Biri Bizi Durdursun (TAMAMLAN...

By kymelisa

770K 27.1K 2.4K

"Seni o otelin lobisinde ilk gördüğüm gün asla senin ile ilgili böyle düşüncelere sahip olabileceğimi düşünme... More

Bölüm 1 = Karşılaşma
Bölüm 2 = 2 Hafta Önce Başladı Her şey
Bölüm 3 = İndir Beni!!!!
Bölüm 4 = Dertlere son?
Bölüm 5 = Özür dilerim.
Bölüm 6 = Elimi Öptü
Bölüm 7 = Eski işler!
Bölüm 8 = Küçük mızmız Azra
Bölüm 9= Senden - Senden Nefret Ediyorum!
Bölüm 10 = Yerleşiyoruz
Bölüm 11 = Benden hoşlanıyor musun?
Bölüm 12 = İlk Okul Günü
Bölüm 13 = Tanışma Faslı
Bölüm 14 = Gizemli Paket
Bölüm 15 = Seni Öpe Bilir miyim?
Bölüm 16 = Özel Bölüm (Berk)
Bölüm 17 = Bay Dımtıs.
Bölüm 18 = Üstüne bir Soğuk su iç
Bölüm 19 = Kutunun Gizemi
Bölüm 20 = Kıskandırma.
Bölüm 21 = Hasta Nöbeti.
Bölüm 22 = Kavga
Bölüm 23 = Disiplin
Bölüm 24 = Koş, Koş, Koş..
Bölüm 25 = Arkadaşlar el ele tutuşmazlar!
Bölüm 26 = Baba Mekanı.
Bölüm 27 = Özel Bölüm (Berk)
Bölüm 28 = Büyük Kavga
Bölüm 29 = Özel Bölüm (Yağmur)
Bölüm 30 = Kaza
Bölüm 31 = Sorgu
Bölüm 32 = Hastane
Bölüm 33 = Hazırlık.
Bölüm 34 = Partiye davet.
Bölüm 35 = Kalp kırıklığı..
Bölüm 36 = Bu Gece Bizim Olsun
Bölüm 37 = Özel Bölüm (Yağmur) Sezon finalii :)
Bölüm 38 = Babam mı?
Bölüm 39 = Tatsız Kahvaltı.
Bölüm 40 = Bir kıvılcım yeter bize..
Bölüm 41 = Bize plan lazım.
Bölüm 42 = Teslimat gecesi
Bölüm 43 = Ölüyorum..
Bölüm 44 = Ölürüm de bırakmam
Bölüm 45 = Özel Bölüm (Berk)
Bölüm 46 = Özel Bölüm (Berk) 2
Bölüm 47 = Özel Bölüm (Berk) 3
Bölüm 48 = Çok Özür Dilerim.
Bölüm 49 = Özel Bölüm (Yağmur)
Bölüm 50 = İki hafta sonra
Bölüm 51 = Ben aşık oldum Anne.
Bölüm 52 = Yine mi teslimat?
Bölüm 53 = İlk Tartışma
Bölüm 54 = Özür dilerim, öpüşelim mi?
Bölüm 55 = Sır Perdesi 1
Bölüm 56 = Sır Perdesi 2
Bölüm 57 = Anlaşma
Bölüm 58 = Durum değerlendirmesi
Bölüm 59 = Özel Bölüm (Zeynep)
Bölüm 60 = Özel Bölüm (Berk)
Bölüm 61 = Karamsarlık.
Bölüm 62 = Her şey oyun muydu?
Bölüm 64 = Hastane
Bölüm 65 = Karakol
Bölüm 66 = Eve Dönüş (Finale son 2)
Bölüm 67 = Balo Sonrası (Finale son 1)
Bölüm 68 = FİNAL
GooglePlayKitaplar
Ajan Akademisi
Yeni Hikaye Şeytan Tüyü

Bölüm 63 = Senin için Ölürüm ben be.

6.1K 248 14
By kymelisa

Berk boğazını sessizce temizledi. "Hadi ama dostum köpekliğin sırası değil" dedi küstahça.

''Bence küstahlığın sırası değil ya neyse'' diye fısıldadım kendimce. Ben her türlü erkeğimin arkasındayım yinede.

