Sokak Dövüşü

By JulideZ

2.8M 144K 29.2K

Sağlam ve sıradışı bir hikaye okumak ister misin? Cevabın evetse bu hikaye tam sana göre. **** Tertemiz bir... More

Bölüm 1 - Tanıtım
Bölüm 2 - Bad Girl
Bölüm 3 - Dövüş
Bölüm 4 - Küçük Deniz Kızı
Bölüm 5 - Tokat
Bölüm 6 - Zoraki Parti
Bölüm 7 - Kuaförcülük Oyunu
Bölüm 8 - Kendin Ol Yeter
Bölüm 9 - Ezik Mi, Havalı mı?
Bölüm 10 - Güven
Bölüm 11 - Okuldan Kaçış
Bölüm 12 - Katil
Bölüm 13 - Esir
Bölüm 14 - Kaçak
Bölüm 15 - Azim
DUYURU ÖNERİ KARAKTER
Bölüm 16 - Benim Yüzümden
Bölüm 17 - Dengeler ve dengesizlikler
Bölüm 18 - Ortaklık
DUYURU-karakter isim
Bölüm 19 - Pazarlık
Bölüm 20 - Benim Hikayem
Bölüm 21 - Asya
Bölüm 22 - Sakın Affetme
Bölüm 23 - Bir Yemek
Bölüm 24 - Eksik İşler
Bölüm 25 - Refakatçi
Bölüm 26 - Ring
Bölüm 27 - Mücadeleci
Bölüm 28 - Noktaları Birleştirmek
Bölüm 29 - Yüzyıl Koleji
Bölüm 30 - Asla Eskisi Gibi Olamaz
Duyuru
Bölüm 31 - Yalanlar ve Sırlar
Bölüm 32 - Küllerden Doğmak
Bölüm 33 - Kaybetmeden Yenilmek
Bölüm 34 - Kerem'in Annesi
Bölüm 35 - Seçimler
Bölüm 36 - Başka Bir Yerde Başka Seçimler
Bölüm 37 - Denize düşen Deniz Yılana Sarılırmış
Bölüm 38 - Katlanmak
Bölüm 39 - Vale
Bölüm 40 - Kulüp
Bölüm 42 - Görevler
Bölüm 43 - Mektup
Bölüm 44 - Artık Bizdensin
Açıklama
Bölüm 45 - Çanta
Bölüm 46 - Hain
Yardım Eder Misiniz?
Bölüm 47 - Büyük Oyun
Bölüm 48 - FİNAL PART I
FİNAL PART II
Okurcanlara Not ❤️
Küçük Bir Duyuru 🤓
ÇOK ÖNEMLİ DUYURU

Bölüm 41 - Planlar ve Süprizler

33.9K 2.2K 198
By JulideZ

Ya resmen yaz sıcağında kış hikayesi okutuyorum size shdjfjf

Kışı özleyen varsa sever bu bölümü :D

Haydi iyi okumalar :D





Aylardan Şubattı. Beklenen kar fırtınası haberlerde söylenildiğine göre gecikmişti. Ayaz pencerelerimin camına çarpıyor fakat bana ulaşamadan geri dönüyordu. Çünkü ihtişamlı evimizin geniş pencereleri son teknoloji camlarla kaplanmıştı, kaloriferlerimiz de ateş gibi yanıyordu. Peki ben neden her şeye rağmen titriyordum?

Son bir ayım Ali'den uzak geçmişti. 1 koca aydır dokunmuyordum ona. Şimdiye kadar planda bayağı ilerlemiş olmaları gerekirdi oysa alabildiğim tek haber Banu aracılığıla ulaştığım nottu.

"Her şey senin planladığın gibi ilerliyor. Zor ama katlanmamız lazım, biliyorum. Seni her zaman seveceğim."

