Sokak Dövüşü

By JulideZ

2.8M 145K 29.3K

Sağlam ve sıradışı bir hikaye okumak ister misin? Cevabın evetse bu hikaye tam sana göre. **** Tertemiz bir... More

Bölüm 1 - Tanıtım
Bölüm 2 - Bad Girl
Bölüm 3 - Dövüş
Bölüm 4 - Küçük Deniz Kızı
Bölüm 5 - Tokat
Bölüm 6 - Zoraki Parti
Bölüm 7 - Kuaförcülük Oyunu
Bölüm 8 - Kendin Ol Yeter
Bölüm 9 - Ezik Mi, Havalı mı?
Bölüm 10 - Güven
Bölüm 11 - Okuldan Kaçış
Bölüm 12 - Katil
Bölüm 13 - Esir
Bölüm 14 - Kaçak
Bölüm 15 - Azim
DUYURU ÖNERİ KARAKTER
Bölüm 16 - Benim Yüzümden
Bölüm 17 - Dengeler ve dengesizlikler
Bölüm 18 - Ortaklık
DUYURU-karakter isim
Bölüm 19 - Pazarlık
Bölüm 20 - Benim Hikayem
Bölüm 21 - Asya
Bölüm 22 - Sakın Affetme
Bölüm 23 - Bir Yemek
Bölüm 24 - Eksik İşler
Bölüm 25 - Refakatçi
Bölüm 26 - Ring
Bölüm 27 - Mücadeleci
Bölüm 28 - Noktaları Birleştirmek
Bölüm 29 - Yüzyıl Koleji
Bölüm 30 - Asla Eskisi Gibi Olamaz
Duyuru
Bölüm 31 - Yalanlar ve Sırlar
Bölüm 32 - Küllerden Doğmak
Bölüm 33 - Kaybetmeden Yenilmek
Bölüm 35 - Seçimler
Bölüm 36 - Başka Bir Yerde Başka Seçimler
Bölüm 37 - Denize düşen Deniz Yılana Sarılırmış
Bölüm 38 - Katlanmak
Bölüm 39 - Vale
Bölüm 40 - Kulüp
Bölüm 41 - Planlar ve Süprizler
Bölüm 42 - Görevler
Bölüm 43 - Mektup
Bölüm 44 - Artık Bizdensin
Açıklama
Bölüm 45 - Çanta
Bölüm 46 - Hain
Yardım Eder Misiniz?
Bölüm 47 - Büyük Oyun
Bölüm 48 - FİNAL PART I
FİNAL PART II
Okurcanlara Not ❤️
Küçük Bir Duyuru 🤓
ÇOK ÖNEMLİ DUYURU

Bölüm 34 - Kerem'in Annesi

39.8K 2.1K 168
By JulideZ

Açıkçası babamın bana kızdığını ve eve yolladığını düşünmüştüm ama araba tanımadığım yollara giriyordu. Yanımdaki adamlara ne kadar soru sorduysam da Kenan beyin emirleri bıdı bıdı diye aynı cümleyi tekrarlayıp durdular. Araba durduğunda ormanlık bir alanda, bir villanın önünde arabadan indik.

Kaçmam gerekiyor muydu, yoksa sadece uslu durup babamı mı beklemeliydim, gerçekten bilmiyordum. Ama geldiğimiz yollardan geri dönebileceğim konusunda kendime güvenmiyordum. Babam beni ringden aşağı çekmişti; yanımda ne telefon ne para ne de kimliğim vardı.

Mecburen adamların "Bu taraftan Deniz hanım." diye diye beni yönlendirdikleri yolu izledim. Önce villaya girdik; burası az eşyalı sade bir yerdi. Biz girdikten sonra adamlardan biri şifreyi girip güvenlik alarmını çalıştırdı.

"Kenan beyin emri burada beklemeniz efendim. Bunu haricinde emrettiğiniz bir şey var mı?"

