♥Seni Sevebilir miyim?♥

Od MihoSouth

24.7K 1.2K 361

-Benimle dalga mı geçiyorsun? Birini sevmek anormal birşey mi? derken yüz ifademin ne kadar ciddileştiğini fa... Více

♥Seni Sevebilir miyim?♥
BAŞLANGIÇ-KISACA GEÇMİŞİM
BÖLÜM 1 Alaycı Sırıtış
BÖLÜM 2 Evine Gitmek Mi?
BÖLÜM 3 Kurban
BÖLÜM 4 70
BÖLÜM 6 Cherry Ve Oyuncak
BÖLÜM 7 Kendimde Olmadığım O An
BÖLÜM 8 Bir İddia Mı?
BÖLÜM 9 Pasta
BÖLÜM 10 Neyin var?
BÖLÜM 11 Teşekkür Ederim
BÖLÜM 12 Bir Kez Daha Dalga Konusu
BÖLÜM 13 O Anı Sana Yaşatabilirim
(ÖZEL) BÖLÜM 14 İlk Kez
BÖLÜM 15 Bir Sapık Daha?
BÖLÜM 16 İlgimi Çekiyorsun
BÖLÜM 17 Çift
(ÖZEL) BÖLÜM 18 Onu İstemek
BÖLÜM 19 Hana Ve Yasak Aşkı
BÖLÜM 20 Ateşinle Tutuşan Bir Kızım
BÖLÜM 21 Eyvah
BÖLÜM 22 Seni Sevebilir Miyim?

BÖLÜM 5 Mesaj

980 59 15
Od MihoSouth

Multimedia'daki Minhyun :D Acaba ne zaman böyle masum ve tatlı olacak? :D 

-Gerçekten mantıklı bir nedenin yok mu? Yoksa benden hoşlanıyor musun?- Ne hoşlanması? Bunu ben mi demiştim? Ne dediğimin farkında bile değilim.

Bana doğru yaklaştı ve kulağıma eğildi. Tüm vücudumun ürperdiğini hissettim.

-Bir ufaklık için fazla cesursun.- Sıcak nefesini hisseder hissetmez tekrar ürperdim. Yavaş ve derin bir nefes aldı:

-Çocuklarla ilgilenmem ben. Ayrıca göğüs ölçün kaç? 70 falan mı?-

***

Yüzümün en az bir domatesinki kadar kızardığına yemin edebilirdim.

Bunu nasıl söylerdi?  Onca şeyden sonra göğüslerime mi dikkat etmişti birde?

Ve: Çocuklarla ilgilenmem ben. Kendimi bir garip hissettim.

Otomatik olarak ellerimi göğsümde çapraz yaptım. 

Yüzümün kızardığını görmemesi için başımı yere çevirdim. Sırf o söyledi diye yüzümün kızarmasına sinir olmuştum. Ayrıca göğüs ölçümü ben bile bilmiyordum. Ama o hemen 70 olduğunu söylemişti. Sapıktı işte.

-Sapık!- diye bağırdım. Onu utandırmayı bekliyordum ama o kurnazca gülümsedi. Resmen benimle dalga geçiyordu. Bu halimle eğleniyordu.

-Sapık değilim.-

-Benim kişisel bilgilerimle neden ilgileniyorsun o zaman?-

-Oyalanmak için.- dedi ve elini saçının arasından geçirdi. 

-Sen psikopatsın!- diye tısladım. 

Çarpık bir gülümsemeyle bana doğru yaklaştı. 

-Benim için çalışacaksın.- diyerek ellerini ceplerine koydu. Sırıtmaya devam ediyordu.

-Hayır, çalışmayacağım seni sapık.-

-Çalışmak zorundasın.-

-Zorunda değilim.-

-O halde olacaklardan kendini sorumlu tutsan iyi olur.- dedi buz gibi bir sesle. İçimde bir yerlerde saklanan korku kendini göstermeye başlamıştı. Ama onun önünde güçlü olmalıydım. Bir ufaklık değil.