Adam elini kulağına götürdü ve kulağında ki ufak şeye bastırıp dikkatlice dinledi. Bir müddet daha biz Berkle olduğumuz yerde bekledik. Murat ile Poyraz neredeydiler acaba, bizim burada bu durumda olduğumuzdan haberdarmıydılar. Kim bilir... Belkide aşağıya onları da rehin almışlardı tıpkı biz gibi. Yoksa buda mı Murat'ın planıydı.. Of, beynim bir milyon oldu resmen.

Adam silahını indirdi ve hemen yanında ki adama "Ateş serbest" dediği an odanın içinde bir silah patladı.

Hemen ardından bir silah sesi daha yankılandı kulaklarımda ve aynı anda Berkin hafiften geri teptiğini fark ettim. İkinci kurşun Berk'in silahından çıkmıştı anlaşılan.

Emir veren adam hemen öne atıldı ve Berkin eline ani bir tekme atarak silahının düşmesine sebep oldu. Ben daha ne olduğunu bile anlamadan Berk olduğu yerde sekerek silaha doğru hamle yaptı. Onun silahına doğru gittiğini görünce bende eteğimi kaldırıp iki iç çamaşırımın arasına sıkıştırdığım silahımı hemen çıkarttım ve Berke doğru bakındım.

Berk yerde paralel uzanarak oda kendisine silah doğrultan adama doğru doğrultuyordu silahını. Fazla ses çıkartmamaya gayret ederek bende silahımı Berkin üstüne çıkıp ona silah doğrultan adamın başına tuttum ve hafiften ona değdirerek "İndir silahını yoksa sıkarım" dedim. 

"Hiç silah eğitimin olmadığı hakkında bilgi sahibiyim" demesine rağmen vücudu oldukça kasılmıştı, bunu hissede biliyordum. Yerde bir miktar kan lekesi görünce eğilerek Berke baktım ve sol bacağının kanadığını gördüm.

Silahıma baktım ve kilidinin bile daha açık olmadığını fark edince iki elimle sıkıca kavradım ve baş parmaklarımla kilidi açtığım gibi 'klik' sesi yankılandı banyonun içinde. "Sana silahını indir dedim yoksa ben seni indireceğim." Umarım sesim kendimden son derece emin çıkmıştır çünkü şuan aşırı derecede korkuyordum.

"Babanızın emir'i altında buradayım efendim ve Berk beyin infazı emredildi" dediği an odanın içinde bir silah daha patladı ve arkaya doğru sendeleyerek üstüme devrildi. 

Adam çok ağırdı ve üstüme ani bir yük binince gücümü toplayamadım ve adımlarım yavaş yavaş geriye gidip birden tökezledim. Önce elimdeki silahı düşürdüm ve geriye doğru düştüm. Başımı banyo fayansına çarptığım an bilincimi yitireceğimi sandım bir an. Tam o sırada adamda benim üstüme devrildi. Başımda ki ağrı birden iki katına çıktı ve elimde olmadan inledim.

Bir ara banyonun içi sanki kararıyormuş gibi göründü gözüme. Üstümde ki ağırlık sanki kayboluyormuş gibi hissettim ve gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım ve etrafıma bakınmaya başladım fakat karartıdan başka bir şey göremiyordum. Evet harbiden çok pis düşmüştüm ve beynim resmen zonkluyordu.

"Azra..."

Kulaklarımda Berkin bana çaresizce seslenişi yankılandı. Gözlerimi bir kaç kere daha açıp kapatmaya çalıştım fakat bir türlü olmuyordu, her tarafı hala buğulu görüyor gibiydim. Tam karşımda bir cisim olduğunu seçe biliyordum fakat ne olduğunu çıkartamıyordum.

Yanaklarımın tekrardan o sert fakat bana kendimi güvende hissettiren avuçların arasına aldındığını hissettim. "Hayatımın anlamı lütfen bana bak, bakamıyorsan biraz daha gayret et" diyerek bana cesaret verdi.

Gözlerimi sıkıca yumdum. Başımın ağrısı geçecek gibi değildi ki lanet olsun, çalışıyordum gerçekten kendimi zorluyordum bunun için. 

"Bir kez daha lütfen" diye fısıldadı kulağıma doğru.

Sımsıkı yumduğum gözlerimi yavaşça tekrar açmaya çalıştım ve Berkin bana umutla bakan gözleriyle karşılaştım. Son silahı sıkan oydu, nefsi müdafa yapmıştı anlaşılan ama ben onun yerinde olsa sıka bilirmiydim bilmiyorum. 

