Siyahıma Beyaz Olur Musun?

By Matlda06

364K 14.1K 4.1K

Siyah ne kadar kirli olabilir? Beyaz ne kadar temiz olabilirdi? Peki ya ikisi arasında kalan Gri..? Onların d... More

1.Bölüm - Ilk gün
2. Bölüm- Kovalamaca
3 . Bölüm - Yeni bir yara
4. Bölüm- Yalan
5. BÖLÜM 'BİR ÇETE DAHA'
6. Bölüm' YAKALANDIN'
7.Bölüm -Özlem
8. Bölüm - Duygu Karmaşası
9. Bölüm - küçük ilk yardım
10. BÖLÜM 'ENDİŞE! '
11. Bölüm ' Hatalar 1'
Duyuru
FİKİR ALIŞVERİŞİ
12. Bölüm'ANLAŞMA'
13. BÖLÜM ' LABİRENT'
14. Bölüm'Gri'
15. Bölüm'GEÇMİŞ ACI'
16. Bölüm 'HAYAL'
17. BÖLÜM'SENİ KORUMAYA ÇALIŞIYORUM!'
18. Bölüm'SARILIŞ'
ÖZEL BÖLÜM
19. BÖLÜM ' KEŞKE '
20. BÖLÜM 'KIRIK PARÇA'
21 . BÖLÜM 'YALNIZ KALMAYACAKSIN!'
22. BÖLÜM'SİYAH GİYEN KADIN'
23. BÖLÜM'BOŞ ODA'
24. BÖLÜM 'BÜYÜK YARAM'
25.BÖLÜM'BENZERLIK'
26. BÖLÜM'KORKAK SEVGİLİM'
27. BÖLÜM'AİTLİK'
28.BÖLÜM'MASAJ'
29.BÖLÜM'HAYAL 2'
30. BÖLÜM 'İRİ BEDEN'
31. BÖLÜM ' İLK KİLİT; ÖFKE'
32. BÖLÜM 'DORUK'
33 . BÖLÜM'PLAN'
34. BÖLÜM'BEYAZ'
35. BÖLÜM 'GİTME'
...Açıklama...
36. BÖLÜM 'SİYAH GÜLLER'
37.BÖLÜM'S.P'
38.BÖLÜM'SONSUZ'
39.BÖLÜM'FESETMEK'
41. BÖLÜM'HAZAN VAKTİ'
❤ALINTI❤
42. BÖLÜM'SIZI'
43. BÖLÜM'BENİMLE KAL'
44. BÖLÜM'YANLIŞ KALP ODACIĞI'
45. BÖLÜM'DÜĞÜM '
46 . BÖLÜM'GİTMESEM'
47. BÖLÜM'KENAR SÜSÜ'
48. BÖLÜM'İSYAN'
49.BÖLÜM'TATLI YENİLGİ'
50. BÖLÜM 'BARIŞMAK'
Yazardan not...
51. BÖLÜM'KAĞAN'
52.BÖLÜM'SÜROÇİ'
53.BÖLÜM'DUBAI'
54.BÖLÜM'DUBAI 2'
55.BÖLÜM'GİZEMLİ KİŞİ'
56.BÖLÜM'AŞK'
57. BÖLÜM'Hissiz'
58.BÖLÜM'MELEK'
59. BÖLÜM'Arayış"
❤ALINTI❤
60. 'BÖLÜM'Saklı Gerçek I'
60. BÖLÜM/PART 2'SAKLI GERÇEK I'
61.BÖLÜM'CEVAPSIZ SORULAR'PART1
Gelecek bölüm için etkinlik 😉
61. BÖLÜM'CEVAPSIZ SORULAR'PART 2
61. BÖLÜM-PART 3'CEVAPSIZ SORULAR'
62. Bölüm'HATIRLAMAK'
63. Bölüm
ALINTI
64. Bölüm- Part1
64. Bölüm -Part 2
Yeni Hikaye Tanıtımı
65. Bölüm- Part 1
ALINTI 💎
65. Bölüm-Part 2

40. BÖLÜM 'Lavinia'

3.6K 173 67
By Matlda06

     Evet... yeni bölümle karşınızdayım. Ama sanki okumalar, voteler düşmüş gibi. Güzel değil mi bölümler?  Lütfen düşüncelerinizi belirtin. Olmamış bir yer varsa düzeltirim. Sizlerin düşünceleri benim için çok önemli. Hepinizi can kulağıyla dinleyecegimden emin olabilirsiniz.