Ve hala her okuduğumda aynı sinir bozucu noktaya takılıyordum. Son cümledeki tuhaf hüzünlü anlama. Üstelik ne yazık ki artık kafam rahatlasın diye kendimi derslere de veremiyordum. İçimde tarifsiz bir şeyler kaybolmuştu. Ruhumdan bir şeyler eksilmiş gibi hissediyordum. Her şey tatsızdı artık.

"Deniz? Gelebilir miyim?"

Kapımı aralamış olan babama başımla onaylar bir işaret yolladım.

Yaklaştı ve benim yanımda pencerenin önünde durdu. Elini omuzuma koymak istedi ama emin olamayıp geri çekti.

"Nasılsın kızım?" dedi tereddüt dolu bir sesle.

"Bilmiyorum." dedim bakışlarım dışarıdayken ağzımı pek açmadan.

Pencerenin buğusunu sol eliyle silip biraz dışarı baktı.

"Ben ne yaptıysam senin için yaptım Deniz. Bunu bilmen lazım. Daha çok gençsin. Bunları anlamaman normal ama hayatta kalmak istiyorsan güçlü olmak, ve güçlü olmak istiyorsan da ellerini kirletmek zorundasın."

Bir an durdu ama bir şey söylememe izin veremeyecek kadar kısa bir sürede tekrar konuşmaya başladı.

"Hala benim bir canavar olduğumu mu düşünüyorsun gerçekten?"

"Ezgi neden hala evimizde değil?"

"Biliyorsun memlekette işleri-"

"Tamam! Yalanlar dinlemek istemiyorum." diye çıkışmak geçti içimden. Ama bir anda ne kadar salakça davrandığımı düşündüm. Böyle ters davranarak her şeyi zora sokuyordum.

Sadece "Tamam!" diye çıkışarak sözünü kestim.

Babam öylede bakakaldı. Tüm söylediklerini öyle içten söylüyordu, yüzünde öyle acılı bir ifade vardı ki onun zehir satıcısı olduğuna inanmak delilik gibi duruyordu. Ama istediği kadar karşımda yavru kedi taklidi yapabilirdi, ona asla inanmayacaktım.

Ve onu kendi oyununda yenecektim.

"B- ben düşündüm... Yani seni anlayabiliyorum galiba. Hala zor ama sana sırtımı dönemem. S-sen benim babamsın." Son kelime ağzımdan çok zor çıktı ama bu beni daha duygusalmışım gibi göstermişti. Devam ettim. "Kanımsın. Seni reddedemem. Senden kopamam. Sadece her şey üzerime çok geliyor, zamana ve sakinliğe ihtiyacım var."

Babam çekinerek de olsa bana uzanıp sarıldı. Kollarının arasında olmak çok tuhaf bir duyguydu. İyi veya kötü diyemiyordum. Sadece, bu bizim en duygusal baba-kız anımızdı, ama kan, zehir, ölümler ve yalanlar üzerine kuruluydu. Yine de ona sımsıkı sarıldım. Bir an her şey güzelmiş gibi hayal etmek istedim. O beni hiç terk etmemiş gibi. İyi bir baba iyi bir insan olmuş gibi.

"Yavaş yavaş birbirimizi anlamaya başladığımız için çok mutluyum." dedi ve usulca odamdan çıktı.

Bende cama döndüm ve biraz daha yağmuru izledim. Kimler ıslanıyordu şimdi sokaklarda? Ali ne yapıyordu? Emre? Betül? Asya nasıldı acaba? Hatta durdum bir an Banu'yu bile düşündüm. Büşra'yı İpek'i getirdim aklıma. Eski günleri, buraya ilk geldiğim zamanları. Babamı o zamanlar da sevmezdim. Ezgi'den ise nefret ediyordum. Oysa şimdi burada olmasını isterdim. Bana söylenilene göre memleketinde işleri yasal sorunlara takılmıştı ama bunun arka planında gelmemesinin başka nedenleri olduğundan emindim.

"Dramlara bulaşma Deniz! Aklını başına topla!" diyerek silkindim.

"Teşekkürler kendim. Yine bana en büyük destek senden geliyor."