Elbette sıkardın, yapmadığın şey değil.

"Berk" diye inledim resmen. "Doğrulmama yardımcı olur musun?"

Berk hemen sırtımdan tutarak beni doğrultuyordu ki odaya babamın başka adamları ellerinde silahları ile girip bize silah doğrulttular. 

Berkle önce onlara sonrada birbirimize baktık. Hem başımda ki sancıdan, hemde Berkin bacağından hala süzülen kandan dolayı dayanamayıp gözlerimde daha fazla tutamadığım yaşları serbest bıraktım usulca. Berk ise bana bakıp hafiften gülümsedi. "Özür dilerim Bir tanem" diyerek doğrulmama yardımcı oldu ve tek eliyle elimi sıkıca tutup hemen yan tarafımızda ki silahı alıp öbür eli ile de adamlara doğrulttu.

"Yapma" diye fısıldadım başımı Berkin omuzlarının üstüne bırakarak. 

Kapının dışında birden tartışma sesleri duydum ve birde çığlık atan Zeynep'in sesini.

"Lütfen silahınızı indirin efendimi size zarar vermeye değil patronun yanına götürmeye geldik."

"O buraya gelsin" dedim adama bakmadan.

"Geldim bile" diyerek birden kapının kenarından babam çıktı ve az önce en önde bize silah doğrultan adamın elinde ki silahı alarak bize doğrulttu. "Açıkçası böyle bir girişim yapacağınızı beklemiyordum beni şaşırttınız."

"Sende beni her seferinde şaşırtıyorsun" dedim Berkin tuttuğum elini biraz daha sıkı kavrayarak.

"Biz babalar kız evlatlarımızı şaşırtmayı severiz ama hiç bir zaman kızlarımızı paylaşmak istemeyiz" diyerek Berke bazı imalarda bulundu.

"Ne tesadüftür ki bende sevdiğim insanları paylaşmayı sevmem" dedi Berk sert bir şekilde.

Babam yan yan sırıttı. "Görüyorum ki insan vuracak cesaretin var, neden avukatlık için kendini yırpalayasınki. Vaz geç bu sevdadan yada kızımla gerçekten uzun ömürlü bir ilişkin olmasını istiyorsan mezun olduktan sonra bizim için çalış ve bende ilişkinize tek kelime etmeyeyim, çünkü senin gibi insan öldürmekten korkmayan biri herkesin işine yarar."

"Aslında oldukça cazip bir teklif bu fakat kabul edemeye........"

Odanın içine birinin paldır kültür girdiğini duyduk ve başımı kaldırıp bakacak halim olmadığından Berkin omzuna yasladığım başımın gözlerini kapatarak öylece bekledim. Başım gerçekten çok ağrıyordu.

"Amca o silahını indir, artık her şey bitti bizden sana daha hayır gelmez lütfen bırak bizi" dediği an Poyrazın bizim için geldiğini anladım. Geç olmuştu ama güç olmasın, sonunda gelmişti ya buda bana  yeterdi.

Babam ile Poyrazın ayak üstü laf dalaşına girdiklerini duyuyordum ama onları artık dinlemek istemediğimden kulaklarımı tıkamayı ve onları engellemeyi tercih ettim. 

Boşta kalan elimi kaldırıp başımı vurduğum yere doğru götürdüm, neden bu kadar çok ağrıyordu ki. Gözlerim kapalı olmasına rağmen sanki oda dönüyormuş gibi hissediyordum kendimi.

"Yeter" diye gürledi babam resmen odanın içinde. "İndir o silahını Poyraz, nedir bu rezillik amcana nasıl karşı gelirsin. Senin için bunca yaptıklarımdan sonra bana hangi hakla söz söylersin."

Elimi o sırada başımın arkasına götürdüm ve duvara vurduğum yerib tamamen ıslak ve vıcık vıcık olduğunu hissettim. Süper birde ıslak yere düşmüştüm demek, bravo bana.

Poyraz babama "Amca yalvarırım..." derken ben gözlerimi açtım ve babama bakmaya başladım. Adamlarına kaş göz işareti yaparak Poyrazı yakalatma emri verdi. 

Poyraz birden "Bırakın lan beni, bırakın diyorum size" diye bağırmaya başladı fakat babam "Susturun şunu" dediğinde Poyrazın sesi de birden kesildi fakat hala mırıltılar duya biliyordum.

