Tek Bölümlük Hikayeler

By tuzvelimon

16.9K 738 388

"yan karakterler de severler" Tek bölümden oluşan kısa hikayelerdir. Hikayelerin yan karakterlerini konu alma... More

#ToDer
#RecAy
#Elmir
#SemYel "1"
SemYel #2
#SemYel "3"

#KenAy

6.2K 212 101
By tuzvelimon

"Kenan! Kalk artık şu yataktan. Bak arkadaşların da gelir birazdan. Son gün diye okula gitmemezlik yapacak halin yok ya!" diye bağıran annemle üzerimdeki battaniyeden sıyrıldım. Okulun son günüydü işte, bir ara gider, karneyi alır gelirdim.

Yine de annem konusunda çok da ısrarcı olmamayı küçük yaşta öğrenmiştim. Mesela annemin tüfek kullandığını öğrendikten sonra.

"Tamam anne, geldim" dedim yatağımı toplarken. Daha sonra da banyoya geçip işlerimi hallettim. Annem ise bu arada kahvaltıyı kurmuş, babamla konuşurken bir yandan da bana ekmek yağlamakla meşguldü. Doğal olarak ben üzerimi giyinip geldiğimi de fark etmedi.

"Ay, bugün de Nermin'in kardeşi geliyor. Bilirsin, Demet'le aramız iyiydi" dediğinde babam elindekini yerken başını salladı.

"Ben evde olmam, derdi olan anahtarını alsın, ya da beni orda bulsun diyorsun" dediğinde annem gülerken ben de yemeğimle ilgilendim. Çok da umursadığım bir şey değildi sonuçta.

"Aynen öyle diyorum, Eşref bey. Yemeği yaparım gitmeden, öğlen eve geleceğin tutarsa ısıt ye" dedikten sonra bana döndü. "Sallanma, Kenan bak bağırıyor seninkiler" dediğinde ne ara bana çemkirmeye başladığını anlamasam da başımı sallayıp ekmeğimi ısırarak yerimden kalktım.

Koştura koştura sokağa çıktığımda karşı kapıda gördüğüm araba bir anlığına ilgimi çekse de arkadaşlarımın yanına koşmak daha çok ilgimi çekmişti. Hem annem de Nermin teyzeye birilerinin geleceğini söylemişti.

Birkaç saat sonra karneleri alıp eve döndüğümüzde, annemin evde olmayacağını bilerek yaylanarak mahallede ilerlerken sabahki arabanın hala orada olduğunu gördüğümde bir an yine ilgimi çekse de omuz silkip yanından geçtim.

"Pardon, bakar mısın?" diye arkamdan seslenen kızla evin kapısından girmeden kaldım. Ses tanıdık da değildi ama.

"Efendim?" diyerek önüme döndüğümde az çok benle yaşıt bir kızın bana gülerek baktığını gördüm. Marul saçlı ve burada tanıdık olmaması dışında bir şey ifade etmezken merakla ona baktım.

"Şey, meydana inmem gerekiyor da nerden gitmem gerektiğini söyleyebilir misin?" dediğinde gülümseyerek ona yaklaştım. Belli ki salaktı. Yani, burada zaten her yol meydana çıkardı, nasıl kaybolmuş olabilir ki?

"Yolu takip etmen yeter" dedikten sonra arkamı dönsem de tekrar durumak zorunda kaldım.

"Yardımcı olsanız?" dediğinde derin bir nefes alıp beni bu kadar iyi yetiştiren anneme bi ara teşekkür etmesini düşünsem de başımla onu onaylayıp yanında ilerlemeye başladım.

Zaten yakın olan meydana çıktıktan sonra bir de onu geri getirdiğimde Nermin teyzelerin evine geldiğinde gülerek bana döndü.

"Yardım ettiğim için teşekkür ederim" diyip gülerek bana baktığında ben de gülümseyerek önemli olmadığını söyledim. Azcık salak da olsa kötü bir kız değildi sonuçta.

"Bu yaz burada olacağız" dediğinde bir an şaşırsam da gülümsedim. Bunu bana söylemesi de saçmaydı sonuçta. "Birlikte takılır mıyız? Burada kimseyi tanımıyorum da" dediğinde güldüm.

"Bu arada ben Aylin" dediğinde elimi uzattım. "Ben de Kenan. Takılırız tabi. Arkadaşlarım da iyi insanlardır" dediğimde o da güldü bana ve sonra da arkasını dönüp eve girdi.

Ben de eve girdiğimde onu çok da kafama takmadan eve girip yemeğimle ilgilendim. Sonuçta beşinci sınıfı bitirmiş bir gençtim artık.

****-****
Tüm yaz boyunca Aylin'le birlikte geçirdiğim zaman bitmek üzereyken grup olarak ona alışmıştık ve yakında girecek olması hepimizi üzüyordu. Aylin ise bizi üzmemek adına daha çok gülmeye başladı son üç gün.

"Hadi ama, bütün gün burada oturup duracak halimiz yok, hadi meydana inelim" dediğinde Batuhan onu başıyla onaylayıp beni de dürttü ve ayağa kalktık hep birlikte.

"Hem seneye yine geleceğiz, annem söz verdi. Yani, gidecek de olsam döneceğim sonuçta" dediğinde omuz silktim.

Arkaş bulmak konusunda iyi biriydim ama onun beş erkekten okulda grubumuza bu kadar iyi adapte olması benim de ilgimi çekmişti en sonunda.

"Yaza kadar ayrılacağız sonuçta" dediğimde bu sefer de o omuz silkti.

"Ne fark eder. Seneye kadar sizi unutacak değilim ya"

İşin ilginç kısmı, üç gün sonra karşı bahçemizden ayrılıp gittiğinde buna çok da inanmıyordum. Araya uzun zaman girecekti ve kesinlikle bizi unutacaktı.

Ama, bazen kendimizden bı kadar emin olmamız çok saçma. Benim yanıldığımı görmem de aradan geçen onca zaman sonunda, bir sonraki yaz, o kızın arabadan iner inmez koşarak bana sarılmasıyla oldu.

Gerçekten de araya giren onca zamana rağmen o hala bizi unutmamıştı. Orada geçen zamanında ise hep bizimle buluşacağı zamanı düşünmüştü. En az biz kadar.