"Ah ne demek canım benim. Biraz daha mantıklı konuşmamı istersen doğruca yatağa gir. Yarın yine sarı şeytanla olacaksın."

Yatağıma girdim ve ikinci yastığıma sarıldım. Onun birisi olduğunu hayal ediyordum. Ama o kadar çok kişiyi özlüyordum ki yastığın kim olduğuna karar verene kadar uykuya dalmışım.


*****

"Günaydın Denizciğim."

"Seni görene kadar öyleydi."

Merdivenlerden aşağı ağır ağır indim babamın yanından geçtim ve yüzündeki sahte gülümsemeyle gerilmiş Kerem'in açık tuttuğu kapıdan dışarı çıktım. Birbirleriyle konuştuklarına neredeyse emindim çünkü ortak bir düşünceyi paylaşan insanlara özgü sakin bir uyum içindeydi mimikleri.

Kalın montumu giydiğime çok sevinmiştim bayağı soğuktu.

Kerem'in "Görüşürüz Kenan Amcaaa" deyip kapıyı kapatışını duyduğumda onun arabasına varmıştım.

"Neden öyle söylüyorsun babanın yanında? İkimizi de zora sokuyorsun!" dedi arabanın anahtarına bastıktan sonra.

Sıcak arabaya binmenin güzelliğini düşünüyordum ben. Evet son haftalarda öğrendiğim bir şey varsa o da büyük dramlara rağmen küçük iyi şeylere odaklanmanın işe yarıyor olması.

Kerem arabayı bizim bahçemizden çıkardı ve okul yoluna doğru ana caddeye bağlandık.

"Yeni oyunun bu mu? Konuşmayacak mısın şimdi de? Oysa baban artık onu anladığından bahsetti. "

Tüm bezginliğimi yansıttığımı umduğum bir tavırla ağzımı açtım "İletişimimizi minimumda tutuyorum. Babamın işlerini anlamam senin ne olduğunu değiştirmez.  "

"Ahaha o biraz zor çünkü bu dönem ben seni götürüp getireceğim okula."

İlk gün böyle geçmiş olabilirdi ama kesinlikle Ali'den bir haber gelecekti. En kısa sürede bir ilerleme olacaktı! Olmalıydı... Bütün dönem böyle geçmeyecekti!

"Belli olmaz..." diye fısıldadım.

Kerem bir anda arabayı sağa çekti. Panikle yüzüne baktım. Yoksa ağzımdan bir şey mi kaçırmıştım? Ne uyduracaktım şimdi? Düşün kızım Deniz!

"Ne yapıyorsun ya bir anda!" diye çıkıştım zaman kazanmış olurum diye.

"Görmüyor musun Deniz?! Arkamızdaki polis arabası sinyal çakıp duruyor." Kerem çaktırmamaya çalıştığı bir panikle arabasının gözlerini yokluyor ehliyeti ile ruhsatını arıyordu.

"Bana bak sen 18 oldun mu? Yoksa-"

"Of saçmalama!"

Genç bir polis yanımıza gelmiş camı tıklatmıştı bile. Kerem sakice pencereyi açtı, soğuk hava da içeri doğru hücum etti.

"Buyurun memur bey? Bir sıkıntı mı var? Hız yapmıyordum ama-"

Yine Kerem'in ani bir şekilde şirin çocuğa bürünmesini izledim. Artık gülüyordum bunlara. O kadar salak ve aşağılıktı ki sadece gülüyordum.

Genç memur kimliğini bize uzatırken cevap verdi "Hız yapmadınız ama kontrol yapıyoruz. Ehliyet ruhsat lütfen."

Kerem belgelerini uzattı adam şöyle bir baktı.

"Arabaya kadar beraber yürüyelim isterseniz parmak izinize de sistemden bakmamız gerekiyor.  "

"Tabii..."

Belli etmiyordu ama kemerini açıp arabadan çıkarken oldukça gergindi.

