Sokak Dövüşü

By JulideZ

2.8M 144K 29.2K

Sağlam ve sıradışı bir hikaye okumak ister misin? Cevabın evetse bu hikaye tam sana göre. **** Tertemiz bir... More

Bölüm 1 - Tanıtım
Bölüm 2 - Bad Girl
Bölüm 3 - Dövüş
Bölüm 4 - Küçük Deniz Kızı
Bölüm 5 - Tokat
Bölüm 6 - Zoraki Parti
Bölüm 7 - Kuaförcülük Oyunu
Bölüm 8 - Kendin Ol Yeter
Bölüm 9 - Ezik Mi, Havalı mı?
Bölüm 10 - Güven
Bölüm 11 - Okuldan Kaçış
Bölüm 12 - Katil
Bölüm 13 - Esir
Bölüm 14 - Kaçak
Bölüm 15 - Azim
DUYURU ÖNERİ KARAKTER
Bölüm 16 - Benim Yüzümden
Bölüm 17 - Dengeler ve dengesizlikler
Bölüm 18 - Ortaklık
DUYURU-karakter isim
Bölüm 19 - Pazarlık
Bölüm 20 - Benim Hikayem
Bölüm 21 - Asya
Bölüm 22 - Sakın Affetme
Bölüm 23 - Bir Yemek
Bölüm 24 - Eksik İşler
Bölüm 25 - Refakatçi
Bölüm 26 - Ring
Bölüm 27 - Mücadeleci
Bölüm 28 - Noktaları Birleştirmek
Bölüm 29 - Yüzyıl Koleji
Bölüm 30 - Asla Eskisi Gibi Olamaz
Duyuru
Bölüm 31 - Yalanlar ve Sırlar
Bölüm 32 - Küllerden Doğmak
Bölüm 33 - Kaybetmeden Yenilmek
Bölüm 34 - Kerem'in Annesi
Bölüm 35 - Seçimler
Bölüm 36 - Başka Bir Yerde Başka Seçimler
Bölüm 38 - Katlanmak
Bölüm 39 - Vale
Bölüm 40 - Kulüp
Bölüm 41 - Planlar ve Süprizler
Bölüm 42 - Görevler
Bölüm 43 - Mektup
Bölüm 44 - Artık Bizdensin
Açıklama
Bölüm 45 - Çanta
Bölüm 46 - Hain
Yardım Eder Misiniz?
Bölüm 47 - Büyük Oyun
Bölüm 48 - FİNAL PART I
FİNAL PART II
Okurcanlara Not ❤️
Küçük Bir Duyuru 🤓
ÇOK ÖNEMLİ DUYURU

Bölüm 37 - Denize düşen Deniz Yılana Sarılırmış

34.3K 2K 62
By JulideZ

"Şimdi yüzündeki şu salak ifadeyi sil."

"Kusura bakma Kerem, sana tiksinmeden bakamıyorum."

Direksiyonda duran sağ elini saçlarına götürüp şeklini düzeltti.

"Zevk almaya çalış derim Deniz. Çünkü kaçınılmaz. "

Kucağımda duran çantamı koluma geçirirken arabanın kapısına dokundum.

"Sadece benim meselem değil. Kenan amcaya sözüm var. Bir taşla iki kuş ama ikisi de değerli. "

Cümlesini arkamdan tamamlamışken ben çoktan arabadan çıkıp kapıyı çarpmıştım. Dışarısı gerçekten soğuktu, iliklerime işlemesi sadece birkaç saniye sürdü. Her an kar yağabilirmiş gibiydi. Ama bu aylarda pek yağdığı görülmezdi tabi.

Kerem hızla arabasını kilitlemiş yanımda bitmişti.

O benim "tutsak" olduğum günlerde okula gelmiş Berkay ve Onurla insanlara ayağa kalkışına ilişkin hikayeler anlatmışlardı. Tam olarak ne olduğunu bilmiyordum ama meğer hastalığı psikolojik temelliymiş. Ne olduğunu bilmediğim zırvalık bir şoktan sonra Kerem bacaklarını hissetmeye başlamış. Aslında bir süredir fizik tedaviye gidiyormuş ama kesinleşmeden söylemek istememiş. Hikayenin ne olduğu beni zerre ilgilendirmiyordu. Ama birkaç gündür çevremde gezdiği için Kerem telefonda arkadaşlarıyla konuşurken duyuyordum olanları.

"Üşüdüysen sarılabilirim. "

"Aklından bile geçirme!"

"Şimdilik öyle olsun."

