Kusursuz İkili

By kitapseverbirkul

21.6K 6.6K 5.6K

Üzerine uzun uzun düşünme fırsatı bulamadan bir çırpıda okuyup; Acaba nasıl bitecek? Daha başka ne olabilir... More

bölüm 2
bölüm 3
bölüm 4
bölüm 5
bölüm 6
bölüm 7
bölüm 8
bölüm 9
* OYUNCULAR *
bölüm 10
bölüm 11
Bölüm 12
bölüm 13
bölüm 14
bölüm 15
bölüm 16
bölüm 17
bölüm 18
bölüm 19
kusursuz ikili tanıtım videosu
bölüm 20
bölüm 21
bölüm 22
bölüm 23
bölüm 24
bölüm 25
bölüm 26

bölüm 1

3K 453 604
By kitapseverbirkul

Arkadaşlar bu ilk deneyimim. Yorumlarinizi çok merak ediyorum. Kitap yazmayı 5 yıldır çok istediği halde sürekli erteleyen bir kul.
(Medyadaki BİRKAN)

Dışarıdaki havanın ne kadar güzel olduğuna aldırmayarak apar topar getirildiği ve zorla kapatıldığı, küçük ve havasız odadan nasıl çıkacağını düşünüyordu. Paçayı nasıl kurtarırımın derdine düşmüştü.

Kapı birden açıldı, içeriye kalıplı, uzun boylu ve gözlerinden öfke fışkıran üniformalı bir polis memuru girdi.
Çok sinirli görünüyordu ve hışımla karşısındaki sandalyeye oturdu, yakasında Volkan yazıyordu.

"Lanet olsun! Çok kötü bir gün geçiriyorum ve seninle sohbet etmek en son isteyeceğim şey. Şimdi bana ne olduğunu hızlı ve doğru bir sekilde anlat."

Durdu.
Soluklandı.
Karşısında korkudan sinmiş ve gözlerini kaçıran adamı görünce sesinin biraz yüksek çıktığını fark etti.

Adam derin nefes aldı.

"Ben bir şey yapmadım yemin ederim. Bir anlık boşluğuma denk geldi. Kadınında çantasını açık görünce! Dayanamadım memur bey çok zor günler geçiriyorum. Kaç gündür sokakta yatıyorum. Yoksa hayatta hırsızlık yapacak, hele ki bir bayanın cüzdanını çalacak birisi değilim."

Gözleri doldu. Önüne baktı.

Polis memuru kim bilir kaçıncı kez bu tarz şeyler dinliyordu. Gözlerindeki öfke daha geçmemişti ama adama değil yorgunluğuna öfkeliydi.
Yirmi dört saattir ayaktaydı ve artık uyumak istiyordu.
Adam tam ağzını açıp bir şeyler söylemeye devam edecekti ki
polisin telefonu çaldı.

"Alo! Evet Burak ne oldu?"

Karşı taraftan heyecanlı bir ses bir şeyler anlatıyordu. Polis bir an dondu kaldı. Daha sonra hızla kapıyı çekip çıktı.

Adam sevindi, bu sinirli polisten kurtulmuştu. Ve biliyordu ki yenisi gelecekti.
Bir şey olmuştu. Belli ki kötü bir haber almıştı. O yüz ifadesinin başka açıklaması olamazdı.
.....
Polis Volkan telefonu kapatıp hızla karakoldan çıktı, arabasına atladığı gibi ormanın yolunu tuttu.
Çok şaşkındı.
Telefondaki meslektaşı ve sevdiği arkadaşı olan Burak'tı ve ona abisinin ormana giden yolda ölü bulunduğunu, hemen gelmesini söylemişti.
Şok olmustu.
Hayır bu olamazdı.

Evet abisi Birkan pek akıllı duran biri değildi. Volkan'ın aksine bir meslek sahibi bile olamamıştı, biraz da haylazdı.
Ama ne olmuştu da düne kadar sapasağlam karşısında duran abisi bugün ölmüştü ya da öldürülmüştü?