   Bölümlerin hızlı gelmesi sizin elinizde ballarım. 😉 Bana birazcık yardımcı olur musununuz lütfen? 

   Geçen bölümdeki resim hakkında ne düşünüyorsunuz? Yaman'ı değiştireyim mi? Ya Kağan ve Rüya'nın durumu?  Bölümleri kaçırmayın bence 😉.  İstediğiniz kısımlara az kalmış olabilir. 😘😘😘

                   ▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪▪

       Öyle yetenekliyim ki senden giderken bile seninle kalıyorum.

                           - Ahmet Batman...

           ♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡

       "Ayrılmak mı istiyorsun? "Ruhsuz sesi, ifadesiz duruşu dayandığım tüm duvarları yıktı. Karanlığı andıran kuzguni gözlerinden kaçarcasına başımı eğdim.

  "Kara sevdaya tutunan aşık kalpler olsaydık bu dediğin durumumuza uyardı. " Boğazıma takılan yumruyu yok etmeye çalıştım.  Güçsüz halimden silkenerek kurtulup, duruşumu,sızlayan hislerimi dikleştirdim. "  Bizimkisi gerçekten bir birine aşık iki insanın birleşmesi değildi Kağan! Karşılıklı çıkarlarımız için sahte sevgili oyununu oynadık. Senin bu anlaşmaya iten neden ne bilmiyorum. Ama benim seninle olmam için girdiğimiz anlaşmalı sevgili oyununun kuralları belliydi. Kurallara uymadın. Anlaşmayı bozdun. Böylelikle aylar süren evcilik oyunu bitti. Bir daha hiç oynamamak üzere rafa kaldırıldı. "

   Beynim bunları dile dökerken kalbim acıyla isyan ederek beynime, dilime karşı greve başladı. İçime salınan garip his tüm dengemi yerle bir ediyordu. Konuşmasını, ağzından çıkacak tek kelime içeren bir söz söylemesini bekledim. Neyi beklediğimi, ne demesini dilediğimi kendim bile bilmezken onun sert sesinden duymak istedim. Olmadı. Film ve yahut dizilerdeki hiç bir sahne gerçekleşmedi. Ben yürüyerek ondan, hayatından uzaklaşırken o sadece izledi. Kapıyı içi sızlayarak kapatışımı bilmedi, görmedi. Ben de içimin nedenli bu kadar sızladığını bilemiyorum. Ayaklarım ileri adım attıkça koşarak geri gitmek söylediğim onca sözü, anlaşmayı geri almak istiyorum. Ama yapamıyorum. Görünmez güçler ayaklarıma engel koyuyordu. Geri dönmemi imkânsızlaştırıyordu.

    Bitmişti. Kağan'ın kilitli kafesinden kurtularak özgürlüğüme kavuşmuştum. Mutlu olmam gerekirdi. Öyle olması gerekmez mi? Sonunda karanlık bataklığın dokunuşlarından, öpüşlerinden,en önemlisi varlığından kurtulmuştum. Peki yüreğimi sıkan, nefesimi ciğerlerime ulaşmasını istemeyen elde neyin nesiydi?

   Avcumdaki tırnak izlerinden çıkan kanlara indi gözlerim. Güçlü kalmama yardım eden sızıntının yeri belirlenmişti. Kendimi tutmamı sağlayan kanıt avuçlarımda duruyordu. Soğuk hava derime işledikçe tırnaklarımın ucundan başlayarak bütün hücreme yayıldı. Bedenim üşüyor hatta resmen donuyordu. Soğuk havanın etkisi değildi bu. Hayatıma bomba gibi düşen fırtınanın yıkıp geçtiği kalıntılardı. Hep Kağan ile beraber girdiğim kapıdan tek başına çıkan kız belirdi. Boynu büküklüğü elektirik çarpmışca benliğimi kendine getirdi. Önümde duran taksiye binerken son kes çıktığım karanlıklarla dolu bara baktım. Artık tek başımaydım. Tıpkı önceden olduğu gibi...