Elim kolum bağlıyken yapabileceğim tek şey derslerimi düşünmekti. Ben de aklımı günlerdir onlara veriyor böylece çıkmaz şeyleri boşuna düşünmemeye çalışıyordum. Ama şimdi Emre veya Ali ile yüz yüze gelmeme dakikalar belki de saniyeler kalmıştı.

Kerem'in anlaşması çok netti. Tutsaklığımın bitmesi için babama karşı referans oluyordu. Çünkü babam herhangi birine onun işlerinden bahsetmemden korkuyordu. Belki polislere bile onu şikayet edebileceğimi düşünüyordu. Haksız da sayılamazdı zaten benzer bir hedefim vardı sonuçta. Sonuç olarak kendi kızını eve de kapatamayınca yanıma bekçilik için Kerem'i vermişti. O da bunu yapmak için tek bir şey istiyordu; sözünü dinlemem.

İçeri girdik ve insanlar neşeyle Kerem'e selam veriyordu. İnsanlar hala onu ayakta görmeyi normalleştirmemişti. Ayrıca bu dedikodular için güzel fırsattı. Bir de okula benimle gelince daha da dikkat çekmişti. Çevremizi sarmaları çok sürmedi.

Malesef babam da bana doktor raporu almıştı. Sadece okula birkaç kere gelip sınavlara girecektim. Tabi ki Kerem'in gözetiminde. Babam ve özel doktoru nasıl bir şey uydurup da okulu buna ikna etmişlerdi henüz bilemiyordum.

"Sen de solgun görünüyorsun Deniz her şey iyi mi?"

Bana samimi samimi bu cümleyi kuran kız Burcuydu. En son Ali ve Emre ile ilgili haber yapmış ve onların hastane hallerini paylaşmıştı. Ben de onu yaka paça hastaneden atmıştım. Dolayısıyla bu cümleyi beklemiyordum. Şaşkın şaşkın "İyi..." dedim. Kızlar Keremle konuşuyorken ben de sessizce saatime baktım.

"Deniz?"

Başımı kaldırdım. Ali mükemmel kahverengi gözleriyle karşımdaydı. Kızlar Ali'ye bakarak çekildi ve Kerem tek adımla yanıma gelip kolunu omuzuma attı.

Ben daha hiçbir şey söyleyememişken "Aa Ali merhaba. Naber?" dedi yavşak yavşak.

Zaman durmuş gibiydi. Ali'ye "lütfen durumu anla!" bakışları atmaya çalışıyordum. Çevrede bizi izleyenlerse durumu daha da kötüleştiriyordu.

Ali bana sabitli duran gözlerini sonunda kopardı ve yutkundu.

"Bayağıdır ortalarda yoktun?" dedi. Zar zor konuştuğu bu kadar belli miydi yoksa ben mi onu iyi tanıdığım için anlıyordum.

"Eee evet. Rahatsızdım biraz. " dedim Keremle uydurduğumuz minik yalanı dile getirerek.

Kerem'in bana yaptığı teklifle tam olarak bunu hedeflediğini tahmin edebiliyordum. Ali'nin canını doya doya yakmak için bir fırsattı. Biliyordu ki kolunu onuzuma atması bile Ali de kafasını koparma iç güdüsü uyandırıyordu. Benim ise bütün bunları kabul etme sebebim evde tutsak kalmamaktan çok farklı bir şeydi; Kerem'i Ali'nin dahil olmasını planladığım işlerden uzak tutmak, gözümün önünde kalmasını sağlamaktı.

Eğer işler iyi gitmişse Ali ve Akın konuşmuşsa. Ali de babamın işlerine sızmayı kabul etmişse şimdi Kerem'in o işlerle uğraşmayacak kadar meşgul olması gerekirdi. Ama hiçbir şey tahmin ettiğim gibi gitmemiş de olabilirdi.

"Ben de." dedi Ali dişlerinin arasından. "Biraz konuşsak mı Deniz?"

Kerem atladı. "Onun seninle konuşacak bir şeyi kaldığını zannetmiyorum." 

Tam bu sırada Ali'nin omuzunun üstünde Emre'nin kafası belirdi.

"Deniz merhaba." dedi normalmişçesine. Bir yandan da arkasından uzattığı eliyle Ali'nin kolunu sıkıca yakaladığını görebiliyordum.

"Merhaba Emre. Naber?" dedim ama cümlem laf arasında kaldı. "Deniz'in sınavı var geç kalıyoruz." diye Kerem beni çekiştirerek yanlarından uzaklaştırdı. Artık eski güçsüz kız değildim, istesem iki hareketle Kerem'i etkisiz hale getirirdim. Ama fiziksel güç her şey değildi. Beraber benim sınava gireceğim sınıfa doğru yürüdük.

