Kusursuz İkili

By kitapseverbirkul

21.6K 6.6K 5.6K

Üzerine uzun uzun düşünme fırsatı bulamadan bir çırpıda okuyup; Acaba nasıl bitecek? Daha başka ne olabilir... More

bölüm 1
bölüm 2
bölüm 3
bölüm 4
bölüm 5
bölüm 6
bölüm 7
bölüm 8
bölüm 9
* OYUNCULAR *
bölüm 10
bölüm 11
Bölüm 12
bölüm 13
bölüm 14
bölüm 15
bölüm 16
bölüm 17
bölüm 18
bölüm 19
kusursuz ikili tanıtım videosu
bölüm 20
bölüm 21
bölüm 23
bölüm 24
bölüm 25
bölüm 26

bölüm 22

436 75 287
By kitapseverbirkul

Medyada: BİRCE YAMAN & ASLI DİZGİN

Kendinden emin bir şekilde, masaya yaklaştı, sandalyeyi çekip sakince oturdu Birce.
Direkt karşıya bakıyordu. Dudaklarını ısırarak ve içinden küfürler yağdırarak, yaklaşık yüz metre ileride ki masada, grup halinde oturan topluluğu seyrediyordu.
"Bunlar hiç mi ayrılmıyor yahu!" diyerek saatine baktı. Derse daha çok vardı. Burada oturup birşeyler atıştıracak ve Aslı'nın yalnız kalması için dua edecekti. Başka çare yoktu.

Birce yaklaşık bir haftadır hemen her gün, Aslı'nın okuduğu bölümün olduğu binanın önüne kadar geliyordu. Aslı ile karşılacağı anı iple çekiyordu. Düşünmüş, taşınmış, iyice araştırmış ve sonunda Aslı ile yüzyüze konuşmaya karar vermişti. İkisi da aynı üniversitedeydi.
Bu Birce için sürpriz olmuştu. Nereden bulacağım Aslı'yı diye kara kara düşünürken, küçük çaplı bir internet araştırması sonucu aynı okulda olduklarını öğrenmişti.

ULUKENT ÜNİVERSİTESİ uluslararası ilişkiler bölümü, üçüncü sınıf öğrencisiydi Birce. Geçen sene ara vermeyip devam etse, bu yıl bitecekti okulu. Fakat o, Birkan'ı yalnız bırakamamış ve onunla beraber Amerika'ya gitmişti. Şimdi ise derslere kaldığı yerden devam ediyordu.
Kendi bölümü daha uzaktaydı ama o mesafeyi sorun etmeyerek her öğle arası Aslı'nın olduğu, arkadaşlarıyla oturup konuştuğu yere kadar yürüyordu. Amacı Aslı'yı yalnız yakalayıp gidip karşısına geçmek, Birkan ile ne işi olduğunu, en önemlisi ise kız kardeşi Cansu ile Birkan'ın ölümü arasında bir bağ olup olmadığını öğrenmekti.

Ayaz elindeki iki bardak çay ile masaya oturduğunda, Birce hiç istifini bozmadan karşıya bakmaya devam ediyordu. Kafası o kadar meşguldu ki, Ayaz'ı farketmedi bile.

Ayaz çay bardağının tekini Birce'nin önüne doğru iterek
"Seni burada bulacağımı biliyordum" dedi.

Birce bir an da Ayaz'a dönerek
"Aa! Sen mi geldin? Hiç farketmedim."

"Evet. O kadar dalmışsın ki, kıyamet kopsa farketmeyecek gibisin!"

Ayaz üstü kapalı sitem ediyordu Birce'ye. Sıkılmıştı onun bu takıntılı hareketlerinden. Varsa yoksa Aslı. Onunla konuşmadan rahat etmeyecekti belli ki. Ayaz da çok merak ediyordu neler olup bittiğini ama Birce gibi kendini soyutlamıyordu hayattan.

Birce heyecanla konuşmaya başladı
"Ayaz yapma lütfen. Benim için ne kadar önemli olduğunu biliyorsun. Bu iş açığa çıkmadan rahat uyku yok bana."

Ayaz sitemle
"Peki ne yapmayı düşünüyorsun Birce? Böyle her gün gelip, uzaktan Aslı'yı izleyip gidecek misin? Nereye kadar sürecek bu?"