Ben de tüm sene boyunca, onun sene içinde değişip bizden uzaklaşacağını düşünerek kendimi yediğimle kaldım.

Ve, o yaz da en az önceki kadar iyi geçti.

****-****
Bizim Aylin'i bekleyerek geçirdiğimiz son kış, benim yedinci sınıfta olduğum seneydi.

Tüm kış, yazın gelmesi üzerine ettiğim dualar, yazın başlamasına bir ay varken bitti.

Yazın gelmesine bir ay varken, abim yaz tatilinde eve geleceğine dair bize haber yolladığında, beklentim de Aylin'den abime döndü.

Abim, yatılı olarak liseyi bitiriyordu o sene. Liseye başladığı sene, okukın yatılı olması annemi çok zorlamış olsa da geçen zamanda ona da alışmıştık. Yaz tatillerinde ise okulla birlikte kurslara katılmış, ara sıra da yine okul içinde dernek ve vakıflarda çalışmıştı. Ben de dört yıl sonra ilk defa abimi göreceğimi duyunca, geri kalan herşeyi boş vermiştim.

Yaz gelip de Aylin geldiğinde sevinmiştim ama hala abimi beklemenin verdiği ağırlıkla onlardan uzaklaştım. Batuhan, benim halimi anlarken Aylin, bana katlanıyordu.

Tatilin ilk ayı bitmek üzereyken abim geldi. Ben de geri kalan herşey arkamı dönüp hayatımın en önemli adamına adadım kendimi.

Hakan Saylan

Hergün abimle bir şeyler yapmak için kendimi yırtarken, ki abim de benimle vakit geçirmeyi özlemişti, geri kalan herkesi de o yaz için hayatımdan çıkardım.

Aylin, hergün benimle vakit geçirmek için bahaneler ürettiğinde onu geliştirdim.

Abimle geçirirdim her dakika bana armağan gibi gelirken, ki Aylin'le vakit geçirmemi söylese de onu dinlemeyip onunla vakit geçirmeye devam ettim, biraz daha da büyüdüğümü fark ettim.

Aylin'in yaptığı tavır, ki zamanla benimle arasına mesafe koymaya başlamıştı, beni çok da alakadar etmedi. Zaten yaptığı herşey de gözüme çocukça gelmeye başlamıştı.

Yazın ortasında, ben gidiyorum, dediğinde de bu yüzden çok umursamadım. Zaten abimle geçireceğim günler azalmıştı, şimdi onu takacak halim yoktu.

"Seneye geldiğinde görüşürüz, Aylin. Neden böyle yapıyorsun?" dedim uzun zaman sonra kapımda ağlayan kızla. Hayır, sanki bir daha görüşmeyeceğiz gibi davranıyordu. Çocukça.

"Seneye gelmeyeceğiz, Kenan. Her ne kadar beni önemsemesen de ben seni önemsediğim için ağlıyorum" dediğinde bir anlığına üzüldüm. Bu yaz vakit geçirememiştik.

"Neden gelmeyeceksiniz ki? Hem seni önesemediğim falan yok, sadece bu yaz çok vakit getiremedik diye böyle yapma" dediğimde kaşlarını çattı bana.

"Biz bu yaz hiç vakit geçirmedik, Kenan. Abinle bile senden çok vakit geçirdim. Neyse, artık girmem gerek, küs ayrılmayalım diye uğraşıyorum, daha da zorlaştırma" dediğinde sakin kalmaya çalıştım. Ben ne yapıyordum ki!

"Böyle yapacaksan küs ayrılalım. Bir şey yaptığım yok benim" dediğimde yüzünü sildi be dikleşti önümde.

"Belli ki küs ayrılmamız daha iyi" dedikten sonra da arkasını dönüp gitti. Benimle sarılmamıştı bile. Madem öyle olmasını istiyordu, pekala.

Abim ise bu tavrıma laf etmiş, birkaç defa ona yazmamı söylemişti. Haksız olduğumu iddia etse de bu konuda da onu dinlemedim. Haksız falan değildim. Abim benim için en önemli şeydi, geri kalan şeyleri de önemsemek istemiyordum.

Her ne kadar Batuhan da Aylin'e haksızlık ettiğimi ve onun haklı olduğunu iddia etse de onu da önemsedim.

Zaten birkaç gün sonra abim üniversite için yanımızdan ayrıldığında, tatil de benim için bitmişti.

****-****
Lise bitmek üzereyken, abim okulu bitirmiş ve sonunda iş için memlekete dönmüştü.

İnşaat mühendisi olduğu için de ilk önce kendine küçük bir yer açsa da birkaç arkadaşıyla birlikte işleri büyütmeye başlamıştı.

Ana ortaklar da Aydın abi, ki o okuldan en yakın arkadaşıymış abimin, ve abimdi. Mimar olan Aydın abiyi de en az abim kadar sevmiş ve benimsemiştim.

Aynı dönemin sonunda, Ankara'da İnşaat Mühendisliği kazandığımda, Demet teyzeler de şehire geri döneceklerini bildirdi.

O yazın gelmesini, en az altıncı sınıfa gider gibi heyecanla beklesem de yazın ilk günü gelen Demet teyze ve küçük oğluyla, ebemi aldım.

En son kızı artık ne kadar üzdüysem, ailesine rest çekip babasının ailesinin yanına tatile gitmiş ve tüm yaz ortalıkta gözükmemişti.

Benim için önemli bir diğer olay ise Aydın abinin, Aylin'in abisi olduğunu öğrendiğimde oldu.

Hayır, başka insan kalmamış gibi.

Demet teyze şaşırtıcı şekilde bana tavır yapmayınca, en sonunda ona Aylin'i sorup onun da üniversite kazandığını öğrendim.

Ondan beklenildiği üzere ana sınıf öğretmenliği kazanan sevgili, eski iyi, yeni küs arkadaşım, benle aynı okulu kazanmıştı.

Ve, her zaman olduğu gibi, daha önce tanıştığımız için, onunla vakit geçirmem üzerine bin tembihle, Batuhan ve beni yolcu ettiler.

****-****
Batuhan buraya geldikten kısa bir süre sonra, Aylin ile vakit geçirmeye başlasa da biz hiç karşılaşmadık. Bir defa bunu sorduğumda da şu cevabı aldım.