Ben daha önce hiç kontorle takılmadığım için olaylar rutin mi yoksa anormal mi anlayamıyordum. Trafik çevirmelerinde ne zamandır parmak izine bakılıyordu ki? Birkaç dakika sık sık arkamızdaki ekip arabasına bakarak bekledim. Kerem ve memur geri döndüğünde ilerleyeceğimizi düşünüyordum ama memur bu kez de benim kimliğimi istedi ve onunla arabaya kadar gelmemi rica etti.

Arabadan indim ve siyah montumun cebine ellerimi soktum. Rüzgar can yakıyordu omuzlarımı kabartıp arabanın önünde durdum.

"Parmağınızı şöyle uzatırsanız."

İçeriden konuşan memura baktığım anda donakaldım.

"Si-siz?"

"Ben başkomiser Zafer Erçetin. Size kendimi tanıtamadım küçük hanım kusura bakmayın. "

Ali'yi takip ettiğim ilk gün, ringde onu yenilirken gördüğümde atlayacakken beni tutan sarışın adama şaşkınlıkla bakmaya devam ettim. Onu daha sonra da orada tekrar gördüğümü ve iyi birine benzemesine rağmen böyle pis işlerle ilgilenmesine şaşırdığımı hatırlıyordum. Ama polis olması gibi bir ihtimali asla ama asla düşünemezdim.

"Arkadaşın gerginlikle bizi izliyor. İstersen parmağını şöyle koy da sorun olduğunu düşünmesin."

Hemen adamın dediğini yaptım.

"Neler oluyor anlamıyorum ben?"

"Seninle daha önce tanışmış sayılırız fakat ikimiz de birbirimizin gerçekten kim olduğunu bilmiyorduk. Ben Kenan Arkın'ı yakalamaya çalıştığımız operasyonun yöneticisiyim. Şimdi sana hızla son durumumuzdan ve planımızdan bahsedeceğim sen de iyice dinleyeceksin tamam mı ufaklık? Çok iyi dinlemelisin!"

Yüzüme çarpan soğuk rüzgarın etkisinden miydi yoksa ciddiyetimi göstermek için mi bilemiyordum ama aniden refleks gibi kaşlarımı çatıp başımla onayladım.

"Pekala. Akın aracılığıyla Göl... Ali ve Emre'yle işbirliğine giriştik. Akın'a güvenim sonsuz Ali de gözlemlediğim kadarıyla iyi biri. Onların garantisinin de etkisiyle Kenan'ın kızı olmana rağmen sana güveniyorum, zaten mecburum... Ali bir süredir ekibin güvenini kazanmaya çalışıyor. İki gün sonra gece yarısı yurt dışından gelecek adamlarla büyük bir alışveriş yapılacak ve biz de oraya baskın yapmak istiyoruz. Tabi Ali yerini öğrenebilirse. Şu an için öğreneceğine inanıyoruz zaten mekanı adamlarına sadece birkaç saat öncesinden söylüyorlar. "

Başkomiser Zafer bir an durdu.

"Bana cevap veriyormuş gibi yapmanı öneriyorum." dedi bize uzaktan bakan Kerem'i başıyla göstererek.

"Cevap veriyormuş gibi yapmama gerek yok anlatmam gerekenler var. Kerem'in babasıyla babam ortakmış. Anladığım kadarıyla o da işlere dahil. Ama Ali'yi de Emre'yi de tanıyor. Onu işlerden uzak tutmaya çalışıyorum. Bu alışverişe katılacak mı bilemiyorum ama katılırsa Ali'yi tanıyabilir."

"Kerem de babanın legal işlerine dahil olduğunu biliyorduk ama illegal kısmı değerlendireceğim ekibimle. Şimdi sana adım adım planı söylüyorum, kulaklarını iyi aç. Ali yeri öğrenir öğrenmez bize söyleyecek. Alışverişe mi katılır, o gece başka bir görevi mi olur, yoksa tamamen boş mu olur bilmiyoruz. Ama uygun bir vakitte onu bulunduğu yerden alacağız ve güvenli bir yere götüreceğiz. Gece yarısı ekipler baskındayken seni de evinizden alacağız. İletişim kanalı oluşturmaya çalışacağım ama oluşmazsa da kapının önüne çıkman yeterli, zaten Kenan ve adamları alışverişte olacak."