-Hiç birşeyin olacağı yok. Kendine uğraşacak başka birini bul!- Ses tonum düşündüğümden de sert çıkmıştı. Bu iyi bir şeydi.

-Sen bilirsin. Oyalanmak için arkadaşını kullanacağım.-

Sesli bir şekilde yutkundum. Yoksa düşündüğüm kişiden mi bahsediyordu?

-H-hangi arkadaşım?- Elimde olmadan kekelemiştim.

-Vücudu seninkinden daha güzel olan şu çekici kız.. Adı neydi?-  Derin bir nefes aldı. -Hana?-

Sanki bir yerlerime bıçak saplanmıştı. Hana'nın adını, daha doğrusu Hana'yla yakın olduğumu nereden biliyordu? Yoksa o kağıtta benimle ilgili her şey yazıyor muydu?

-Ona sakın dokunayım deme!- Sinirlenmiştim. O da aynı Bayan In Jung gibi Hana'yı da bu işin içine sokuyordu.

-Sana yapamadığımı ona yapacağım. Başka birini bul diyen sendin.- 

Yine o ciddi yüz ifadesi. Her seferinde tüylerimi diken diken etmeyi başarıyordu.

Hana'yla uğraşmasına asla izin veremezdim.

-Onu rahat bırak.- Doğrudan gözlerinin içine bakmaya çalışarak: - Ne istersen yapacağım.-

Bir an gülümser gibi oldu. 

Olduğum yerden kımıldamıyordum. Onunla benim aramdaki mesafeyi tekrar kısaltmak istemiyordum. Dudaklarımı ısırdım. 

Elleri ceplerinde salonun kapısına doğru ilerledi. 

-Yarın sabah saat 10:00'da.

***

-Sun Hee ben çok üzgünüm. O alçağa engel olmalıydım. Senin ayrılmana izin vermemeliydim.-

Hana tüm samimiyetiyle bana öyle bir sarılıyordu ki. Biraz sıkarak sarılıyordu, bu içtenliğinin kanıtıydı.

-Yapma ama Hana. Daha iyi bir iş bulduğumu söyledim ya.- 

Hana benden ayrıldı ve 'seni yalancı' der gibi bir bakış attı.

-Bu kadar kısa sürede nasıl bulabildin?- 

-Müşterilerden biri Minhyun ile konuşmamıza kulak misafiri olmuş ve bu sayede Minhyun'un yalan söylediğini anlamış. İşte bu yüzden bana bir iş teklifinde bulundu. Sanırım halime acıdı.-  Aferin Sun Hee, çok iyi bir yalancısın. 

-Yok artık.- dedi Hana iki katı açılmış gözlerle. Hala bana inanmıyordu. Ben olsam ben de inanmazdım aslında. Ama buna mecburdum. Hana eğer o alçağın evinde çalışacağımı öğrenirse hayatta izin vermezdi. 

-Bana inanmıyor musun?- dedim dudaklarımı büzerek. Hana'nın bu halime dayanamadığını biliyordum. Aynı zamanda porselenden kesilen elimi cebimde saklıyordum. Şükürler olsun ki hala farketmemişti.

-İnanıyorum da ne işi bu?-

-Orada evden sorumlu olacağım işte. Candy Cake'deki işimle aynı sayılır.- Rahat görünmeye çalışıyordum. -Ayrıca iki katı para alacağım.- diye devam ettim.

Son sözümü özellikle vurgulamıştım. Ve bir yalan daha söylemiştim. Açıkcası yalan söylemeye hiç alışık değildim. Çünkü yalan başvuracağım son çare olmuştu benim için.

Hana ikna olmamışa benziyordu fakat bir şey demedi. Sanırım bugünkü olanlardan sonra fazla üstüme gelmek istemiyordu.