"Hayır! Tabi ki öyle değil. Ben sadece uygun ânı yakalamaya çalışıyorum. Böyle arkadaşlarının içinde gider konuşursam herşeyi berbat edebilirim ve artı yanındakilerden güç alıp beni tersleyebilir. Bu yüzden onu yalnız ve hazırlıksız yakalamalıyım."

Birce haklıydı. Yalnız konuşmak en mantıklısıydı. Gerçi yalnız da olsa Ayaz, Aslı'nın olan biten herşeyi anlatacağını hiç sanmıyordu. Ki eğer Birce'nin varsayımları doğru ise bile, bu kız polise anlattıklarının tek kelime fazlasını anlatmazdı.
Ayaz düşündü. Birce'ye yardım etmek istiyordu ama neyapacağını o da tam bilmiyordu. Oradan buradan duyduğu bilgi kırıntılarını Birce'ye anlatmaya karar verdi.

"Birce ben bazı şeyler duydum. Sende bilmek istersin belki."

"Evet dinliyorum. Nedir?"

"Bizim, önümüzdeki hafta yıl sonu balosu var ya!"

Birce'nin yüzü düştü birden.
"Ben o baloya gelmek bile istemiyorum Ayaz. Bu durumdayken eğlenemem."

Ayaz keyifli bir şekilde gülümseyerek
"İyi. Sen bilirsin. Aslı ve arkadaşları o balo için günlerdir hazırlanıyormuş. Bende diyecektim ki en uygun yer balo olabilir. Hem kaçamaz senden, hemde öyle bir durum da sen karşısına çıkıp, en can alıcı sorunu sorarsan panik yaparak pot kırabilir. Yani ağzından birşeyler kaçırabilir."

Birce donup kalmıştı. Ayaz'ın söylediklerini kafasında tartıyordu. Bu doğru olabilirdi. Hiç olmazsa denemeye değerdi

"Olabilir aslında. Bir deneyelim bakalım. Nerede olacaktı bu balo?"

" Fuat Paşa Yalısında. Yalnız... "
Ayaz yüzünü ekşiterek
"Yalnız kötü bir durum var. Aslı büyük ihtimalle Volkan ile gelecek baloya. Haber sağlam yerden. Yani gelmezse şaşarım o derece."

Birce dişlerinin arasından
"Hassiktir!" dedi. "Ben yanında polis varken nasıl çıkarım karşısına. Hem Volkan da beni çok iyi tanıyor. Eminim şüphelenecektir benden."

"Off! Birce. Herşeyi de ben mi söyleyeyim. Kadınlığını kullan biraz. Bu tarz kızlar gece de kaç kere lavaboya gidiyor bilmiyor musun?"
Hınzırca gülümseyerek "buna sende dahil" dedi.

Birce uzanıp omzuna vurarak
"Kes sesini be! Erkek olduğun için ne anlarsın sen makyajdan, rujdan. Gideriz tabi ki ne var. Bakımsız kadın görünce de söylenirsiniz ama değil mi?"

Ayaz hiç cevap vermedi. Birce nin kendisini savunmasını zevkle izliyordu.

"Her neyse" dedi Birce.
"Tamam. Güzel fikir. Aslı ile konuşana kadar deneyeceğim her yolu."

**********

Aslı istemeyerek de olsa gülümseyerek melis'e döndü
"Melis'ciğim, canım, senin ricanı kırmayıp dayım ile konuştum. Senin onu baloya davet ettiğini söyledim."

Melis Hande'ye birşeyler anlatırken bir an da susup Aslı'ya konsantre olmuştu. Heyecanla
"Eee! Evet. Sonra..."

"O da zaten böyle birşey arıyormuş. Bütün arkadaşları Amerika da kaldığından buraya ayak uydurmakta zorlanıyormuş. Senin teklifini söyleyince hemen kabul etti. 'Benim için de değişiklik olur' dedi."
....
Aslı ile Nogay saatlerce konuşmuş, bir sürü farklı plan yapmışlardı. Sorun Nogay'ın baloya kiminle gideceğine gelince, Aslı bir an da atılarak
"Dayı benim sınıftan bir kız var. Adı Melis. O da yalnız ve geçen gün bana ısrarla seninle konuşmamı ve baloya onunla gelip gelmeyeceğini sormamı istedi" dedi.
Nogay ise "işte bu harika! Hemen kıza kabul ettiğimi söyle. Bu şekilde daha az dikkat çekeceğim."
Daha sonra bıyık altından gülerek
"Adı Melis mi dedin? Güzel mi bari?" diyerek espiri yapmıştı.
Aslı sinirle
"Dayıı!" diye bağırınca dayısı
"Tamam tamam. Sustum." diyerek konuyu kapatmıştı.
....