Olay yerine yaklaşınca yavaşladı ve durdu. Bitkin durumdaydı ağlamakla ağlamamak arasında gidip geliyordu. Abisini çok sevdiği söylenemezdi. Yaptığı bazı şeyleri hiç onaylamıyor ve arada bir daha düzgün birisi olabileceğini söyleyip duruyordu.

Yerdeki cesedi görünce daha fazla dayanamadı ve gözlerinden farkında olmadan yaşlar akmaya başladı.
Abisiydi.
Kendini boşlukta hissetti.
Göğsü sıkışıyordu. Adını koyamadığı bir his vardı içinde. Kendisinden iki yaş büyük olan abisi kanlar içindeydi. Kafasında ve göğsünde kurşun delikleri vardı.
Kalbinin sıkıştığını hissetti.

Arkadaşı Burak koluna girip kenara çekti.
"Gel Volkan, geç şuraya. Biz de yaklaşık bir saat önce haber aldık ve hemen geldik. Birkan abi olduğunu görünce bende şok oldum! Hemen seni aradık. Nasıl olduğunu henüz bilmiyoruz ama kafasında ve göğsünde kurşun izleri var. Arkadaşlar araştırıyor ama kim, neden yapar ki?"

Sorusu havada asılı kalmıştı. Çünkü Volkan da aynı soruyu kendine sorup duruyodu.
"Evet Burak. Aklım almıyor. Kim yapar? Kim? Kim?"

Bir an sessizlik oldu Burak Volkan'ı alıp sigara yakma bahanesiyle olay yeri inceleme ekibinden uzaklaştırdı.

"Gel dostum birer sigara içelim."

Volkan sigarasını yeni yakmıştı ki derinden bir ses duydu.
Dönüp Burak'a sessiz olmasını işaret etti. Burak da hemen dikkat kesildi. Evet bir ses vardı, ormandan geliyordu, yavaşça ilerlediler.

Acaba katil olabilir miydi?
Abisini vuran kişi gizlenip onları mı izliyordu? Volkan bir anlık öfkeyle koşmak istedi.
Eğer bu kişi katil ise hemen yakasına yapışmak istiyordu.
Ama sese yaklaştıkça sanki inleme sesi gibi gelmeye başladı.
Sanki biri ağlıyordu.
Burak'la gözgöze geldi.

Kısık sesle
"Neler oluyor?" Dedi.

Burak dudak büktü.
Sessizce
"Bilmiyorum" dedi.

Daha hızlı ilerleyip sık ağaçların olduğu yere gelince ikisi de durdu.
Gördükleri karşısında ağızları açık kaldı.

Eli silahlı bir katil beklerken karşılarında bir kız duruyodu.
Üstü başı çamur içinde, saçları dağınık, bacaklarında sıyrıklar olan ve ağlamaktan gözleri şişmiş kızı görünce donup kaldılar. Kız kafasını kaldırıp karşısındakilere baktı. Çok korkmuş görünüyordu ve karşısında üniformalı polisleri görünce az da olsa rahatlamışa benziyordu.
Kızın yüzü gözü çamur içinde olsa da ela gözleri, uzun kirpikleri, beyaz güzel bir yüzü vardı.

Volkan ileri atıldı hemen. Kızın yanında diz çöktü.

"Burada ne oldu böyle? Siz de kimsiniz? Burada ne işiniz var?"

Kız ürkekçe başını eğdi ve anlatmaya başladı.
"Be ben Aslı!
21 yaşındayım.
Burada çok kötü şeyler oldu ve siz... Siz çok geç kaldınız."

Volkan ile Burak birbirine baktı.
Nerden çıkmıştı bu kız? Neler oluyordu?
Volkan bir yandan bu çok kötü görünen kıza yardım etmek istiyor bir yandan da neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
İki yüz metre aşağıda yol kenarında abisinin cansız bedeni duruyordu. Kafası allak bullak olmuştu.