"Tesadüf değil, Kenan. Özellikle rica etti karşılaştırma bizi, dedi. Kızın istediğini yerine getiriyorum"

Daha sonrasında da ise sakince, omuz silkip isimle ilgilenmeye başladım. Her ne kadar hergün, buluşup bulunmadığımızo soran annemi geçiştirsem de, okulumla ve arkadaşlarımla ilgilenmeye devam ettim.

Ta ki, eğitim fakültesinden bir kızla sevgili olana kadar.

Sevgili yaptıktan sonra, ki her ne kadar farklı bölümlerde de olsalar, aynı fakültedeydiler sonuçta, onunla karşılaşma ümidiyle birkaç feda okuluna gittim.

Her ne şansa hiç birinde de denk gelmedim.

Son güne kadar.

***-***
Sevgi istediği için onu okuldan almaya geldim yine eğitim fakültesine.

Ben ana kampüste, mühendislik mimarlık fakülresindeydim. Zaten yeterince erkekle günümüz zehir olmuyormuş gibi bir de bizi dağın başına atmışlardı. Oysa güzel kızlarla birlikte, sosyal bilimler, fen edebiyat ve eğitim fakültesi, şehir merkezine daha yakın bir ilçedeydiler.

Sağlık da merkezdeki hastane binasına bitişik binada eğitim görüyorlardı. Biz de, dediğim gibi yokluğu yaşıyorduk.

"Abi, beni niye sürüklüyorsun ki?" diye soran Batuhan'a bakıp sonra önüme döndüm. Hayır, iki kız görse ne olurdu yani? Ben bu adamın gelecekti karısına bu kadar bağlı olmasını gerçekten anlamıyorum. Hayır, kızla tanışmadılar bile.

"Belki hayatının aşkını bulursun, Batuhan. Hani vakti geldi, malum" dediğimde bana ters ters baksa da dönüp camdan bakmak daha çok işine gelmişti.

Kısa süre sonra ise yerleşkeye gelmiştik. İnip kartlarımızı gösterdikten sonra okula girdik. Artık buranın düzenine de alıştığım için Batuhan'ı yönlendiriyordum.

Sevim geleceğimi bilse de dersteydi. Ben de Batuhan'ı, hava güzel olduğu için, çardaklardan birinde bıraktıktan sonra kantine çay almaya indim.

Hayatımın giriş, bölümünü geçtiğimiz sevinçle bildirerek, gelişme bölümüne geçiş yapmamı sağlayan olayla yüzleştim.

Hayatımdan gelip geçen bütün kızlar kavimler göçünü yaşadı, karşımdaki kız sadece  gözlerini bana dikerek ihtilali gerçekleştirip, sevgilimi giyotinle idam etti. En son da bana gülümseyip beni fethetti.

Daha net olmam gerekirse, kantine girerken çarpıştığım kızla ilk görüşte aşk var mıdır, sorununun cevabını buldum.

Şu andan itibaren, evet.

Kız bir süre boyunca bana şaşkına baktıktan sonra bana gülümsedi ve benle arasına bir adımlık mesafe koydu.

Bu sebepsizce yanlış hissettirirken, dikkatle beni süzdü daha sonra da özür dileyerek bana geri yaklaşıp gömleğimi silmeye başladı.

Ben ise hala anlamayan algılarımla, ona bakmaya devam ettim. O ise hala özür dilerken bir şey olup olmadığını sordu. Ben ise aşık olmam dışında bir şey hissetmiyordum.

"İyi olduğuna emin misin? Çay sıcaktı?" dediğinde anlamamak konusunda hayli ısrarcıydım. Dikkatle ona ve eline baksam da göremediğim çay bardağını yerde gördüğümde, en sonunda önüme baktım.

Evet, malesef üzerime dökülmüştü.

Ama ben hala hissetmiyordum.

"Senden önemli değil" dediğimde ellerini üzerimden çekip çatık kaşlarıyla bana bakmaya başladı.

"Anlamadım" dediğinde, ona gülümsedim. Hiç böyle hayal etmemiştim.

"Sanırım az önce azıcık olan aklımı aldın" dedim ve ona gülerek baksam da o kaşlarını çatıp deli görmüş gibi yanımdan çekip gitti.

Hayır, kızın tribi bile hoşuma gitmişti, daha ne olsun?

Hee ne kadar peşinden koşup ona aşık olduğumu ona anlatmak istesem de kantine girip çay aldım, sonra da Batuhan'ı bıraktığım yere geri döndüm.

"Ne oldu üstüne?" diye sorsa da omuz silktim. Olanı anlatmak için hazırlandığımda ise yanımıza gelen Sevim ile öpmek için uzanan kızı durdurdum.

Dediğim gibi gelmiş geçmiş hee kızın kavimler göçü gerçekleşmişti içimde. Bu saatten sonrası yoktu.

"Ayrılalım, Sevim" dediğimde koz şaşkına kaldı. Yani, aramızda bir şey yokken ve durup dururken söylüyordum ona göre.

"Aşık oldum, bu saatten sonra hayatıma kimseye istemiyorum" dediğimde yüzümle buluşan tokat sizi de şaşırtmaz herhalde.

Beni de şaşırtmadı.

Sonrasında da biz kalkıp kendi yurdumuza geçtik. İki gün boyunca her gözümü kapadığımda karşımda o kızı görmeye başlayınca bu işin böyle olmayacağına karar verdim ve onu bulmak için elimdeki her imkanı kullanmaya başladım.

Bir kısım, Selim'e ortak arkadaşımız olunca onlar biraz çekimser davransa da, benim halimi görünce bana yardımcı olmaya çalıştılar. Bir hafta boyunca herkes bana olumsuz dönerken, ben iyice hastalıklı gibi davranmaya başladım.

En sonunda da artık herkes ümidini kaybetmişti benim hayalimden. Hiçbir şekilde kıza ulaşamadım ve sınav haftasına girince de tamamen ortadan kaldım.

Sınav haftası da benim yana yakıla onu aramamak geçse de bir haber alamadık. Biz de Batuhan'la memlekete döndük. Zaten bu zamanda artık kızı bulamama da imkan yoktu.