Melis aşırı heyecandan ölebilirdi.
"Sen ciddi misin Aslı? Bak şaka yapmıyorsun değil mi? Çok kırılırım eğer şaka ise."

"Yok kızım! Ne şakası. Ciddiyim tabi ki. Bunun şakası mı olur. Ha! Eğer başkasını ayarladıysan dayıma başka birini bakalım."

"Yok yok! Ne ayarlaması. Kimse yok tabi ki. Ben gideceğim Nogay ile. Başkası ile gelirse cinayet çıkarabilirim."

Cinayet kelimesi masa da ufak çaplı bir gerginlik yarattı.
Melis yine köşede sessizce oturan Koray'a dönerek

"Bak gördün mü Koray'cığım sana ihtiyacım kalmadı artık. İstediğin kadar yalnız takılabilirsin balo da. Senden tek bir dans bile istemeyeceğim."

Koray sadece gülümseyerek cevap verdi. Melis umurun da bile değildi. Aslı'ya bakarak
"Seninle niye gelmiyor Aslı?" dedi.

Bu soru yine masa da bomba etkisi yaratmıştı. Aslı oturduğu sandalyede kıpırdandı. Koray yine üstü kapalı bir şekilde Aslı'nın polis Volkan ile gelip gelmeyeceğini soruyordu. Herkes susmuştu. Ortam bir anlık gerildi.

Can lafa girerek
"Ne o Koray? İyi taktın bu konuya bakıyorum." sonra kısık sesle, tabi yine herkesin duyacağı şekilde
"Çaktırma ama Aslı seninle gelmek istiyor. Bunu sana balo günü söyleyecekti."

Masada bir gülme krizi yaşandı. Aslı masanın altından Can'ın diz kapağına tekme atarak, bir anlık bağırmasına sebep oldu. Herkes ne olduğunu anlamıştı. Can eğilerek diz kapağını ovdu ve Aslı'ya sırıtarak
"Oww! Çok sertsin Aslı. Ben şaka yapmıştım be!"

Aslı gergin bir şekilde
"Senin şakalarına gıcık oluyorum Can. Sadece senin şakalarına" dedi bastırarak.

Koray yine kızarmıştı fakat bu sefer geçen olay da ki gibi sessiz kalmadı. Hışımla ayağa kalkarak
"Amma gevşeksiniz be! Herşeyi öyle yanlış tarafa çekin işte. Sizden bir cacık olmaz. Ben sınıfa gidiyorum."

Koray'ın bu ani hareketi, çevredeki masalar da oturanların da dikkatini çekmişti. Herkes dönüp bir anlık onlara baktı. En uzak masada oturan Birce ile Ayaz da duymuşlardı Koray'ın dediklerini.

Ayaz bir an da
"Bak Birce sana göstereyim şu ayağa kalkan çocuk. Adı Koray. Aslı'ya takıntılı birisi. Çok sessiz ve tuhaf bir çocuk. Hakkında pek birşey bilinmiyor. Kendini anlatmayı sevmiyor hiç."

Birce şaşkınlıkla Ayaz'a bakıyordu. Onun böyle dedektif gibi bilgi vermesine şaşırmıştı.

"Ee! Başka? Diğerlerini de tanıyor musun peki?"

"Evet. Elimden geldiğince araştırdım hepsini. Şu sarışın olan çocuk Can. Komik ve eğlenceli birisi. Her ortama ayak uydurabilen tiplerden. Siyah saçlı olan kız Hande yanındaki de Anıl. İkisi sevgili. Gruptaki tek sevgili çift. Haklarında pek birşey konuşulmuyor. Kendi halinde, sessiz çiftlerden. Aslı'nın sağ tarafında Melis oturuyor okulun en güzel kızlarından ama sevgilisi yok. Saf ve temiz bir kız."

Ayaz çapkınca gülümseyerek
"Gerçekten güzel kız. Bir şansımı denesem mi?"

Birce sinirle Ayaz'a baktı. "Saçmalama Ayaz. Senin ne işin olur o gruptan birisiyle."