Arkasında ki kalan son adama da "Zeynep'i de öldürün gitsin, bugün buradan kimse sağ çıkamayacak anlaşılan. İyi niyetimi çok fazla suistimal ettiniz'' dedi. 

Berk birden elimi dürterek ona bakmamı sağladı, başımı zorla da olsa Berkin omuzundan kaldırdım ve ona baktığımda o bana değil dehşet içinde boşta kalan elime bakıyordu. Bende elimde ne olduğuna bakmak için bakışlarımı ondan ayırıp elime çevirdim ve elimin tamamen kan içinde olduğunu görünce açıkçası hiç şaşırmadım. Bu baş ağrısına da anca bu kan yaraşırdı zaten.

Poyrazın tepinmeleri babamın Zeynep ile ilgili söylediklerinden sonra iyice artmıştı ve babam bir kaç adım daha bize doğru yaklaşınca Berkle ikimizde aynı anda babama baktık. Berk hala babama doğru silahını doğrultuyordu.

"Kızdan uzaklaş hemen" diye Berke emir verdi.

"Asıl sen bizden uzaklaş" dedim, sesimin artık zar zor çıktığının farkındaydım fakat umursayacak durumda da değildik açıkçası şuan. "Bırak bizi, bırak hayallerimizi. Ben senin gibi olmak istemiyorum."

"Eğer ben seni büyütseydim böyle düşünmezdin" dedi sert bir şekilde.

"Ama sen büyütmedin lanet olsun ki Annem büyüttü ve bende böyleyim ve böyle düşünüyorum."

Berk araya girerek "Biraz geç kaldınız" dedi.

Babam bir kaç adım daha attı ve silahını Berkin alnına doğrulttu. "Ben sana kızdan uzaklaşmanı söylemiştim, o pis kanının kızıma bulaşmasını istemiyorum."

Beynimde ki şimşekler adeta polis sireni gibi çalmaya başladılar ve az önce yere düşerken elimden düşürdüğüm silahıma bakındım. Fazla uzağımda olmadığını görünce Berkin elinden kurtulup silahıma doğru uzanıp aldım ve babama doğru doğrultup tetiğe bastım. 

Bütün bu olay sanırım sadece bir kaç saniye içinde gerçekleşmişti ve beynimde ki sirenler git gide daha çok şiddetlenmeye başladılar.

Babam gözlerini kocaman açarak yüzünde ki ekşitilmiş ifadesiyle bana baktı ve bir yandan da boş kalan elini sağ göğsüne doğru götürüp tuttu. Gömleğinin kanlanması ile onu vurduğumu anlayıp silahı hemen elimden fırlatırmışçasına atıp babama doğru koştum ve ona sarıldım. 

Babama o kadar sıkı sarıldım ki sanırım en son ben çok küçükken bana ben tekrar ingiltere'ye gideceğim dediğinde havalimanı'n da ağlayarak ona gitmemesi için yalvarırken bu kadar sıkı sarılmıştım. "Çok özür dilerim" diyerek hala silahı Berke doğrulttuğu kolunu yavaşça aşağıyo dopru indirdim ve babamla yüz yüze geldim.

"Beni vurdun" dedi hala yüzüme aynı ifade ile bakarak. İfadesi aslında oldukça imalıydı. Hayal kırıklığı ve büyük oranda şaşkınlık vardı. Benden böyle bir hareket beklemediğini biliyordum, aslında bende kendimden beklemiyordum ama Berke en son söylediği kelimeler nedense beni bunun için tetiklemişti.

Evin içinden bir kaç adet daha silah sesi duyulunca ''Zeynep'' ismini söyledim ve birden artık Poyrazın hiç sesinin çıkmadığını fark ettim.

Odaya bir kaç kişi daldı birden ve "Patron Polisler bastı malikaneyi" dedikleri gibi şaşkınlıkla durup bize baktılar. Sanırım babamın vurulduğu onların bakış açısından belli olmuyordu çünkü babama önden sarılmıştım ve buda kanını gizlemişti.

"Özür dilerim baba ama sen sevdiğim adamı vuracaktın seni durdurmasaydım" dedim tekrardan ağlamaya başlayarak. 