Aşkımı kalbime gömüp, abimlerin yanına, yaz boyunca çalışmaya gittim. Tabi, amele buldular beleşe, kullandı onlar da.

***-***

Ben bu aşkın mecnunuyum
Çölümdesin, çölümdesin
Hiç seni unutur muyum?
Gönlümdesin, gönlümdesin
Kara gözü kız, kara gözlü kız
Bizim aşkımız, bizim sevdamız
Sana derim, güzel peri
Sen aşık ettin son eri
Ey eyledin bundan beri
Dilimdesin, Dilimdesin
Kara gözlü kız, kara gözlü kız
Bizim aşkımız, bizim sevdamız

"Oğlum ne acı çektin lan. Hayır, altı üstü kızı nie kez gördün" diyen abime bir an baksam da cevap vermeden önüme dönüp çimento karmaya devam ettim. Batuhan ise yanımda gülmekle meşguldü.

"Benim arkadaşımsın ama niyeyse hep onun yanında oluyorsun" dediğimde gülmesine ara bile vermedi.

"Selam genç çalışanlar, beleş işçilerim benim" diyerek gelen Aydın abiye selam verirken, abim dostça sarıldı arkadaşına.

"Sen geç kalmazdın bu kadar" dediğinde önemli bir şey yok, dedi ve gülerek bize bakmaya devam etti.

"Bugün de dertli mi arkadaş?" diyerek beni işaret etti abime. Abim de gülmemek için kendini kasarken başını iki yana salladı.

Aydın abi ise anlamış bir şekilde onu başıyla onayladı. "Bari kızın adını soracak kadar bekleseydin. Adına şiirler yazmak için lazım böyle şeyler" dediğinde kısık gözlerle onlara baktıktan sonra doldurduğum çimentoyu da alıp inşaatın içine geçtim el arabasıyla. Batuhan da beni takip etti.

"Aylin dönüyormuş bugün" dedi yeni bir araba çimentoyu içeri taşırken.

Vakit geçtikçe, kızın da haklı olduğuna kanaat getirmiştim. Ergenliğimin arasına onu da sıkıştırmıştım. Yazık olmuştu geçirdiğimiz arkadaşlığa. En iyisi hazır gelmişken ondan da özür dilemem daha iyi olacaktı.

"Akşam bir onlara uğrayayım ben" dediğimde Batuhan olayı anladığı için başını sallayıp getirdiği tuğlaları indirmeye devam etti.

Akşam üstü ise Aydın abiyle birlikte onlara geçiyordum. Bu sabah geç gelmesinin sebebinin Aylin'i almak olduğunu duyunca böyle bir karar varmıştım. Herkese de bunu anlayışla karşılamıştı.

Onunla muhabbet ederek gittiğimiz yol endişeyle devam ederken, vaz mı geçsem diye düşünmeye başladım. Hayır, kız ağzıma suçsa haklıydı, laf edemezdim.

Arabayı garaja soktuğu sırada ben hızlıca inip, hava alacağımı söyledikten sonra üzerime koşarak gelen kızla öylece kaldım.

Sanırım bu hayatın çok zorlarsan olmaz deme şekli falandı.

"Ay, abim değilsin sen" dedikten sonra bir adım geri çekilen kıza gülmek istesem de hayran hayran bakmak dışında bir şey yapamadım.

Kader böyle bir şeydi işte.

Önce kızı çocukken yollar, hayatını mutlu geçirmeni isterdi ama sen salaklığınla kızı kaybederdin. Sonra olmadık bir anda tekrar karşına çıkarsa da yine kaybettirirdi.

Açıkça söylemem gerekirse, kantinde karşılaşıp hayatımın aşkı olduğuna kanaat getirdiğim kızla, vaktinde karşılığında abimi tercih ettiğim kız aynı kişiydi. Çocukluk arkadaşım, kaderim, çocuklarımın annesi.

"Aylin?" diyerek tedirgince sorduğumda bir adım daha geri çekilip bana dikkatle bakıp kaşlarını çattı.

"Beni nerden buldun sen?" diye sorduğunda gülümsedim. Cidden o kadar aramama rağmen, umudu kesip mecnun olmaya karar verdiğimde gelmişti bana. Kız da haklıydı.

"Kaderimsin benim. Ben buna inandım, artık kovsan da şuradan şuraya gitmem" dediğimde o yüzünü buruştursa da Aysın abi gelip Aylin'e sarılınca koz gülerek ona sarıldı. Yine de benden tedirgin oluyordu.

"O kadar zaman sonra konuşacak çok şeyinizi var değil mi? Hadi içeri geçelim" diyen Aydın abi bize gülümserken Aylin'in kafası iyice çorba olmuştu.

Küçükken de hafif salaktı zaten. Neyse ki ben onu öyle de severdim.

Şimdiyse ne yaparsa yapsın severim.

"Abi ne diyorsun?" diyen kıza karşılık Aydın abi gülümsedi.

"Kenan. Çocukluk arkadaşın işte. Özür dilemeye geldi" dediğinde Aylin ondan da bir adım geri çekildi. Eh, şaşırdı kız tabi.

"Evet Aylin. Aklım başıma gelince senden özür dilemek için sana ulaşmak istesem de sen her seferinde kaçınca görüşememiştik" dediğimde bana çekimser bir şekilde konuştu.

"Aslında benim de abim uzakta okuyunca sana biraz hak verdim ama yine de çocuk halimle kırıldığım için seninle karşılaşmak istediğimden emin olamadım. Madem buraya kadar geldin, özrünü kabul ediyorum. Sana kırgınlığımın üzerini kapatacağım, eski arkadaşız biz sonuçta" dedikten sonra abisini çekiştemeyd başladı.

"Hadi içeri geçelim, annem sana bir sürü güzel yemek yaptı. İyi akşamlar sana da Kenan" dedikten sonra yaptığımın hıncını alır gibi arkasını dönüp gitti.

Tamam, yaptığımın cezası çekmem iyi olmuştu. Tabi, bir de yürüyerek eve gitmem gerekiyordu. Onlar şehir merkezinde bir ev almıştı, işler yoluna girince, biz de dağ yamacında bir çiftlik almıştık. Bir nevi, şehir çıkışında.