Olabilirdi aslında. Ne var ki bunda. Niye tepki göstermişti Birce. Ayaz'ı kıskanıyor muydu yoksa. Yok canım ne alakası var.
Kafasında ki düşünceleri bir kenara atıp
"Ee! Diğer kız? Onu anlatmadın" diyerek lafı değiştirdi.

Ayaz öylesine söylemişti aslında. Küçük bir şaka yapmak istemişti. Yoksa ne işi olurdu Melis ile. Onun gözü Birce'den başkasını görmüyordu. Ama Birce'nin bu tavrı çok hoşuna gitmişti. Sanki kıskanmıştı Ayaz'ı.

Sırıtarak cevap verdi
"Ha! O mu. Evet o da Selin. Aslı'nın bir numaralı kankası. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor. Aslı çoğu zaman onlar da kalıyor. Biraz şımarık ve serbest bir kız. Okulun en havalılarından. Yanına kimseyi yaklaştırmıyor ve Aslı'ya aşırı düşkün. Kardeşi gibi seviyor."

Derin bir soluk alıp devam etti
"Ve Aslı. Aslı Dizgin. Şu an da bizim için grupta başrol olan kız. Yirmibir yaşında kendine özgün bir tarzı var. Herkes tarafından seviliyor. Orman da saldırılma olayından sonra bir süre gözleri üzerine çekmiş. Hatta birkaç gazeteci gelip röportaj yapmış. O dönemlerde çok sinirli ve gerginmiş. Zamanla düzelip eski haline dönmüş. Ve şu an da o konuyu hiç kimseye açtırmıyormuş."

"Hmm! Peki Selin... En yakın arkadaşı dedin. Ona da mı anlatmıyormuş hiç birşey."

O kadarını bilmiyorum. Benim bildiklerim bu kadar."

"Vallaha bravo Ayaz. Sen ne ara bu kadar çok şeyi araştırıp öğrendin."

"Ee! Bizde boş durmuyoruz her halde. Bizim de hatırı sayılır bir çevremiz var sonuçta."

Birce tekrar gözlerini Aslı ve arkadaşlarının olduğu masaya dikti. Aslı elinde telefon, yüzünde aptal bir gülümsemeyle boşluğa bakıyordu.
Birce'nin Kafasında yeni sorular oluşmuştu.
Volkan, Aslı ile ne ara bu kadar samimi olmuştu? Büyük ihtimalle sevgililerdi şu an.
Nasıl olur? Birkan'ın katili daha bulunamamışken ve tek görgü tanığı bu kız iken, nasıl olmuştu da sevgili olacak kadar güvenebilmişti Aslı'ya?
Acaba Aslı Volkan'a neler anlatmıştı?
Ne söylemişti de Volkan'ın güvenini kazanmıştı?
Birce bir gram güvenmiyordu bu kıza.
Yoksa! Volkan farklı bir strateji mi uyguluyordu?
Kıza yakın davranarak hatta sevgilisi yaparak onu daha rahat konuşturabileceğini mi düşünüyordu?
Off! Böyle eli kolu bağlı oturmak, zoruna gidiyordu Birce'nin.

Ayaz'ın sesiyle tekrar kendine geldi
"Baloya kiminle gitmeyi düşünüyorsun peki? Aklında biri var mı?"

"Yok be! Kim olsun. Senin?"

"Benim de yok. Bu durumda beraber gidiyoruz."

Birce şaşırarak Ayaz'ın gözlerine baktı.
Sormamıştı. Direkt gidiyoruz demişti.
Ayaz belki farkında değildi ama şu an da, tam da Birkan gibi konuşmuştu.

*********

Aslı mesaj sesini duyunca bir an da telefonuna sarıldı. Kalp atışları yine hızlanmıştı. Selin masanın altından Aslı'nın bacağına dokunarak sessizce fısıldadı
"Sakin ol Aslı. Yalnız değiliz. Dikkat çekmeden aç mesajı"

Aslı Selin'in gözlerine baktı. Sonra masadakilere göz gezdirdi. Hande, Melis ile Anıl da Can ile konuşuyordu. Selin ile Aslı'nın fısıldadığını duyunca hepsi durup ikisine baktı. Koray'ın kalkıp gitmesi germişti zaten ortamı. Bu yüzden ufacık şey dikkat çekiyordu.

Anıl rengi sararmış olan Aslı'ya bakarak
"Ne o Aslı. Bir durum mu var? Ne oldu hasta mısın? Rengin soldu bir an."