  Hoşçakal  karanlığım...bir daha görüşmemek üzere Hoşçakal...

    Her şey gözden kaybolabiliyordu bu hayatta. Farketmeden ya da istemeden yitiriyorduk bilmeden değer verdiklerimizi. Yanımdan yok olmasını dilerken,şimdi düştüğüm durum tam bir ironiydi. Bile isteye söylediğim sözlerden pişmanlık duymuyordum. Etrafı saran farklı,çok farklı hisler bulutuydu. Kafamın karma karışıklığına neden oluyordu. Beyaz'ın Siyah'ı terk etmesi düşünmem gereken konular arasında yer almaması lazımdı. Buna rağmen aklımda, fikrimde,kalbimde... dakikalar önce yaşanan sahneyi düşünmeden edemiyordu.

   "Geldik hanımefendi."

   Taksici ağabeyin sesi daldığım havuzdan boğularak yüzeye çıkarttı.  Taksi metrede yazan miktarı çıkarıp uzattigimda "Üstü kalsın." diyerek aradan indim. Aklımı kurcalayan düşünceleri yok etmeliydim. Berrak'ın bana ihtiyacı vardı. Gün boyu yaşadıklarımı kenara atarak arkadaşımın kafasını dağıtmalıyım. Allah bilir nasıldı şimdi? Zihnime Kıvanç ve Fatih'in yaptıkları gelince deliriyordum. Kıvanç'a kızgınlığım büyüktü. Lakin Fatih'e hissettiğim öfke onunkini kıl payı kaçırıyordu.

   "Rüya kızım,hoşgeldin." Fatma teyzenin gülümseyen yüzü,suratındaki donukluğu yok etti. "İçeride gel kuzum. Dışarısı soğuk,üşümüşsündür." Çok üşüdüm Fatma teyze. Dışarının soğukluğundan değil,yalnızlığın soğukluğundan buz kestim.

   "Nasılsın Fatma teyze?" Ellilerinde yeni yeni kırlaşmış saclarıyla,lahve rengi gözlü,açık tenli güzel Berrak'ın annesiydi. Bütün yaşanan olumsuzluklara karşı hala güzelliğini koruyordu.

   "Ben iyim kızımda...Berrak da bir şeyler var. İki gündür ağzını bıçak açmıyor. Ne yemek yiyor ne de insan içine çıkıyor. Sorduğumda tek kelime söz söylemiyor. Sen bilirsin kızımın halini. Rüya kızıma ne oldu?"

   Ahh Fatma teyzem onca soru varken gittin çalışmadığım yerden sordun. Sana anlatamam ki güzelinin başına gelenleri.

   "Ben de onun için geldim Fatoş sultan. Yalnız Berrak'ın yanına gitmeden iznini alayım. Kuzun biz de kalabilir mi?"

   "Sen burda kalsan Rüya kızım. Babasının huyunu biliyorsun."

   "Biliyorum. Onu hallederim ben. Sen izin veriyormusun,vermiyormusun onu söyle." Anne içtenliği elini yüzüme götürerek yanaklarımı okşadı. Annemin katı duruşuyla hiç yapmadığı şevkati gösterdi kızının arkadaşına.

   "Peki kuzum. Berrak'ı götür,iyi olduğundan emin olmadan getirme."

   "Emredersiniz sultanım. Şimdi izninle kuzucuğunun ifadesini almaya gidiyorum. "

    Ortamın gerginliğini sırtlanarak arkadaşımın odasının önüne vardım. Karşılaşacağım manzaranın boyutu benliğimde korku yer edindi. Derin nefesler alarak odaya girdiğimde olduğum yerde dona kaldım. Allah'ım camdan dışarıya bakan, yıkılmış durumda sandalyesinde oturan kişi Berrak mıydı? Durum hain ettiğimden beterdi. Hali içler acısıydı. Koşar adım yanına ulaşıp, önünde diz çöktüm.