Arkamdan bir elin beni tutup çekiştirmeye çalıştığını hissettim. Dönüp bakmama bile gerek yoktu Berkin olduğunu biliyordum. "Gidelim" diye mırıldandı.

Adamlar babama bir kaç adım daha yaklaştılar ve "Patron gitmemiz gerek" dediler.

Babam ise elindeki silahı yere düşürüp bana sarıldı ve sessizce "Siz kaçın" dedi onlara hiç bakmadan.

Aralarından birisi "Ama Patron" desene babam "Bu bir emirdir" diye israr etti.

Evin içinde bir kaç el daha ateş edildi ve başımı odanın içinden çıkan adamlara çevirdiğimde ise Poyrazın duvara baygın bir şekilde yaslandığını gördüm. Vücudunun herhangi bir yerinde kan izi yoktu ama yinede emin olmak için bir kez daha süzdüm onu.

"Sen gerçekten de beni kızımmış sın" diye mırıldandı babam saçımı okşayarak.

Berk beni kolumdan tutup hafiften çekiştirmeye başlayınca "Hayır" diyerek babamın kollarının arasından kurtuldum. "Ben senin genini almış olabilirim ama Annemin kanını taşıyorum, ben senin değil onun kızıyım" diyerek birazcık damarına bastım. "Sen benim en değerlimin kafasına silah dayadın ve bizi adam vurmak zorunda bıraktın, bizi alı koydun, arkadaşlarımı alı koydun ve bize gelecekte hatırlayacağımız berbat anılar yaşattın" dedim en sert ses tonumla. 

"Beni yargılayamazsın" diyerek dizlerinin üstüne düştü fakat hala bana tutunuyordu ve beni de kendisi ile birlikte yere çekmeye çalışıyordu. Başımda ki ağrının şiddetinden dolayı oldukça tetik üstündeydim ve bayağıda bir agresiftim. Bunu damarlarımda akan kanın hızlanışından olduğunu hissede biliyordum.

"Seni yargılamak kızına düşmez" diyerek üstünde kurşun geçirmez polis yeleği ve arkasında bir düzine elinde silahlı polislerle içeri girdi ve hepsi birden yerde dizleri üstüne çökmüş olan babama silah doğrulttular. "İnsan kaçırma, yerel olmayan yollarla yer altı organize işlerden, 18 yaşından küçük kızlarla ilişkiye girmekten, ülkeler arası sahte uyuşturucu ve kadın ticaretinden dolayı tutuklu yargılısınız Tekin Sönmez. Avukatınız gelene kadar konuşmama hakkına sahipsiniz eğer avukatınız yoksa devletten sizi savunacak bir avukat talep etme hakkına da sahipsiniz" diyerek babamın ellerini arkasında birleştirdiler ve tam kelepçeyi takacaklardı ki Berk "Göğüsünden silahla vurulmuş, yaralı" diye duruma müdahile etti.

Polislerden birisi eline telsizi aldı ve adresi söyleyerek olduğumuz noktaya bir kaç adet ambulans istedi.

Babam sağ omzuna doğru düştü, sanırım bayılmıştı.

"Berk ben hiç iyi değilim" diyerek bende dizlerimin üstüne doğru bıraktım kendimi. Dizlerim oldukça acıdılar ama başımın ağrısı kadar değildi. Kadın yanıma geldi ve "Siz Azra sönmez olmalısınız?" diye sordu.

Ben başımla onayladım. Berk beni kol altımdan tutarak duvara doğru çekti ve kendisi de yere oturarak başımı kendi omzuna yasladı. "Biraz dinlen, öyle kalkarız buradan" dedi bana fakat kendi sesinden de ne kadar yorgun olduğu anlaşılıyordu.

"Babamı vurdum" dedim Berke, "Ben şimdi katil miyim?"

Berk boynumdan geçirmiş olduğu koluyla omzumu ovalayarak "Hayır hayatım sen katil değilsin, aksine sen sen gelecekteki çocuklarımızın babasını ölümden kurtardın" dedi. "Hemde defalarca."

Berke baktım, oda bana bakıyordu. İkimizin gözünden de herhalde ne kadar bitik durumda olduğumuz anlaşılıyordu. Başımı odaya çevirip baktığımda ise kapı girişinin hemen yanında Berkin ilk ateş ettiği damı yerde yatarken gördüm. Hemen onun biraz ötesinde ise Berkin göğüsüne ateş ettiği adam duruyordu ve hemen karşımızda da babam yan yatmış bir şekilde baygınlık geçirmişti. 

