Yeni bir bölümle daha karşınızdayız. Bu bölümü yayinlasak mı yayinlamasak mi arada kaldık aslında. Ancak neşeli bir bölüm değilken yayinlayalim dedik. Çok uzun bir bölüm değil. Ancak Bölümü içimize sinerek yazdık. okuduğunuzda anlayacaksınız biz de cok Üzgünüz.
Bir kez daha Televizyonu açtık ve şehit haberleri ile karşılaştık. Ülkecek hepimizin başı sağ olsun. Umarım bu günler de gececek ve daha mutlu Günlerimiz olacak. Bir kez daha BAŞIMIZ SAĞOLSUN.
Umarım bölümü beğenirsiniz. Takipte kalın. 😑😑😑
BÖLÜM SARKİSİ: Kazım koyuncu-koyverdin gittin. Dedigim yerde açabilirsiniz.
-Kalbime saray inşa etmeye çalışman çok güzel bir davranış. Ama keşke temeli atıp, derince kazdıktan sonra bırakıp gitmeseydin...-
ÜÇ GÜN SONRA
İki gündür ortalıkta lale gibi dolaşmama mı, yoksa saçma sapan sorularıma mı dert yansam bilemesem odada mutlu bir şekilde hediyemi yediğim kesinlikle doğrudur. Evet hem de canım abicim o kadar güzel seçmiş ki çikolatalarımı oh mis.
"Sen de abimin seçtiğini mi düşünüyorsun bu çikolataları. "
-Sence senin abin böyle bir zekilik yapar mı? Bi düşün bakalım. Bu zekiliği başka kim yapar?
"Tabiki de Duman kankeytom yapar Tobycim. Ayrıca abim senden de benden de daha zekidir. Ama odundur biraz bilirsin. Zaten tahmin edebiliyorum. Canım Abiciğimin aklına gelmiştir ilk de işte eyleme geçiren Duman'dır. Başka da bu zekiligi yapacak kimse yok. "
- Sen öyle diyorsan öyledir canım. Bu arada hadi bir şey sorayım. Cankat neredir şu anda? Al da bunu düşün.
Elim bir anda kolyeme gitmişti.
"Nerede bilmiyorum ki. Hastaymış sanırım. Okula da gelmedi dün. Gerçi sen bunu biliyorsundur zaten. Ama olsun. Var ya Toby iki gündür kolyemi kaybedeceğim diye çok korkuyorum. Ponçik Cankat'ı sürekli yanımda taşıyorum. Ama keşke kendisi de zahmet edip bi merak etse. Çok özledim ay. "
-Bence çocuk sana dayanamadı. Bu deliyle ne uğraşıyorum ki dedi ve gitti. Sonuç olarak malzeme belli.
"A a! Suna bak ya. Kendi iç sesim beni ezikliyor. Ben deli değilim tamam mı? "
-Hı hı. Deli felan değilsin. O yüzden şu anda kendi kendine konuşan benim değil mi? Abin sonuna kadar haklı senin için.
"Nereye haklı be. Senin saçını başını yolarım kızım. Oğlum. Tobycim. Hem abim o aldığım hediyeden sonra benimle uğraşımıyor artık. Ben onun bir tanecik kardeşceziyim hem. Bu kadar uğraşmış çok mu? Sonuçta bi Dolunay kolay yetişimiyor. Hah!"
-Evet egon Coni de geldiğine göre devam edebiliriz. Bir kere abine o maket gemiyi aldıktan sonra zor çıkar bir daha odadan. Bir milyon tane parçası var kızım. Konu komşu bile fark etmiş. Bu Ateş nerelerde diye. Hatta diyorlarmış ki Dolunay çocuğun başının etini yedi. En sonunda yavrucak delirdi de kendini odalara kapattı. Sandalyeye yapıştı diyenler de var. Hatta masayla evlenmiş mutlu mesut yaşıyorlarmış diyorlarmış çocuk için. Yazık vallaha. O kadar çok oturmuş ki orada Örümcekler bayram etmiş yuva bulmuşlar. Ates söndü artık fosil oldu diye iğrenç espri yapanı bile duydum bak ona göre.
"Hı hı canım. Öyle öyle. Aklıma bir şey gelmedi demiyor da. Altı üstü bin tanecik parçası var yani. Çok da bir şeyi yok. Ayrıca onlara ne Abimden. Benim abim o tamam mı? Konu kapanmıştır. Ayrıca Coni'yi kıskandın mı canım sen? Merak etme ben ikinize de yeterim. "
- Ben mi kıskanacakmışım. Coni'yi bir de. Toby olan ben Hah? İç sesine egosuna isim takan bir delinin neresini kıskanayım canım.