Volkan ayağa kalktı.
Kıza bakmaya devam ediyordu, sanki kızda tuhaf bir şey vardı. Açıklayamıyordu ama bu kızda Volkan'ı etkileyen bir şey vardı.

Konuşan Burak oldu.
"Bakın küçük hanım! Aşağıda yol kenarında bir ceset bulundu ve ardından sizi olay mahaline yakın bir yerde bu halde buluyoruz. Lütfen bize ne olduğunu hemen anlatır mısınız?"

Kız önce Burak'a sonra Volkan'a baktı. Gözlerinin içine.
Daha sonra tekrar elbisesini yırtıp parçasıyla sardığı bacağına baktı.
Acı çektiği belli oluyordu.

"Ahh!" dedi "Hayır ölmüş mü gerçekten?
Hayır olamaz.
Oysa o sadece beni kurtarmak istemişti."

Volkan'ın gözleri iyice açıldı.
"Kurtarmak mı!?
Ne yani abimi tanıyor musun sen?"

"Abin mi?"

Kızın gözleri iyice açılmıştı belli ki ölen kişinin bir polisin abisi olacağını hiç düşünmemişti ya da ummamıştı.
Volkan'a daha da dikkatli bakmaya başladı. Gözleri bir sürü şey anlatıyordu sanki ama Volkan daha fazla uzatamadı.

"Yeter artık!" Dedi.
"Anlat artık şunu da bir an önce seni ambulansa götürelim."

Tabi bu arada Burak kızı görür görmez hemen ambulans çağırmıştı ve ambulans gelmek üzereydi.

Kız derin ve ağrılı bir nefes aldı.

"Bakın beni buraya zorla getirdiler." Konuşurken sesi titriyordu.

"Kötü adamlar! Hem de çok kötü adamlar. Tamam mı?"

Ağlamaya başladı, hem ağlayıp hem anlatıyordu.

"Her zaman ki gibi sabah hazırlanıp üniversiteye gitmek için evden çıktım. Arabam tamirde olduğu için metrobüsle gidecektim okula.
Arkamdan yaklaşan arabayı fark etmedim bile.
Her şey bir anda oldu. Ağzımı tutup beni arabaya çektiler.
Üç kişiydiler. Bağırmak, sesimi duyurmak istedim ama çok geçti. Kafama sert bir şeyle vurdular"

Eliyle kafasının arka kısmını, saçlarının altını göstermeye çalışıyordu.

Volkan kızı pür dikkat dinliyor, söylediklerinden bir anlam çıkarmaya çalışıyordu.

Kız devam etti
"Bir gözümü açtım ki üç tane pis, sarhoş adamın elindeyim ve beni arabadan indirip buraya doğru getiriyorlardı.
Kendime gelir gelmez çırpınmaya ve çığlık atmaya başladım. Onları tekmelemeye ve ısırmaya çalıştım. Bir tanesi tokat attı ve ben başıma neler geleceğini az çok tahmin edip içimden dua etmeye başladım.
'Allah'ım! ne olur yardım et.
Ya şuracıkta canımı al ya da biri beni bulsun, kurtarsın bu pisliklerden' diye."

Kız hem ağlıyor hem anlatıyordu.
Volkan ile Burak kızı yavaş yavaş anlamaya başladılar.
Volkan bu şekilde ürkek konuşan ve bir o kadarda cesaretli olduğunu ifade etmeye çalışan kızı inceliyordu.

Üstü başı perişandı, bitkin durumdaydı ama gözleri parlıyordu.
Yaşadıkları ne kadar kötü olmuş olsada 'Yıkılmadım! Ben yine de çok cesur davrandım' der gibi bakıyordu.