Kafam gerçekten karışıktı.

"Tutsak mıyım ben?"

"Hayır efendim gözetimimiz altındasınız sadece. "

"Banyoya gidebilir miyim?"

"Tabi ki efendim. Aç mısınız? Yemek herhangi bir şey ister misiniz? Dinlenmek isterseniz yukarıda bir odayı hazırlayalım. "

"Hayır." deyip bana gösterilen yoldan banyoya girdim ve elimi yüzümü daha doğrusu dövüşten kalan minik yaralarımı yıkadım. Yüzüm yorgun görünüyordu. Bunu önemsemiyordum ama aynı zamanda üşüyordum çünkü üstümde dövüşmek için giydiğim kolsuz badiden başka bir şey yoktu.

Çıktığımda sakin sakin salonda oturuyorlardı. Çok gergin bir ortamdı burada bu adamlarla kalmak istemiyordum. Buna dayanamayacağımı ilk görüşte anladım.

"Şey... Dinlenebileceğim bir oda var demiştiniz değil mi?"

Birkaç dakika sonra yukarıdaki odalardan birinde tek başıma, bir yatağa kıvrılmıştım. Sabahtan beri antrenmandaydım ve stresten tüm kaslarım gerilmişti. Isınmak ve kendimi sakinleştirmek için yattım. Uyuyabileceğimi düşünmüyordum ama sakinleşmek ve ihtimalleri düşünmek istiyordum.

Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum kapımın açılma sesini duyduğumda yerimden sıçrayıp geri çekildim. Babam içeri girdi, saçı başı dağınıktı.

Yavaşça yatağımın kenarına oturdu. Yumuşak bir sesle konuşmaya başladı.

"Tüm buraya getirilişin için üzgünüm Deniz. Böyle olsun istemezdim. Senin anlayacağın şekilde anlatırsam... Iııı... Orada bana " baba " dedin. Herkes duymadı ama ön sıralar duymuş olabilir. Araştırmaya devam ediyoruz ama benim kızın olduğunun duyulması gerçekten büyük problem."

"Asıl büyük problem senin böyle bir adam olman." dedim hırsla.

"Pekala bak. Baban böyle bir adam tamam mı? Hayatta herkesin bir yolu vardır. Benimki de bu. Birgün zaten öğrenecektin çünkü Kenan Arkın'ın kızıysan bazı sorumlulukların var. "

"Ne diyorsun sen? Kızın falan değilim ben senin! Bir daha sana baba diyeceğimi sanıyorsan yanılıyorsun."

"Şimdilik böyle tepkiler vermen normal. Ama  zamanla kabullenirsin. Şimdi daha önemli bir noktaya geçelim. Bunu nereden öğrendin?"

Son cümleyle duruşu sertleşmişti, sesinde bir tehdit havası vardı.

Ağzımı açmadan durdum bir süre.

"Konuşmayacak mısın?"

"Eve gitmek istiyorum. Zorla mı tutuluyorum burada?"

"Zorla değil ama durman gerek kendi iyiliğin için. Peşine düşerlerse ne yaparım en korunaklı yer burası senin için. "

"Ne alakası var evde de-" cümlemi yarıda kestim anlamıştım. "Ezgi bilmiyor değil mi? Ona söyleyememden korkuyorsun!"

"Hayır yani evet. Burada durmanın sebebi bu değil ama bu bir etken. "

"Nasıl söylemezsin Ezgiye?"

Babam düşünür gibi durdu ama sonra birden kapıya yöneldi.

"Neyse ben sana kıyafet eşya yollatırım. İstediğin bir şey olursa da çocuklara söyle. Kapında bekliyor olacaklar. "

Ben de peşinden yataktan fırladım.

"Nasıl ya! Öylece bırakacak mısın beni burada!"