"I AM NOT CRAZY. İ AM PSYCHOPATH. "
İçime kaçan Tate ile bir anda bağırmıştım. Ama rahatım. Çünkü zeki ben öncelik olarak abimi garantiye almışım.
-Deli. Delisin kızım sen. Hem gitsene bir başımdan. Git Cankat'ını ara. Bir şeyler yap. Bana bulaşma yeter ki.
"Aman be. Zaten seninle şurda iki muhabbet edelim dedik. Ben de gider Coni ile konuşurum. "
*Sizin için kendimi yoramam canımcım. Zira güzelliğim buna müsaade etmez.*
"İnsanın egosu bile kendine düşman olur mu be? Siz benimsiniz ulan. Bensiz bir hiçsiniz. Şimdi susun ve bu Asaleti ve zekiliği izleyin. "
İki gündür Cankat'ı görmeyen ben yüksek bir ihtimal manyamıştım. Ancak zekilik yapıp şu anda Cankat'ı görecektim. Nasıl mı? Laptopumu alıp kendimi yatağımın üstüne atmıştım.
(
Şarkıyı açabilirsiniz. )
Laptopumu açıp alelacele şifreyi girme çabalarım üçüncü girişimde açılsa da cool olmayı sürdürmüştüm. Odamdan internet bazen çekmeyebiliyordu ve o günlerden bir tanesiydi sanırım. Hâlâ tam olarak açılmamış olan Anasayfaya baktığımda Cankat'ın paylaşım yaptığını görüp bir anda saçman salak sırıtmaya başladım. Sayfa yavaş yavaş açılırken ise o sırıtışım bir anda kayboldu.
Cankat bir kızla fotoğraf paylaşmıştı. Ayrıca kız sevgilimin -şu andan itibaren anlamış bulunuyorum ki ben öyle sanıyorum- boynuna sarılmış. Cankat ise gülüyor.
"Bir açıklaması vardır ya. Değil mi Toby. Durduk yere böyle bir şey paylaşmaz ki Cankat. Hem o dememiş miydi bana seni seviyorum? Bunu Dedikten sonra bana böyle bir şey yapmaz. Lütfen yapmamış olsun.
-bir dur be kızım. Cankat o. Önce altına yazdığını okusana. Hemen celalleniyorsun. Belki kuzeni felandır.
"Çok mantıklı. Aynen çok mantıklı. Aferin Toby. Bazan ise yarıyorsun. "
Toby'ye uyup titreyen ellerimle ekranı aşağı indirdim. Ve okumaya başladım. Ancak göz yaşlarım daha fazla dayanamamıştı artık ve kendini bir anda aşağı atmaya başlamıştı.
Fotoğrafın altında yazanlar ise koskoca bir hayal kırıklığıydı.
Fotoğrafın altında tam olarak:
Yeni ülke, yeni okul ve Elisa #amerika yazıyordu.
Ne yani gitmiş miydi? Hem de her şeye rağmen bana o kadar şeyi söyledikten sonra. Hepsi yalan mıydı yaşadıklarımızın? Ona inanmıştım ben. Sakin ol Dolunay. Sakin ol ve bu Sakinlikle abine bir sor. Şaka yapıyordur belki. Sonuçta Cankat bu.
Koşa koşa abimin odasına daldığımda makete dalmış olan Ateş bir anda korkmuştu. Sanırım yüzüm kötü gözüküyordu ki abim de telaşlanmıştı.
"Abi Cankat gitti mi? Gitmedi değil mi? Gitmemiştir. Amerika'da yapamaz ki o. Gitmedi değil mi? "
Abim bir çırpıda yanıma gelmiş ve bana sarılmıştı. Çaktırmadan göz yaşımı da silip konuşmaya başladı.
"Abicim Cankat gitti. Artık orada okuyacakmış. "
😱😢😱😢😱😢😱😢😱😢😱😢😱😢😱😢😱😢😱😢😱😢😱😢😱😢😱😢😱😢
YILBAŞI GECESİ
-ATEŞ-
Cankat ve Dolunay mutfağa hediyemi getirmeye gitmişlerdi. Ben ise iki dakika bekleyememiştim.
"İki kişi gidecek kadar büyük ve gizemli bir hediye mi?" Sesim fısıltı ile çıkmıştı. Kimsenin duymadığına sevinirken gittikçe artan merakım ile aklıma gelen fikir beni bir anda oturduğum yerden kaldırmıştı.
"İçecek isteyen var mı millet?
Kimse beni takmazken bardağımı aldım ve sessizce mutfağa doğru sızmaya başladım.