Sınıf boştu. Nasıl beni ders saatlerinin dışında özel olarak sınava aldıklarını şimdi ciddi ciddi merak ediyordum. Sıralardan birine geçip çantamdan kalemlerimi çıkardım.

"Ee hazır mısın bakalım?"

Zil çalarken Kerem'e gözlerimi devirerek baktım.

"Seninle arkadaşça konuşmalar yapacağımı sanıyorsan yanılıyorsun."

"Bence yavaş yavaş kendini alıştır. Çünkü artık beraber takılacağız."

Ne söyleyebilirdim ki. "Gerizekalı..." dedim dişlerimin arasından. 

"Şşş lütfen..." derken içeri hoca girdi.

"Merhaba çocuklar." Dedi gülümseyerek ama bana acıyan gözlerle bakıyordu kadın. Fark etmemek imkansızdı. "Nasılsın Denizciğim?"

"İyi sayılırım hocam teşekkürler." dedim. Ne demem gerektiğini bilmeyerek Kerem'e kaçamak bir bakış attım.

"Kerem sen sınıfına git oğlum senin sınavın yok mu?"

"Iı hocam ben de bunu konuşacaktım sizinle. Deniz'e kağıdını verin isterseniz biraz dışarıda konuşalım."

Hoca yine aşırı bir gülümsemeyle sınav kağıdımı uzattı. İfadesizce elinden aldım. Zaten ders tarihti yani benim için en kolay ders. Oturup cevaplamaya başladım. Onlar ise dışarı çıkmıştı.

Dinleyemeye gitsem fark ederler mi etmezler mi diye düşünürken çok sürmeden içeri girdiler.

Hoca bana yine gülümseyerek kendi masasına geçti ve evrak çantasından birkaç kağıt çıkarıp ilgilenmeye başladı. Kerem ise benden uzak bir sıraya telefonuyla oynamaya geçti.

15 dakika kadar yazı yazdım son soruya gelmiştim bile. Aklıma bir şey geldi. Belki de bu süreçte bir şekilde Ali veya Emre ile iletişim kurup durumlarını öğrenebilir, kendi durumumu anlatabilirdim.

"Hocam ben tuvalete gidebilir miyim?"

Kadın şaşkın şaşkın baktı. Sanki çok enteresan bir şey söylemiştim. Sonra hızla yapay gülümsemesini tekrar oturttu

"Tabi tabi hızla git gel ama."

Yerimden heyecanla kalktım. Acaba Ali'nin sınıfına mı gitmeliydim Emre'nin mi?

"Ben de eşlik edeyim." diyerek Kerem de peşimden kalktı.

"Kızlar tuvaletinde mi?!" dedim sesimi dengeli çıkarmaya dikkat ederek.

"Kapıda dururum."

Ben karşı çıkması umuduyla hocaya bakıyorken hocanın Keremle bakıştığını fark ettim.

Sonra birden bire "Hadi hızla gidip gelin." dedi.

Şok olmuştum ama ne söyleyebilirdim. Herkes kafayı yemiş gibi davranıyordu.

Hiçbir şey söylemeden Kerem'le tuvalete kadar boş koridorda yürüdük. Zaten herkes dersteydi.

"Daha da gelme kaçacak değilim!" diye çıkıştım.

"Okey ben buradayım." diyerek kızlar tuvaletinin kapısını gören karşı duvara yaslandı.

Sinirle kapıyı çarpıp içeri girdim. Boş aynalardan birine geçip yüzümü yıkamak için suyu açtığım anda bir ses duydum. Tuvaletlerden birinden öğürme sesleri geliyordu.

Aralık duran kapıyı ittiğimde arkasından görsem de sarı uzun saçlı kızı hemen tanıdım.

"Banu?!"

Neler olduğunu anlamak için arkasına baktığında gördüğüm yüze inanamadım. Evet Banu'ydu bu ama bildiğimiz Banu'ya hiç benzemiyordu. Göz altları mosmordu. Yüzünde makyaj olmadığını beyaz tenindeki sivilcelerden anlayabiliyordum. Sadece gözlerinin altında maskaradan ya da eyelinerdan kalmış dağınık hafif izler vardı. Saçl başı da darmadağındı.

Bana döndüğü kısacık andan sonra tekrar hızla tuvalete dönüp kusmaya başladı. Hızla uzanıp saçlarını tuttum. Ona yardım etmek istiyordum ama o beni itti.

"Uzak dur benden!"

"Banu iyi değilsin, yardım edeyim."

"Sen yapacağını yaptın pislik sürtük! Ulaştın amacına gidip sevgilinle kutlasana!"

