Sokak Dövüşü

By JulideZ

2.8M 144K 29.2K

Sağlam ve sıradışı bir hikaye okumak ister misin? Cevabın evetse bu hikaye tam sana göre. **** Tertemiz bir... More

Bölüm 1 - Tanıtım
Bölüm 2 - Bad Girl
Bölüm 3 - Dövüş
Bölüm 4 - Küçük Deniz Kızı
Bölüm 5 - Tokat
Bölüm 6 - Zoraki Parti
Bölüm 7 - Kuaförcülük Oyunu
Bölüm 8 - Kendin Ol Yeter
Bölüm 9 - Ezik Mi, Havalı mı?
Bölüm 10 - Güven
Bölüm 11 - Okuldan Kaçış
Bölüm 12 - Katil
Bölüm 13 - Esir
Bölüm 14 - Kaçak
Bölüm 15 - Azim
DUYURU ÖNERİ KARAKTER
Bölüm 16 - Benim Yüzümden
Bölüm 17 - Dengeler ve dengesizlikler
Bölüm 18 - Ortaklık
DUYURU-karakter isim
Bölüm 19 - Pazarlık
Bölüm 20 - Benim Hikayem
Bölüm 21 - Asya
Bölüm 22 - Sakın Affetme
Bölüm 23 - Bir Yemek
Bölüm 24 - Eksik İşler
Bölüm 25 - Refakatçi
Bölüm 26 - Ring
Bölüm 27 - Mücadeleci
Bölüm 28 - Noktaları Birleştirmek
Bölüm 29 - Yüzyıl Koleji
Bölüm 30 - Asla Eskisi Gibi Olamaz
Duyuru
Bölüm 31 - Yalanlar ve Sırlar
Bölüm 32 - Küllerden Doğmak
Bölüm 34 - Kerem'in Annesi
Bölüm 35 - Seçimler
Bölüm 36 - Başka Bir Yerde Başka Seçimler
Bölüm 37 - Denize düşen Deniz Yılana Sarılırmış
Bölüm 38 - Katlanmak
Bölüm 39 - Vale
Bölüm 40 - Kulüp
Bölüm 41 - Planlar ve Süprizler
Bölüm 42 - Görevler
Bölüm 43 - Mektup
Bölüm 44 - Artık Bizdensin
Açıklama
Bölüm 45 - Çanta
Bölüm 46 - Hain
Yardım Eder Misiniz?
Bölüm 47 - Büyük Oyun
Bölüm 48 - FİNAL PART I
FİNAL PART II
Okurcanlara Not ❤️
Küçük Bir Duyuru 🤓
ÇOK ÖNEMLİ DUYURU

Bölüm 33 - Kaybetmeden Yenilmek

43.9K 2.4K 427
By JulideZ

MERHABAAA

SÖZÜ ÇOK UZATMAYACAĞIM AMA BÖLÜM SONUNDA BİR SORU VAR O KONUDA BİR FİKİR VERİN LÜTFEN



Yolda yürüyor ama durup durup birbirimize sarılıyorduk. Tüm dünyam pamuk şekerlerle dolmuş gibiydi. Ama bilirsiniz tadı ne kadar güzel de olsa şekerin fazlası da insanı komaya sokabilir.

Bizim de gerçeklere dönmemiz çok uzun sürmedi.

"Depoya gitmeliyiz Ali. Hemen gitmezsek gerçekten geç kalacağız."

Hüzünlü gözlerle elini yanağıma koydu.

"Seni yemeğe götürmek isterdim, güzel bir restoranta belki. Ya da şu an aklıma gelmeyen daha güzeş bir plan yapardım.  Oysa hale bak. Ayak üstü bir teklif ve sonrasında sokak dövüşüne gitmek. Sen benden çok daha iyilerini hak ediyorsun Deniz."

"Söyleme böyle. Bu da bizim tarzımız." dedim sırıtarak.

Sırıtıyordum ama depoya doğru yürümeye başlayınca gerçek hayat da yüzüme vurmaya başladı.

"Ali, çok mutluyum. Ama ne olacak şimdi, gelecekte? Geleceğimizin olması mümkün mü?"

Yüzündeki tebessümde küçücük bir değişim bile olmadı. Daha önce uzun uzun düşünmüş ve hepsini aşmış gibi güvenle konuştu.

"Sen 18 olana kadar bekleyeceğiz. O zamana kadar da benim lisem biter, gündüzleri çalışabilirim. Sen liseyi bitirdiğinde düzeni oturtmuş olurum."

"Asya da iyileşmiş olur o zamana kadar. Ama hem dövüşüp hem çalışamazsın. Üstelik üniversite ne olacak?"