Kapının önüne geldiğimde Cankat ve Dolunay, aspiratörün aydınlattığı Loş mutfakta, tezgahın önünde konuşuyorlardı. Kesin hediyemi soruyor bak. Aferin Cankat.
İkisi konuşmaya devam ederken artan merakıma yenik düşmüş ve kulak kesilip kendimi dinlerken bulmuştum.
"Geçen gün sana sevdiğimi söylediğimde düşüncelerim ciddiydi Dolunay. Ben seni gerçekten seviyorum ve sevmeye de devam edeceğim. Bunu bil ve beni asla unutma. "
Ne sevmesi lan? Bu çocuk ne diyor? Kardes olarak canım. Sen de Ates. Kardeşin duysa çok üzülür vallaha.
Kafamı mutfak kapısından içeri doğru hafif eydiğimde ise gördüğüm manzara ile şok oldum. Kardeşim dediğim adam öz kardeşimle, canımın bir tanesi ile sarmaş dolaştı. Sakın ol Ateş. Tabiki bir açıklaması var.
"Şey. Tamam hadi hediyeni aç. "
Bir de hediye almıştı. Yanlış anlaşılma felan yoktu olayda. Gayet de açıktı. İkisi benim arkamdan saçma sapan iş çeviriyorlardı. Şimdi yaktım seni Cankat.
"O zaman bunun adı da Cankat olsun. Ne dersin? Hem sana da çok benziyor. Ponçik Cankat. "
Bir de ponçik diyor. Ponçiğini seveyim canım. Senin bir tek ponçikin ben olabilirim Dolunay hanım. Kalbim daha fazlasını kaldıramayacaktı. Ancak herkes içeride otururken de bir şey yapamazdim. Resmen sırtımdan bıcaklanmıştım. Ve bunu bana yapan kendi kardeşlerimdi.
Bardağımı doldurmadan sinirle içeri girmiştim. O sırada bütün dikkati üstüme çekmiş olsam da herkesin normal karşılaması benim bile garibime gitmişti.
"Ne o. Hani içecek getirecektin. Kendi bardağını bile dolduramamışsın. "
O sırada soru soran Dünya'yı da terslemiştim.
"Sını nı? Aman be bir şey demedik. Soranda kabahat. "
Az sonra ise Dolunay ve Cankat sırıtarak salona gelmişlerdi. Bir de sırıtıyorlar abi. Sakin ol Ateş. Sakın ol. Az kaldı.
😲😲😲😲😲😲😲😲😲😲😲😲😲😲😲
Dün akşam zor da olsa geçmişti. Kendimi sakin tutmaya çalışsam da gece hiç uyuyamamıştım ve şimdi ise Cankat ile buluşmaya gidiyordum.
Taksi ile Cankat'ın evinin önüne gelmiştim. Bir çırpıda taksiciye parayı verdim ve kapının önüne kostum. Tam kapıyı çalacakken sanki hazır bekliyormuş gibi kapı açılmıştı. Ancak Cankat karşısında beni görmeyi beklemediği için bir anda şaşırmıştı.
"Aa! Ateş sen nereden çıktın."
Sürpriz yumurtadan demek istesem de tabiki dememiştim. O ne lan öyle. Iyk.
" Ben de tam seninle bir şey konuşmaya gelecektim. Senin geldiğin iyi oldu."
Cankat'ın arkasına baktığımda iki valiz kapının iç kısmında duruyordu.
"Yolculuk mu var oğlum? Ne bu böyle? "
Cankat gözünü kaçırmıştı. İkimiz birlikte içeri girip Cankat'ın odasına çıktık ve konuşmaya başladı.
"Abi ben Amerika'ya gidiyorum. "
Amerika mı?
"O nereden çıktı."
"Babam işi için gidecekti ve ona benim gelmem için de teklif gelmiş. Başta gitmeyecektim. Ancak böylesi hepimiz için daha iyi. "
Tabi altını aramaya niyetliydim. Şaşkın bir şekilde konuşmaya devam ettim.
"Ne için daha iyi oğlum. Sanki bana söylemediğin başka bir şey var gibi."
"Yok bir şey abi. Sadece şey için işte. Geleceğim için felan. Ne olacak başka. Gitmeliyim işte. "
Anlamış mıydı ki olmayacağını. Aferin be Cankat. Bana soylememene hâlâ kızgın olsam da delikanlı çıktın. Olmaz böyle.
"Ne diyeyim abi. Dediğin gibi olsun bakalım. Oralarda iyi bak kendine. "
Ve son kez kucaklaştık.
😢😢🙋🙋😢😢🙋🙋😢😢🙋🙋😢😢🙋🙋😢😢🙋🙋😢😢🙋🙋😢😢🙋🙋😢😢