Volkan'ın şimdiye kadar bir çok kızla ilişkisi olmuştu. Ama hepsi kısa sürmüş ve Volkan hiç birine aşık olamamıştı.
Daha doğrusu aradığı gibi birinin bir türlü karşısına çıkmamasından dert yanıyordu hep.

Şimdi bu kızı bu şekilde dinleyip inceleyince böyle bir kızla başka bir yerde, başka bir ortamda tanışmayı isteyeceğini düşündü.

Cesur kızları seviyordu Volkan.
Zorluklarla savaşabilen, kendini her daim savunabilen kızlar.
Kız anlatmaya devam ediyordu.
Volkan bir anda irkilip kafasındaki saçma düşünceleri atıp, tekrar konuya odaklandı.

"Eee! Abim neresinde bu olayın?" diye sordu. Kız dönüp ters ters baktı.
Bir anlık bakmıştı ama Volkan o bakışta bir şeyler sezmişti sanki.
Sanki kız farklı konuşuyordu.
Sanki başka şeyler de vardı.
Sanki...

Kız
"Evet. Ben de tam abinizi anlatıyordum işte. O zor durumdayken ve aklımdan bin türlü şey geçerken o adam çıktı birden.
Nerden çıktı? Nasıl geldi? Anlamadım ama bir anda sevinçten var gücümle bağırdım 'Yardım edin! Ne oluur! Kurtarın benii!' diye.
Ve işte bu adam.
Yani abim dediğiniz kişi bağırdı
'Ne yapıyorsunuz? Şerefsizler!
Bırakın lan o kızı!' diye.

Adamlar bir anda beni kurtamak için gelen adama döndüler o çoktan telefonunu çıkarmış
'Şimdi polisleri arıyorum şerefsiz köpekler! Siz şimdi görürsünüz gününüzü' dedi.

"Sanırım üç kişiyle tek başına baş edemeyeceğini anladığı için hemen polisi aramıştı. Bence iyi de yapmıştı çünkü o pislikler hiç tekin insanlara benzemiyorlardı ve en kötüsü silahlı olabilirlerdi."

'Beni kurtarın ne olurr!'
diye yalvarmaya başladım abinize ve bu pislikler beni hızla yere atıp beni kurtarmaya gelen adama, yani abinize doğru gitmeye başladılar."

'Sende nereden çıktın lan? Piç kurusu!' diye sinirle bağırdılar.
'Sıkıysa gelip kurtarsana kızı' dediler.

"Tabi öyle hızlı fırlattılar ki beni, bacağım fena halde açıldı"
Eliyle kanla kaplı olan diz kapağındaki bezi gösterdi.
"Daha da kalkamadım yerimden.
İçimden dua ediyordum 'ne olur beni burada, bu pisliklere bırakıp korkup gitmesin' diye."

"Neyse ki abiniz hakikatli çocukmuş" dedi Volkan'a bakarak.
Volkan yine kızın gözündeki o sinsi bakışı yakaladı.
Bir anlık da olsa o da kızın gözlerine baktı.
Pişmanlık vardı kızın gözlerinde. Belliydi bu. Ama adını koyamadığı bir şeylerde vardı yanı sıra.

Kız başını hızla tepesinde dikilen Volkan'dan ayırıp iki metre kadar ötesinde ayakta duran Burak'a çevirdi.
"Ve benim böyle düşünmeme fırsat kalmadı bir tanesi elini cebine atıp silah çıkardı.
O anda korkudan ölebilirdim.
Hiç beklemiyordum.
Hadi bıçak falan neyse de, bu silah da nereden çıkmıştı şimdi?
Ne arıyordu bu adamda?"

Volkan lafa girdi
"Silahı görebildiniz mi?
Nasıl bir şeydi?"

Kız bir an şaşırdı, gözlerini ayırdı ve Volkan'a baktı
"Hayır" dedi.
"Göremedim tabiki! O durumda görsem de hatırlamazdım heralde."