"İnşallah iyileşir." dedi sonra devam etti "Güven bana yapamayacağımı düşünseydim başka bir şey planlardım. Ya da daha kolay bir seçenek olsaydı. Ama bunu da halledebilirim. Üniversite bekleyecek gibi görünüyor. Hemen kızma, gideceğim üniversiteye ama hemen değil. Seninle gideriz belki. "

Durdum.

Gülümsemedim bu kez.

Çünkü ne yaptığını anladım.

"Ali bunları, beni mutlu etmek için söylüyorsun. Borcun 1-2 senede bitecek türden değil. İkimiz de biliyoruz. Yapma bana bunu."

Gözlerini yavaşça kırptı. Sert rüzgar saçlarını okşuyordu.

"Özür dilerim. Pekala üniversiteye gidebileceğimi zannetmiyorum Deniz. Lütfen karşı çıkma, olay da çıkarma. Mümkün değil görüyorsun."

Konuşmak için daha iyi bir zaman yoktu.

"Başka bir yolu var! Akınla konuşturacağım seni. Şimdi ben sana anlatamam ama şu dövüşlerden sonra beraber Akın'a gideceğiz. Harika bir planım var."

"Ne diyorsun düzgün anlat ne Akın'ı?"

"Tüm borçlardan sıkıntılardan kurtulmanın bir yolu var. Ama Akın veee şey işte arkadaşları kabul etmeli. Sonrası kolay. "

"Saçma sapan bir şey yapmayacaksın değil mi Deniz?" dedi gözlerini kocaman açıp.

"Hayır hayır sadece Akın'ın yapmaya çalıştığı bir şey var ama yapamıyor onu sen yapabilirsin. Of çok bile konuştum. Daha fazla ayrıntı sorma. Bana güven ve bekle. "

Yüzünü buruşturdu. "Pekala güveniyorum."


*****

Depoya vardığımızda Emre son hazırlıklarını yapıyordu, bizi görünce kocaman gülümsedi. Neler olacağını biliyordu anlaşılan.

Bizse hızla hazırlanmalıydık. Hemen gülümseyerek soyunma odalarına geçtik. Tabi yanından yürürken Emre'nin omuzuna neşeli bir yumruk çaktım, o Allahın emri.

Üzerimi değiştirdim ve  yüzüğümü çıkarıp çantama gizledim. Sade ve asil yüzüğümden ayrılmak istemiyordum ama onunla da dövüşemezdim.

Çıkıp Ali ve Emre'nin yanına geçerken adımı duydum.

"Deniz!"

Çevrede gezen ve son hazırlıkları yapan Halil bana eliyle gel işareti yapıyordu.

Ona doğru yürüdüm. Ali de peşimden geliyordu. Gergin olduğu her halinden belliydi. Halil "Sen değil Gölge." diye seslenince durmak zorunda kaldı.

"Evet ? Ne var?"

"Asabi asabi konuşma benle, dövüşten önce ben kaydırırım kaşımı gözünü!"

Bayağı sinirli ve gergindi anlaşılan. İçimden "Ah seni babama şikayet etseeem..." diye söylendim ama tabi ki bu imkansızdı.

Ben bir şey söylemeyince, beni korkuttuğu için susup kaldığımı düşünen adam güvenle konuşmaya devam etti.

"Sana birkaç tane kadın rakip buldum. Erkeklerle dövüşerek başlamandan daha iyi. Ama belki ilerleyen günlerde onu da yaparız. "

Tamam bu bir turnuva biliyordum ama benim tek dövüş borcum vardı.

"Ne diyorsun sen tek dövüş borcum kaldı!"

"O gece hiçbir şey kazanamadım. Anlaşmamızın temeli zararımı telafi etmendi. Ama etmedin. Onu telafi edene kadar üç beş kere dövüşmen gerekecek. Üstelik milletin hoşuna giderse arkadaşlarının borcundan düşerim, sen de karlı çıkarsın. "

Dişlerimi sıktım. "Pekala..."

"Ama her maçtan önce benimle konuşacaksın neler yapacağını ben söyleyeceğim."

Hale bak bir de bunun iddia olması gerekiyor.

"Kaybetmemi mi istiyorsun?"

"Hayır sadece öncesinde biraz dayak yiyeceksin. Benim işaretime kadar rakibine zarar vermiyormuşsun gibi görün. Bunu yapabilirisin değil mi? Geçen seferki gibi üç dakikada indirmek yok! Anladın mı Mavi Marry?"

Dişlerimin arasından konuştum; "Tamam anladım."

Bu siktiğimin aptal takma adını nasıl unutmadın sen ya?