"Anladım tamamdır." dedim hızla.

"Son bir şey var. Kenan'ın evinde bazı belgeler sakladığını öğrendik. Başka uyuşturucu satıcılarıyla iletişiminde işini riske atmamak için hiçbir teknolojik imkan kullanmıyor. Elçiler aracılığıyla iletilen el yazısı mektuplar kullanılıyor. Bunların içeriğine dair bir bilgimiz yok ama değerli olanlarını saklıyor olduğunu tahmin ediyoruz. Sen evde bunları bulup çarşamba gecesi yanına almalısın. Eğer yaparsan hem Kenan'ın hem de başka suçluların da yakalanmasını sağlayabilirsin. "

"Kusura bakmayın anlamadım. Madem yakalayacaksınız alışverişte, neden ben belgeleri almak zorundayım?"

"Belgelerde ne olup olmadığından ve ne kadar işimize yarayacağından emin değiliz. Benim savcılıktan arama izni çıkaracak kanıtım yok, gizlice girip almam ise hem imkansız hem de değip değmeyeceğini bilemiyorum. Üstelik bir kez ortadan kaybolurlarsa veya Kenan peşinde olduğumuzu anlarsa ve yine kaçar ve en baştan başlar. "

"Yine kaçar derken?"

"Bunu yıllar önce de yapmıştı. Yaklaşık 10 yıl önce. "

Yutkundum. "Pekala her şeyi anladım siz merak etmeyin."

Arabaya döndüğümde Kerem sıkıntıdan patlıyordu. Vakit kaybetmeden çalıştırdı arabayı.

"Ne sordular o kadar?"

"Nereye gidiyorsunuz, nerede okuyorsunuz gibi şeyler işte." dedim koltuğa gömülürken.

"Aynen bana da onlar sordular."

*****

Okula giderken Ali veya Emre'yi görebilme umuduna sığınıyordum ama ikisi de gelmemişti. Bir iki tenefüs Kerem yanıma geldi ve koridorlarda yürüdük. Kalanlarında ise yerimden bile kalkmadan tek başıma oturdum. Bir kez Kerem'den ayrılmış sınıfıma gidiyorken Banu'yla yüz yüze geldim. Şaşkın şaşkın baktı sonra da gülümseyip yoluna devam etti. Çıkış zili çaldığında Kerem sınıfın kapısında belirmişti. Masamın üstündeki birkaç şeyi daha içine atıp çantamı omuzuma attım.

"Gerçekten adım adım takip etmene gerek var mı?"

"Ben baban değilim. Sana karşı zaaflarım yok. İşlerimi tehlikeye atmayacağından emin olana kadar gözüm üzerinde olacak. "

Gittiğimiz klüpte olanlardan sonra bugün ilk kez usul usul ters konuşmaya başlamıştı. Yoksa o hiç yaşanmamış gibi davrandığı günden beri oldukça uysaldı.

"Sizi ispiyonlamayacağım Kerem. Hiçkimseye."

Ay yalan.

Resmen yalan.

Gökten üzerime yıldırım çakmaması tam bir mucize.

Kerem gözlerini devirdi ve yürümeye başladı. Ben de uslu kız olarak onu takip ettim.

*****

Eve girdiğimde kişisel hapishaneme adım atmış olsam da Kerem'i bir süre görmeyeceğim için mutluydum.

Evde alt katta çalışan hizmetçilerden başka kimse olmadığından emin olunca hızla yukarı çıktım ve babamın çalışma odasına süzüldüm. Kapının açık olmasına şaşırmıştım ama odada kısa bir turdan sonra nedenini anladım. Burası boştu. Resmen bomboştu. Sade mobilyalar, az yazılı kağıtlar, şık kalemleri saymıyorum tabi onlar işime yaramıyordu.