"İyiliğin için Deniz. Şimdi sadece benim iğrenç bir adam olduğumu düşünüyorsun. Oysa ne biçim rakiplerim düşmanlarım var bilsen bana hak verirdin. "

Sarılmak için bana uzanınca kendimi geri çektim. Sarılmak mı? Şaka yapıyordu herhalde?

"Sen de bu arada lütfen sakinleşmeye çalış. Sakinleş ki her şeyi enine boyuna konuşalım." diye son sözlerini söyleyip çıktı.

Tüm olanları idrak edene kadar bir süre öylece durdum. Ne yapacağımı bilmiyordum ama bir yerlerden başlamalıydım. Öylece duramazdım mutlaka bir şeyler yapmalıydım.

Perdeleri kenara çektim ve parmaklıklar olan camı açtım. Kuşluk vaktiydi. Güneş doğmadan önceki alacakaranlık her taraftaydı. Çevrede ağaçlardan ve tek tük öten kuşları duyabiliyordum.

Kanım damarlarımda tüm hızıyla akıyordu. Koşmak, çaba hacamak veya dövüşmek gibi bir şeyler yapma itkisiyle doluydum. Ama iki yastıklı, tek yorganlı bir yatak ve boş çekmecelerden başka bir şey yoktu çevremde. Boş olduğunu bildiğim duvarı açtım ve içinde asılı duran askıları görünce hırsla dolaptan dışarı fırlattım. Sonra dönüp yatağa çığlıkla karşık bir tekme attım. Deli gibi sinirliydim. Bir şey yapamadan burada durmak korkunçtu. Döndüm ve kilitli kapıma tüm gücümle bir yumruk attım.

Acıyı birkaç saniye sonra hissetmeye başladım. Ama bu güzel bir fırsattı, ağlamak, tüm hırsımla ağlayıp rahatlamak için harika bir fırsattı. Tüm yelkenlerimi indirdim ve yere çöküp tüm gücümle ağlamaya başladım. Kendim için, ve Ali'im için.

*****

Bu eve getirileli birkaç gün geçmişti. Babam günde iki kez geliyor ve ısrarla olanları bana kimin söylediğini soruyordu. Eğer adamlarının içinde bir köstebek varsa, ya da benim gibi sıradan bir kız tesadüfen öğrenebiliyorsa her şeyi, ben dahil hepimizin başı dertteydi ona göre.

Evet bir ara gerçekten ona acıyıp konuşasım geldi. Gelmedi desem yalan olur. Ama öz kızından işkenceyle laf alamayacağı için duygu sömürüsü yaptığını düşünüyordum. Ayrıca benim birilerine bundan bahsetmemden deli gibi korkuyordu. Beni korumak kısmına gelirsek, pek inandığımı söyleyemeyeceğim. Ama yine de bir olasılık olarak aklımdaydı.

"Deniz?"

İşte yine gelmiş odamdan içeri kafasını uzatmıştı. Hiçbir şey söylemeden yatakta arkamı döndüm.

Babam yavaşça içeri girdi.

"Artık hiç mi konuşmayacaksın? Bak sana kitaplarını getirdim biraz ders çalışırsın belki. Okulu aradığımda önümüzdeki haftanın sınav haftası olduğunu söylediler. "

Burada olduğum günlerde üç beş kıyafet falan getirmişti bana. Şimdi de kitaplar demek.

"Sınavların ne önemi var? Ben delirene kadar beni burada tutmayacak mısın? Planın bu değil mi?"

"Kızım, Denizciğim keşke anlamaya çalışsan biraz. Gerçekten seni korumaya çalışıyorum. Ailemi korumaya çalışıyorum."

"Evet harikasın!"

Babam bir süre sessizce durunca ona döndüm. Eli çenesinde, gözleri yerdeydi. Alınmış mıydı? Yok artık. Neyse ki hemen konuşmaya döndü.

"Haklısın seni böyle koruyamam sanırım güvenilir birilerinden yardım alsam..."

Eliyle çenesini biraz daha okşadı sonra kapıyı çarpıp çıktı.