Bizimkilerin yanına tekrar vardığımda haliyle yüzüm düşmüştü. Öylece durmam ve dayak yemem, üstelik bunu belli etmemem isteniyordu.

"Noldu ne dedi pezevenk?"

"Hiç ya bilirsiniz işte bu bir şov sonuçta ona göre afilli hareketler yap dedi. "

Ali beni sarıp göğsüne doğru çekti. "Burada olduğun her saniyeden nefret ediyorum. Neyseki tek bir maç."

Ah evet tabi tek bir maç...

Geçeği söylemektense ona sarılıp huzurla kokusunu içine çekmek daha güzeldi. Nasılsa er geç öğrenecekti, tadımızın şimdiden kaçmasına gerek yoktu.

Seyirciler ringin çevresini doldurunca biz de soyunma odalarına yakın taraflara geçtik. Dövüşmek için hazırlanan başka insanlar vardı, ayrıca tuhaf tiplerin oranı da yükselmişti.

"Burayı hiç böyle görmemiştim." dedi hazırlanan çocuklardan biri. Dönüp baktığımda gördüğüm turuncu saçlar beni gülümsetti.

"Akıııın."

Gülümseyerek ona sarıldım.

Ali ve Emre tuhaf tuhaf bakıyordu. Öyle ya en son onu döverek konuşturtma planları yapıyorlardı.

"Tanıştırayım. Bu Emre, bu da Ali. "

Ali gergin gergin elini uzattı. "Deniz'in nişanlısıyım."

Aahahahahaha

Keşke bu kahkahayı dışımdan da atabilseydim. Tamam espiri falan yok ama nişanlı demesi çok komik geldi bir anda. Gülmemek için dudağımı ısırdım.

Onlar el sıkışırken Ali'nin kolunda şişen damarları görüyordum. Tam olarak ne kadar sıkı el sıkıştıklarını gerçekten merak ettim.

"Eh şey seni gördüğüm iyi oldu Akın. Dövüşlerden sonra konuşmamız gerekenler var. "

Akın bana dönüp gülümsedi.

"Tabii buralarayım ben."

Birkaç dakika sonra Akın ve Emre gergin ve rutin bir sohbette girmişken ben de Ali'ye sarılıyordum. Her şeye rağmen çok mutluydum. Nasıl yapacağımı bilmesem de hepimizin hayatlarını düzelteceğime gönülden inanıyordum.

"Seni seviyorum." diye fısıldadım Ali'ye.

Gülümsedi ve cevap verdi; "Seni seviyorum inatçı kız."

*****

Turnuvayı eğlenceli bir şeylerle başlatmak isteyen Halil ilk dövüşün benimki olmasını istiyordu.

Adım söylendi ve ben yavaşça kalabalığı selamlayarak ringe çıktım. Işıklar üzerimizdeydi seyirciler görünmüyordu bile. Karşımdaki kızı gördüm; çıtı pıtı bir şeydi. Yani zayıf anlamında değil kassız görünüyordu. Benim aylar önceki halim gibi belki.

Sunuculuk tarzı isimlerimizi bağıran dövmeli adamı da aydınlatan bir ışık vardı ve Halil de onun yanında duruyordu. Böylece onun işaretini görebilecektim.

Ali ve Emre ise burada değildi, Halil dövüşçülerinin çevrede görünüp milletle konuşmasını istemiyordu. Sadece sırası gelenler görünecekti.

Kız üzerime geldi ve bir iki yumruk attı. Gerçekten güçsüzdü. Ben de yalandan karşılık verir gibi yapıyodum ve inandırıcı olmasına dua ediyordum. Yine de dayak yemek sıkıcı olacağa benziyordu, Halil'in işareti çabuk vermesini dileyerek iki de bir gözüm ona kayıyordu.

Tam bu sırada tuhaf bir şey oldu.

Işıklar yüzünden tam seçemesem de seyircilerin arasından hareket eden biri ringe çıktı ve şaşkın insanlar arasında benim koluma yapıştı.

Gözlerimi ona çevridiğimde bir anda bu dünyadan kopmuş gibi hissediyordum. Zaman durmuştu. Ruhum artık burada değildi.

Ağzımdan istemsizce bir kelime döküldü;

"Baba!"

Şaşkın ama daha fazla sinirli olan gözlerinden alevler çıkıyordu. Kısa bir an bana baktı.

Sonra kimseyi umursamadan beni kolumdan çekerek ringden aşağıya indirdi. Koşar adım kapıya doğru yürüyorduk.

Tüm seyirciler, Halil ve adamları sessizlik içinde şok olmuş şekilde bizi izliyordu.

Ne yapacağımı ne söyleyeceğimi bilemiyor, babamın peşinden sürükleniyordum.

