SLEEPWALKER (Larry Mpreg)

By tugcetommo

218K 17.8K 26.6K

Eğer Harry bir uyurgezer olsaydı, geceleri gideceği tek ev Bay Tomlinson'ın ki olurdu. Ve Harry bir uyurgezer... More

1
2
3
4
5
6
7
HAKKIMDA 20 BİLİNMEYEN
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
FİNAL
FİNAL 2
TEŞEKKÜRLER

19

6.6K 506 1.4K
By tugcetommo

O kafamı öyle karıştırıyordu ki...

Lanet olsun, öğretmenim kafamı karıştırıyordu! Kalbim tekliyor, nefessiz kalıyordum. Gündüzleri aynı okulda, akşamları aynı evdeydik. Bu durum beni hem mutlu, hem de mutsuz ediyordu.

Şu an bize bir şeyler anlatıyordu ve ben tabii ki onu dinlemiyordum. Ona odaklanmıştım, yalnızca onu izliyordum. Hem dinlemek istesem de anlayamazdım, ses tınısı anlattığı konudan daha fazla ilgimi çekiyordu. İlk defa böyle hissediyor ve bu hissiyatın altında sıkışıp kalıyordum.

O yazdıklarını okuduktan sonra düşüncelere boğulup kalmıştım. Acaba ölen eşine bahsettiği o gülüşü güzel olan kimdi? Bay Tomlinson bana asla aşık olmazdı. Ama ben ona oluyor muydum? Yoksa bu yalnızca aptal bir hayranlık duygusu muydu?

Beynim "APTAL BİR HAYRANLIK DUYGUSU" diye bağırsa da kalbime, kalbim şu an onun bana gülümseyişinin verdiği heyecanla göğsümü dövüyordu.

"Harold?"

"E-Efendim?" diyip dudaklarımı ısırdım. Bana bir soru sormuş olamazdı değil mi?

"Sana bir soru sordum?"

"Duymamışım,"

"İlginç," diyip pis pis sırııttı. "Aksine o kadar dikkatli inceliyor- pardon, benim hatam, dinliyordun ki..."

Kahretsin. Vajina görmüş hetero gibi bakıyorum ve bunu fark etmemesini umuyorum. Ne denli aptalım.

"Sorumu yineliyorum; Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?"

Cidden mi? Soruyu duymamışım, 'bu konuyu' mu duyacağım. Çok açıklayıcı oldu Bay Tomlinson. "Bu konuya dair hiçbir fikrim yok."

Kaşlarını çattı ama yine de güldü. "Pekala,"

Zilin sesini duymamla kafamı sıraya gömüşüm bir olmuştu. Bir süre sonra Niall'ın arkadaşlarının konuşmalarını duydum.

"Sizce de Bay Tomlinson ilk geldiği güne göre fazla değişmedi mi? Yani o huysuz adam gitti ve yerine daha az huysuz biri geldi." Bu ses büyük ihtimalle Dean'e aitti. Saman kafalı okul takımı kaptanı bu konuda oldukça haklıydı.

"Aynen." diye geçiştirircesine cevap verdi Niall.

Başımı kaldırdım. Niall'ın sırasına toplanmış olan takımdaki çocuklar bana baktılar. "Günaydın Harold," diyip güldü Dean.

"Adım Harry," diye uyardım onu.

"Ama Bay Tomlinson Harold diyor. Bende öyle diyeceğim."

"Yalnızca o diyebilir."

"Nedenmiş o minik Harold, yoksa ateşli öğretmenine aşık mı oldun?"

"Ne alakası var? Saçmalama!" Sesim titremişti, ancak sinirden.

"Bay Tomlinson'ı bakışlarınla soydun da biraz, bu nedenden böyle bir düşünceye kapıldım."

Çaresizce Niall'a baktım. Rahatsız olduğumu fark etmiş olacak ki -Tanrı'ya şükür- müdahale etme gereği duydu. "Dean kapa çeneni, kimse kimseye aşık falan değil."

"Sen nasıl diyorsan dostum," diyip oturduğu masadan kalktı ve bana göz kırpıp arkadaşlarıyla birlikte sınıfı terk etti.

"Üzgünüm, bazen fazlasıyla aptallaşıyor." dedi Niall.
Haklısın, dercesine kafamı sallarken Bay Tomlinson'da ki ilk günden son güne kadar olan değişimi düşünüyordum. Ne için, kim için değişmişti?

*****

Okul çıkışından önceki dersim Niall'la aynı sınıfta değildi. Niall bana işinin olduğunu, onu beklememem gerektiğini söyleyen bir mesaj attı. Ne kadar merak etsemde ne işinin olduğunu sormadım.

Okul binasının kapısından çıktığımda gözlerim Bay Tomlinson'ı aradı. Arabanın yanında dikilmiş Bayan Forbes ile konuşuyordu. Sıçmıştım. Geçen gün yaşanan şeylerden bahsettiğine kalbımı basabilirdim. Duraksadım. Bay Tomlinson bana bakarken aynı anda Bayan Forbes'u dinliyordu. Kaşlarını çatmıştı. Elimi sinirle saçlarıma götürdüm ve sersem gibi güldüm ona. Yüzü yumuşamıştı, hatta gülümsüyor bile denebilirdi.