Akşam havası eminim ki ciğerlerimi açacak. Belki kaderim olan kıza yaptıklarımı böyle affettirebilirim.

****-****
Ya da affettiremem.

Mesela ben aradan bir hafta da geçse ne yapsam o kızı mutlu edememiştim. Mümkün olsa kapısında yatacağım ama yok, yok, yok!

Bin defa konuşmayı denemiştim. Her seferinde, biz arkadaşız demekte ısrar etmişti. Ben de bu işin böyle olmayacağına karar verince, abinine beni affetmesi için ne yapamam gerektiğine dair konuşmuştum. Aydın abi de ben onla konuşurum demişti.

Sonuç da bana kaçmıştı.

Ertesi gün kahvaltıda bize gelen kızla hallerim gerçek oldu derken, bana gülen kızla hayallerden hayallere atlarken yere çakıldım.

"Abim benimle konuştu, Kenan. Biz birlikte çalışıyoruz, kardeş gibi olmalısınız. Bu küslük son ver, dedi abim. Bence de haklı" dediğinde nefes almayı unuttum.

Bir de kardeşlik çıkmıştı. Yüzük kardeşliği, uygun olur muydu acaba? Kızı aldıktan sonra ben kardeş kardeş geçinirdim onunla.

Ama o kardeş o kardeş de değildi, o yüzük de o yüzük değildi.

Bundan sonra ise sanki araya o kadar zaman girmemiş gibi Batuhan, ben ve Aylin birlikte takılmaya başlamıştık. Ben ona bu kadar yakın olup bu kadar uzak kalmaktan erimeye başlamış, yemeden içmeden kesilmiştim. Batuhan her zamanki gibi beni anlarken, Aylin bu halimizden mutluymuş gibi duruyordu.

Onu mutlu gördüğimde ben de mutlu oluyordum ama sonrasında içime oturuyordu.

Bunu takip eden günlerden birinde de Aydın abi yanıma gelip, Aylin için bir iyilik yapmamı rica etti. Ben buna balıklama atladıktan sonra ise elimde tüfekle bizim arka bahçede aldım soluğu. Evet, kendini koruması adına ona tüfek çalıştırmayı istemişti.

Ben de kendi canına kastım varmış gibi kabul etmiştim. İnşallah bunlar günün birinde başıma bela olmazdı.

Her ne kadar ümidim bu yönde olsa da, çalışmaya başlamamızın ilk yarısında bu işe çok yatkın olduğunu fark ettim.

Kafama sıçayım ki, beni anlaması için gerekli olanı da elimle öğretiyordum.

Hani bana aferim?

Yaptığı birkaç küçük hatayı da gidermek için elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışsam da ara sıra arkasına geçip elindeki tüfeği müdahale ettiğimde yanlış anlamış olmalı ki elindeki tüfeği indirdi en sonunda.

"Kenan, bizim arkadaş olduğumuz unutma lütfen. Ara sıra yüzünde kantindeki kıza bakıyormuşsın gibi olduğunu görüyorum ve bu beni üzüyor" dediğinde içimdeki öküz iyice yayıldı.

"Seni seviyorum, Aylin. Bunu hiç saklaması. Sen benle arkaş olmak istiyorsan, arkadaş ol. Kardeş olmak istiyorsan, kardeş ol ama benim için kaderin ta kendisisin. Seni sevdiğim gerçeğini değiştiremem" dediğimde bir adım geri çekildi.

"Benim sevgilim var ve biz kardeş gibi olmalıyız. Yakında okul başlayacak ve ben senin bunu bildiğinden emin olmalıyım" dediğinde başımı salladım sadece.

Aşk dediğin, belki de budur
Hep acıtır, arkadan vurur
Belki de bu son sefer olur
Kalbim durur, dertler son bulur
Sanma üç günlük bu hislerim
Ben burda, hergün, seni beklerim
Gel beni kendinden mahrum etme n'olur
Bu hayat sen yoksan, zeh'r olur
Duy beni duy, n'olur
Dön bana, dön n'olur
Aşk dediğin elbet bir yol bulur
Aşk dediğin, böyle son bulur
Kalbim durur, sevdiğim el olur
Belki de yarın unutulur
Aşk dediğim bir masal olur
Sen yokken de atıyorsa kalbim
Atmasın öyle, dursun isterim
Gel beni kendinden mahrum etme n'olur
Bu hayat sen yoksan zeh'r olur
Duy beni, duy n'olur
Dön bana, dön n'olur
Aşk dediğin elbet bir yol bulur

Sonra geçen günlerde ise doğru düzgün konuşmasak da ben ona onay vermişim gibi oluştu herşey.

Okula döndüğümüzde ise işler iyice sarpa sarmaya başladı.

Okulun yeni senesi başlamıştı, dersler zorlaşmıştı, ben zaten aşıktım, hayatım başla başına kördüğüme dönmüştü. Bir de sevdiğim kızın sevgilisiyle karşılaşmaya başlamıştım.

Hafif salak, benim asla onaylamayacağım bir tipti ama o sevdi diye oturup kabullenmiştim.

Birkaç defa, sıkıştırmıştım kıza iyi davranması için, sonuç olarak da ilişkileri iyice yoluna girmişti, ben de oturduğumla kalmıştım. O mutlu olsun da ben bak yesem olur zaten.

Kafama sıçayım.

Kız her seferinde bizimle sevgilisi arasında köprü kurarak mutlu mesut zamanlar geçirirken ben hangi tür ölümün beni daha çabuk öldüreceğini düşünüyordum.

Sonuç olarak da mükemmel vakit geçiriyorduk. Sözde yani.

Bu buluşmaların en iyi kısmı da biz vakit geçirirken birbirimize daha da alışmamızdı. Arkadaş, kardeş, ya da her ne boksa işte, beni seviyordu. Bunu görebiliyorum artık. Ben de artık herkes gibiydim, onun için. Bana karşı kırgınlığı olmasından iyiydi bu en azından.

Herkes gibi olmam yani.

Hiç gibi.

Ya da her neyse işte.

Zaten her aşk karşılık bulacak diye bir kaide de yoktu.

Sadece, bu kadar acıtmasına itirazım vardı, hepsi o.