    "Canım..."

    Sönük gözleri suratıma değince günlerdir konuşmayan arkadaşımın sesinden ismim fısıltıyla kulağıma değildi. "Rüya..." Bacaklarını saran kolları gevşedi. Boynuma sarıldı. Küçük iç çekişleri yüreğim ateşe atılarak dağlandı "Ben çok kötüyüm Rüya." Hıçkırıklarının arsından yakarışıyla mahvoldum. Yanağımı ıslatan yaşlar arkadaşımın derdine ortaklık ediyordu.

   "Burdayım bitanem. Yanındayım. Sana ağlama demeyeceğim. Ağlamayınca acılar geçmiyor aksine yerinde duruyor. Belki gözünden akan yaşlar seni rahatlattır. " Demek böyle oluyordu. Kardeşinin canı yanarken ablanın içine kör düşüyordu. On sekiz yıllık yaşamımda böyle duygularla beslenmemiştim. Gerçekten seven kardeşim hiç olmadığındandı sanırım.

   Yaklaşık beş, on dakika ağlamanın ardından kolları geri çekti. "İyi ki geldin. Nasıl öğrendin dünyaya küstüğümü?"

   "Bunları bizim evde konuşuruz. Seni almaya geldim."

   "Annem.." Tedirginliğin sebebini anlayarak cümlesinin başında lafını kestim.

   "Bunları kafana takma. İzin işi halloldu. Sen sadece üstünü değiştir gerisini düşünme."

   Kapalı alan onu da sıkmıştı galiba. İnatlaşmak yerine ayaklanarak küçük çantasına kiyafetlerinden bazılarını tepti. Saçını üstün körü ev topuzu yaptığında hazırlandığının mesajını verdi. Beraber kapının ağzına geldiğimizde Fatma teyze geldiğimizi anlamış gibi yanımıza intikal etti. Anneye öz sayfalar dolu nasiyahatiyle bizi yola koydu. Berrak'ın da benim de motorlu taşıtları çekecek halimiz yoktu. Karanlık gökyüzü ürkütücü görünsede sürekli karışıma çıkan olumsuzluklarda kurtulduğum için korkutucuğunu yitirmişti. İnsan tek başına kalmaya başlayınca karanlıktan korkma dürtüsünü çabuk aşıyordu.

   Çok geçmeden kırk beş dakika sonra evimin salonunda koltukta bağdaş kurmuş oturuyorduk. Konuşmaya yemin etmişsiz gibi kimseden çıt çıkmıyordu. Berrak onu odasında bulduğum zaman ki gibi tepkisizce boydan boya camdan dışarıya bakıyordu. Onun gördüklerini görmeyi umarak başım lacivertle boyanmış havaya çevrildi. Arkadaşımın gördüklerini görmedim. Yalnızca içine inen berbat hisleri kalbimden hissettim. Zaten o da hissetmeye meraklı duruyordu. Anında içimi sarmalamlarına izin verdi. Nefesimi rahatsızca dışarıya bıraktım. Canımı yakan acayip duygularsa hala benimleydi.

   "İçecek bir şeyler var mı?" Ağzından sonunda kelimeler çıkabilmişti. En yakının konuşmadan yanında durması cidden kötüymüş. Berrak'ın ruh haliyle buna tanıklık ettim.

   "Ne istersin?"
   "Beynimi uyuşturacak ne varsa."
   
