'
Deniz in kol saati çalmaya başladı. Biip! Biiip! Biiip!
'Waffle partisine çok azk kaldı Irmk hemen sıraya girme lazım yoksa kalmayacak!'
Ne obur çocuktu... Üstümü temizleyip duş almak için odaya doğru yürümeye başladım.
***
Pembe fuşya elbise mi? Ay yok bu çok abartı oldu... Kımızı askılı elbise? Askıları omzumu acıtıyor. Geeç... Elbise giymekten vazgeçip kot şortumu ve mavi askılı tshirtimi giymeye karar verdim. Odanın kapısı çaldı,gelen Denizdi. Bu akşam Egelerle birlite otelin Mekska lokantasına gidecektik. Deniz göbeini kaşıya kaşıya odada geğirmeye başladı. Odayı iğrenç bir koku kapladı. Elimle burnumu sıkıca kapattım.
'Ne yedin sen? IY iğrençsin Deniz'
Bana doğru döndü ve tekrar geğirdi. Ciddiyim yüzüme doğru geğirdi.
'Kuzu tandıır kuzuuu.... Hem ayrıca miis gibi kokuyor miis, pis kokan senin üstüme boşalttığın parfüm olmasın?'
Göbeğini kaşıyarak anlatmaya devam etti
'Bak şimdi noldu anlatıyım. Ege ile waffle ları tabağa doldurmuş gidiyorduk sonra otelin arka bahçesinden bir koku gelmeye başladı. Kokuyu takip ettim ve BAM! Kuzu tandır yapıyorlarmış. İnanamazsın kocaman bir tandır fırını vardı. Hayatımda bu kadar güzel bir tandır yediğimi hatırlamıyorum. Bir süre sonra lavaşlar da bitti. Bizde wafflelarmızı lavaş olarak kullandııık biri tatlı biri tuzlu gibi bir şey oldu ama olsun harikaydı!'
Cebinde telefonunu çıkarıp tandırı ve tandır yerken ki fotoğraflarını gösterdi. Deniz anlaşılan kendinden iyi geçmişti.
'Deniz hadi üstünü değiştirde bu akşam Egelerle Meksika lokantasında yeme yiyecekmişiz annemler çoktan indi bile, tabii sende yemek için hala yer kaldıysa?'
Üstündeki tshirti çıkarıp yere attı, plaj terliklerini kenara itip babamın yeni aldığı sandaletlerini giydi.
MEKSİKA YEMEKLERİNE BAYILIRIM!
***
Asansörden inip Meksika lokantasına doğru yürümeye başladık. Ege yanımıza koşarak yanımıza geldi.
'Nerde kaldınız hadii bizimkiler sipariş verdi bile'
Deniz koşa koşa restorana gitti. Ege birden bileğimi tuttu.
'Hadii bizde koşsak iyi olucak'
Bu çocuk tam bir dengesizdi. Şimdiyse bana samimi davranmaya başlamıştı. Sonunda restorana girdik. Deniz menüye bakıp garsona sorular soruyordu.
'Hıııım şimdi fajitanızı başamel sosla bir geceden önceden yatırıp mı pişiriyorsunuz yoksa şimdimi yapıcaksınız?'
Duyanda sabah akşam fajita yiyor sanar. Her gittiği yerde hambur yiyen ayıcık gelmiş Meksika yemekleri üzerine mastır yapmış gibi kasılarak konuşmaz mı?Garson sakin bir şekilde cevapladı.
'Hayır efendim dün akşamdan başamel sosta bekletildi'
Deniz elindeki menüyü garsona uzattı
'Yanında bir de kırmızı şar-'
Deniz daha lafını tamamlayamadan babam Denizin dizine tekmeyi bastı.
'AAAAHH!!! '
Elimde olmadan gülmeye başladım.
'Kırmızı üzüm suyu abi, üzüm'