Aslı'yı çok seviyordu Anıl. en zor anında hep Aslı destek olmuştu ona ve grupta Hande'den sonra değer verdiği ilk kişiydi Aslı.

"Yok hayır. Hasta değilim bir anlık tansiyonum düştü sanırım" dedi.

Daha mesajı bile açmamıştı. Hemen açtı ve gönderen ismini görünce bir an da kuş gibi hafifledi. Volkan yazıyordu. Bu bile gülümsemesine yetmişti. Gayet rahat bir şekilde arkadaşlarına bakıp

"Şeyy! Değer verdiğim birisinden mesaj geldi de biraz heyecan yaptım sanırım."

"Melis ağzını yayarak
"Ooo! Öyle mi Aslı hanım. Bu kişi yakışıklı polis memuru Volkan Erkişi olmasın sakın."

Aslı cevap vermedi. Anlayan anlamıştı zaten.

Hande bir an da Aslı'nın boynundaki kolyeye uzandı. Eline alıp inceleyerek
"Aslı bu kolye yeni mi? Deminden beri dikkatimi çekiyor. Çok şık bence. Kim aldıysa çok zevkli birisiymiş."

"Evet hediye canım. Teşekkür ederim. Bende çok beğenmiştim."

Aslı'nın aklı mesaj da kalmıştı. Telefon hâlâ elindeydi. Tek tuşla açtı mesajı. Sadece iki kelime yazıyordu
Seni özledim...

Aslı'nın yüzüne aptalca bir gülümseme yerleşti. Birkaç dakika öylece boşluğa bakarak, hülyalara daldı.

Anıl'ın sesiyle irkildi
"Daldın gittin bakıyorum Aslı. Söylemedi deme bence sen aşık oluyorsun."

"Şeyy! Yok ya! Öylesine daldım gittim bir an. Kusura bakmayın arkadaşlar."

Can sırıtarak
"Yok canım ne kusuru. Ne yazdığını bize söylemen kafi."

Yine kötü espiri yapmıştı Can. Kimse gülmedi. İşin kötü tarafı onun bu kötü şakalarına alışmıştı hepsi. Bir gün okula gelmese gözler hep Can'ı arıyor, yeri çok belli oluyordu.

Aslı telefonuna baktı. Mesaj ekranda duruyordu.
Cevap yazsamıydı acaba?
Ne yazacaktı ki?
Ama böyle karşılıksız bırakmak da olmazdı.

Aslı kararını vermişti. Baloya kadar Volkan ile görüşmeyekti. O riski göze alamazdı. Kimliği belirsiz kişi yine takip edebilir ve en kötüsü yine mesaj atabilirdi. Baloyu bekleyecekti Aslı. Ve o zamana kadar telefonla idare edecekti Volkan'ı. Hızlıca cevap yazdı.

Bende seni özledim. Baloya az kaldı. O zaman görüşeceğiz doya doya. Kendine iyi bak.

Gönder tuşuna bastı ve arkasına yaslandı.
Aniden bir huzursuzluk kapladı içini. Sanki yazdıkları başkaları tarafından da okunuyordu. Hızlıca etrafına baktı. Çevresindeki bütün masalara göz gezdirdi. Kendisini gözetleniyormuş gibi hissetmişti bir an.
Acaba o kişi okulda da Aslı'yı takip ediyor muydu?
Yoksa sadece Volkan ile beraberken mi takipteydi?
İyi de Volkan ile buluşacağı zamanı nasıl bilebiliyordu?
Bu durumda sürekli Aslı'yı takip ediyor, ne zaman, nerede olduğunu bu şekilde öğreniyordu.
Masadaki arkadaşlarına baktı tek tek. Tuhaf olan hiç birşey yoktu.
Şu an da sadece Koray yoktu masada.
Hızla arkasını dönüp sınıfın penceresine baktı.

Evet tam da tahmin ettiği gibi, Koray camdan onları seyrediyordu.

*************

Arkadaşlar bir daha ki bölüm biraz gecikebilir.
Malum sınavlar yaklaşıyor.
Ders çalışmam lazım.
Elimden geleni yapacağım ancak bir buçuk iki hafta sürebilir yeni bölümün gelmesi.
Yorumlarda buluşmak üzere.
Sağlıcakla kalın:)

Continue Reading

You'll Also Like

3.1M 155K 65
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
803K 45.9K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
163K 11.2K 47
Gerçek Osmanlıyla bir alakası yoktur. iyi okumalar.
777K 45.9K 66
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...