"Ne diyorsun sen?"

Gözleri ağlamaklı olmuştu. "Sevdiğim adamı aldın elimden. Oldu işte sen kazandın. Sen kazandın ben bittim. Mutlu musuğğğ-"

Cümlesini tamamlayamadan tekrar arkasını dönüp öğürdü. Düşmemek için duvara elini koydu.

Neler düşündüğünü anlamak zor değildi.

Beni itmesini umursamadan onu belinden tuttum.

"Banu yemin ederim Keremle aramda hiçbir şey yok. Göründüğü gibi değil. "

Birkaç derin nefes alıp kolumdan çıktı ve lavaboya yürüdü. Daha iyi olduğu belliydi. Eğilip yüzünü yıkadı. Son gördüğümden beri çok daha zayıf olduğunu fark ettim o an.

"Göründüğü gibi değil mi?" dedi gülerek. "Aylardır sürekli yan yanasınız. Tekerlekli sandalyedeyken de dibindeydin. Sonra romantik yemeğinizi tüm okul gördü. Şimdi de kol kola koridorlardasınız. Seni arabasıyla getirdi. Bunlar nasıl göründüğü gibi olmayabilir? Sen ne tarz bi yalancısın!"

Gözlerimi yavaşça kapattım. "Öyle değil Banu... İnan öyle değil... "

Belki de şu an evet böyle. Çatla da patla demeliydim ona. Ama tüm asabi sözlerine karşın savunmasız ve bitmiş görünüyordu.

"Tek birini sevdim be! Bir tek çocuk! Kapımda yatan onca erkek varken ben sadece bir tanesini istedim... Hayattan sadece bunu istedim..."

Şimdi de bir anda kederlenmişti. Sarhoş muydu yoksa sahiden bu kadar kötü müydü psikolojisi?

Denize düşen yılana sarılırmış derler. O an anladım ki denize düşen Deniz de yılana sarılırmış.

Ona yaklaşıp omuzlarından yakaladım ve bana bakmasını sağladım. Gözlerimi gözlerine diktim.

"Banu sana inandığım her şey üzerine yemin ederim ki Keremle aramda bir şey yok. Olamaz da! Yemin ederim."

Birkaç saniye gözlerime ifadesizce baktı.

"Ahaha olamaz tabi ki beni seviyor çünkü. Değil mi?"

"Evet sürekli senden bahsediyor. Evet..."

"Biliyordum." dedi Banu sırıtarak.

"Bak sana ne diyeceğim sen benim için bir şey yap. Ben de Keremle konuşup ona cesaret vereyim ki sana gelsin. Korktuğu için gelemiyor çünkü onu affeder misin diye endişeli... Ama edersin değil mi Banu?"

"Ederim. Çok seviyorum ben onu. Deniz o benim her şeyim."

"Tamam o zaman konuşayım değil mi? Ayarlayım mı?" dedim dostça gülerek.

"Yapar mısın?"

"Evet ama sen deee..." dedim çevreme bakınarak. "Sen de bu notu Ali'ye vereceksin. Olur mu? Ha?"

"Hangi not?"

Gözüme kestirdiğim Banu'nun çantasını açtım ve bir sayfa koparıp kalem çıkardım. Hızla karaladım.

"Hiçbir şey göründüğü gibi değil ama bana ayak uydurman lazım. Sabırlı ol ve asla unutma seni seviyorum."

"İşte bu. Ali'ye vereceksin bunu tamam mı? Keremle konuşacağım."

Banu ise hiç beklemediğim bir şey söyledi.

"Hangi Ali'ye?"

"DENİİİİZZZ! İÇERİ GİDERECEĞİM ARTIK!"

Kerem'in sesiyle titredim. Hızla Banu'ya döndüm.

"Banu bir zamanlar arkadaşın olan Ali! Kerem sen ve o arkadaştınız ya hani? O da aranızı yapmak istiyor. Ona ver bunu. " dedim ve onu o sersem haliyle orada bırakıp dışarı çıktım. Banu toparlanıp çıkmadan önce Keremle sınıfa dönmeliydik.







CANLAR NASILDI BÖLÜM?

OY VE YORUMU UNUTMAYIN :)

Görüşürüz :)

Continue Reading

You'll Also Like

5.7M 188K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
67.9K 7.2K 32
yeonjun kizinin anaokulu ogretmenine asik oldu gecmis olsun
745K 27.5K 44
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
121K 12.1K 22
| TAMAMLANDI | Aynı evde yaşayan iki arkadaşın kapısına bir bebek bırakılmıştı. #3 KookMin [15.07.2021]