Derken, Aylin ve sevgili arasındaki ilişki bir anda değişti. Düne kadar mutlu mesut dolaşan çift bir anda kavga etmeye başladı. Bana kalsa, çocuğun üstüne atlar ağzına vururdum ama Batuhan sakin olmama konusunda beni uyardı. O aralıkta da düşe kalka devam eden ilişkileri arasında türkü gecesi olacağına dair bize sevinçli haber getirdi, Aylin. O da akşam türkü söylediğini ve kesinlikle bizi de orada istediğini söyledi.

Ben de sadece o istedi diye, gittim.

Ve, bu kısımda da hayatımın gelişme bölümünün en önemli gecelerinden birini yaşadım.

O sakince sahneye çıktı, bir şeyler söylediler. Hiç birini duymadım. Danslar oldu, sadece onu gördüm.

Ve, en sonunda o mikrofonu eline alıp yere bakarak şarkısını söyledi.

Ben de dünya iki dakika sonra havaya uçacaksın gibi, en önemli şeyim oymuş gibi, ki öyleydi, onu dinledim.

Bir evim var kaleden, biri de pazardadır
Bir de pazardadır, biri de pazardadır
Ayrı düştüm yarimden, bilin ki nazardandır
Bilin ki nazardandır, bilin ki nazardandır
Bozuldu kale yolu, artık araba gitmez
Artık araba gitmez, artık araba gitmez
Denizin suyu biter, benim dertlerim bitmez
Benim dertlerim bitmez, benim dertlerim bitmez
Bağrına taş olurum, gözüne yaş olurum
Gözüne yaş olurum, gözüne yaş olurum
Deli gibi severken, nasıl kardeş olurum
Nasıl kardeş olurum, nasıl kardeş olurum
Al şalım, allı şalım, dağları dolaşalım
Dağları dolaşalım, dağları dolaşalım
Aramızda dağlar var, biz nasıl kavuşalım
Biz nasıl kavuşalım, biz nasıl kavuşalım
Göreslendim yarimi, hasret yüreği dağlar
Hasret yüreği dağlar, hasret yüreği dağlar
Gözden yaş akmaz ama, kalbim oturmuş ağlar
Kalbim oturmuş ağlar, kalbim oturmuş ağlar

Ben de şarkının bana verdiği yetkiye, yerimden kalkıp onun o çok değer verdiği dallama, şu andan itibaren eski sevgilisi olan adamın tepesine çöktüm. Onun üç ayda ayrılamadığı çocuktan üç dakikada onu ayırdım. Sonrasında da başıma geleceğin önemi kalmamış bir şekilde kapıya gidip onu bekledim.

Bir süre sonra çıkınca da gülerek yanına gittiğimde hala etrafa bakınıyordu.

"Batuhan'ı yolladım, eski sevgilinin de artık seninle ilgisi kalmadı" dediğimde şaşkına bana baktı.

"Eski mi? Ne zaman ya? Niye benim haberim yok?" dediğinde elini tutup parmaklarımı parmaklarının arasından geçirdim.

"Az önce ben sizi eski yaptım. Daha doğrusu, sen beni sevdiğini itiraf edince" dedikten sonra onu çekiştirmeye başladım. O ise gelmemekte ısrar ediyordu.

"Bırak beni, Kenan. Ben seni sevdiğimi falan söylemedim" dedikten sonra da kolunu ellerimin arasından çekip benim karşıma dikildi.

"Şarkıda neyden bahsediyordun o zaman? Neden gelmem için bu kadar ısrar ettin?" dediğimde kaşlarını çattı ve kollarını göğsünde bağladı.

"Ben sana değil, ikinize gelmeniz için ısrar ettim, Kenan. Ayrıca şarkı da ne dediğine de hiç dikkat etmedim" dediğinde derin bir nefes aldım ve kolunu tuttuğum gibi çekip dudaklarına yapıştım.

ilk önce şaşkınca kalsa da bir an sonra bana karşılık vermeye başladı.

Ah be güzelim, bana acı çektirmek için yapmadığı kalmamıştı da yine bendeydi işte.

En başından beri, ne kadar benden uzak olmak için uğraş da en sonunda yine kendini bende buluyordu.

Bir süre sonra kendimi ondan çekip alnımı alnına dayadım. Sık nefeslerimiz birbirine karışırken elimle yanağını okşadım. Sonrasında da elimden geldiğince konuşmaya başladım.

"Benimsin. Bunu anlayana kadar seni beklerim. Seni seviyorum" 

Bana bir cevap vermedi. Zaten ben de ondan bir cevap falan istemiyordum.

****-****

Aradan yaklaşık olarak bir hafta geçtiğinde Aylin, ben ve Batuhan normal bir şekilde hayatımıza devam etsek de onun bana karşı olan tavrında büyük bir değişiklik vardı. Beni hayatında kabul ettiğini bildiğim için ben de sessizce bana gelişini kabullenmek dışında bir şey yapmadım.

Bu arada, bizde Batuhan'la yeni bir eve taşındık. O da bize temizlik yapmak için geldi. Sebebini bilmediğimiz bir şekilde, yanında da bir arkadaşını getirdi.

Sude.

Hayatım boyunca, kendini bu kadar seven birini hiç görmemiştim. Bu açıdan gerçekten kızı taktir ettim yani ama yine de benden uzak durması hoşuma giderdi.

Kızı ben kadar sevmeyen diğer kişi de Batuhan'dı. Batuhan'la ilk okuldan beri arkadaştım ve ilk defa birini sevmiyordu. Tamam, kız gerçekten sevilecek türden biri değildi ama yine de bu beni şaşırtmıştı. 

Evle ilgili bize yardım etmesi bittikten sonra doğal olarak hayatımızdan gideceğini düşünsek de o pek öyle düşünmemişti sanırım. Yani, ne zaman Aylin'le görüşmek istesek kız da peşine takılıp geliyordu. Ben Aylin'e olan tavrımda çok net olduğum için bu halini umursamasam da derdinin ne olduğunu merak etmeye başladım bir süre sonra.

Neyse ki iki hafta içinde bana derdini açtı.

Hayır, derdi ben falan değildim.

Aslıda yanıma gelip, akşam ne yapıyorsunuz, dediğinde bir an şüphe ettim. Yani bir kız, neden birinin akşamki planını merak eder ki?