Omzumda hissettiğim devasa elle başımı sağ tarafa çevirdim. Dean...

"Ne istiyorsun?" Sesimin tiksinirmiş gibi çıkmasına engel olamamıştım.

"Bir öpücük versen yeter." diyip sırıttı.

"Siktir git."

"Minik Harold kızdı mı bana?" diyip ağlıyormuş gibi yaptı.

"Bak, Niall'ın arkadaşısın diye bu seferlik yaptığını görmezden geliyorum. Şimdi beni rahat bırak."

Bakışlarım Bay Tomlinson'a kaydı. Tekrardan çatık olan kaşlarıyla Dean ve beni izliyordu. Bayan Forbes ise ona bir şeyler anlatıp kahkaha atmakla meşguldü.

"Peki ya bir dahaki sefer olursa?"

"Bir dahaki sefere pek hoş şeyler olmaz." dedim Bay Tomlinson'dan bakışlarımı ayırmayarak.

"Ah hadi ama ufaklık, minik bir öpücük." Baktığım yere baktı. "Bay Tomlinson'a bir şeyler hissettiğini biliyordum."

"Ne saçmalıyorsun, o yalnızca komşum ve öğretmenim."

"Bakışlarında aynısını anlatıyor, evet. Bak bir öpücük verirsen bunu kimseye söylemem."

Gözlerimden ateş püskererek ona baktım. "Kimseden hoşlandığım yok. Siktir git."

"Pekala," Kollarını açtı ve bağırmaya başladı. "Millet, buraya bakın!" Birkaç kişi dönüp baktı.

"Kapa çeneni gerizekalı, tamam, kabul. Ondan hoşlandığım için değil, sırf sus diyeydi bu."

Bana göz kırpıp tekrar seslendi. "Bir şey yok, tamam. İşinize bakın."

Sinirle sol ayağımı yere vurdum. Aramızda çok bir boy farkı yoktu. Hafif eğildi ve beklentiyle yüzüme baktı.

Bunu onun önünde yapmak... Tanrım, tam bir sürtük gibi görüyor beni.

Gözlerimi devirdim. Hızlıca dudaklarına küçük bir öpücük kondurup yüzüne dahi bakmadan Bay Tomlinson'a doğru yürüdüm. Görmüştü. Lanet olsun. İfadesiz bakıyordu. Kaşlarını çatmasına razıydım, hatta hoşuma giderdi. Ama ifadesizdi. Yanına yaklaştım.

"Bayan Forbes," diye sözünü kesti kadının. "Üzgünüm, ama önce komşumuz olan Bay Styles'ı bırakıp sonra eve gitmeliyim. Daha sonra sohbet ederiz." Sahte bir gülümseme...
'Bay Styles'ı evine bırakıp...' Beni eve mi bırakacaktı? Kalbim acıdı bir an.

"Pekalaa" diye uzattı kadın cilveli cilveli. Bay Tomlinson onu dinlemiyordu bile! Neyin cilvesi bu? "Bay Styles, öğretmeniniz sizinle konuşacak." diyip sinsice güldü.

'Siktir git sürtük.' dedim, hatta belki de fısıldadım. Olay şu ki iki türlü de duymadı.

Hızla arabaya bindim. Bay Tomlinson'ın gelmesini beklerken ellerim titriyordu. Beni eve mi bırakacaktı? Bunu yapmazdı. Umarım.

Arabaya bindiğinde büyük bir sessizlik oldu. Ağzını açtı, ama geri kapadı.

Sessizliği bozma cesaretinde bulundum. "Benimle ne konuşacaktınız?" Sustu. "Bayan Forbes demişti az önce?" diye hatırlatmada bulundum.

Gözlerini kapadı. "Hiçbir şey Harold. Konuşacak hiçbir şey yok. Kemerini bağla." Sesindeki soğukluk beni ürpertmişti. Dediğini yaptım. Arabayı çalıştırdı.

İçimden bir şeyler koparken o soruyu sordum. "Beni o eve mi bırakacaksın?" 'Beni kovuyor musun?'

"Kimsenin aynı evde kaldığımızı bilmesini istemezsin değil mi?"

Hayır anlamında başımı sağa sola salladım.

"Benimle kalıyorsun," Hala ifadesizdi. "ne olursa olsun." diye de ekledi.

Gözlerimin dolmasına mani olamadım. Başımı kaldırıp anlık gelen bir cesaretle "Benim evim sensin Louis." dedim. Ardındansa nefesim kesildi. Nasıl böyle bir şey diyebilmiştim?

Arabayı hala sürerken bana baktı. Şaşırmış gibiydi ve o an ağzından çıkan kelimelerle beni daha çok şaşırttı. "Sende benim evimsin Harold." Tekrar önüne döndü.

Çığlık atmak istiyordum. Bana BENİM EVİMSİN demişti! Tanrım, teşekkür ederim.