Açık konuşayım odada boş boş beklediğim sinir bozucu zamanlarda artık hayatta kolay kolay şaşırmayacağımu düşünüyordum. Öyle ya annesiyle yaşayan sıradan bir liseliyken nerelere, nelerin içine düşmüştüm.  Şimdi de kendi babam tarafından tutsak edilmiştim.

Ama babam son konuşmamızdan iki saat kadar sonra içeri girince şoktan küçük dilimi yutacaktım. Çünkü yanında boylu poslu, parlak sarışın saçlı ve oldukça sağlıklı görünen bir çocukla içeri girmişti; Keremle.

"Kerem!" dedim ve şokla oturduğum yatakta geriye doğru kendimi çektim.

"Selam Deniz" dedi ve gülümseyerek el salladı.

Ben ağzım açık dururken babama döndü; "Beni görünce sevinecek demiştim Kenan amca. Bakın şu yüzüne." dedi şirin şirin babama gülümseyerek.

"Baba? Ne oluyor?" diyebildim ancak. Sözde bu adama bir daha baba demeyecektim ama panikle her şeyi unutmuştum.

"Kerem'le aynı okulda olduğunuzu biliyordum ama tanıştığınızı bilmiyordum. Yolda öğrendim. Ortağım'ın oğlu. Elimde büyüdü kerata. Seni emanet edebileceğim tek kişi o, okulda da gözün kulağın olur. "

"Ama nasıl?" dedim ayakta duran Kerem'e bakarak. Sonra hemen kendimi toparladım bunun bir önemi yoktu. "Baba bu çocuğu benden uzak tut! O.. ondan nefret ediyorum ben!"

"Bağırma Deniz!" diye çıkıştı babam.

Kerem ise araya girdi. "O şimdi kızgın ya Kenan amca, ondan öyle konuşacağım ben onunla." sonra bana döndü "Deniz ne öğrendin nereden öğrendin bilmiyorum ama Kenan amca da ortağı annem de zannetiğin gibi işler yapmazlar canım. Konuşalım ben anlatacağım sana."

Yürüdü ve yatakta yanıma oturdu. Babamsa o sırada gerçekten güvendiği çocukla beni yalnız bırakmak için kapıyı kapatıyordu.

"Baba! Kerem bana saldırdı!"

Babam döndü ve gözlerini kısıp düşünceli düşünceli baktı. Kerem ise "Neler olduğuna dair hiçbir fikrim yok sanrım uyduruyor ama moralimi bozacak kadar bile unursamadım hala gülümsüyorum bakıııın." diye bağıran aptal bir ifadeyle bakıyordu babama.

"Ciddiyim gerçekten!"

Kerem babama eliyle "Sorun yok, mesele bende." Diyen bir işaret çaktı ve babam da "Siz gençler biraz oturun en iyisi hemen buradayım zaten." deyip kapıyı yavaşça kapattı.

Keremle başbaşa kaldığımızda ona baktım. Bir anda fark ettim ki korkmuyordum.

Korkması, pısması gereken oydu. Onun yalanları ortaya çıkıyordu. Belki de yalnız kalmamız iyi bir fırsattı. Üstelik kendimi koruyabilirdi.

Pisliğin iyi oyunculuk yeteneği vardı anlaşılan. Hala masum masum gülüyordu.

"Senden tiksiniyorum pislik." dedim dişlerimin arasından.

"Ahaha deme öyle Denizciğim. İyi bir çocuğum ben. " dedi ellerini rahatça saçlarında gezdirerek. Allahım nasıl bir rahatlıktı bu.

"Neden yaptın bunu? Farkındaysan nasıl yaptın demiyorum. Senin gibi parası ve rol yeteneği olan bir şeytan her şeyi yapar."

"Şeytan mı? Deme böyle kalbimi kıracaksın."