Göt kadar banyoda üç yerde yatan adam ve iki oturan yaralı nasıl sığmıştı hala şaşırıyordum. İlk vurulan iki kişinin kaybettiği kanlar hep banyonun fayansına dağılmıştı ve buna şimdi ekstradan babamınki de ekleniyordu. Kapının öteki ucundaki duvarda da başımı çarptığım yerde az bir miktar kan izi vardı ve yere doğru damlaları akıyordu. Son olarak dönüp Berkin uzattığı bacağına baktım ve sağ pantolonunu dizinden itibaren altı tamamen kan kaplı olduğunu gördüm ve hatta çoğusu kurumaya yüz tutmuştu bile.

"Dizin nasıl?" diye sordum başımı tekrardan Berkin omzuna yaslayarak.

"Sıyırdı herhalde, biraz acıyor ama geçmiş olsa gerek" dedi zar zor. Dönüp Berke baktığımda gözlerinin kapanmaya yüz tuttuğunu fark edince onu konuşturmaya devam ettirdim. 

"Şu yerde yatan adam var ya, odaya ilk girip bize silah doğrultan. Onu nereden tanıyorsun?" diye sordum.

"Elinden kaçtığım adam" dedi ve bana daha bir sıkı sarıldı. "Bunları şimdilik unutalım mı? Uzun bir süre daha en popüler gündemimiz bu olacak herhalde."

"Tamam" dedim ve yerdeki yatan adamların arasında durmuş bize bakan kadın polise bakarak "Siz Ayşe'siniz değil mi?" diye sordum.

"Evet" dedi şaşırmış gibi.

"Arkadaşlarımın nerede olduğunu biliyor musunuz? Zeynep nasıl? Onun çığlık artığını duydum." 

Gülümsedi. Hemde zoraki bir gülümseme değildi, gerçek ve içtendi. "Evet, hepsi kurtarıldı şuan karakoldalar fakat size bundan daha fazla bilgi veremeyeceğim ama Gülru ile sizin üstünüzde ki GPS sağolsun izinizi sürmekte fazla zorlanmadık. Zeynep'ide Muratın kollarında yaralı bir şekildr bulduk koridorda, ambulans geldiği gibi hastaneye götüreceğiz." 

Gözlerimden akan yaşları sildim. ''Yaşıyor değil mi?''

''Evet nefes alıyor, kurşun sıyırmış gibi görünüyorsu. Ciddi bir şeyi yok.''

"Peki ya öteki arkadaşlarım neredeydiler?" diye sordum inatla.

"Öncelikle hep birlikte karakola gidelim, ifadeniz alınsın duruma göre serbest kalırsanız bizzat arkadaşlarınıza sora bilirsiniz. Daha sağlam bir bilgi elde etmiş olursunuz Azra hanım" diyerek bizi odadaki polislere emanet etti ve banyodan çıkıp gitti.

"Daha dün akşam bu saatlerde seninle yatakta oturup konuşuyorduk birde bu güne bak" diye hayıflandım. "Dört yaralı adam ile banyoda oturuyorum."

Berk öteki eli ile dudaklarıma işaret parmağını götürdü ve öpücük sesi çıkarttı. "Vay be, yeni öpüşme şeklimiz bu mu?" diye sordum ona.

Berk hırıltılı bir şekilde "Çenen düşmüş senin" dedi ve birden ağırlığını üstüme verince bir Polis yanıma koşarak geldi.

"Kan kaybından bayıldı herhalde hemen müdahile etmek gerek" diyerek odanın öbür ucundaki arkadaşlarına seslendi.  

Ambulans sesleri her tarafta yankılanırken bende aslında gözlerini açık tutmak için kendimi bayağı zorladığımı fark ettim.

Continue Reading

You'll Also Like

873K 52.1K 69
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
3.8K 83 12
Annesi kaçmış, baba dayağıyla büyümüş, 5 yaşında kardeş acısıyla tanışmış bir çocukluktan, fahişelerin ve devrin en büyük kabadayısının yanında geçen...
3.9M 242K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
10.6K 643 40
"Yakalandın, mavi. " Dedi karanlık bir sesle. Hemen ardından boynumdaki baskı arttı, gözlerim karanlığa düştü ve ben karanlığın önüne yığılırken yine...