-Bu arada Hana sana bir şey sorabilir miyim?- Sinir bozucu bir şekilde aklıma takılan şu aptal soruyu soracaktım.

Hana 'evet' anlamında kafasını salladı.

-Şey... Benim göğüs ölçüm kaç?- 

Hana içten bir kahkaha attı.

-Kendi göğüs ölçünü bilmiyor musun?-

-Hayır alışverişte iç çamaşır kısmını hep sen halledersin ya.-

Hana kıkırdadı:

-80-

Birden yerimde zıpladım ve 'evet' deyip elimi yumruk yapıp havaya kaldırdım. Mutlulukla sırıttım.

70 değildi. 80'di. Pis sapık çok şey bildiğini sanıyordu.

-Sun Hee sen iyi misin?- dedi Hana şaşkın şaşkın.

Bir anda kendime geldim ve hızlıca iyiyim anlamında başımı salladım.

 İyi değildim.

***

Saat gece yarısını geçmişti. Bu saate kadar neden hala uyuyamamıştım? İki odalı minik evimizdeki sıcacık yatağımda dolanıp duruyordum.

Zihnimi boşaltıp derin bir uykuya dalmak istiyordum. Huzur dolu bir uyku çekmek istiyordum. Yorganı boynuma kadar çektim. Ellerimi birbirine kenetleyip, bacaklarımı karnıma yaklaştırdım ve gözlerimi kapattım.

Birden aklıma o saçma olaylar dizisi geldi. Kaşlarımı çatıp yüzümü buruşturdum. O saçma kaza yüzünden mi böyleydim?

Saatin tiktakları kulaklarımda çınlıyordu adeta. Uyu dedi iç sesim. O alçağı düşünmede uyu artık.

***

Sabah kalktığımda otomatik olarak başucumdaki saate baktım.

09:30

Hana yarım saat öncesinden işe gitmiş olmalıydı. Eğer kovulmasaydım şu an temizlik yapıp, pasta malzemelerini diziyor olurdum.

Yüzümü yıkarken aynaya baktığımda çığlık atmamak için kendimi zor tuttum.

Berbat görünüyordum.

Gözlerimin altı morarmış, yüzüm fazlasıyla solmuştu.

Ayrıca o alçağın evine gitmek istemiyordum.

Ama buna mecbursun ufaklık. Hey! İç sesim ne zamandan beri bana ufaklık demeye başlamıştı?

Başımı iki yana salladım. Kapa çeneni!

***

Üzerimdeki yorgunluğu atmak için duşa girdim. 

Sıcak su bedenimi rahatlatırken kafam rahat değildi. Sadece...

Sadece o alçak aklında değil mi?  dedi iç sesim her zamanki gibi. -_-

Duştan çıktım. Üzerime kalın tavşanlı üstümü, kapşonlu açık mavi ceketimi giydim. Altıma da koyu gri pantolonumu giydim. Neden üzerimi giyindiğimi bilmiyordum ama aklımda dışarıda biraz hava almak vardı. Yürümek ve rahatlamak.

Birden yatağımın yanındaki telefona mesaj geldi.

Saçlarımı toplamadan önce mesaja baktım:

Son 5 dakika  ufaklık

Bilinmeyen numaradan gelen bir mesajdı. Ama O Alçak olduğu ortadaydı. Bu sefer umrumda olmayacaktı. Ben o alçağın kuklası değildim!

Islak saçlarımı kurulamadan salık bırakmaya karar verdim. 

Bir mesaj daha.

Oflayarak telefonun ekranına baktım:

Pişman olacaksın.

Ve bir mesaj daha:

Senin yerini alacak kişiye merhaba demek ister misin?

Hemen ardından tırın tırın. 

Bir ses kaydı göndermişti:

Beni rahat bırak! Sun Hee yardım et! diyen boğuk  bir kız sesi.

Bana oldukça tanıdık gelen bir ses...

Bu...bu Hana'nın sesiydi.