   Kıpırdanarak bedenimi tümden yaralı dostuma çevirdim. Kollarından tutarak onundan aynı şekilde bana dönmesini sağladım. "Evde alkol bulundurmuyorum. Olsa da sana alkol vermem zaten. İçkilerle acılarını unutmazsın. Sadece bir an için yok edersin. Sabah uyandığında baş ağrın ve o acılar seni tekrar bulur." Geçmiş su yüzüne çıktı. Gözlerimin önüne Yaman yüzünden içen küçük kız geldi. Yaman ve Hayal'in birlikte olduğunu öğrendiğim gün nerden geldiği belirsiz cesaretimle şarap mahzenine inmiştim. Hangi içkinin sarhoş edeceğini bilmediğimden viski şişelerinden birinin neredeyse tamamını bitirmiştim. Orda sızıp kalınca bütün ev halkı beni aramış,mahzende baygın bedenimi görünce önce telaşlandılar,sonra alkolden sızdığım anlaşılınca babam ve diğer aile fertleri tarafından azarlarmış,cezaya tabi tutulmuştum. İki gün sonrada şarap mahzenindeki kasa kasa içkiler kamyonla taşınmıştı. Şarap mahzeni artık bomboş kalmıştı. O zaman ki yaptığım aptallığa şu kahkahalar atmak geçsede halimiz müsait değildi.

   "Bir anlık bile olsa unutmak istiyorum Rüya. Yarın hatırlayacağımı bile bile istiyorum." Hırıltılıyla burnunu çekti. Genzi yanıyordur heralde şimdi.

   "Canının ne kadar acıdığını tahmin edebiliyorum kuzum. Ama bunu da atlatıcaz. Erkekler yanımızda yokken de yaşıyorduk. Şimdi ilişkimiz bitti diye yaşamamazlık yapmıyoruz. Şükür ki nefes alabiliyoruz." Neden yalan söylüyormuşum gibi seziyordum.

   "Nasıl geçicek peki içimdeki acı?" Titreyen ince elini göğsüne götürdü. "Buradaki ağırlığı nasıl yok edicem?"

   Güçlü durmalısın Rüya! Sen de ağlamaya başlarsan durum daha ciddiye biner. Berrak'ı hadi sen toparlıyacaksın. Peki ya seni kim toparlıyacak?

   "Geçicek canım. Biraz zaman alıcak. Belki acıyı her gün yaşıyacaksın. Fakat zaman zaman azalıcak. Tamamen yok olur mu bilemem. Sana azalıcağına garanti verebilirim." Yanağını ıslatan yaşları sildim. "Bana inanıyorsun dimi?" Başını ağır çekimde aşağı yukarı salladı. "Anlat Berrak. Neler oldu? Anlat ki üstündeki acı bir nebzede olsa hafiflesin."

   Geri giden yaşları anı hızla yeniden yerlerini almaya hazırlandı. Başını tavana kaldırarak yaşların önüne sinir çekti. Anlatmak zordu. Hangi kız sevdiği adam tarafından aldatıldığında kolay atlatabilir?  Arkadaşına anlatabilirdi? Cevap açıktı. Hiç kimse. Konuşmak karşıdaki insana kolay gelse de onu bizzat yaşayan kişiye göre hiçte kolay gözükmüyor. Bilakis çoktan daha fazla zordu.

   "Okuldu, evdi derken Fatih ile hiç vakit geçiremiyorduk. Dün patrondan izin alarak işten iki saat önce çıktım. Fatih'e süpriz yapacağım ya o heyecanla yanımda getirdiğim kıyafetleri giyinerek süslendim. Aşık adamın ayakları yerden kesilir derlerdi de inanmazdım. Gerçekten öyleymiş. Resmen uçarak evinin önüne gitmiştim. Zili çaldığımda aptal aptal sırıtmama mani olamıyordum. Nerden bilebilirdim ki kapı açıldığında o koca ev dokuz şiddetli depremle üstüme yıkılıncağını? " Derin soluklar almak için ara verdi. Konuşmaya başladığında sesi iyice çatallaşmıştı. "Kapıyı açan kişi dün bir ayımız doğacak olan sevgilim yerine üstünde Fatih'in gömleği olan esmer kedi çıktı. Yılışık tavırlarıyla kime geldiğimi sordu. Bense hala şaşkınlıktan konuşamıyorum. Fatih gelene kadar kızla yatan kişinin o değil de Emre olduğunu düşündüm. Düşünebiliyormusun?  Asf aşık aklım Fatih geleceğini bile bile Emre nin kız arkadaşı sandı. "

   "Şerefsiz! Daha siz çıkalı ne kadar oldu ki aldatmaya kalkıyor?" Tutarsız halim saniyede yön değişti. Kırgınlığın yerini kızgınlık aldı.