"Hayırdır, Sude?" dedim sakin kalmaya çalışırken. Yani, ağız tadıyla sevdiğim kızı beklerken bir yerlerden fırlaması hoş değildi.

"Hiç ya, öylesine işte. Akşam geliriz size belki Aylin'le diye" dediğinde emin olmasam da, "evde otururuz herhalde" dedim.  O buna gülümsedikten sonra yanımdan kalkmayınca ben de ona bakmaya başladım.

"Sude senin derdin ne? Hani, bil diye söylüyorum, ben Aylin'e aşığım. Hem de baya aşığım" dediğimde bana yüzünü buruşturdu.

"Ay ne yapayım ben seni be? Ayrıca pek belli etmesem de Aylin'i severim ve aranıza girmek bir derdim falan da yok" dediğinde tövbe çektim.

"Madem derdin ben değilim, ne demeye akşam ne yapacağımı soruyorsun?" dediğimde gözlerini devirdi.

"Senin ne yapacağını sormadım, Kenan. Olayı karıştırma, sizin ne yapacağınızı sordum" dediğinde aydınlanma yaşadım. 

Batuhan yani!

Oha!

Hem de sevmediği tek kişi tarafından!

Bunu duymayı gerçekten beklemiyordum.

"Batuhan sana bakmaz, boşuna zorlama kendini" dediğimde ağız büktü bana. 

"Ay, benden haz etmediğini hiç fark etmemiştim, söylediğin iyi oldu" dediğinde bu kızla konuşmanın boşa olduğunu fark ettim.

"Aman iyi ne yaparsan yap" dedikten sonra da onun yanından kalkıp Aylin'in sınıfına geçtim. Sınıf boş olunca da etraftakileri sordum ve çıktığını öğrendim.

Bir bu eksikti şimdi.

Kim bilir ne olmuştu.

Okuldan çıkıp kaldığı yurda geçtikten sonra kapıdaki görevliye adını, oda numarasını ve bloğunu söyledikten sonra çağırmalarını bekledim.

İt gibi titrerken geldi. Yüzünden düşen bin parça bir halde.

"Ne oldu" dedim, cevap vermedi. "Kim üzdü seni" dedim cevap vermedi. Canım yanıyor gibi durmuyordum belli ki. Beni de anlatacak kadar yakın görmüyorsa demek ki.

Ben de ona yarım saat dil döktükten sonra yanından çıkıp eve geldim. Batuhan halimi görünce olayı anlamış gibi rakı sofrasını kurdu. Sonrasında da karşılıklı içmeye başladık. Ne o sordu derdimi, ne de ben. Benle içtiğine göre, onun da bir dedi vardı belli ki.

Sonra da arkada çalan radyoda bir Müslüm şarkısı çalmaya başladı.

İster misin ulaşalım o yıldızlara?

Geleceği koy aklına, kal benimle.

Bırak yalnızlığını yalnızlıklara

Yüreğini al yanına, kal benimle

Boş ver yıllarca gördüğün hülyalara

Heves edip düşmedin mi nice yollara?

Bırak yaşanmış ne varsa geçen yıllara

Aradığın deli aşkı bul benimle

Göremezsin, duyamazsın benim gibi çılgın 

En deli sevdanın gözü kör benimle 

Karanlığın kuytu köşelerinde 

Yüreğini al yanına, kal benimle 

Boş ver yıllarca gördüğün hülyalara

Heves edip düşmedin mi nice yollara?

Bırak yaşanmış ne varsa geçen yıllara

Aradığın deli aşkı bul benimle

"Baba ne güzel söylüyor be" dediğimde o da dertli dertli iç çekti. Sonra da burukça güldü bana.

"Ulan bu kadar yıl durdum da, kal benimle demek istemediğim tek kıza bunu söylemek için niye deliriyorum ben? Neden, aradığın deli aşkı bul benimle, demek istiyorum?" dediğinde güldüm.

"Belli ki sen onda bulmuşsun deli aşkı, seni çılgın" dediğimde güldü ama buruktu. "Kim oğlum bu şanslı kız? Ondan önce ben öğreneyim yengeyi" diyip güldüğümde yüzüme baka baka yaktı kendini.

"Sude"

"Ayy, kafanı yakmışsın. Aman ya bula bula o gudubeti mi buldun sevecek? Yeminle senden iğreniyorum" dedim ve bir süre bunu hazmetmeye çalıştım. Sonra da istemesem de onu muy-tlu etmek için konuştum.

"O da senden hoşlanıyormuş. Bugün beni sıkıştırdı, ne yapıyorsunuz akşam falan dedi. Ben de kız bana yürüyor sandım da ne yapayım seni dedi. Seni beğeniyormuş. Valla senin halini bilmeyince, sana bakmaz dedim senin adına ama fazla hevesliydi" dediğimde gülümsedi.

"Valaha mı la? Yaa, iyi yapmışsın" dediğinde deli olduğuna bir kez daha emin oldum. "Kız garip ama beni çeken bir şeyler var onda" dediğinde garip kısmına fazlasıyla katılmıştım.

Yine de güldüm ve onun adına mutlu oldum.

Ertesi gün Sude'nin karşısına dikildi aldığı gazla. Kız gerçekten onu seviyordu ve her ne kadar dominant biri olsa da Batuhan'ın yanında sakin duruyordu. Ben de onların mutlu olmasına sevindim.

Bu arda yeni çiftimiz bile aşka yolculuk yapsalar da biz üç maymun oynamaktan ileri gidememiştik.

Araya vize haftası girince de hiç konuşamadık. 

Sınav haftasını takip eden hafta da öyle. Bu iş, Sude zorla bizi bir araya getirene kadar devam etti.

O akşam da hafif tavırla başladı. Ona gösterdiğim ilgiye karşılık kendini geri çektiğinde ben de en sonunda bıraktım.

Tamam, onsuz olmadı ama bende insanım sonuçta.

"Oğlum yeter, ayrıl sevgilinden. Geç oldu, kızları bırakalım" dediğimde Batuhan bu dediğimden mutlu olmasa da başıyla onayladı beni.

"Sevgili derken?" dediğinde Aylin herkes şaşkınca ona baktı. Yani nerdeyse bir ay olmuştu, duymamış olması çok saçmaydı.