***

Koşuyordum. O alçağın evine doğru koşuyordum. Aklımda onlarca düşünce vardı. Ama bir tanesi gözyaşımı tutmama engel oldu:

Ya Hana'ya bir şey olduysa?

Islak saçlarım soğuk havaya çarpıyor, titrememe neden oluyordu. Her biri buzdan kristaller gibi yüzüme çarpıyordu.

Daha hızlı koştum. Evin otomatik ziline ard arda 7 kere bastım.

Kapı açıldığında koşarak evin kapısının önüne geldim. Zile basar basmaz kapıyı çalışan bayan açtı.

-Hoşgeldiniz-

Kadına selam vermeden içeri daldım. Nefes nefeseydim.

Göz yaşlarım istemsizce akıyordu. Hepsi benim suçumdu. İnatçılık edip gitmedim. 

Elimin tersiyle yanağımı sildim.

-Hana!-

Kimse cevap vermedi

-Hana!-

Evin salonuna baktıktan sonra diğer odaları aramaya başladım.

Yoktu. Onu nerede saklıyordu? Keşke kapıdaki bayana evde kimin olduğunu sorsaydım.

Meldivenlerden hızlıca üst kata doğru çıktım. Hızlı adımlarla geniş koridordaki odalara bakıyordum. Her kapı boş bir odayı açıyordu. 

Hana Neredeydi?

Kalp atışım korkuyla atarken bu kattaki son odanın kapısını açtım.

***

Oda  o alçağa ait olduğunu kanıtlayan bir havaya sahipti. Her şey koyu renkti.

-Hana!-

Odanın diğer kapısı açıldı ve Minhyun belindeki havluyla kapıdan çıktı.

Korkuyla yaşaran gözlerim Minhyun'un üzerinde gezindi. Başka zaman olsa Minhyun'un uygunsuz bir halde olduğunu düşünüp gözlerimi kapatırdım. Ama şu an bunu düşüncek halde değildim.

Minhyun beni beklemiyor gibi görünüyordu. Gözleri şaşkın şaşkın üzerimde gezindi. Islak saçlarından sular damlıyordu. 

-Senin burada ne işin var?-

-H-Hana n-nerede? - dedim nefes nefese. Sesim ağladığım için fısıltı halinde çıkmıştı. Güçsüzlüğümü kanıtlayan bir haldeydim.

-Ne demek istiyorsun?-

-O nerede?-

-Sen iyi misin? Onun burada ne işi-- Birden durdu -Ah şu mesaj.- Alaylı bir şekilde güldü.

Komik bir şey mi vardı? 

-Sakın bana o mesaja inandığını söyleme. O sadece senin buraya gelmen içindi.- 

Birkaç dakika olduğum yerde durdum. Doğru mu duymuştum?

Sakin ol Sun Hee. Sakin ol.

Sol gözümden bir yaş aktı. 

Yumruklarımı sıktım. Az önceki üzüntüm yavaş yavaş bir sinire dönüşüyordu.

Aptallığıma lanet okuyordum. 

Onada lanet okuyordum. 

Belki abartıyordum. Belki bir mesaja çok fazla tepki gösteriyordum. Ama elimde değildi. Hana benim zayıf noktalarımdan biriydi. Bu da mı o aptal kağıtta yazıyordu?

Ona tokat atmak için elimi kaldırdım. Tokadım onun yanağını bulamadan  bileğimi sertçe tuttu.

-Bunu aklından bile geçirme.-

Sonraki bölüm en kısa zamanda gelecek! :D belli olmaz belki bugün gelir ;) yani vote ve yorumlara bağlı olarak diyeyim artık :D 

Bugünkü bölüm nasıldı? Yorumlarınızı bekliyorum. İnanın bana o yorumlar bazen bir pusula gibi hikayeye yön veriyor. Böylece hikaye güzelleşiyor :D

Neyse öptüm <3 <3 <3 :D sizi çooook seviyorum <3 ;)

Pokračovat ve čtení