    "O da bir şey mi? Kıvanç yaptığı iddia ne diyeceksin? Beni elde etmek için bahse tutuşmuşlar. Kazanan beni tümüyle elde edecekmiş." Yıkılan duruşu dikleşti. Öfkesi güzel yüzündeki hüznü yok etti. Bir sevdiği adam,diğeri onu tutkuyla seven aşık arkadaşı. İki adam tarafından da kalpten vurulmuştu. Kızgındı. Kırgındı. Sonuçları düşünmeden güvendiği iki insan tarafından ayağına çelme takılmıştı. Şimdi kim onun kırgınlığını, öfkesini durdurabilir ki?

   "Haberim var. Sana affetmen için tek kelime etmeyeceğim. Benim düşündüğüm tek kişi sensin Berrak. İyi olman için elimden geleni yapacağım. Söz veriyorum." Elimi tutan el bana inanırcasına elimi sıktı,boynuma sarıldı.

   Sözümde durucam Berrak. Can acıtmam gerekse dahi yapacağım. Artık yanımda duran, her şeyime karışan, engelleyen Siyah yoktu nasılsa. Saat akşam altı suları hayatımdan sonsuza dek çıktı. Suratıma vurulan gerçek göğsüme saplanan hançerde nerden geldi? Hasta mı oluyorum,yoksa bu acı Kağan'sızlığın belirtisi mi?

      * * * & * * *

    Hunmalı geçen gecenin ardından ertesi gün Berrak okula gelmeyi reddedince evde onunla kaldım. Halbuki okula gitmeyi o gün her şeyden çok istiyordum.

   Sınav olmadığı için şanslıydık. Son sürat konuşmayla geçen gece Berrak yorgunluktan uyuya kalmıştı. Bense sabah kadar kitap okumuş, karanlığın ardından doğan güneşi izlemiştim. Yerimi yadırgamıyordum. Lakin uykumda gelmek bilmiyordu. Tatlı rüyalar alemine dalmama mani olan bir takım şeyler vardı. Ne olduğu belli olmasa da vardı işte.

   Dün bütün gün aynı diziyi izlemiştik. Berrak çikolata kavanozuna gömülürken hep aynı sahnede ağlamıştı. Altıncı izlemenin sonunda kalkarak beni temizlik yapmaya teşvik ermişti gülümseyerek. Onca gözyaşının sonunda gülümsemesi, temizlik yapmaya girişmesiyle şaşkına uğramıştım. Uyuyamayan gecelerin nedenini hücrelerimle sorgularken gerçek açığa çıkmıştı. Ayrılığın evrelerinin bazı kısımlarını yaşıyordu. Unutmak adına içkiye sarılmak, ardından çikolata eşliğinde filmi tekrar tekrar seyretmek,kafanı yormak için temizlik yapmak. Aslında son kısım kabullenişti. Ayrıldığını kabullenerek temizlik yapıyordu... Sanki süpürdüğü, sildiği parkelerde Fatih le,Kıvanç la yaşadığı felaketleri silerek yok etmeye çalışıyordu. Aklından silinmeyincede kabullenmek zorunda kalmıştı.

    "Devam etsene Rüya. Ne çakıldın kaldın yolun ortasında?" Yolun ortasında zank diye durunca arkamdan gelen Berrak sırtıma çarptı. Berrak eski şen şakrak haline geri dönmemişti. Acılarını içine gizleyerek dik durmaya çabalıyordu.

   "Kağan yüzünden mi girmiyorsun?" Aklını meşgul etmek adına kitapları sildiğimiz raflara dizerken Kağan ile ayrıldığımızı anlatmıştım.-anlaşma kısmını çıkararak.-

  "Hayır." Kelime dudaklarımından fısıltıyla çıkarak kaboldu.