"Kalbini değil ama ilk fırsatta kafanı kıracağım, ben sana inandım önce iyi niyetine sonra acı çekişine, pişman oluşuna inandım. Senin yüzünden vicdan azabı çektim! Meğer Ali de Emre de haklıymış. Ben ise sevdiklerimi karşıma aldım şeytan orospu çocuğu!"

Söylediklerimi tatlı tatlı dinleyen Kerem son cümlemden sonra ani bir hareketle saçlarımı yakalayıp kafamı sertçe kendine çekti.  Yüzü artık gülmüyordu.

"Bana şeytan diyebilirsin! İstediğin küfürü de edebilirsin ama annem hakkında tek bir kelime edemezsin! Yoksa seni kendi orospum yaparım görürsün nasıl oluyormuş!"

"Ne diyorsun be hasta pislik!" diyerek elinden kurtulmaya çalıştım. Tam gerçekten kurtulmak için düzgün bir dövül hareketi kullanacaktım ki sertçe bıraktı.

"Annenle babam mı ortak?" dedim. "Yoksa sevişiyorlar mı?"

"NE DİYORSUN KIZIM SEN!" diye hırsla çıkıştı sonra dışarıda babamın ve bilmem kaç korumasının olduğunu hatırlayıp aniden sustu.

Kapı açıldı ve babam içeri uzandı.

"Sorun mu var?"

"Yok bir şey babacığım, konuşuyoruz." dedim gülümseyerek. Kerem'in basmam gereken damarını bulmuşum hayatta ipin ucunu bırakmazdım artık.

"Evet evet iyiyiz konuşuyoruz." dedi Kerem bu kez çok da iyi olmayan bir oyunculukla.

Babm memnun memnun kapıyı kapatıp gitti.

Ben Kerem'e kendimden emin emin bakıyorken o yüzünü sinirle ovuşturdu.

"Benim... Benim annem dünyanın en iyi, en saf insanıdır! Kim orospu biliyor musun? O çok sevdiğin Ali'nin annesi!"

Kerem bu hikayeyi biliyor muydu? Yoksa Ali ona dostken mi anlatmıştı.

"Neler olduğunu biliyorum evet." dedim sakince.

Kerem artık sakinleşmişti. Bana kocaman gülümsedi.

"Bilmiyorsun Deniz. İşte senin sorunun bu. Her şeyi en iyi kendin biliyorsun zannediyorsun ama bilmiyorsun. Hiçbir şey bildiğim gibi değil."

Kerem ciddiydi. Ben de meraklanmıştım. Anlaşılan eteğindeki taşları artık taşıyamıyordu. Dökme zamanı gelmişti.

"Anlat o zaman öğreneyim." dedim beni geçiştirmemesi için içimden dua ederken.

"Tamam..." dedi kafasını onaylar gibi sallayarak "Zaten artık zamanı geldi, başka yol kalmadı. Hikayemizin iki başrol karakteri var. Benim babam ve Ali'nin sürtük annesi..."







BÖLÜM BU KADARDI...

BEKLEDİĞİNİZ GİBİ MİYDİ? Sizce şimdi neler olacak ya da olmalı? Lütfen yorum atın, yorum okumaya ordan konuşmaya bayılıyorum ^.^

OY VERMEYİ UNUTMAYIIIN VER TURUNÇGİL İSİMLİ DİĞER HİKAYEME BAKMADIYSANIZ MUTLAKA BAKIN ;)

Yakın zamanda görüşürüz :*

Continue Reading

You'll Also Like

1K 395 20
" Onlar öldü. İki kelime , bir cümle ." ... "Ama Ayaz b-ben çocukluğumun katilini bile bilmiyorum. " ... " Ve unutma her karanlığın ardında bir ışık...
730 340 7
Güneş babasının yani Halit Laçin'in yeni birisi ile evleneceğini duyunca çılgına döner. Daha annesi öleli 3 yıl olmuştu. Güneş daha fazla bu duruma d...
1.3M 53.3K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...
601K 18.3K 54
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!