"Bebeğim anlattım ya, çok aşığım ölüyorum diye. Sen beni dinlemiyor musun?" diyen Sude'ye Aylin şaşkınca baktı.

"Ben, sen ve Kenan'ı birlikte sanıyordum" dediğinde eliyle beni gösteriyordu ama geri kalan üçümüz aynı anda ona cevap verdik.

"Tövbe" 

Ben bana neden soğuk davrandığını çözmüş olarak gülümsedim ama başka bir şey yapmadım. Madem beni kıskanacak kadar seviyordu, ne demeye hala bana gelmiyordu? Onu zorlayamazdım.

İstemezse, istemezdi.

***-***

Bu akşamı takip eden gün, sonunda bana geldi.

Okulda önüme geçtiğinde bir an şaşırsam da ona gülümsedim. O da bana kızgınca baktı. Şu saatten sonra da onu bırakmazdım.

"Ne gülüyorsun? Ne kadar zaman arkadaşımın aşkına göz koymuşum diye kendimi yedim ben biliyor musun?" dediğinde onu kolundan tutup kantine indim.

"Adam gibi sorduğumda derdini anlatsaydın, ben de söylerdim. Kendi başına iş yapma bu saatten sonra, bana da sor, olur mu?" dediğimde koluma vurdu. Ama başka bir itiraz cümlesi çıkmadı ağzından. Ben de o günü hiç unutmadım.

Hikayemiz burada bitti demek isterdim, ama malesef. Kötü olan şeylerden bu kadar bahsetmişken iyi şeylerden de bahsetmem gerek.

Okulun bir buçuk yılı olduğu için, evlenmemiz için iki yıl beklememiz gerekti. En kötü günümüz de bu oldu diyebilirim.

Aileme, Aylin'i sevdiğimi söylediğimde, herkes fazlasıyla mutlu oldu. Ki, abim dayanamayıp Aydın abiye yetişmişti ama o da mutlu olmuştu bu duruma. Demet teyze de karşı çıkmamıştı bize. Zaten, sağ olsun, Aylin herkese yetecek kadar karşı çıkmıştı.

Dediğim gibi o günden sonra, onu ne derse desin bırakmadım.

Aydın abi, şirketi büyütmek için açtığımız yeni şubeyle birlikte İstanbul'a taşındı, biz son sınıftayken. Demet teyze ve Emirhan da onlarla birlikte şehir değiştirdi. Biz de kız istemek için bizi uzağa taşımalarına biraz bozulsak da onun dışında iyi geçinmeye devam ettik.

Mezun olduğum sene, abim şirket işlerinden sıkıldığını söyleyip tüm işi benim başıma atıp eşiyle birlikte, ben üniversitedeyken bir kızla sadece nikah kıyıp evlenmişti, İzmir'e taşındı ve orada küçük bir ofis açıp işiyle ilgilenmeye devam etti. 

Biz, büyük bir düğünle evlendiğimizde, Aylin kendine ufak bir kreş açtı ve Sude'yle birlikte. Sude de bu arada Batuhan'ı evlenmek için ikna etmişti. Hatta aynı anda hamile kaldılar.

İlk çocuğumun kız olması için fazla hevesli olsam da erkek oldu. Eh, idare ettim. Neyse ki güzel kızımı da dört yıl rötarla da olsa kucağıma aldım. Sevgili Batuhan arkadaşım ise ikinciye asla katlanamayacağına emindi.

Oğlu Tolga, kendini beğenmek konusunda annesiyle yarışıyordu. Tamam, Taylan da kendini beğeniyordu, Tolga'yla takılmaktan ama o çocuk hayret vericiydi. Tamam, gerçekten can yakacağı belli oluyordu ama akıl alır gibi değildi yani.

Güzel kızımın ise tek derdi yemekti. Evet, yiyip yiyip kilo almıyordu ama onu da öyle kabul etmiştik.

Tabi, Aylin kıza tüfek öğremek için beş yaşın uygun olduğuna karar verince biraz zorlanmıştık ama o günler de geçmişti. Bir de Taylan o aralıkta her tehtidini tüfek üzerinden alıyordu.

Annesi ve kız kardeşi. 

Evet çocuğu korkutuyorlar.

Ben de onu inşaat okuması konusunda biraz zorluyor olabilirim ama bu şirketin birine kalmaı gerek. Abimin iki oğlu da inşaat okumuyor. Ben ne yapayım yani, sıkıldım.

Elektrik olmak istediğini söylediğinde yapıcı yaklaştım. Yine okusun çok istiyorsa. Çift yapsın isterse. Ya da ikinci üniversite olarak. Önce inşaat okusun da.

Batuhan'ın da Tolga'yı zorladığını bildiğim için pek pişmanlık da duymuyorum açıkçası. El ele gidip gelirler okula.

Ben her ne kadar üçüncü çocuğu istesem de Aylin pek öyle düşünmüyor şu günlerde. Yani, oğlumuz üniversiteye gitmek üzereyken, sanırım artık haklı.

Ama onu hala ilk günkü kadar sevdiğim de bir gerçek. 

Hala kantin kapısında gördüğüm kız o.

Ve ölene kadar da öyle kalacak.

***-***

Selamlar :)

Tek bölümlük, hızlı bir hikaye ;)

Umarım seversiniz :)

Esen kalın ;)

Continue Reading

You'll Also Like

46.5K 3.6K 11
Ayperi annesinin sözünden çıkmayan kimsesiz bir kız. Daha gencecik yaşında annesinin elinden görmediği eziyeti zulmü görmüş herkezin 'kimsesiz Ayperi...
5K 580 12
Ünlü bir oyuncunun yanlış anlaşılmaya sebebiyet verebilecek bir instagram hikayesi atması ile telefonunun bildirim sesine uyanan Aslı, olayların çözü...
793K 26.3K 51
"Abiler ya da arkadaşlar bu tür yaklaşımlar yapmaz sarışın." (! Reklam yapmak yasaktır.)
32.2K 3.7K 30
İmam'ın oğlundan aşk taktikleri almak isteyen meslek liseli çocuk. 31/03/2024- texting #1 15/04/2024- mesleklisesi #1