   "Güzel. Hadi girelim o zaman." Koluma girerek beraberinde sürükleyerek okula soktu. Yanaklarımı şişirerek ofladım. Derse girmeye can attığımda emin olamıyorum. Ah... geometri sınavı olmasaydı hayatta gelmezdim. Yani sanırım...

   Sınıfa girdiğimizde Berrak durarak yerine baktı. Fatih'in sırada oturduğunu gördüğünde "Ben Aylin'i yanına geçiyorum. " diyerek beni sap gibi ortada bıraktı. Duvar kenarı en arka sıraya döndüğümde Kağan sırtını duvara vererek, gözlerini kapatmış biçimde oturuyordu. Kalabalık sınıfını göz süzünce Fatih ve Kıvanç dışında yalnız oturan yoktu. Fiyasko ikiliye kızgın olduğumu düşünürsek oturabilceğim yer Siyah'ın yanıydı.

   Sıraların arasındaki dar yolda ilerlerken ayaklarım -yemişim sınavını arkana bakmadan kaç kurtul- der gibi geri geri gidiyordu. Beraber oturduğumuz çok olmuştu. Şu an neden dudaklarım ısırmaktan zadelencek derece zor geliyordu Kağan'ın yanında oturmak?

   Kafamı olumsuzca sallayarak yerime oturdum. Varlığımı fark etmiscesine "Geldin mi?"dedi sadece benim duyabileceğim fısıltıyla. Kusursuz suretine baktığımda gözleri sımsıkı kapalıydı. Aralıklı bile değildi. Görmediğini bildiğim halde sersemce başımı salladım. Yaptığım yanlışın farkına varınca sessiz bir küfür savurdum. Allah tan hoca tam zamanında girdi de yaptım salaklığa kendimi kaptırmadım.

   Neşe öğretmen yoklamanın hmen arkasından derse girişince Kağan'ın soğuk duş etkisi üzerimden kalkar sandım. Dikkatimi ne kadar derse verip, not tutsamda bakışlarını üstümde durduklarını seziyordum. Çaktırmadan yandan görünce doğru yere parmak bastığımı anladım. Açık ,seçik hiç rahatsızlık çekmeden beni izliyordu. Kahretsin ellerimin şimdi titremesi şartmıydı? Ya soğuk terlere ne demeli hem de sıcak basıyorken...

   "Evet gençler, beş dakikamız kaldı. Bugün kim şiir okumak ister? " Çok şükür Allah'ım çıkış kapısı sundu. "Arkadaşlar ilk defa derse katıldığı için bu şerefi Kağan'a bırakıyorum. " Şaşkınlıkla kalem elinde yazmadan dondum kaldım. Kağan şiir mi okuyacaktı? Siyah derse katılmaktan hoşlanmadı ki. Şiir okuduğunu dahi sanmıyorum. Kitaplarla ilgilenmezdi. Az sonra bozguna uğrayacağımı bilmeden geçiyordu beynimden düşünceler. Hep aklınızdan geçen fikirlerin tam tersi olur ya... ben de ki şimdi tam olarak böyledi. Aklımda dolananların zıttı çıkmıştı.

   "Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia. "

  Muazzam güzellikteki sesinden Özdemir Asaf 'ın Lavinia şiiri kulaklarımı doldurdu. Bardan ayrıldığım sıradaki cevabını verir gibiydi şiiriyle. Koyu kahverengi gözleriyle ılık çıkan nefesinin aksine ifadesizdi. Kalbimi maratona koştururken aynı hızla da kuzguni gözleriyle deşiyordu. Ve buna rağmen o sesten şiiri bir daha duymayı arzuladım...

  
 

Continue Reading

You'll Also Like

6.4M 206K 103
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
44.3K 5.4K 12
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi. Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi. Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi? İçimden cevapladı...
53.2K 5K 60
Asi ve Alaz Twitter üzerinden tanışırlar.
57.7K 3.3K 22
☆"Kayla ne biçim isim Rus musun sen?" "Hatırlatma travması var"