Tekrar Burak'a döndü
"Sanırım beni kurtarmak için gelen adam da böyle bir şey beklemiyordu. Silahı görünce afalladı ve aşağı doğru koşmaya başladı. Adamlar da arkasından.
Ben burada ölüp ölüp dirildim resmen. Hem ağlayıp hemde ayağa kalkmaya çalıştım."
Yukarılarda bir yerleri göstererek
"Oradan buraya kadar zıplayarak geldim ve işte o anda iki el silah sesi duydum. Kulakları sağır edercesine bir ses ve çığlık atmaya başladım. 'Katiller! Şerefsizler!' Diye.
Sonra buraya yığılıp ağlamaya başladım. Şu ağaçlardan dolayı aşağılar çok gözükmüyordu ama vurulan kişinin abiniz olduğunu anlamıştım.

Sonra konuşma sesleri geldi ve o an tek korkum 'geri gelip bana saldırırlarsa ne yaparım?' oldu.
Etrafa bakındım, birşey bulup kendimi öldürebilir miyim, diye"

Volkan iyice dikkat kesildi.
Ne yani şimdi bu kız kendini korumak için kendini öldürmeyi mi düşünmüştü?
Tanıdığı bir çok kızdan ne kadar da farklıydı.

Kız anlatmaya devam etti
"Neyse ki önce koşma sesleri ve sonrada araba sesi geldi. Belli ki abinizi vurduktan sonra panik yaptılar ve hemen kaçtılar."

Burak sordu
"Arabanın markası ve rengi aklınızda mı? Plakayı alabildiniz mi?"

Aslı şaşırarak baktı Burak'a
"Ah hayır! Plakayı göremedim malesef ama araba"
Durdu.
Gözlerini kısarak bekledi.
"Kırmızıydı rengi.
Alfa Romeo'ydu markası."
...
Kız artık konuşacak durumda değildi.
O anları sanki tekrar yaşamıştı.
Volkan şimdi anlıyordu işin iç yüzünü. Abisi bu kızı kurtarmak için kendi canından olmuştu.

İyi de o saatte bu tenha yerde ne işi vardı abisinin.
Hiç Birkan'ın geleceği bir yere benzemiyordu buralar.
Niye gelmişti ki buraya?
Yoksa kızı aldıklarını görüp takip mi etmişti?
Kafasında daha bir sürü soru vardı.

Kıza baktı. Öyle çaresiz ve acınası bir hali vardı ki bir an kıza sarılıp
"Üzülme hepsi geçti" demek istedi.

Kız sanki Volkan'ın iç sesini duymuş gibi kafasını kaldırıp baktı.
Ufak da olsa bir tebessüm etti.

Volkan tekrar kıza doğru eğilip elini omzuna koydu
"Tamam. Kendini daha fazla yorma, detayları sonra anlatırsın. Hadi kalk da ambulansa gidelim. Şu yarana bir baksınlar." dedi.

Kıza elini uzattı.
Kız korkarak da olsa elini verdi.
Ne pürüzsüz ve yumuşak bir eli vardı.

Volkan birden kafasını salladı, kendi kendine söylendi
"Ne saçma şeyler düşünüyorum ben bugün."

Kız zorlukla ayağa kalkıp Volkan'ın koluna girdi.
Burak da kızın yerde kalan ayakkabı ve çantasını aldı, aşağıdaki ambulansa doğru yola koyuldular.

Ve Burak düşünmeden edemedi; 
"O kadar kargaşada bu kızın çantası nasıl olup da bir yerlerde düşmemişti?
Ve ayakkabıları nasıl oldu da bu kadar temiz kalabildi?"

Continue Reading

You'll Also Like

3.7M 227K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
3.1M 158K 66
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
20M 1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
Kayıp Parça By Rabikce

General Fiction

58.3K 4.8K 12
Balım. Kalabalık bir ailenin en küçük üyesiydi. Babasının göz bebeği, abilerinin prensesi. Ancak annesinin hataları yüzünden hayatı bir anda değişti...