Filmlerde gördüğüm gibi gizli bir kasa aradım ve umutla tabloların arkasına, halıların altına baktım. Ama elde yine koskoca bir sıfır vardı.

"Deniiiiiz!"

Alt kattan gelen babamın sesiyle yerimden sıçradım ve hızla odadan çıkıp merdivenlerden aşağıya indim.

"Deniz bak kim geldi?"

"Ezgiii!"

İnanılmaz bir sevinçle ona koştum. Gerçekten bu kadını özleyeceğimi asla düşünemezdim. Ama özlemiştim işte ulan. Bayağı bir özlemiştim.

Bana sımsıkı sarıldı. "Deniz seni çok özlediiim."

Cevap vermeden gülümsedim.

Biraz kilo almıştı görmeyeli, biraz da yorgun görünüyordu.

"Ezgi çok yorgun bırakalım da biraz dinlensin." dedi babam. Ezgi de onaylayıp yukarıya çıktı.

Babam bana yanaştı. "Ezgi'ye hiçbir şeyden bahsetmemen gerektiğini biliyorsun değil mi güzel kızım. "

Yapmacık samimiyetine yapmacık bir ciddiyetle karşılık verdim.

"Elbette. Onu karıştırmamıza hiç gerek yok."

"Güzeel.." dedi babam sonra bir şeyler arar gibi çevresine bakındı. "Ben şimdi gidiyorum biraz işlerim var. Ezgiye söylersin beni beklemeden yiyin siz."

"Tamamdır söylerim."

Babam omuzumu sıvazlayıp kapıdam çıktı. Arkasından kapattığı kapıya bir süre öylece baktım.

Biri size gerçekten güveniyorsa onu sırtından bıçaklamak her türlü koyuyor insana. Pisliğin teki olsa da.

Kafamdaki düşünceleri savuşturabilmek umuduyla saçlarımı karıştırdım ve yukarıya çıktım. Ezgi'nin kapısı aralıktı ve içeriden tuhaf bir ses geliyordu.

"Ezgi? Ağlıyor musun sen?"

Sarıldığı yastığı kucağından çekti ve elleriyle gözyaşlarını silmeye çalıştı, ama o kadar çoktular ki ne kadar çırpınsa da saklayamıyordu.

"Yoo..." derken sesi boğuktu.

"Ezgi neler oluyor? Anlat bana. " dedim yanına giderken.

"Önemli değil gerçekten. "

"Saçmalama! Böyle ağlatan her şey önemlidir. Güvenmiyor musun bana, anlat işte..."

Evet ben, en çok güvenmeniz gereken kişi.

"Deniz bu sadece... Yetişkinlerle ilgili sıkıntılar. "

Gözlerimi kısıp baktım bir süre. "Babamla ilgili. "

Onaylar gibi buruk bir işaret yaptı.

"Sana tekrar mı vurdu?"

Başını yine salladı. "Şey yani uzun zaman önceyi zaten bayağıdır memleketteydim biliyorsun ama..."

"Aması ne anlat Ezgi!"

"Deniz, olmuyor. Kenan tanıştığım, evlendiğim adam değil. Bulamıyorum artık onu. Zaten şey... Sana söylemiştim... Onunla tanıştığımda ailesi olduğundan bahsetmemişti. Sonra da ona çoktan aşık olmuştum. Aramızdakinin kutsal bir şey olduğuna inandım, çok gençtim. Öyleydi belki de eskiden. Ama artık kabullendim, değil. İki cümle bile kuramaz olduk. "

"Ezgi bak. Ben buraya geldiğimde ikinizden de nefret ediyordum. Ama seni tanıdım ve... Ve bunu söylemek benim için çok zor ama seni gerçekten sevdim. İyi birisin Ezgi, iyi bir hayatı hak ediyorsun. Nasıl mutlu olacaksan öyle yaşamalısın."