*****

Arabada olan saçma sapan diyalogdan sonra bir daha konuşmamıştık. Akşam yemeği, iyi geceler faslı vesaire. Zaten o mektubu okuduğumdan beri böyleydi. Okulda normaldi ama evde konuşmuyorduk.

"İyi geceler Bay Tomlinson." diye mırıldandım büyük ihtimalle tanımadığı saçma bir basketbol maçını izlerken Bay Tomlinson'a.

"Harold,"

"Efendim." Neşe ve heyecan ile ona baktım.

"Bana bazen Louis diyorsun ve bu benim hoşuma gidiyor. Evdeyken bana Louis diyebilirsin." diyip elindeki şişeden bir yudum aldı.

"Pekala Louis." diyip gülümsedim, karşılığını da alınca Louis'nin bana verdiği odaya yönlendim. Anlaşılan bu gecem güzel geçecekti.

*****

Duyduğum büyük inlemeyle neler olduğunu anlamak için gözlerimi açtım.

Yüce İsa! Bu da neydi böyle. Tanrım!
Üstüme baktığımda boxer dışında hiçbir kıyafetimin olmadığını gördüm. Üstelik Louis'nin kucağındaydım. Bir hışımla ayağa kalktım.

"BAY TOMLINSON YEMİN EDERİM UYURGEZERLİK PROBLEMİM VAR! TANRI'YA YEMİN OLSUN!"

Louis bana anlamsızca baktı. Ona baktım. Yalnızca boxerı vardı. Tanrım neler oldu?

"SİKERİM UYURGEZERLİĞİNİ" diyip kolumdan tuttuğu gibi kucağına oturttu. Leş gibi alkol kokuyordu.

"Bay Tomlinson, ama-"

"Bana Louis diyecektin Harreh." derken ismimi telaffuz edişi inlermiş gibiydi.

Louis Tomlinson, aseksüelim derken bana 'bok öylesin' demek için gönderilmişti. Zira alt tarafımda bir hareketlilik seziyordum.

"Louis" dedim inlercesine. Erkekliği kalçama baskı uygularken konuşmak kolay olmuyordu.

"Evet, Harold. Bu daha güzel." diyip elini saçlarıma götürdü. Saçlarımı okşarken fısıldadı. "Ama hiçbir şey senden güzel olamaz Harold."

"Louis, sarhoşsun." diye fısıldadım.

"Yani?" Kıkırdadı.

"Yanlış bir şey yapmanı istemem. Aslında doğru, ama sabah pişman olacağın bir şey yapmanı istemem."

"Seninle ilgili olan hiçbir şeyden asla pişman olmam Harold." diyip doğruldu ve başıma biraz baskı uygulayıp kendine yaklaştırdı. Bende işini kolaylaştırmak adına eğildim yüzüne doğru. "Ama o aptal çocuğu öpmeni hiç istemedim." diyip suratını buruşturdu. Sarhoş oluşunun aksine mantıklı konuşuyordu. "Beni de öp Harold." Hayır, mantıksız konuşuyordu.

"Sabah pişman olacağınız bir şey yaptırmayın bana."

"PİŞMAN OLMAM!" diye bağırdığında yerimden zıpladım ve ah erkekliği daha da baskı yapmaya başladı. Kalçam yanıyordu.

Dayamadım ve dudaklarına eğildim. Nefesim kesilmişti santimler kala. Bunu neden yapıyordum? Ondan hoşlanıyor muydum? Gözlerimi kapattım ve dudaklarımızı birleştirdim.

Kalbim yerinden çıkacak gibiydi, ağlamak istiyordum. Onu öpüyordum. Ağzı alkol kokmasına rağmen bu beni iğrendirmemiş aksine mükemmeldi, onu öpmek. Onun dudakları beni sarhoş etmişti.

Ağzıma gelen tuzlu su tadıyla duraksadım. Ağlıyor muydu? Derhal geri çekilip sorarcasına gözlerine baktım.

"Özür dilerim Harold. Sana bunu yapmak istememiştim." Küçük bir çocuk misali ağlıyordu.

Baş parmağımla sildim gözyaşlarını. Ayağa kalktım ve elinden tutup onu da kaldırdım.

"Bu gecemiz güzel geçecek." derken onu benim odama sürüklüyordum.

"EN NİHAYETİNDE" dediğinizi duyar gibiyim ehuehuehu sorreh

Smut yazmayı pek beceremem ama bir sonraki bölüm deneyeceğim sizin için arkadaşlar<3918

Seviyorum sizi

Burn adlı Larry kitabıma bakarsanız çok şukela olur ♥

Continue Reading

You'll Also Like

94.2K 4K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
24K 2.1K 20
Vahşice işlenmiş bir cinayetin tanığı Liam ve cinayeti işleyen katil Zayn.
228K 22.5K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
2.2K 150 9
Bitti Bir mafya fedaisinin kendisini ve yaptıklarını sorgulayışı. ___________ Arkadan usulca sokulan bir ten, bir nefes, bir ses. "Susmaya devam mı S...