Biz kapıdan çıktığımızda, peşimizden başka siyahlı adamlar da çıktılar ve bizi babamın geniş jipine kadar takip ettiler.

"Gir içeri." diye sert bir emir verdi babam. Uygulamamak gibi bir şansım yoktu neredeyse içeri atmıştı zaten.

Kendisi dışarıda kaldı ve peşinden gelen adamlara hızla bir şeyler söyledi. Ne dediğini duyamıyordum kulaklarım da uğulduyordu. Derin nefes almaya çalıştım. Yalan düşünecek halde bile değildim. Zaten bu saatten sonra söyleyebileceğim başka bir yalan olduğunu da düşünmüyordum.

Babam içeri girdi ve karşımdaki koltuğa oturdu. Hiçbir şey söylemeden saçlarını geriye attı sonra elleriyle yüzünü ovuşturdu.

"Deniz... Beynim almıyor Deniz!"

"Baba ben..."

Sözümü kesmedi ama ne söyleyeceğimi bilmediğim için sustum.

"Kızım neden? Nasıl?!"

"Baba ben sadece eğlenceli-"

"NE EĞLENCESİ DENİZ SEN NE YAPTIĞININ FARKINDA MISIN?! SANA ORADA NE GÖZLE BAKTIKLARININ, NE TÜR ADAMLARLA OLDUĞUNUN FARKINDA MISIN!"

Gerçekten çok kötü bağırıyordu. İçimden ağlamak geçiyordu ama birden bire ben de ona sinirlendim.

"NE VAR YA NE! HER ŞEYİ BİLİYORUM! SEN! SEN BENİ YARGILAYABİLECEK SON ADAMSIN! PİSLİKSİN SEN!"

Arabanın kapısına davrandım ama kilitliydi.

"AÇ ŞUNU!"

Babam beni tekrar kolumdan yakaladı.

"Nasıl öğrendin?" dedi kısık bir sesle.

"Ne önemli var." dedim ona tiksintiyle bakarak.

Durdu ve kolumu bıraktı. Derin birkaç nefes aldı.

"Her şeyi anlatacaksın! Sırasıyla! Seni çok boş bıraktım anlaşılan. Ama önce gidip işlerimi bitireceğim sen de beni bekleyeceksin."

Kapıyı tıklattı ve hemen ardından dışarıda bekleyen adamlardan biri kapıyı açtı. Adamlarına kısık sesle birkaç cümle söyledi sonra da depoya yöneldi.

Ali ne yapıyordu acaba? Emre? Akın? Babamın beni götürdüğünü görmemişlerdi ama duyduklarına emindim.

"Karışmayın çocuklar karışmayın lütfen." diye kendi kendime söyleniyorken babamın adamları arabaya bindiler ve kontağın çalıştığını duydum.

"Ne yapıyorsunuz, nereye gidiyoruz?!"

"Kenan bey'in emirlerini yerine getiriyoruz efendim lütfen zorluk çıkarmayın." dedi sol yanıma oturmuş olan sarışın genç.

Ellerimi yüzüme götürdüm ve başımı bezgin ruh halimi belli edecek bir tavırla arkaya yasladım.

Şimdi nasıl toparlayacaksın bakalım Deniz?




BEĞENMİŞSİNİZDİR UMARIM :)

*Sorum şu; sizce uzun tek bir kitap mı olsun yoksa 2.kitap mı yapalım hikayeyi?( 2. Kitap olsa da burada bir sürü bölüm var daha yazılacak bitirilecek çok olay var.)  Yorumlara bakıp karar vereceğim duruma.

*Oy vermeyi unutmayın ve olay alışıyla ilgili olumlu olumsuz her türlü yorumunuzu bekliyorum :)

*Okuyanlar çok beğeniyor neredeyse hiç kötü yorumumuz yok ama bölümler gittikçe daha az okunuyor. Bence genel bir tavır ama bana destek olmak için bir arkadaşınıza hikayeyi önerirseniz çok sevinirim ^.^

Bu kadaaar hoşçakalııııınnn :*

Continue Reading

You'll Also Like

2.1K 561 30
Düşüş 1- Sitem/ Düşüş 2- Gerçekler "-Düşüş yaşamak, kalkmaya engel değildir. Ancak, düştüğünde kaldıran birinin olmaması, insanı en çok yaralayan şe...
522K 33.9K 28
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
796 524 11
Öldürmeyen acı güçlendirir sözünün şekil A'sıyım. Belki ortak yaşadıklarımız belki de benim yaşayıp sizin yaşamadığınız şeyler var tek bildiğim her y...
5.7M 188K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...