"Yapamam Deniz. Kenan beni asla bırakmaz. Peşime düşer. "

"Hiçbir bok yapamaz."

"Yapar Deniz. Belki bunu söylememeliyim ama baban sanırım belalı işlere bulaşmış. En büyük kavgalarımızda bu konuda soru sorduğum için çıkıyor zaten. Bu da beni korkutan şey. Hem uzaklaşmayı istememe hem de cesaret edemememe sevep oluyor."

"Korkma. Her şey çözülecek. Biraz dayan."

"Keşke güzelim. Keşke ama... Ama hayatımın en mutlu ama en acı olayını aynı anda yaşıyorum."

Boş gözlerle baktım.

"Hamileyim Deniz. Şimdi anlıyor musun? Benim tüm bunlara gücüm yetmez. "

Anlıyordum. Her şeyi. Yine de tam manasıyla idrak edebilmem biraz zaman aldı.

Kardeşim olacaktı.

Benim.

Benim kardeşim.

Küçük bir kız veya küçük bir oğlan.

Küçük.

Küçücük.

Ezgi'nin karnına baktım bir an.

"Ezgi!"

"Evet?"

"Sana bir şey söyleyeceğim ama asla bildiğini belli etmemelisin. Sana güvenebilir miyim?"

Güvenmeyi çok istiyordum. Hayatta en çok istediğim şeydi o an belki de. Öyle yalnızdım ki dev sırlarımla, bu fırsatı geri çeviremezdim. Ezgi'yi de kurtarmak istiyordum. Umutsuz olmasını istemiyordum. Evet desin diye gözlerinin içine baktım.

"Elbette Deniz. Yemin ederim."

"Babam bir uyuşturucu pazarlayıcısı. Çok büyük ve kötü işler yapıyor. Ama ben onun ipini keseceğim. Sonra da kaçacağım buradan. O yakalanacak biz de yeni hayatlar kurabileceğiz. Sadece dayan biraz. "

Ezgi şok olmuş gözlerini kırpıyordu. "N-nasıl yani?"

"Böyle işte. Her şey bu. Yani yakalandıktan sonra... İstersen beraber de başlayabiliriz. Yardım ederim ben sana. Üzülme. Güçsüz bırakmam seni. "

"Deniz sen... Sen harika bir insansın..."

Bir çırpıda kollarının arasına aldı beni.

"...ve çok çok güçlü bir kızsın."

"Evet..." dedim. "Evet söylerler öyle."





UPUZUN BÖLÜMDÜ ALIRIM BİRER VOTENİZİ :D

Yorum bırakmayı unutmayın!!!
Biliyorsunuz seviyorum okumayı hepsine de cevap vermeye çalışıyorum. Hatta yb soranlara gelince cevap yazıyorum sanki bildirim gitmiyomuş gibi shdjdkf ama gaza geliyorum napıym bu da böyle bi manyak. Böyle sevin ahdjfkgl

Bu arada wattys e katıldım gördüğünüz gibi. Durum umutsuz ama olsun önemli olan katılmak derler :) Siz yine de destek olursanız çok mutlu olurum.

Notcuk: hemen yayınlayım dedim düzeltme okuması yapmadım. Bi sıkıntı varsa yazın da düzelteyim :*

Continue Reading

You'll Also Like

45.4K 3.1K 42
Gücünü ve güzelliğini adından alan bir kız ; Safir. Tek sığınağı kitaplarken şimdi bir kitabın içinde esir. İsteği gerçekleşti. Kurtarması gereken b...
2.6K 99 22
Bu kaos ve gizem dolu bir vampir hikayesidir.
2.1K 561 31
Düşüş 1- Sitem/ Düşüş 2- Gerçekler "-Düşüş yaşamak, kalkmaya engel değildir. Ancak, düştüğünde kaldıran birinin olmaması, insanı en çok yaralayan şe...
791K 29.4K 44
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...